Idefix

Üye
  • Mesaj sayısı

    74
  • Üyelik tarihi

  • Son ziyareti

Mesajlar posted by Idefix


  1. Lev Grossman'ın Büyücüler serisinin ikinci kitabı olan Büyücü Kral adlı kitabı yeni bitirdim. Fantastik kitap önerisi istenilen konu başlığında kısaca anlatmıştım ilk kitabı. Oradaki yorumu buraya yapıştırayım. 

     

    "..... Time'ın kitap eleştirmeni Lev Grossman'ın yazdığı, Amerikan Harry Potter'ı diye geçen Büyücüler var. Yakın zaman önce ikincisi çıktı. Aslında tek benzerliği büyüden haberi olmayan bir gencin (16 yaş civarı), büyücü okuluna gitmesi. Bir de Hermione'ye yakın diyebileceğimiz bir karakter var. İki oldu benzerlik. Kalanının alakası yok. Okulda bir dönem bazen bir kaç cümlede geçiyor. Bir de ortada "kahraman" yok. Baş karakterimiz bazen ciddi zayıflıklar gösteriyor. Şimdi patlama yapıp yıkacak ortalığı derken, korku veya kararsızlıktan kalakalıyor. Öyle kahramanlık hikayeleri yok ortada. İnternette gördüğüm kadarıyla seveni olduğu kadar sevmeyeni de çok kitabın." 

     

    Büyücü Kral adlı ikinci kitaptan birinciye göre daha çok zevk aldım. Bir bölümde hikaye akarken, diğer bölümde karakterlerden birinin geçmişi anlatılıyordu. Geçmişe giden bölümleri hızlıca okuyup bir an önce ana hikayeye devam edeyim derken, daha sonra bir an önce geçmişe dönmeyi istedim. İlk kitaba göre daha oturmuş, daha iyi bir kitaptı.


  2. Bilimle ilgili bu podcast'de güzel.

     

    http://bilimkazani.org/

     

    Son podcast'te konuk ettikleri Mete Atatüre Cambridge'de fizik profesörüymüş.:

     

    http://www.phy.cam.ac.uk/directory/ataturem

    Ben de önerecektim Bilim Kazanını. Vakitsizlikten yazamadım. Çok beğenerek dinlediğim, benim gibi üniversitede pozitif bilimlerle alakalı bir eğitim almamış birisine bile gayet açıklayıcı ve keyifli şekilde konuyu anlatıyorlar. Ekibin kendi içinde ve konuk aldıkları akademisyenlerle uyumuyla oldukça keyifli ve bilgilendirici sohbetler oluyor. 

     

    Ancak son bölümde anlatılan konu oldukça karmaşıktı. Doğrudan son bölümü dinlemek programın genel gidişatına ilişkin iyi bir örnek olmayacaktır. 

     

    Bunun dışında Açık Radyo'da, Prof Dr. Güven Güzeldere ile Bilim ve Felsefe sohbetlerinin yapıldığı Açık Bilinç programını da öneririm. Ömer Madra ve Can isminde soyadını hatırlamadığım bir kişi daha var programda, ancak genelde Güven Güzeldere anlatıyor. Bilim, felsefe, sosyoloji, psikoloji vb. gibi çok çeşitli alanlarda, farklı konulara değinen, benim ufkumu açan bir programdır.

     

    http://acikradyo.com.tr/default.aspx?_mv=yzr&yid=1072

    Executioner beğendi

  3. DHW'de en yeni benim :) DH ve TS'de aktifim ve DHW ile daha önce hiç temasım olmadı. Bu da ilk mesajım olsun. Burada önerildi mi bilmiyorum ancak İngiliz dizisi UTOPIA'yı şiddetle tavsiye ediyorum. Müzikleri, mekanları ve özellikle de sıkıcı ve boğucu İngiltere'den iç ferahlatıcı kartpostal üretebilmesiyle benim gözümde çok önemli bir yapıt olan bu dizi, komplonun kralını yapıyor. Klasik bir İngiliz gibi ağır aksak başlıyor. Hemen hemen hiç hareketli sahnesi olmadığı halde resmen ağır aksak giderek Hızlı ve Öfkeli saçmalığına tur bindirecek düzeyde sürüklüyor. Dizinin müzikleri de özenle seçilmiş ve yapılmış. Yine klasik bir İngiliz oluşundan sebep, az sayıda bölümlü az sayıda sezona sahip.

     

    3 - 5 kişinin ilgi gösterdiği, tüm gözlerden kaçmayı başarmış bir manganın tutkunu olan alakasız ve sıradan insanların aslında nasıl büyük bir komplonun eteklerinde dolaştığını, bölüm bölüm, aşama aşama göreceksiniz. Pietro'nun insanın tüylerini diken diken eden "Where is Jessica Hyde" repliği dilinize pelesenk olacak.

     

    Dün Utopia'nın birinci bölümünü seyrettim. Yoğun iş hayatı sonrasında daha çok eğlencelik şeyler arasam da, tüm o boğucu konuya rağmen, görsellik ve gidişatıyla izlettirdi kendini. Heyecanla takip etmem, arada bir bölüm seyrederim diye düşündüm. Ancak yapımcının 3. ve 4. sezon planı olmasına rağmen Channel 4 diziyi yayından kaldırmış. HBO ise David Fincher ve Gungirl senaristi Gillian Flynn ile bir Amerikan versiyonunu yapacakmış. 


  4. Vatan Bilgisayar'ın stokta gözüken iki şubesinde (Çayyolu, Söğütözü) A4Tech Bloody V7MA bulamadım. Sonra aynı seriden aşağıda linki bulunan Bloody V3 Multi-Core Gun3 aldım. FPS'ler için ek özellikler getiren V3 moduna ihtiyacım yoktu, ona fazladan 20-25 TL vermemiş oldum, Bir de kablolu olunca fiyat daha da düştü ve 88 TL'ye maloldu. Teşhirdeki V7MA'ya göre elime daha rahat oturdu aslında. 
     

    http://www.vatanbilgisayar.com/a4-tech-bloody-v3-multi-core-gun3-gaming-mouse.html


  5. Aman logitech mouse dan uzak dur.. g9x kullandim yillarca daha sonra bunu aldim:

     

    http://www.vatanbilgisayar.com/a4tech-bloody-v7ma-metal-ayak-gaming-mouse--core3-aktif-yazilimi-hediyeli!.html

     

    Fiyati dusuk ve cok kaliteli bir alet, cok cok rahat, ben aldim bende deneyen 3 arkadasim daha denedikleri gun gidip kendilerine aldilar.  :8

     

    Bu Mouse aklıma yattı epey. Bir iki gün içinde Vatan'a uğrayıp, bir de elde duruşuna bakıp almayı düşünüyorum. 


  6. Masa üstünde yıllardır Microsoft’un ele rahat oturan, modelini bilmediğim kablolu optik mouse’unu sıkıntı yaşamadan kullanıyordum. Sağ tuşu bozulunca Teknoseyir’deki Logitech MX Master videosunun gazıyla adam gibi bir şey alayım dedim.

     

    Oyun oynuyorum, ancak FPS ve RTS ilgi alanım dışında. Gamepad kullanmadığım oyunlar genelde eski tarz izometrik frp (Icewind Dale EE vs), biraz da aksiyon frp (Torchlight gibi)  tarzında. Mouse için en aksiyon dolu oyunum Mass Effect serisiydi. Elimdeki mousela da rahatça oynanıyordu. Onun dışında biraz Excel ve internet kullanımım var. İş yoğunluğu ve çocuktan dolayı haftada en fazla 5-6 saat bilgisayar yüzü görüyorum, onu da ekleyeyim.

     

    Bimeks’te Logitech M705 vardı 100 TL’ye, çok negatif yorum vardı internette. Daha iyisi olsun diye bütçemi zorlama pahasına Logitech MX Performance’a baktım. Ondan da klasikleşmiş Logitech tıklama ve bir süre sonra zemin seçme dertlerini görünce vazgeçtim. Logitech’in bin çeşit modeli var, ancak dertsiz tasasız bir modeli yok gibi.

     

    Kullanım şeklimi anlattım. Bir optik mouse daha alıp geçsem mi yoksa önerebileceğiniz, avuç içinde kaybolmayan, ele oturan (M705 boyutları uygundu), bir süre sonra mouse pad isterim demeyecek mouse var mı? Kablolu olması çok dert olmaz masaüstü olduğu için, zaten etraf kablo dolu. Fiyat olarak da 100 TL civarı uygun. Bu kaçmaz diyeceğiniz bir ürüne de maksimum 150 TL olabilir. 


  7. Diğerleri kadar popüler olmasa da David Eggins'in Belgariad serisini önerebilirim. Hızlı giden, yormayan bir seri. Yoğun iş temposu sonrasında evde veya bazen öğlen aralarda okumuştum. 5 kitaptan oluşuyor, hoşunuza giderse öncesi ve sonrasını anlata tek ve seri halinde kitaplar mevcut. 

     

    Serinin kitapları şunlar:

    Kehanetin Oyuncağı
    Büyücüler Kraliçesi
    Sihirbazın Tuzağı
    Büyülü Şato
    Efsuncunun Son Oyunu
     
    Metis'in çocuk kitabını andıran kapak seçimleri var bu arada kafa karıştırmasın. Son olarak zor bulunuyor baskıları. Ben e-kitap olarak okudum. 
     
    Bir de bu tarzda okuya okuya kitap kalmadı, değişiklik olsun diye internette Time'ın kitap eleştirmeni Lev Grossman'ın yazdığı, Amerikan Harry Potter'ı diye geçen Büyücüler var. Yakın zaman önce ikincisi çıktı. Aslında tek benzerliği büyüden haberi olmayan bir gencin (16 yaş civarı), büyücü okuluna gitmesi. Bir de Hermione'ye yakın diyebileceğimiz bir karakter var. İki oldu benzerlik. Kalanının alakası yok. Okulda bir dönem bazen bir kaç cümlede geçiyor. Bir de ortada "kahraman" yok. Baş karakterimiz bazen ciddi zayıflıklar gösteriyor. Şimdi patlama yapıp yıkacak ortalığı derken, korku veya kararsızlıktan kalakalıyor. Öyle kahramanlık hikayeleri yok ortada. İnternette gördüğüm kadarıyla seveni olduğu kadar sevmeyeni de çok kitabın. 
     
    TiesTorN beğendi