ZvAnA

CHW
  • Mesaj sayısı

    2.781
  • Üyelik tarihi

  • Son ziyareti

  • Days Won

    107

Everything posted by ZvAnA

  1. Heheh, bu kadar eleştiriyi yiyince, 4080 12gb modeli iptal edilmiş deniyor. https://videocardz.com/newz/nvidia-cancels-geforce-rtx-4080-12gb
  2. Zaten çoğu kişi oynamak için Türkçe yama bekliyordu. Ben de onlardan biriyim. Pc için konuşuyorsak kampanyaya ne gerek var ki oyun zaten 61 lira.
  3. Dall-E bile 4090 deyince kartı tasavvur edemedi garibim. "A green alien holding a nvidia rtx 4090 with the planet Mars in the background. 3D render"
  4. Bence de orta sınıf kartları bu güç tüketimi performans oranını makul soğutmalarla sağlarsa güzel kartlar görebiliriz ama 3xxx serisinin söylendiği gibi stokları çok fazla ise ben Nvidia'nın orta segmente kolay kolay kart çıkaracağını düşünmüyorum. AMD'nin çıkaracağı yeni kartlar Nvidia'yı zorlarsa o durumda orta segmente cevap kartları düşebilir. 4060Ti, 4070, 4070Ti olarak isimlendireceği kartları çok merak ediyorum açıkçası. DLSS 3.0 ile performans ve güç tüketimleri önceki nesle göre 4090'ın 3090'a attığı fark kadar iyi olursa o zaman seri hakkında düşüncelerim değişebilir. Ama dediğim gibi bu anca AMD'nin zorlamasıyla olur. 4090 FE modeli özelinde ise düşüncem sabittir. Tam bir UÇUBE! Bence aşağıdaki gibi direk kendinden sıvı soğutmalı çıkmalıydı o kart. https://www.youtube.com/watch?v=o7MLcOvoVYU&ab_channel=ErdiÖzüağ
  5. Hadi ondan, bundan şundan diye dev gibi kart yaptınız, anladık da arkadaş önceki FE sürüm kartta açılı gelen güç soketini ne mantıkla düz yaptınız. Adaptör kullanımı ile kartın eni en az 3-5 cm daha artıyor. "Kartın eni şu kadarmış, benim kasaya ucu ucuna sığıyor" diye alıp, montajından sonra güç soketine adaptörü takıp kasayı kapatamayan kullanıcıların yüz ifadelerini çok merak ediyorum. Jayz'yi tebrik ederim yani o kadar inceleme yapıldı ondan başka bu konuya değinen başkasını görmedim.
  6. Ben şubattan beri evdeki bilgisayarımda kullanıyorum. 10'da yaşadığım bir sorun nedeniyle formatı çekince gerekirse 10'a geri dönerim diye 11'e geçmiştim. Bir daha da dönmedim. Bu son 2H22 ile de başından beri beklediğim birkaç özellik de geldi. Açıkçası şunu diyeyim; Windows 10 kullanırken de abuk sabuk şeyler yaşayabiliyordum ki windows 10'da benim için süper stabil bir işletim sistemi değildi. 8 aylık deneyimimde tüh keşke geçmeseydim dediğim olay da yaşamadım. Genelde özellikle creative ses kartlarında vs mutlaka bir sorun olurdu, 11'de bu konuda hiç sıkıntı yaşamadım. Ama tabi şöyle bir durum var. Kullanım deneyimini olumsuz etkileyen şeylerin büyük çoğunluğu genelde kullanılan programlar ve donanımlar nedeniyle olduğundan herkesin tecrübesi farklı olabilir.
  7. Şahsen ekran kartlarında nvidia tarafında bir pozitif ayrımcılığım vardır. Ama aldığım ürünün bana hangi şartlarda ne vadettiği f/p oranı her zaman bunun önünde olmuştur. Bu nedenle 1080Ti varken 2xxx serisini pas geçmiştim, 3080 varken de 4xxx serisini pas geçeceğim. 4090'ın boyutunu vs gördükçe nvidianın nasıl böyle uçube bir kart yapabildiğine şaşırıyorum. DLSS 3.0 falan güzel gelişmeler de her zamanki nvidia şark kurnazlığı nedeniyle yeni seriye özel olması can sıkıcı olsa da bunun için de 4xxx serisine geçmem yani. Nvidia'nın bazı serileri hakikaten çok iyi oluyor.. O zaman o kartı çıktığı gibi alacaksın. Nitekim 1080'i çıktığı günlerde almış az bir süre sonra da 1080Ti'ya terfi etmiştim. Yine 3080'i de piyasaya sürüldüğü ilk haftalarda sahip olmayı başaran ender kullanıcılardanım. Ama 4xxx serisi benim gözümde böyle bir seri değil. Muhtemelen 5xxx yine çok iyi bir seri olacak.
  8. Evet arabanın işlerine devam ediyorum. Daha önceki mesajlarımda belirttiğim gibi kimya şirketimiz varken bir ara taşıdığım hidroklorik asit bidonlarından bir şekilde buharı sızmış ve arabanın bagajında yer yer pas yapmıştı. Kaporta aksamında genel olarak birşey olmasa da arka speakerlar ve stepne krikosu inanılmaz paslanmıştı. Pas sökücü bir kimyasalla onlara giriştim geçen hafta. Bagajın durumu bir süredir şu halde; Speakerların bu arka yüzeyleri ve kriko inanılmaz paslıydı. Yukarıdaki speakerın fotosu pas sökücü ile bir kısmı temizlendikten sonra çekildi. Krikonun paslı fotosunu çekmemişim. O da aynen o şekildeydi. Ama onu bir güzel pastan arındırdım ve üzerine bir de metal boyası atınca mis gibi oldu. Evet kriko bu kadar iyi olunca speakerları da halledeyim dedim. Ama benim Sonata'nın arka hoparlörlerini sökmek deveye hendek atlatmakla aynı şey. Arka koltukları koltuk yan dayamalarını sökmeden arka cam altı deck'i kaldıramıyor ve hoparlörlere erişilemiyor. Bunu gözüm yemediği için hoparlörlerin paslanmış metal kısımlarına bagajdan fısfısla pas sökücüyü sıkmak durumunda kaldım. Sonra da metal tel ile çitileye çitileye temizlemeye çalıştım. Bir gün ilk uygulamamı yaptım. Yorulunca ertesi güne bıraktım işi. İkinci gün biraz daha fısıfısladım. Bir ara o kadar hafif değmesine rağmen parmağım hoparlör konisine değdi ve değer değmez koni anında yırtıldı. Pasları halledelim derken tam olarak hallettik speakerları. Meğer fısfısla hoparlör konisini çürütmüşüz. Speakerlar o kadar paslı olmasına rağmen aslında gayet de güzel çalışıyorlar ve iyi de performans veriyorlardı. Hoaparlörleri mahvettikten sonra işin başında göze alamayıp sökmediğim şeyleri mecburen sökmek durumunda kaldık. Koltukların kıç kısımlarını, yan omuz desteklerini söktüm, cam altı deck'i yerinden çıkarabildim ve sonunda speakerları da sökebildim. Arabayı bu duruma getirirken bir yandan da Focal RCX-690 yeni hoparlörün siparişimi verdim. Onlar gelene kadar bagajın diğer taraflarını elden geçirmeye başladım. Bagajın yedek lastik konulan kısmı ve tabanı epey yıpranmıştı. İlk paylaştığım fotolarda görüldüğü gibi hem boyanın zedelendiği yerler hem de pas tozları vs pis bir görüntü oluşturuyordu. Bu bölümü plastidip gibi bir sprey boya ile boyamayı uygun gördüm. Böylece istediğim zaman söküp atabilirim, orjinal boyasına da herhangi bir zarar vermemiş olurum diye düşündüm. Bagajı önce güzelce yeni yaptığım köpük makinasıyla bir güzel yıkayıp, kaba pisliğini aldım. Güzelce her yerini sildim. Sonra bagaj döşemelerine ve aracın dış yüzeyine rüzgarla vs gelebilecek boya tozlarını engellemek için maskeleme işlemine başladım. Benim arabamın orjinal rengi olan sedefli beyaz(Pearl White) için iki adet plastidip mat beyaz ve bir adet Pearl effect spreyi almıştım. Boyanın tamamı için 4 kat mat beyaz ve 2 kat da pearl effect uygulanması gerekiyor. Ancak 2 kat pearl effect için bir kutu yeterli olurken 4 kat beyaz için bir tane daha mat beyaz sprey boya alsaymışım iyi olurmuş. 4 katı yine attım ama bazı yerler tam da istediğim gibi kapanmadı. Ama işin sonunda en azından eskisine nazaran çok daha iyi ve temiz bir görüntüye kavuştum. bu işi de hallettikten sonra yeni hoparlörlerimiz de geldi ve bir sonraki gün onların montajına geçtim. Onun aşamalarını da bir sonraki mesajda paylaşırım artık.
  9. Selamlar ahali; Kışa girmeden artık 18 yaşına girmiş olan aracımın tüm kaportasını vs elden geçireceğim. Kaportacımla anlaştım. Ancak bir de kapı kollarındaki deri kol dayamalarının soyulmuş olan yerleri, vites topuzu vs gibi bir kaç parça döşeme işi var. Ankara'da kaliteli iş yaptığını bildiğiniz önerebileceğiniz bir yer varsa söylerseniz memnun olurum. EDIT: Oto döşemeci tavsiyesi gelmeyince başlığı değiştireyim dedim.
  10. Arabanın fabrika çıkışlı, aslında performansını gayet beğendiğim arka 6x9"'lik oval hoparlörlerini pasını temizleyecem diye anasını ağlatınca, bu güzel Focal'leri aldık bakalım.
  11. Benim aracımı hem parketmeye hem de araç yıkamaya uygun olan yere maalesef ne fiş ne de hortumla su çekme imkanım var. O yüzden Karcher vb tip aletler işime yaramıyor. Bir kaç gün önce çözümü bir tane elle pompalamalı Marolex Axel 3000 basınçlı köpük makinası aldım. Elektrik ve çok fazla suya ihtiyaç duymadan bu şekilde yıkamayı planlıyorum arabayı. Köpük aletini devamlı elle pompalamak yorucu olabilir düşüncesiyle birde modladım aleti. Bir tane L sibop aldım, aleti delip sibobu hazneye monte ettim. Bir tane de USAMS marka 5000mah'lik şarjlı lastik vs şişirme aleti almıştım önceden. Siboba şarjlı hava kompresörünü bağlıyorum. Köpük şampuanını ve suyu ekledikten sonra 50 bar civarına kadar hava basıyorum. Ondan sonra bir elimle püskürtme yaparken bir elimle de şarjlı hava kompresörünü tutarak yıkamayı yapıyorum. Dün deneme amaçlı kullandım. Epey pratik oldu. Yıkamacıdaki köpüğe hiç bir şekilde ihtiyaç kalmıyor. Ön yıkamayı köpükle yaptıktan sonra, durulama işini de ekstradan bir kova su ile hallettik mi tamamdır. Konuyla ilgili zaten yüzlerce video var youtube'da o yüzden kendim bir video çekmedim, örnek olarak bir tane de koyuyorum. https://www.youtube.com/watch?v=BegE4AkIXpc&ab_channel=DonDomel
  12. Valla ben de sabit internet hizmetinde türk telekomdan pek haz etmiyorum. Yeni eve geçtiğimizde bir tek Türk telekom seçeneği vardı, neyseki fiber vardı. Ama sonra bizim buraya vodafone'da kendi altyapısını kurunca ilk fırsatta vodafone'a geçmiştim. Vodafone ile sanırım 6. seneye giriyoruz. Şu ana kadar hem fiyatları diğerlerine göre çok uygundu hem de internet bağlantısı açısından büyük bir sıkıntı yaşamadım. Lakin işiniz müşteri hizmetlerine düşmemeli. Olur da bir sorun olursa vodafone'da da vay halinize. Ağustos 28'inde ikinci 24 aylık taahhüdüm bitmişti. 100/20 89TL + sabit ip ücreti 8,5TL ödüyordum. Taahhüt bitmeden aradım yeniledik. Yalnız bu sefer 24 aylık seçenek sunmadılar. 12 ay için 125 lira teklif ettiler. Yine diğer servis sağlayıcıların yanında uygun fiyat olduğu için hemen kabul ettim. Normalde 16 haziran'dan itibaren de sabit ip ücreti 39,90TL olacak diye mesaj gelmişti ama eski fiyattan devam ediyorum. Şu ana kadar herhangi bir zam yansıtmadılar. Ancak dh forumda vodafone başlığında inatla taahhüt yeniletmeyip, son günlere kadar pazarlık yapanlar söyledikleri doğruysa benden çok daha indirimli fiyatlara abonelik yenilediler. Açıkçası bozuldum bu işe. Hal pazarı gibi bu ne yahu.
  13. evet, illa sökmek şart değil, iyi bir maskelemeyle araç üzerinde yapılmasında bir sakınca yok. Bu arada son kullanıcıya uygun istediğim kendinden sertleştirici özellikte sprey bir vernik için iki gün alışveriş sitelerini taradım. Her yerde normal mobilya, aksesuar vs için genel amaçlı sprey vernikler var. Çok zor buldum. Özellikle ColorMatic ya da SprayMax 2K Clear Coat ürünlerini bulmaya çalıştım. Bu spreylerin özellikleri tüpün içinde akrilik verniğin dışında ayrı bir haznede akrilik sertleştirici de oluyor. Kullanım öncesi spreyin altındaki mekanizma ile hazne deliniyor ve sertleştirici vernikle karışıyor. Bu şekilde gerçek anlamda kemikleşen bir vernik uygulaması yapabiliyorsunuz. Nozzle'ları da normal sprey boya ya da verniklerden farklı bu iş için uygun şekilde oluyor. Bir iki güne elime geçer muhtemelen. Ben farlar için kullanacağım ama özellikle jantları için uygulama yapacak vs olursa, kesinlikle bu tip bir vernik edinin.
  14. Bence yukarıdaki farların zımparası ve buhar uygulaması yine çok kolay olur da, vernik için maskeleme daha fazla uğraştıracaktır muhtemelen. Onun dışında bir zorluk olacağını sanmıyorum.
  15. Valla üşenilecek kadar bir iş değil. Zımpara her numara için 7-8 dakika falan sürmüştür. Silmesi kurumasını beklemesi 15 dakika. Kloroform buharı ile uygulama 5 dakika. Tek far için bir saat bile harcamıyorsun. Ama kloroform ile temizledikten sonra mutlaka koruyucu bir vernik yada uv koruyucu film kaplama şart. Bu şekilde kullanılmamalı. Çok kısa sürede yine sararıp, bu halinden çabuk uzaklaşacaktır. Ben şuan ürün araştırıyorum henüz istediğim kalitede kendinden katılaştırıcı son kullanıcı için sprey bir vernik bulamadım Türkiye'de. Bir far için de gidip koca koca vernik, sertleştirici, tiner kutuları almak istemiyorum. Kendim malzeme bulamazsam, arabayı elden geçirttiğim kaportacı arkadaşıma yine gidip vernik attırabilirim.
  16. Burası Türkiye, devamlı alışveriş yapmadığın bir yerden birşey alacaksan illaki soracaksın. Yoksa kargo firmalarında geçer ömür.
  17. https://www.nvidia.com/tr-tr/geforce/special-event/?nvid=nv-int-bnr-720443#cid=dt005_nv-int-bnr_tr-tr
  18. @MilesTeg Sağolasın Çağlar'cım, bu aşağıdaki küçük başlıklar koyu renk olan büyük hortum ile kullanılabiliyor değil mi ? Yerler de süpürdükten sonra iz bırakmıyorsa süper.
  19. Bu arada daha önce vites kolunun içler acısı halini paylaşmıştım. Onu da adam edip araca tekrar monte ettim. Normalde direksiyonu bile söküp kendim kaplamışken bu sefer dikişle vs uğraşmak istemedim ve araba kaportacıdayken sanayide yakınlarda bir yerde rastgele bir döşemeciye kaplaması için verdim. 200 liraya kapladı. Ama açıkçası işçiliği pek memnun etmedi. Pot pot olmuş kısımlar sıfıra sıfır olmalıydı. Kullandığı malzeme de en dandik suni derilerden sanırım. Neyse temiz oldu en azından, sökme takma işini de öğrendiğim için şimdilik bir süre böyle kullanırım. Önceki ve son hali şu şekilde; Son Hali; Tetikle topuz arasındaki çerçeve de hiç içime sinmedi. Normalde o çerçeve kromaj kaplı. Bu kadar küçük bir parça için gidip bir yere kaplatmasıyla falan uğraşacak vakit bulamadım. Gerekirse sonra yaparım dedim. Kendim boyayla hallederim diye düşündüm. Elimde yine pc mod işlerinden kalma farklı farklı sprey boyalar vs var. Zımparasını yapıp, astarını vs attıktan sonra parlak kromaja yakın bir renge boyadım. Beğendim de. Ancak bu parlak metalik renkteki boyaya elimdeki vernik spreyin çok uygun olmadığını farkettim ve vernik atamadım. Bu şekilde de epey bir süre idare eder diye düşündüm. Ama topuz kaplanıp geldikten sonra adamın iç kısma kapladığı kısımlar o kadar daraltmış ki alanı çerçeveyi zor soktum yerine. Bu sırada da boya berbat oldu. Tekrar söktüm, tekrar tüm katlar çıkana kadar zımparaladım. verniksiz son kat istediğim renk olamayınca, elimdeki verniğe uygun siyah bir boya ile boyadım bu sefer. Bu şekilde kemik sertliğinde katman oluşunca gittiği yere kadar yukarıdaki halinde kullanırım dedim. Aslında çerçeveyi aşağıdaki hale getirmiştim.; Hem kaplaması hem çerçeve istediğim gibi olmadı ama eski haline göre en azından temiz duruyor. Canım sıkılına kadar bu şekilde kullanacağız artık. Sıradaki gelsin bakalım
  20. Bu işi zaten seneler önce nasıl yapıldıığını görmüştüm. @wazzap'ın dediği gibi hazır kitlerini satıyorlar. O yüzden hassktr demedim Açıkçası bu kadar basit ve malzemesi evde hazır olan birşey için set falan almadım tabiki. Bu setler ilk çıktığında sanki çok ahengirli birşeymiş gibi yok özel kimyasal madde vs diye şu anki satılan rakamların 5-6 katına pazarlıyorlardı. Pleksi ve kloroformla çok haşır neşir olduğumdan, o zaman bu olsa olsa kloroformdur demiştim. Nitekim sonradan bir sürü kloroformla yapıp aynı sonucu alanlar olunca artık o fiyatlara satamıyorlar. Ben de zaten kloroform olayı kanıtlanınca cesaret edip bunu yapmayı kafaya koymuştum. Senelerdir denemek istiyordum. Kısmet bu zamana oldu. Kloroformu pratik olarak nasıl ısıtırım ve buharlaştırırım işi asıl kafamı kurcalamıştı. Sonra birden kaynamış suyun içine bir kaba koymak fikri aklıma geldi. Direk çaydanlıkla yaparım dedim. Ama sonradan çaydanlık hani soğursa tekrar ocağa git ısıt vs olmasın diye eşimin eski kahve cezvesi aklıma geldi. Ve herkesin yapabileceği çok basit bir işlem oldu. Açıkçası ben tedbirli adamımdır ve bu tür şeylere dikkat ederim ve herkese de böyle olmasını öneririm. Ama youtube'da hazır kitlerle vs bu işi yapanlarda da bir tane maske takan adam görmedim. Havadar bir ortamda çok çabuk buharlaşıp kaybolduğu için öyle çok tehlikeli bir durum olmuyor. Ama kapalı alanda dikkat edilmesi gereken bir madde.
  21. Mutlaka deneyimlerinizi bekliyorum. Ben de bizim hatuna böyle birşey düşünüyordum.
  22. Ben de evdeki şarj cihazlarıma bir yenisini daha ekledim. Bununla kuru akü ve paralel seri bağlı lifePO türü lityum piller de güzel şarjediliyormuş. Aslında bu cihazın orjinali SkyRC diye bir marka. Bu onun klonu ucuz bir şarj cihazı. Açıkçası ben biraz araştırdım hobi işleri için falan orjinaline 3-4 katı para vermeye gerek görmedim. Daha çok evdeki mevcut 9 adet 12v'luk akünün hangilerini kurtarabilirim diye aldım. Şu ana kadar iki akü çöp çıktı, iki akü kurtarıldı. Onları FSP online ups'e taktım. Kalan 5 taneden iki tane daha çıkarsa evdeki diğer 1500 Kva'lık APC ups de tekrar kullanılabilecek. Bakalım öncelikleri bir halledelim de, bir sonraki planım Ayarlı güç kaynağı almak.
  23. Hayırlı olsun. Umarım bir daha sıkıntı yaşanmaz. Hakikaten sinir bozucu bir durum.
  24. Arabayı kaportacıdan teslim aldım çok şükür. Kaportacıya verme sebebim; Arka sağ ve sol çamurluklar iç kısımlardan dışarı doğru paslanmaya ve boya kabarmaya başlamıştı. Bagajda yine 6-7 sene önce kimyasal bir malzeme taşımıştım iş nedeniyle. O taşımadan sonra bagajın tabanında ufak bir yerde yine paslanma olmuştu. Marşpiyellerde, dikiz aynalarında tamponlarda ufak tefek sürtme izleri dışında arka tamponda 3 kere kırmızı ışıkta duramayıp vuran geri zekalı şoförler yüzünden büyük çatlaklar ve boya dökülmesi vardı. Sol arka çamurlukta bu sefer benim eski işyerimizin dar garajında manevra yaparken kolona vurmam nenediyle oluşan küçük bir göçük ve boya yıpranması vardı. Ben yıllar önce kendim piyasadan sedefli beyaz boya temin edip buıralara uygulamıştım. En azından temiz duruyordu. Arabayı bu şekilde 4-5 senedir kullanıyorum. Ama pas da işin içine girince iyice tüm kaportayı elden geçirmek, bahsettiğim göçüğü düzelttirip boya yapılması gereken her yer için anlaşmıştım kaportacıyla. Bahsettiğim yerler dışında arabanın her yerinde gerekli yerlere de nokta nokta rötüşlar yapıldı. Boyası güneşten yanmış silecek kolları vs boyandı. Yani yepyeni olmasa da tertemiz oldu araba. 6- 7 yıl önce arabanın orjinal iki ön farına da dünyanın parasını verip far temizleme yaptırdım. Aslında hata yaptım çünkü durumları çok kötü değildi. O zamanki aklımla çok daha yeni gözüksün diye yaptırmıştım. Bu far temizliği sonrası iki far da çok çabuk sararma yapmıştı. Bu şekilde kullanırken sol ön far tarafından ufak bir kaza yaptım ve sol ön far kırıldı.. Hata bende olmadığından karşı tarafın sigortası araçtaki hasarı karşıladı ve yeni orjinal far takıldı. Ancak diğer far bu ayna gibi parlarken sapsarı duruyordu. Önceki performansını düşününce temizletmek istemedim. Götürdüğüm yer de öyle dandik bir yer değildi. Ödediğim ücret de yan sanayi yeni far fiyatının yarısıydı o zaman. Durum böyle olunca internetten yedek parça satan bir yerden yeni sağ ön far aldım ve kendim onu taktım. 3-4 senedir de bu şekilde kullanıyorum. İki farım da gayet iyi durumdalar, sararma, kararma falan yok. Ancak bu yan sanayi far orjinali gibi ayarlanmıyor. Dolayısıyla far ayarlarında hep sıkıntım var. Bunu düzeltmek için bir süredir sağlam olan orjinal sağ farımı kendim temizleyip tekrar kullanmak istiyordum ve bugün o işi hallettim. Aşamaları sizlerle paylaşıyorum. EVDEKİ MALZEMELERLE "0" MALİYETLE FAR TEMİZLİĞİ Açıkçası elinden her türlü iş gelen bir herif olduğumdan evde ne ararsanız bulursunuz. O yüzden başlıkta sıfır maliyet desem de bende hazır olan malzemelerin bir kaçını bazılarımız satın almak zorunda kalabilir. Gerekli Malzemeler; - 400, 1000, 2000 su zımparası (Ben de mevcut olan zımparalardan bu iş için uygun olanlar bunlardı. 400 değil de 500-800, 1000 değil de 1200-1500, 2000 değil de 3000 nıumaralı zımparalar da olur.) - Kloroform (evde niye kloroform var diye soran olursa, pc mod işlerinden kalma, pleksi yapıştırma amaçlı almıştım koca bir şişe vardı.) - Bir adet elektrikli su ısıtıcı ya da kahve cezvesi - Kloroformu içine koyacağınız kapaklı bir kap. (Plastik, cam, metal hatta şaşal şişesi bile olabilir. Yeterki kapağı delinip ufak bir hortum geçirilebilecek birşey olsun.) - Ufak bir hortum. (Eski basmalı bir sıvı sabun kabından ya da fısfıslı kullanmadığınız birşeyin kabından sökebilirsiniz.) Bunlar olmazsa olmaz malzemelerimiz. Bu malzemeler yanında ekstradan bir adet maske, bir adet kloroformu dökmeden boşaltmak için şırınga öneririm. Bir de buharlama işlemini ne olur ne olmaz havadar bir yerde yapmakta fayda var. Ben kapalı balkonun iki camını açıp yaptım. Tam açık balkonda rüzgar varsa uygulama zor olabilir. Bu detayları verdikten sonra farımızın işlem öncesi, dolaptan çıkarıldığı haliyle üzerinde kir, çamur olmadığı halini paylaşayım, gördüğünüz şey kir veya toz vs. değil; İlk aşama zımparalama; Farımızı bir lavaboya götürüyoruz. Zımparalarımızı devamlı ıslatıp temizleyebileceğimiz bir kabı da hazır ediyoruz. Farın yüzeyini bir sünger ya da su püskürtebileceğimiz bir fıs fısla sürekli ıslatıyoruz. 400 zımpara ile yatay bir hat üzerinde ovalamadan zımpara işlemini güzelce yapıyoruz. Bu işlem sırasında zımpara yaptıkça sararmış olan vernik tabakası nedeniyle suyun sarımsı şekilde aktığını görebilirsiniz. 400'lük zımpara sonunda aşağıdaki görüntüye ulaşıyoruz, 1000'lik zımpara ile devam, bu aşamada sarı çıkan kir yavaş yavaş beyazlaşmaya başlıyor. Bu artık pleksi tabakasını zımparalamaya başladığımızın da bir işareti. 1000'lik zımpara sonucu; Son olarak 2000'lik zımparayı da tamamlıyoruz. Güzelce ön yüzeyi yıkayıp yumuşak bir bezle siliyoruz ve iyice kurumasını bekliyoruz. Farımız aşağıdaki gibi oluyor. Artık kloroform buharını fara püskürtmek için gerekli tesisatı hazırlayabiliriz. İki sene önceki kasık ameliyatımdaki dikişlerin pansumanını yapmak için kullandığım plastik oksijenli su kabını bir gün işime yarar diye atmamıştım. O gün bu günmüş. Açıkçası bu iş için de cuk oturdu. Kendi tıpasını küçük bir matkap ucuyla delip temin ettiğim hortumu içinden geçirdim. Ve kloroform için buhar makinamız hazır Artık kloroformu koyup tesisatımızı gözden geçirebiliriz. Kloroform bayıltma etkisi olan bir madde ve solunduğunda boğazda yanma etkisi de yapabilir. O yüzden bir maske kullanmanızı öneririm. Kloroformu hazırladığım küçük kabın yarısını dolduracak şekilde koydum, tek far için fazlasıyla yeterli. Artık buharlama işlemini yapacağımız kapalı balkonumuza geçiyoruz. Cezvemizin içine kloroform kabını koyduğumuzda taşmayacak şekilde su ile doldurup çalıştırıyoruz ve bu işlemi de videoya çekiyoruz. https://www.youtube.com/watch?v=ssnb_jHbZao&ab_channel=ZvAnA Sonuç mükemmele yakın. Videoda da görüleceği üzere bir ara soğuyan suyu tekrar ısıtmak için cezvenin düğmesini tekrar açıyorum. Ama dalıp suyun fokurdamasına izin verdiğimden farın üzerine su damlaması oldu. Oralar bozulmuş gibi olsa da kloroform buharını üzerine daha fazla tutup gezdirince hiçbirşey kalmadı. Ekstra bir işlem yapmama da gerek kalmadı böylece. İlk ve son halinin fotosunu da yan yana koyalım; Evet bir tadilat, tamirat projesini de başarıyla sonuçlandırmanın verdiği keyifle diğer projelere geçebiliriz.
  25. Profilo demek bir anlamda Bosch ve Siemens demek zaten. Aynı fabrikada üretiliyorlar. Detaylı incelerseniz belki bazı plastik aksesuar, lcd ekran vs dışında diğer tüm parçalar ve tasarımlarının aynı olduğunu göreceksiniz. Ben bu yüzden bir beyaz eşya alacaksam ve Bosch veya Siemens'in bir ürününde karar kaldıysam o ürünün Profilo modelini gidip alıyorum. Şuan evdeki profilo buzdolabını sanırım 2 sene önce 4600 liraya almıştım. O sırada aynısı Bosch ve Siemens'te 6-7 k fiyata alınabiliyordu. Şimdi de muhtemelen öyledir. Bu arada ilk evlendiğimizde tüm beyaz eşyaları Arçelik almıştık. Buzdolabı 10 sene sonra bozuldu ve profiloya geçtik. Ancak evin diğer tüm beyaz eşyası ilk aldığımız Arçelik'ler. 15 yıl olmuş alalı.