4x4

Üye
  • Mesaj sayısı

    80
  • Üyelik tarihi

  • Son ziyareti

  • Days Won

    1

Reputation Activity

  1. 4x4 liked a blog entry by lawnmower, Online eziklik hastalığı   
    Ekşi Sözlük gibi, insanların yüzlerini veya isimlerini göstermeden yazabildikleri ve jüri rolünü üstlenip her konuda atıp tutabildikleri ortamlarda oluşan bir "beğenmeme" hastalığı var. Bunu algılayamayıp oradaki yazılanları ciddiye alınca insanın zaten hiçbirşey yememesi, içmemesi, kullanmaması gerekiyor, çünkü hemen her popüler ürünün altına "bokum gibi" yazan dingiller var. Bu dingillerin bazıları o bahsi geçen ürünü hiç kullanmamış (veya yememiş, içmemiş) bile.
     
    Mesela (atıyorum) Absolut votka başlığına bakıyorsun. Biri "Smirnoff buna 100 basar, bok gibi votka, sırf reklam" diyor. Diğeri çıkıyor bilgisini ispatlamak için "Absolut ve Smirnoff denen lağım suyunu içeceğime çay içerim. Moskovskaya'nın üzerine votka tanımam" diyor. Başkası çıkıyor Absolut'u yapanın anasını avradını diyor. Hani bilmeyen birisi bu adamları böyle kadrolu barmeni olan villada yaşıyorlar, evde boyuna votka martini filan içiyorlar sanır. Lan zaten o bok attığın şeyi bir kere denemişsin, normalde Tekel votkasına talim ediyorsun, bu neyin artistliği? Bununla kendilerini tatmin ediyorlar. "Öyle havalıyım ki, herkesin beğendiği şeye bok attım, ezdim onu" diyor adam kendi kendine. Sonra gidip otuzbir çekiyor. Sonra ellerini yıkayıp başka bir popüler başlıkta bok saçıyor etrafa.
     
    İşte bunlar hep eziklikten. Mesela biz iPhone'a laf ediyoruz ama alamadığımızdan filan değil, almışlığım kullanmışlığım var, yine alırım istesem, bana uymadığı için laf ediyorum. Diğer yandan laf edenlerin yarısından çoğu alamadığı için laf ediyor. Bugün DSG'ye laf sokanların çoğu Volkswagen'in ancak 1/18 modelini alabilecek durumda. Adam Absolut'a, Mercedes'e, Sony'ye, ona buna birşey bildiğinden, anladığından değil, ulaşamadığına bok atarak rahatladığı için bok atıyor. Zaten ismi cismi de belli olmadığı için söve söve ilerliyor başlıklar arasında. Artık antibiyotik mi olur, ampütasyon mu olur, bir şekilde çare bulmak lazım bu hastalığa.
  2. 4x4 liked a blog entry by lawnmower, Periyodik tablo   
    Lisede bize Keifer diye ecnebi bir kimya hocası gelmişti. Adam biryerlerde kendine has bir periyodik tablo yaptırmış. Kendine has dediğim, A4'ten büyük gibi, ama kenarlarında boşluklar var. Yani neredeyse bir A4 kadar da boş alan var kâğıtta. Bize dağıttı bunları. "Sınavlara bunu da yanınızda getireceksiniz" dedi. Biz tabi şaşırdık. Sonra adam işi daha da abarttı, "Boş yerlere formül filan ne isterseniz yazabilirsiniz, yani sınava gelirken ihtiyacınız olacak şeyleri hazırlayın, öyle gelin" dedi. Biz "ağam bizimle eğlenir" modundayız ama adam ciddi. (Fena halde rahmetli Süleyman Seba'ya benziyordu bu arada bu adam)
     
    Neyse, hoca bize açık açık kopya çekin diyor işte. Yav olacak iş mi, biz o güne kadar kimyada hep element sembolü, numarası, formül filan ezberlemişiz. Adam bunları bizden istemiyor. Peki bizden ne istiyor? Mr. Keifer bize özel bir muamele mi yapacak sınavda?
     
    Sonra haftalar geçti, sınav haftası geldi, sınav olduk. Adam aynen dediği gibi üzeri formüllerle bezenmiş periyodik tabloyla sınava girmemize izin verdi. Sorular alıştığımız gibi değildi ama. Ezber değil bilgi ve kafa gerektiren şeylerdi. Formül hazırda olsa bile onu kullanacak noktaya gelmek için sorunun yorumlanmasını gerektiren şeylerdi. Olacak iş değil yav. Çok acaip yani. Fantastik bir deneyim.
     
    Neyse, şimdi o hoca ölmüştür büyük ihtimalle. Lakin ben o sistemi unutmadım. Olması gereken oydu zira. Fuzuli şeylerle beyinleri doldurmak yerine gerçek dünya senaryolarına daha yakın bir sistem uyguluyordu adam. Öyle ya, periyodik tablo ve formüller kolayca ulaşılabilecek şeyler, ama esas lazım olan onları kullanabilmek için gereken beceri. Keşke tüm öğretmenler böyle sistemler benimsese, şu boktan ezberci eğitim sistemini sonsuz hiçliğe uğurlasak...