kman

Üye
  • Mesaj sayısı

    94
  • Üyelik tarihi

  • Son ziyareti

  • Days Won

    1

Reputation Activity

  1. kman liked şu konuya bir mesaj by ResetButton in Yurtdışından gözlük alma rehberi   
    Yeni gözlüklerim geldi. 
    Ultem çerçeve , çok hafif ve rahat. ilk kullanımda ayar yapmam gerekmedi. Bu sefer 80dolar gibi oldu ama burdaki fiyata göre yine oldukça düşük.
     
    Yalnız yanında gelen gözlük kutusu çok basit birşey. Ayrıca daha kaliteli bir kutu satsalar iyi olurmuş. 
     
    şu kaplamaları ekledim bu sefer. 
    Beyond UV Blue Blockers
    Premium oil and fingerprint resistant (Oleophobic)
     

     
     
    ultem çerçeve tanıtımı.
     
     
  2. rammstein liked şu konuya bir mesaj by kman in Reddit'te hangi kanalları takip ediyorsunuz?   
    Genelde bir linux teması hakim
     
    https://www.reddit.com/r/archlinux
    https://www.reddit.com/r/commandline
    https://www.reddit.com/r/firefox
    https://www.reddit.com/r/kde
    https://www.reddit.com/r/linux
    https://www.reddit.com/r/linux4noobs
    https://www.reddit.com/r/linux_gaming
    https://www.reddit.com/r/linuxadmin
    https://www.reddit.com/r/linuxquestions
    https://www.reddit.com/r/sysadmin
    https://www.reddit.com/r/Ubuntu
    https://www.reddit.com/r/unixporn
    https://www.reddit.com/r/vim
     
    https://www.reddit.com/r/books
  3. kman liked şu konuya bir mesaj by ResetButton in E-Eğitim, MOOC vs. Üzerine   
    Coursera,edx dışındaki yerlere pek bakmıyordum ama başka servisler de varmış.
    şu siteden konuyu aratabilirsiniz.
    https://www.class-central.com/
     
    mindshift 'te listesi verilmiş.
     
     
    Coursera: The largest MOOC provider. Has courses on many different subjects and in in many different languages. Also offers an MBA and data science master’s degree, and offers
    “specializations”—clusters of MOOCs.
    edX: Has a large number of courses on many different subjects and in in many different languages. Offers “MicroMasters”—clusters of MOOCs.
    FutureLearn: Has a large number of courses on many different subjects and languages, particularly, but not exclusively, from British universities. Offers “Programs”—clusters of MOOCs.
    Khan Academy: Offers tutorial videos on a large number of subjects, from history to statistics. The site is multilingual and uses gamification.
    Kadenze: Special focus on art and creative technology
    Open2Study: Australia-based, many subjects
    OpenLearning: Australia-based, many subjects
    Canvas Network: Designed to give professors an opportunity to give their online classes a wider audience. Has a large number of courses on many different subjects.
    Open Education by Blackboard: Similar to Canvas Network.
    World Science U: A platform designed to use great visuals to communicate ideas in science.
    Instructables: Provides user-created and -uploaded do-it-yourself projects which are rated by other users.
    Here is a listing of professional- and specialist-oriented platforms (some are subscription-based):
    MasterClass: Top masters teaching their subject—Kevin Spacey teaches acting, Serena Williams teaches tennis, Christina Aguilera teaches singing, Annie Leibovitz teaches photography, etc.
    Udacity: Tech-related courses for professionals, offers “Nanodegree programs,” and a master’s degree in computer science through Georgia Tech.
    Lynda.com/LinkedIn Learning: Thousands of courses in software, creative, and business skills.
    Codeacademy: Free coding classes in popular computer languages.
    Shaw Academy: Ireland-based. Courses on many professionally related subjects are conducted live at convenient times—students can interact with the instructors as well as with fellow students.
    Pluralsight: Online developer, IT, and creative training—large library of courses. (Royalties created the first millionaire teacher from online teaching.)
    Udemy: Courses by self-claimed experts on a wide variety of topics, including technical topics and job-related skills. Popular with corporate trainers.
    Stone River Academy: Web, app, and game development
    Skillshare: Courses by self-claimed experts in creative arts, design, entrepreneurship, lifestyle, and technology.
    Eliademy: Finland-based, simple platform for anyone, for example, K–12 teachers, to create, share, and teach online courses.
    Treehouse: Courses on web design, coding, business, and related subjects.
    General Assembly: Courses on design, marketing, technology, and data.
    Tuts+: How to tutorials
    There are also MOOC and online learning platforms that specialize in certain languages and cultural spheres (there is some overlap between areas and languages). These are some examples:
    Arabic-speaking world: Rwaq, Edraak
    Austria: iMooX
    Brazil: Veduca
    China (simplified Chinese): XuetangX, CNMOOC, Zhihuishu
    Europe: EMMA (European Multiple MOOC Aggregator), Frederica.EU
    France: The France Université Numérique, OpenClassRooms, Coorpacademy
    Germany: openHPI, Lecturio, Moocit, Mooin, OpenCourseWorld
    Greece: Opencourses.gr
    India: SWAYAM; NPTEL
    Italy: EduOpen, Oilproject
    Japan: JMOOC
    Russia: Stepik, Intuit, Lektorium, Universarium, Openedu.ru, Lingualeo .com
    Spanish- and Portuguese-speaking world: Miríada X, Openkardex, Platzi
    Sri Lanka: Edulanka
    Taiwan (traditional Chinese): eWant
    Ukraine: Prometheus
    Also worth noting:
    Duolingo: free language learning app for many languages.
    Crashcourse: A series of witty educational videos that have expanded from the initial humanities and science (YouTube).
    VSauce: Incredibly funny and quirky educational videos (YouTube).
  4. kman liked şu konuya bir mesaj by Forgotten in Otoban hız koridoru   
    Bütün dünyada (Almanya'daki autobahn hariç; gerçi Almanya'da da autobahn dışındaki otobanlarda da hız sınırı 120) otoyollarda hız sınırı 120-130 dur (Fransa'da 130'du sınır, İspanya, Belçika, Hollanda 120, sınırdan geçince hemen tabelalar uyarıyor artık 120 ile git diye). Otoyollarda hız sınırının 140-150'ye çıkarılması duyduğumuz kaza/ölüm haberlerini en az %50 arttırır. @ObiWan'ın dediği gibi o aradaki 20-30km'lik hız farkı frenleme mesafesi ve kazadan aracın içindekileri koruyabilmesi anlamında exponential olarak artan bir risk getirir. 
     
    https://ec.europa.eu/transport/road_safety/specialist/knowledge/speed/speed_is_a_central_issue_in_road_safety/speed_and_accident_risk_en

     

     
    Gençlik zamanlarımda ben de "basalım işte bomboş yol, yapıştır git" modunda olduğumu kabul ediyorum ama son 8-10 yıldır hız sınırlarını aşmadan (ama limitlerinde kullanarak) seyahat ediyorum ve birlikte yola çıktığımız basan arkadaşlarla gideceğimiz yere vardığımızda aramızda en fazla 15-20 dakika olmuş oluyor (500-600km'lik seyahatlerden bahsediyorum). Arada molalarda buluşalım dediğimizde bu süre 5-10 dakikalara iniyor. Hatta onlar radara girerse onlardan önce bile ulaşıyorum çoğu zaman.
     
    Yukarıda da bahsedildiği üzere trafikte asıl problemimiz eğitimsiz ve bilinçsiz sürücüler. Kavşaklarda yolu her zaman kendisinin zannedenler, yaya geçitlerinde yayalara yol vermeyenler (Karşıyaka'da yaya geçitlerinin çoğu Avrupa'daki gibi tümsekli hale getirildi, ona rağmen yaya'lar tümsek başında yol boşalsın diye bekliyor), sinyal kullanmanın hayalet trafiği azaltacağından ya da diğer sürücülerin senin ne yapmak istediğini anlayıp ona göre davranmasını sağlayacağından habersizler, otoyol'da basıp sonra da otoyolda duraklamanın/durmanın yasak olduğundan habersiz bir biçimde gişeden önce kenara çekip bekleyenler... Evimle işim arası 30km olmasa hiç binmem şehiriçinde arabaya yeminle, şehirdışı için de kalabalık olacağı belli günler kesinlikle yola çıkmam. 
     
    neyse dolmuşum ben galiba
  5. kman liked şu konuya bir mesaj by ObiWan in Otoban hız koridoru   
    Araçlar çok gelişti eyvallah ama daha önce anlatmaya çalıştığım gibi hesaplarsanız araç bir yere çarptığında ortaya çıkan enerjinin absorblanması hala imkansıza yakın. Bilmemne çubuğu, yok şu malzemesi falan var ama belli bir enerji seviyesine kadar soğurabiliyor, devamında kağıt gibi oluyor araba.

    izmirdecevirme diye bir hesap var, devamlı kaza vs. bilgi veriyor. Ne BMW'ler, mersolar, volvolar, passatlar pert olmuş. Genelde aşırı hız ve/veya alkol sebepli kazalar.

    Şu durumlarda kaza olabilir.

    1. Aracınız sorun çıkarır (yeni araçlar çıkarmaz, haliyle eski araçları trafikten alırsanız bu ihtimali baya düşürmüş oluyorsunuz, önerildiği gibi)

    2. Yolun kötü oluşundan dolayı sorun çıkar (yeni otobanlar gerçekten çok başarılı, fakat Türkiye'de yoldan dolayı her zaman risk var, 2 kat çite rağmen hayvan çıkabiliyor, zaten otoban olmayan yollar evlere şenlik)

    3. Hatalı sürüş, pilotaj. (hadi tamam iyi sürücüsünüz, sizden dolayı hata olmaz diyebiliriz fakat memleketteki spor arabaların çoğu ağır hasarlı fakat kayda geçirmemek için türlü hile hurda yapılıyor neden ağır hasarlı o kısmı size bırakıyorum)
     
    4. Başka sürücünün/yayanın hatası. Evet işte bu madde herşeyi bitiriyor. Türkiye bunun sıkıntısı var. Sizin aracınız güzel, yeni, konforlu, güvenli. Siz de iyi sürücüsünün ama barzonun biri siktiri boktan bakımsız aracıyla geliyor, bir hata yapıyor, durduk yere size çarpıyor. Çarpan ağırlık en az 1-1.5ton, hadi bakalım soğurun o enerjiyi. 

    Genelde kağıt gibi oluyorsunuz, hangi araçta olduğunuz farketmez. 

    Bu nedenle hala hız limitleri var. Hatta daha da fazla yerde uygulanması gerekiyor. Fakat yaptırım yok, işaretlemeler yanlış/eksik, yollar bozuk, ehliyet alma uygulaması yetersiz. 

    Sonuçta işte yaptırım uygulanabilecek yerlerde (otoban gişeleri) bişeyler yapılmaya çalışılıyor. Haliyle bu ortamda da iyi arabası olan isyan ediyor.

    Bence uygulama doğru. Ek öneri olarak otonom sürüş şehiriçi zorunlu olmalı diyorum
     
  6. kman liked şu konuya bir mesaj by ResetButton in Gümrük muafiyeti 30€ oldu   
    Olay dünyanın değişmesinden kaynaklanıyor biraz da. Belli ürünlerin satışı anlamsız hale geldi. 
    Üretici aliexpress te satıyor. Türkiyeye ithal edenin, bayinin bunun üzerine koyduğu bir değer yok müşteri açısından . 
  7. kman liked şu konuya bir mesaj by Chandos in Tyranny (10 Kasım 2016 / PC)   
    Oyuna çıktığı gün başladım. Çok beğendiğmi söylemeliyim. 4 saat kadar oynadıktan sonra hikaye açısından hiç içime sinmeyen bir-iki karar aldım. Bu yüzden daha fazla ilerlemeden oyuna yeniden başlama kararı aldım. 4 saat oyun süresi boyunca görebildiklerim:
     
    - Oyuna başlarken, oyundaki iki ana factiondan (The Disfavored ve The Scarlet Chorus) birinini tarafını seçerek ya da tarafsız olarak (story mode) önceden gelişimini tamamlamış karakter ile başlayabiliyorsunuz.  Ancak önümüze sunulan diğer seçenek yani Conquest ile oyunun başlama tarihininden  önceki olayları yönlendirerek hem hikayedeki yerimizi hem de iki ana faction ile ilişkilerimizi belirleyebiliyoruz. Karakter gelişiminin bu şekilde başlaması nadir görülen bir durum ve seçimlerimiz gerçekten hikayeyi, hikayedeki konumumuzu ve iki ana faction ile ilişkilerimi belirliyor.
     
    - Hikaye ve bu hikayenin diyaloglar üzerinden anlatımı mükemmele yakın diyebilirim. Diyalog metinlerinde verilen "lore" referansları ile hikayeye iyice tanık oluyorsunuz. Tam bir Obsidian işi. Chris Avellone olmasa da Obsidian'ın "Avellonian" diye tabir edilen quest ve metin güzelliklerini burada görebiliyoruz. Bilindiği üzere Avellone, Pillars of Eternity sonrasında Obsidian'dan ayrılıp Larian Studios ile  Divinity: Original Sin II için çalışmaya başlamıştı.
     
    - Diyaloglar ve diyaloglardaki seçimlerin ve tepkilerini, geçmişte yaşananlar, karakter özelliklerine göre şekilleniyor. En basit bir diyalog bile bazen bu şekilde devam ediyor. Bu da bir cRPG için iyi bir durum.
     
    - Mevki, makam ve prestij sahibi bir "kötü" karakteri oynuyoruz ve iyi olmak zorunda olmamak, daha önce benzerini çok görmediğimiz bir özgürlük veriyor. Konumumuzdan dolayı istediğimiz gibi davranabiliyoruz. Bunu diyalog seçeneklerinde görebiliyor ve uygulayabiliyoruz.
     
    - Oyunda bir sürü faction ve npc var. Bunlarla olan ilişkimiz (reputation) loyalty, fear, wrath gibi kategoriler ile tanımlanmış. Questler, diyalog seçenekleri vs. ile bu kategorilerin seviyelerini artırmak mümkün. Bu sayede faklı combat bonusları ve eğer bu faction üyeleri partimizde ise farklı "combat move" açmak mümkün. Bu mekanik biraz karışık görünse de yine çok nadir gördüğümüz bir durum.
     
    - Combat kısmı Pillars of Eternity ile çok benzer görünmesine rağmen, her bir ability, her bir spell ve her bir combo move için cooldown olması ile epey farklılaşıyor. Özellikle combo move (yani iki parti üyesinin aynı anda özgün bir şekilde birlikte savaşması, savunması ya da birlikte büyü yapması) mekaniği, combat kısmına epey bir derinlik katmış. Bu da çok nadir görülen ve yanılmıyorsam Dragon Age: Origins'de gördüğümüz bir detaydı.
     
    - Skill sistemi, Dragon Age: Origins'dekine benzer biçimde işliyor. Oyunda herhangi bir sınıf yok. Kullanılan skiller ve attributeler üzerinden level atlıyoruz. Mesela athletics gerektiren bir hamle yaptığımızda Athletics seviyesi artıyor ya da bir chesti açtığımızda Subterfuge seviyesi artıyor. Oyun bu detay ile Obivion ve Skyrim'i hatırlatıyor.
     
    - Müzikler çok başarılı ve içinde bulunduğumuz dünyanın kasvetli, karamsar ve dramatik havasını iyi yansıtıyor. Seslendirme ise, diyalog ve metinlerin çok az bir kısmında var ve bu durum Pillars of Eternity'de de böyleydi maalesef. Bu ölçekte bir metnin ve diyalogların sesledirilmesinin maliyet açısından yüksek olabildiğini tahmin edebiliyorum. Ama eksik olması  aynı zamanda, oyuna eksi puan veriyor. 
     
    Şu an için dikkatimi çeken detaylar bunlar. 
     
    Artık çok sık görmediğimiz izometrik cRPG türünde yapılmış oyunlardan biri olan Tyranny,  türün 90'lı yılların sonu 2000'lerin başındaki klasiklerine yaklaşamıyor. Ancak, Fallout, Planescape: Torment, Icewind Dale ve Baldur's Gate gibi klasiklerin yaratıcısı Black Isle Studios ekibinin kurmuş olduğu Obsibidian Entertainment'in iflasın eşiğinden dönüp, önce Pillars of Eternity sonrasında Tyranny ile o döneme bir saygı duruşunda bulunduğunu söylemek herhalde yanlış olmaz. 
  8. kman liked şu konuya bir mesaj by Bloody in Islak Traşa uygun traş makinası tavsiyesi   
    Ben bunu aldım,tavsiye ediyorum. 3 bıçakla 1 sene gidiyor,hem makine,hem de traş bıçağı performansı veriyor. Hem ıslak,hem kuru iş görüyor.
     
    https://www.amazon.co.uk/Philips-OneBlade-QP6510-30-12-length/dp/B01FFSI896/ref=sr_1_1_a_it?ie=UTF8&qid=1475754577&sr=8-1&keywords=philips%2Bone%2Bblade%2Bpro&th=1
     
    Buna en yakın ıslak ve kuru traş makinesi Braun 799c-7. O da 500tl civarı.
  9. kman liked şu konuya bir mesaj by lawnmower in Kablolar, kablolar, kablolar.   
    Geçen ay sipariş ettiğim Tronsmart MicroUSB kablo seti geldi. Üç tane 1 metrelik kablodan oluşuyor set. Şu arkadaş yani:

    http://www.aliexpress.com/item/Tronsmart-TS-MUP1-Micro-USB-to-USB-Cable-3-Pack-1M-3FT-3/32379119994.html

    7$, yani kabloların tanesi 7 liraya filan geliyor. Kaliteli kablo için çok iyi fiyat. Kabloların görünümü oldukça basit, hatta üzerinde Tronsmart yazmasa birazdan yazımıza konuk olacak ultra ucuz kablodan ayırt edilmesi güç ilk bakışta. Öyle cicili bicili birşey beklemeyin, düz kablo işte.

    Diğer konuğumuz ise Nillkin'in hem MicroUSB, hem de Apple Lightning bağlantı imkanı sunan yassı kablosu. Linki şu:

    http://www.aliexpress.com/item/CE-Certificate-100-Nillkin-2-in-1-Fast-USB-Data-Sync-Charging-Cable-For-iPhone-5S/32411550813.html

    Ben 5$'a aldım, şimdi 4.75$ olmuş. Bu tek kablo fiyatı tabi, o yüzden yukarıdaki ürüne göre fiyat biraz yüksek. Diğer yandan hem daha uzun (1.2m), hem de Lightning bağlantısı da sunuyor. Apple'ın müşteri yolma yongasından var sanırım içinde, telefona takınca "bu kablo orjinal değil abi, telefonun yanarsa karışmam ha" uyarısı çıkmıyor. İyi yani.

    Testimizin üçüncü konuğu Valueline marka yassı kablo. Teknosa satıyor. Fiyatı 15 lira. Uzunluğu 1 metre. Farklı renkleri mevcut.

    http://teknosa.com/urunler/110271551/valueline-vlmp60410r1-00-usb-2-0-kablo-a-male-micr

    Dört numaralu yarışmacımız LG G3'ün yanında gelen kablo. Bunu referans olarak kabul edeceğiz yani. Uzunluğu 1.2 metre.

    Hep sosyetik takılmak olmaz, halk arasına da inmek lazım. S-Link marka iki ucuz kabloyu da denedim bunları denerken. İkisi de ucuz, 10-12 liralık kablolar. Daha ucuza da kablo var, ama onlara ben telefonumu bağlamam. S-Link'lerin ilki Tronsmart kablolara çok benziyor, kalınca ve sanki biraz kısa. Diğeri ince, soketi Apple'ın kablo soketlerine benzetilmiş, uzunluğu 1.2 metre. Sırasıyla S-Link 1 ve S-Link 2 diyeceğim bu arkadaşlara.
     
    Son olarak, Çin'den aldığım ucuz kabloyu da denedim. Tanesi 1.6$, yani yuvarlak hesap 5 liraya filan geliyor. 1 metre boyunda.

    http://www.aliexpress.com/item/1m-Full-copper-Micro-USB-Data-Cable-1M-Data-sync-Charger-cable-USB-Charging-Cables-Cabo/32226708975.html

    Tipi biraz garip ama olsun. Özellikle 2 amper geçirebildiğini iddia eden ucuz bir kablo ararken bunu buldum. Daha ucuz kablolar da var ama işte geçirgenlik önemli. Herhangi bir marka belirtilmemiş maalesef.

    Bir ekleme daha. İhtiyacım olmadığı halde sırf merakımdan Orico'nun kablosunu da aldım, denedim. Bu kablonun özelliği standart USB ucunun (micro olmayan tarafın yani) çift taraflı takılabilmesi. Böylece ters takma, takamama filan olmuyor. İttiriyorsunuz giriyor. Biraz zorlanıyor sanki ama giriyor neticede. MicroUSB soketi de ufak tasarlanmıl, kılıflarla sıkıntı yaratmıyor. 5$ civarına bulunuyor 1 metreliği. Farklı boyda olanları da mevcut sanırım.

    http://www.aliexpress.com/item/ORICO-Micro-B-USB2-0-Cable-for-Your-Phone-and-other-Device-BDC-10/32499958978.html

    Kabloların hepsini LG G3 telefonun yanında gelen, 1.8A akım verebilen standart şarj cihazıyla denedim. Her kabloyu yaklaşık bir dakika boyunca bağlı tutarak denedim. Ölçüm için Ampere uygulamasını ve Nexus 4'ü kullandım. Ampere çok doğru ölçmüyor belki ama mukayese için kullanışlı. Burada amaç karşılaştırabilmek zaten. Test sonuçlarını minimum ve maksimum değerler şeklinde veriyorum.

    Tronsmart: 800mA - 810mA
    Nillkin: 810mA - 810mA
    Valueline: 750mA - 780mA
    LG orjinal kablo: 790mA - 810mA
    S-Link 1: 400mA - 610mA
    S-Link 2: 600mA - 610mA
    Markasız Çin Kablosu: 780mA - 810mA
    Orico: 810mA - 810mA
    Telefon şarjdan söküldüğünde ölçülen değer: (-230mA) - (-220mA)

    Şimdi, sırayla gidelim. Tronsmart kablolar tam F/P canavarı. Hem ucuz, hem de orjinal kabloyla aynı performansı veriyor. Ben beğendim. Tekli satılmıyor, paketi açıp tek tek satanlar da pahalıya satıyor. Bunların bir de iki tane çok kısa, iki tane orta boy (bunlardan yani), iki tane de ekstra uzun (2 metreye yakın) kablodan oluşan seti var. Onun da fiyatı makul. Kablo lazımsa bu alınır.

    Nillkin çok iyi. Orjinal kablodan daha iyi. Bağladığımda 810mA gösteriyordu, bir dakika boyunca ne düştü ne çıktı. Kıymetli cihazları bağlamak için ideal. Evde Apple cihazı varsa onu şarj etmesi de ekstra avantaj. Malzeme kalitesi filan çok iyi. Bulabileceğiniz en iyi kabloyu istiyorsanız bundan alın, çünkü gerçekten iyi. Kusur bulamadım resmen.

    Valueline kablo öyle çok özel bir ürün değil. Yeterli kalitede, hafiften akım dalgalanması oluyor ama yine de fena değil. Nillkin veya Tronsmart kadar iyi olmasa da hemen her Teknosa'da satılıyor olması avantajı. Soketleri biraz kaba yalnız, 90'ların bilgisayar kabloları gibi. Bu soketler çok sağlam görünüyorlar ama göründükleri kadar dayanıklı değiller. Ara sıra indirime giriyorlar, o zaman almak mantıklı olabilir ama 15 lira bu kabloya bence fazla.

    LG'nin OEM kablosu zaten referans olarak girdi teste, fiyatını da bilmiyorum. 10 lira filan değilse zaten çok pahalı diyeceğim çünkü diğer tarafta 15 liraya Nillkin var ve daha güzel.

    S-Link'in kısa kablosu tam çöp. Akım kafasına göre dalgalandı. Taktığımda 400'dü, sonra 600'e çıktı, sonra 500'lere düştü, indi, çıktı filan. Bir kampanyadan ucuza almıştım bunları, normalde telefon filan bağlanmaz. Bu dalgalanma pilin canına okur.

    S-Link'in ikinci kablosu (ince uzun olan) biraz daha iyi, ama yine de yeterince iyi değil. Akım stabil, dalgalanma yok, ama kablo direnci yüksek. Telefonu bozmaz ama şarj süresini uzatır. Bu iki kablonun yukarıdakilere göre tek avantajı mağazadan anında alınabilmeleri. Yoksa hem fiyatları yüksek, hem de kaliteleri kötü.
     
    Ucuz ve markasız Çin malı kablo beni şaşırttı. Markalı kablolarla neredeyse aynı performansı veriyor. Fiyatı da çok uygun. Bağlantı noktaları biraz kaba, daha sade tasarlansa daha güzel olabilirmiş. Dayanıklılık konusunu bilemem, ucuz kablolar genelde çabuk ölüyor ama şu anda (yani yeniyken) performansı kutudan çıkan orjinal kabloya denk. Beğendim, tavsiye edebilirim.

    Orico kablonun performansı çok iyi. Nillkin'den farksız. Çift taraflı takılabilmesi kabloyu sık sık söküp takanlar için avantajlı olacaktır. Fiyatı biraz yüksek gibi geldi bana, ama "birkaç $ fazla olsun, ama çok iyi olsun" diyenlerin tercih edebileceği bir kablo işte.
    Sonuç olarak; eğer çok acil ihtiyacınız yoksa buradan kablo almayın. Bakın bunlar kapalı ambalajda satılan, "sözde kaliteli" kablolar. Aynı fiyata Çin'den çok daha iyisini almak mümkün. Çin kablolarının performansları da gayet iyi, hiç "2700 liralık telefonumu emanet ediyorum ama yanmaz inşallah" demeye gerek yok.
  10. kman liked şu konuya bir mesaj by AranelSurion in netbook'a ssd takmak   
    Daha bu yakınlarda  ben de böyle bir işe giriştim, çok da iyi oldu. Lenovo S10-3T (1GB RAM, Atom N450) vardı boş yatan, onu değerlendirdim. SSD bence bu aletler için biraz ölü yatırım olur, ancak 30-50 lira civarına 2GB belleğe terfi etmek çok daha mantıklı. Açıkçası Atom 'ın kötü ününe bir sebep de bu diye düşünüyorum, mesela N450 en fazla 2GB belleği destekliyor ve yetmeyince 5400rpm diskten swap yapmaya başlıyor ki bu da CPU 'nun inanılmaz I/O beklemeye başlaması ve "en ufak işte %100 oluyor işlemcisi" durumuna yol açıyor ister istemez. Belleği yetirmeyi başarırsanız SSD çok da şart değil ve pahalı kalır gibime geliyor eski netbooklar için.
     
    Bu işin ilacı Windows 'tan vazgeçmek, daha açılışta netbookun RAM'ını tüketiyorlar, efektler, milyon tane arkaplan servisleri falan derken cücük kadar bellek ve zayıf Atom işlemcinin işi bitiyor. Kendim Debian üzerinde LXDE kullanıyorum, olabildiğince hafif bir kurulum. Üstelik bence Debian/Linux araçları netbookla kullanım için daha ideal, gereksiz herşeyi atabiliyorsunuz. Daha hafifletmek için AwesomeWM de tercih edebilirdim gerçi ama gereksinim duymadım, zaten düşük çözünürlüklü ekranda "tiling wm" güzel olmuyor bence. Boşta yaklaşık 150 MB RAM tüketiyor, 1GB belleği yetirme noktasında çok iyi bir başlangıç bu. Kıyas için şimdi tertemiz bir Win10 Pro VM'i açtım, boşta 850MB diyor. Her açıdan hafif, ideal bir çözüm, Lenovo için konuşursam donanımla da sorunsuz bir uyumu oldu, hiçbir ekstra çaba göstermedim.
     
    Kullanıma gelirsek;
     
    1. ben Chrome kullanıyorum Internet için, kurulu gelen Iceweasel sanırım daha hafif. Chrome 'u The Great Suspender gibi bir eklentiyle kullanıp 3-4 den fazla sekme aktif tutmazsanız güzel kullanırsınız, fazlasında swape girdiği an sistem ciddi yavaşlıyor, 2GB bellekte belki bu sınırı ikiye katlayabilirsiniz. CPU kullanımı Internet 'te gezinirken %50 civarı oluyor. YouTube da 480p birkaç video izledim, sorun yok ancak 720p denemedim, YT 'de sorun olsa bile indirip izlerseniz kasacağını düşünmüyorum. Yine de tabii en azından benim elimdeki cihazın ekranı falan (1024x600) bu işlere yatkın olmadığından film izlemiyorum. Ayrıca bir 3G bağlantısı kurmadım, dışarıda iPhone 'dan hotspot paylaştırıyorum.
     
    2. Bunu komple bilmediğimden atlıyorum, yine de bence o netbookta Windows kullanmayın.
     
    3. Ben şu amaçlarla kullanıyorum şimdilik, hepsini aynı anda değil tabii, en fazla bir ikisini aynı anda yapıyorum:
     
    Google Chrome E-Kitap & PDF Okuyucu: Süper çalışıyor, Lenovo 'nunki gibi dokunmatikli, dönebilen falan bir ekranı varsa kesinlikle kullanılır. Spotify: Web arayüzü hantal kalıyor, Linux için istemcisi var onu kurup kullanınca iyi. Bir de CLI uygulaması yapmış biri ama henüz Alpha, hızı olağanüstü tabii grafiksiz olduğundan, ileride ona geçmeyi düşünüyorum. Sublime Text: Git, Gist ve Linter ile birlikte kullanıyorum, masaüstü kurulumum tabii daha rahat ama (ekran, klavye vs)  bu da sorunsuz ve hızlı çalışıyor, balkonda bir iki kod karalamak, ya da sıkılıp bir şeyler yazmak için ideal. Genel ofis uygulamaları, Word ağırlıklı: LibreOffice ile hallediyorum, memnunum. Tabii altı üstü düz yazı yazıyorum o yüzden de olabilir. SSH ve VNC istemcisi: Sunucularıma bağlanmak için kullanıyorum, VNC'yi de VMware ile birlikte kullanıyorum, kas gücü gerektirecek işlerde masaüstümdeki VM'lerime bağlanıyorum balkondan, uzaktan hallediyorum, nadiren ihtiyaç oluyor gerçi. (GameStream da denedim, çalıştı ama performanslı olmadı o. Biraz daha iyi bir model olsa götürecek ışığı gördüm ama) Oyun oynamıyorum hiç, zaten ne ekranı ne donanımı o işlere imkan tanıyor. Yine de arada bir sıkılırsam Alter Aeon diye bir MUD var, text-tabanlı olayları seviyorsanız Telnet 'ten bağlanıp gayet güzel oynanıyor. Onun dışında zaten üç kuruşa Android telefonlar, 100 liralık ikinci el PSP 'ler suya götürür susuz getirir bu aletleri oyun konu olunca.  
    Ben evde çöp gibi boş boş yatan netbookumu böyle canlandırdım, şimdilerle elimden düşmüyor, gittiğim yere de yanımda götürüyorum, öneririm size de.
  11. özkaradağ liked şu konuya bir mesaj by kman in Windows 10 üzerine   
    Aynı kampanyadan ben de win8 anahtarı aldım. Daha sonra win8'i tamamen kaldırıp sistemde hiç windows olmadan kullandım. Fikir değiştirip win8'i tekrar yüklediğimde, ilk açılıştan sonra "Bu anahtar yükseltme anahtarı, windows sıfırdan yüklendiği için aktive etmiyoruz" dedi. WinXP cdsi ile tekrar format atıp XP yükledikten sonra win8 yükleyince bu sefer anahtarı kabul etti.
     
    Buna dayanarak muhtemelen şöyle bir yol izlenmeli:
     
    - Sistemde hiç windows yoksa herhangi bir windows sürümü yüklenir (korsan falan farketmez)
    - win8 yüklenir, anahtarı ile aktive edilip 8.1 e güncellenir
    - win8.1 içerisinden win10 güncellemesi yapılır (Bu adım tam olarak nasıl olacak bilmiyorum, bir teknoseyir gündem değerlendirmesinde yapılan yoruma göre diyelim.)
     
    Bütün bunları yapmak için win10'un çıkmasından itibaren bir yıl zaman var.