• entries
    10
  • comments
    18
  • views
    5.586

About this blog

Apple ürünleri, günlük kullanım, incelemeler vb.

Entries in this blog

pentaman

Masanın boyası hariç her aşamasını bitirdiğim halde birkaç gündür yoğunluktan yazamadım. Çalışma odamı da eş zamanlı yaptığım için biraz gecikme oldu. Son haliyle ahşap koruyucu da uyguladığım hali yazının en sonunda yer alıyor. Masanın iskeletini yaparken ortadaki destek çıtasının civata ile tutturulmaması ve yine tek çıta olması nedeniyle üzerine koyacağım tablaları yeterince destekleyemeyeceğini düşündüm. Öncelikle ortadaki çıtaya civata ilave ettim.

 IMG_6974.JPG 

Tablalar 2 parça halindeydi, 200x40 cm olan her iki tablayı iskelet üzerine monte ettim.

 

Bunun için bolca köşebent kullandım. Masanın alttan görünümü de şu şekilde :

IMG_6991.jpg

Köşebent kullanımını abartmamın nedeni en ufak bir gıcırdamaya bile tahammülüm olmaması, esneklik çok sevdiğim birşey değil. İki tabla arasında milimetre bile etmeyecek kadar bir girinti kaldı, burasının düz olmasını istediğim için ahşap tamir macunu kullandım, macunun kuruması için 15 dk yeterli dese de 12 saat bekledim, üstünü zımparaladım ve sonrasında da ahşap koruyucu ile boyadım. Masanın son hali de bu şekilde :

IMG_7012.jpg

pentaman

Çalışma odamda uzun süredir masa, dolap ve kitaplıklarımdan mahrum bir şekilde yaşıyorum, yazıcıdan çıktı almak için odanın diğer köşesinde yerde duran yazıcıya git gel bile sinir bozucu olmaya başladı. Odayı tekrar döşemek için öncelikle istediğim gibi bir masayla yola çıkmak istedim. Uzun süredir aradığım masayı bir türlü bulamadım, çalışma masaları genel olarak ya genişliği ya derinliği dar, dar olmayanların da bacakları sıkıştırmak gibi kötü özellikleri var, ekstra dolap eklemiş olmalarından tutun da çekmecelerin kullanışsız olmasına kadar pek çok sıkıntı vardı. Bu yüzden yemek masalarına yöneldim, ancak bunlarda da esas problem yemek için yapıldıklarından yerden daha fazla yüksek olması ve derinliklerinin gereğinden fazla olması, kablo kanalı bulunmaması, fiyatlarının astronomik olmasıydı. Fiyat konusu çalışma masaları için de benzer durumda bu arada, özellikle en ufak bir elektrikli devre girince 2-3 bin arasında olan masa bir anda 5-6 bini buluyor. Ben de kendi kafama göre bir masa yapmaya karar verdim. Öncelikle evde bulunan malzemeleri kullanmaya karar verdim, uzunca bir süre önce köpek kulübesi için aldığım ahşap panellerin ne kadarını kullanabilirim diye düşündüm ve kaba bir hesapla baktığımda sadece 54x54 mm masa ayakları haricinde herşeyin mevcut olduğunu gördüm. Kullanmaya karar verdiğim ürünler ve maliyetlerini kabaca aşağıda yazıyorum :

 

Masif raf plakası 200x50 cm 2 adet = 110 TL

Silinmiş kereste 54x54x3000 mm 1 adet = 39 TL

Silinmiş kereste 24x44x2400 mm 1 adet = 16 TL

Silinmiş kereste 19x114x2400 mm 2 adet = 56 TL

Silinmiş kereste 34x34x2400 mm 1 adet = 18 TL

Bosch PST700E dekupaj testere 1 adet = 199 TL

Köşebent 45x50x50 mm 9 adet = 31 TL

Köşebent 20x20x60 mm 4 adet = 10 TL

Köşebent 40x50x50 mm 8 adet = 21 TL

Polisan Vernikli Ahşap Koruyucu 1 adet = 17 TL

Ece Dekor Ahşap Macunu Açık Ceviz 1 Adet = 3 TL

Bosch Silindir Punch Set 1 Adet = 39 TL

Sunta vidası muhtelif ölçüler 9 paket = 18 TL

42 Parça Keçe Seti 1 Adet = 6 TL

10 mm Kalın Pul Paslanmaz 9 paket = 16 TL

Cıvata 80 mmx100 mm 12 Adet = 24 TL

Kör somun 10 mm 12 Adet = 12 TL

 

Malzemelerin hepsi Koçtaş'tan alındı, toplamda 625 TL tutuyor ancak dekupaj testere yerine elle keserim derseniz veya dekupaj testereniz varsa 200 TL düşerseniz 425 TL tutuyor. Bu malzemelerin yetmediği noktada yaklaşık 10 adet civata gerekti ve muhtemelen bitiş maliyeti 30 TL daha pahalı olacak. Benim dekupajım olmadığı için yaklaşık 650 TL civarına masayı mal etmiş olacağım.

 

Öncelikle masanın alt tablası için oluşturacağım iskeletle işe başladım. Masa ebatları 200x80 cm olacağı için alt iskeleti 180x70 cm olarak planladım, IMG_6940.JPG

4 ayaklı bir iskelet yeterli olacak gibi duruyor. İskeletin ilk hali birinci fotoğrafta olduğu gibi. Ayaklar 54x54x700 mm, yan ve arka yüz tablalar 19x114 mm, ön yüz tabla 24x44 mm, ön-arka tabla tutucu orta çıta da 24x44 mm oldu. Sonradan ekleyeceğimiz ancak bugüne yetiştiremediğim iki tutucu çıta daha var bunlar 35x35 mm olan silinmiş keresteden yapıldı ve köşebentle civata yetersizliği nedeniyle yarına sarktı. IMG_6942.JPGIMG_6941.JPG

İskeletin ilk halinin labil bir yapıya sahip olması sadece köşebent ve vidalarla tutturmam yüzünden, başlangıçta civata kullanma fikri aklımda yoktu ancak ahşap görünüme ilave olarak büyük metal parçalar olması güzel olabilir diye düşündüm ve civataları o yüzden aldım. Ancak civataları kullandığım köşebent girişleri ile beraber inanılmaz stabil bir yapı halini aldı iskelet. Farkındaysanız vidaları sonuna kadar sıkıştırmak mümkün değil çünkü ahşap içerisinde hemen yalama oluyor. Ancak cıvatada böyle bir sınır yok hatta kalın pul sayesinde sonuç daha da iyi oldu. IMG_6951.JPG

Öncelikle köşebentlere denk gelen noktalarda cıvatalar için 12 mm ahşap matkap ucuyla delikleri açtım, elimdeki Bosch PSR 1440 akülü vidalama fazla fazla yetti bu delikler için, 2 adet pili olduğu için de durmadan çalışmaya devam edebildim. Cıvatalar ve kör somunlar da şu şekilde :IMG_6952.JPG 

İlk civatayı taktığımda görüntü şu şekilde oldu :

 IMG_6954.JPG

 

Ardından diğer civataları ekleyince de içeriden bir görüntü vermek gerekirse :

IMG_6955.JPG

Arka yüz ve yan yüzlerdeki civataları bitirdim, sonuçtan çok memnun kaldığım için de hem ön yüze hem de orta çıtaların hepsine civata kullanmaya karar verdim, bunlar yarına kaldı. İlk günün sonunda oluşan görüntü ise :

 IMG_6956.JPG

 

Masa ayaklarını yerleştirdikten sonra milimetrik olarak yukarıda kalan eğimli yerleri de dekupajla traşladım. Dekupaj testere kullanım kolaylığı sağlasa da çok dikkatli olmak lazım, bir anlık dalgınlığımla parmağım çizildi, sadece bir saniye daha fazla sürse ahşap niyetine parmak ucumu da kesebilirdi. İş güvenliği çok önemli yani. Bir sonraki günde görüşmek üzere.

 

pentaman

Aslında yapalı çok uzun süre oldu ve uzun süredir kullanıyorum ama buraya eklememişim, sanırım fırsat bulamadım. Son 1 yılda çok fazla şey yaşadım muhtemelen o yüzden gecikti. Ikea Hemnes masa revizyonu sonrasında bir Hemnes yazıcı sehpası gerekiyordu, böyle bir ürünü yok Ikea'nın, o nedenle kendim yapmak istedim. Aslında normal bir sehpa olabilecek ürünü elimdeki eski parçalardan yaptım, bence güzel oldu. İyi seyirler

Ikea Hemnes Yazıcı Sehpası

pentaman

Aslında oldukça uzun bir süre önce yaptığım ve hali hazırda kullanılmakta olan monitör standı videosunu ancak düzenleyip YouTube’a atabildim. Makalelerle uğraşmadan evvel yaptığım çam masanın makalelerimin tümünün yayınlanması sonrası 200 cm’den 100 cm’ye küçültülmesi esnasında çıkan bir sürü parça oldu . Bağlantı ekipmanları, kuru masif çam parçalar vs. derken bunlardan hem monitör standı hem de yazıcı sehpası yaptım. Öncelikle monitör standı videosu yayında : 

Eski çam masadan monitör standı yapımı

pentaman

Eski çalışma masamı yaparken koyduğum hedeflere eriştiğimden yeni bir hedef ve güzel görünüm için masa değişikliğine ihtiyacı vardı. Yaklaşık 1 yıldır çalışma odamda dokunmadan duran eski Ikea Hemnes masayı bu nedenle revize ederek kullanmaya karar verdim. 3 yıl kadar benim kullandığım, sonrasında ofiste sekreter masası olarak kullanılan ve toplamda 10 yıl civarında eskitilmiş Ikea Hemnes masamın her yanı çizikler, derin defektler ve mürekkep lekeleriyle doluydu. Ayrıca minifix (birleştirici vidalama sistemi) yuvaları da yalama olmuş ve masa salladığınızda devrilecekmiş görünümündeydi. Youtube'a yükledim, buyurun link :

Ikea Hemnes Masa revizyonu ve tamiri

İlk hali ve son hali arasındaki farkları da beğenirsiniz umarım. Görüşmek üzere.

pentaman

Antik Antalya

Türkiye'de bulunan antik kentlerin keşfi için biraz geç bir yaşa sahip olsam da son 3-4 yıldır nerede kim yaşamış, nasıl yaşamış ? gibi meraklarım oldu. Senede 3-4 defa Antalya'ya gidiyorum, daha çok kongreler, arada sırada da tatil için. Ancak Antalya'da antik kentleri gezme fırsatım olmamıştı. Bunda antik kentler arasındaki mesafelerin uzak oluşu, otelin içine kapandık mı başka bir yere çıkmıyor oluşumuz gibi etkenler ön plandaydı tabi. Bu kongreye sadece sunum yapmak için geldiğimden geliş ve gidiş günlerimi ayırdım ve bir araba kiralayıp en azından antik kentlerden ikisini gezmek için vakit buldum.

 

Perge Antik Kenti

 

Antik tiyatrosu hala hayatta olsa da ziyarete açık değil maalesef, ancak göreceklerinizin yanında tiyatro açıkçası biraz sönük kalıyor. Perge antik kenti oldukça büyük bir alanda kurulu ve iki ana caddede sütunlu kamu binalarının kalıntılarıyla çevrili çeşmeleri-hamamları olan bir kent. Yine agora yani pazar alanı oldukça büyük ve ortasında ayazma-kutsal alan gibi bir anıt halen duruyor. 

 

Antik tiyatro :

OvZnq5.jpg

 

Gymnasium'a giden cadde (yön olayını çözememiş biri olarak direkt aklımda böyle yer etti :) )

v6LdR6.jpg

 

Ana cadde bitimi ve tak, hemen arkasında sütunların sonunda da çeşme : 

WqZA92.jpg

 

Diğer gezebildiğim antik kent ise daha çok tiyatrosunun oldukça iyi durumda kalmış olmasıyla hepimizin bildiği Aspendos. Aslında su kemerleri inanılmaz ihtişamlı olan kentin tiyatrosu hep daha ön planda kalmış ama sabredip yukarı kentin sonuna kadar giderseniz eğer su kemerlerini görebileceksiniz.

 

Su kemerleri :

JZ4rko.jpg

 

M.S. 2-3. yy'a kadar yaşamış her kentte bir bazilika kampanyası. Bazilikanın üst katında sonradan eklenmiş görünen duvar kalıntıları ne zaman eklendi diye merak ediyor insan) :

16kmMA.jpg

 

Panoramik olarak meclis ve agora kalıntıları:

QLlEJA.jpg

pentaman

product_hero_image.jpg

Airport express tek bir ele rahatlıkla sığmasının ve çift yönlü 802.11n bağlantı sağlamasının yanında üzerinde yer alan usb çıkışıyla wi-fi özelliği bulunmayan yazıcıları bir ağ yazıcısına çevirebiliyor. Bu işlem OS X için çocuk oyuncağı gibi kolayken Windows tabanlı bilgisayarlarda 3-5 dakika harcanmasını gerektiriyor.

 

Öncelikle Windows XP-7 ve 10 arasında ufak tefek isim farklılıkları dışında işlemlerin birebir aynı olduğunu söylemeliyim. Airport express'le kurulu bir kablosuz ağa bağlandıktan sonra sırasıyla

 

- Aygıtlar ve Yazıcılar (Yazıcılar ve Fakslar olarak da geçiyor) seçiyoruz, sonrasında Yazıcı Ekle seçeneğine tıklıyoruz

- "Bu bilgisayara bağlı yerel yazıcı" seçeneğinden sonra "İleri" tuşuna basıyoruz. "Yeni bağlantı noktası oluştur" seçeneğinden sonra "Standart TCP/IP Port" seçeneğini seçip "İleri" diyoruz.

- Bu aşama biraz önemli, Airport Express'imizin TCP/IP numarasını "Yazıcı adı veya IP adresi" kısmına giriyoruz ve "İleri" tuşuna basıyoruz. Bu aşamada yanlış IP adresi girecek olursak "Aygıt ağ üzerinde bulunamadı" hatası verse de aslında sonrasında yazıcı çalışıyor ancak işi garantiye almak için IP numarasını düzgün girmeniz lazım. Ayrıca yanlış girildiğinde bu aşama uzun sürüyor.

- Doğru IP numarasını girdiğimizde bize "Aygıt Türü" kısmında "Generic Network Card" seçeneği bizim için yeterli. Ancak daha önce tanımlanmış bir yazıcıya sahipseniz liste içinden seçebilirsiniz. Bu aşamada seçseniz de seçmeseniz de çok fark etmiyor, çünkü "Generic Network Card" olarak kurduktan sonra zaten tekrar yazıcı sürücüsünün kurulum ekranı geliyor. Bu aşamada doğru yazıcıyı seçmeniz veya elinizde sürücüsü varsa kurmanız önemli. Sürücüyü kurmak için "Disketi var" seçeneğini kullanın ve sürücünün olduğu klasörü seçin. Bu kurulum sonrasında size "Sınama sayfası yazdır" seçeneğinin olduğu ekran gelecek.

- Sınama sayfamızı da düzgün yazdırdıktan sonra yazıcımız tamamen hazır. Sınama sayfası düzgün yazılmadıysa ya da sürücüyü o an bulamadıysanız endişelenmeyin, sürücüyü değiştirmek kolay, yazıcının üzerine sağ tuşla tıklayıp "Özellikler" seçeneği içerisinden bunu yapabiliyorsunuz.

 

2003 yapımı Xerox Phaser 3130 yazıcımı kablosuz ağ üzerinden hem windows XP hem windows 10 hem de os x üzerinden çok kolaylıkla çalıştırabildim. Airport Express bu tür konulardan anlamayan kullanıcıların kurtarıcısı pozisyonda ve alternatifi kısıtlı. Windows XP gibi harika bir işletim sistemiyle de rahatlıkla çalışıyor olması nedeniyle çok rahatlıkla tercih edilebilir. 

pentaman

Geçtiğimiz hafta airport express üzerinden yazıcı kurulumu yapıp windows üzerinden çıktı almayı anlatmıştım. Bu hafta da airport express üzerine Apple TV bağladığımızda yazıcıdan çıktı alamama ve windows 10'da yazıcıya bağlanamama probleminin çözümünü anlatacağım.

 

Ofiste ipad pro üzerinde çizim yaparken misafirlere de göstermek amacıyla Apple TV'nin görüntü yansıtma özelliğini kullanarak tv'de çizimi online gösterme için aynı ağ üzerine wi-fi ile Apple TV kurdum. Kurulumu çok basit olan bu ürünün kurulumunu anlatmayacağım ancak tam ben bu kurulumu yaptığımda sekreterimiz yazıcıdan çıktı alamamaya başladı. Önce onun laptop'u üzerinden yazıcı kurulumunu açtım, windows 10 maalesef karışık bir işletim sistemi, windows xp gibi basit olmadığından aygıtlar içerisinden yazıcılardan yazıcıya girdim, özelliklerinden bağlantı özelliklerine baktığımda kurulum yaptığım tcp-ip numarasının 192.168.1.102 olduğunu gördüm. Buraya kadar herşey normaldi, airport express 192.168.1.101, yazıcı 192.168.1.102'yi kullanıyordu. Sonra apple tv menüsünden kontrol ettiğimde apple tv'nin 192.168.1.102'yi ele geçirdiğini, kapatıp açsam bile hep bu ip numarasını kullandığını gördüm. Kısacası yazıcı Apple TV'nin bağlanması yüzünden çalışmıyordu. Daha komik olansa yanımda bulunan MB Air ile hemen çıktı alabiliyor olmamdı :) Muhtemelen windows ağ üzerinde ip numarası değişen yazıcıyı bulamıyordu, Apple konuyu kendince kendi aletleri arasında hızlıca çözse de ekosisteme dahil olmayan windows bunu yapamıyordu.

 

Windows üzerinde yazıcının ip'si olan 192.168.1.107'yle değişim yapmaya çalışsam da bir türlü başarılı olamadım, bu ip'ye bağlanıyor gibi görünse de bir türlü çıktı alamıyordum. Bu yazıcıyı silmeden direkt olarak yeni yazıcı kurulumuna geçtim. Geçtiğimiz hafta anlattığım şekilde kuruluma başladım, tek fark ise bu defa ip numarasını yanlış veya yazıcının olduğu şekilde girmek değil direkt airport express'in ip numarası olan 192.168.1.101 olarak kurmak oldu. Yazıcı çok hızlı bir şekilde kuruldu ve çıktı aldım. Ayrıca bundan sonra ağa herhangi bir aygıt bağlandığında yazıcının atandığı ip numarası değişse bile bağlanamama problemi de ortadan kalkmış oldu. Bu sayede 3 iphone, 1 ipad pro, 1 windows 10 laptop, 1 apple tv, 1 usb yazıcı kurulumuyla sorunsuz bir şekilde çalışıyor sistem. Sorunsuz çalışmak çok önemli, çünkü ofiste ben yokum. Apple ekosistemi kendi içinde aslında problem de çıkarmıyordu ancak windows işin içine girince mutlaka bir yerde problem oluyor maalesef. Herkese iyi haftalar dilerim.

pentaman

Uzunca bir süredir 2010 orta model imac'im premiere pro gibi güç gerektiren uygulamaların altından kalkamıyor. 45 saniyelik herhangi bir efekt eklenmemiş video render işlemi 2 dakikadan uzun sürüyor. Yine harici disk üzerinden dosyaları mpeg2 olarak kopyalamak 20 dakikayı buluyor bazen. En son kongre öncesinde sunum için videoyu hazırlarken 3 defa yüksek sesli bip uyarısı sonrasında imac kendini kapattı ve sıcaklık azalana kadar açılmadı maalesef. Burada biraz benim daha önce yaptığım modifikasyonların da etkisi var tabi ki, özellikle superdrive yuvasına taktığım ssd'nin üzerindeki ısı sensörünü sonradan kasanın kendisine yapıştırmam nedeniyle fan 2000 devirde çalışmıyor haliyle. Tabi bu kadar sesli çalıştıktan sonra konfor da kalmıyor, orası da ayrı bir mevzu. iMac'imden vazgeçmek istememem (özellikle stabil bir sistem olması, internet, ofis işlerinde vs. güvenilir olması gibi durumlardan, yine evdeki time capsule, airport Express, ipad, apple tv gibi apple ekosisteminden dolayı) ve iMac Pro'nun Türkiye beklenen fiyatının girişte 25.000 TL, benim istediğim 18 çekirdekli modelinse muhtemelen 32.000 TL civarında olması ihtimali nedeniyle sadece işlemci güncellemesi için bu kadar para vermeyi uygun bulmadım. 

 

Apple 2009 ve 2010 iMac'lerde thunderbolt (minidisplayport'la birebir aynı şey, sadece çift yönlü aktarımla ilgili farklıklıklar var) çıkışı aynı zamanda target mode (hedef modu) ile imac'in ekran olarak kullanılabilmesini mümkün kılıyor. Bu özellik 2010 sonrasındaki imac'lerden kaldırıldı maalesef. Bunda bu özelliğin aşırı kullanışlı olmasının da etkisi var tabi ki. Öncelikle belirtmem gereken hedef modu/target mode kesinlikle Windows tabanlı bir PC'den görüntü alınmasını sağlıyor, bazı forumlarda sadece mb pro gibi thunderbolt çıkışlarından görüntü alınabildiği yazılmış ancak tamamen yanlış bir bilgi. 

 

İşe Windows tabanlı iş istasyonumuzu kurarak başlıyoruz. Kuracağımız sistem :

- Asrock EP2C612 WS Anakart

- Xeon E5-2696v3 2.3ghz 18c36t işlemci

- 4x8 gb non ECC 2133 Mhz DDR Ram

- Samsung Evo 850 1TB SSD

- Silverstone Prime Platinum 1000W PSU

- Corsair H100i v2 AIO soğutucu

- Corsair Graphite 780T kasa

- EVGA 1050Ti 4 GB ekran kartı

- Pioneer Blu Ray yazıcı bileşenlerinden oluşuyor. Asrock anakart ve E5 Haswell seçmemizin bir nedeni bir bug nedeniyle modlama sonucunda işlemcimizi turbo modunda kullanabilme özelliği. Bu özelliği nedeniyle bu işlemci şu anda piyasada karaborsa olarak satılıyor maalesef.

 

 

IMG_7163.jpgIMG_7174.jpg

Her nedense düzenleme aşamasında yazdıklarım uçup gitti ve tekrar yazmaya başladım. İş istasyonu kurmaya başladığımızda önümüze çıkan engellerden ilki SSI EEB anakartlara uygun bir kasa bulabilmek. Graphite 780T kasa e-ATX uyumlu ve 12"x13" boyutuyla SSI EEB ile aynı boyutlarda anakart sığsa bile maalesef anakartın oturduğu 4 delik farklı yerlerde, bunu uydurabilmek için e-ATX uyumlu 4 vidayı söküp 3.3 mm demir matkap ucuyla, akülü şarj cihazını kullanarak delik açmak lazım. Ardından üstteki resimlerde görüldüğü gibi anakartı takıyoruz.

IMG_7254.jpgIMG_7239.jpg

Şu anda tek işlemci kullandığım için kasa oldukça ferah, radyatörü kasanın üstüne yerleştirdim, bana geniş alanlar kaldı bu sayede. Ardından bilgisayarımız çalışır hale geliyor. iMac hedef modunu kullanmadan önce ekran kartımızdaki displayport çıkışından aldığımız görüntüyü minidisplayporta çevirmemiz gerekiyor. Bunun için gerekli kablo Hepsiburada'da satılıyor. 30 TL civarında oldukça ucuz bir kablo. Bu kabloyu takıyoruz ve ardından iMac'imizi açıyoruz. Hedef modunda çalıştırabilmek için iMac'in açık olması gerekiyor. iMac açıldıktan sonra bilgisayarımızın güç düğmesine basıyoruz ve iMac ekranı bir anda kararıp geri geliyor. Sonrasında cmd + F2 tuş kombinasyonuyla bilgisayara geri dönüyoruz. Bu aşamada çok kolay unutulabilecek birşey klavye ve fare, yeni bilgisayarımızın klavye ve faresi ayrı bu yüzden bunu unutmamak lazım. Bios'un default ayarlarıyla direkt açtığımız bilgisayarımıza windows kurmak çok kolay oluyor. Daha güzel olansa cmd + F2 kombinasyonuyla OS X ve güçlü bir windows pc arasında rahat geçiş yapıyor olabilmek. Displayport aynı zamanda ses iletimini de gerçekleştirdiği için iMac'in hoparlörlerini aktif olarak kullanabiliyoruz windows üzerindeyken. Bu da ayrı bir güzellik. Apple hedef modunu kaldırarak bizlere kötülük yaparken kendisine oldukça büyük bir iyilik yapmış aslında, özellikle Xeon ihtiyacı olanları kendisine muhtaç bırakmış, elinizde 2009-2010 iMac varsa yanlışlıkla atmak veya satmak gibi şeylere girişmeyin, sonuç çok güzel oluyor :

IMG_7246.jpg

İş istasyonunu kurarken yardımları için @Whooosh'a ayrıca teşekkür ederim.

pentaman

Yaklaşık 8 senelik iMac'im son 3-4 aydır önceleri az sonraları giderek artan miktarda kapanma, kilitlenme, uykudayken kapanıp açılma gibi problemler yaratmaya başladı. Ömrünü tamamladığını düşündüğüm için önemsemedim ancak iMac güncellemesi de yapmak istemedim, bunun yerine uygun bir usb-c girişli monitör ararken bir süre daha idare edebilir miyim ? sorusunu sordum kendime ve neler oldu bakalım ?

 

Olası sorunlar arasında ilk aklıma gelen iMac'in normalde de ısınan bir alet olması nedeniyle aşırı ısınarak kendisini kapatıyor olması geldi, çünkü herhangi bir yazılımsal problem düşündürecek log dosyası yoktu. iMac'in son ana kadar sürekli ısınıp fanları yüksek devirlerde çalıştırması (muhtemelen sessiz olması için bu şekilde ayarlı) problemi nedeniyle ısınıp kapanma daha olası geldi. Bu nedenle öncelikle Macs Fan Kontrol yazılımını kurdum, gerçekten de çekirdek sıcaklıkları 95-96 dereceye ulaşıyordu, heatsink ise 60 dereceyi ancak görüyordu. iMac içerisinde yaptığım modifikasyonlar nedeniyle de bazı problemler olmuş olabilirdi, bunların başında hdd altında bulunan fanın 5000 devirlerde çalışmasını önlemek için hdd ısı sensörünü devredışı bıraktığım için de ısınıyor olabilirdi. Yaptığım tüm zorlama denemelerinde alet kilitlendi, yine zorlamadan da uyku modunda da kapanıp açılmalar giderek arttı. Uygun olduğum bir zamanda iMac'i yine açtım.

 

k6Wm8q.jpg

 

Burada sol alt köşede gördüğünüz işlemcinin heatsink'i ancak işlemci tam ortada ve ssd'nin üstünde kalıyor. Yine sağ üstte gördüğünüz heatsink ise ATI Radeon ekran kartına ait. Bağlantı noktalarına ait çok sayıda video var ama çok kolay bir işlem, hepsini dikkatlice söktüğünüzde anakart ve ekran kartı-heatsink olduğu gibi çıkıyor.

 

nlWZ9N.jpg

 

Sökülmüş hali de yukarıda gördüğünüz gibi. Bunları sökmek zorundayız çünkü direkt olarak heatsinki çıkarmak mümkün değil maalesef. Öncelikle işlemcinin heatsinkine bakalım :

 

r12nXa.jpg

 

4 köşedeki vidaları çıkarında işlemci heatsinki çıkıyor, ısı sensörünü de çıkarmayı unutmayın. Apple buradaki vidanın üzerine etiket yapıştırarak ironi mi yapmak istemiş bilemiyorum ama buraya gelene kadar her vidayı sökmek gerekiyor zaten :D

 

MDvm8M.jpg Z3Emp3.jpg

 

Sökülmüş haline bakınca macun aşırı derecede kuru ve işlemciyle temas çok noktada kesilmiş haldeydi, burada Apple'ın bu kadar adi bir termal macun kullanması gerçekten can sıkıcı, 8 senede kurumuş çöp olmuş diyebilirsiniz ancak ekran kartında durum öyle değildi maalesef. Apple çok büyük ihtimalle tedarik aşamasında ekran kartına iyi bir macun kullanırken işlemcide bunu yapmamış. Ekran kartının neredeyse her noktası için heatsink'e temas sağlanmıştı ve macun halen kıvamını koruyordu. İşte bu da ekran kartı :

 

oVkopX.jpg

 

Güzel bir temizlik sonrası görüntüler :

 

PDrmNd.jpg RDP2RY.jpg

 

En son olarak Vatan Bilgisayar'dan 20 TL'ye aldığım termal macunu sürdüm.

 

Y6NmRk.jpg

 

Tüm bunları yaptıktan sonra genel bir toz temizliği de yapıp iMac'i tekrar toparladım ve açtım. İlk açılış sonrası maalesef 95-96 dereceleri görmeye devam ettim. Alet 15 dakika sonra yine kilitlendi, hatta gün boyunca bu süreç devam etti ve ben Amazon'dan usb-c 4k monitör bakınmaya başladım. Philips güzel bir monitörü Avrupa pazarına da sunmuş onu fark ettim. Tam siparişi verecekken biraz daha işim olduğu için iMac'i açtım ve sürpriz alet hem güzel çalışıyor hem kilitlenmiyor hem zorlamalara rağmen durmuyor vs. Macs Fan Kontrol'ü açtım, Adobe Premiere Pro'yla çalışırken bile 92-93 dereceyi görüyor en fazla ve heatsink bu esnada 70 dereceye kadar çıkıyor ve fanlar otomatik olarak devreye giriyordu.Kısacası herşey düzelmişti. @OnLyTNT sağolsun hatırlattı, macun sürüldükten sonra 1-2 gün içerisinde oturuyor ve gerçekten de durum bundan ibaretti. Sorunum çözülmüştü. Bir gecemi aldı ancak şu anda iMac'im ilk aldığım gün gibi çalışıyor ve ekstra bir masraf yaptırtmadı bana, 20 TL'yi masraf olarak kabul edecek olursak tabi :) 9. yılda da görüşmek üzere...