jackjoker

sorulara kısa kısa cevap vermeye çalışayım araç B sınıfı Crossover sınıfında. bu sınıf da opel mocca juke gibi rakipleri var. qashqai c sınıfı crossover. rakip değiller. aslında küçük platform crossover olmasına rağmen yakından o şekilde durmuyor. sürücü ve yolcu tarafı oldukça ferah. normal boyutlarda biri için arkası da rahat. ancak bacak boyu uzun olanlar rahat edemezler çok. bagajı 357 lt. aslında bu sınıfta normal sayılır. avantajı arka koltukla tam yatabiliyor ve düz olabiliyor. stepne ile gelmiyor araç.bu arada bu sınıfta hatta daha üst sınıflarda, hem 4x4 hem dizel hem de tork kovertorlu otomatik şanzıman seçeneğini sadece mazda sunuyor. üst segmentlerde tamamı nerdeyse 4x2 ve manuel / otomatik karışık. 4x4 ler de var ancak fiyatlar 140 dan başlıyor honda crv.

@@lawnmower haklısın. bakalım yakıt harcamasını test edicem. rodaj da muhtemelen tam yansıtmaz. biraz kullandıktan sonra kendine gelir. teşekkürler emre

herkese çok teşekkür ederim. Hakanı da tebrik edin. ileride bu araç onun olacak. başımın etini emdi kendisi. doğal hipnoz uyguladı.

@@CandleGarden @@Ozan Başeski çok teşekkür ederim. Evet bundan sonra daha dikkat etmek zorunda. Kalp krizi anını kimse yaşamasın umarım. Oldukça çağresiz hissediyorsunuz an.

@@pentaman çok teşekkür ederim. normalde yemezdim ama sürekli hastane de kalınca insan yoruluyor. dikkatim dağılmış. tamamen tuzak kurmak üzerine durmuşlar zaten. günlük ciroyu yakalamak için. içime oturdu valla ne yalan söyleyim. parayı düşürsem üzülmem de bu tarz bir durumda para gidince fena koyuyor.

para denk getirebilirsem Mazda CX-3 alacağım bende. bakalım kısmet. cuprayı satacağım önce.

@@Najaz çok teşekkür ederim. sağolasın.

hgs konusu altına yazayım dedim. babam kalp krizi geçirdi bu cumartesi akşamı. cumartesi hastaneye kaldırdım. pazar akşam üstü annemi de alıp eve geçeyim istedim. malum yorgunuz. bu kadar sene araba kullanıyorum. ilk defa çevirmesiz radara yakalandım. eskişehir yolunda 82 radarını geçince az ileride bir radar aracı yola çapraz durmuş. 95-98 civarı geçtim. nasıl oturdu içime varya. uzun zamandır kurallara uyup ceza yememiş ve rekora koşan ben bir an yorgunluk eseri artık 95-98 arası tam radarın yanından en sol şeritten geçtim. artık kontrol edeyim egm'yi ve düşerse bahtımıza ne çıkarsa ödeyelim. ama cidden bu yüzden ödenen paraya acıyorum. resmen tuzak kurmuş herifler. ne bir uyarı var ne bişi.

@ ben testleri aynı ışık ortamında ve hatta mümkünse stüdyo ortamında test ederdim. çünkü sabit ışık kaynağını o şekilde daha rahat elde edersiniz. ancak bu şansınız yoksa mümkün olduğu kadar aynı koşulları sağlayıp aynı değerlerde denemeler yapabilirsin. tabi bu iki ayrı makina için tam olarak belirgin farkları sunmayabilir. benim için belirgin farklar keskinlik ve renkleri doğru şekilde alıp alamadığım. iki ayrı makinanın noise düzeyinin fotoğrafa etkisi. en belirgin farkları bu şekilde ortaya çıkarmaya çalışırdım. sadece lens değil makinayla bir bütün olarak irdelerdim hepsini. bence çok düşünmeyin hangisi ile daha kolay kullanım alıyorsanız onu seçin.

ben olsam sony olarak devam ederdim samsung bu sıra muallakta çünkü üretimin devam edip etmemesi konusunda. ama sony de böyle bir sorun yok. üstelik lens çeşitliliği konusunda da avantajlı. paraya kıyıp zeiss takabilirsiniz. ve her zaman diyorum. lens daha önemli.

merhaba benim önerim manfrotto ya da slik marka olacaktır. fiyat bandınızı biraz artırmanız gerekmekte tabi. tripod her zaman kullanacağınız bir aksesuar değil ancak önemli zamanlarda yanınızda rahat taşıyor olabilmeniz kadar hafif olmalı. benim 2010 da aldıgım karbon fiber tripod hala sapa sağlam. oldukça hafif. serçe parmağınız ile kaldırıp taşıyabilirsiniz yani. ancak şuan baktım fiyatlara uçmuş karbon fiber olanlar. minimum 600 liradan başlıyor. tavsiyem slik pro almanız. ortalama 250 fiyat bandında oldukça hafif ve dayanıklı bir ürün almış olursunuz. ben iki markayı da kullanıyorum ve memnunum.

@ hocam burada 1 fotoğraf görünüyor. linke tıklayınca da aynı fotoğraf geliyor. samsung ile çekilmiş sanırım? exif değerleri normal. pozlama biraz az kaçmış. biraz daha pozlayabilirdiniz. fotoğrafların gördüğünüz ekran ile çıktı da ki görüntüsü aynı olmaz. bunu daha önce bu forumda dile getirmiştim aslında. çıktı ile ekranda ki görüntünün aynı olmasını istiyorsanız adobe rgb destekleyen bir ekranda çalışmanız gerekir. çünkü baskılar adobe rgb üzerinde gerçekleşiyor. çoğu kişi SRGB evreninde çekim yapıyor. haliyle çıktı ile ekranda ki görüntünün aynı olmaması bundan kaynaklı. RAW çalışıyorsanız renk evrenini değiştirebilirsiniz. JPG çalışıyorsanız makinanız hangi ayarda ise o renk evreninde çekim yapar. bir de belirtmem gereken bazı durumlar var. aynı exif değerlerinde iki ayrı makinanın farklı sonuçlar vermesi doğaldır. her makinanın ışığı sensör de işlemesi aynı olmuyor. bir çok algoritma mevcut. eskiden film alırdınız takardınız ve o filmin izin verdiği ölçüde çekim yapardınız. aynı olay sensörler içinde geçerli. burada genelde farkı makinaların dinamik aralığı ve iso başarımı değiştiriyor. bu saatten sonra size adobe rgb destekleyen bir monitör alın demem. çünkü profosyonel anlamda ya da ileri düzey hobi olarak görmüyorsanız gerek yok. ancak gördüğüm ile çıkanın aynı olmasını bekliyorsanız adobe rgb sertifikalı bir ekran kullanmanız gerekiyor.

şirketten biri kaza yaptı. kazadan sonra trafik sigorta bedeli senelik 1700 lira çıkmış. artık yorum yapamıyorum.

mtv önemli değil de trafik sigortası kaskoyu geçmiş. benim hiç kaza yapmamış olmama rağmen bu sene trafik sigortası 1000-1100 lira civarı çıkıyor. geçen sene 380 lira mı ne ödemiştim. 4 kat zamlanmış. nasıl oluyor böyle saçmalık? kaskom daha ucuz benim. 980 lira kasko.

merhaba daha önce ki forumda yazmıştım ama insanlara fikir olsun diye ayrı bir alan açmak istedim bilenler daha önce Noctua D14 kullandığımı biliyor. hem ağırlık hem yer kaplaması açısından bunu bırakıp ZALMAN LQ315 Ultimate Water Cooler'a geçtim. kullandığım kasa Coolermaster HAF-X mevcut fanlarını artırdım ve bakımlarını yaptım. kasanın hava alan ve havayı tahliye eden kısımları düzelttim. ekstradan fan kullandım. tüm bunlardan sonra OC işine giriştim. 1.280v değerinde 4,5Ghz OC sıcaklık değerleri aşağıda. PRIME95 AIDA64 ortam sıcaklı 25-30 derece arasında tutulmaya çalışıldı. Testin yapıldığı sıra ortam sıcaklığı normal oda sıcaklığı olan 25 derece ayarlandı. sonuç olarak çıkan sıcaklık değerleri beni mutlu etti.

@@Firienholt aynen bende cesaret edemedim o kadar forum açıldı ki başka yerlerde. herkes bi söküp kontrol eder duruma gelmiş. intel tarihinde hiç bu kadar cpu fotoğrafı çekilip forumlarda paylaşılan bir dönem daha yaşamamıştır eminim bende bu yüzden gidip su soğutmaya geçtim. gayette memnunum açıkcası.

@ yok haklısın dert değil ama yer açılınca bi hoşuna gidiyor boşluklar ben aslında bu ağırlık mevzusundan dolayı da değiştirdim. oldukça ağır bir yük bindiriyor. zaten kafamda ne zamandır değiştirmek vardı bu da bahanem oldu. nette 6700k ların OC değerlerine bakınca 80+ değerler çıkıyordu. Hatta technopat incelemesinde 90 lar görülmüştü. bu değerler yanında benim aldığım sonuç garip derece de farklı. kimisi su soğutma kullanmış kimisi hava soğutma. açıkcası lehim mi bakmadım bilmiyorum o konuda.

rica ederim o zaman AF mi kullandınız? ben af nerdeyse hiç kullanmam. hep manuel focus. odaklama da sorun olduğunu düşünüyorum titreme şansının olmadığınından eminseniz.

hayır arızalı olduğunu düşünmüyorum. ikinci fotoğrafın net olmamasının sebebi titreme. bunun da sebebi 1/5 perde hızı. lensin odak uzaklığı = minimum perde hızı şeklinde olmalı. yani odak 20mm ise bunun crop faktör ile çarpımı ( 1.5 ) sonucu 30mm değeri alınır. minimum perde hızınız da 1/30 olmalı. bunun altında ki perde hızlarında titreme problemi yaşamanız olası. tripod kullanmanız çözüm değil tam olarak. eğer tetikleyici kullanmıyorsanız düşük hızlarda mini titreşim yaşarsınız. bunu çözmek için tetikleyici ya da zamanlayıcı kullanmanız gerekir. makinanızın elektronik shutter özelliği varsa işiniz bir nebze daha kolaydır ama bu sadece aynasız gövdelerde olabilecek bir özellik.

iki fotoğrafın exif bilgileri aynı değil ilk fotoğraf 1/20 perde hızında, odak 18mm ile çekilmiş. ikinci fotoğraf 1/5 perde hızında odak 20mm ile çekilmiş. altta ki fotoğrafın perde hızı daha yavaş olduğundan diyafram aynı da olsa daha aydınlık bir kare oluşmuş. ancak el titrediği için netlik kaybı var. üstte ki fotoğraf daha hızlı perde hızında çekildiğinden diyaframlar aynı da olsa karanlık alanlar çoğunlukta. ayrıca iki fotoğrafın da ışık ölçümü farklı. ilk fotoğraf Pattern ikinci fotoğraf da ise merkez ağırlıklı ışık ölçüm metodu uygulanmış.

3 boyut onlarda. artık 3D ibaresi koymuyorlar ki. standart 3D oynatıyorlar. ne lanet bişi çıktı bu 3 boyut.

Lenovo / IBM konusunda bir tecrübemi bende paylaşıyım. Lenovo Cep telefonum vardı. z2 Pro modeli. Arabadan inerken asfalt zemine kamerası üzerine gelecek şekilde düşürdüm ve kamerası çıkıntılı olduğu için tüm darbeyi ora alınca camı ve hatta içinde ki mercek taraflarıda tuzla buz oldu. Haliyle kamerası gitti. Vatan bilgisayara götürdüm ama Lenovoya kendiniz gönderirseniz daha hızlı çözüm alırsınız dediler ancak ücret talep ederler çünkü kullanıcı hatası olduğu açık olarak görünüyor dediler. iyi peki dedim Lenovoyu aradım. İstanbulda ki adrese kargolayın bakalım dediler. süreç aynen şu şekilde. 1. gün kargoladım. 2. gün kargo ulaştı ( sabah ) Öğlen serive alındığını belirten bir sms aldım. 3. gün servis bakım devam ediyor ( sabah ) Öğlen Servis den çıktı ibaresi aldım. ( değişim ) Akşam müşteriye kargoya çıktı. 4. Gün Kargo bana ulaştı. Hemen açtım. Cihaz tertemiz bir şekilde bana geldi. Teknik servis formunu da eklemişler. orada aynen yazılı olan kısım. Kamera arazısı ( kırık ) Değişti. Müşteriye yollanacak. İşte loyality budur. Kargoyu saymazsak 2 gün de hiç bir para talep etmeden sorun çıkarmadan ürünü adresime düzgün şekilde yolladılar. Hatta kargo kutusunu bile özel ambalaj yapmışlar açana kadar uğraştım. Sebebi de ne olursa olsun kargo da problem darbe olmasın diye yapmışlar.

2D oynatan sinema yok mu ya Ankarada? saçma sapan 3D türünden nefret ediyorum hiç keyif almıyorum filmden. heryer 3D oynatıyor. sırf bu yüzden izlemedim ve 2D oynatan yoksa da izlemiyeceğim. ama kesinlikle gerizekalı işletmenin 3D olayına para vermem. evde izlerim daha iyi.

bilen kişi fikrini belirtsin demişsin. belirtiyorum ve yıllardır bu tarz araçlara biniyorum ben. o zaman sorma git hazır kit taktır. ama sonra gelip piston dağıldı, motor yağ içiyor. şanzuman dağıldı vs deme burda. çok gördüm çevremde çünkü bu hazır işlere kalkıp sanayiden başını alamayan.

arabayı sat yeni bir araba al ciddiyim o arabanın istediğin düzeye gelmesi için harcayacağın para ile civic'i satıp performanslı bir araba alabilirsin. egzantirik , silindir değiştirerek hacim artırımı öyle basit bir olay değil. aracın bir çok parametresi değişeceği için çok farklı noktaların da değişmesi gerekiyor. aktarma organlarından tut, şanzıman vs her şey değişecek. üstelik hazır kit olarak bulamazsın bu parçaları. forged olarak ayarlanması gerek ki bu da sana ekstradan maliyet demek. custom turbo bile yapsan yine bir çok parçayı değştirmen gerekiyor. yazılım yapacaksın downpipe yapacaksın. turbo back egzos olacak. motor değişecek. filtreler değişecek. şanzıman ayarlanacak ya da değişecek. vs vs üstelik bunların hepsini de yapsan %50 alamıyacaksın. alsan bile bunun rodajı olacak rodaj sonrası problemler yaşayacaksın sürekli sanayiye gideceksin. supercharger önerisi olmuş. supercharger alt devir de canlı tutar aracı. üst devir de ölü hale gelirsin. o yüzden supercharge kullanan araçlar da üst devir de turbo kullanılır. örneğin benim arabam turbocharge. altta supercharger üstte turbo devreye girer. artı supercharger çok cabuk ısınır. biraz gazlayım dersin daha sonra gazlasan da güç eğrisi düşmeye başlar. eskiden miniler supercharger dı ancak ısınma problemlerinden dolayı artık turbolu olarak geliyor. yani kısaca sen o arabayı sat. turbolu bir araba al. hem masraf yapmamış olursun hemde rahat edersin. bu sürecin en keyifli yani sanayi merkezinde yediğin köftelerdir.