kHanTW

Süper Moderatör
  • Mesaj sayısı

    1.266
  • Üyelik tarihi

  • Son ziyareti

  • Days Won

    29

Everything posted by kHanTW

  1. @@ResetButton : Connections çok iyidir de fazla eski değil mi @@ismailjr : Açıkçası Game of the Century'nin bir kaç analizini izlemiştim, seninkisi de gerçekten güzelmiş. Keza Game 6 de güzel. Ama nedendir bilmiyorum, muhtemelen benim satranç bilgisizliğimden, bu oyunların ikisi de bana "yüzyılın en iyi oyunu" gibi gelmiyor. Dediğim gibi analizdeki "şu hamleyi yapamaz çünkü çok bariz bir şekilde 6 hamlede mattır, bakın böyle böyle" kısmını göremiyorum, dahası yüzyılın oyunu o değildir aha budur diyeceğim bir alternatifim de yok, gene de nedense öylesine hayretler içinde kalmıyorum. (Elemanın 13 yaşında olmasını saymazsak )
  2. City Island filmini izledim ve beğendim, Andy Garcia çok iyi oynamış. Garip bir tarzı var , Little Miss Sunshine benzeri bir havası var demek yanlış olmaz, o tarzı sevmeyen bunu da sevmeyecektir.
  3. Aynen, millet "belki öter" umuduyla yavaşlıyor iyice, HGS iyiden Sürünerek Geçiş Sistemi oldu o yüzden
  4. Ne yazık ki Düğün Dernek 2 filmi benim için öyleymiş, sinemada gitmeye değmezmiş, kendimi yaktım, işin kötüsü götürdüğüm kişiyi de yaktım :/
  5. Adamlar çok güzel bir tekelleşme yaptılar şimdi, adamlar derken de ülkedeki üreticileri kastediyorum. Örneğin bankalar, biri kazık atsa kimse orda kalmayacak ama hepsi birden kazık atınca mevzu normalleşiyor. Elektronikte de durum çok farklı değil. Hani bizim de suçumuz var, en makul fiyatlı arayışımız belki de işi bu noktaya getiriyor ama işin sonucunda tüm firmalar müşteri memnuniyetini umursamaz olunca mecbur birinden olmazsa birinden alıyorsun. (Ha banka işinde kazık atmaya çalışmayan enpara örneğini gördük, etrafımda bayağı bir kişi geçti buna, diğer taraftan da adamlar katarlılara satıldı, kazığın büyüğü geliyor olabilir )
  6. Konu sapıyor tabi de, genelde kadınlar tıraştan sonra o yüzde kolonya çarpma kısmında "ay yanacak" psikolojisine giriyorlar, onun keyif verdiğine ikna etmek gerekiyor
  7. Ekşideki şu yorum (spoiler içerir) benim dediğim paralelde, hatta adam benden daha güzel demiş
  8. Merhabalar, Baharda yeni bir eve taşınacağım, sevdiğim ve dünya görgüsüne güvendiğim bir abim mutlaka mutfak lavabosunda çöp öğütme makinası olması lazım dedi. Açıkçası bu yaşa kadar kullanmışlığım yok, biraz iptidai olan "bi köşeye market poşeti koyup çöpü ona atma, sonra da kapının önüne koyup kapıcının almasını bekleme" yöntemi şimdiye kadar işimi gördü Diğer sistem de alışmadığım için garip geliyor bana. (Ama daha önce arabadaki yağmur/far sensörlerine ve sunroof a laf edip sonra da alışıp olmazsa olmaz kategorisine aldığım için tükürdüğümü yalama ihtimaline karşı sorayım dedim) Aranızda kullanan var mıdır, bir defa kullanmaya alışınca vazgeçilmez oluyor mudur? Yoksa takması bakımı masrafı şusu busu derken çok da değmeyen bir şey midir?
  9. Ya normal bir maaşım var, gene de benim param bol olabilir Yaşamımın kalanından kısıyorum ama oturacağım evin kasabileceğim ölçüde iyi bir şey olmasına da dikkat ediyorum. Gittim 2400 liralık evye satın aldım mesela (1600 e geldi), 2000 liralık iki tane duş sistemi aldım (pazarlıkla 1200 civarına geldi tanesi) falan... Gördüm ki bu yapılan masrafların "görünenlerini" evi satarken fiyata giydirmek mümkün, dahası garip rant ekonomisine sahip ülkemizde genelde evlerin değerlenmesi bu yapılan masrafları ikinci planda bırakabiliyor. Oturduğun da yanına kar kalıyor Neticede eve fazladan 10.000 lira masraf yaptığında fiyatı çok değişmiyor Hal böyleyken bu çöp öğütücüsünü de düşündüm ama, sanki Johny'ninki Ali'ye Veli'ye uymayacak gibi. Ekstra masraf, ortalıkta istemediğim bir düğme, gürültü, insanların kullanmaya itirazı falan derken o işte attığım daş ürküttüğüm vakvağa değmiyor gibi. Dahası evime gelecekler için bir talep karşılamıyorum, arzla talep oluşturmaya çalışıyorum, tutacağı kesin değil, ben bile çok anlamıyorken bu yaptığım yatırımın evi satarken geri döneceğinin garantisi yok falan...
  10. Ben muhtemelen indüksiyon ya da elektrik olayına hiç girmeyeceğim. Bu tip şeylerde ürün ne kadar karmaşıklaşırsa o kadar tantana oluyor. Yeni taşınacağım evde doğalgaz olacak, tüp bitti derdi muhtemelen olmayacak. Arada sırada gazda problem çıkarsa diye ocağa fazladan 500-1000 lira vermektense yemek sipariş etmek daha karlı olabilir @ Gönül isterdi atom profesörü olalım ama aklımız yemeye içmeye çalışıyor, bu taraflara uğrarsan bir gastro turizm yapalım
  11. @ Benim de aldığım evde olsa mutlaka kullanırdım, onu biliyorum... Genelde aldığım cihazları akla gelir gelmez her özelliği ile kullanma huyum vardır zaten. Hatta alışsam bir sonraki evime de kesin yaptırırdım. Ama şimdi seçmesi de, taktırması da, maliyeti de gözümde büyüyor biraz. Bim torbası konusunda çok bir şikayetim yok, dahası evime gelecek kadınların da çöp öğütme makinasını kullanacağından şüpheli. Aldığım evye biraz cins bir şey ve full granit olduğundan dolayı çöp öğütme makinasının düğmesi gibi şeyleri de taktırması zor olacak, dahası gelecek olan servisin de kafası basmayabilir. (Mersin'de hizmet sektörü tırt genelde) Görünen o ki, hem yüksek bir talebim olmadığı, hem de amelasyonundan/maliyetinden çekindiğim için bu iş muhtemelen olmayacak. @@CandleGarden Anladığım kadarı ile o teknoloji bayağı değişmiş, merkezkaç sistemi ile dışarı alıp ondan sonra öğütmek gibi bir teknoloji var, parmağı kapmasını bırak elinle içine içine sokabiliyorsun.
  12. @@kronus Hakikaten benim baktıklarım indüksiyon değil elektrikli olabilir, çok emin değilim, özellikle odaklandığım nokta o olmadı hiç. Bu arada migrostan alınan dandik indüksiyonlu ocak da hoşuma gitti, güzelmiş aslında. 66 liraya bulunulsa alınıp bir köşeye (balkon falan) koyulabilir, nette 150 ve üzeri fiyatlarda gözüküyor, öyle olunca almadım.
  13. Açıkçası fırın ve ocak gibi şeylerde çok büyük bir teknoloji yok, kayseri markaları da gayet iş görüyor. Neticede (hadi indüksiyon neyse de) ocak denen şeyin yaptığı gaza kıvılcım vermekten çok ötesi değil, güvenlik gibi standartları alayı karşılıyor. Şu an oturduğum evde geçici kalacağımı varsaymış ve Simfer marka cam bir ocak satın almıştım. (Aşağıdaki gibi bir şey) Açıkçası bu kadar mutlu olacağımı , bu kadar problemsiz geleceğini hiç düşünmemiştim. (Fırını da benzer bir tasarıma sahip aynı markadan aldım, zaten Emine Bedel modeli sabah akşam fırında yemek pişirin bir adam değilim, gayet işimi gördü) Bundan sonraki evimde de hiç markaya bakmadan bu şekil bir şey almayı planlıyorum. İndüksiyonlu ocağı geçtiğimiz ay yurt dışında denedim ilk defa adam gibi, kaldığım mekanda kullanıyordum, açıkçası çok da zevk almadım. Gazla ilgili problem olur diye bir tanesi indüksiyonlu modellerden alabilirim ama, çok da emin değilim.
  14. Ben baktığımda havlu kalmıştı, alayım dursun dedim geçtim
  15. Pawn Sacrifice hakikaten ağızda güzel tad bırakan bir film. Ben zaten konuya ilgiliydim, bir çok belgesel ve alakalı film (Searching for Bobby Fischer gibi) izlemişken üzerine çok iyi geldi Satrançla alakası olmayan birisi için 6-7/10, ben 8/10 verdim...
  16. Ha bu arada Daniel Craig ve Simon Pegg gibi bir sürü adam oynamış, farketmiyoruz bile. (linkte spoiler var) : http://www.thedailybeast.com/articles/2015/12/19/how-to-spot-all-the-star-wars-the-force-awakens-cameos-from-daniel-craig-to-radiohead.html Ben Lost'taki bir elemanı falan farkettim, açıkçası dikkatimin dağılmasına falan da sebep olduydu.
  17. En sonunda filmi Pazar gece seansında izledim. İngiltere'den aldığım Star Wars tişörtümü de giymeyi unutmadım 1 - Akla gelebilecek her yerde spoiler var, facebook'ta star wars tan alakasız bir mesajda bile annesinin mesleği malum birisi "Bruce Willis aslında ölüymüş" ayarında, filmin ırzına geçen bir spoiler vermişti sürekli. İnsan böyle böyle kendi insanından soğuyor, mümkünse bu düşüncedeki şahıslar benimle aynı masaya oturmasınlar, aynı çatı altında kalmak zorunda kalmayalım, sevdiğim insanlara da yaklaşmasınlar. Hamamböcekleri için ne düşünüyorsam aşağı yukarı bunlar için de aynısını düşünüyorum. 2 - Filmi Mersin'de 3D olarak izledim, açıkçası 3D olunca biraz kayıp oluyor, eğer IMAX gibi bir şansınız yoksa 3D izlememenizi öneririm. Nasılsa en yüksek kalitede halini edinip arada sırada izleyeceğimiz için çok ta kasmamak makul aslında... 3- Film güzeldi ama 12/10 luk bir numarasını da görmedim, yanımda iki tane "daha önce hiç star wars izlememiş" kişi vardı, onlar filmi beğendi, demek ki biraz da beklenti ile alakalı bir durum. Spoiler'lara gelince;
  18. Ben niye kafamda Cuma yaptıysam bugünü, yarın uzuuuuun bir mesaimiz var...
  19. Ben bugün bir uğradım, bizim iş yerinin oradaki kenar mahalle BİM'i olduğu için hiç uğramamış bile... :/
  20. Ben cuma 21.30 ya da Cumartesi 24.00 seansı düşünüyorum. Zamanında LOTR'a salon kapattıydık, burda gidecek adam bulamıyorum, üzücü resmen...
  21. Bu arada düşündükçe yeni anılar canlanıyor. Kendime göre güzel bir kaset kolleksiyonum vardı, çekme olanlar bir yana, düşük bütçeme göre ciddi sayılabilecek sayıda orjinalim vardı. Çekme kasetlerde de albüm kapağının fotokopisi (son zamanlara doğru renkli fotokopisi/çıktısı) alınarak cetvelle katlama noktalarının üzerinden (rotring kalemin metal ucuyla) geçilir ve kapağın muadili yapılırdı. Aklıma gelen bir detay, 90'lık kaset alınarak iki adet 45'lik albümün sığdırılması (son zamanlarda ise 100 lük kasetlerle 45'liği geçen standart dışı iki albümü sığdırmak) gibi optimizasyon işleriydi, bunlara kafa yora yora mühendis olduk zaten. CD benim çocukluğumda da vardı aslında ama CD çalarlı cihazlar alınabilir rakamlarda değillerdi. Bir arkadaşım (hem biraz mali durumları iyi olduğu için, hem de anne baba ayrılığından şırmartıldığından dolayı) öyle bir sisteme (o sırada küçük bir masa büyüklüğünde oluyorlardı) sahipti, muhtemelen de ilk dinlediğim CD Manowar Kings Of Metal olmalı. (Sonra o çocuğun ilerde adam olmasını bekle ) CD'ler zamanla yaygınlaştı, Bulgar CD denen "orjinal görünümlü çakmalar" piyasayı doldurdu, onlardan almaya başladık. CD çekmek hala imkansız bir şeydi, zamanla bilmemkim ODTÜ'deki cd çaları kullanabiliyormuş gibi "uzak ihtimaller" başladı, sonra da ciddi paralara 2x 4x, her 3 CD'den birini yakan meretleri aldık, zamanla da CD devrine komple geçtik. E tabi CD devrine geçince benim kasetler tükaka oldu, bir süre 87 model şahinimde kullanıldı sonra da o "çok ciddi arşivim" kutulara dolduruldu, önce odada bir yerlere, sonra da balkona bir dolabın içerisine koyuldu. İşçiler çalışırken o dolabın kırılması, yağmurlu bir havada 3. kattan çamura dökülmeleri ile haketmedikleri bir sona uğradılar. İnsanın yıllarca emek verdiği arşivini yağmurlu bir havada çamurların içinde görmesi, canhıraş aşağıya inmesi, göz ucu ile görece kıymetli olanları kurtarmaya çalışması falan, bir film karesi gibi... Hatırlayınca gene üzüldüm bak, halbuki çoktan unutulmuş bir sevgiliydi...
  22. The Wave diyince şunu anlarım : http://www.imdb.com/title/tt1063669/ ve kesinlikle ama kesinlikle tavsiye ederim.
  23. Leftovers'tan hiç bir şey anlamadım, bir türlü keyif vermedi, ilk bölümü bitiremeden bıraktım geçtim.. Jessica Jones "idare eder" kıvamındaydı, sezonun ikinci yarısına doğru görece ilgi ile izlemeye başladım. The Man in the High Castle a yeni başladım, ikinci bölümdeyim, çok da bir olayı yok gibi geldi. Benim mi zevk eşiğim değişti anlamıyorum ki
  24. @@ResetButton Hayri gerçekten de bizim çocukluğumuzda mabed gibi bir yerdi, annesinden izin alabilen, hocalardan kaçabilen ve saçını bi şekil taçla falan saklayarak uzatabilen arkadaşların, yani bizden havalı çocukların müdavimi olduğu mekandı. Hayri kaset çekerdi, kalite de hiç fena değildi, her şey bulunurdu ama fiyatı kalındı... Biz genelde Hayri'den çekenlerden çekerdik. Bir arkadaşın Megadeth'in yeni albümü çıktı diye aynı gün okulu kırıp da albümü almaya gittiğini, sonra hava atmak için okula geri geldiğini hatırlıyorum. Ha şimdi sıkı durun, Hayri aşağıdaki gibi bir yer olmuş . Bir tane de buna benzer, daha az bilinen Tunalı'da bir mekan vardı, acaba ne oldu ?