Najaz

CHW
  • Mesaj sayısı

    5.656
  • Üyelik tarihi

  • Son ziyareti

  • Days Won

    540

Reputation Activity

  1. rammstein liked şu konuya bir mesaj by Najaz in kitap önerisi   
  2. Altan Yoklar liked şu konuya bir mesaj by Najaz in araç tavsiyesi   
     

  3. KaraSinek liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Mobil Kaza Tutanağı Akıllı Telefon Uygulaması   
    Merhaba dikkatsiz ve bahtsız arkadaşlar,
     
    Trafik kazasına karıştığınızda, polis çağırmadan kaza yerinde tutanak tutabiliyoruz. Bu tutanağı oluşturmayı kolaylaştırmak için, akıllı telefonlarda çalışan bir uygulama geliştirilmiş. Ehliyet sahibi tüm arkadaşların telefonlarına yüklemelerini tavsiye ederim. Umarım kullanmak zorunda kalmazsınız...
     
    Mobil Kaza Tutanağı - Google Play
     
    Mobil Kaza Tutanağı - Apple AppStore
     
     
  4. Griffon liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Zalman Reserator 1 Plus Harici Su Soğutma Sistemi (İnceleme 3., Aktif Soğutma Mod'u 4. Sayfada)   
    Evet arkadaşlar; aşama aşama yaptığım işleri anlatayım 
     
     
    1. VGA Blok
     
    DH 2. el forumlarından sıfır olarak 230 TL'ye satın aldığım EKWB EK-FC R9-290X - Nickel (Rev.2.0) model full-cover VGA blok. Bloğun yanında 2 adet kör tapa, bu kör tapaları sıkmak için ufak bir alyan anahtar ve EK'nın kendi termal macunu geliyor. Bu macun ısıyı iletiyor ama elektiriksel anlamda yalıtımlı. Bloğun kutusundan rakor çıkmıyor. Fotoğrafta gördüğünüz iki adet sıkmatik rakor, Reserator setin içinden çıkan ama mefta olan flowmeter'in rakorları. Bunların bağlantı çapı G1/4 imiş, bu yüzden EK bloğa tam uydu  Görsel olarak da setteki diğer sıkmatik rakorlardan daha güzel gözüktükleri için bloğun üstünde bunları kullandım.
     
    VGA bloğun web sayfasında, bloğun hangi R9 290 kartlarla uyumlu olduğunu gösteren bir tablo var. Bu tabloda, benim kullandığım kart olan MSI R9 290 Twin Frozr 4S Gaming için tam uyumlu olduğu belirtilmiş; kartın yanındaki "Compatibility: Physical" ibaresi, bloğun EKWB personelince kart üzerinde bizzat denendiği ve uyumluluğun teyit edildiği anlamına geliyor.
     

     
     
    2. Flowmeter
     
    Setin içinde bulunan ve su akışını gösteren flowmeter kırık olunca, mecburen başka bir flowmeter edinmek zorunda kaldım. Yine DH 2. el forumlarında Thermaltake Flow TX model basit bir flowmeter ürününü 20 TL ödeyerek satın aldım. Bu ürün, üzerinde kelepçe takılan iki adet rakorla birlikte geldi. Elimde Reserator setinin içinden çıkan pratik kelepçelerden vardı, bu yüzden flowmeter'in rakorlarını hiç değiştirmeden bu haliyle kullandım.
     
    Flowmeter benim için neden önemliydi? Reserator'ün pompası çok ama çok sessiz çalışıyor; çalışıp çalışmadığını anlamanız çok zor; bu yüzden su akışını gösteren bir aparat şart oldu. Ayrıca seti 2. el aldığım için, setin benden önceki sahibi setin içinde bulunan silikon hortumları kendi sistemine göre kesip kullanmış. Yeterli hortum uzunluğu elde edebilmem için, iki hortum parçasını birleştirmem gerekiyordu. Flowmeter sayesinde bunu yapabildim.
     
    Aşağıdaki resimde, silikon hortumun bir ucunda Reserator'ün giriş-çıkış yuvalarına giren özel uç takılı. Bu özel uç sayesinde, sistemi bir yerden bir yere taşırken hortumları Reserator'den kolaylıkla ve soğutma sıvısı kaybı olmadan sökebiliyorsunuz. Bu özel uç, söküldüğünde sıvıyı içinde hapsediyor; içinde bir çeşit tıpa var.
     

     
    3. Soğutma Sıvısı
     
    Soğutma sıvısı olarak saf su ve Feser Base marka korozyon-alg önleyici katkı sıvısı kullandım. Feser katkı sıvısını Sanalpazar üzerinden 45 TL'ye satın aldım. Sıvı 50 ml olarak satılıyor ve bu 50 ml, 2 litre saf suya karıştırılarak kullanılıyor.
     
    Saf suyu önce "akü suyu" olarak, aşağıdaki resimde de görebileceğiniz 1 lt'lik plastik şişede, bir oto aksesuar dükkanından satın aldım. Bir litrelik bu şişelerden iki tanesine 6 TL ödedim. Ama sonra acı gerçek meydana çıktı  Deterjan ve kimyevi ürünler satan bir dükkanın önünden geçerken tesadüfen 4 lt'lik bidonlarda saf su sattıklarını öğrendim; 4 lt'sinin fiyatı 3 TL idi... Yani oto aksesuar satan dükkan bana saf suyu, 4 misli fiyatla satmıştı... Yedekte dursun diye bir bidon daha aldım tabii deterjancıdan   Kıssadan hisse, saf su lazım olursa adresiniz oto aksesuarcılar olmasın...
     


    4. Kasanın Operasyondan Önceki Hali
     
    Kullandığım kasa Silverstone Fortress FT02. Bu kasanın, anakartın arka çıkışlarının kasanın üst kısmına gelecek şekilde anakartı monte ettiğiniz bir yapısı var ve alt kısmında 3 adet 180 mm'lik devasa fanıyla, ısınan havanın yükselerek, fanların oluşturduğu hava kanalıyla kasayı üst kısımdan terketmesi prensibine dayanan bir soğutma sistemine sahip. İşlemci için halihazırda, 240 mm radyatörlü Silverstone TD02 hazır su soğutma kiti kullanıyordum. Bu kiti kasaya ilk monte ettiğimde, kasanın altında bulunan 2 adet 180 mm'lik fanın radyatöre üflediği havanın soğutma için yeterli olabileceğini düşünmüştüm ve kitin içinden çıkan 2 adet 120 mm'lik fanı radyatöre monte etmemiştim. Ancak zamanla şunu anladım: Grafik kartının soğutma bloğunun yapısı, 90 dereceye kadar ulaşan GPU'yu soğuturken oluşan tüm sıcak havayı kasa içine dolduruyordu ve bu da radyatörün daha fazla ısınmasına neden oluyordu. Bu yüzden, radyatörde biriken ısıyı daha çabuk tahliye edebilmek adına 2 adet 120 mm'lik fanı da kasaya dahil etmiştim. Reserator'ü satın almamdaki başlıca etkenlerden biri de, grafik kartının oluşturduğu ısıyı su soğutma yoluyla kasa dışına taşıyıp, CPU soğutucunun radyatörünün üzerindeki 2 fandan kurtulma fikriydi...
     

     

     
    5. Grafik Kartımız Operasyon Masasında
     
    Grafik kartını sistemden söküp masaya yatırdık... Soğutucu bloğunu, backplate'i ve soğutucu bloğun altında yer alan ve RAM'lerin bir kısmını soğutan aluminyum parçayı sökmek zor olmadı. Yalnız MSI GPU çevresindeki 4 vidadan birinin üstüne, kolaylıkla yırtılabilen bir garanti etiketi yapıştırmış. Bu etiketi zarar vermeden sökmek biraz zahmetli oldu; iğnenin ucuyla etiketin bir tarafını hafifçe yukarı kaldırmak ve daha sonra cımbızla etiketi yavaşça yerinden sökmek gerekiyor...
     

     

     
    6.) VGA Bloğunu Monte Ediyoruz...
     
    VGA bloğunu karta monte etmeden önce, bloğun üst tarafında kalacak 2 deliği kör tapalarla kapatmam gerekti. Bloğun yanında gelen alyan anahtar ile bu iş kolayca hallediliyor.
     

     
    Daha sonra, GPU üzerindeki termal macun kalıntılarını izopropil alkol, tuvalet kağıdı ve kulak temizleme çubuğu yardımıyla temizleyip, bloğun kutusundan çıkan EK termal macunu GPU üzerine uygulamak gerekiyor. Yine kutu içeriğinde bulunan ve RAM yongalarının boyutuna göre halihazırda kesilmiş olan, 0.5 mm kalınlığındaki termal pad'leri, RAM yongalarının üzerine yerleştiriyoruz. VRM yongaları için de, 1 mm kalınlığındaki termal padi ince uzun bir şerit halinde kesip uygun yere yerleştirmek lazım. Kutu içeriğindeki yönerge kağıdında, hangi bölgelere termal pad yerleştirmek gerektiği açıkça belirtilmiş...
     

     

     
    Macun-pad uygulama safhasını bitirdikten sonra, VGA bloğu kartın üzerine monte ediyoruz. Sıradaysa bloğa rakorları takma işi var...
     

     
     
    7. Rakorların Takılması
     
    Her ne kadar Zvana hocam gerek yok dese de, ben ne olur ne olmaz diye rakorların vidalı kısımlarına ince bir şerit Teflon bant sardım  Rakorları elle iyice sıktıktan sonra, uygun bir anahtarla çok az bir kuvvet daha uygulayarak iyice sıktım. Bu işlemden sonra grafik kartımız, kasaya monte edilmeye hazır hale geldi...
     

     

     
    8. Grafik Kartını Kasaya Takıyoruz ve Hortumları Monte Ediyoruz
     
    Grafik kartını kasaya yerleştirdikten sonra, hortum uçlarını rakorlara bağladım. Bu aşamada, bloğun üst tarafında kalan rakora su girişi, altta kalan rakora da su çıkışı bağlantısını yaptım. Bu şekilde su daha kolay devirdaim yapacak gibi geldi  Resimde de görebileceğiniz üzere, Silverstone TD02 soğutmanın radyatörü üzerindeki 2 adet 120 mm'lik fanı da söktüm.
     

     

     

     
    9. Hortumları Reserator'e Bağlıyoruz
     
    VGA bloğun rakorlarına hortum uçlarını bağladıktan sonra, hortumun diğer uçlarını Reserator'a bağlama vakti geldi... Hortum uçlarında halihazırda Reserator setin içinden çıkan hızlı bağlantı aparatları takılı. Bunları Reserator'e bağlamak çok basit bir işlem...
     

     

     
    10. 1 Saatlik Sızdırmazlık Testi ve Kasanın Yan Kapağını Kapatıyoruz
     
    Kasanın yan kapağını kapatmadan ve bilgisayarı çalıştırmadan önce Reserator'ü ve bağlantıları sızdırmaya karşı test etmemiz gerekiyor. 2 lt kadar saf suyu ve 50 ml'lik Feser base katkı sıvısını Reserator'ün içine boşaltıp, 1 saat kadar bir süreyle Reserator'ü çalıştırıyor ve bağlantı noktalarındaki olası bir sızdırmaya karşı sistemi gözlüyoruz. Bu aşamada bir salaklık yaptığımı itiraf etmeliyim  Feser katkı sıvısını, sızdırmazlık testi bittikten sonra saf suya karıştırmam gerekiyordu ama ben aceleyle ilk başta saf suya karıştırdım sıvıyı. Allahtan test esnasında herhangi bir sızdırma olmadı; eğer işler yolunda gitmeseydi zaten zar zor bulduğum katkı sıvısını ziyan etme riski ortaya çıkacaktı...
     
    Reserator 1 saatlik testten yüzünün akıyla çıktı ve kasanın yan kapağını kapatma vakti geldi. Bunu yapmak için, hortumları Reserator'dan sökmek gerekti, Reserator'ün özel hortum bağlantıları sayesinde bu esnada sıvı kaybı yaşamadım.
     
    Kasanın yan kapağında bulunan plexiglass pencerede, hortumların girebileceği çapta bir delik açtırmıştım. Bu işlemi plexiglass satışı ve kesimi yapan bir dükkanda 10 TL'ye yaptırdım. Kesimi CNC tezgahında yaptılar ve epey düzgün oldu diyebilirim...
     

     

     
     
    Sonuç: Sıfır Ses; 60 C
     
    Ve Reserator iş başında  1 saatlik Unigine Heaven testinde GPU 60 derece sıcaklıkta sabit kaldı. Fan sesi yok, pompa sesi yok; tamamen pasif soğutma ile elde ettiğim bu sonuç beni fazlasıyla memnun etti. Reserator sayesinde, kasa içinde gürültü üreten 4 fandan kurtulmuş oldum; GPU sıcaklığında da tam tamına 30 derece düşüş oldu. Hava soğutmada GPU'nun ürettiği ısı mecburen kasa içine dağılıyorken, su soğutma ile bu ısı kasa dışına taşınmaya başladı ve kasa içindeki diğer bileşenlerin ısınmasının da önüne geçilmiş oldu; bu durum CPU ısısına da doğrudan etki etti.
     

     

     
    Bu seti kurmanın bedeli bana toplamda şu oldu:
     
    265 TL Reserator seti (Sanalpazar üzerinden taksitle alındı)
    230 TL EKWB VGA Blok (DH 2. el forumlarından alındı)
    20 TL Flowmeter (DH 2. el forumlarından alındı)
    45 TL Feser Base katkı sıvısı (Sanalpazar üzerinden taksitle alındı)
    10 TL Saf su (Kazık yenilerek iki defa alındı) 
    10 TL Plexiglass kesim bedeli
    65 TL Ödediğim toplam kargo bedeli
     
    Toplam: 645 TL 
     
    Bu meblağ, dönemi geçmekte olan bir grafik kartını soğutmak için fuzuli bir harcama gibi görülebilir. Ama bu seti bir araya getirirken paradan çok daha kıymetli şeyler elde etmiş oldum. Zvana hocamın paha biçilmez katkılarıyla hem daha önce tamamen yabancısı olduğum bir konuda tecrübe ve bilgi edindim, hem de eski güzel günlerde yaptığımız gibi bilgisayar kasasının başına oturup saatlerce uğraşmanın tadına tekrar vardım... Bu tür şeyleri yapmayalı uzun zaman olmuştu, gerçekten özlemişim 
     
    Aslında Reserator'un kendisi uzun vadeli bir yatırım olarak görülebilir. Zira grafik kartını değiştirdiğimde, sadece uygun bir VGA blok alarak yeni kartı da Reserator ile soğutabilirim. R9 290 gibi çok ısınan bir kartın bile üstesinden geldiğine göre, önümüzdeki yıllarda da Reserator'ü emekli etmek zorunda kalmayacağım demektir 
  5. Hamso liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Zalman Reserator 1 Plus Harici Su Soğutma Sistemi (İnceleme 3., Aktif Soğutma Mod'u 4. Sayfada)   
    Sorunu çözdüm hocam Açma-kapama anahtarında sıkıntı varmış. Dur bakayım şunun içini açayım dedim, bir de baktım kablonun bir ucu boşta. Düzeltince sıkıntı kalmadı, pompa çalışıyor
     
    Hay bin pompa!!!
  6. Misafir
    Misafir liked şu konuya bir mesaj by Najaz in İzlemesek de olurdu dediğimiz filmler   
    John Wick'i izlememekle fazla bir şey kaybetmiş sayılmazsınız
  7. Griffon liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Zalman Reserator 1 Plus Harici Su Soğutma Sistemi (İnceleme 3., Aktif Soğutma Mod'u 4. Sayfada)   
    Evet arkadaşlar; aşama aşama yaptığım işleri anlatayım 
     
     
    1. VGA Blok
     
    DH 2. el forumlarından sıfır olarak 230 TL'ye satın aldığım EKWB EK-FC R9-290X - Nickel (Rev.2.0) model full-cover VGA blok. Bloğun yanında 2 adet kör tapa, bu kör tapaları sıkmak için ufak bir alyan anahtar ve EK'nın kendi termal macunu geliyor. Bu macun ısıyı iletiyor ama elektiriksel anlamda yalıtımlı. Bloğun kutusundan rakor çıkmıyor. Fotoğrafta gördüğünüz iki adet sıkmatik rakor, Reserator setin içinden çıkan ama mefta olan flowmeter'in rakorları. Bunların bağlantı çapı G1/4 imiş, bu yüzden EK bloğa tam uydu  Görsel olarak da setteki diğer sıkmatik rakorlardan daha güzel gözüktükleri için bloğun üstünde bunları kullandım.
     
    VGA bloğun web sayfasında, bloğun hangi R9 290 kartlarla uyumlu olduğunu gösteren bir tablo var. Bu tabloda, benim kullandığım kart olan MSI R9 290 Twin Frozr 4S Gaming için tam uyumlu olduğu belirtilmiş; kartın yanındaki "Compatibility: Physical" ibaresi, bloğun EKWB personelince kart üzerinde bizzat denendiği ve uyumluluğun teyit edildiği anlamına geliyor.
     

     
     
    2. Flowmeter
     
    Setin içinde bulunan ve su akışını gösteren flowmeter kırık olunca, mecburen başka bir flowmeter edinmek zorunda kaldım. Yine DH 2. el forumlarında Thermaltake Flow TX model basit bir flowmeter ürününü 20 TL ödeyerek satın aldım. Bu ürün, üzerinde kelepçe takılan iki adet rakorla birlikte geldi. Elimde Reserator setinin içinden çıkan pratik kelepçelerden vardı, bu yüzden flowmeter'in rakorlarını hiç değiştirmeden bu haliyle kullandım.
     
    Flowmeter benim için neden önemliydi? Reserator'ün pompası çok ama çok sessiz çalışıyor; çalışıp çalışmadığını anlamanız çok zor; bu yüzden su akışını gösteren bir aparat şart oldu. Ayrıca seti 2. el aldığım için, setin benden önceki sahibi setin içinde bulunan silikon hortumları kendi sistemine göre kesip kullanmış. Yeterli hortum uzunluğu elde edebilmem için, iki hortum parçasını birleştirmem gerekiyordu. Flowmeter sayesinde bunu yapabildim.
     
    Aşağıdaki resimde, silikon hortumun bir ucunda Reserator'ün giriş-çıkış yuvalarına giren özel uç takılı. Bu özel uç sayesinde, sistemi bir yerden bir yere taşırken hortumları Reserator'den kolaylıkla ve soğutma sıvısı kaybı olmadan sökebiliyorsunuz. Bu özel uç, söküldüğünde sıvıyı içinde hapsediyor; içinde bir çeşit tıpa var.
     

     
    3. Soğutma Sıvısı
     
    Soğutma sıvısı olarak saf su ve Feser Base marka korozyon-alg önleyici katkı sıvısı kullandım. Feser katkı sıvısını Sanalpazar üzerinden 45 TL'ye satın aldım. Sıvı 50 ml olarak satılıyor ve bu 50 ml, 2 litre saf suya karıştırılarak kullanılıyor.
     
    Saf suyu önce "akü suyu" olarak, aşağıdaki resimde de görebileceğiniz 1 lt'lik plastik şişede, bir oto aksesuar dükkanından satın aldım. Bir litrelik bu şişelerden iki tanesine 6 TL ödedim. Ama sonra acı gerçek meydana çıktı  Deterjan ve kimyevi ürünler satan bir dükkanın önünden geçerken tesadüfen 4 lt'lik bidonlarda saf su sattıklarını öğrendim; 4 lt'sinin fiyatı 3 TL idi... Yani oto aksesuar satan dükkan bana saf suyu, 4 misli fiyatla satmıştı... Yedekte dursun diye bir bidon daha aldım tabii deterjancıdan   Kıssadan hisse, saf su lazım olursa adresiniz oto aksesuarcılar olmasın...
     


    4. Kasanın Operasyondan Önceki Hali
     
    Kullandığım kasa Silverstone Fortress FT02. Bu kasanın, anakartın arka çıkışlarının kasanın üst kısmına gelecek şekilde anakartı monte ettiğiniz bir yapısı var ve alt kısmında 3 adet 180 mm'lik devasa fanıyla, ısınan havanın yükselerek, fanların oluşturduğu hava kanalıyla kasayı üst kısımdan terketmesi prensibine dayanan bir soğutma sistemine sahip. İşlemci için halihazırda, 240 mm radyatörlü Silverstone TD02 hazır su soğutma kiti kullanıyordum. Bu kiti kasaya ilk monte ettiğimde, kasanın altında bulunan 2 adet 180 mm'lik fanın radyatöre üflediği havanın soğutma için yeterli olabileceğini düşünmüştüm ve kitin içinden çıkan 2 adet 120 mm'lik fanı radyatöre monte etmemiştim. Ancak zamanla şunu anladım: Grafik kartının soğutma bloğunun yapısı, 90 dereceye kadar ulaşan GPU'yu soğuturken oluşan tüm sıcak havayı kasa içine dolduruyordu ve bu da radyatörün daha fazla ısınmasına neden oluyordu. Bu yüzden, radyatörde biriken ısıyı daha çabuk tahliye edebilmek adına 2 adet 120 mm'lik fanı da kasaya dahil etmiştim. Reserator'ü satın almamdaki başlıca etkenlerden biri de, grafik kartının oluşturduğu ısıyı su soğutma yoluyla kasa dışına taşıyıp, CPU soğutucunun radyatörünün üzerindeki 2 fandan kurtulma fikriydi...
     

     

     
    5. Grafik Kartımız Operasyon Masasında
     
    Grafik kartını sistemden söküp masaya yatırdık... Soğutucu bloğunu, backplate'i ve soğutucu bloğun altında yer alan ve RAM'lerin bir kısmını soğutan aluminyum parçayı sökmek zor olmadı. Yalnız MSI GPU çevresindeki 4 vidadan birinin üstüne, kolaylıkla yırtılabilen bir garanti etiketi yapıştırmış. Bu etiketi zarar vermeden sökmek biraz zahmetli oldu; iğnenin ucuyla etiketin bir tarafını hafifçe yukarı kaldırmak ve daha sonra cımbızla etiketi yavaşça yerinden sökmek gerekiyor...
     

     

     
    6.) VGA Bloğunu Monte Ediyoruz...
     
    VGA bloğunu karta monte etmeden önce, bloğun üst tarafında kalacak 2 deliği kör tapalarla kapatmam gerekti. Bloğun yanında gelen alyan anahtar ile bu iş kolayca hallediliyor.
     

     
    Daha sonra, GPU üzerindeki termal macun kalıntılarını izopropil alkol, tuvalet kağıdı ve kulak temizleme çubuğu yardımıyla temizleyip, bloğun kutusundan çıkan EK termal macunu GPU üzerine uygulamak gerekiyor. Yine kutu içeriğinde bulunan ve RAM yongalarının boyutuna göre halihazırda kesilmiş olan, 0.5 mm kalınlığındaki termal pad'leri, RAM yongalarının üzerine yerleştiriyoruz. VRM yongaları için de, 1 mm kalınlığındaki termal padi ince uzun bir şerit halinde kesip uygun yere yerleştirmek lazım. Kutu içeriğindeki yönerge kağıdında, hangi bölgelere termal pad yerleştirmek gerektiği açıkça belirtilmiş...
     

     

     
    Macun-pad uygulama safhasını bitirdikten sonra, VGA bloğu kartın üzerine monte ediyoruz. Sıradaysa bloğa rakorları takma işi var...
     

     
     
    7. Rakorların Takılması
     
    Her ne kadar Zvana hocam gerek yok dese de, ben ne olur ne olmaz diye rakorların vidalı kısımlarına ince bir şerit Teflon bant sardım  Rakorları elle iyice sıktıktan sonra, uygun bir anahtarla çok az bir kuvvet daha uygulayarak iyice sıktım. Bu işlemden sonra grafik kartımız, kasaya monte edilmeye hazır hale geldi...
     

     

     
    8. Grafik Kartını Kasaya Takıyoruz ve Hortumları Monte Ediyoruz
     
    Grafik kartını kasaya yerleştirdikten sonra, hortum uçlarını rakorlara bağladım. Bu aşamada, bloğun üst tarafında kalan rakora su girişi, altta kalan rakora da su çıkışı bağlantısını yaptım. Bu şekilde su daha kolay devirdaim yapacak gibi geldi  Resimde de görebileceğiniz üzere, Silverstone TD02 soğutmanın radyatörü üzerindeki 2 adet 120 mm'lik fanı da söktüm.
     

     

     

     
    9. Hortumları Reserator'e Bağlıyoruz
     
    VGA bloğun rakorlarına hortum uçlarını bağladıktan sonra, hortumun diğer uçlarını Reserator'a bağlama vakti geldi... Hortum uçlarında halihazırda Reserator setin içinden çıkan hızlı bağlantı aparatları takılı. Bunları Reserator'e bağlamak çok basit bir işlem...
     

     

     
    10. 1 Saatlik Sızdırmazlık Testi ve Kasanın Yan Kapağını Kapatıyoruz
     
    Kasanın yan kapağını kapatmadan ve bilgisayarı çalıştırmadan önce Reserator'ü ve bağlantıları sızdırmaya karşı test etmemiz gerekiyor. 2 lt kadar saf suyu ve 50 ml'lik Feser base katkı sıvısını Reserator'ün içine boşaltıp, 1 saat kadar bir süreyle Reserator'ü çalıştırıyor ve bağlantı noktalarındaki olası bir sızdırmaya karşı sistemi gözlüyoruz. Bu aşamada bir salaklık yaptığımı itiraf etmeliyim  Feser katkı sıvısını, sızdırmazlık testi bittikten sonra saf suya karıştırmam gerekiyordu ama ben aceleyle ilk başta saf suya karıştırdım sıvıyı. Allahtan test esnasında herhangi bir sızdırma olmadı; eğer işler yolunda gitmeseydi zaten zar zor bulduğum katkı sıvısını ziyan etme riski ortaya çıkacaktı...
     
    Reserator 1 saatlik testten yüzünün akıyla çıktı ve kasanın yan kapağını kapatma vakti geldi. Bunu yapmak için, hortumları Reserator'dan sökmek gerekti, Reserator'ün özel hortum bağlantıları sayesinde bu esnada sıvı kaybı yaşamadım.
     
    Kasanın yan kapağında bulunan plexiglass pencerede, hortumların girebileceği çapta bir delik açtırmıştım. Bu işlemi plexiglass satışı ve kesimi yapan bir dükkanda 10 TL'ye yaptırdım. Kesimi CNC tezgahında yaptılar ve epey düzgün oldu diyebilirim...
     

     

     
     
    Sonuç: Sıfır Ses; 60 C
     
    Ve Reserator iş başında  1 saatlik Unigine Heaven testinde GPU 60 derece sıcaklıkta sabit kaldı. Fan sesi yok, pompa sesi yok; tamamen pasif soğutma ile elde ettiğim bu sonuç beni fazlasıyla memnun etti. Reserator sayesinde, kasa içinde gürültü üreten 4 fandan kurtulmuş oldum; GPU sıcaklığında da tam tamına 30 derece düşüş oldu. Hava soğutmada GPU'nun ürettiği ısı mecburen kasa içine dağılıyorken, su soğutma ile bu ısı kasa dışına taşınmaya başladı ve kasa içindeki diğer bileşenlerin ısınmasının da önüne geçilmiş oldu; bu durum CPU ısısına da doğrudan etki etti.
     

     

     
    Bu seti kurmanın bedeli bana toplamda şu oldu:
     
    265 TL Reserator seti (Sanalpazar üzerinden taksitle alındı)
    230 TL EKWB VGA Blok (DH 2. el forumlarından alındı)
    20 TL Flowmeter (DH 2. el forumlarından alındı)
    45 TL Feser Base katkı sıvısı (Sanalpazar üzerinden taksitle alındı)
    10 TL Saf su (Kazık yenilerek iki defa alındı) 
    10 TL Plexiglass kesim bedeli
    65 TL Ödediğim toplam kargo bedeli
     
    Toplam: 645 TL 
     
    Bu meblağ, dönemi geçmekte olan bir grafik kartını soğutmak için fuzuli bir harcama gibi görülebilir. Ama bu seti bir araya getirirken paradan çok daha kıymetli şeyler elde etmiş oldum. Zvana hocamın paha biçilmez katkılarıyla hem daha önce tamamen yabancısı olduğum bir konuda tecrübe ve bilgi edindim, hem de eski güzel günlerde yaptığımız gibi bilgisayar kasasının başına oturup saatlerce uğraşmanın tadına tekrar vardım... Bu tür şeyleri yapmayalı uzun zaman olmuştu, gerçekten özlemişim 
     
    Aslında Reserator'un kendisi uzun vadeli bir yatırım olarak görülebilir. Zira grafik kartını değiştirdiğimde, sadece uygun bir VGA blok alarak yeni kartı da Reserator ile soğutabilirim. R9 290 gibi çok ısınan bir kartın bile üstesinden geldiğine göre, önümüzdeki yıllarda da Reserator'ü emekli etmek zorunda kalmayacağım demektir 
  8. Griffon liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Zalman Reserator 1 Plus Harici Su Soğutma Sistemi (İnceleme 3., Aktif Soğutma Mod'u 4. Sayfada)   
    Evet arkadaşlar; aşama aşama yaptığım işleri anlatayım 
     
     
    1. VGA Blok
     
    DH 2. el forumlarından sıfır olarak 230 TL'ye satın aldığım EKWB EK-FC R9-290X - Nickel (Rev.2.0) model full-cover VGA blok. Bloğun yanında 2 adet kör tapa, bu kör tapaları sıkmak için ufak bir alyan anahtar ve EK'nın kendi termal macunu geliyor. Bu macun ısıyı iletiyor ama elektiriksel anlamda yalıtımlı. Bloğun kutusundan rakor çıkmıyor. Fotoğrafta gördüğünüz iki adet sıkmatik rakor, Reserator setin içinden çıkan ama mefta olan flowmeter'in rakorları. Bunların bağlantı çapı G1/4 imiş, bu yüzden EK bloğa tam uydu  Görsel olarak da setteki diğer sıkmatik rakorlardan daha güzel gözüktükleri için bloğun üstünde bunları kullandım.
     
    VGA bloğun web sayfasında, bloğun hangi R9 290 kartlarla uyumlu olduğunu gösteren bir tablo var. Bu tabloda, benim kullandığım kart olan MSI R9 290 Twin Frozr 4S Gaming için tam uyumlu olduğu belirtilmiş; kartın yanındaki "Compatibility: Physical" ibaresi, bloğun EKWB personelince kart üzerinde bizzat denendiği ve uyumluluğun teyit edildiği anlamına geliyor.
     

     
     
    2. Flowmeter
     
    Setin içinde bulunan ve su akışını gösteren flowmeter kırık olunca, mecburen başka bir flowmeter edinmek zorunda kaldım. Yine DH 2. el forumlarında Thermaltake Flow TX model basit bir flowmeter ürününü 20 TL ödeyerek satın aldım. Bu ürün, üzerinde kelepçe takılan iki adet rakorla birlikte geldi. Elimde Reserator setinin içinden çıkan pratik kelepçelerden vardı, bu yüzden flowmeter'in rakorlarını hiç değiştirmeden bu haliyle kullandım.
     
    Flowmeter benim için neden önemliydi? Reserator'ün pompası çok ama çok sessiz çalışıyor; çalışıp çalışmadığını anlamanız çok zor; bu yüzden su akışını gösteren bir aparat şart oldu. Ayrıca seti 2. el aldığım için, setin benden önceki sahibi setin içinde bulunan silikon hortumları kendi sistemine göre kesip kullanmış. Yeterli hortum uzunluğu elde edebilmem için, iki hortum parçasını birleştirmem gerekiyordu. Flowmeter sayesinde bunu yapabildim.
     
    Aşağıdaki resimde, silikon hortumun bir ucunda Reserator'ün giriş-çıkış yuvalarına giren özel uç takılı. Bu özel uç sayesinde, sistemi bir yerden bir yere taşırken hortumları Reserator'den kolaylıkla ve soğutma sıvısı kaybı olmadan sökebiliyorsunuz. Bu özel uç, söküldüğünde sıvıyı içinde hapsediyor; içinde bir çeşit tıpa var.
     

     
    3. Soğutma Sıvısı
     
    Soğutma sıvısı olarak saf su ve Feser Base marka korozyon-alg önleyici katkı sıvısı kullandım. Feser katkı sıvısını Sanalpazar üzerinden 45 TL'ye satın aldım. Sıvı 50 ml olarak satılıyor ve bu 50 ml, 2 litre saf suya karıştırılarak kullanılıyor.
     
    Saf suyu önce "akü suyu" olarak, aşağıdaki resimde de görebileceğiniz 1 lt'lik plastik şişede, bir oto aksesuar dükkanından satın aldım. Bir litrelik bu şişelerden iki tanesine 6 TL ödedim. Ama sonra acı gerçek meydana çıktı  Deterjan ve kimyevi ürünler satan bir dükkanın önünden geçerken tesadüfen 4 lt'lik bidonlarda saf su sattıklarını öğrendim; 4 lt'sinin fiyatı 3 TL idi... Yani oto aksesuar satan dükkan bana saf suyu, 4 misli fiyatla satmıştı... Yedekte dursun diye bir bidon daha aldım tabii deterjancıdan   Kıssadan hisse, saf su lazım olursa adresiniz oto aksesuarcılar olmasın...
     


    4. Kasanın Operasyondan Önceki Hali
     
    Kullandığım kasa Silverstone Fortress FT02. Bu kasanın, anakartın arka çıkışlarının kasanın üst kısmına gelecek şekilde anakartı monte ettiğiniz bir yapısı var ve alt kısmında 3 adet 180 mm'lik devasa fanıyla, ısınan havanın yükselerek, fanların oluşturduğu hava kanalıyla kasayı üst kısımdan terketmesi prensibine dayanan bir soğutma sistemine sahip. İşlemci için halihazırda, 240 mm radyatörlü Silverstone TD02 hazır su soğutma kiti kullanıyordum. Bu kiti kasaya ilk monte ettiğimde, kasanın altında bulunan 2 adet 180 mm'lik fanın radyatöre üflediği havanın soğutma için yeterli olabileceğini düşünmüştüm ve kitin içinden çıkan 2 adet 120 mm'lik fanı radyatöre monte etmemiştim. Ancak zamanla şunu anladım: Grafik kartının soğutma bloğunun yapısı, 90 dereceye kadar ulaşan GPU'yu soğuturken oluşan tüm sıcak havayı kasa içine dolduruyordu ve bu da radyatörün daha fazla ısınmasına neden oluyordu. Bu yüzden, radyatörde biriken ısıyı daha çabuk tahliye edebilmek adına 2 adet 120 mm'lik fanı da kasaya dahil etmiştim. Reserator'ü satın almamdaki başlıca etkenlerden biri de, grafik kartının oluşturduğu ısıyı su soğutma yoluyla kasa dışına taşıyıp, CPU soğutucunun radyatörünün üzerindeki 2 fandan kurtulma fikriydi...
     

     

     
    5. Grafik Kartımız Operasyon Masasında
     
    Grafik kartını sistemden söküp masaya yatırdık... Soğutucu bloğunu, backplate'i ve soğutucu bloğun altında yer alan ve RAM'lerin bir kısmını soğutan aluminyum parçayı sökmek zor olmadı. Yalnız MSI GPU çevresindeki 4 vidadan birinin üstüne, kolaylıkla yırtılabilen bir garanti etiketi yapıştırmış. Bu etiketi zarar vermeden sökmek biraz zahmetli oldu; iğnenin ucuyla etiketin bir tarafını hafifçe yukarı kaldırmak ve daha sonra cımbızla etiketi yavaşça yerinden sökmek gerekiyor...
     

     

     
    6.) VGA Bloğunu Monte Ediyoruz...
     
    VGA bloğunu karta monte etmeden önce, bloğun üst tarafında kalacak 2 deliği kör tapalarla kapatmam gerekti. Bloğun yanında gelen alyan anahtar ile bu iş kolayca hallediliyor.
     

     
    Daha sonra, GPU üzerindeki termal macun kalıntılarını izopropil alkol, tuvalet kağıdı ve kulak temizleme çubuğu yardımıyla temizleyip, bloğun kutusundan çıkan EK termal macunu GPU üzerine uygulamak gerekiyor. Yine kutu içeriğinde bulunan ve RAM yongalarının boyutuna göre halihazırda kesilmiş olan, 0.5 mm kalınlığındaki termal pad'leri, RAM yongalarının üzerine yerleştiriyoruz. VRM yongaları için de, 1 mm kalınlığındaki termal padi ince uzun bir şerit halinde kesip uygun yere yerleştirmek lazım. Kutu içeriğindeki yönerge kağıdında, hangi bölgelere termal pad yerleştirmek gerektiği açıkça belirtilmiş...
     

     

     
    Macun-pad uygulama safhasını bitirdikten sonra, VGA bloğu kartın üzerine monte ediyoruz. Sıradaysa bloğa rakorları takma işi var...
     

     
     
    7. Rakorların Takılması
     
    Her ne kadar Zvana hocam gerek yok dese de, ben ne olur ne olmaz diye rakorların vidalı kısımlarına ince bir şerit Teflon bant sardım  Rakorları elle iyice sıktıktan sonra, uygun bir anahtarla çok az bir kuvvet daha uygulayarak iyice sıktım. Bu işlemden sonra grafik kartımız, kasaya monte edilmeye hazır hale geldi...
     

     

     
    8. Grafik Kartını Kasaya Takıyoruz ve Hortumları Monte Ediyoruz
     
    Grafik kartını kasaya yerleştirdikten sonra, hortum uçlarını rakorlara bağladım. Bu aşamada, bloğun üst tarafında kalan rakora su girişi, altta kalan rakora da su çıkışı bağlantısını yaptım. Bu şekilde su daha kolay devirdaim yapacak gibi geldi  Resimde de görebileceğiniz üzere, Silverstone TD02 soğutmanın radyatörü üzerindeki 2 adet 120 mm'lik fanı da söktüm.
     

     

     

     
    9. Hortumları Reserator'e Bağlıyoruz
     
    VGA bloğun rakorlarına hortum uçlarını bağladıktan sonra, hortumun diğer uçlarını Reserator'a bağlama vakti geldi... Hortum uçlarında halihazırda Reserator setin içinden çıkan hızlı bağlantı aparatları takılı. Bunları Reserator'e bağlamak çok basit bir işlem...
     

     

     
    10. 1 Saatlik Sızdırmazlık Testi ve Kasanın Yan Kapağını Kapatıyoruz
     
    Kasanın yan kapağını kapatmadan ve bilgisayarı çalıştırmadan önce Reserator'ü ve bağlantıları sızdırmaya karşı test etmemiz gerekiyor. 2 lt kadar saf suyu ve 50 ml'lik Feser base katkı sıvısını Reserator'ün içine boşaltıp, 1 saat kadar bir süreyle Reserator'ü çalıştırıyor ve bağlantı noktalarındaki olası bir sızdırmaya karşı sistemi gözlüyoruz. Bu aşamada bir salaklık yaptığımı itiraf etmeliyim  Feser katkı sıvısını, sızdırmazlık testi bittikten sonra saf suya karıştırmam gerekiyordu ama ben aceleyle ilk başta saf suya karıştırdım sıvıyı. Allahtan test esnasında herhangi bir sızdırma olmadı; eğer işler yolunda gitmeseydi zaten zar zor bulduğum katkı sıvısını ziyan etme riski ortaya çıkacaktı...
     
    Reserator 1 saatlik testten yüzünün akıyla çıktı ve kasanın yan kapağını kapatma vakti geldi. Bunu yapmak için, hortumları Reserator'dan sökmek gerekti, Reserator'ün özel hortum bağlantıları sayesinde bu esnada sıvı kaybı yaşamadım.
     
    Kasanın yan kapağında bulunan plexiglass pencerede, hortumların girebileceği çapta bir delik açtırmıştım. Bu işlemi plexiglass satışı ve kesimi yapan bir dükkanda 10 TL'ye yaptırdım. Kesimi CNC tezgahında yaptılar ve epey düzgün oldu diyebilirim...
     

     

     
     
    Sonuç: Sıfır Ses; 60 C
     
    Ve Reserator iş başında  1 saatlik Unigine Heaven testinde GPU 60 derece sıcaklıkta sabit kaldı. Fan sesi yok, pompa sesi yok; tamamen pasif soğutma ile elde ettiğim bu sonuç beni fazlasıyla memnun etti. Reserator sayesinde, kasa içinde gürültü üreten 4 fandan kurtulmuş oldum; GPU sıcaklığında da tam tamına 30 derece düşüş oldu. Hava soğutmada GPU'nun ürettiği ısı mecburen kasa içine dağılıyorken, su soğutma ile bu ısı kasa dışına taşınmaya başladı ve kasa içindeki diğer bileşenlerin ısınmasının da önüne geçilmiş oldu; bu durum CPU ısısına da doğrudan etki etti.
     

     

     
    Bu seti kurmanın bedeli bana toplamda şu oldu:
     
    265 TL Reserator seti (Sanalpazar üzerinden taksitle alındı)
    230 TL EKWB VGA Blok (DH 2. el forumlarından alındı)
    20 TL Flowmeter (DH 2. el forumlarından alındı)
    45 TL Feser Base katkı sıvısı (Sanalpazar üzerinden taksitle alındı)
    10 TL Saf su (Kazık yenilerek iki defa alındı) 
    10 TL Plexiglass kesim bedeli
    65 TL Ödediğim toplam kargo bedeli
     
    Toplam: 645 TL 
     
    Bu meblağ, dönemi geçmekte olan bir grafik kartını soğutmak için fuzuli bir harcama gibi görülebilir. Ama bu seti bir araya getirirken paradan çok daha kıymetli şeyler elde etmiş oldum. Zvana hocamın paha biçilmez katkılarıyla hem daha önce tamamen yabancısı olduğum bir konuda tecrübe ve bilgi edindim, hem de eski güzel günlerde yaptığımız gibi bilgisayar kasasının başına oturup saatlerce uğraşmanın tadına tekrar vardım... Bu tür şeyleri yapmayalı uzun zaman olmuştu, gerçekten özlemişim 
     
    Aslında Reserator'un kendisi uzun vadeli bir yatırım olarak görülebilir. Zira grafik kartını değiştirdiğimde, sadece uygun bir VGA blok alarak yeni kartı da Reserator ile soğutabilirim. R9 290 gibi çok ısınan bir kartın bile üstesinden geldiğine göre, önümüzdeki yıllarda da Reserator'ü emekli etmek zorunda kalmayacağım demektir 
  9. Griffon liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Server için donanım = Hafif işler biraz depolama   
    Hocam bence NUC alın, kenarda sessizce dursun çalışsın
  10. Rj0lnir liked şu konuya bir mesaj by Najaz in B'TWIN Tilt 7 Katlanır Bisiklet Aldım; 1 Aylık Kullanım Tecrübem :)   
    Merhaba bisiklet dostu arkadaşlar...
     
    Bundan 1 ay kadar önce, şehiriçi ulaşımda kullanmak üzere B'TWIN Tilt 7 model bir katlanır bisiklet almıştım. Bisikletimin üzerinde 1 ay kadar bir süre geçirdikten sonra, kullanım tecrübelerimi sizlerle paylaşmak istedim. Bisikletforum'a da yazdığım tecrübelerimi buraya da koyuyorum:
     
    10 Nisan 2015; bisikletle ilk buluşma
     
    Bisiklet bugün geldi. Decathlon bisikleti ve ilave aldığım bagaj ile park ayağını 2 ayrı paket halinde göndermiş. Bisikletin kutusundan alyan anahtarı ile somun anahtarı çıkıyor, bisiklet kurulum gerektirmese de ince ayar yapmak için bu anahtarları pakete ilave etmeleri çok hoş olmuş. Bagajın yanında da gerekli montaj vidaları ve alyan anahtar geliyor. Kutulama ve içerik konusunda Decathlon çok başarılı diyebilirim.

    Kutuyu açar açmaz istemsizce Adnan hoca tepkisi verdim: "Sen aşırı derecede sevimli bi'şeysin!"  Hiç çekinmeden söyleyebilirim ki Tilt 7, sahip olduğum en güzel bisiklet. Kadro yapısı, kadro rengi falan şahane. Üstelik zili de var!

    Bisikleti bir müddet uzaktan seyrettikten sonra hemen kolları sıvadım ve ilk önce bagaj ile park ayağını monte ettim. Daha sonra bisikletin kendi elciklerini sökerek (tüyo: Elcikleri rahatça sökmek için iç kısımlarına bir miktar alkol sıkın) barendli Ergon elciklerimi gidona iliştirdim. Aslında bisikletin üzerinde gelen aluminyum gidonu da değiştirecektim ama bisikletin kırmızı-siyah renk kontrastını bozmak istemedim ve kendi gidonunu kullanmaya karar verdim. Count8 km. sayacını takıp gerekli lastik ayarlarını da yapınca (tüyo: Tilt serisinde kullanılan 20x1.95 lastiklerin çapı 1565 cm; km saatine girmeniz gereken değer bu) bisiklet kullanıma hazır hale geldi.

    Ama saat çok geç, dışarısı çok soğuk ve şu an bisiklet bana, ben bisiklete bakıyorum; hasretle bakışıp duruyoruz yani  Yeni bisikletimle ilk turumu atacağım Pazar gününü iple çekiyorum...
     
    12 Nisan 2015; ilk sürüş izlenimleri
     
    Bugün bisikletimi ilk defa sürdüm, yaklaşık 25 km'lik bir sürüş yaptım. Katlanır bisiklet deneyimi bambaşkaymış  SRAM'in göbektek otomatik 2 vitesli Automatix sistemini de çok başarılı bulduğumu söyleyebilirim. İlk mesajımda da belirttiğim gibi, Eskişehir gibi yokuş fakiri bir şehirde benim ev-iş arası ulaşımıma ve gerektiğinde şehir içinde, çarşıda ve haftasonları Pazar gezmelerinde kullanacağım araç ihtiyacıma kökten çözüm getirecek bu alet.
    Bisikletin selesi çok rahat, kayışlı-otomatik çekiş sistemi Eskişehir için biçilmiş kaftan, frenleri ortalama performansta (çok hız yapmayacağım için yeterli gibi, belki ileride Deore ayarında fren bacakları alıp takabilirim). Bisiklet gelir gelmez monte ettiğim Ergon elciklerle sürüş daha da konforlu hale geldi.
     
    17 Mayıs 2015; ilk 1 aylık kullanım deneyimleri...
     
    Tilt 7 bisikletimle olan birlikteliğimiz 1 ayı aştı Bu süre zarfında ev-iş arasında yegane ulaşım aracım oldu kendisi. Ev-iş arası ulaşım için önceleri tramvay hattını kullanıyordum, evimin hemen yakınında yer alan tramvay durağı sayesinde, eğer tramvay saatlerine riayet edebilirsem 15 dakika gibi bir sürede işyerime varabiliyordum. Tramvayı kaçırdığımda ise bu süre 25-30 dakikaya kadar uzayabiliyordu. Oysa şimdi bisikletimle evden çıktıktan tam 10 dakika sonra işyerime ulaşmış oluyorum; hem zamandan hem de bilet parasından tasarruf etmemi sağladı yani bisikletim
      Bisikletime iliştirdiğim B'Twin Count8 km saati sayesinde günlük katettiğim mesafeyi ve ortalama hızımı ölçebiliyorum. Sabah ve akşamları ev-iş arası katettiğim mesafeye ek olarak, gün içinde çarşıda sağa-sola gitmek için de sıkça bisikletimi kullandığımı söyleyebilirim Bu şekilde günde ortalama 25 km. kadar bisiklet sürmüş oluyorum. Ortalama hızım ise 20 km/saat kadar.   Bisikletimin çekiş sisteminden de kısaca bahsetmem gerekirse... SRAM'in Automatix göbekten otomatik 2 vitesli çekiş sisteminde zincir yerine kevlar kayış kullanılmış ve bu sistem, Eskişehir gibi engebesi, yokuşu, rampası olmayan bir şehir için biçilmiş kaftan. Sürüş çok sessiz ve temiz; pantolon paçalarınız kirlenmiyor ve en önemlisi sistem bakım gerektirmiyor.   20 km/saat hızı aştığınız zaman otomatik olarak bir büyük vitese geçen çekiş sistemine alışmak ise kısa bir süre istiyor. Çok ender de olsa, vites büyütmek için kadansı (pedal devrini) aniden arttırmak, yani bir nevi sprint atmak gerekebiliyor :  İşte bu aşamada, sisteme alışana kadar vites büyüdüğü anda ayağınız pedallardan kayabiliyor, ama sistemin nasıl çalıştığını anladıktan sonra vitesin ne zaman büyüyeceğini sezinlemeye başlıyorsunuz ve bir nevi doğal refleks geliştiriyorsunuz Çarşıda, insanlar arasında, ara sokaklarda gezerken fazla hızlı gitmediğiniz için bisikleti genellikle ilk viteste kullanıyorsunuz. Viteste "boşta" tabir ettiğimiz bir ara kademe de var; bisikleti katlayıp ileri-geri hareket ettirdiğinizde pedalların da dönmesini engelleyen bir özellik bu.   Bisiklette kullanılan 1.95'lik 20" lastikler, özellikle tramvay yolundaki ray boşluklarına girmeyecek kadar kalın; bu açında bisiklet size güven veriyor. Lastiklerin 1.95'lik olması, bozuk yolda nispeten konforlu bir sürüş sağlıyor. Pek tabii ki, amortisörlü maşa ve 26/28 jantlı bir bisikletin rahatlığını beklememek lazım.   Bisikletin yanında arka bagaj ve park ayağı da almıştım. Decathlon'un tanımladığı 20 TL'lik hediye çekini kullanarak, sonradan Tilt bisikletler için üretilen sepeti de satın aldım; hediye çekiyle birlikte 17 TL'ye maloldu bu sepet. Tilt serisi katlanır bisiklet almak isteyen arkadaşlara tavsiyem; sepet çok elzem olmasa da arka bagaj ve park ayağını mutlaka bisikletle birlikte satın alın.   Bisikletimle ilgili 3 konuda şikayetim olduğunu söyleyebilirim, ama bunlar ufak tefek ve (sonuncusu haricinde) pek can sıkıcı şeyler değil. Aşağıda bunlarla ilgili resimler de paylaşacağım. Özetlemek gerekirse:   1. Bisikletin kadrosunda aynakolu çevreleyen bölüm, bisikletin katlı halinde park ayağı vazifesi görüyor. Kadronun doğrudan zeminle temas etmesini önlemek adına üretici bu bölgeye iki adet kauçuk tampon yerleştirmiş. Ancak bu tamponlarda kullanılan yapışkan etkisiz ve kalitesiz; zira bisikletimi kutusundan çıkardığım anda tamponlardan birinin kutunun içine düştüğünü farketmiştim. Diğer kauçuk tampon da kolaylıkla yerinden çıktı. Tamponları Derby yapıştırıcı ve siyah izole bant kullanarak yerine sağlamca sabitledim (izole bant yerine plastik kelepçe de kullanılabilir). Tamponları kaybetmeden bu hususla ilgili tedbir almak lazım   2. Bisikletin sele borusu üzerinde, sele borusunun boyunu ayarlamak için kullanabileceğiniz bir çizelge var; bu sayede sele borusunu her seferinde kendiniz için uygun konuma getirmek çok kolay. Ancak, sele borusu kelepçesindeki bir sorun sebebiyle, sele borusu iki-üç günlük kullanım sonrasında bir kademe kadar aşağıya inebiliyor. Ayrıca, sele borusu kelepçesinin sıkıştırma mandalı, açılıp kapandıkça kelepçenin kendisine sürtüyor; aşağıdaki resimde de görebileceğiniz gibi bu bölümdeki siyah boya bir haftalık kullanım sonrasında aşındı.   3. Bisikleti katladığınız zaman, katlanan gidonu kadroya sabitlemek için bir klips mekanizması kullanılmış. Ancak bu klips mekanizması gidonu ve bisikletin ön kısmını kadroya pek sağlıklı sabitlemiyor. Burada bir tasarım hatası var, belki de mıknatıslı bir sistem kullanılması daha iyi olurdu. Klipsin iç tarafına kauçuk bir malzeme uydurup bu sorunu kendimce çözmeye çalışacağım; zira bisikleti katladığınız zaman sürükleyip götürmek istediğinizde, zaman zaman klipsten kurtulan ön kısım size zor anlar yaşatabiliyor (özellikle ufak engebeleri aşmak istediğinizde).   Sonuç olarak, ben bu bisikleti (ve genel anlamda katlanır bisiklet kavramını) çok sevdim Bir aylık kullanım süresi boyunca şehir içinde elim-ayağım oldu bu bisiklet; hemen her yere onunla gitmeye başladım. Şimdi sizi çektiğim birkaç fotoğrafla başbaşa bırakayım                                  
  11. Firienholt liked şu konuya bir mesaj by Najaz in 400 lira civarı ikinci el ekran kartı.   
    Hocam referans soğutucu sizin kasada daha verimli çalışır. Zira blower tipi fan, kasa içindeki sıcak havayı da tahliye ediyor. 3. parti soğutucular heatsink üzerindeki ısıyı doğrudan kasanın içine dağıtıyorlar ve işlemci dahil diğer bileşenlerin de ısınmasına sebep oluyorlar.
     
    450 TL'ye bence bu kartı kaçırmayın derim.
  12. Rj0lnir liked şu konuya bir mesaj by Najaz in B'TWIN Tilt 7 Katlanır Bisiklet Aldım; 1 Aylık Kullanım Tecrübem :)   
    Merhaba bisiklet dostu arkadaşlar...
     
    Bundan 1 ay kadar önce, şehiriçi ulaşımda kullanmak üzere B'TWIN Tilt 7 model bir katlanır bisiklet almıştım. Bisikletimin üzerinde 1 ay kadar bir süre geçirdikten sonra, kullanım tecrübelerimi sizlerle paylaşmak istedim. Bisikletforum'a da yazdığım tecrübelerimi buraya da koyuyorum:
     
    10 Nisan 2015; bisikletle ilk buluşma
     
    Bisiklet bugün geldi. Decathlon bisikleti ve ilave aldığım bagaj ile park ayağını 2 ayrı paket halinde göndermiş. Bisikletin kutusundan alyan anahtarı ile somun anahtarı çıkıyor, bisiklet kurulum gerektirmese de ince ayar yapmak için bu anahtarları pakete ilave etmeleri çok hoş olmuş. Bagajın yanında da gerekli montaj vidaları ve alyan anahtar geliyor. Kutulama ve içerik konusunda Decathlon çok başarılı diyebilirim.

    Kutuyu açar açmaz istemsizce Adnan hoca tepkisi verdim: "Sen aşırı derecede sevimli bi'şeysin!"  Hiç çekinmeden söyleyebilirim ki Tilt 7, sahip olduğum en güzel bisiklet. Kadro yapısı, kadro rengi falan şahane. Üstelik zili de var!

    Bisikleti bir müddet uzaktan seyrettikten sonra hemen kolları sıvadım ve ilk önce bagaj ile park ayağını monte ettim. Daha sonra bisikletin kendi elciklerini sökerek (tüyo: Elcikleri rahatça sökmek için iç kısımlarına bir miktar alkol sıkın) barendli Ergon elciklerimi gidona iliştirdim. Aslında bisikletin üzerinde gelen aluminyum gidonu da değiştirecektim ama bisikletin kırmızı-siyah renk kontrastını bozmak istemedim ve kendi gidonunu kullanmaya karar verdim. Count8 km. sayacını takıp gerekli lastik ayarlarını da yapınca (tüyo: Tilt serisinde kullanılan 20x1.95 lastiklerin çapı 1565 cm; km saatine girmeniz gereken değer bu) bisiklet kullanıma hazır hale geldi.

    Ama saat çok geç, dışarısı çok soğuk ve şu an bisiklet bana, ben bisiklete bakıyorum; hasretle bakışıp duruyoruz yani  Yeni bisikletimle ilk turumu atacağım Pazar gününü iple çekiyorum...
     
    12 Nisan 2015; ilk sürüş izlenimleri
     
    Bugün bisikletimi ilk defa sürdüm, yaklaşık 25 km'lik bir sürüş yaptım. Katlanır bisiklet deneyimi bambaşkaymış  SRAM'in göbektek otomatik 2 vitesli Automatix sistemini de çok başarılı bulduğumu söyleyebilirim. İlk mesajımda da belirttiğim gibi, Eskişehir gibi yokuş fakiri bir şehirde benim ev-iş arası ulaşımıma ve gerektiğinde şehir içinde, çarşıda ve haftasonları Pazar gezmelerinde kullanacağım araç ihtiyacıma kökten çözüm getirecek bu alet.
    Bisikletin selesi çok rahat, kayışlı-otomatik çekiş sistemi Eskişehir için biçilmiş kaftan, frenleri ortalama performansta (çok hız yapmayacağım için yeterli gibi, belki ileride Deore ayarında fren bacakları alıp takabilirim). Bisiklet gelir gelmez monte ettiğim Ergon elciklerle sürüş daha da konforlu hale geldi.
     
    17 Mayıs 2015; ilk 1 aylık kullanım deneyimleri...
     
    Tilt 7 bisikletimle olan birlikteliğimiz 1 ayı aştı Bu süre zarfında ev-iş arasında yegane ulaşım aracım oldu kendisi. Ev-iş arası ulaşım için önceleri tramvay hattını kullanıyordum, evimin hemen yakınında yer alan tramvay durağı sayesinde, eğer tramvay saatlerine riayet edebilirsem 15 dakika gibi bir sürede işyerime varabiliyordum. Tramvayı kaçırdığımda ise bu süre 25-30 dakikaya kadar uzayabiliyordu. Oysa şimdi bisikletimle evden çıktıktan tam 10 dakika sonra işyerime ulaşmış oluyorum; hem zamandan hem de bilet parasından tasarruf etmemi sağladı yani bisikletim
      Bisikletime iliştirdiğim B'Twin Count8 km saati sayesinde günlük katettiğim mesafeyi ve ortalama hızımı ölçebiliyorum. Sabah ve akşamları ev-iş arası katettiğim mesafeye ek olarak, gün içinde çarşıda sağa-sola gitmek için de sıkça bisikletimi kullandığımı söyleyebilirim Bu şekilde günde ortalama 25 km. kadar bisiklet sürmüş oluyorum. Ortalama hızım ise 20 km/saat kadar.   Bisikletimin çekiş sisteminden de kısaca bahsetmem gerekirse... SRAM'in Automatix göbekten otomatik 2 vitesli çekiş sisteminde zincir yerine kevlar kayış kullanılmış ve bu sistem, Eskişehir gibi engebesi, yokuşu, rampası olmayan bir şehir için biçilmiş kaftan. Sürüş çok sessiz ve temiz; pantolon paçalarınız kirlenmiyor ve en önemlisi sistem bakım gerektirmiyor.   20 km/saat hızı aştığınız zaman otomatik olarak bir büyük vitese geçen çekiş sistemine alışmak ise kısa bir süre istiyor. Çok ender de olsa, vites büyütmek için kadansı (pedal devrini) aniden arttırmak, yani bir nevi sprint atmak gerekebiliyor :  İşte bu aşamada, sisteme alışana kadar vites büyüdüğü anda ayağınız pedallardan kayabiliyor, ama sistemin nasıl çalıştığını anladıktan sonra vitesin ne zaman büyüyeceğini sezinlemeye başlıyorsunuz ve bir nevi doğal refleks geliştiriyorsunuz Çarşıda, insanlar arasında, ara sokaklarda gezerken fazla hızlı gitmediğiniz için bisikleti genellikle ilk viteste kullanıyorsunuz. Viteste "boşta" tabir ettiğimiz bir ara kademe de var; bisikleti katlayıp ileri-geri hareket ettirdiğinizde pedalların da dönmesini engelleyen bir özellik bu.   Bisiklette kullanılan 1.95'lik 20" lastikler, özellikle tramvay yolundaki ray boşluklarına girmeyecek kadar kalın; bu açında bisiklet size güven veriyor. Lastiklerin 1.95'lik olması, bozuk yolda nispeten konforlu bir sürüş sağlıyor. Pek tabii ki, amortisörlü maşa ve 26/28 jantlı bir bisikletin rahatlığını beklememek lazım.   Bisikletin yanında arka bagaj ve park ayağı da almıştım. Decathlon'un tanımladığı 20 TL'lik hediye çekini kullanarak, sonradan Tilt bisikletler için üretilen sepeti de satın aldım; hediye çekiyle birlikte 17 TL'ye maloldu bu sepet. Tilt serisi katlanır bisiklet almak isteyen arkadaşlara tavsiyem; sepet çok elzem olmasa da arka bagaj ve park ayağını mutlaka bisikletle birlikte satın alın.   Bisikletimle ilgili 3 konuda şikayetim olduğunu söyleyebilirim, ama bunlar ufak tefek ve (sonuncusu haricinde) pek can sıkıcı şeyler değil. Aşağıda bunlarla ilgili resimler de paylaşacağım. Özetlemek gerekirse:   1. Bisikletin kadrosunda aynakolu çevreleyen bölüm, bisikletin katlı halinde park ayağı vazifesi görüyor. Kadronun doğrudan zeminle temas etmesini önlemek adına üretici bu bölgeye iki adet kauçuk tampon yerleştirmiş. Ancak bu tamponlarda kullanılan yapışkan etkisiz ve kalitesiz; zira bisikletimi kutusundan çıkardığım anda tamponlardan birinin kutunun içine düştüğünü farketmiştim. Diğer kauçuk tampon da kolaylıkla yerinden çıktı. Tamponları Derby yapıştırıcı ve siyah izole bant kullanarak yerine sağlamca sabitledim (izole bant yerine plastik kelepçe de kullanılabilir). Tamponları kaybetmeden bu hususla ilgili tedbir almak lazım   2. Bisikletin sele borusu üzerinde, sele borusunun boyunu ayarlamak için kullanabileceğiniz bir çizelge var; bu sayede sele borusunu her seferinde kendiniz için uygun konuma getirmek çok kolay. Ancak, sele borusu kelepçesindeki bir sorun sebebiyle, sele borusu iki-üç günlük kullanım sonrasında bir kademe kadar aşağıya inebiliyor. Ayrıca, sele borusu kelepçesinin sıkıştırma mandalı, açılıp kapandıkça kelepçenin kendisine sürtüyor; aşağıdaki resimde de görebileceğiniz gibi bu bölümdeki siyah boya bir haftalık kullanım sonrasında aşındı.   3. Bisikleti katladığınız zaman, katlanan gidonu kadroya sabitlemek için bir klips mekanizması kullanılmış. Ancak bu klips mekanizması gidonu ve bisikletin ön kısmını kadroya pek sağlıklı sabitlemiyor. Burada bir tasarım hatası var, belki de mıknatıslı bir sistem kullanılması daha iyi olurdu. Klipsin iç tarafına kauçuk bir malzeme uydurup bu sorunu kendimce çözmeye çalışacağım; zira bisikleti katladığınız zaman sürükleyip götürmek istediğinizde, zaman zaman klipsten kurtulan ön kısım size zor anlar yaşatabiliyor (özellikle ufak engebeleri aşmak istediğinizde).   Sonuç olarak, ben bu bisikleti (ve genel anlamda katlanır bisiklet kavramını) çok sevdim Bir aylık kullanım süresi boyunca şehir içinde elim-ayağım oldu bu bisiklet; hemen her yere onunla gitmeye başladım. Şimdi sizi çektiğim birkaç fotoğrafla başbaşa bırakayım                                  
  13. Rj0lnir liked şu konuya bir mesaj by Najaz in B'TWIN Tilt 7 Katlanır Bisiklet Aldım; 1 Aylık Kullanım Tecrübem :)   
    Merhaba bisiklet dostu arkadaşlar...
     
    Bundan 1 ay kadar önce, şehiriçi ulaşımda kullanmak üzere B'TWIN Tilt 7 model bir katlanır bisiklet almıştım. Bisikletimin üzerinde 1 ay kadar bir süre geçirdikten sonra, kullanım tecrübelerimi sizlerle paylaşmak istedim. Bisikletforum'a da yazdığım tecrübelerimi buraya da koyuyorum:
     
    10 Nisan 2015; bisikletle ilk buluşma
     
    Bisiklet bugün geldi. Decathlon bisikleti ve ilave aldığım bagaj ile park ayağını 2 ayrı paket halinde göndermiş. Bisikletin kutusundan alyan anahtarı ile somun anahtarı çıkıyor, bisiklet kurulum gerektirmese de ince ayar yapmak için bu anahtarları pakete ilave etmeleri çok hoş olmuş. Bagajın yanında da gerekli montaj vidaları ve alyan anahtar geliyor. Kutulama ve içerik konusunda Decathlon çok başarılı diyebilirim.

    Kutuyu açar açmaz istemsizce Adnan hoca tepkisi verdim: "Sen aşırı derecede sevimli bi'şeysin!"  Hiç çekinmeden söyleyebilirim ki Tilt 7, sahip olduğum en güzel bisiklet. Kadro yapısı, kadro rengi falan şahane. Üstelik zili de var!

    Bisikleti bir müddet uzaktan seyrettikten sonra hemen kolları sıvadım ve ilk önce bagaj ile park ayağını monte ettim. Daha sonra bisikletin kendi elciklerini sökerek (tüyo: Elcikleri rahatça sökmek için iç kısımlarına bir miktar alkol sıkın) barendli Ergon elciklerimi gidona iliştirdim. Aslında bisikletin üzerinde gelen aluminyum gidonu da değiştirecektim ama bisikletin kırmızı-siyah renk kontrastını bozmak istemedim ve kendi gidonunu kullanmaya karar verdim. Count8 km. sayacını takıp gerekli lastik ayarlarını da yapınca (tüyo: Tilt serisinde kullanılan 20x1.95 lastiklerin çapı 1565 cm; km saatine girmeniz gereken değer bu) bisiklet kullanıma hazır hale geldi.

    Ama saat çok geç, dışarısı çok soğuk ve şu an bisiklet bana, ben bisiklete bakıyorum; hasretle bakışıp duruyoruz yani  Yeni bisikletimle ilk turumu atacağım Pazar gününü iple çekiyorum...
     
    12 Nisan 2015; ilk sürüş izlenimleri
     
    Bugün bisikletimi ilk defa sürdüm, yaklaşık 25 km'lik bir sürüş yaptım. Katlanır bisiklet deneyimi bambaşkaymış  SRAM'in göbektek otomatik 2 vitesli Automatix sistemini de çok başarılı bulduğumu söyleyebilirim. İlk mesajımda da belirttiğim gibi, Eskişehir gibi yokuş fakiri bir şehirde benim ev-iş arası ulaşımıma ve gerektiğinde şehir içinde, çarşıda ve haftasonları Pazar gezmelerinde kullanacağım araç ihtiyacıma kökten çözüm getirecek bu alet.
    Bisikletin selesi çok rahat, kayışlı-otomatik çekiş sistemi Eskişehir için biçilmiş kaftan, frenleri ortalama performansta (çok hız yapmayacağım için yeterli gibi, belki ileride Deore ayarında fren bacakları alıp takabilirim). Bisiklet gelir gelmez monte ettiğim Ergon elciklerle sürüş daha da konforlu hale geldi.
     
    17 Mayıs 2015; ilk 1 aylık kullanım deneyimleri...
     
    Tilt 7 bisikletimle olan birlikteliğimiz 1 ayı aştı Bu süre zarfında ev-iş arasında yegane ulaşım aracım oldu kendisi. Ev-iş arası ulaşım için önceleri tramvay hattını kullanıyordum, evimin hemen yakınında yer alan tramvay durağı sayesinde, eğer tramvay saatlerine riayet edebilirsem 15 dakika gibi bir sürede işyerime varabiliyordum. Tramvayı kaçırdığımda ise bu süre 25-30 dakikaya kadar uzayabiliyordu. Oysa şimdi bisikletimle evden çıktıktan tam 10 dakika sonra işyerime ulaşmış oluyorum; hem zamandan hem de bilet parasından tasarruf etmemi sağladı yani bisikletim
      Bisikletime iliştirdiğim B'Twin Count8 km saati sayesinde günlük katettiğim mesafeyi ve ortalama hızımı ölçebiliyorum. Sabah ve akşamları ev-iş arası katettiğim mesafeye ek olarak, gün içinde çarşıda sağa-sola gitmek için de sıkça bisikletimi kullandığımı söyleyebilirim Bu şekilde günde ortalama 25 km. kadar bisiklet sürmüş oluyorum. Ortalama hızım ise 20 km/saat kadar.   Bisikletimin çekiş sisteminden de kısaca bahsetmem gerekirse... SRAM'in Automatix göbekten otomatik 2 vitesli çekiş sisteminde zincir yerine kevlar kayış kullanılmış ve bu sistem, Eskişehir gibi engebesi, yokuşu, rampası olmayan bir şehir için biçilmiş kaftan. Sürüş çok sessiz ve temiz; pantolon paçalarınız kirlenmiyor ve en önemlisi sistem bakım gerektirmiyor.   20 km/saat hızı aştığınız zaman otomatik olarak bir büyük vitese geçen çekiş sistemine alışmak ise kısa bir süre istiyor. Çok ender de olsa, vites büyütmek için kadansı (pedal devrini) aniden arttırmak, yani bir nevi sprint atmak gerekebiliyor :  İşte bu aşamada, sisteme alışana kadar vites büyüdüğü anda ayağınız pedallardan kayabiliyor, ama sistemin nasıl çalıştığını anladıktan sonra vitesin ne zaman büyüyeceğini sezinlemeye başlıyorsunuz ve bir nevi doğal refleks geliştiriyorsunuz Çarşıda, insanlar arasında, ara sokaklarda gezerken fazla hızlı gitmediğiniz için bisikleti genellikle ilk viteste kullanıyorsunuz. Viteste "boşta" tabir ettiğimiz bir ara kademe de var; bisikleti katlayıp ileri-geri hareket ettirdiğinizde pedalların da dönmesini engelleyen bir özellik bu.   Bisiklette kullanılan 1.95'lik 20" lastikler, özellikle tramvay yolundaki ray boşluklarına girmeyecek kadar kalın; bu açında bisiklet size güven veriyor. Lastiklerin 1.95'lik olması, bozuk yolda nispeten konforlu bir sürüş sağlıyor. Pek tabii ki, amortisörlü maşa ve 26/28 jantlı bir bisikletin rahatlığını beklememek lazım.   Bisikletin yanında arka bagaj ve park ayağı da almıştım. Decathlon'un tanımladığı 20 TL'lik hediye çekini kullanarak, sonradan Tilt bisikletler için üretilen sepeti de satın aldım; hediye çekiyle birlikte 17 TL'ye maloldu bu sepet. Tilt serisi katlanır bisiklet almak isteyen arkadaşlara tavsiyem; sepet çok elzem olmasa da arka bagaj ve park ayağını mutlaka bisikletle birlikte satın alın.   Bisikletimle ilgili 3 konuda şikayetim olduğunu söyleyebilirim, ama bunlar ufak tefek ve (sonuncusu haricinde) pek can sıkıcı şeyler değil. Aşağıda bunlarla ilgili resimler de paylaşacağım. Özetlemek gerekirse:   1. Bisikletin kadrosunda aynakolu çevreleyen bölüm, bisikletin katlı halinde park ayağı vazifesi görüyor. Kadronun doğrudan zeminle temas etmesini önlemek adına üretici bu bölgeye iki adet kauçuk tampon yerleştirmiş. Ancak bu tamponlarda kullanılan yapışkan etkisiz ve kalitesiz; zira bisikletimi kutusundan çıkardığım anda tamponlardan birinin kutunun içine düştüğünü farketmiştim. Diğer kauçuk tampon da kolaylıkla yerinden çıktı. Tamponları Derby yapıştırıcı ve siyah izole bant kullanarak yerine sağlamca sabitledim (izole bant yerine plastik kelepçe de kullanılabilir). Tamponları kaybetmeden bu hususla ilgili tedbir almak lazım   2. Bisikletin sele borusu üzerinde, sele borusunun boyunu ayarlamak için kullanabileceğiniz bir çizelge var; bu sayede sele borusunu her seferinde kendiniz için uygun konuma getirmek çok kolay. Ancak, sele borusu kelepçesindeki bir sorun sebebiyle, sele borusu iki-üç günlük kullanım sonrasında bir kademe kadar aşağıya inebiliyor. Ayrıca, sele borusu kelepçesinin sıkıştırma mandalı, açılıp kapandıkça kelepçenin kendisine sürtüyor; aşağıdaki resimde de görebileceğiniz gibi bu bölümdeki siyah boya bir haftalık kullanım sonrasında aşındı.   3. Bisikleti katladığınız zaman, katlanan gidonu kadroya sabitlemek için bir klips mekanizması kullanılmış. Ancak bu klips mekanizması gidonu ve bisikletin ön kısmını kadroya pek sağlıklı sabitlemiyor. Burada bir tasarım hatası var, belki de mıknatıslı bir sistem kullanılması daha iyi olurdu. Klipsin iç tarafına kauçuk bir malzeme uydurup bu sorunu kendimce çözmeye çalışacağım; zira bisikleti katladığınız zaman sürükleyip götürmek istediğinizde, zaman zaman klipsten kurtulan ön kısım size zor anlar yaşatabiliyor (özellikle ufak engebeleri aşmak istediğinizde).   Sonuç olarak, ben bu bisikleti (ve genel anlamda katlanır bisiklet kavramını) çok sevdim Bir aylık kullanım süresi boyunca şehir içinde elim-ayağım oldu bu bisiklet; hemen her yere onunla gitmeye başladım. Şimdi sizi çektiğim birkaç fotoğrafla başbaşa bırakayım                                  
  14. özkaradağ liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Oyun bilgisayarı tavsiyesi   
    Hocam kendi sistemimden örnek vereyim. 4.7 GHz'e hızaşırtılmış i5-2500K işlemci, 16 GB DDR3-1600 RAM, Radeon R9 290 (GPU'da hızaşırtma var, 1.1 GHz) ve 240 GB SSD bileşenler ile, BF3 ve BF4'te (Mantle) 1920x1080 çözünürlükte, her şey ultra'da ve 4XMSAA açık iken 64 kişilik multiplayer oyunlarda 100+ FPS alıyorum. 290'ların fiyatı 1000 TL'lerin altını görmüştü en son baktığımda. İşlemci tarafında da 3 GHz ve üzeri bir Ivy Bridge veya Haswell, asgari 8 GB RAM ve 120 GB SSD + 1 TB HDD ile performanslı bir sistem kurulabilir sanıyorum ki.
  15. atp liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Arma 3   
    Hocam peki çürüğe ayrılma da oluyor mu oyunda?