YaRiLeTkEn

Üye
  • Mesaj sayısı

    451
  • Üyelik tarihi

  • Son ziyareti

  • Days Won

    7

Everything posted by YaRiLeTkEn

  1. Walking Dead eskiden güzeldi, ama artık AMC'nin "Cash Cow"ı haline geldi. Kendini sürekli tekrarlıyor, hikaye hiçbir yere gitmiyor, aynı şeyleri anlatıp anlatıp duruyorlar, 5 senedir izliyorum diye devam ediyorum ama artık yeter diyeceğim bir gün, az kaldı. Hiç başlamamışa tavsiye etmem.
  2. Büyükşehir trafiğinde kesinlikle otomatik. Bu lüks değil, artık gereklilik. Yeni teknolojilerle otomatik ve manuel arasında güven/yakıt tüketimi farkı neredeyse kalmadı. Otomatiğin konfor avantajı manuel'e fark atıyor. Manuel'i tercih etmenin temelde iki gerekçesi kalıyor geriye, alışkanlık ve fiyat. Manuel seven ve başka türlü araç kullanmaktan zevk almıyorum diyenler var, anlamakta zorlanıyorum ama saygı duyuyorum. Fiyat ise geçerli bir sebep olabilir, min. 5-6 bin TL fark oluyor, herkes tercih etmeyebilir ama bence sonuna kadar değer. Bu arada manuel kullanıyorum her gün ve otomatik alacağım günü dört gözle bekliyorum.
  3. Ülke olarak araba, uçak, helikopter üretelim de asıl önemlisi patenti alınabilecek yeni bir teknoloji, parça, modül vb. bir şey üretebilelim. Toplama araç yapınca "Milli Araba" yapmış olmuyorsun, milli pazara sunulacak yerli üretim araç yapıyorsun, kuş serisi, Anadol vs. gibi. TÜBİTAK'ta hala çok değerli insanlar var ama son 15 senede neydi ne oldu diye düşünüyor ve zoruma gidiyor. Ülkenin en değerli kurumlarından birini ne hale getirdiler. bunların bozgunculuğunun telafisi ne kadar sürecek, kaybettiğimiz onlarca yılı nasıl geri kazanacağız acaba.
  4. Cadillac, Tübitak'tan esinlenmiş, ayıptır verilen emeklere.
  5. PSN ID (PS4) : YaRiLeTkEn_TR Şimdilik sadece FIFA16 var, her türlü teklife açığım .
  6. Thread'ler birbirini etkiliyor olabilir mi? "lock" statement kullanıp, return ettiğin boolean ifadesini bu şekilde set edip ve geriye bu değeri döndürmeyi denesen? Olmadıysa, log koymadan tespit etmen çok zor.
  7. Çok hayranı değilim ama eve yakın 2 Shell istasyonu var, oralardan alıyorum. Çok köhne, bilinmedik bir yer olmadıkça da takılmam.
  8. Matematiksel bir ifade VB'de nasıl yazılıyor da daha bir matematik formülüne benziyor ki? Bunlar tamamen göz aşinalığı meseleleri. yoksa zaten ne C# ne de VB yoğun mühendislik/matematik hesaplamalarda kullanılsın diye tasarlanmış diller değiller, bu yüzden de syntax'ı birincil olarak o yönde kolaylık sağlama amacı gütmüyor.
  9. Sizin hantal dediğiniz C# ile VB aslında aynı altyapıyı kullanıyor, dolayısıyla bir hantallık yok. Sadece eliniz VB'ye daha alışık olduğundan size öyle geliyor olabilir. Bu geçiş sürecinden bunları yaşamanız doğal ama C#'ın VB'den geri kalan pek bir yanı yoktur geniş açıdan baktığınızda. C#'da üs alma operatörü yok, evet ama bu da Math.Pow ile kolayca çözülüyor. Kalansız bölme istiyorsanız da sonucu int'a çevirirsiniz veya hesaplamanız neyi öngörüyorsa ona göre Round edersiniz olur biter. Burada C#'ın bir eksikliği yok.
  10. Hayır yok. Bu ödev sorusu mu, sınav sorusu mu, nedir? Cevabı öğrenmek istiyorsanız ya aynı kodu yazıp derleyip çalıştırıp göreceksiniz ya da kağıt kalemle adım adım hesaplayacaksınız.
  11. Bence kesinlikle C#. Aslına bakarsanız neredeyse tamamen aynı altyapıyı kullanıyorlar, aynı nesneler, kütüphanelerle çalışıyorsunuz temelde sadece syntax farklı. VB geçmişinden gelenler için VB.Net'e geçiş kolay olacağından bu dili tercih edenler var ama ben C/Javascript/Java syntax'ına alışkın olduğumdan C# ile başladım devam ettim. Kesinlikle C# ile örnek kod, uygulama vs. çok daha fazladır. VB.Net daha ne kadar devam eder bilmiyorum, zira herkes yavaş yavaş C#'a dönmeye başladı. Gün gelecek VB.NET artık kullanım dışı kalacaktır diye düşünüyorum. Bu yüzden C#'a alışmanızda fayda var.
  12. S05E10 Trailer https://youtu.be/1EWFpo37qAU
  13. Sevgili Berkan; Anlaşamadığımız noktayı daha net tespit etmek için yazıyorum. Biz henüz yazılım tarafında, tekonloji üretecek Ar-Ge yapacak konumda değiliz. Yapmamız gereken çağın trendlerini yakalamaya çalışmak, duaynelerin izinden gitmek ve verim-kalite-içerik-zaman boyutlarında en optimum ürünleri/hizmetleri üretmek. Bunu yapabilmek için de doğru eğitim programları, güncel bilgiye sahip eğitimciler, doğru programlama metotları, araçları, dilleri ile müfredat hazırlamaktan geçiyor üniversite ayağında. Pascal/Fortran/C bunlar çok güzel diller, halen kullanım alanları da var ama piyasada ne kadar geçerliler, ne amaçla kulanacak bunları mezun olan öğrenci? Algoritma öğrensin çocuk diyorsanız Java/C++/C# ile de bal gibi öğrenir. Fortran ile öğretince çocuğun aklında ne kalıyor, kocaman bir hiç. Pratik yapamayacağı, en basitinden evde gidip kişisel web sitesinin altyapısını programlayamayacağı veya kendi mobil uygulamasını yazamayacağı dili öğretirsen öğrenciye, programlamaya soğuk bakar, unutur gider. Tabi Fortran ile C++ karşılaştırınca elma ile armut oldu ama temelde söylemek istediğimi anlatabildim sanırım. Yazılım piyasası herşeye rağmen halen çok parlak ve doyuma ulaşmaktan çok uzak. Halen çok insan kaynağı açığı var. Yeter ki kalite artırılsın, bilgi dağarcığımız modern dünya seviyelerine yaklaşsın. Uzun lafın kısası, "Bizden olmaz" değil bence, bal gibi de olur .
  14. http://www.aspnetboilerplate.com Bu siteyi biliyorsunuzudur. Çok beğenmiştim ama "Bunu kim yapmış" diye bakmamıştım daha önce. Geöçen gün arkadaşım söyledi, girdim baktım doğru. Adam bildiğin Türk veya bizden biri diyelim. Takdir ettim. İndirip denemiştim aylar önce, bazı eksikleri vardı ama fikir çok güzel, umarım tutar ve çok daha ileri gider.
  15. Hangi modeli aldınız, montaj dahil kaça mal oldu, paylaşabilir misiniz? Yeni Bosna bana çok uzak, acaba Anadolu Yakası'nda güvenilir bir usta/servis vs. var mıdır bu işi yapabilecek ve bu adamların ürününü bulunduran, bilgisi olan var mı?
  16. "Yok, olmayacak, bizden olmaz" da diyebiliriz tabi, belki de hakikaten olmaz ama çok sevdiğim bir laf vardır "Karanlığa küfredeceğine bir mum yak" diye, buna uygun şekilde bireysel veya küçük topluluklar olarak elimizden geleni de yapabiliriz. Örneğin yazılım profesyonelleri bireysel eğitimlerini düzenli bir şekilde, kaliteli kurumlardan, online kaynaklardan sürekli yaparlarsa belli bir aşamayı çok daha hızlı geçeriz. Yazılım, daha da genellersek Bilgi Sistemleri sektörü diğerlerinden çok belirgin bir farkla ayrılıyor. Başka sektörlerdeki profesyoneller mevcut bilgileri ile 10 sene aynı işi sorunsuzca yapabilirlerken bu IT'de mümkün değil. Halen sektörün bu iç dinamiğine alışabilmiş değiliz, ne çalışan profesyoneller, ne de üniversiteler olarak. Birkaç seneye kadar halen Pascal öğreten üniversite vardı kardeşim, neyin kafasını yaşıyorsunuz diye sorarlar adama. Öğretim Üyesi kendini geliştiremiyor, müfredat çağın gerisinde, öğrencinin zaten aklı bir karış havada, E böyle nereye varacaksın? Yinelemiş olacağım adamın adını ama sonuna kadar hak ediyor, bugün Türkiye'deki hangi üniversite Martin Fowler'ı "Gel bizde konferans ver" diye çağırdı. Hepsiburada.Com ve sanırım Webrazzi girişimde bulundu da adam geçen sene geldi konuşma yaptı. Bu adam, yazılım geliştirmede çağ değiştiren kitabını (Patterns of Enterprise Application Architecture) 2002 yılında yazmış, 12 sene sonra sektörde faaliyet gösteren kurumların aracılığı ile, aslında iş için geliyor ülkemize. Üniversiteler niye çağırmadı bu adamı ve diğerlerini bunca sene? Çağırıyorlardır ben bilmiyorumdur belki, muhakkak yapanlar da vardır ama varsa da ülkedeki 3-5 üniversite ile sınırıldır. Kalan iki yüz'e yakın üniversite ne iş yapar? Yazılım Geliştirme alanında kaç makale yayımlanmış, ne yapılmış şu ana kadar? Berkan'ın söylediği doğru, bir aralar Yapay Sinir Ağları'na kafayı takmışlardı, bir dönem yine bağlantılı konu AI ile gittiler, bir dönem Speech Recognition'ın ekmeği yendi, çok güzel de biraz çeşit kardeşim. Akademisyenlerin de çok dertleri var ama eğitim sistemi öğrenciyi, araştırmacı kişiyi ihtiyaç olan alana değil, kolay ilerlenebilir alana yönlendirdikçe bir sonuç üretmen zor. Bugün "Akademisyen olacağım" diyen yeni mezun adamın unvanı bile falso "Araştırma Görevlisi" ! Adama araştırmayı görev olarak veriyorsun. Araştırma, görev işi değil, ilgi, alaka, yetenek, merak, şüphe vs. işidir. Kısaca bilimin ta kendisidir bence. Neyse bu tarafları fazla kurcalamayım. O işle uğraşanların çok zorluklar yaşadığını biliyor ve tahmin ediyorum, üstelemek de istemiyorum. Berkan, senin dediğine tekrar dönersem, evet birşey olmayabilir toplum olarak çok ileri gidemeyebiliriz ama bireysel olarak halen kimse için fırsat kaçmış değil kanımca. Herkes elinden geleni yapıp, sektördeki az bilgili, az yetenekli insan kaynağı profilini değiştirmek için uğraşmalı. Yapamayanlar yerinde sayar, yapanlar hızla yükselir. Bunca sıkıntısına rağmen yazılım geliştirme sektörü iyi para kazandıran pozisyonlar sunuyor, hala, bunca sıkıtnıya, ekonomik krize rağmen. Bunu değerlendirmek gerek.
  17. Sevgili Berkan; Bu yazım tarzının neresini sevmeyim, neresine takılayım, siz beni nasıl biliyorsunuz, forumda ben nasıl bir imaj çizdim yahu? Burada ve diğer yazdıklarından kastın herhalde biraz da Ar-Ge yapalım, bir yazılım metodolojisi üretelim, teknoloji üretelim demek istiyorsun. Tamam temelde çok doğru birşey söylüyorsun da bu tamamen farklı bir konu. Yazılım Sektörü'nde ürün/hizmet üretmek, piyasaya iş yapmak başka birşey, teknoloji geliştirmek ise çok daha başka. İkincisini yapman için üniversitelerinin, teknik eğitim kurumlarının adam gibi çalışması lazım en başta. Bugün ünversitelerde, bilgisayar/yazılım mühendisliği programlarında ne derece kaliteli eğitim veriliyor, öğrenciler ne düzeyde araştırmaya teşvik ediliyor, öğretim üyelerinin bilgi dağarcığı ne kadar geniş ve hepsinden önemlisi ne kadar güncel? Bu soruların hepsine birden olumsuz yanıt vermek mümkün. Yazılım Ar-Ge'sinin bir diğer ayağı da aslında Yazılım Sektörü'ne bağlı. Sektör ne kadar büyür, ne kadar ihtiyaç geliştirirse Ar-Ge yatırımı da o kadar artar. Biz halen emekleme safhasındayız. Teknoloji geliştirelim ama bunu yaparken veya yapmadan önce sektörü ayağa kaldıralım, insanları bilinçlendirelim, siyasal ve toplumsal farklındalığı artıralım ki bizden de Martin Fowler'lar, Kent Beck'ler çıksın ama "Bunlar bizden niye çıkmıyor" diye yakınmak, "Biz kendi teknolojimizi kullanalım, başkasınınki bize uymuyor" demek için henüz yeterince olgunluğa ulaşmadık. Bu yüzden de sektörün duayenlerinin ürettiği, önerdiği teknolojileri, yöntemleri kullanmak en doğru çözümdür kanımca. Kısacası Amerika'yı yeniden keşfetmeye henüz gerek yok : . Programmer/Developer/Engineer ayrımı da ülkemizde pek net ve çok anlaşılmış da değil zaten. Benim belli bir kategorizasyonum var aslında, "Web Sitesi yapıyorum", "Bunu şurdan alıyorum, buraya koyuyorum oluyor" diyen adam programcı, "Denedim çalıştı, bu komponent çok iyiymiş, Fikri de kullanıyormuş memnunmuş, ben de ekledim hata vermedi, çalıştı, ellemedim" diyen adam Developer, "Dependency Injection için Castle Windsor mu, Unity mi kulanayım bilemedim, araştırıyorum her ikisinin de olumlu olumsuz yanları var, stackoverflow'da sordum, birkaç öneri geldi" diyen adama da Engineer diyebiliyorum : . İşin şakası bir tarafa Software Professional/Yazılım Profesyoneli ana başlığı altında bir sürü kırılıma gitmek gerek, Business Analyst, Software Architect, Lead/Senior/Junior Software Developer/Engineer, Software Projects Manager vs. gibi ki herkes uzman olduğu konuda katkı verebilsin. Ben bu ünvanların hepsine ve daha fazlasına, hem ayrı ayrı hem de birlikte sahip oldum bir dönem ama böyle birşey artık mümkün değil. Ülkemizde sık yapılan hatalardan birisi bu. Diğerlerine örnek vermem gerekirse İş Analistlerini ekibin en genç ve yetersizlerinden oluşturmak (Bu genelde kamu kurumlarında sık görülür), ekipde "Mimar" titrinde kimseyi bulundurmamak, "Lead", "Senior" kavramlarını sadece meslekte geçirdiği yıl kriteri ile belirlemek, Proje Yöneticisinin hiçbir metodolojiye hakim olmaması, yazılım ile doğrudan bağlantısı olmasa da, faydası/zararı nedir diye bakmadan gidip aylarca kasıp PMP olması gibi sıralayabilirim. Anlat anlat bitmiyor, ne dolmuşuz arkadaş . Kısacası sektör çok tökezliyor ama bir şekilde ilerliyor. Bu işin duayenlerini takip ederek her bireyin kendini geliştirmesi en kısa yoldan çıkışı sunar bize. Üniversitelerimizde Martin Fowler kitapları okutulmaya başlandığında da ise kurtuluşumuz yakındır.
  18. Sevgili Berkan; 11 senedir yazılım geliştirme sektöründeyim. Kurumsal, kurumsalımsı kamu, özel, uluslararası, cemaat, yandaş aklına gelen her türlü kuruma girdim çıktım, iş yaptım, danışmanlık hizmeti verdim. Bu anlattığın hemen her yerde yaşandı. Buradan naçizane çıkarılacak ders bence "Bizim herşeyimiz ters" değil. Aksine bir çözüm üretmek gerekiyor ve aslında bu zaten dünyanın her yerinde yaşanıyor ve yıllardır da farklı çözümler üretiliyor. Çok tasarım, en son kodlama çok güzel ve en ideal yöntem ama maalesef pratikte işlemiyor, işlemedi, istisnalar dışında da işlemeyecek. Rapid Development, Extreme Programming, Agile Development ve onun alt dalı olan Scrum da bu tip sorunlara çözüm bulmak için yeniden tasarlanmış ve üretilmiş proje metodolojileri. Geçmiş tecrübeler gösteriyor ki, müşterilerin (iç veya dış) talepleri sürekli değişiyor ve yenileniyor. Bu yüzden hem yazılımı buna uygun tasarlamak hem de metodolijiyi buna uygun seçmek lazım. Artık bir çok yazılım firması proje satmıyor, Scrum tabiriyle "Sprint" satıyor. Müşteri yeni bir talepte bulunursa bunu bir sonraki sprinte/versiyona alıyor ve oradan devam ediyor. Ha tabi bunlar kesin çözüm mu, elbette değil. MVC için söylediğimi yinelemem lazım, bu iş insanda bitiyor ve yazılım geliştirmek akıllı insan işi. Şu an belli bir zeka ve bilgi seviyesinin altındaki kişiler başka işleri tercih etselerdi sektörde ciddi rahatlama yaşanırdı herhalde Bu arada Test Driven Development'a kafayı takmış durumdayım şu an. Mevctu çalıştığım kurumda olacak gibi değil ama başka bir yerde veya şahsıma proje geliştirirken mutlaka deneyeceğim. Klasik yazılım geliştirme yaklaşımlarını tersine çeviriyor,Türk insanına da uygun gibi geldi bana Önce test metodu yazıyorsun, sıfırdan, "E bu çalışmıyor" diyorsun çalıştırmak için gerekli minimum kodu yazıyorsun, sonra öbürüne geçiyorsun, en kısa halde bu kadar özetleyebilirim herhalde.
  19. Bende ne hikayeler var da İstanbul'dayım, bir de anlatmam doğru olmayabilir "etik" olarak . Biliyorsunuz ben etik manyağıyımdır . Ne kurumsal zannedilen büyük büyük firmalara girdim çıktım, gördüklerimi, yapılanları tarifte zorlanıyorum, anlamakta işkence çekiyorum.
  20. Web API'yı çok başarılı ve gerekli buluyorum ama RESTful kavramı sektörde çok uzun süredir var ve Microsoft çok geç kaldı .NET platformuna entegre bir ürün çıkartmaya. Artık zararın neresinden dönülse kardır dediler herhalde. Birçoklarınn mantıklı bulduğu, sizin de söylediğiniz MVVM mantığında Web API çok sağlam bir yere oturuyor. AngularJS de çok sağlam gittiğinden Web teknolojilerinin geleceğindeki ilerlenecek temel yollardan biri bu olacak. MVC de bitmez, halen devam edecektir uzun yıllar, bir de şu aralar çok ilgimi çeken SignalR gibi Real-Time Web Fonsiyon Kütüphaneleri var. Chat, oyun, dashboard gibi uygulamalar için ideal ve çok şık, yıllardır Web programlama yapan birisi olarak çok eksikliğini hissettiğim özellkleri sunuyorlar. SignalR deyince aklıma geldi, yakın zamanda bir yaşını başını almış programcıyla tanıştım, adam herşeyi real-time yapmış. Koca bir projenin tamamı real-time. Tamam güzel bir özellik de kullanılacak yer var, kullanılmayacak yer var, performans, band genişliği vs. konuları var. O da benim gibi yılların özlemiyle tutuşuyor olsa gerek tutmuş heryere koymuş . Bu arada Web API çok iyi ama şöyle yanlış bir algı var, Web API çıktı WCF bitti diyorlar çok yanlış. Özellikle belirtmek isterim yeri gelmişken. İkisinin de farklı kullanım yeri var, hatta en ideali birlikte kullanılması, SOA'da Web API'yı WCF'in önüne konumlandırmak çok mantılı ve akıllıca. Not: Konu aldı başını gidiyor, bug'lardan yazılım teknolojilerine girdik : . Başka başlığa mı taşınsak, ya da Sky başlığı değiştirse, Konu sahibi karar versin : .
  21. Session çöplük zaten bildiğin , kimin eli kimin cebinde belli değil . Dediğin gibi adamlar sorguları optimize edeceğine, tabloya index atacağına vs. herşeyi memory'e çakmış . In-Memory Database'i 15 sene önce keşfetmişler haberleri yok .
  22. Web Forms bitti, MVC ile devam. Hatta MVC'den bile geçmek üzere, MVVM'e döndü herkes. Web Forms ile çalışırken de salt HTML ile ilerliyordum zaten, şimdi MVC HTML Helper'ları ile işler daha hızlı ilerliyor. Şimdi MVC içine DI kütüphanesi de ekleyeceklermiş standart, o zaman daha da mantıklı olacak MVC. Ama hangi prensibi kullanırsan kullan, her zaman iş kullananda bitiyor, MVC ile berbat kod yazmanın önüne geçilmiş de değil şüphesiz. Şu an danışmanlık yaptığım kurumda zamanında yazılmış kodları görseniz aklınız hayaliniz durur. Gridview nesnesini class'tan class'a taşıyan, içini doldurup, satırlarda dönüp update çakan, Gridview'e datatable muamelesi yapan kod gördüm bu hafta, aklım gitti . En son bu hissi eşantiyon çakmağa enjektörle gaz doldurduklarında yaşamıştım 80'lerde .