-
Mesaj sayısı
1.262 -
Üyelik tarihi
-
Son ziyareti
-
Days Won
29
İçerik türü
Profil
Forum
Blogs
Everything posted by kHanTW
-
Şimdiye kadar hiç bir Kojima oyunundan zevk alamadım nedense, adamla kafamız bir türlü uyuşmuyor, bunda da öyle olacağını tahmin etmiştim zaten. Oyunu elimden geldiği kadar denedim, arkadaşların "bak bi alış sonra bırakamayacaksın 2 saat falan oyna" uyarılarını dikkate aldım. En son (mini spoiler) ve bıraktım. Konsolumdaki oyunlar silinmemiş olsa başka bir kafa ile tekrar şans verirdim ama şimdi tekrar dener miyim bilmiyorum. Adamın oyunlarında ben sürekli olarak "bunalıyorum" ve devam etmek istemiyorum, hani iki bakıp "yurtiçi kargo" oynamaktan sıkıldım durumu değil yani. Oyunun mekanikleri inanılmaz, hakkaten elindeki kol ile sırtındaki yükü taşıdığını sana çok iyi hissettiriyor, o acıyı çekiyorsun. Ama keyif almam için yeterli değilmiş işte.
-
RDR2'yi 4. kez oynamaya çalışıyorum. İlkinde arkadaştan konsolu oyunu ile birlikte almıştım, bi türlü adapte olamamıştım, geri vermiştim. 2.'de ve 3.'de konsolla ilgili problem çıktı (oyun ve save dosyaları silindi), şimdi 4. kez oynuyorum ve bitirmek için önümde 1 aydan biraz fazla vaktim kaldı, sonra fırsat bulamayacağım. İlk başta karşımıza çıkan karlı bölüm tam bir teknoloji demosu gibi, tipi, değişik yerden gelen ışıklar, rüzgar, gölgeler, ayak izleri vs derken gerçekten çok içine çekiyor. Tabi defalarca oynayınca sıkıyor. llk oyunu çok severek oynamış olmama rağmen ikinci oyunda silah seçme tekniğine ve vurduğum hayvanların çürümesi gibi şeylere alışamadım. Adamın tekini iyice döveyim mi dövmeyeyim mi diye internetten baktım, oyunu bitirenlerin iyi bildiği sağlam bir spoiler yedim, siz bakmayın. Sonraki oyunlarda adamı uzaktan dürbünlü ile indirmeye çalıştım ama olmuyor. Şu an 4. chapter'dayım, sabahları 5 gibi kalkıp oynuyorum, akşam da 45 dakika falan oynuyorum, sürekli görevleri bitirmeye kasmıyorum, fena gitmiyor. Daha legendary fish tutamadım
-
Ben de Samsung'da aynı rezillikten dolayı çok kızgınım, 65" TV aldım ama adamlar DTS desteğini çekmişler, 1-2 yıl önce anneme aldığım Samsung'larda var, bende yok... Sırf o yüzden Xiaomi 4K falan aldım almaya ama 50 tane cihaz bağlama işi aptalca oluyor.
-
Ben harman seven tayfadanım... Earl Grey tarafı olarak Twinnings Metal Kutu (Kilosu 450-500 bandına geliyor) ve Ahmad Tea seviyorum. Mecbur yurt dışından getirdiğim / getirttiğim çaylar, tabi pandemi söz konusu olunca artık o kanallardan getirtmek de zorlaştı. Nadir miktarda Darjeeling koyuyorum, zaten hem çok baskın bir çay, hem de "çayların şampanyası" adını fiyatı ile de hak ediyor. Çok koymaya gelmez yani. Rahmetli babamın zamanında yurt dışından getirdiği Rabea Tea'den her harmanıma bir tutam koyarım, tada bir etkisi yoktur ama manevi yönünü seviyorum. Türk Çayı için vazgeçilmezim Tirebolu 42 , Çaykur'un mavi kutu olanını seviyorum. Eskiden getirtmesi baya zordu, şimdi altımdaki markette bile bulunabiliyor. Sanki bulunabilirliği artınca kalitesi de biraz bozuldu gibi geliyor, o denli büyük hacimde kaliteli çay üretebilecek kapasiteleri olduğunu düşünmüyorum, biraz markaya güvenip alt kalite çayı dayadılar gibi. Gene de damak tadıma en yakın olanı hala o. Earl Grey'e yakın bir demi olduğu için biraz da "normal" Türk Çayı koyuyorum, gene Çaykur'dan metal kutuda organik çay yahut Nadidem diye bir çay fena olmuyor. Bir defasında "noolacak lan" diyip hediye gelen bilmediğim bir çaydan koymuştuk, zulüm olmuştu. Resmi görebiliyorsanız o sarı yapraklar da imza olsun diye koyduğum şeyler. Kimse görmüyor ama ben harmanda olduklarını biliyorum, bence güzel.
-
Kullandığım Mazda'yı 2017 yılında sıfır olarak almıştım. O sırada navigasyon özelliğini eklemek için 2000 lira gibi bir rakam istiyorlardı, hepi topu bir sd kartı o paraya itelemeleri anlamsız geldiği için almamıştım ama arabadaki Nav tuşu da boşa çıkmış oldu. Sonradan kendim yurt dışından almak istedim ama sadece Ebay'de vardı, paypal falan da yasaklandığı için kaynadı gitti, zaten temelde de google maps kulandığım için unuttum. Geçtiğimiz haftalarda sahibinden.com'da bir ilan gördüm, adamı aradım, normalde Mercedes navigasyonları satıyormuş, bir umut satılır diye Mazda da getirtmiş, kimse almamış, elinde patlamış. Normalde yüksek bir rakam istiyordu, 250 lira teklif ettim ve kabul edeceği tuttu. Gelen kartı arabaya yüklediğimde kendimi 250 lira kazıklanmış hissettim. Gerçekten de kendi evimi navigasyonda bulamadım, bildiğin bir yeri girmek zaten zor, bilmediğin yeri bulmak imkansız gibi bir şey. Bu bayram tatilinde şehir dışı yaptığımda ise biraz daha iyi geldi, verdiğim parayı helal ettim Adres olmasa bile ilçe merkezi gibi şeyleri girip yolu sürekli olarak görüyor olmak güzel, 3 boyut görüntüsü fena değil, Ankara gibi şehirlerde detay ve doğruluk çok daha fazla (bina şekilleri bile gözüküyor 3 boyutta), bir de navigasyon yüklendiğinde HUD'a trafik işaretleri okuma ve dolayısı ile hız sınırı gösterme özelliği geldi, uzun yolda faydasını gördüm. Bu arada bilmediğin yolda google maps ne yapıp ne edip seni illa ki YİD otoyollarına sokuyor, 9 dakika hızlı gideceğim varsayımı ile 115 lira, 2 adkika için de 25 lira sokuşturdu allahsızlar. Bu harita uygulamalarından "şurdan gidersen şu kadar para" diye bir seçeneği de istiyorum, yoksa bana söylesinler programlayayım (sanırım Yandex'te varmış)
-
Uzun süre önce bulduğum "ilk basım" I, Asimov, A Memoir kitabını okumaya çalışıyorum. https://www.amazon.com.tr/I-Asimov-Memoir-Isaac/dp/055356997X?ie=UTF8&psc=1&th=1&utm_source=spydrop Sanırım kıymetli bir kitap olsa gerek, yeni basımların hardcover'ları bile 30 dolardan aşağı bulunmuyor. Bendeki versiyonu amerikadaki bir kütüphaneden "çalınmış", sonra nasıl olduysa bir şekil Antalya'daki bir sahafa gelmiş, tatilde de ben denk gelmişim. Asimov bilinen en üretken yazar, 500 den fazla kitap, 90.000 den fazla mektup yazmış. Dewey kütüphane arşivleme sistemine göre, felsefe dışında her tür hakkında kitabı var. Zeki bir adam, yanlış hatırlamıyorsam dünya üstün zekalılar örgütünün de (Mensa) başkanlığını yapmıştı. Kitap güzel olmaya güzel de, adamın kullandığı kelimelerin azımsanamayacak bir kısmını yaklaşık 30 yıldır İngilizce ile iç içe olan ben duymamışım bile, elimde kağıtlarla not tutmak zorunda kaldım Yüklediğim fotoğrafa kendimce esprili bir şey ekledim
-
Bence de Yesterday "ilginç" bir filmdi... Güzelce bir konu bulmuşlar,, fena işlememişler, 7/10 alabilecek seviyede.
-
Tenet'i izledikten sonraki film hakkındaki bilgim izlemeden önceki halinden çok farklı değil Sonra açıklayan bir youtube videosu izledim, meğersem benim anlamadığım çok da ahım şahım bir şey yokmuş. Primeri'i de izledikten sonra anlamıyorsun ama açıklayıcı videoları izleyince "hmm" diyorsun. Alternatif bulamayan onu izlesin bari.
-
Filmi dördüncü kez izledim, gerçekten şahane
-
Geçmiş olsun... O paralara 2015-2016 Audi A3 alınabilir.
-
Zaman yolculuğu filmlerinin hepsini izlemek gibi bir amacım olduğu için Netflix'teki "See you yesterday" (Dünü Kurtarmak) filmini izlemeye başladım, bir süre sonra atlaya atlaya gitsem de harcadığım 10-15 dakika geri gelmez.... IMDB 4 küsür vermiş, ben 3 verdim geçtim : https://www.imdb.com/title/tt8743064/ Konu başlığı ile alakalı değil ama güzel bir zaman filmi olarak pek bilinmediğini umduğum underrated bir film önereyim : https://www.imdb.com/title/tt2669336/
-
Bence final bölümü 8. sezon ortalamasına nazaran güzel bir bölümdü. Dün akşam izlemeyi planlıyordum, amaaan dedim başka dizi izleyip sabaha bıraktım, bu da düştükleri durumun bir göstergesi. Eldrun'un dediği gibi, dizi kendini izletti mi , izletti, başka da bir dertleri yoktu zaten. O anlamda başarılılar. Greyworm dan tam bir faşist çıktı, resmen SS subayına döndü, o karakter gelişiminin bu şekle gelmesi üzücü. Missandei'nin gitmesi Danny'yi de Greywormu da kontrol edebilecek bir emniyet sübapının kaybolması demekti zaten. En son buna arazi marazi verip kurtuldular. Genelde kuzeylilerin güneye inmesi pek hayırlara vesile olmuyordu, ben kesin Jon da ölür giderdi diyordum, gene paçayı kurtardı sayılır. Kurtu ile vadalaşmaması internette o kadar büyük olay olmuştu ki bir şekil eklemişler. Ygritte yaşıyor olsaydı en kebap son onunki bile diyebilirdim. Sanki Danny'nin öldüğünü duyduktan sonra Jony'u ya Greyworm, ya Dothrak'lar kıtır kıtır keser gibiydi ama öyle olmamış. Hakikaten Dohtraklar ne oldu ? Dizide en sevdiğim muhabbetlerden birisi Tyrion'un "gideceğim yeri bilen bir tek varsın, öldükten sonra ne oluyor" konuşmasıydı. Tyrion işin sonunda herkesi "ikna" etti, Sam başarısız bir demokrasi denemesi yaptı, işin sonunda tek yaptığı şey gözleri belertip kargalara musallat olmak olan Bran her nasılsa kral oldu. Bu Bran mevzusu zaten sızan senaryoda varmış ve ekşideki bazı ezikler "bence böyle olacak" ayağı ile sızan senaryoyu yazmışlar, aşağı yukarı böyle bir şey olacağını bekliyordum. Neyse, Tyrion benim bu dizideki en karizmatik bulduğum karakterdi, başına iş gelmeden dizinin bitmiş olması bile güzel. Sansa kendine kontrafile tarzı güzel bir krallık ayarladı, arkasını sağlama aldı. Kardeşi de kalan 6 krallığın başında, oh mis... Arya bölümün figüranıydı, ondan ciddi beklentilerim vardı, Frey'lere onu yapan kalanlara ne yapmaz diyordum, greywormu indirip onun kılığı ile Danny'ye dalar diyordum, cruise gemisine bindi gitti. Meeh Sam kendine kabinede yer kaptı, kitabını bitirdi, Brienne de gene bir yer kaptı kendine, bir de üzerine Jamie'nin altına bir şeyler yazdı. (Niye eli değmişken Renly Baratheon hakkında yazmadı, neyse...) Bronn anlamsızca malı götürdü. Zaten geçen bölümlerde de saçma gelmişti de, gene de yapacak bir şey yok. Muhtemel okuması yazması bile olmayan bir adamı master of coin yaparsan kerhanelere yatırım yapalım der tabi. Drogon en temizini yaptı, ...erim sizi de tahtınızı da diyerek uçtu gitti. Dizi "Night King kazanaydı daha mı iyiydi?" dedirterek bitti, gene de ilgi çekici bir bölümdü. Bir önceki bölümü TV'den izlemeye üşenip laptoptan izlediğim düşünülürse dediğim gibi "sezon ortalamasına" göre güzel bir bölümdü. Kötüydü ama Lost kadar da kötü değildi. Bu ara milliyet gazetesi gene ana sayfadan Tyrion'un fotoğrafını koyup "tahtı istemedi ama..." diye spoiler bir başlık atmış, hakikaten yatacak yerleri yok. Ha, Azor Ahai ne oldu, Stoneheart ne oldu, onlara hiç girmiyorum bile... Ama bari son bölümde de su şişesi olmayaydı kadrajda.
-
Ben orada bir zehirleme olduğunu anlamamıştım... Eğer öyleyse Varys'in kumpir yapılmasını açıklar, delirmeyi de "az biraz" açıklar.
-
Manidar olmuş Bu arada, iyiden rezillik, ikinci bir starbucks faciası : https://www.boredpanda.com/game-of-thrones-error-jaime-gold-hand-mistake-hbo/
-
Game Of Thrones 805 Spoiler yemedem izlemeyi başardım, bu sefer bekletmedim. Bence güzel bir bölümdü. Keltoş azcık daha sabretseydi kumpir olmayacaktı. Açıkçası uzun süre Danny'nin yanında olan birisinin o şekilde yakılması bence ayıp oldu, zindana falan atsalardı iyiydi. Tyrion "seni ben sattım" dedi, keltoş da umarım siz haklısınızdır ben yanılıyorumdur dedi, o arada benim bi önceki sayfada quote ladığım sözün yarısını söyleyebildi. "Every time a new Targaryen is born, he said, the gods toss the coin in the air and the world holds its breath to see how it will land.” Birileri yaklaşırken hala (allah bilir kime) bir şeyler yazıyordu, en son elimdekini yakıp yüzüklerini çıkartıp kendini hazırladı. Gittiler king's landing'e dalacaklar. Danny bu sefer ejderhası ile cayır cayır gemileri de surları da patlattı, kapıların önündekileri mısır gibi patlattı, kapıyı uçurdu, Dothraki'ler önde diğerleri arkada şehre daldılar, buraya kadar ok... Askerler tepede ejderhayı görünce silahları bıraktı, Tyrion'un herkese tek tek söylediği çanlar çalmaya başladı, tam orada Danny delirerek şehri baştan başa yakmaya başladı, ortalık karıştı. Askerler mecbur silaha davrandı, Greyworm shot first, ortalık 56 oldu, birden bire gasp öldürme ve tecavüze dönen garip bir şey oldu. Jon engellemeye çalıştı ama karambolde çok da mümkün olmadı, sonlara doğru da kuzeylileri aldı dışarıya çıkardı. Arya ile Hound gittiler, bir noktada Arya geri döndü, niye gitti niye geldi belli değil ama şehirdeki masumlara olanları çok yakından gördü, listesine Danny'yi de koyacağı çok net. Hound en sonunda Mountain' ile karşılaştı, arada olan üzüm gibi fışt sesi çıkartan Qyburn'e oldu , aralarındaki düello güzel bir Double KO ile bitti. Hound'un işin sonunda ateşte ölmesi manidar tabi. Euron ile (Tyrion'un nedense kurtardığı) Jamie maçı da ortaya yakındı, Jamie ciddi hasarlı kurtuldu, sonra gitti gene denyo gibi Cersei'yi öptü kaçırmaya çalıştı falan. (Ne oldu orada, öldüler mi bu arada?) Bir sonraki bölümde ne olacak ? Jon haksızlığa dayanamayacak, yak gitsin. (Hoş yanmıyor olabilir) Tyrion abisini kurtardı, yak gitsin. kuzeyliler kaleden geri kaçtı, yak gitsin... Ortada taht kalmadı, taht oyunlarının finalini izleyeceğiz haftaya. Hadi bakalım...
-
Millet onu irdelemiş de, dizide ilk sezonda yumurtadan çıkan ejderhaların işe yarar hale gelmeleri 5. sezonu mu ne bulmuş, süreyi (cersei nin hamilelikten karnının şişmemesi gibi delillerle) hesaplayınca ejderha varsa bile civciv gibi olması gerekir diyorlar. O 4 tanesi Danny ve 3 ejderhayı temsil ediyor olabilir diyorlar.
-
Çok sağlam oturtmuşlar...
-
Evet , o da mantıklı... Yapımcılarda bizim görmediğimiz bir iç çatışma falan mı va acaba, aradan her şeye yetecek kadar süre geçmesine rağmen bu kadar sallapati bir iş çıkartmaları hakikaten üzücü. Kimse "bir allahın kulu masadaki bardağı görmeyecek" kadar özensiz bir iş çıkartılmasını mantıklı gösteremez.
-
Senaristler ilk sezonları izlememiş ve/veya kitapları okumamış olabilir
-
Hani bir işçinin 3 ay sonra işten çıkartılacağı belli olunca performansı düşer ya, bu da ona benzer bir mevzu olmuş anlaşılan. Uyarlayacak bir kitap olmayınca karakter derinlikleri de kalmıyor. Tyrion ile Varys keltoşunun diyalogları dışında bana çoğu muhabbet eski tadı veremedi. Neyse, özet geçersek: Önce bir milleti yakma seremonisi, ardından kutlamalar oldu. Gendry Lord olur olmaz Arya'ya evlenme teklif etti, Arya ben yalnız kovboyum edaları ile Gendry'yi kovdu, yola çıkıp bir şekil Hound'u buldu. Tormund Jon'u her övdüğünde ve kral niteliklerini tarif ettiğinde Danny'nin surat bir karış oldu. Etrafına baktı ve artık ejderhalarından başka ciddi bir destek olmadığını gördü. Bu arada Sansa'nın kutlamalar sırasında Hound (Tazı) ile yüzleşip "bana yamuk yapanı tazılarına yedirttim" muhabbeti de enteresandı, Cersei'ye yapacağı şeylere bir gönderme mi acaba? Jamie, Brienne'in en kıymetli hazinesini aldı, sonra "ben piçim, seni üzerim" edaları ile Tyrion'un peşinden gitti. Dizi (eğer olursa) Cersei'yi kimin öldüreceği konusunda hep bir gizem bırakmaya devam ediyor. "İlk defa bir şövalye ile yatıyorum", "ilk defa birisi ile yatıyorum" muhabbeti güzeldi. Danny "kral kanı olduğunu söylersen bize huzur dirlik vermezler" dedi, Jon hemen öttü, onlar da Tyrion ile Keltoşa öttüler, mevzu hemen yayıldı, keltoş taraf değiştirmeye karar verdi, Tyrion henüz muallakta. Ama Danny'nin yanına çekilmesinde de gene bu keltoş etkiliydi. Jon'un bu ötmesi muhtemelen bir öldürülme ihtimalini doğuruyor, bu tip dürüstlüklere ve aşj için fedakarlıklara dizi pek ödün vermedi şimdiye kadar. Aynısı stark'ların güneye gittiklerinde başına nelerin geldiği kuralı konusunda da geçerli. Özetle, ben dizi tersini söylemesien rağmen Jon'un başının ciddi belaya gireceği kanaatindeyim. Dahası kuzeyliler gitti, Sam gitti, kurt gitti, Lady Mormont öldü, onun da etrafındaki güvenlik sübapları azaldı. İki mevzu özellikle saçmaydı. 1 - Bronn'un gelip iki katı ödemeyi kabul ettirip gitmesi 2- Ejderha nın baloncuklu mobilya örtüsü gibi pıt diye pıtlayıp ölmesi. Bunlar dizide belli bir savaş dengesi için yapılmış, çok da kurguya oturmamış zırvalıklar gibi. Dizi gittikçe düşüyor, bu saatten sonra, bir ters köşe bile olsa, atıyorum Euron ile Sansa evlenip 7 krallığı bile yönetse sırf senaristlerin "adilik yapmak" için ürettikleri bir şey olur, dizinin genel akışına uymaz. Sevmemizi sağlayan en önemli şey ilmek ilmek örülen karakter derinlikleri idi, o da ortada kalmadı. He en sağlam hareket Cersei'nin Euron'a "çocuğumuz olacak" diye Jaime'nin çocuğu itelemesi oldu, tam ona yakışan ve bir önceki bölümdeki sevişmesinin sebebini ortaya çıkartan bir hareketti. Missandei'yi herkesin gözü önünde Mountain'a kestirtmesi de muhtemelen kaleye sivil halkı doldurması gibi planlı bir hareket. Neyse, oyuncular 805 için gelmiş geçmiş en iyi bölüm olacak deseler de benim çok bir beklentim yok. Savaş olacaksa bari gündüz olsun da ne yaptıklarını görelim yeter. King Jaehaerys once told me that madness and greatness are two sides of the same coin. Every time a new Targaryen is born, he said, the gods toss the coin in the air and the world holds its breath to see how it will land.”
-
803... Tamam izledik karanlık sahnelerden anlayabildiğimiz kadarı ile ama neticede zaçma zapan bir bölümdü aslında. GRR Martin "beğendiniz mi yaptığınız işi" diyordur izliyorsa. Red Woman geldi ve niye Dothrakilerin kılıçlarını yaktı? (Bir yandan iyi oldu, bişiyler yanınca sağı solu biraz gördük) Dothrakiler niye denyo gibi önden gittiler, niye harcandılar, bu taktiğin neresinde vardı? Belli ki pek de bir şeyi görmesi gerek olmayan zombilerle niye gece savaşını kabul ettiler, madem işin sonunda kaleye kaçacaklardı niye gündüzü beklemediler ? Jon ateşte yanmadı, o tamam, bekliyorduk. (Ki birinci sezonda jon un yandığı bir sahne varmış, bu nasıl bir gerizekalılıktır) Peki kıyafetleri niye yanmadı ? Çoluğa çocuğa mı yazdırdınız bunu? Ölüleri canlandırdığı belli olan bir adam sana saldırıyorken niye mezarlığa en tehlikeye girecek kişileri saklarsın? White walker lar madem ölüleri canlandırabiliyordu, ordu dışarda iken niye içeriyi mahvetmediler? Bran ne b.k yedi ? Kargaları gezdirdi sadece. O (adını unuttum) ölüp ölüp dirilen adamın tek amacı Arya'yı bi odaya mı sokmaktı. Madem ordan Arya'nın koşabileceği bir yön vardı niye oraya kaçmaya devam etmediler. Tüm Dothrakiler ve Unsullied tayfası öldü de sadece ana kahramanlar mı kaldı? Daha da yazsam tonla saçmalık yazarım. Bu kadar karakter derinliği verilerek dizide gelinen bu hali anlamakta güçlük çekiyorum.
-
Şu sıra Ulusların Düşüşü "Why Nations Fail" kitabımı okumaya devam ediyorum. Kitabın yazarı Daron Acemoğlu MIT ekonomi profesörü, dünyanın en iyi ekonomistleri arasında, muhtemel nobele gidiyor. Türk üniversitelerinde özgürlük olmamasından dolayı yurt dışına gitmiş, gidiş o gidiş zaten. Adam tarihi inceliyor, dahası (iktisadi açıdan) çok kapsamlı bir şekilde modelliyor. Çoğu sağlam kitap gibi güzel bir soruyla başlıyor ve onu tutarlı bir şekilde cevaplıyor. (Bu açıdan Tüfek, Mikrop ve Çelik kitabını da hatırlamak lazım, okumamış olan varsa tekrar tavsiye ediyorum) Tabi kitabı okudukça makro ekonomideki yerimizi ve gidişatımızı görerek içimizin kararmaması ihtimal dahilinde değil, çok üzücü. Bunun dışında kesinlikle önerdiğim bir kitap.
-
Ben Kasım ayında Samsung'un 65" LED bir modelini aldım geçtim : https://www.amazon.com.tr/Samsung-Nu7400-65-Serisi-Uhd/dp/B07D4L7MHG/ Benim gözümde büyük ekran olması, bildiğim bir marka olması, 4K/Smart olması yeterliydi, açıkçası paramın karşılığını da aldım. OLED/QLED gibi teknolojiler bana pahalı geliyor. 65"LED yerine 55" OLED alabiliyordum aşağı yukarı, büyüklük daha önemli dedim, iyiki de öyle yapmışım. Sadece Samsung'un daha önceden algılayamadığım bir kepazeliği ile karşılaştım : USB'den film oynattığınızda DTS codec varsa sesi otomatik olarak açmıyor. 2017 modellerde bu sorun yokken 2018 de resmen downgrade yapmışlar, dahası üst modellerde de (QLED falan) aynı saçmalık varmış. Elimde DTS filmler ve 20.000 TL değerinde bir ses sistemi var ama filmden ses alamıyorum. Anlaşılır gibi değil. Gidip optik çıkışı olan (pahalı) bir media player almak zorundayım. Bu kepazelikten haberim olsa LG alır geçerdim, hem 500 TL falan daha da ucuzdu. PS : Optik çıkışı olan güzel ve çok pahalı olmayan Media Player önerisi olanlara şimdidien teşekkür ederim. Yurtdışı ile uğraşmak istemiyroum artık, Türkiye'de de fiyatlar saçma pahalı.
-
Bugün Zülfü Livaneli'den Elia ile Yolculuk kitabına başladım ve bitirdim... (Çok uzun zamandır kitabı başladığım gün bitirmek gibi bir şansım olmuyordu, güzel bir duyguymuş) 3 Oscar'lı Elia Kazan bir Osmanlı çocuğu, İstanbul'da doğmuş, annesi ise Kayseri Germir köyünden. Yıllar önce bu köyü ziyaret etmiş ve bu hikayeyi öğrenmiştim. Bilmediğim şey Elia Kazan'ın Zülfü Livaneli ile bu köye yolculuğu gerçekleştirdiğiydi, kitap bunun kitabı. Tavsiye ederim, Livaneli'nin diğer kitapları gibi oldukça güzel bir eser.
-
7. Sezonun sonundan başlarsak : Ya arkadaş madem ejderinle iki saatte geçebiliyorsun diğer tarafa, Jon Snow'lu ekip yollamak yerine 3 ejderle gidin, hiç öyle night king lere bulaşmadan bir tane undead kapın gelin, çok mu zordu sanki? Bu arada ilk 7 sezonu iki dakikada özetleyen bir videoyu da koyayım şuraya : https://www.youtube.com/watch?time_continue=0&v=gU7jzecY6bQ 801 : John geldi, kuzey ayar oldu, Lyanna Mormont çemkirdi, Sansa ile Danny arasındaki gerilim çok belli oldu, John "gururumdansa kuzeyi kurtarmayı tercih ettim" ayağına yattı falan. Cersei Euron'un "orduyu getirdiğime göre bacaklarını açacaksın" yaklaşımını, hem de herkesin gözü önünde kabul etti. (Shame!) Eleman daha da hamile bırakmak istediğini söylüyor ama sanki zaten Cersei hamile gibiydi, dahası başka çocuğunun olamayacağı da kehanette söylenmişti. Cersei Bronn'a kardeşlerimden sağ kalacak olan olursa öldür diyerek eşek yükü ile para verdi, açıkçası böyle bir ihaneti yaparsa çok acı bulurum. Theon kardeşini kurtardı, kafayı yedi, sonra da destek atmak için kıştepesine doğru yola çıktı. Bu dümbüklükte ve her saçmalığın içinde olan bir elemanın şu saate kadar yaşamış olması şaşırtıcı. Danny'nin Sam'in ailesini yaktığını söyleme sahnesi acı oldu, akabinde gitti bu krallık işini Jon'a söyledi. Jon da 802 de en pis zamanda Danny'ye söyleyecek, o da otomatik olarak "en yakın arkadaşınla kardeşinin şahitliği ile mi kral oluyorsun" diye anında soğuyacak. Bence bir yanmalı iş olur, Jon yanmaz, orada mevzu biraz belli olur. Ensest falan olaylarına hiç girmiyorum, bu haber özellikle bekletildi sanki sevişmelerinden sonraya. Sam mevzuyu söylerken “You gave up your crown to save your people. Would she do the same?” diyerek Danny olsa senin için tacı bırakır mıydı dedi, görünen o ki bırakmayacak. Benim tahminim işin sonunda Danny'nin bir noktada ölüp mevzuyu Jon'a bırakacağı. 802 ye gelince .: En sonunda Arya halvet oldu, epeydir bunun olup olmayacağı konuşuluyordu :() Ama önce elemanın kralın çocuğu olduğunu teyit ettirdi ki gene sinsi bir hareket. Herkes herkesle helalleşti, ölüm var kalım var dendi. o Podrick'in şömine başında söylediği şarkı çok manidarmış, internet alemlerinde baya bir konuşuldu. Brienne arada bir şekil şövalye oldu, güzel bir sahneydi. Arya atış kabiliyetini ve valerian çeliği pıçağını gözümüze soktu, muhtemel kritik bir rol oynayacak. Ben hala niye suratın tekini alıp Cersei yi indirip gelmiyor anlamış değilim aslında. Öyle bir şey yapsa Jaime kral olur, toplu şekilde akgezenlere dalınır, hayat bayram olur falan... Bu arada : Savunma hatlarına bakıyorum da, tamamen piyadeye göre yapılmış gibi, karşı tarafın devleri ve ejderhası var.