stardust

Onların remake yapılması lazım ki iyi giderdi aslında diziyle beraber.

No Rest for the Wicked / 18 Nisan


Ori and the Blind Forest ve Ori and the Will of the Wisps'in ödüllü geliştiricileri Moon Studios'tan, türü yeniden icat edecek içgüdüsel, hassas bir Aksiyon RPG seti olan No Rest for the Wicked. Görseller şahane.

Konusu: Yıl 841; Kral Harol öldü. Ölüm haberi tüm krallıkta yankılanırken, taç kibirli ama henüz sınanmamış oğlu Magnus'a geçer. Daha da kötüsü, bin yıldır görülmeyen kutsal bir salgın olan Veba geri döndü. Ülkeyi kasıp kavuruyor, dokunduğu her şeyi ve herkesi bozuyor. Kilisenin acımasız hırslı figürü Madrigal Seline, Veba'yı tanrısının gözünde kendini kanıtlama şansı olarak görüyor.
Youtube: https://www.youtube.com/watch?v=l3Ozk5iBuH4

Harold Halibut / 16 Nisan  



Hamur animasyon tarzında bir macera oyunu.

Konusu: Yabancı bir okyanusa batmış şehir büyüklüğünde bir uzay gemisinde dostluk ve yaşamı konu alan el yapımı bir anlatım oyunudur. Gemi benzeri bir uzay gemisi olan evinizin, insan ırkını korumak için yaşanabilir bir gezegen bulmak amacıyla soğuk savaşın eşiğindeki Dünya'dan kaçmasının üzerinden 250 yıl geçti. Siz, geminin baş bilim adamı Jeanne Mareaux'nun genç laboratuvar asistanı Harold'sınız. Gemi sakinlerinin çoğu batık gemide yaşadıkları hayata alışmış olsa da Mareaux, geminin gezegeni terk edip yeni, daha kuru bir yuva bulması için hâlâ yorulmadan çalışıyor.

Youtube: https://www.youtube.com/watch?v=jbTeuC3xvGk

Ants Took My Eyeball / 19 Nisan


Pixel platform oyunu.

Konusu:  2 boyutlu bir aksiyon platform oyunudur. Sürekli değişen bir karınca yuvasına inin, çeşitli silahlarla böcek sürülerine karşı savaşın, zorlu bölüm sonu canavarlarıyla yüzleşin ve sonunda çalınan göz kürenizi bulun.

Youtube: https://www.youtube.com/watch?v=VqgwIffK69g

Tartışmasız şaheser olmuş, bu kadar detaya önem veren yönetmenlerden kötü film çıkmıyor.
2001: A Space Odyssey filmini 20 sene önce (henüz genç iken) izlediğimde, o filmin 1968 yılında çekilmiş olduğuna inanamamıştım. 2070 senesinde de (dünya duruyorsa) izleyen biri bu yeni Dune serisinin 2020’lerde çekilmiş olduğuna inanamayacak. Zamansız bir film olmuş, çok etkilendim açıkçası…

Tartışmasız şaheser olmuş, bu kadar detaya önem veren yönetmenlerden kötü film çıkmıyor.
2001: A Space Odyssey filmini 20 sene önce (henüz genç iken) izlediğimde, o filmin 1968 yılında çekilmiş olduğuna inanamamıştım. 2070 senesinde de (dünya duruyorsa) izleyen biri bu yeni Dune serisinin 2020’lerde çekilmiş olduğuna inanamayacak. Zamansız bir film olmuş, çok etkilendim açıkçası…

@wazzap Hayırlı olsun Gökhan, güle güle kullan.
1440p tam can alıcı nokta oyuncu için. 4K'nın getirdiği netliğe değmeyen bir FPS tüketimi var.
Bu monitörün farkını görmek için aç misal Team Fortress ya da Overwatch gibi bir oyun oyna, oldukça hoşuna gider IPS panelde yüksek tazeleme hızı almak.

 
Yalnız 24"ten geçince aşırı bir fark anlamadım henüz. Belki biraz kullanınca o farkı anlarım.

bas git olm burdan, senin zevkin hakkında ha buraya iki kelam ederim, ağlayarak terk etmek zorunda kalırsın sonra. 

bu devirde 50 bin TL yi OLED olmayan bir monitöre hele ki Samsung'a gömecek bir cengaver var mı? varsa helal olsun.

o kadar geniş görüş açım olsa pilot olurdum 

ben o asus'u gördükten sonra samsung falan kesinlikle almazdım açıkçası, illa bulunur olacaktır acele etmeyin.
VA ve mini LED alıp, OLED'i görünce üzülürsünüz onu da belirteyim. Yıllarca VA kullandım severim keratayı ama OLED ağır ezer.
ayrıca samsung g8 oled 34" monitör alanların başına neler geldi @jackjoker anlatsın size.
ben de nerdeyse alıyordum, büyük bir yanlıştan son anda kurtardı beni. samsung resmen aylarca destek vermedi, alanlara sinir krizi geçirtti. o yüzden monitörde samsung markasına çok uzağım.

bu fiyata alacak kadar ahmak biri varsa kazıklanmayı hakediyor.
ben sağlam paralar harcıyorum. ama sabırla beklerim bir fırsat, kampanya, indirim olsun diye. 
hele hele daha bir kaç gün önce 54 bin liradan satılmış monitörü 55 bin bile yazsalar almam.
illa bu furya geçiyor... stok bollaşınca, vatan, hepsiburada, amazon falan getirip bir de ufak indirime sokunca bu çakallar da "seve seve" düşürüyor fiyatı.
çakal desem de ben adamlara kesinlikle kızmıyorum, Türkiye şuan vahşi kapitalizmi en doruk noktasında yaşıyor. Bu fiyata almaya hazır (afedersin müdürüm) "enayi" varsa adam niye satmasın yani şirket kursanız hedefiniz kar maksimizasyonu olmaz mı sonuçta...

bas git olm burdan, senin zevkin hakkında ha buraya iki kelam ederim, ağlayarak terk etmek zorunda kalırsın sonra. 

bu forum bozuk.

distorted, depraved, degenerate, demented seç, beğen, al 
 

konuşma lan kolalı jelibon...

bu fiyata alacak kadar ahmak biri varsa kazıklanmayı hakediyor.
ben sağlam paralar harcıyorum. ama sabırla beklerim bir fırsat, kampanya, indirim olsun diye. 
hele hele daha bir kaç gün önce 54 bin liradan satılmış monitörü 55 bin bile yazsalar almam.
illa bu furya geçiyor... stok bollaşınca, vatan, hepsiburada, amazon falan getirip bir de ufak indirime sokunca bu çakallar da "seve seve" düşürüyor fiyatı.
çakal desem de ben adamlara kesinlikle kızmıyorum, Türkiye şuan vahşi kapitalizmi en doruk noktasında yaşıyor. Bu fiyata almaya hazır (afedersin müdürüm) "enayi" varsa adam niye satmasın yani şirket kursanız hedefiniz kar maksimizasyonu olmaz mı sonuçta...

John Wick 3
İki saatlik boş vaktim varken yarıda bıraktığım seriye devam edeyim bari dedim. Tamam, ilk film fena değildi. Hadi ikinci filme de gidiş yolundan puan verdik diyelim ama bu nasıl kötü bi filmdir... Zamanında Rambo'ya sallardık tek kişilik ordu diye ama bu filmle aynı anda aday gösterilseler Oscar alırmış. 2 saatlik filmi atlata atlata 45 dk'da zor bitirdim ve bir de arada uyumuşum...
Puan veremiyorum, verilecek bi yeri yok ama devam filmlerini yolda görsem omuz vurup geçerim...

Sony'nin dijital fotoğraf makinalarıyla ilk tanışmam, 2004 yılında satın aldığım Cyber-shot DSC-P93 modeliyle oldu. 5 mp fotoğraf çekebilen bu makinayla çok fazla haşır-neşir olmadım; zira kendisi basit bir point-and-shoot kamera idi ve özel günler dışında nadiren kılıfından çıkarılıp kullanılıyordu.
Ancak 2010 yılının Mayıs ayı, hem Sony hem de benim için çok önemli bir zamandı  Sony o tarihte, kompakt bir fotoğraf makinası gövdesine DSLR makinalarda kullanılan APS-C boyutunda bir algılayıcı yerleştirip, ayna mekanizmasını da tamamen devreden çıkararak NEX serisini piyasaya sürmüştü. Serinin büyük abisi NEX-5 modelini Türkiye'ye gelir gelmez satın almıştım. Bu makina bana fotoğrafçılığın temellerini ve belki de daha önemlisi, fotoğraf çekmekten keyif almayı öğretmişti. Sony'nin bu kadar küçük bir gövdede bu kadar iyi fotoğraf çekebilen bir makina yaratmasına hayran kalmıştım.

Uğraştığımız her hobide olduğu gibi, elimize geçen ekipmanların daha iyisinin peşine er ya da geç düşüyoruz. Kafamızı sürekli kurcalayan "Acaba?" sorusu ve daha iyi ekipmanın getireceği yenilik ve iyileştirmelere duyduğumuz merak, bizi sürekli daha yenisinin peşinde koşturuyor. Biraz da bu sebepten, NEX-5'le yaşadığımız birlikteliğin bir noktasında makina artık bana yeterli gelmemeye başlamıştı. İşte tam da o dönemde, yani 2013 yılında Sony, Cyber-shot RX1 modelini piyasaya sürdü.

RX1'de Sony yine bir mucize yaratmış ve kompakt bir gövdeye bu sefer 24 mp çözünürlüğünde 35mm tam kare (full frame) algılayıcı sığdırmayı başarmıştı. Üstelik bu algılayıcının önüne, tek başına satılsa ufak bir servet değerinde olacak Carl Zeiss Sonnar 35mm f/2 bir lens de koymuştu. 
RX1'in incelemesini Teknoseyir'de izledikten sonra "İşte bir sonraki kameram bu olmalı!" diye düşünmüştüm  Pek tabii ki 3000 USD fiyat etiketi taşıyan bu minik dev, bu hobiye ayırabildiğim bütçeyi fersah fersah aşıyordu. Birkaç yıl sonra firma RX1 modelini geliştirdi ve RX1R Mark II'yi piyasaya sürdü. Bu modelde tam kare algılayıcının çözünürlüğü 42 mp'e yükseltimiş ve kameranın otomatik odaklama yetenekleri bir hayli geliştirilmişti. Zeiss 35mm lens de yerli yerinde duruyordu. RX1R Mark II modeli her ne kadar 8 yaşında olsa da, türünün tek örneği olduğu için bugün bile hala 3300 USD fiyatla satılıyor.
O tarihten bu yana Sony'nin hem NEX hem de A6000 serisinden birçok farklı makina kullandım. Ancak RX1 hep bir hayal olarak aklımın bir köşesinde asılı durdu. Ta ki Sony, kompakt sayılabilecek (A6000 serisine eşdeğer) bir gövdede tam kare algılayıcı taşıyan A7C modelini çıkarana kadar...
A7C, 24 mp çözünürlükte 35mm tam kare algılayıcıya sahip bir fotoğraf makinası. Sony'nin E-mount lenslerini takabildiğiniz bu gövdede, 5 yönlü bir sensör sabitleme mekanizması da var. Otomatik odaklama ve odak takip yetenekleri çok gelişkin olan A7C, BSI (Back Side Illuminated) tam kare CMOS algılayıcısı sayesinde çok az ışıkta ve çok yüksek ISO değerlerinde bile çok temiz fotoğraflar çekebiliyor.

Piyasaya çıktığı 2020 yılında 2200 USD fiyat etiketi taşıyan A7C, günümüzde nispeten daha uygun fiyatlara bulunabiliyor. Makinanın fiyatı bütçeme sığdırabileceğim rakamlara gelince, ben de yine Dr. Frankenstein cübbemi giydim ve uzun zamandır hayalini kurduğum "Evdeki malzemelerden RX1R Mark II yaratma projesi"ni hayata geçirmeye karar verdim. Projenin ilk aşamasında da kit lensiyle birlikte bir A7C satın aldım.

Kompakt gövdede tam kare algılayıcımız cepte; ama iş bununla bitmiyor tabii ki. Bu algılayıcının önüne, RX1'deki lensle boy ölçüşebilecek bir lens koymamız gerekiyor. Bu noktada imdadımıza, Sony'nin aynasız tam kare algılayıcılı gövdeleri için ürettiği ilk objektiflerden biri olan Carl Zeiss Sonnar T* FE 35 mm F2,8 ZA (SEL35F28Z) yetişiyor. İlk defa 2013 yılında satışa sunulan bu lensin sıfırı doğal olarak piyasada pek bulunmuyor. Lensin temiz kullanılmış bir örneğini, sıfır fiyatının yarısından da azına 2. el olarak satın alarak bu aşamayı da tamamlamış oldum 


A7C & Zeiss ikilisini sokak fotoğrafçılığı için kullanacağım. Sokakta fotoğraf çekerken makinayı daha güvenli ve konforlu taşımama yardımcı olacak birkaç ekstra aksesuar da satın aldım:
Peak Design Cuff Bilek Askısı
A7C Grip
SmallRig 3824 Sony NP-FZ100 Batarya + Şarj Kiti

Aksesuarlardan kısaca bahsetmem gerekirse...
Peak Design Cuff bilek askısı, halihazırda kullandığım Peak Design Slide boyun/omuz askısı ile aynı QR kancalarını kullanıyor. Bu sayede makinayı dilediğinizde boyun/omuzda, dilediğinizde elde güvenle taşıyabiliyorsunuz. Bu sistemin getirdiği kolaylık, konfor ve güvenliğe bir kez alıştıktan sonra vazgeçmeniz çok ama çok zor. Fotoğraf makinalarımda kullandığım en faydalı aksesuarlar olduklarını rahatlıkla söyleyebilirim.


A7C için tasarlanmış grip, hem daha iyi bir tutuş sağlıyor hem de alt kısma vidalanan metal plaka Arca-Swiss uyumlu. Bu sayede Arca-Swiss uyumlu tripod başlıklarında, başka bir base plate takmanıza gerek kalmadan makinanızı tripoda kolayca takabiliyorsunuz.


SmallRig 3824 batarya ve şarj cihazı paketi ise, A7C için (bence) ilk edinilmesi gereken aksesuar. Sony'nin A7C ile birlikte birçok güncel FF ve APS-C gövde makinasında kullandığı yeni nesil NP-FZ100 bataryalarının kapasitesi yüksek olsa da, orijinalleri oldukça pahalı. Üstelik A7C'nin kutusundan harici bir şarj cihazı da çıkmıyor. Her ne kadar bataryayı USB-C üzerinden makinaya takılı bir şekilde şarj etmek mümkün ise de, bu şekilde şarj yöntemi oldukça kısıtlayıcı. Zira hem şarj süresince makinayı kullanamıyorsunuz hem de makina üzerinden yapılan şarj işlemi biraz uzun sürüyor. Bu yüzden, kapasite olarak orijinalini aratmayan 2 batarya ve harici şarj cihazı içeren SmallRig paketiyle, hem pil hem de şarj sorununuzu kökten çözmüş oluyorsunuz. Piyasadaki birçok muadil NP-FZ100 batarya arasındaki en kaliteli çözümün SmallRig üretimi bataryalar olduğu konusu da birçok kullanıcının ortak görüşü. Üstelik SmallRig bataryalar, tıpkı Sony bataryalarda olduğu gibi şarj yüzdesini de makina ekranında gösterebiliyor.

NEX-5'le başlayan yolculuğumuz A7C ile sürecek. İlk gözağrım olan NEX-5 ile A7C'yi yanyana koyduğumda, son 15 yılda aynasız fotoğraf makinası teknolojisinin nereden nereye geldiğini daha iyi görebiliyorum. Bu sürecin hemen her aşamasında bulunmak, yeni modellerin beraberinde getirdiklerini bizzat deneyimlemek gerçekten çok eğlenceli ve öğreticiydi 
Bundan sonra bu hobiye ayırdığım zamanın büyük çoğunluğunu A7C ile geçireceğim... Lakin eski modellerle duygusal bağ mı kuruyorum nedir, onları elden çıkarmaya bir türlü kıyamıyorum...


Soldan sağa: NEX-5, NEX-6, A6000, A6500, A7C
Dipnot: Ne olursa olsun, RX1 hala aklımızın bir köşesinde fısıldıyor  

Constellation gözden kaçmasın şu sıralar yayınlanmaya devam eden en iyi bilim&kurgu \ gerilim dizisi diyebilirim, 7. bölüm efsaneydi.
Halo kötü olmaya, başarısız olmaya mahkum bir  dizi olmalıydı... kesinlikle değil. Mükemmel bir "oyundan uyarlama" dizi diyemem ama 2. sezonu da zevkle izletiyor kendini. Bunun da 2x08 bölümü olmuş bu dedirtti.

Constellation gözden kaçmasın şu sıralar yayınlanmaya devam eden en iyi bilim&kurgu \ gerilim dizisi diyebilirim, 7. bölüm efsaneydi.
Halo kötü olmaya, başarısız olmaya mahkum bir  dizi olmalıydı... kesinlikle değil. Mükemmel bir "oyundan uyarlama" dizi diyemem ama 2. sezonu da zevkle izletiyor kendini. Bunun da 2x08 bölümü olmuş bu dedirtti.

Malachi ile sen de gelirseniz 4v4'de önümüzde kimse duramaz. dördümüz gibi bir grubun daha toplanıp karşımıza çıkma ihtimali minimal. İlla karşı grupta 1 acemi olur. yenilmezlik serisi oluşturabiliriz aslında gelseniz

Gördüm sizi, bizim malachide görmüş hatta o tiese bak 2v2 atıyo falan yazdı. Stardustla atıyolardır dedim girip baktım öyleymiş 4v4 atıyoduk o arkadaş dimi falan dedi; oyun bende de kurulu aslında gaza geliyorum ara ara, belkim gireriz arada bizde. Durduk yere canım çekiyor gerçekten, gelmiş geçmiş en iyi rts bence kesinlikle.

(ben memnun değilim diamond ligde olmaktan. koreli falan geliyor üzülüyoruz sonra)
Zamanında master lige de çıkmıştık, hey gidi günler…

küçük starla nostalji yapalım dedik 6 el oynadık 5'ini kazandık, direkt olarak diamond lige attı bizi. yahu bir nefes aldır arkadaş, at şöyle gold'a falan rahat rahat ezelim milleti ama nerdeee 
şaka maka 3-4 yıldır el sürmemiş olsak bile hala çok iyiyiz. bisiklete binmek gibi beyin otomatik yapıyor bir çok şeyi artık.
oyun olarak bu kadar yıldır strateji türüne sc2 haricinde doğru düzgün bir şey gelmemiş olması da ayrı bir trajik durum tabi. sırf şu strateji açlığımızı gidermek için arada bir oynuyoruz. bu gidişle direkt sc3'e geçiş yaparız heralde kim bilir kaç sene sonra.