AranelSurion

Üye
  • Mesaj sayısı

    323
  • Üyelik tarihi

  • Son ziyareti

  • Days Won

    7

Everything posted by AranelSurion

  1. Bu 4G, 4.5G isimlendirme mevzusu, siyasi sebeplerinden tamamen ayrı düşününce -zira biri çıktı bilmediği bir konuda bir laf etti diye operatörlerin dansöz gibi kıvırma mecburiyeti hissetmesi korkunç bir durum, ancak bu kısım haricinde düşününce- bana çok da yanlış gelmiyor. Doğru biliyorsam teknolojinin asıl adı LTE Advanced değil mi? Yıllarca "wireless" ile boğuşmuş "wayfi" den "vaylıs"a okunuş ve yazılışlar icat etmiş bir millete hitap edecek neticede bu teknoloji, 4, 3 'ten, 4.5 ta 4'den büyük, bunu en ortalama insan da biliyor sokaktaki. Teknoloji meraklıları tabii ki asıl adını öğrenmek isteyecek, orijinal terminolojiye sadık kalınmasını isteyecekler ancak pazarlama açısından bana "LTE Advanced" gibi bir ismi öğretmeye çalışmaktan -ki bunu doğru okunuş ve yazılışıyla Türk nüfusunun tamamına yayabilen operatöre plaket vermek gerekir- çok, çok daha makul geliyor 4.5G isimlendirmesi. Yanlış bir mesaj da vermiyor, "bu daha hızlısı, daha iyisi" mesajı veriyor, hitap ettiği kitleye de uygun. Sonuçta İngilizce dersi, Network dersi vermeyecek operatörler, Internet paketi satmak istiyorlar sadece. Herkes aynı isimlendirmeyi kullandığı için kafa karışıklığı da olmuyor, en fazla ekranda LTE yazısı çıkınca bir düşündürür, o da kaç kişiyi düşündürecek zaten. Bunda bu kadar yanlış olan nedir? ---- Yukarıdaki yazdıklarımla alakasız olarak: Kotaların biraz artacağını ancak ciddi bir artış olmayacağını düşünüyorum, 4'se belki 8 olur, o da belki. Hızların da öyle bir anda fırlamayacağını varsayarsak bir süre daha bu kotalarla devam ederler. Ne işse, kimse yatırımını büyütüp TTNET 'in sahip olduğu pastaya ilginçtir göz dik(e)miyor, oysa çok da büyük, lezzetli pasta. Aklıma "demek ki oldurulmaması için bir sebebi var" düşüncesi geliyor.
  2. @@ResetButton teşekkürler link için, ben farketmemişim bunu. Diablo 3 'ü aldım, çok beklentim yok, baştan sonra bir defa oynayayım yine de dedim. Bu arada almak isteyenlere ufak bir not: Amazon hesabınız TR adresli ise Unavailable diyor. Satış dijital olduğu için sorun değil bu, Google Maps 'ten bir yer beğenip, rastgele bir adresle de alabilirsiniz keyi. Region-locked olmuyor. Ya da en azından Origin 'e Titanfall aldığımda olmuyordu, bunu da indiriyorum, istediğimi seçtiriyor bana.
  3. RCT'nin yapımcılarındanmış, yeni bir eğlence parkı oyunu. Trailerı bu yakınlarda izlediğim en sempatik oyun videolarından biri, merakla bekliyorum. Trailer: Oyun-içi: Extended:
  4. Çeşitli sebeplerden çıktığı dönem ve sonrasında çok tutmamış, kıymeti bilinmemiş oyunları burada tanıtıp, konuşabiliriz diye düşünüyorum. Hala bilgisayarımda olanlardan, ilk aklıma gelenler: * The Secret World Muhtemelen dönemin en çok hakkı yenmiş, kimsenin adını duymadığı, duysa oynamadığı saklı elması. Funcom 'un Modern/Korku temalı, gizli topluluklar (Illuminati vs.) üzerine kurulu, ağzına kadar Lovecraft göndermeleri, orijinal yaratıklar, enfes bir hikaye ve sunum, türüne rağmen sunabildiği yalnız ve karanlık atmosfer vs. vs. daha sayabileceğim onlarca artılarıyla, şaheser MMO'su. Bütün Dünya 'nın farklı korku mitlerini bir evrene toplayıp, mantıklı bir çatı altında sundukları bir evren. İçinde Mısır miti de var, Lovecraft evreni de var, Kızılderili hikayeleri de, Kötü Şirket/Evil Corporation temalı hikayeler de, Transilvanya - Vampir Kurtadam mitleri de, daha da şimdi sayamadıklarım da. MMO dedim diye türü sevmeyenler uzaklaşmasın, klasik MMO 'lar aksine "grind" 'ın minimum olduğu, hikaye anlatımı ve quest üzerine dayalı, hatta çoğunlukla single-player RPG gibi hissettiren bir oyun bu. Hatta questler de bunu yansıtır şekilde üç tür: Combat, Investigation, Sabotage. Combat, adından belli çatışma odaklı questler, Sabotage platform, atlama zıplama, refleks üzerine kurulu. Investigation ise bence bu türde bir ilk ve sanıyorum tek; bir olay üzerine araştırma yapıyorsunuz. Bu bir hayaletli ev de olabilir, eski bir mısır firavunu da olabilir, cehennem üzerine de olabilir vs. Bu araştırmalarda yeri geliyor mors koduda çözüyorsunuz, Google 'da araştırma da yapmanız gerekebiliyor, hatta meta-game olarak inşa edilmiş TSW 'ye özel gerçek siteler var, orada bir kişinin blogunu okuyup çıkarımlar da yapıyorsunuz vs. Herhangi bir guide okumadan, bazen işin içinden çıkmanın zaman aldığı, zorlu questler olabiliyor, hepsi de çok eğlenceli ama. Sürekli kendini tekrar eden MMO 'lardan bıkanlara, yeni bir şeyler denemek isteyenlere, içinde kaybolunacak evren arayanlara, paha biçilmez bir oyun. Tek ciddi dezavantajı, bunu iyice oynayıp hazmettikten sonra RPG ve MMO 'da çıtayı öyle bir yükseltiyorsunuz ki, çoğu oyunun yüzüne bakasınız gelmiyor. Oyun hakkında detay: http://store.steampowered.com/app/215280/ * Screeps Bu daha yeni sayılır, üstelik bir nicheye hitap ettiği için bilinmemesi doğal, ancak hitap ettiği kitlesini bir türlü bağlayamamış bir oyun. Oyunun tek kelimeyle özeti "persistent Massive-RTS" ama "with a quirk". Şöyle ki, devasa bir dünyada, tüm oyuncuların paylaştığı bir harita üzerinde RTS oynuyorsunuz, enerji toplayıp, medeniyetinizi geliştirip, canlı tutup, etrafa yayılıyor, haliyle de savaşıyorsunuz. Üniteleriniz daha çok bir kolonideki karıncaları andırıyor, onlara belli vücut parçaları verip, rollere dağıtıyorsunuz. Mesela madenci olarak kullanacağınız ünitelere atıyorum 10x WORK parçası, 1x CARRY parçası verirken, askerlerinize 10x ATTACK, 5x TOUGH parçaları ekliyorsunuz, bunun dağılımı ve rollerin ne olacağı size kalmış, öyle "Harvester", "Soldier" gibi sabit roller yok. Bu dünya 7/24 devam ediyor, medeniyetiniz siz yokken de çalışıyor. (Aklınıza geldiyse diye söyleyeyim, hayır Travian tarzı oyunlarla alakası yok) Oyunun "quirk" kısmıysa şurası: Oyunda ünitelerini seçip, yönetmek, emir vermek gibi bir şey yok. Zira oyunda buna olanak sağlayacak bir AI yok. Ancak size pathfinding vs. çözümleri önceden sunulmuş, basitleştirilmiş bir AI API 'si var, siz medeniyetinizi yönetecek zekayı Javascript ile yazıyorsunuz. Kuleleriniz canı az olan düşmanı mı tercih etsin, healer görevi gören düşmanı mı, işçileriniz elden ele mi taşısın enerjiyi, bir kişi taşıyıcı öbürleri madenci mi olsun, yoksa madenci çıkardığını kendisi mi taşısın, her bir şehrinizde kaç kişiden kaç tane olsun, biri ölünce hafızasına ne olsun, hatta medeniyetinizi siz yaymayın, o otomatik kendisi mi yayılsın, hepsini kodluyorsunuz. Oyunun sitesi: asıl sunucu screeps.com , geçtiğimiz günlerde Steam Greenlight 'ı geçtiler, Kickstarter 'da istedikleri rakama ulaşırlarsa 2016 içerisinde oyunu open-source hale getirecekler ve kendi sunucunuzda, ana sunucudan bağımsız olarak arkadaşlarınızla, kendi kurallarınızla oynayabileceksiniz. Buradan sonrası o kadar "underrated" değil, yine de beklediğim kadar üzerinde durulmamış oyunlar: * Hand of Fate Kart oyunlarına yeni bir bakış açısı. Bu oyunda önünüze gelecek desteyi, önceden belirliyorsunuz (kaderinizi çiziyorsunuz), daha sonra o desteyi oynamaya başlıyorsunuz. Karşınızda da muhabbeti ilginç, büyücü-gibi bir "dealer" var. Desteyi oynarken oyun daha çok bir zindan, roguelike mantığıyla işliyor. Bir düşmana denk geldiğinizde, combat başladığında ise third-person hack&slash 'a dönüşüyor. Birden çok türün bir arada sunulduğu, bir şekilde keyifli, farklı bir oyun Hand of Fate. * The Talos Principle Serious Sam 'in yapımcılarından, ancak bu kadar alakasız olabilecek bir oyun. SS ne kadar "mindless shooter" ise, bu da o kadar puzzle ve anlatım üzerine kurulu. Elohim adında bir tanrının yarattığı bir robotsunuz, sizden önce de başka robotların yaşadığı, bir nevi vaat edilmiş topraklardasınız, Portal gibi, FPS bakış açısından bakarak, farklı ve ilerledikçe değişen mekanikleri olan puzzleları çözüyorsunuz. Bütün oyun boyunca gizemli bir hava var, varlığınızın anlamını, etrafınızda olan biteni anlamlandırmaya çalışıyorsunuz. Anlatımı, atmosferi beni etkileyen yanı oldu, mutlaka oynanması gereken oyunlardan. Steam: http://store.steampowered.com/app/257510/ * Remember Me Remember Me üzerine çok yazmayacağım, zira birkaç saat oynadım henüz. Atmosferi ve oynanışı türüne göre epeyce orijinal bir aksiyon oyunu, anıların içine girip zamanı yönlendirerek çözdüğünüz puzzlelar falan var. Dövüş mekaniği ve ortamı da çok hoş. Setting için Steam 'da şöyle özetlemişler: "Neo-Paris. 2084.Personal memories can now be digitised, bought, sold and traded. The last remnants of privacy and intimacy have been swept away in what appears to be a logical progression of the explosive growth of social networks at the beginning of the 21st century." Gameplay videosu: * Cataclysm DDA Bunu ben oynamadım, yalnız bir arkadaşım çok önerdi. Text-Adventure sevenler için, geniş bir dünyada, zombilere karşı "survival" tarzı bir oyun, Oyunu ilginç yapan, detaya verilmiş önem anladığım kadarıyla, kendi araçlarınızı yapıp, zilyon farklı traitler seçtiğiniz, içinde kaybolunacak oyunlardan. Screenshotları ve sitesi: http://en.cataclysmdda.com/pages/2/display
  5. Ekran kartımın fanı az önce kendiliğinden şu hali aldı, kart Evga GTX780 Classified. Fanı yükseltip düşürmeyi, etrafını bir temizlemeyi ve elimle bir yardımcı olmayı denedim ama yemedi tabii. Fanı değiştirmem mi gerekir bu durumda? Videoda yakalayamadım ancak bazen biraz daha dönüyor, 1 saniye sonra pes ediyor yine. edit: ışıkla bakınca farkettim ki o fanın pervanesi, bariz şekilde yerinden çıkmış, biraz daha dışarıda duruyor. Elimle ittirince bir an tık dedi yerine gelir gibi oldu, 3-4 saniye güzel döndü, sonra yine çıkıntı yaptı dışarı doğru ve yine aynı. Sanırım ön tarafı komple sökmeden onu oraya oturtamayacağım.
  6. Mobile gelen bir kaç güzel oyun da var aslında, Hearthstone en başta tabii, Ace Attorney serisi var, PSP'den port olanlar var (Monster Hunter vs). Plants vs Zombies II var, The Room serisi var. Ritm oyunu olarak bu sıralar popüler, PianoTiles var. Yine Oceanhorn çok övülen bir oyun mesela, Steam 'a da yeni gelen Punch Club var, muhtemelen Stardew Valley de gelir. Telltale 'in bütün oyunları var. aklıma gelmeyenler de vardır. Mağazanın büyük kısmının flash-ımsı, pay2win, keyifsiz ve derinliksiz çöplerden oluştuğu bir gerçek ancak arada güzel oyunlar, ya da en azından güzel portlar çıkıyor. Sorun bu aletlerde değil, yukarıda saydığım oyunların arasında kendi türünde öncü, iyi grafikli yapımlar da var, aletlerin donanımı da çok daha fazlasına el veriyor ancak mobil oyun yapımcılarında iş yok. Bir de app mağazalarında doğru düzgün bir curatorlük yok, bu kadar çok çöpün olduğu bir ortamda sapla samanı ayırmanıza yardımcı olamıyorlar.
  7. Bir zaman fırsat bulunca, kendime böyle ufak bir atari makinesi yapmayı istiyorum. Kollarını alıp, kasasını uydurup bütün atari oyunlarını da yükleyip salona yerleştireceğim. @@ResetButton Hepsinin kendi güzellikleri var. Dolphin için konuşursak, Wii ve GameCube oyunları sorunsuz çalışıyor. Ben X360 gamepadiyle bir denemiştim, oynarsınız ama kendi Wiimote/Nunchuk kontrolcüsü gibi hiç olmaz. Accelerometer ve Sensor Bar çoğu oyunda illa ki bir yerde karşınıza çıkıyor, onları tuşlara atamak güzel olmuyor. Mesela Mario 'da hareketli platformlar var, kontrolcüyü sola yatırırsanız yola, sağa yatırırsanız sağa gidiyor platform, veya House of the Dead oynarken Wiimote 'u ekrana silah gibi tutup, alttaki tetiği kullanarak ateş ediyorsunuz. PS2, hatta nDS 'de Pokemon falan X360 ile çok güzel oynanıyor ama Wiimote kendine has bir alet, zaten fiyatı da uygun, alınıp PC 'ye bağlanır. Oyunları ben torrentliyorum, bazı sitelerden download da edilebiliyor, virüs olabilir tabii ki, ben hiç denk gelmedim. Wiimote/Nunchuk kullanırsanız, sadece bir defa grafik ayarı yaparsınız, sonra her oyun için ayrı ayrı uğraşmanız gerekmez.
  8. Benim baya ilgim var emulatorlere, normalde PC, Mobil, PSP 'de oyun oynarım, konsollara nadiren el atıyorum, oradaki beğendiğim exclusive birkaç oyunu sonradan PC 'ye emule edilince oynuyorum. PCSX2 (PS2), Dolphin (Wil/GameCube) ve DesMuMe (nDS) şuan kullandığım emulatorler. Bunlara PSP 'niz yoksa bir de PPSSPP eklenebilir, hepsi kendi platformunda harika emulatorler, her aletin de kendine has, kesinlikle oynanacak mükemmel oyunları var, üstelik PC 'de %99 sorunsuz çalışıyorlar diyebilirim. Üstüne iyi bir kartla oynuyorsanız, oyunları çok daha yüksek çözünürlüklerde render ettirmeniz, ekstra AA, 3D ve efektler açmanız, hatta daha ileri gidip HD Texture Pack 'ler kurmanız mümkün ki oyunlar gayet güzel görünüyor öyle yapınca. Bu saydıklarımdan sadece nDS biraz sıkıntı, zira dokunmatik gerektiren oyunlar tabii ki mouse ile iyi olmuyor, şahsen ben sadece Pokemon 'ları oynadım orada, Pokemon için iyiydi. Diğerleri kesinlikle harika ve kullanmaya değecek emulatorler, PC 'de oynamanın bir dezavantajına denk gelmedim, avantajları var. Wii 'nin kendi kontrolorü, Bluetooth üzerinden PC 'ye bağlanabiliyor, size sadece ucuza satılan bir Sensor Bar lazım, GG 'de vardı satan dükkan. Tüm özelliklerini kullanabiliyorsunuz bu şekilde. (Wii 'nin kontrolcüsü çok yetenekli, mutlaka deneyimlemek lazım) Tüm emulatorleri ben TV'de oynamayı tercih ediyorum. Performans mevzusunda, emulatorler genelde CPU-bound oluyor, GPU daha çok ekstra efektler isteyince işin içine giriyor. Ben 4790K kullanıyorum, saydığım bütün emulatorlerde hiçbir rahatsız edici sorun, fark edilir yavaşlama yaşamıyorum. İyi kötü, stabil olmuş bir emulatorun performansını accuracysi belirliyor. Çok yüksek accuracy hedefleyen, makinenin hatalarını bile emule edeceğim diyen emulatorler "archive-quality" denebilecek şekilde orijinal makineye sadık kalıyorlar ve performans korkunç kötü oluyor, "Oynanır ve farkı gözle anlaşılmaz" seviyesini hedefleyen emulatorler, mesela Dolphin, oldukça performanslı çalışıyor. Hatta bunun bir haberi vardı nette, bilmemkaç GHz isteyen SNES emulatoru diye, sebebi bu. Bu kadar övdüm emulatorleri, her platform için birkaç da oyun önereyim, bu sıralar kendi oynadıklarım: PCSX2 ile Shaolin Monks, Persona 4, God of War II, Kingdom Hearts (bu platforma çıktı mı bilmiyorum, çıktıysa kesinlikle Dante's Inferno) Dolphin ile Mario 'lar (özellikle Galaxy 2), Disney Epic Mickey, DKC Returns, Kirby's Return, Sonic Colors, Pandora's Tower, Metroid: Other M, Fragile Dreams. Daha başkaları da var tabii. DesMuMe ile tabii ki Pokemon 'lar (HeartGold, White ve White 2) PPSSPP için önerim, The 3rd Birthday 'i mutlaka oynayın, gerisi onun kadar mühim değil. (Şaka tabii, Persona 3, Rock Band falan var) Emulatorlerde asıl bu yıl ve sonrası heyecanlı olacak. WiiU için şimdiden çok iddialı bir emulator (Cemu), PS3 emulatoru rpcs3, 3ds emulatoru Citra ve X360 emulatoru Xenia yolda. Aralarından şuan en hazır görünen Cemu, muhtemelen bu yıl sonuna oynanır seviyede bir şeyler göreceğiz.
  9. @@Rj0lnir One Finger Death Punch 'a başladım, çok keyifliymiş 5-10 dakika vakit öldürürüm diye girmiştim 1 saat kadar oynadım. Eskiden çok popüler olan flash/tarayıcı oyunlarını anımsattı. @@analog Ben de Dolphin ile oynuyorum, kesinlikle çok keyifli platformer oyunlar var Wii 'de. Paper Mario, 2D olanı ve Galaxy 2, üçüde orijinal oyunlar. Özellikle Galaxy 2 'nin gittiğiniz her gezegende oynanışı biraz değiştirmesi, sürekli orijinal bir mekanik sunması çok çok eğlenceli, oyun yapımcılarına ders niteliğinde tekrara düşmeyen bir oyun. Bunların dışında Wii 'de Metroid: Other M, Kirby ve Sonic Colors da iyi platformerlar. Wii 'nin kendi kitlesi dışında oyunları çok bilinmiyor, tutulmuyor ama çok iyi oyunları var aslında. Geçen sene oynamaya başladığımda "vay ben neler kaçırmışım" dedim.
  10. Birkaç gün oluyor Automatron çıkalı. Oynayıp bitirdim, zaten kısa bir DLC. Oyuna birkaç minor faction, birkaç silah, bir settlement ve baya bir craftlanabilir parça ekliyor. Bu parçalarla yanınıza aldığınız companionu tasarlayabiliyorsunuz. Hatta ekstradan başka botlar da yapıp, onları settlementlerde çalıştırmanız, insanın yerini robot aldığı bir ortam mümkün. Sentry bacaklı, Robobrain kafalı, Protectron kollu robotlar, ki epey abartı şeyler var. Bir de eyebotlar üretip, onları wasteland 'e salarak component, mermi falan aratabiliyorsunuz.
  11. Onlara Vektron bakmıyormuş, hatta bu Evga 'lara bakan çalışanlarının deyimiyle, "beni ırgalamaz" diyorlar, hatta "nasılsa Vektronun garantisi var diye gaza gelip amazondan vb sitelerden alım yapmış"sanız garanti için Evga 'ya göndermeniz gerekiyormuş. Gerçi bence olumlu bir durum, bu profesyonel ağızla telefonda konuşmak zorunda kalmamış oluyorsunuz. -- @@OnLyTNT Teşekkürler, aynen öyle yapacağım. Belli olmaz ne zaman lazım olacağı.
  12. Bana da çok pahalı olmaması lazım gibi geliyor yurtdışı gönderinin, sanırım gümrük vs. ihtimalini de hesaba katıyor Evga. DH 'da da bu konuda çok olumsuz şeyler okudum. Vektron, Türkiye içinde alınmış (Evga Store vs. olmayan) ürünlere bakıyor, benimki de bu kategoride. Ancak Vektron 'a yollamak hiç içimden gelmedi. Bu yıl servislerden çok çektim, bir şeyi biraz bozuk yolluyorsunuz, tamamen bozuk geri dönüyor, veya "sorun yok" diye iade ediyorlar. Birden çok defa bu sıkıntıyı bu kadar kısa sürede yaşayınca artık TR 'de servisler benim için son tercih oldu, Vektron için de yazılıp çizilmiş çok sayıda olumsuz şeyler var, bile bile lades diyemedim. Evga 'dan alırken bu "direct customer support" sözüne güvenmiştim, ciddi bir OC falan da yapmıyorum fabrika ayarlarının üstüne, dolayısıyla ben de biliyorum gidip Zotac falan aynı modelin çok daha uygun fiyatlısını almayı ama, Vektron gibi, Penta gibi firmalarla uğraşmayacak olmak sattırdı diyebilirim bu ürünü bana. Dahası bir fan için 1 ay GPU 'suz kalmak gibi olumsuz bir durum yaşamamak için "cross-shipment" yapıyor olmaları önemliydi, Vektron 'a göndermek isteseydim öyle bir şey olmayacaktı tabii ki. Özetle ürünün pazarlamasında altı çizilen müşteri hizmetleri avantajları Türkiye 'de şu veya bu şekilde geçerli olmuyor artık. Bu sabah kargo geldi, baya da hızlı, 2 günde Almanya 'dan evime. Sadece yeni fanı değil, komple ön cooler bloğunu göndermişler, Classified 'ın sanırım öndeki 4 vidasından biri metal logonun altına gizlenmiş, nasıl çıkartacağım plastiği acaba diyordum, gerek kalmadı. Eski bloğu çıkarıp, yerine yenisini vidaladım mi tamamdır bu iş.
  13. Az önce topladım kartı geri. 10 dakikadır falan çalışıyor sistem. Güzel haber, fan dönüyor şuan Yalnız yöntem biraz "ilginç" oldu. Fanı söküp pervaneyi çıkarınca içinden bir yay düştü dışarı, ne ettimse yayla beraber pervaneyi motora takamadım, hep dışarı doğru çıkıntılı kaldı. Sonunda kendi telini çıkarıp, yerine evde bulunan ince bir teli sarıverdik etrafına. O şekilde toplamış oldum şimdilik. Farklı RPM 'lerde denedim, fan çalışıyor en azından, yüksek RPM 'lerde sesi sanırım biraz daha artmış olabilir. Termal macunu o sırada Vatan mağazasındaki iki seçenekten biri olan Xigmatek PTI-G3606 ile yeniledim, idle 'da bir fark yok gibi, load 'da denemedim henüz. Mekanik şeylerden çok anlamadığımdan o yayın ne iş gördüğünü de anlamadım aslında, sanırım bir ara Google 'a "ball bearing fan" yazıp aramam gerekecek. Uzun vadede bir zararı olur mu kestiremiyorum, Evga 'dan yedek fan gelene kadar idare ederse, gelince değiştirmeyi düşünüyorum fanı. Gerçi fanı değiştirmek de ayrı sıkıntı, zira Classified 'da ön kısımdaki plastiği tutturan 4 vidadan birini Classified logosunun altına gizlemişler, çıkartamadım. Onu çıkartmayınca pervaneyi değiştirmek mümkün olur, ancak motoru değiştirmek istersem sanırım yaratıcı olmak gerekecek bir şekilde. @@OnLyTNT bahsettiğiniz plastik pul, çok ince beyaz bir halka sanırım değil mi fanın arkasında? Onu gördüm, yalnız pervanenin ucu oraya kadar gitmiyor, halka da fanın dışında kalıyor, tam olarak pervaneyi orada nasıl tuttuğunu anlamayınca ellemedim, bulduğum gibi yerleştirdim yerine
  14. Stack Overflow 'u bilmeyen yoktur, bir survey hazırlamışlar, epeyce de katılım olmuş ve sonuçlarını güzelce grafiklendirmişler. İlginç bulabileceğiniz istatistikler var, mesela "bu/geçtiğimiz yılların en sevilen/sevilmeyen teknolojileri, yazılım dilleri", veya "programcıların title dağılımı, eğitim seviyeleri, eğitim seviyesi/kazanç oranı" gibi. Tabii kazanç/eğitim durumu tarzı veriler ağırlıkla US şartlarını yansıtacak şekilde bias altında, zira 56 bin katılımcının 15 bini amerikalı. http://stackoverflow.com/research/developer-survey-2016
  15. Teşekkür ederim iyi dilekleriniz için Gelişmeler şöyle; Evga 'ya bir mail daha attım, özetle "madem sizin ürünleriniz de diğer herkesinki gibi Vektron 'a git, dua et, 1 ay bekle, belki yenisi gelir esasıyla çalışıyor, neden cross-shipping, direct customer support falan diye marketing yapıyorsunuz? Ben bilmiyor muyum Vektron 'un internet adresini?" şeklinde. Sonuç olarak "Almanya 'ya da yollayabilirsiniz ama shipping size pahalıya çıkar, o yüzden en iyisi Vektron" demişler. Bunu farklı firmalar, farklı şekillerde çözüyor ama belli ki Evga 'nın bu konuda bir "extra mile" iddiası yok, bunu öğrenmek önemli oldu. Neticede tüm firmaların evine ürün yollarsan pahalıya çıkıyor ve gelip birileriyle anlaşıyorlar, vasat ve yavaş bir hizmeti sunuyorlar zaten, o zaman bu firmanın bir avantajı yok. Ayrıca en baştan "Vektron 'a git" diye kestirip atmak yerine, "şu kargoyla bu adrese de yollayabilirsin, şu kadar tahminen masrafın çıkar" dense daha olumlu bir iletişim olacaktı. Öte yandan bu mesajın ardından fan için RMA departmanıyla görüşmüşler, yarın bana ekstra bir 780 fanı göndereceklermiş. En azından elimdeki fanla bu işi çözemezsem gelen fanla değiştirebileceğim. Vatan 'dan bir termal macun aldım, birazdan söküp bakacağım karta.
  16. Cevaplar için teşekkürler Evga 'ya sabah mail atmıştım, dönüş yapmışlar, "bunu kendim tamir etsem? siz fanı yollar mısınız?" tarzı sorularıma cevap vermeyip, tek cümleyle "Vektron bakıyor sizin ülkeye, oraya RMA edersiniz" yazmışlar. Biraz sonra ikinci bir mail gönderip "ee hani direct customer support? hani cross-shipping? ne avantajınız var o zaman da premium ödüyoruz size" şeklinde sitem etmeyi düşünüyorum. DH 'da şöyle bir baktım, anladığım kadarıyla iki yol var: a. kartı Vektron 'a emanet etmek, artık bozuk bir fan için kaç gün bekletirler, ne zorluklar çıkarırlarsa sineye çekmek. Bunu deneyip dili yanan çok, Ankara 'da olduğum için elden de götüremeyeceğim. b. Evga 'nın Almanya ofisine göndermek. En dandik kargoyla bile epeyce para tutar herhalde bu opsiyon. Bir de dönüşte gümrükte sıkıntılar olabiliyormuş, olan örnekler varmış. Astarı yüzünden pahalıya çıkabiliyor, üstelik bu da uzun sürer illa ki, belki cross-shipping yapılırsa sürmeyebilir. Kısaca iki yol da fena, fan için pek değmez gibi. Bu durumda üçüncü opsiyon yaratıp, önce fanı kendim tamir etmeyi denemeye karar verdim. Bu linkte 770 SC için yapılmış olanı var, Evga kartın ön yüzünün çıkarılmasını, su soğutma vs. takacak kullanıcılara lazım olabildiği için garanti dışı saymıyordu, buna dayanarak ön yüzü çıkartacağım. Fanın aynısını bulabilmek için Evga 'dan part ismini sormayı düşünüyorum, yalnız bundan önce, bana öyle geliyor ki fanın motoru ya da pervanesi bozuk değil, ışıkla baktığımda bariz "dışarıda" duruyor pervaneler, elimle bastırdığımda dönebiliyor ama bırakınca geri çıkıyor dışa doğru. İçe ittirince baya bir gidip "klik" sesi çıkıyor, diğer (çalışan) fana bastırınca içe gitmiyor hiçbir şekilde. Dışarıdan bunun neden olduğunu anlayamadım, açınca önce fanı düzgünce yerine oturtmayı deneyeceğim, birazdan Vatan 'a gidip termal macun alıp geleceğim bu iş için. Artık olmazsa da, en azından bir söküp takmış olurum, yerine yeni fan alınca değiştiririm tekrar. Benim bu işten anladığım, şuan Evga 'dan kart almanın, müşteri hizmetleri açısından hiç bir ciddi getirisi yok. Zamanında Logitech, 100 küsür liralık fareyi kendi çabasıyla değiştirip, adresime kadar göndermişti, sol tıkı sorunlu diye. Evga iyi müşteri memnuniyeti goygoyu yapıyor ama TR de yaşayanlar için bir numarası yok.
  17. Bu oyunun başarılı olmasını çok istiyordum, Ubisoft yine güzel bir fikri aldı, alladı pulladı, iyi bir reklam yaptı, ama görünen o ki yine başaramadı. En başından şu çatışma mekaniğinin değişmesi gerekirdi, "15 dakika boyunca aynı adama ateş et, sonunda kahrından ölsün" olayı zerre keyifli görünmüyor. Bir de, yine diğer serilerinde yaptıkları gibi (AC, The Crew en son benim oynadıklarım) oyunun ilk birkaç saatini, temelini yapmışlar, üstüne zilyon tane çöp content ekleyip "devasa bir evren, mükemmel bir ortam, öyle böyle olmayan open-world TPS deneyimi" diye pazarlıyorlar. Pazarlamaya harcanan çabanın onda biri geliştirmeye harcansa adından söz ettiren, harika bir yapım kalırdı. Oyunun adı "Tom Clancy's", hiç okumadım ancak bu adam bir yazar nihayetinde, senaryonun şu acıklı, sık kafama öleyim haline bari çözüm getirselerdi. Ubisoft 'un uzun zamandır uyguladığı tarif, "tech demosu yap, yeterince content eklersen oyun diye satarsın". Beğenmedim. Ubisoft 'u biraz biliyorsam oyunu düzeltmeye zahmet etmeyeceklerdir, üstüne DLC'ler, belki expansionlarla sağabildiklerini sağmaya bakacaklardır. Nihayetinde Steam Sale 'a çerez parasına geldiğinde, bir denemek için alınıp bakılıp, tüketilecek bir oyun gibi görünüyor.
  18. Anlattığınız şekilde kullanmak için iki monitörü tek kartla kullanırsınız, hiç bir sıkıntı olmaz. Diğer ekranda oynattığınız video, oyundaki FPS 'inize biraz etki eder ancak ciddi bir düşüş olacağını hiç sanmıyorum.
  19. Bu bana çok ilginç geldi. VR oyunlar doğrudan bir patlama yapmasa bile, sonsuz boyutlu ekranlarda çalışmak, ekranı paylaşmak, uzaktaki bir arkadaşınızla film izleyebilmek ya da normal 2D oyunları, VR'da dev ekranda oynamak apayrı bir boyut katabilir işe. 3D positional ses desteği de varmış, çalışma alanlarını bile yenileyebilir bu. VR 'ın ihtiyacı olan ilk "killer app" bu olabilir, üstelik iyi tasarlandıysa, ekranın dışındaki basit ortamın render edilmesi sisteme çok kallavi bir yük getirmese gerek. Her kesimin işine yarama potansiyeli var. Sitesi de şurada: http://bigscreenvr.com/ -- Bonus:
  20. Çalıştırırsınız, sanal Linux makine sonuçta. 15G bandwidthı geçmeyen, 1GB ramle yetinen şeyler çalıştırılır. Hatta on-demand scaling yaparak ihtiyacınız arttıkça genişletirsiniz de. Text adventure seviyorsanız, MUD çalıştırılabilir
  21. Bu akşam ufak bir deneme yaptım, iOS ve Windows ile iyi geçinsin diye L2TP kurdum, bir sebepten Windows ile henüz çalıştıramadım ancak iOS ile sorunsuz. Yalnız henüz bu "kapat-aç" mantığına uyum sağlayacak bir yöntem geliştirme fırsatım olmadı. (IP değişiyor kapatınca) Benim şuan kullandığım t2.micro 'nun (1G RAM) aylık fiyatı $6, ancak t2.nano (512M RAM) da bence bu iş için yeterli olur, aylık fiyatı $3 dolar. Ayrıca Amazon, EC2 'ye üye olanlara ilk yıl Free Tier veriyor, 1 yıl boyunca t2.micro bedava, kapatmaya da gerek yok gibi bu durumda. Yalnız bandwidth sıkıntı, zira aylık 15gb upload ile limitlemişler, bu limiti geçince GB başına $0.09 ücret yansıyor, dosya indirme ya da ciddi film falan izlemek için kullanılmaz. Ben daha çok "yassah" siteler için düşünüyorum bunu.
  22. Amazon AWS 'den bir EC2 hesabı açıp, VPN sunucu olarak kurmayı düşünüyorum bu hafta. Randıman alabilirsem burada yazarım yine. Ana fikir, Amazon 'a diğer providerlara göre nispeten daha çok güveniyor olmam, ve saatlik ücretlendirme olayıyla, VPN 'i kullanmadığım zamanlarda para ödemeyip, işi neredeyse bedavaya getirmek.
  23. https://gfycat.com/ParallelLinearBlackfly ("VR Gaming is so Immersive You'll Want to Stick Your Head Through the Floor")
  24. Alt ağ maskesinden kastınızı anlayamadım, ancak VPN kullanmanız cookie 'lere, user-agent 'a vs. engel olmaz, dolayısıyla tarayıcı üzerinden yine işletim sistemi, dil vs. bilgileriniz ulaştırılır bunlara ayrıca önlem almazsanız. Girdiğiniz siteler dili bu şekillerde öğreniyor olabilir.. 2. soruda suspended derken "ülkenizden girilmez" tarzı bir şeyse, yine bu söylediğimle alakalı olabilir, veya VPN kullandığınızı anlıyor olabilir. (karalisteler, çoklu kullanım vs. sayesinde) Doğru şekilde konfigüre edilmiş bir VPN 'in arkasındaki IP adresini hedef sunucunun alması ya da nereden kullanıldığını bilmesi mümkün değil. Ancak mesela tarayıcının dışındaki eklentiler vasıtasıyla (mesela Flash) bağlantı yaptığınızda, tüm bağlantı router ya da OS seviyesinde değil, sadece uygulama seviyesinde VPN'e alınmışsa, bağlantı VPN üzerinden gitmeyebilir, o durumda anlaşılırsınız.
  25. Çözüm değil workaround ama, Bluestacks kurup PC 'den authentication yapılabiliyor. Ne mantığı kalır orası ayrı, maksat Steam 'in gönlü hoş olsun.