ZvAnA

Benim sata olsun, nvme olsun tüm ssd'lerimin hepsinde %10 overprovision var. 

Bu gibi durumlarda kardeş sistemlerini bu şekilde kullanmak her zaman en mantıklı olandır. 

Tarihi denedim ve gerçekten çok güzel oldu, paylaşım için teşekkürler  Zeytinyağını çok az kullanmak lazım, çıtırlığı sevenler için

Kioxia 2TB NVMe SSD 2TB
 

Güle güle kullan.
1990'larda ben de kendi çapımda çalıyordum, o zamanlardan hatırımda Admira Artista diye bir klasik gitar kaldı halen var mı bilmiyorum, gayet iyi diye hatırlıyorum o zamanlardan.

Biliyoruz da konuşuyoruz kardeşiiiiiiiiiyyym. Neyse en azından bir forumdaşın daha cebinden çıkacak gereksiz paraya engel olmuş olduk.  
Abi valla bizim hanımın bana öğrettiği patates kızartması tarifi şöyle; (Yaklaşık bir fırın tepsisi patates kızartması için geçerlidir.)
Öncelikle patatesleri soyup yıkadıktan sonra dilimliyoruz. Püf noktalardan birisi çok kalın dilimlememek. En kalını parmak kalınlığında olsa yeter. Ama ne kadar ince o kadar çıtır. Sonra patateslerin hepsini alabilecek bir kaba dibini dolduracak kadar yarım bardak diyelim kaynar su koyuyoruz. Bu kaynar suya (püf nokta 2); iki çorba kaşığı kadar karbonat ve bir çorba kaşığı tuz atıyor. Kaynar su olmasının sebebi tuz ve karbonatın erimesini sağlamak. Karıştıktan sonra üzerini kab dolacak şekilde soğuk suyla tamamlıyoruz ve dilimlenmiş patatesleri içine atıyoruz. Patatesler nişastasını bırakana kadar bekletiyoruz. Genelde 10-15 dak. gibi bir süre. Su zaten epey bir grileşiyor. Yeterince bekledikten sonra kabı boşaltıp şeffaf su olana kadar kabda patatesleri tekrar yıkıyoruz. yıkadıktan sonra yine püf noktalardan biri set üzerine serdiğimiz bir havlunun üzerine patatesleri yayıyoruz ve havlu ile üstünü kapatıp bildiğin elimizle havluya hafif hafif bastırıp kurumasına yardımcı oluyoruz. Burası çok önemli, iyice sudan arındırılmayan patates haşlanmış gibi olur. Çıtır olmaz. Bu işin olmazsa olmazı bu. Patatesler kururken bir yandan isteğe bağlı olarak ayrı bir kaba çeşitli baharat karışımları hazırlanabilir. Patateslerin kuruduğunu düşündüğümüz zaman bir su bardağına dibinden bir buçuk, iki parmak kadar olacak şekilde zeytinyağı dolduruyoruz. İsteyen ayçiçek yağı da kullanabilir. Yağı yine bir kabın içinde patateslerin üzerine döküp harmanlıyoruz. Burada yine çıtırlık için iki tatlı  kaşığı hatta 3 olabilir tuz eklemenizi şiddetle öneririm. Dileyen bu şamada hazırladığı baharatları da boca edebilir. İyice harmanladıktan sonra patatesleri üzerine yağlı kağıt serdiğimiz tepsiye alıp yayıyoruz. 220 derecede, üst ızgara açık ve fanlı modda fırına veriyoruz. Üstler altın sarısı rengine biraz yaklaşınca bir defa kapağı açıp patatesler ters yüz olacak şekilde karıştırıyoruz. Diğer ksımlar da rengini aldıktan sonra fırından çıkarıyoruz patatesleri. Biz hep bu şekilde yapıyoruz ve şimdiye kadar ayrı bir lezzet arayışına girmemiz gerekmedi patates kızartması için. Gayet leziz oluyor. Dışı çıtır içi de çok kuru olmadan pişiyor. Bazen fırında unuttuğumuz oluyor o zaman kuru oluyor işte. Süre de maalesef artık patatesin cinsinden midir başka birşeyden mi farklı farklı oluyor pişme süreleri. O yüzden renk tanımını verdim.

Yeni yılda aldığım gitarımın yanında uyduruk bir kılıf vermişlerdi. Bayramda da eş dosta giderken gitarımı da devamlı taşımam gerekti ve farkına vardım ki adam gibi bir taşıma çantası lazım.
Gitar Cordoba Protege C1, klasik bir gitar. Cordoba'nın kendi orjinal bir çantasını alayım dedim ama sağda solda bir iki sağı solu pörtlemiş fotosunu görünce başka birşey bakayım dedim ve aşağıdaki Wagon 05 serisi V2 diye geçen çantayı 885 TL'ye aldım. Kesinlikle fiyatını hakeden çok kaliteli bir ürün. Cordoba'nın çantasına göre hem önde, arkada hatta omuz askılığında bile bir sürü gözü var, hem daha ucuz hem de açıkçası daha kaliteli duruyor.  Herhangi bir enstrümanı olan varsa ve bir taşıma çantası almayı düşünürse bu Wagon markasının modellerine mutlaka baksın,  kesinlikle tavsiye ederim.
  
 

Yeni yılda aldığım gitarımın yanında uyduruk bir kılıf vermişlerdi. Bayramda da eş dosta giderken gitarımı da devamlı taşımam gerekti ve farkına vardım ki adam gibi bir taşıma çantası lazım.
Gitar Cordoba Protege C1, klasik bir gitar. Cordoba'nın kendi orjinal bir çantasını alayım dedim ama sağda solda bir iki sağı solu pörtlemiş fotosunu görünce başka birşey bakayım dedim ve aşağıdaki Wagon 05 serisi V2 diye geçen çantayı 885 TL'ye aldım. Kesinlikle fiyatını hakeden çok kaliteli bir ürün. Cordoba'nın çantasına göre hem önde, arkada hatta omuz askılığında bile bir sürü gözü var, hem daha ucuz hem de açıkçası daha kaliteli duruyor.  Herhangi bir enstrümanı olan varsa ve bir taşıma çantası almayı düşünürse bu Wagon markasının modellerine mutlaka baksın,  kesinlikle tavsiye ederim.
  
 

Yeni yılda aldığım gitarımın yanında uyduruk bir kılıf vermişlerdi. Bayramda da eş dosta giderken gitarımı da devamlı taşımam gerekti ve farkına vardım ki adam gibi bir taşıma çantası lazım.
Gitar Cordoba Protege C1, klasik bir gitar. Cordoba'nın kendi orjinal bir çantasını alayım dedim ama sağda solda bir iki sağı solu pörtlemiş fotosunu görünce başka birşey bakayım dedim ve aşağıdaki Wagon 05 serisi V2 diye geçen çantayı 885 TL'ye aldım. Kesinlikle fiyatını hakeden çok kaliteli bir ürün. Cordoba'nın çantasına göre hem önde, arkada hatta omuz askılığında bile bir sürü gözü var, hem daha ucuz hem de açıkçası daha kaliteli duruyor.  Herhangi bir enstrümanı olan varsa ve bir taşıma çantası almayı düşünürse bu Wagon markasının modellerine mutlaka baksın,  kesinlikle tavsiye ederim.
  
 

Yeni yılda aldığım gitarımın yanında uyduruk bir kılıf vermişlerdi. Bayramda da eş dosta giderken gitarımı da devamlı taşımam gerekti ve farkına vardım ki adam gibi bir taşıma çantası lazım.
Gitar Cordoba Protege C1, klasik bir gitar. Cordoba'nın kendi orjinal bir çantasını alayım dedim ama sağda solda bir iki sağı solu pörtlemiş fotosunu görünce başka birşey bakayım dedim ve aşağıdaki Wagon 05 serisi V2 diye geçen çantayı 885 TL'ye aldım. Kesinlikle fiyatını hakeden çok kaliteli bir ürün. Cordoba'nın çantasına göre hem önde, arkada hatta omuz askılığında bile bir sürü gözü var, hem daha ucuz hem de açıkçası daha kaliteli duruyor.  Herhangi bir enstrümanı olan varsa ve bir taşıma çantası almayı düşünürse bu Wagon markasının modellerine mutlaka baksın,  kesinlikle tavsiye ederim.
  
 

Evet, Undervolt ile 23.000 grafik skorunu geçti kart, ayarlar 1090mV çekirdek voltajı, 2750MHz maximum speed, memory için 2150Mhz ve Fast Timing Enabled, power limit %115.
 

İlk defa Halo oynadım ben de geçenlerde. Açıkçası bir maç yapıp bu muymuş deyip çıktım. Senaryolu oyunlarını bilmem ama multiplayerı çok tırt yani. Harita desen 15 sene öncesinin haritaları gibi, grafikler sıradan vs. vs. Bir daha yüzüne bakmam. Bunu oynayacağıma CoD, Owerwatch, pubg, hatta hiç beğenmediğim BF'yi oynarım, o bile daha iyi.

İlk defa Halo oynadım ben de geçenlerde. Açıkçası bir maç yapıp bu muymuş deyip çıktım. Senaryolu oyunlarını bilmem ama multiplayerı çok tırt yani. Harita desen 15 sene öncesinin haritaları gibi, grafikler sıradan vs. vs. Bir daha yüzüne bakmam. Bunu oynayacağıma CoD, Owerwatch, pubg, hatta hiç beğenmediğim BF'yi oynarım, o bile daha iyi.

Mevzuat değiştiği için uygulamada nasıl olacağını kimse bilmiyor. Netleşince göreceğiz. Bir kaç hafta bekleyip izlemek lazım.

Mevzuat değiştiği için uygulamada nasıl olacağını kimse bilmiyor. Netleşince göreceğiz. Bir kaç hafta bekleyip izlemek lazım.

masaüstünde takılırken, sistem idle iken PSU fanının çalışmıyor oluşu iyice sessizleştirdi sistemi.
hatta silverstone kasanın 3 büyük fanını da kendi kontrolcülerinden çıkarıp, anakarta bağlamayı düşünüyorum.
onları da kaparsam gece sıfır ses olacak sistem. memnunum PSU'dan.

Biliyoruz da konuşuyoruz kardeşiiiiiiiiiyyym. Neyse en azından bir forumdaşın daha cebinden çıkacak gereksiz paraya engel olmuş olduk.  
Abi valla bizim hanımın bana öğrettiği patates kızartması tarifi şöyle; (Yaklaşık bir fırın tepsisi patates kızartması için geçerlidir.)
Öncelikle patatesleri soyup yıkadıktan sonra dilimliyoruz. Püf noktalardan birisi çok kalın dilimlememek. En kalını parmak kalınlığında olsa yeter. Ama ne kadar ince o kadar çıtır. Sonra patateslerin hepsini alabilecek bir kaba dibini dolduracak kadar yarım bardak diyelim kaynar su koyuyoruz. Bu kaynar suya (püf nokta 2); iki çorba kaşığı kadar karbonat ve bir çorba kaşığı tuz atıyor. Kaynar su olmasının sebebi tuz ve karbonatın erimesini sağlamak. Karıştıktan sonra üzerini kab dolacak şekilde soğuk suyla tamamlıyoruz ve dilimlenmiş patatesleri içine atıyoruz. Patatesler nişastasını bırakana kadar bekletiyoruz. Genelde 10-15 dak. gibi bir süre. Su zaten epey bir grileşiyor. Yeterince bekledikten sonra kabı boşaltıp şeffaf su olana kadar kabda patatesleri tekrar yıkıyoruz. yıkadıktan sonra yine püf noktalardan biri set üzerine serdiğimiz bir havlunun üzerine patatesleri yayıyoruz ve havlu ile üstünü kapatıp bildiğin elimizle havluya hafif hafif bastırıp kurumasına yardımcı oluyoruz. Burası çok önemli, iyice sudan arındırılmayan patates haşlanmış gibi olur. Çıtır olmaz. Bu işin olmazsa olmazı bu. Patatesler kururken bir yandan isteğe bağlı olarak ayrı bir kaba çeşitli baharat karışımları hazırlanabilir. Patateslerin kuruduğunu düşündüğümüz zaman bir su bardağına dibinden bir buçuk, iki parmak kadar olacak şekilde zeytinyağı dolduruyoruz. İsteyen ayçiçek yağı da kullanabilir. Yağı yine bir kabın içinde patateslerin üzerine döküp harmanlıyoruz. Burada yine çıtırlık için iki tatlı  kaşığı hatta 3 olabilir tuz eklemenizi şiddetle öneririm. Dileyen bu şamada hazırladığı baharatları da boca edebilir. İyice harmanladıktan sonra patatesleri üzerine yağlı kağıt serdiğimiz tepsiye alıp yayıyoruz. 220 derecede, üst ızgara açık ve fanlı modda fırına veriyoruz. Üstler altın sarısı rengine biraz yaklaşınca bir defa kapağı açıp patatesler ters yüz olacak şekilde karıştırıyoruz. Diğer ksımlar da rengini aldıktan sonra fırından çıkarıyoruz patatesleri. Biz hep bu şekilde yapıyoruz ve şimdiye kadar ayrı bir lezzet arayışına girmemiz gerekmedi patates kızartması için. Gayet leziz oluyor. Dışı çıtır içi de çok kuru olmadan pişiyor. Bazen fırında unuttuğumuz oluyor o zaman kuru oluyor işte. Süre de maalesef artık patatesin cinsinden midir başka birşeyden mi farklı farklı oluyor pişme süreleri. O yüzden renk tanımını verdim.

Her gün en az bir saat gitarla vakit geçirmeye devam ediyorum. Hatta çoğu zaman artık parmak acısından basamadığım tellerden cızırtılar duymaya başlayana kadar saatlerce gitar elimde oluyor. Misafirliklere de gitarımla birlikte davet edilmeye başlandım.  En azından çevremdekilere sevdikleri veya güncel şarkılarla keyifli zaman geçirtmeye başladım. Şuan çalmak istediğim bir çok parçayı bazılarını arpejle, bazılarını solo, bazılarını ritm ve basit akorlarla çalabiliyorum. Akorlar arasındaki duraklamalarım da çalmaya devam ettikçe kayboldu. Tabi hâlâ bareli akor basamıyorum. Zaten açıkçası temel akorları oturtana kadar da özel bir çalışma yapmadım. Diğer bir sorunum da yeni bir ritmle karşılaştığımda, çalabiliyorum ama çalarken söyleyemiyorum. Ama vals, folkun türevleri gibi içselleştirdiğim ritmlerde çok rahat ediyorum. Sanırım her yeni ritm için de ayrıca çalışmak gerekiyor. 
Tel değişim güncelleme: İlk mesajımda taktığımı söylediğim pitbull stringsler önceki savarez telleri tını olarak aratıyor gibi. Gitarın savarez telleriyle önceki tınısını bilmesem rahatsız etmezdi muhtemelen ama üstelik daha da acemiyken kullandım o telleri ve çok daha farklıydı.

Başarılar.
Zamanında çok uğraştım, özellikle elektro gitarla epey uzun süre zaman geçirmişliğim var. Gel zaman git zaman kenarda atılı kalan bir enstrüman olarak kaldı. En son 2. elektromu sattıktan sonra kenarda bir klasik gitarım var, onuda çok uzun zamandır elime alıp çalmadım gerçide arada bi eserse ruh halimi yansıtır doğaçlama solo ya da bir backing üstüne takılmak hoş oluyor. Onun dışında lise yıllarımda arkadaşlarla grup şeklinde birşeyler yapalım isteğiyle yola çıkmam ama yolda yalnız kalmam bir kaç sene sürekli solo üzerine yoğunlaşıp gelişmemi sağlamıştı. O dönemler köpek gibi Guitar pro programından tablarla falan boğuşup Metallica, Slayer, Megadeth vs epey kasmıştım. Sonra Bir ara Dream Theater John Petrucciyi kendime idol almışlığım vardı. Hey gidi günler baya anılarım vardır...
Askere gideceğim sıra o zaman ki B.C. Rich Warlock kasa gitarımı satmıştım. Aradan yıllar geçtikten sonra Jackson gitarımı alıp 1 sene kadar falan bende kalmıştı o süreçte hamlaşmışlığın ve yeteri zaman ayıramamanın etkisiyle baya yavaşlamıştım artık Yine de kendi çapımda eğlenebileceğim kadar arada çalıyordum.
Enstrüman olayı hani araba için derler ya 2. karın gibidir diye, asıl enstrüman için kullanılması gereken bir tabir olmalı bence o. İlgilenmezsen sana küsmeye başlıyor, bu bir tabir belki ama aranı ne kadar açarsan zamanla kendin o farkı hissedebiliyorsun.
Normalde metal ve rock adamıyımdır ama yılların verdiği doygunluk ve kulak zevki genişliğinin gelişmesi vs derken ve açıkcası tek başına takılınca + yine yeti kapasitenle çıkabildiğin yere kadar birşeyler yapabiliyorsun. Son zaman elektromu satmadan şu tarz amatörce bişiler kaydetmişim  Tabi o zamanlar melankolik kafalar yaşadığım içinde o anın kafasına göre müzik çıkmış
https://www.youtube.com/watch?v=2fCYz20Iyp0
https://www.youtube.com/watch?v=n4RWUF3JK8M
 

@stardust, @CandleGarden napayım yaw, tarif etmek için başka nasıl yazayım.

Biliyoruz da konuşuyoruz kardeşiiiiiiiiiyyym. Neyse en azından bir forumdaşın daha cebinden çıkacak gereksiz paraya engel olmuş olduk.  
Abi valla bizim hanımın bana öğrettiği patates kızartması tarifi şöyle; (Yaklaşık bir fırın tepsisi patates kızartması için geçerlidir.)
Öncelikle patatesleri soyup yıkadıktan sonra dilimliyoruz. Püf noktalardan birisi çok kalın dilimlememek. En kalını parmak kalınlığında olsa yeter. Ama ne kadar ince o kadar çıtır. Sonra patateslerin hepsini alabilecek bir kaba dibini dolduracak kadar yarım bardak diyelim kaynar su koyuyoruz. Bu kaynar suya (püf nokta 2); iki çorba kaşığı kadar karbonat ve bir çorba kaşığı tuz atıyor. Kaynar su olmasının sebebi tuz ve karbonatın erimesini sağlamak. Karıştıktan sonra üzerini kab dolacak şekilde soğuk suyla tamamlıyoruz ve dilimlenmiş patatesleri içine atıyoruz. Patatesler nişastasını bırakana kadar bekletiyoruz. Genelde 10-15 dak. gibi bir süre. Su zaten epey bir grileşiyor. Yeterince bekledikten sonra kabı boşaltıp şeffaf su olana kadar kabda patatesleri tekrar yıkıyoruz. yıkadıktan sonra yine püf noktalardan biri set üzerine serdiğimiz bir havlunun üzerine patatesleri yayıyoruz ve havlu ile üstünü kapatıp bildiğin elimizle havluya hafif hafif bastırıp kurumasına yardımcı oluyoruz. Burası çok önemli, iyice sudan arındırılmayan patates haşlanmış gibi olur. Çıtır olmaz. Bu işin olmazsa olmazı bu. Patatesler kururken bir yandan isteğe bağlı olarak ayrı bir kaba çeşitli baharat karışımları hazırlanabilir. Patateslerin kuruduğunu düşündüğümüz zaman bir su bardağına dibinden bir buçuk, iki parmak kadar olacak şekilde zeytinyağı dolduruyoruz. İsteyen ayçiçek yağı da kullanabilir. Yağı yine bir kabın içinde patateslerin üzerine döküp harmanlıyoruz. Burada yine çıtırlık için iki tatlı  kaşığı hatta 3 olabilir tuz eklemenizi şiddetle öneririm. Dileyen bu şamada hazırladığı baharatları da boca edebilir. İyice harmanladıktan sonra patatesleri üzerine yağlı kağıt serdiğimiz tepsiye alıp yayıyoruz. 220 derecede, üst ızgara açık ve fanlı modda fırına veriyoruz. Üstler altın sarısı rengine biraz yaklaşınca bir defa kapağı açıp patatesler ters yüz olacak şekilde karıştırıyoruz. Diğer ksımlar da rengini aldıktan sonra fırından çıkarıyoruz patatesleri. Biz hep bu şekilde yapıyoruz ve şimdiye kadar ayrı bir lezzet arayışına girmemiz gerekmedi patates kızartması için. Gayet leziz oluyor. Dışı çıtır içi de çok kuru olmadan pişiyor. Bazen fırında unuttuğumuz oluyor o zaman kuru oluyor işte. Süre de maalesef artık patatesin cinsinden midir başka birşeyden mi farklı farklı oluyor pişme süreleri. O yüzden renk tanımını verdim.

Biliyoruz da konuşuyoruz kardeşiiiiiiiiiyyym. Neyse en azından bir forumdaşın daha cebinden çıkacak gereksiz paraya engel olmuş olduk.  
Abi valla bizim hanımın bana öğrettiği patates kızartması tarifi şöyle; (Yaklaşık bir fırın tepsisi patates kızartması için geçerlidir.)
Öncelikle patatesleri soyup yıkadıktan sonra dilimliyoruz. Püf noktalardan birisi çok kalın dilimlememek. En kalını parmak kalınlığında olsa yeter. Ama ne kadar ince o kadar çıtır. Sonra patateslerin hepsini alabilecek bir kaba dibini dolduracak kadar yarım bardak diyelim kaynar su koyuyoruz. Bu kaynar suya (püf nokta 2); iki çorba kaşığı kadar karbonat ve bir çorba kaşığı tuz atıyor. Kaynar su olmasının sebebi tuz ve karbonatın erimesini sağlamak. Karıştıktan sonra üzerini kab dolacak şekilde soğuk suyla tamamlıyoruz ve dilimlenmiş patatesleri içine atıyoruz. Patatesler nişastasını bırakana kadar bekletiyoruz. Genelde 10-15 dak. gibi bir süre. Su zaten epey bir grileşiyor. Yeterince bekledikten sonra kabı boşaltıp şeffaf su olana kadar kabda patatesleri tekrar yıkıyoruz. yıkadıktan sonra yine püf noktalardan biri set üzerine serdiğimiz bir havlunun üzerine patatesleri yayıyoruz ve havlu ile üstünü kapatıp bildiğin elimizle havluya hafif hafif bastırıp kurumasına yardımcı oluyoruz. Burası çok önemli, iyice sudan arındırılmayan patates haşlanmış gibi olur. Çıtır olmaz. Bu işin olmazsa olmazı bu. Patatesler kururken bir yandan isteğe bağlı olarak ayrı bir kaba çeşitli baharat karışımları hazırlanabilir. Patateslerin kuruduğunu düşündüğümüz zaman bir su bardağına dibinden bir buçuk, iki parmak kadar olacak şekilde zeytinyağı dolduruyoruz. İsteyen ayçiçek yağı da kullanabilir. Yağı yine bir kabın içinde patateslerin üzerine döküp harmanlıyoruz. Burada yine çıtırlık için iki tatlı  kaşığı hatta 3 olabilir tuz eklemenizi şiddetle öneririm. Dileyen bu şamada hazırladığı baharatları da boca edebilir. İyice harmanladıktan sonra patatesleri üzerine yağlı kağıt serdiğimiz tepsiye alıp yayıyoruz. 220 derecede, üst ızgara açık ve fanlı modda fırına veriyoruz. Üstler altın sarısı rengine biraz yaklaşınca bir defa kapağı açıp patatesler ters yüz olacak şekilde karıştırıyoruz. Diğer ksımlar da rengini aldıktan sonra fırından çıkarıyoruz patatesleri. Biz hep bu şekilde yapıyoruz ve şimdiye kadar ayrı bir lezzet arayışına girmemiz gerekmedi patates kızartması için. Gayet leziz oluyor. Dışı çıtır içi de çok kuru olmadan pişiyor. Bazen fırında unuttuğumuz oluyor o zaman kuru oluyor işte. Süre de maalesef artık patatesin cinsinden midir başka birşeyden mi farklı farklı oluyor pişme süreleri. O yüzden renk tanımını verdim.

@stardust, @CandleGarden napayım yaw, tarif etmek için başka nasıl yazayım.

Genelde mayıs ayında geliyor fifa gamepass'e. Muhtemelen yine mayıs ayı içinde gelecektir.

Biliyoruz da konuşuyoruz kardeşiiiiiiiiiyyym. Neyse en azından bir forumdaşın daha cebinden çıkacak gereksiz paraya engel olmuş olduk.  
Abi valla bizim hanımın bana öğrettiği patates kızartması tarifi şöyle; (Yaklaşık bir fırın tepsisi patates kızartması için geçerlidir.)
Öncelikle patatesleri soyup yıkadıktan sonra dilimliyoruz. Püf noktalardan birisi çok kalın dilimlememek. En kalını parmak kalınlığında olsa yeter. Ama ne kadar ince o kadar çıtır. Sonra patateslerin hepsini alabilecek bir kaba dibini dolduracak kadar yarım bardak diyelim kaynar su koyuyoruz. Bu kaynar suya (püf nokta 2); iki çorba kaşığı kadar karbonat ve bir çorba kaşığı tuz atıyor. Kaynar su olmasının sebebi tuz ve karbonatın erimesini sağlamak. Karıştıktan sonra üzerini kab dolacak şekilde soğuk suyla tamamlıyoruz ve dilimlenmiş patatesleri içine atıyoruz. Patatesler nişastasını bırakana kadar bekletiyoruz. Genelde 10-15 dak. gibi bir süre. Su zaten epey bir grileşiyor. Yeterince bekledikten sonra kabı boşaltıp şeffaf su olana kadar kabda patatesleri tekrar yıkıyoruz. yıkadıktan sonra yine püf noktalardan biri set üzerine serdiğimiz bir havlunun üzerine patatesleri yayıyoruz ve havlu ile üstünü kapatıp bildiğin elimizle havluya hafif hafif bastırıp kurumasına yardımcı oluyoruz. Burası çok önemli, iyice sudan arındırılmayan patates haşlanmış gibi olur. Çıtır olmaz. Bu işin olmazsa olmazı bu. Patatesler kururken bir yandan isteğe bağlı olarak ayrı bir kaba çeşitli baharat karışımları hazırlanabilir. Patateslerin kuruduğunu düşündüğümüz zaman bir su bardağına dibinden bir buçuk, iki parmak kadar olacak şekilde zeytinyağı dolduruyoruz. İsteyen ayçiçek yağı da kullanabilir. Yağı yine bir kabın içinde patateslerin üzerine döküp harmanlıyoruz. Burada yine çıtırlık için iki tatlı  kaşığı hatta 3 olabilir tuz eklemenizi şiddetle öneririm. Dileyen bu şamada hazırladığı baharatları da boca edebilir. İyice harmanladıktan sonra patatesleri üzerine yağlı kağıt serdiğimiz tepsiye alıp yayıyoruz. 220 derecede, üst ızgara açık ve fanlı modda fırına veriyoruz. Üstler altın sarısı rengine biraz yaklaşınca bir defa kapağı açıp patatesler ters yüz olacak şekilde karıştırıyoruz. Diğer ksımlar da rengini aldıktan sonra fırından çıkarıyoruz patatesleri. Biz hep bu şekilde yapıyoruz ve şimdiye kadar ayrı bir lezzet arayışına girmemiz gerekmedi patates kızartması için. Gayet leziz oluyor. Dışı çıtır içi de çok kuru olmadan pişiyor. Bazen fırında unuttuğumuz oluyor o zaman kuru oluyor işte. Süre de maalesef artık patatesin cinsinden midir başka birşeyden mi farklı farklı oluyor pişme süreleri. O yüzden renk tanımını verdim.