Whooosh

CHW
  • Mesaj sayısı

    3.248
  • Üyelik tarihi

  • Son ziyareti

  • Days Won

    140

Mesajlar posted by Whooosh


  1. Tek kişilik senaryo

     

    Arma 3'ün tek kişilik senaryosunu fazla oynamadım ama Arma 2'yi bitirmiştim. 3'de de çok farklı olduğunu zannetmiyorum.

    COD gibi BF gibi değil. Öyle Hollywood filmi gibi bir senaryo yok. Bir hikaye var ve görev üzerinden bu hikaye işleniyor. Bütün hikayenin kilit adamı değilsiniz, dünyayı siz kurtarmıyorsunuz. Siz bir askersiniz ve size ve timinize verilen görevleri yerine getiriyorsunuz. "X yerde rehineler var, gidin onları kurtarın." , "konvoyun güvenliğini sağlayın" falan deniliyor. O dünyada böyle görevleri olan sadece siz de değilsiniz, diğer tarafta AI'ler de kendi savaşlarını kendi görevlerini yapıyor. Bazen onlarla birlikte savaşıyorsunuz, bazen yanlarından geçip gidiyorsunuz, bazen işler karışıyor. Örneğin gidin rehineleri kurtarın dediler ama yolda aracınıza pusu kuruyorlar bambaşka bir yere gidiyorsunuz falan. Belki çok önemli işler yapıyorsunuz ama madalyaları komutanlarınız kazanıyor. :)

     

    Takım oluşturma fikri çok güzel. Çok keyifli vakit geçirilebilir. Ben saatlerimiz uyuştuğu sürece varım.


  2. atp

    Hocam ekran görüntülerine bakarsan bütün bir operasyonu sadece 8 mermi kullanarak bitirdiğimi görebilirsin. Çünkü medic'tim. :D

     

    Najaz

    Pembe ban veriyorlar.


  3. Ben Arma 2'nin tek kişilik senoryosunu bitirmiş ama multisine pek girmemiştim. Birkaç kere bakıp, pek de birşey anlamadan çıkmıştım.

     

    Oyunun kişiselleştirilebilmesinin ucu çok açık. Sunucudan sunucuya çok şey değişiyor. BF gibi oynayabldiğiniz sunucular da var, CS gibi oynayablldiğiniz sunucular da var ama benim favorilerim ARMA gibi oynanan sunucular.

     

    Yukarıda bahsettiğim sunucularda gerçekçilik fazla mı kasıyor?

    Hayır, öyle kasıntı bir ortam yok. Pilot iken helikopteri düşürüp bütün bir timi hiç ettiğizde kimse size hakaretler saydırmıyor, aksine nahoş bir sessizlik oluyor. Sonraki seferde "Bu sefer başka bir pilot ile gideceğiz" denmesi zaten hakaretten beter.

    Takımınız çarpraz ateş altında kalıp patetes edildiğinde kimse moralini bozmuyor "hadi baştan başlayalım, bu sefer şurdan girelim, yanımıza fazladan ATalalım" falan deniliyor.

     

    2015-03-29_00003-950x534.jpg2015-03-28_00005-250x250.jpg2015-03-29_000011-250x250.jpg2015-03-28_00003-250x250.jpg


  4. Yıllardır aradığım oyun buymuş oysa.

     

    Grafiktem, sesten, senaryodan bahsetmeyeceğim. Ben sadece oynadığım sunucuda başıma gelenleri, gördüklerimi, öğrendiklerini yazacağım.

     

    Sunucuya bağlandığınızda askeri üssün içinde spawn oluyorsunuz. Öyle direk savaşa falan dalmak yok. Üssün meydanında rütbeli bir amca sizi duvarın kenarına diziyor. Diziyor derken "duvarın orada bekleyin, oradan takımlara ayrılacaksınız" diyor. Orada 50 tane adam varsa 50'si de duvarın yanına geçip bekliyor.

    Sonra rütbeli amca "içinizde takım liderliği yapmak isteyenler bir adım öne çıksın" diyor. Öne çıkanlara tek tek "sen, alfa takımına geç" "sen, beta takımına geç" "sen çarliye geç" diye takım liderlerini ayırıyor. Sonra kalan adamları sınıfına göre ayırıyor, "sniper'lar şöyle, medic'ler böyle geçsin" diye diye ayırıyor. Sonra bu adamları takımlara verilen görevlere göre dağıtıyor. Bir yerdeki tankları imha etmekle görevli takıma daha fazla anti-tank askeri veriyor falan. Ha bu arada kılık kıyafetin de düzgün olacak. Oyunda bir sürü kıyafet aksesuar seçeneği var, istersen bermuda şortla da oynayabilirsin, teknik olarak bu mümkün ama o kıyafetle kimse seni takımına almıyor. "Git üzerine düzgün birşeyler giy" diyor. Düzgün birşeylerden kasıt da NATO askeri standartı.

    Herkes takımlarına ayrıldığında Komutan takım liderlerine görevlerini veriyor. Tabi bu muhabbetlerin hepsi sesli görüşme ile geçiyor.

    Görevlerini alan takım liderleri tek tek takım üyeleriyle selamlaşıp ne yapacaklarına dair brifing veriyor. Techizatlar kontrol ediliyor, kim ne aldı, ne taşıyor konuşuluyor, gerekirse yeniden hazırlanıyor.

    Techizat hazırlamak da ayrı bir iş. Oyun başlarken size seçtiğiniz sınıfa göre hazır bir kit veriyor ama düzgün olması için ince ayar şart. Örneğin BF'deki support gibi sınıf var. Öyle yere bir mermi çantası atayım, herkes hangi mermiye ihtiyacı varsa oradan alsın yok. Takım arkadaşlarınızın kullandığı silahlara göre çantana şarjörler almanız lazım. Diyelim sıhhıyesin, öyle ilkyardım çatasını aldım çıktım yok, tek tek yara bandı ayarlayacaksın. :D Her askerin taşıyabildiği yük vs olaylarını herhalde tahmin etmişsinizdir.

     

    Herşey hazır görev yerine intikal etmeniz lazım. Öyle atlayım jipe gideyim yok. Orada helikopterler ve pilotlar var. Pilotlar ayrı bir sınıf, pilot sınıfında olmayanlar helikopter uçuramıyorlar. Zaten pilotlar helikopterleri alıp o meydandaki helikopter pistlerine indiriyorlar, motoru durduruyorlar, inip helikopterinin yanında bekliyorlar. Takım lideri pilotla konuşup anlaşıyor, sonra size dönüp "Alfa takımı herkes şu helikoptere binsin" diyor.

    Hurraa koşup helikoptere biniyorsunuz, o sırada takım lideri helikopter pilotuna nerede inmek istediğini anlatıyor yada haritada çiziyor. Helikopter sizi oraya götürüp bırakıyor, sonra başkalarını almak için üsse geri dönüyor. Yani pilotların işi bu. Adam bütün gün takımları oradan oraya taşıyor.

    Kara araçları, deniz araçları falan da var ama öyle kimse kafasına göre istediği araca atlamıyor.

     

    Helikopterden indiniz, takım liderinizin direktifleriyle görev yerine doğru ilerliyorsunuz. Öyle Allah Allah Allah koşmak yok, nizami şekilde ilerliyorsunuz. Düşman mı gördün? Öyle hemen dadadadada tetiğe abanmak yok, hemen siper alıp sesli görüşmeyle takımına ve liderine bildiriyorsun. Zaten bilgisayara karşı bile oynasan birazcık dikkatsiz davransan şak diye alnının ortasından çakıveriyorlar. O yüzden yürürken falan dikkatli olmak gerekiyor. Düşmanı gördüğünde şu koordinatta şu derecede saat bilmem kaç yönünde şu kadar adam bu kadar tank vs vs şeklinde bilgi veriyorsun.

    Görevinizi yaptınız üsse geri dönecek yada başka bir göreve mi geçeceksiniz? Helikopter çağırıyorsunuz, o sizi gelip alıyor. Tabi helikopteri çağırmadan önce iniş bölgesinin güvenliğini sağlamanız yada güvenli bölgeye çağırmanız gerekiyor. Pilot sizi görebilsin diye meşalenizi falan atıyorsunuz, o sizi gelip alıyor.

     

    Kısaca böyle bir şey. Buram buram RPG.


  5. Sıkı bir BF oyuncusu olmama ve BF oyunlarını geçmişte hep pre-order, limited edition, premium vs şeklinde satın almama, her birini ortalama 400-450 saat oynamama rağmen bu oyunu direk pas geçiyorum. Çok ucuzlarsa alırım da diyemiyorum.

     

    Bunun arkasında BF4'ün yarattığı hayal kırıklığı olduğu kadar oyunun ilk betasından edindiğim izlenimler de var.


  6. Biraz konudışı birşeyler karalamak istiyorum.

    Yıl olmuş 2015, biz her hafta çıkması gereken sürücülerden bahsediyoruz. Yahu burada bir acayiplik yok mu? Neden sürekli oyuna göre sürücü çıkması gerekiyor ki? Yok mu bunun bi ayarı?

    Yeni kart çıkana kadar yeni sürücü çıkmaması lazım değil mi? Her oyuna ayrı sürücü çıkması gerekiyorsa bu kodumun api'leri ne işe yarıyor?

    Nedir abi bu ekran kartlarındaki sürücü eziyeti? İşletim sistemi aynı, ekran kartı aynı, her hafta yeni sürücü çıkıyor. Bu ne ya?


  7. x109chrge2b-o_fl.jpg
     
    Jbl Harman Kardon tarafından satın alındıktan sonra son kullanıcıya yönelik ürünler çıkarmaya başladı. Bunlardan en dikkat çekenleri ise Bluetooth destekli cihazlar.
     
    JBL Charge 2 Bluetooth'lu şarj edilebilir bir hoparlör. Peki özeliği ne? Tabiiki sesi.
    Benzeri ürünlerle kıyaslandığında oldukça büyük ve dolayısıyla taşınabilirliği sorgulanabilir ama yine de boyutuna göre inanılmaz bir sesi var. Gözünüz kapalı bir şekilde birisi size dinletse bu sesi çıkartan şeyin pille çalışan Bluetooth hoparlör olduğunu kesinlikle düşünmezsiniz. Güncel LCD televizyonlardan çok daha güçlü ve daha tok ses çıkartıyor.
    Bass konusunda oldukça iddialı. Tamam belki camları titretmiyor ama dinlediğiniz müziğin, izlediğiniz filmin tadını alabiliyordunuz.
     
    jbl-charge-2-coke-can-640x426-c.jpg?ver=
     
    Üzerinde iki adet herbiri 7.5watt RMS gücünde 45mm'lik sub hoparlör ve 1 adet gizli konumlandırılmış oval high/mid hoparlör bulunuyor. 6000mah pili 10-12 saat kesintisiz müzik dinlemeye yetiyor.
     
    Malzeme ve işçilik kalitesi çok yüksek. Hatta önce göze sonra kulağa hitab ediyor. Neredeyse bütün gövdesi yumuşak kauçuk plastik, ızgara kısımları siyah boyalı metal. Ayrıca Sub sürücülerin JBL kabartmalı üzeri alüminyum ile kaplı.
     
    JBL_speaker_664-650-80.jpg
     
    Üzerinde 3 soket bulunuyor. Şarj etmek için kullandığınız mikro-usb, 3.5" analog ses girişi ve cep telefonunuzu şarj etmek için kullanabileceğiniz usn soketi. Mikro-usb ve analog ses girişini kullanarak isterseniz masaüstü hoparlör olarak da kullabilirsiniz.

    Şuradan çalışırken ki performansını görebilirsiniz.

     

     

    Fiyatı biraz tuzlu (150$ civarında) ama hakkını verdiğini söyeyebilirim.

    Hamso beğendi

  8.  

     

    Orjinalinde ne diyor adam bilen var mı?

    Adam bir restoranda işe başlamış, buna gece restoranda kalıp pan dedikleri büyük tava gibi şeyleri sabaha kadar yıkamasını söylemişler. Bu da o panları yıkamaya üşendiği için dalgalarla tuzlu suyla kendi kendine yıkansınlar diye deniz kıyısına götürmüş . 5-6 saat sonra gitmiş bakmış panların hiçbiri yok. Sadece bir tanesini bulabilmiş, o da kayalara sıkışmış.