Najaz

CHW
  • Mesaj sayısı

    5.628
  • Üyelik tarihi

  • Son ziyareti

  • Days Won

    535

Mesajlar posted by Najaz


  1. On 19.03.2024 at 17:26, Squall said:

    Şimdide jedi survivor a başladım ps5 de 2 saat falan oynadım gayet güzel oyun. Yerden yere vuruyorlardı sanırım neden hatırlamıyorum umrumdada değil açıkçası.

    PC portu felaket, onu yerden yere vuruyorlar. Bir türlü performans/stutter sorunlarını çözemediler PC'de. Zaten oynanacaksa konsolda oynansın mutlaka, deniyordu.

    EA Play'e gelmesini bekliyorum ben de. Gelir gelmez başlayacağım.


  2. Sony'nin dijital fotoğraf makinalarıyla ilk tanışmam, 2004 yılında satın aldığım Cyber-shot DSC-P93 modeliyle oldu. 5 mp fotoğraf çekebilen bu makinayla çok fazla haşır-neşir olmadım; zira kendisi basit bir point-and-shoot kamera idi ve özel günler dışında nadiren kılıfından çıkarılıp kullanılıyordu.

    Ancak 2010 yılının Mayıs ayı, hem Sony hem de benim için çok önemli bir zamandı :) Sony o tarihte, kompakt bir fotoğraf makinası gövdesine DSLR makinalarda kullanılan APS-C boyutunda bir algılayıcı yerleştirip, ayna mekanizmasını da tamamen devreden çıkararak NEX serisini piyasaya sürmüştü. Serinin büyük abisi NEX-5 modelini Türkiye'ye gelir gelmez satın almıştım. Bu makina bana fotoğrafçılığın temellerini ve belki de daha önemlisi, fotoğraf çekmekten keyif almayı öğretmişti. Sony'nin bu kadar küçük bir gövdede bu kadar iyi fotoğraf çekebilen bir makina yaratmasına hayran kalmıştım.

    ZNEX5WLENSES.JPG

    Uğraştığımız her hobide olduğu gibi, elimize geçen ekipmanların daha iyisinin peşine er ya da geç düşüyoruz. Kafamızı sürekli kurcalayan "Acaba?" sorusu ve daha iyi ekipmanın getireceği yenilik ve iyileştirmelere duyduğumuz merak, bizi sürekli daha yenisinin peşinde koşturuyor. Biraz da bu sebepten, NEX-5'le yaşadığımız birlikteliğin bir noktasında makina artık bana yeterli gelmemeye başlamıştı. İşte tam da o dönemde, yani 2013 yılında Sony, Cyber-shot RX1 modelini piyasaya sürdü.

    sony-cyber-shot-dsc-rx1-z.jpg

    RX1'de Sony yine bir mucize yaratmış ve kompakt bir gövdeye bu sefer 24 mp çözünürlüğünde 35mm tam kare (full frame) algılayıcı sığdırmayı başarmıştı. Üstelik bu algılayıcının önüne, tek başına satılsa ufak bir servet değerinde olacak Carl Zeiss Sonnar 35mm f/2 bir lens de koymuştu. 

    RX1'in incelemesini Teknoseyir'de izledikten sonra "İşte bir sonraki kameram bu olmalı!" diye düşünmüştüm :) Pek tabii ki 3000 USD fiyat etiketi taşıyan bu minik dev, bu hobiye ayırabildiğim bütçeyi fersah fersah aşıyordu. Birkaç yıl sonra firma RX1 modelini geliştirdi ve RX1R Mark II'yi piyasaya sürdü. Bu modelde tam kare algılayıcının çözünürlüğü 42 mp'e yükseltimiş ve kameranın otomatik odaklama yetenekleri bir hayli geliştirilmişti. Zeiss 35mm lens de yerli yerinde duruyordu. RX1R Mark II modeli her ne kadar 8 yaşında olsa da, türünün tek örneği olduğu için bugün bile hala 3300 USD fiyatla satılıyor.

    O tarihten bu yana Sony'nin hem NEX hem de A6000 serisinden birçok farklı makina kullandım. Ancak RX1 hep bir hayal olarak aklımın bir köşesinde asılı durdu. Ta ki Sony, kompakt sayılabilecek (A6000 serisine eşdeğer) bir gövdede tam kare algılayıcı taşıyan A7C modelini çıkarana kadar...

    A7C, 24 mp çözünürlükte 35mm tam kare algılayıcıya sahip bir fotoğraf makinası. Sony'nin E-mount lenslerini takabildiğiniz bu gövdede, 5 yönlü bir sensör sabitleme mekanizması da var. Otomatik odaklama ve odak takip yetenekleri çok gelişkin olan A7C, BSI (Back Side Illuminated) tam kare CMOS algılayıcısı sayesinde çok az ışıkta ve çok yüksek ISO değerlerinde bile çok temiz fotoğraflar çekebiliyor.

    sony-a7c-body-z.jpg

    Piyasaya çıktığı 2020 yılında 2200 USD fiyat etiketi taşıyan A7C, günümüzde nispeten daha uygun fiyatlara bulunabiliyor. Makinanın fiyatı bütçeme sığdırabileceğim rakamlara gelince, ben de yine Dr. Frankenstein cübbemi giydim ve uzun zamandır hayalini kurduğum "Evdeki malzemelerden RX1R Mark II yaratma projesi"ni hayata geçirmeye karar verdim. Projenin ilk aşamasında da kit lensiyle birlikte bir A7C satın aldım.

    pv0zlq8.JPG

    Kompakt gövdede tam kare algılayıcımız cepte; ama iş bununla bitmiyor tabii ki. Bu algılayıcının önüne, RX1'deki lensle boy ölçüşebilecek bir lens koymamız gerekiyor. Bu noktada imdadımıza, Sony'nin aynasız tam kare algılayıcılı gövdeleri için ürettiği ilk objektiflerden biri olan Carl Zeiss Sonnar T* FE 35 mm F2,8 ZA (SEL35F28Z) yetişiyor. İlk defa 2013 yılında satışa sunulan bu lensin sıfırı doğal olarak piyasada pek bulunmuyor. Lensin temiz kullanılmış bir örneğini, sıfır fiyatının yarısından da azına 2. el olarak satın alarak bu aşamayı da tamamlamış oldum :)

    83e69c9.JPG

    b53oftm.JPG

    A7C & Zeiss ikilisini sokak fotoğrafçılığı için kullanacağım. Sokakta fotoğraf çekerken makinayı daha güvenli ve konforlu taşımama yardımcı olacak birkaç ekstra aksesuar da satın aldım:

    Peak Design Cuff Bilek Askısı
    A7C Grip
    SmallRig 3824 Sony NP-FZ100 Batarya + Şarj Kiti

    p4lo3w7.JPG

    Aksesuarlardan kısaca bahsetmem gerekirse...

    Peak Design Cuff bilek askısı, halihazırda kullandığım Peak Design Slide boyun/omuz askısı ile aynı QR kancalarını kullanıyor. Bu sayede makinayı dilediğinizde boyun/omuzda, dilediğinizde elde güvenle taşıyabiliyorsunuz. Bu sistemin getirdiği kolaylık, konfor ve güvenliğe bir kez alıştıktan sonra vazgeçmeniz çok ama çok zor. Fotoğraf makinalarımda kullandığım en faydalı aksesuarlar olduklarını rahatlıkla söyleyebilirim.

    c6lam95.JPG

    jmvs8u0.jpg

    A7C için tasarlanmış grip, hem daha iyi bir tutuş sağlıyor hem de alt kısma vidalanan metal plaka Arca-Swiss uyumlu. Bu sayede Arca-Swiss uyumlu tripod başlıklarında, başka bir base plate takmanıza gerek kalmadan makinanızı tripoda kolayca takabiliyorsunuz.

    mq292i3.JPG

    hpcuo4w.JPG

    SmallRig 3824 batarya ve şarj cihazı paketi ise, A7C için (bence) ilk edinilmesi gereken aksesuar. Sony'nin A7C ile birlikte birçok güncel FF ve APS-C gövde makinasında kullandığı yeni nesil NP-FZ100 bataryalarının kapasitesi yüksek olsa da, orijinalleri oldukça pahalı. Üstelik A7C'nin kutusundan harici bir şarj cihazı da çıkmıyor. Her ne kadar bataryayı USB-C üzerinden makinaya takılı bir şekilde şarj etmek mümkün ise de, bu şekilde şarj yöntemi oldukça kısıtlayıcı. Zira hem şarj süresince makinayı kullanamıyorsunuz hem de makina üzerinden yapılan şarj işlemi biraz uzun sürüyor. Bu yüzden, kapasite olarak orijinalini aratmayan 2 batarya ve harici şarj cihazı içeren SmallRig paketiyle, hem pil hem de şarj sorununuzu kökten çözmüş oluyorsunuz. Piyasadaki birçok muadil NP-FZ100 batarya arasındaki en kaliteli çözümün SmallRig üretimi bataryalar olduğu konusu da birçok kullanıcının ortak görüşü. Üstelik SmallRig bataryalar, tıpkı Sony bataryalarda olduğu gibi şarj yüzdesini de makina ekranında gösterebiliyor.

    99u4niq.JPG

    NEX-5'le başlayan yolculuğumuz A7C ile sürecek. İlk gözağrım olan NEX-5 ile A7C'yi yanyana koyduğumda, son 15 yılda aynasız fotoğraf makinası teknolojisinin nereden nereye geldiğini daha iyi görebiliyorum. Bu sürecin hemen her aşamasında bulunmak, yeni modellerin beraberinde getirdiklerini bizzat deneyimlemek gerçekten çok eğlenceli ve öğreticiydi :)

    Bundan sonra bu hobiye ayırdığım zamanın büyük çoğunluğunu A7C ile geçireceğim... Lakin eski modellerle duygusal bağ mı kuruyorum nedir, onları elden çıkarmaya bir türlü kıyamıyorum...

    hw5cc9y.JPG

    qptn9tp.jpg

    Soldan sağa: NEX-5, NEX-6, A6000, A6500, A7C

    Dipnot: Ne olursa olsun, RX1 hala aklımızın bir köşesinde fısıldıyor :) 

    ZvAnA, wazzap, stardust and 2 others beğendi

  3. 2 dakika önce, Altan Yoklar said:

    İso'yu ne kadar yükseltsen de yetmiyor ya da aşırı noise oluyor
    O zaman da enstantane'yi arttırıyorsun o da üçayak istiyor , image stabilizer istiyor.

    İşte tam da bunlar için aldık bu makinayı Altancığım :) Makinada BSI tam kare algılayıcı var. 12800 ISO'ya kadar çok temiz fotoğraf çekiyor. Ayrıca gövdede 5 yönlü IS var; 5 stop farkediyor o da. Tripodla çekiyormuşsun gibi elde çekim yapıyorsun.

    Peregrine, Coppermine and escape beğendi

  4. Dün wazzap'la da konuşmuştuk. PC'den oyun oynamıyorum artık; ekseriyetle konsolda vakit geçiriyorum. Zaten Steam dolar'a geçtiğinden beri doğru dürüst Steam'den oyun almışlığım da yok. Benim hesapta 5-6 iyi ve güncel oyun vardı, amme hizmeti olsun diye kullanıma açtık işte :) Aileye dahil olan dilediği gibi oynayabilir, öyle çakıştı-çukuştu diye bir durum olmaz benim hesaptaki oyunlar için.

    wazzap beğendi

  5. 1 saat önce, achfighter said:

    2024'te Zen2 mimarili konsola para vermem. 2025 ve sonrasında gelecek deniyorsa daha da komik.

    Aynı nesilde işlemci mimarisini değiştirmek çok zor üretici için. GPU tarafında ise geliştirme-iyileştirme çok daha kolay yapılabiliyor sanırım. O yüzden SoC'taki işlemci ayağına dokunmadan GPU'yu güncelleme yolunu tercih ediyorlar. Bir önceki nesilde de benzer bir durum yaşamıştık.


  6. PS Plus bu ay Sifu diye bir oyunu ücretsiz verdi. Forumlarda falan çok övülüyordu. İndirdim, oynadım biraz. Ve insanların vasatı göklere çıkarma huyundan vazgeçmediğini yeniden anladım. Çerezlik bile değil, bildiğin çöp. Para verip almış olsaydım üzülürdüm.


  7. 1 saat önce, Squall said:

    Yukarıda olduğu gibi kasayı masanın kenarına dikmekte çok saçma deprem falan olursa o kasa direk aşağı uçar.

    Deprem bir yana, masanın üzerinde gereksiz yer de kaplıyor; kıymetli bir alanı işgal ediyor kasa. Böyle yayıncılıkla uğraşan, "yanardönerli kasam, oyuncu koltuğum kadrajda illa ki gözüksün" diyenler genelde kasayı masanın en görünür yerine koyuyorlar. Bizim gibi faniler içinse en uygun yer masanın altı :)

    Omfs beğendi

  8. 1 saat önce, JardeL said:

    @NajazHocam senin su Piranha Sese Duyarlı Ambiyans Aydınlatmanin performansi nasil?.. :D 

    Kendinden bekleneni yapıyor :) Monitörün arkasına yapıştırarak kullanacaksan hoş bir ambians yaratabilirsin. Lakin masanın arkasını çepeçevre donatayım dersen, kutudan çıkan 4 adet 22 cm'lik şerit yeterli gelmeyebilir. Uzunluğunu kendin ayarlayabileceğin led şeritler daha uygun olabilir masaya yapıştırılarak kullanılacaksa.


  9. 16 saat önce, SkyWarrior said:

    Altyapı için imza toplayın diyorlar. 

    25 metre doğu tarafımda fiber var. 25 metre batı tarafımda da fiber var. Soktuğumun 50 metrelik aralık içerisinde yaşayanların %99.9 u moruk ve internetle işleri olmaz. Ben almak istiyorum imza toplayın diyorlar. Gidip moruklardan imza mı dilenecem. :2no:

    "Emekli aylıklarına seyyanen zam yapılması için imza topluyoruz" diyerek imza toplanabilir moruklardan :D


  10. 1 saat önce, jackjoker said:

    Woled VS QD-OLED The Truth

    İzledim izlemesine de.. Videoda LG C1 panelle yapılmış kıyaslama; yani 3 yıl öncesinin panel teknolojisi. Üzerine C2 ve C3 paneller çıktı ve parlaklık kayda değer şekilde arttı. G3 serisinde kullandıkları MLA teknolojisini saymıyorum bile.

    Ayrıca LG WOLED paneller DCI-P3 renk uzayının %98'ini, sRGB renk uzayının da %130'unu gösterebilen 10-bit paneller. Doğru parlaklık ve kontrast ayarlarında, bu panellerin renkleri "doğru" gösteremediğini iddia etmek biraz zorlama olur. QD-OLED panellerdeki ekstra QD katmanının sebep olduğu "over saturated" renkler senin daha çok hoşuna gidiyor olabilir, ona bir şey diyemem.


  11. On 03.03.2024 at 00:12, jackjoker said:

    daha bir şey dememe gerek yok. WOLED panel Ekran parlaklığı konusunda QD-OLED den daha iyi ama renk canlılığı ve keskinlik konusunda kesinlikle WOLED panel QD-OLED panele yetişemiyor. 

    Bu söylediğin panel tipiyle değil de, daha çok panelin çözünürlüğü ve kaplamasıyla ilgili sanki.

    Piksel diziliminin renk canlılığına etkisi olduğunu sanmıyorum. Keskinlik dediğimizde de, çözünürlük ana etken. Üstelik QD-OLED panellerdeki piksel dizilimi, özellikle text rendering konusunda çok sorunlu; burada WOLED panellerin bariz üstünlüğü var.