Trexxx

Üye
  • Mesaj sayısı

    87
  • Üyelik tarihi

  • Son ziyareti


Reputation Activity

  1. Trexxx liked şu konuya bir mesaj by Erwin in Dizi Tavsiyesi   
    Expanse acayip ilerliyor ben bi 3-5 bölüme yayarlar dediğim konuyu tek bölümde çözdüler. Bakalım ilerisi daha da güzel olacak sanırım ama şu izlediğim 4 bölüm uzun yıllar sonra bir bilimkurgu dizisinde izlediğim en iyi bölümlerdi. Hasret kalmışım.
  2. Trexxx liked şu konuya bir mesaj by infestor in Otomobil Hakkında Her şey   
    @@lawnmower
     
    senin fransiz arabalarina olan nefretini saygiyla takdir ediyor ve destekliyorum 
  3. Trexxx liked şu konuya bir mesaj by lawnmower in Otomobil Hakkında Her şey   
    Aslanım Porsche, Doom çalıştırıyor. Fransız arabası olsa ancak Frozen Bubble oynatırdı.
  4. Trexxx liked şu konuya bir mesaj by Makaan in Gümrük muafiyeti 30€ oldu   
    Yurtdışına çıktın, girerken aldığın kilo kadar vergi verilmeli. Sonuçta yurtdışında yemiş içmiş döviz kaybına neden olmuşsun, bunun bir cezası olmalı. 
  5. Trexxx liked şu konuya bir mesaj by kHanTW in Gümrük muafiyeti 30€ oldu   
    Şu anki düşüncelerimi yazmak muhtemelen bol miktarda suç içerecektir... 
     
     Özetlersek, niye bu yapıldı ? Çünkü güzel bir şeydi, biz de güzel şeyleri haketmiyoruz.... 
  6. Trexxx liked şu konuya bir mesaj by stardust in Gümrük muafiyeti 30€ oldu   
    30 euro ne yani muafiyeti tamamen kaldırsalarmış.
     
    yurtdışı alışverişlerde taksit olayını da yasaklattılar zaten, eskiden ne güzel 3 de olsa taksitle alıyorduk.
     
    %20 vergiye rağmen yine de bir çok ürün daha avantajlı olacak ve açıkçası ben aynı fiyat bile olsa gider amazon'dan alırım.
  7. Trexxx liked şu konuya bir mesaj by hakancez in Bilgisayar masası önerileri   
    Uzunca bir süredir aklımda olan bir şeyi bugün yapmaya karar verdim. Bilgisayar masamı yeniden düzenlemek. Ağırlıklı olarak yazılarımı yazdığım ara sırada oyun oynadığım sistemde bir süredir dev gibi bir masaüstü bilgisayar vardı ve geçen hafta bilgisayardan kurtulmaya karar verdim. Eskisi gibi notebook'uma geri döndüm. Evin içinde istediğim zaman istediğim yere gitmek benim için önemliymiş. Masa başında yazı yaz, sonra sigara içmeye çıkarken buluta salla oradan notebook'la aç gibi eziyetler yaşıyordum. Yeter dedim sonunda.... 
     
    Ağırlıklı olarak DIY çözümler kullanmak istedim. Sonuçta amacım eğlenceli zaman geçirmek idi. Hazır bugün yağmur dolayısı ile evdeyken işe giriştim... 
     

     
    Ben notebook'umu da bir nevi masaüstü gibi kullandığım için herkes gibi bol bol kablo bulunuyor ortalıkta. Hoş notebook 18.4" olduğu için aslında aslında bir bilgisayar kasasından bile daha fazla yer kaplıyor Masa cam olduğu için kablo toplama aparatı takmak mümkün olmuyor. Bende kıskaç kullanarak topladığım kabloları kıskaçlara sabitledim. Kabloları toplamak için ise spiaral kablo toplayıcısı denen son derece ucuz -metresi 5TL olmalı- bir aparat kullandım. Gerekli yerlerde de çırt çırt kullanarak kabloları biraraya topladım. Sonuç gayet güzel oldu Bazı yerlerde her zaman kullanılmayan kablolar olması gerekiyordu örneğin telefon şarj kablosu gibi onları da kıskaçlara tutturdum.... 
     
    Hazır elim değmişken ikinci telefonuma küçük bir stand yaptım. Yukarıdaki en sağdaki resimde gözüküyor. Eski bir kaset kapağını 3M vinyl ile kaplayınca çok güzel bir stand çıktı ortaya... 
     

     
    Bir süredir kullanmakta olduğum IKEA Markus koltuktan mutlu değildim. Her tarafından ses gelemeye başlamıştı. Ayrıca saçlarım uzun olduğu için ve her zaman toka kullandığımdan mütevellit arkası uzun koltuklar beni çok rahatsız ediyordu. Ayrıca özel bir yastık kullanmam gerektiği için oturma alanının büyük ve mümkünse düz olması gerekiyordu. Zamanında ofis için fazladan aldığım Adore mobilyanın basit koltuklarından birisini evime getirip kullanmaya başladım. Herkesin ergonomi beklentileri farklıdır ancak ben halimden mutluyum. Zamanına toptan 90 küsür TL karşılığı almıştım. Şimdiki fiyatı da çok yüksek değildir sanırım... 
     

     
    Masaüstünde çalışırken müzik dinlemediğim için Audioengine A5'lerimi yedeğe kaldırdım. Hoş aynı oda da bir çift daha var zaten. Basit bir pikap ile sade bir sistemim var, belki SM de görmüşsünüzdür. Bunun yerine elimde bulunan basit bir hoparlör sisitemini kullandım. Sadece youtube videoları vesaire seyrettiğim için ses kalitesi çok önemli değil. Bu hoparlörleri basit birer metal parçasından bükerek elde ettiğim L parçalarla rafa monte ettim ve kabloları tablonun arkasından geçirdim.... 
     

     
    Rafları temizleyip yeniden düzenledim. Ayrıca duvar tarafındaki raflara elimde bulunan alüminyum çubuktan bir parça kesip IKEA da satılan çengeller ile günlük kullanım kulaklıklarımı astım. Daha üst model kulaklıklar ise kutularında ayrı bir yerde duruyorlar...  Ayrıca mutfaklarda bir şeyler koymak kullanılan küçük plastik kaplardan alıp monte ettim. İçerisine de çok gerekli olan küçük malzemeleri attım. El altında harika bir çözüm oldu.... 
     

     
    Bu aralar tenkeyless bir klavye deniyorum. Bu deneyim hoşuma gitti. Bu şekilde devam eder miyim bilmiyorum ama bir süre devam edeceğim kullanmaya. Klavye ve mouse'un altına fazla beklentim olmamasına rağmen çok iyi sonuç aldığım bir mousepad ekledim. Bunlara extended mouse pad deniyor sanırım. Gearbest'ten 5 Dolara aldım. 
     

     
    Tabii ki herşeyi bir güzel temizledim, bol bol toz aldım... Bu arada dikey duran monitörün altındaki stand ta eski bir ayaklı lambaderin altı. Bunu da monitör standı olarak modifiye ettim. 
     
     
    Geçen hafta mutfağa LED şerit takarken elimde bayağı fazlalık kalmıştı. Hazır uğraşmışken masanın arkasına LED şerit döşedim. Yapıştıracak yer olmadığı için kablo toplamak için kullandığım kıskaçların ortasına sıcak silikon ile sabitledim. Satın aldığım şeritler RGB şerit olduğu için basit bir kontrol kartı ile renk değiştirebiliyorlar. Aslında oturup kendim de yapardım ama gözler sıkıntılı olduğu için uğraşasım yoktu. İmdada bir arkadaşım yetişti. Mutfağı yaparken tasarladığı kontrol devresi ve uygun bir uzaktan kumanda getirmişti. Hazır eli değmişken fazla fazla yapmış, bir tanesini de kendi odamda kullandım.
     
    Kullanacağımdan değil aslında hazır elim değmişken bunu da yapayım dedim. Odadan çıkarken yakıp çalışmaya başladığımda kapatıyorum....
     
    Bu arada konu masaydı. Benim masa eski bir yemek masası idi. Bunun üst tablasını kaldırıp cam ile kullanmaya uygun hale getirdim. Cam ise IKEA'dan alındı.... 
     
    Yaştan mütevellit sıkıntılar ve zamansızlık gibi problemlere rağmen fena olmadı sonuç. Tabii genç arkadaşlarımız kimbilir neler yapıyorlardır. Benimkisi maksat muhabbet olsun tadında bir paylaşım olsun! 
     
    not: Fotoğraflar akşam çekildiği için biraz kötüler. Kusura bakmayın. Hoş ayrıntılı görülecek kadar matah bir şey de yok doğruyu söylemek gerekirse....
  8. Trexxx liked şu konuya bir mesaj by lawnmower in Otomobil Hakkında Her şey   
    Ya bizim millet olarak kronik hastalığımız bu. Hep en tepedekini hedef alıyoruz kendimize. Otomobil mi üreteceğiz? O zaman Volkswagen, Renault, Fiat gibi olmalıyız. Teknoloji mi üreteceğiz? O zaman Intel, Samsung, Seagate filan gibi olmalıyız. Kafada hep bu var.
     
    Halbuki mesela otomotiv sektöründe ülkemizde pek bilinmeyen "niş" otomobil ve aksesuar alt sektörleri var. Seri üretim değil, özel yapım, az sayıda, ama kaliteli ürünler üretmekten bahsediyorum. Birsürü "coachmaker" denen firma var, daha tarihleri boyunca bir tane motor veya şanzıman üretmemişler. Mekanik parçaları (genelde komple altyapıyı) büyük üreticilerden alıyorlar, el yapımı kasa ve iç mekan ekleyip uçuk fiyatlara "bu araba sadece bende olsun" diyen zenginlere satıyorlar. Porsche'yi, Ferrari'yi çok sıradan bulup buna yönelen müşteriler var. Bizde işçilik ucuz. Millet olarak el becerimiz de fena değil. Malzeme de var. Gayet yapılabilirmiş yani. Tabi tren büyük ölçüde kaçmış. Artık biraz zor o sektöre girmek. Yine de bitmiş değil tabi, ciddi gayretlerle olur. Mesela Rimac diye bir Hırvat firması var, 2009'^da kuruldu. Yaptıkları arabalara fuarlarda tüm gazeteciler hayran kalıyor. Hırvatistan yav, iç savaşın daha dün bittiği ülke bu. Otomotivle ilgili hiçbir endüstriyel yatırım yokken, yan sanayi filan yokken bunu yaptılar. Bizde de olabilir eğer güzel çalışılırsa.
     
    Bir de komple arabadan ziyade aksesuar kısmı var işin. Bulgaristan'daki Vilner bunun en güzel örneğidir. Adamların uzmanlığı deri. Dünyanın en kaliteli derisini üretiyorlar. Bugatti, Bentley, Rolls Royce gibi ultra lüks segment arabaların hepsinin koltuklarındaki deri Vilner'den geliyor. Ayrıca müşteri isteklerine göre mevcut normal arabalara da deri iç mekan filan yapıyorlar. Bulgaristan'ın ekonomisi bizimkinin onda biri filan, zaten genç nüfus da pek kalmamış (Schengen bölgesi sayıldığından serbest dolaşım var, kaçabilen tüm Bulgar gençleri Almanya'ya filan kaçıyormuş). E öyle köklü bir firma da değil, zaten Bulgaristan'ın kapitalist ekonomiye geçişi 1990 filan. Daha eski olamaz firma. Demek ki çalışınca ve kafayı çalıştırınca oluyor. Sonuçta deri inekten geliyor, inek orada da inek, burada da inek. Bizde çok daha iyisi olabilirdi.
     
    Olabilirdi ama olmamış, çünkü bizde zamanında dış ticaret açığının önüne geçmek için ithalat kısıtlanmış. Süper zengine süper lüks özel yapım araba üretmek için önce o adamın kullandığı türde arabaları tanımak lazım. O yıllarda internet yok, dergiler filan varsa bile vasat. İnsanlar Maserati, Bentley, Rolls Royce nasıl oluyor bilmiyorlar, bilmeyince ona göre fikir geliştiremiyorlar. Bildikleri sadece gurbetçilerin getirdiği (ve çoğu boş donanımlı) Mercedes'ler filan. Ömründe film izlememiş birine yönetmenlik yaptıramazsınız. Bizdeki durum "çocukların ahlakı bozulacak" diye sinemayı yasaklayıp sonra film çekmeye çalışmak gibi birşey. Sonra işte Şamil filan oluyor, ömründe Ferrari'yi Lamborghini'yi sadece Turbo sakızlarında görmüş adam onlara rakip olmaya çalışıp kendini rezil ediyor.
     
    Keşke böyle sırf herşeyi bizim olsun diye kimsenin beğenerek binmeyeceği şeyler üretmek yerine bu yazdığım türde sektörlere girebilsek. Çok daha kazançlı olurdu Türkiye için.
  9. Trexxx liked şu konuya bir mesaj by lawnmower in Otomobil Hakkında Her şey   
     
    Hemşerim sen nasıl Türksün, 3 haftadan öncesini hatırlayamaman lazım, niye soruyorsun böyle geçen seneyle ilgili soruları?
  10. Trexxx liked şu konuya bir mesaj by Chandos in internet yasaklarında yeni gelişme.   
    VPN erişiminin bloke olması, Uydunet bağlantımın 50/4mbitten 0.25/0.25 mbite düşmesi ve bu nedenle haftasonu için önceden planlanmış Extra Life stream etkinliğinin yalan olması, bu nedenle bir community'e ağır bir şekilde rezil olunmak ve bunun karın ağrısı olarak bünyeye geri dönmesi, acile yatıp famodin iğnesi yemek! Artık fazla gelmeye başladı bu ülkede yaşamaya çalışmak...
  11. Trexxx liked şu konuya bir mesaj by hakancez in Stereo ses sistemleri-DAC-Hoparlör v.b.   
    not: yazıyı dönem dönem kaydedip editleyerek devam edeceğim. Konu bütünlüğünün kaybolmaması için biraz vaktinizi rica ediyorum. 
     
    Evet, oncelikle her sistemde böylesine kablolar kullanılmasına gerek olmadığını hem burada hemde Mecmua'da yazdığımı biliyorsunuz. Ancak belirli bir segmentin üzerinde ki sistemlerde ne yazık ki bazı konular hatta normalde hiç önemli olmayan şeyler, bir anda sizin mutluluğunuzu azaltır hale gelebiliyor. Açıkçası her zaman yazdığım bir şey var, en büyük özlemim, basit bir pikap ve aktif hoparlörlerimle müzik dinlediğim dönemlerdir. Tıpkı sizler gibi son derece makul bütçelerle gayet basit kablolarla mutlu mesut olmayı özlüyorum. Burada yazdığım gibi http://hakancezhifi.stereomecmuasi.com/p/hakan-cezayirli-veya-hakancez.html
     
    Sırf bu yüzden çalışma odamda aşağıda fotoğrafı olan sistem kurulu. Buradaki bir çok arkadaşın sisteminden daha mütevazidir tahmin ediyorum.... Bu sistemle son derece de mutluyum aslında! 
     

     
     
    Ben kendi sistemimle alakalı ve dolayısıyla yaşadıklarımla alakalı bazı bilgiler vereceğim. İnanın bir kabloya bir lambaya bir sürü para vermek benim de zamanında çok hoşuma gitmiyordu. Ancak bir şekilde hayat beni bu hobinin içerisine attı. Sonunda tüm bunlar ortaya çıktı işte... Bahsi geçen kablo konusuna bir miktar açıklık getirecektir anlatacaklarım... 
     
    Audio dünyasında belirli bir seviyeden sonrası gerçekten delilik. Bunun bir delilik olmasının sebebi aslında kendi başımıza dertler açmamız. Benim sistemimin kalbinde temelinde 1939 ila 1942 arasına dayanan özel bir amplifikatör var. Elektronik bilgisi olan arkadaşlarımız olduğu için rahatlıkla ayrıntıya girebilirim. Bu yıllardaki lambalı ampliler en purist yaklaşımla tasarlanmıştı. O dönemin dünyasındaki sıkıntılara yönelik çözümler içeriyordu. Bu tarz  amplile,r audio dünyasında bir nevi kutsal kasedir. Dinlemesi müthiş bir keyiftir ancak bir çok sorunları vardır. 
     
    Sorunların en başında düşük güç sağlaması geliyor. Bahsettiğim güç günümüzün en basit cihazlarının hatta cep telefonlarının bile sahip olduğu gücün çok daha azıdır. Benim örneğimde optimum koşullarda sahip olduğum amplifikatörden elde edebileceğim maksimum güç sadece ama sadece 3W. Böylesine bir güç ile müziğin dinlenebilir sağlanması için çok yüksek hassasiyetlerde hoparlörler kullanmak gerekiyor. Hoparlör ile ampli aradaki damping factor, empedans, kapasitans etkisi gibi faktörler tabii ki işin matematiği olsa da, ortadaki teknolojinin eskiliği bazı şeyleri değersiz kılıyor. Bir noktadan sonra deneme yanılma gibi son derece uzun ve masraflı bir yolculukta buluyorsunuz kendinizi... 
     
    Ampliden devam edelim. Lambalı ampliler 60- 1970'lerde iyiden iyiye gözden düşmeye başladığında farklı tasarımlar popüler olmaya başladı. 1940'ların sonunda ortaya çıkan  Push pull tasarımlar modern teknoloji ile birleştirilerek ortaya daha güçlü kullanımı kolay cihazlar çıktı. Örneğin günümüzde sıradan bir lambalı ampli -ki buna bile bir sürü para ödemek zorundasınız- üzerindeki lambaların ihtiyaç duyduğu anot voltajı bir trafo ile sağlanır. Bu trafo hem elektriksel kirliliği temizler hemde göreceli stabil bir voltaj sağlar.
     
    Ancak benim ki gibi örneklerde prizden gelen elektrik öncelikle bir lambaya aktarılırak yükseltilir arkasından son derece basit bir trafoya aktarılır. Arkasından amplinin üzerinde bulunan her güç lambası için ayrı birer rektifiyer lambadan geçerek gerekli voltaj sağlanır. Bu işlemler elektrik sisteminizde bulunan herhangi bir gürültüyü aynı şekilde lambalara aktarır yüksek hassasiyetli hoparlör yüzünden bu sesleri duyarsınız. 
     
    Örneğin kendi sistemimi ilk kurduğumda aynı hat üzerinde bulunan ve mutfakta bulunan 3 adet florasan ışığın trafo seslerini sistemin kurulu olduğu salondan dinleyebiliyordum. Bunun engelleyebilmek için sistemin elektrik hattı ayrıldı. Aynı durum topraklama içinde geçerliydi. Apartmanda oturmama rağmen ister istemez özel bir toprak hattı yapmak zorunda kaldım.... Saçma sapan bir masraf kalemi, zorluğu da cabası... 
     
    Günümüzün modern cihazlarında cihazların içinde kullanılan trafolar ve RFI/EMI gürültü filtreleri sayesinde böyle bir sorunu yaşamanız mümkün değildir. Ancak üst sınıf cihazlarda veya benim ki gibi egzotik cihazlarda bu sorunları yaşarsınız. Hemen bir not üst sınıf cihazlarda sese etki etmemesi için basit gürültü filtreleri kullanılmaz. Bu yüzden aynı şekilde sıkıntıya açıktırlar ve özel ihtimam gösterilir. 
     
    Buradan pre katına geçelim. Pre katı basitçe her amplifikatörde olan farklı kaynaklardan gelen sinyalin ilk yükseltildiği yerdir. Normalde sıradan bir amplifikatörde pre katından gürültü almak diye bir şey söz konusu bile olamaz. Ancak üst uç sınıfa geldiğinizde yukarıdaki pürist yaklaşımdan dolayı işler hiç kolay olmuyor. Hemen kendi hayatımdan bir örnekle devam edeyim... 
     
    Benim kullandığım sistemde pre ampliden gelen ses sinyalleri amplifikatörün pre katına geliyor Her kanal için ikişer adet lamba bu sinyali yükseltiyor ve direkt olarak güç lambalarına gönderiyor. Pre katında sisteme etki edebilecek herhangi bir sıkıntı olduğunda bunu ne yazık ki yükseltilmiş şekilde duyuyorsunuz. Bunu önlemek için ilk adım lambaların kendi içindeki gürültüyü minimize etmek. Ancak bunu lambaya elektronik olarak müdahale ederek değil manuel olarak lamba seçiminde yapmanız lazım. 
     
    Normalde pre lambalarının çoğunluğu  dual triyod olarak isimlendirilirler. Bunun sebebi lambanın içinde birbirinden bağımsız iki ayrı single ended triyod lamba olmasıdır . Bu durumda sizin bir lambadan optimum performansı alabilmeniz için her iki lamba bölümünün birbirine eşlenik olması gereklidir. Ayrıca low microphonic denilen lambanın kendi içindeki gürültüsünün minimum olması gereklidir. Bu tek bir lamba için dikkat edileceklerin bir kısmı. Benim amplifikatörümde toplamda 4 lamba olduğu için her lambanın hem kendi içinde hemde diğer 3 tanesi ile eşlenik yani değerlerinin -çıkış voltajı gibi- eşlenik olması gerekir. Tüm bunların 1950'lerde üretilmiş ve günümüzde üretilmeyen lambalar olduğunu düşünürsek bu durum nasıl sağlanacak? 
     
    Yüzlerce lamba kendi içerisinde hassas şekilde ölçülür. Normalde iki triyod birbiriyle eşleştirilmez iken burada bu ölçümde yapılmak zorundadır. Gün sonunda 100 lambada eğer şanslıysanız 4 adet eşlenmiş lamba bulabilirsiniz. Bazen bu rakam yüzlerce olarak ifade edilir. Peki olmazsa ne olur derseniz. Sağ ile sol ses seviyesi birbirinden farklı olur. Günümüzde amplinizdeki balans tuşu ile küçük bir ayar yaparsınız olay çözülür ama bu cihazlarda öyle bir tuş yoktur.  
     
    Gün sonunda bir gitar amplisi için satın aldığınız 10 dolarlık lamba 500 Dolardan satılmaya başlar. 
     
    Aynı lambadan devam edelim. Ölçümden bahsetmiştim. Bahsettiğim ölçüm çok hassas özel cihazlarda son derece  bilgili kişiler tarafından yapılabilir. Eşlenik lamba bulmak ise şanstır. Elinde aynı lambadan yüzlerce olması gerekir. Bu noktada külliyat okumak faydalı olur. Bazı lambalar askeri amaçlarla kullanıldığından ve bu lambaların spesifikasyonları daha kesin olduğundan bu lambalarda eşlenik örnekler bulmak daha kolaydır. Bunlara military grade denir. 
     
    Ancak bir de computer grade denilen daha da özenli üretilmiş ve sapma payları çok daha az lambalar vardır. Bunlar lamba dünyasının kutsal kaseleridir. Ben biraz şansın yardımıyla ülkemizde kurulan ilk bilgisayarlarda kullanılan lambalardan oldukça yüklü bir adet satın alarak bunların eşleniklerini bularak huzura ermiştim. Muhtemelen elimdeki lamba stoğu oğluma ilerleyen senelerde mütevazi bir araba hatta belki biraz fazlası alacak kadar maddi kazanç sağlayacaktır... 
     
    Dikkat ederseniz hep ampliden bahsettik. işin bir de diğer cihazlar tarafı var. USB kablodan bahsediyoruz örneğin. Sistemime bağladığım bilgisayarın DAC'a oradan da bahsettiğim lambalara gönderdiği sinyalin temizliği çok önemli. USB ve dolayısıyla bilgisayarların bir kaynak olarak kullanılması aslında bir çok sorunu beraberinde getiriyor. Bu hatta oluşacak en ufak elektriksel kirliliği ne yazık ki duyabiliyorsunuz. Üst sınıf bir DAC içerisinde herhangi bir elektriksel kirlilik temizleyici düzenek olmadığı için en ufak bir kirlilik duyulabilir hale geliyor. Bu hışırtı, bir hum artık ne derseniz deyın kulağınızı tırmalamaya başlıyor. Bu yüzden böylesine pahalı USB kabloları ve yan araçlar var. Veri ile elektriği birbirinden tamamen izole edip veri sinyaline karışmasını engelliyorsunuz. Yani olay 1 ve 0 ların taşınmasında değil, araya karışan RFI/EMI gürültüsünde. 
     
    Zaten ben sırf bu yüzden ana sistemimde herhangi bir DAC ve bilgisayar sistemi kullanmaya pek hevesli değilim. Kullananlarda transport PC denilen ve bir çok özelliği iptal edilmiş içerisinde özel güç kaynakları pasif soğutma gibi dışarıdan bakıldığında son derece gereksiz ancak bu tarz bir sisteme bağladığınızda duyduğunuz gürültüleri azaltmak için. 
     
    @@Najaz bahsettiğiniz testi biliyorum. Hatırladığım kadarı ile Audioholics sitesi tarafından yapılmıştı. Audiopholics hifi dünyasında entry level birazda mid level ancak onun da giriş seviyesine odaklanmış bir sitedir. Kendi içinde tutarlıdır. Ancak benim bahsettiğim alan onların yayın yaptığı alandan daha farklı daha fanatik işi bir yapı. Dediğim gibi belirli bir seviyede kablo konusuna fazla bütçe ayrılmamasını gerektiğini bende yazıyorum çiziyorum. Ancak belirli bir seviyeden sonra ne yazık ki ister istemez dikkat etmeniz gerekiyor... 
     
    Ekleme: Belirli bir seviyenin üzerindeki hifi dünyasında Monster kablolar çöp olarak nitelendirilir ki, bende bu görüşe katılıyorum. Kimsenin bir şey duymaması normal
     
    @Najaz  John Siau nun açıklamasını iyi hatırlıyorum. Ancak benim hatırladığım kablo olayından ziyade DAC'larının kalitesi ile alakalı bir açıklamaydı. İyi bir DAC kötü kablo ile bile dalga boyunda bozulmaya sebep olmaz, Benchmark DAC alıyorsanız kablo konusunda masraf yapmayın demişti. Ancak kötü tasarlanmış bir DAC satın aldıysanız iyi bir kablo dalga boyuna olumlu yönde etki edebilir şeklinde devam ediyordu. Bu arada şunu da unutmamak lazım. Bu açıklamanın yapıldığı sene ortaya çıkan ürün kendi içerisinde bir de pre-ampli içeriyordu. Yani direkt oalrak bir power amplifikatöre bağlamanız yeterliydi. DAC kendi içerisinde EMI/RFI  filtreme sistemine sahip idi.  Ürünün başarılı olmasının sebeplerinden bir tanesi de budur....    -------------------------   Neyse çok uzun yazdım okuyucular sıkılmamıştır umarım. Hakan Bey siz de ne manyak mışsınız diyebilirsiniz. Haklısınız bende aynı şeyi söylüyorum...    -------------------------   Uzun lafın kısası....    Değerli  dostlar hobi dünyasında kişisel beğenileriniz, istekleriniz, egolarınız ve ekonomik durumunuz ile kısıtlı olduğunuz bir dünyanın içerisindesinizdir. Uğraştığınız şeylerle ilgilenmeyen insanlar sizi boş işlerle uğraşan, parasını saçma sapan yerlere harcayan insanlar olarak görürler. Ancak kendi mensubu olduğunuz veya aidiyet hissettiğiniz ortamlarda aynı dili konuştuğunuz insanlar mutlu olursunuz. Bu mutluluk; keskin çizgilere, bilimsel gerçekliklere hatta doğru olmayan bir mantık üzerine bile kurulmuş olabilir. Siz mutluysanız en önemlisi odur....    Bugün sokaktan çevireceğiniz ve bilgisayar ile alakalı bilgisi olan bir çok insan işlemcinizden elde etmeye çalıştığınız %10 performans artışı için harcadığınız yüzlerce doları, sıvı soğutma sistemlerini, özel kasaları anlamayacaktır. Siz o eşikleri geçmeye çalışırken mutlusunuzdur ve en önemli şey budur. Aslında audio hobisindeki high end cemaati de bndan farklı değil. Bir plakta belirli belirsiz duyulan bir enstrümanı duyabilmek için binlerce dolar harcamak belki dışarıdan bakıldığında saçma geliyor sizlere. Ancak o dünyanın içinde bu inanın tatlı bir uğraş sadece... Doğruları, yanlışları ile...    Her zaman yazdığım gibi, konuştuğum ve Mecmua'da okuyucularla paylaştığım gibi bu tarz hobiler özellikle de hifinin kalbinde müzik dinlemek vardır. Cihazlara para harcamak yerine hangi formatta müzik dinliyorsanız plak veya CD onlara paranızı harcayın. Mutluluğun kapısı orada gizli diyorum... Cihazlar konusunda ise elden geldiğince her kesime hitap eden özellikle çok para harcanmadan kurulabilecek sistemleri önermeye çalışıyorum. Bana kalırsa en güzel müzik sistemi kendinizi ekonomik olarak sıkıntıya sokmadan aldığınız sistemdir.    Sevgiler HC
  12. Whooosh liked şu konuya bir mesaj by Trexxx in Nas Cihazı HDD Değişimi... Yardım Lütfen.   
    İlk senaryonun disklerde problem yoksa sorunsuz çalışması lazım. Nasın arayüzünden yeni diski pariteden (raid 1 olduğu için direk kopyalayacak) tekrar oluştur demek gerekecek sadece. Baya uzun sürebilir yanlız.
  13. Trexxx liked şu konuya bir mesaj by OnLyTNT in Raspberry Pi Zero 5$   
    https://www.raspberrypi.org/blog/raspberry-pi-zero/
     
    R-Pi' ın geldiği nokta, 5$' a parmak kadar bilgisayar. Çiftlik kurasım geldi .
     
    Bir de son günlerde oldukça popüler olan bir modül var. ESP8266 diye geçiyor, üzerinde Wifi ve mikrodenetleyici var. 1.8$ a bulunabiliyor ve web sunucu olarak basit, temel düzeyde uygulamalar yapılabiliyor. İlgilenen varsa mutlaka göz atsın. Ardu + Wifi modüllerinin yanında bedava gibi bir şey bu.
  14. Trexxx liked şu konuya bir mesaj by Najaz in IBM ThinkCentre A50 SFF Su Soğutma Procesi (Üstelik Videolu!)   
    Merhaba CHW ailesinin her biri birbirinden kıymetli üyeleri...
     
    CHW'de daha önce yayınladığımız, Zalman Reserator 1 Plus ile grafik kartı pasif su soğutma procemizi hatırlayacaksınız. O kurulumda kullandığım Reserator 1 Plus setini ikinci el olarak satın almıştım ve setin ilk sahibi arkadaş bana setle beraber 1 adet de 120'lik radyatör göndermişti. Sete dahil olan Zalman ZM-WB3 Gold işlemci bloğu ve bu radyatörü kullanarak, fi tarihinde komik bir rakama satın aldığım, IBM koleksiyonumun nadide bir parçası olan IBM ThinkPad A50 SFF kasanın işlemcisini de su soğutmalı hale getirmeye karar verdim. İşte bu karar, yeni Zihni Sinir Procemizin fitilini ateşledi
     
    A50 SFF kasayı satın aldığımda, kasa çalışır durumdaydı ancak işlemci üzerindeki özel soğutma sistemi mevcut değildi. IBM bu kasada, kasanın ön ızgarası ile arka egzos kısmı arasında bir hava tüneli oluşturacak şekilde iki özel fan ile pasif bir işlemci soğutucu bloğu kullanmış. Bu fanlardan ne yurtiçinde, ne de yurtdışında temin edemeyince, başka başka arayışlara girmiş ve kendi hava tünelimi imal etmeye girişmiştim Aşağıdaki resimlerde, mukavvadan imal ettiğim, arka kısmına da minik bir fan iliştirdiğim el yapımı hava tünelini görebilirsiniz.
     
    Bu hava tüneli, temel soğutma ve ısı tahliyesi işlevlerini yerine getiriyordu ancak sistemin üzerinde gelen Pentium 4 3 GHz işlemci ile başa çıkmakta epey zorlanıyordu. Hava tünelinin işini biraz daha kolaylaştırmak adına, P4 3 GHz işlemciyi, Celeron 2 GHz işlemciyle değiştirmiştim. O dönem Northwood çekirdekli, 128 KB önbellekli bu işlemciyi epey aradığımı hatırlıyorum; zira 256 KB önbellekli Celeron işlemciler 90 nm olmalarına rağmen (Northwood işlemciler 130 nm idi) nedense daha fazla ısınıyordu; Northwood çekirdekli işlemciler ise daha serin çalışıyordu. İşlemciyi bir şekilde temin ettikten sonra, sistemin ürettiği ısı kayda değer biçimde azaldı, ancak sonuç yine de tatmin edici değildi. Zira hava tünelinin arka kısmına iliştirdiğim fan çok yüksek devirde dönüyor ve epey gürültü çıkartıyordu. O dönemde bu işe daha fazla mesai harcamak istememiş ve kasayı bir kenara kaldırmıştım.
     
    Su soğutma işlerine merak salınca, elimde de bir önceki projeden (dolaylı olarak) artan malzemeler biriktikçe, A50 SFF kasayı yeni bir çılgın procenin merkezine oturtmaya karar verdim Elde işlemci bloğu, radyatör, hortumlar, rakorlar, kelepçeler ve fan mevcuttu; tek eksiğim bu ufak kasanın içine sığabilecek bir pompa ve rezervuar ikilisiydi. Birkaç gün önce DH 2. el forumlarında, tam da istediğim şekilde XSPC'nin tümleşik bir pompa&rezervuar ürününün satıldığını gördüm ve ürünü satın aldım. Kasaların 5.25" yuvalarına monte edilmek için tasarlanmış bu üniteyi, bir şekilde SFF kasanın içine monte edebileceğimi düşünüyorum. Ünite henüz elime ulaşmadı, umarım bu düşüncemde yanılmamışımdır
     
    Kasada IBM'in özel bir soğutma sistemi kullanıldığı için, işlemcinin etrafında bulunan ve soğutucu bloğu anakarta sabitleyen çerçeve de standart dışı bir üründü. Zalman bloğu anakarta monte edebilmem için önce bu çerçeveyi değiştirmem gerekiyordu. Kapıyı 20 TL'den açan Biem'ci Kadir abiden sıkı bir pazarlık sonucunda 5 TL'ye satın aldığım standart plastik çerçeve ile bu sorunu da çözmüş oldum
     
    Sistemde ısı üreten tek bileşen işlemci değil; kuzey köprüsü de hatırı sayılır derecede ısı üretiyor ve pasif şekilde soğutuluyor. Reserator setle beraber gelen, yine Zalman üretimi bir GPU bloğu mevcut elimde; bu bloğu da kuzey köprüsü üzerine sabitlemeyi deneyeceğim ama açıkçası bunu yapabileceğim konusunda pek iyimser değilim. Çünkü bloğu bir şekilde sabitleyebilsem bile, hortumları çok alengirli bir güzergahta dolandırmam gerekecek ve bu durumun soğutma performansını olumsuz etkileyebileceğini tahmin ediyorum. Büyük olasılıkla kuzey köprüsü soğutma bloğunun üzerine ufak bir fan iliştireceğim.
     
    Rezervuar&pompa ünitesi önümüzdeki hafta içi elimde olacağı için setin kurulumunu tamamlayamadım, ama sizleri fotoğrafsız bırakmak da olmazdı
     
    Zümrüd-ü Anka kuşu misali küllerinden doğan ThinkCentre A50 SFF; onun adı Phoneix...
     

     
    Procemizde kullanacağımız parçalardan bir kesit...
     

     
    Zalman ZM-WB3 Gold işlemci bloğu ve sabitleme aparatlarına yakından bakış...
     

     
    Henüz elime ulaşmayan XSPC Pompa&Rezervuar ünitesi...
     

     
    Kasamızın kapağını hafifçe aralıyoruz; karşılaştığımız manzara kaos ve kargaşadan ibaret...
     

     

     
    El yapımı hava tünelimize yakından bakış...
     

     
    Hava tünelinin altında gizli olan işlemci bloğu...
     

     

     
    İşte bu da, el emeği göz nuru hava tünelimiz
     

     

     
    Bu da günün bonusu! İstemek sizden, gerçekleştirmek bizden... İşlemci bloğu montaj videosu sizlerle..
    (Tayyib 29 Ekim kutlamalarında Mozart'ın Türk Marşı'nı çaldırmış. Benim ondan neyim eksik? Ben de çalarım! )
     

  15. Trexxx liked şu konuya bir mesaj by KnightFall in Surface Book-izlenimler ilk 72 saat.   
    Evet, pazartesinden beri kullaniyorum-daha dogrusu kullanmaya calisiyorum.
     
    TL;DR cok guzel bir tasarima sahip olup, ayni anda o kadar rezil bir kullanici deneyimi nasl sunar anlamadim.
     
    Kullandigim model: i7/512gb SSD/16gb DDR4/Geforce GPU ile geliyor.
     
    Kutu cok guzel, herhalde en cok buna kafa yormuslar, sade ve cok saglam... Epey agir birsey, icinde 3-4 sayfa, kucuk bir kitapcik haricinde, adaptor, bilgsayar ve kalem var; baska birsey yok.
     
    Ilk Setup asamasi:
    Guc tusuna bastiktan sonra ad-soyad girme kismini tamamladim, taadaaa mavi ekran. Epey bir insan ayni sorundan muzdarip reddit ve surface forumlarinda konusuyorlar. NEyse 2-3-4 restarttan sonra basladik kullanmaya...
     
    Ekran: 
    Cok cok guzel ve net... parlaklik da ayni derecede iyi, 100% kullanamadim, gozleri cok rahatsiz ediyor, los bir ortamda 30-40% gayet yeterli.  ekran surucusu yada baska bir sey soyle bir soruna yol aciyor, edge ile webde gezerken herhangi bir sayfayi asagi yukari kaydirirken sayfa renk degistiriyor, morlasiyor, yesillesiyor, tamamen random bir olay... 
     
    Klavye:
    Alltan isiklandirmali, fakat gumus renkli klavye +beyaz tus takimi = hata! Harfler resmen gorunmez oluyor, klavye isigini kapatip kullaniyorum o yuzden...  Kaliteli tuslar, araliklari cok guzel.
     
    Trackpad:
    Bu da cok guzel yapilmis, genis ve duyarli. Nerdeyse (nerdeyse) Apple'in trackpadlerine kiyaslanabilir urun olmus diyecekken dunya kadar yazilimsal sorun sizi karsliyor. Icon, evet mouse icon u kayboluyor bazen, iki parmakla scroll yapiyorsunuz cok guzel calisan scroll tamamen iptal oluyor bastan baslatmak gerekiyor, bazen de hem bastan baslatip hem de ekrani cikarip takmak gerekiyor.
     
    Ekrani Ayirma Tusu-Muscle Wire:
    Ekran takiliyken gercekten cok saglam oturuyor, ekrandan tutup istedginiz gibi tasiyabilirsiniz; hicbir oynama yapmiyor. Bilgisayar acik yada kapaliyken klavye uzerindeki bir tusa basili tutunca yesil isik yaniyor ve ekrani cikarabilirsiniz diyor... Soru burada basliyor yine, bazen tek taraf cikiyor bazen cikmiyor, bazen abanmak gerekiyor ki kiricam diye korkuyorsunuz artik...  Durup dururken bahsettigim "tus" devre disi kaliyor cunku birkac yazilim GeForce GPU yu kullaniyor hatasi aliyorsunuz, gercekten kullaniyor mu bilemiyorum ama adi gecen programlar acik bile degil bu hata ciktiginda... yapicak sey tekrar baslatmak yine... 
     
     
    dGPU: 
    GTX940m den biraz hallice tasarlanmis, 1gb ddr5 bellekli bir donanim, klavye kisminda yer aliyor, ve Intel HD 520 gpu ile cakisiyorlar... MS Edge ile  webde gezerken surekli “Display driver stopped responding and has recovered” hatasi aliyorum, ekran kararip geri geliyor tabiki bu arada.  Cok rahatsiz edici...  Henuz oyun denemedim ama elimde 4k cekilmis raw videolar var, bir turlu oynatamadim...
     
     
     SSD:
    512gb, guzel ama yazma konusunda epey sorunlarim var, 2gb lik bir 7z arsivini acarken 12mb/sn ile acti, epey bir sure acilmasi icin bekledim arsivin... Ayni arsiv macbookpro da saniyeler icinde acilmisti.  bench aldim, ekte:

     
     
    Tablet modu/kalem:
    Ekran ve klavya ayrilinca, elinize cok cok hafif bir tablet geciyor. Buyuk ama hafif. Ekranin cercevesi ince sayilir, bir elle tutarken diger elle ekrana tikladiginizda bazen algilamiyor, surekli denemeniz gerekiyor bir linke yada tusa basmak icin.
    Kalem ne cok agir ne cok hafif, ucu sert plastik degil yumusak bir madde, ama ekran uzerinde yapisip kalmiyor, kayabiliyor.  gayet guzel not alinabiliyor, hemen hemen kagida yazma hissini verebilyor.  Pil kullaniyor, AAAA, zor bulunuyor...
     
     
    Genel kullanim/ergonomi:  
    ekran belli bir dereceye kadar acildigi icin yatarak kullanmak cok sorunlu. Trackpad durduk yere devre kisi kaldigi yada cevap vermedigi icin birden ortada kaliyorsunuz. Dokunmatik ekran da devre disi kalabiliyor random olarak.
     
     
    Windows hello:
     
    Yuzunuzu taniyarak login oluyorsunuz, coook hizli ve dogru calisiyor, acikcasi sasirdim. Gece, gunduz, arkada isik gelsin gelmesin her zaman tanidi.  On kamera InfraRed bir kamera, sanirim nedeni bu.  apple 6s plus parmak izi okuyucusu gibi hizli
     
     
    Simdilik bu kadar, zaman olursa fotograf eklicegim.  Sorularinizi yanitlamaya calsirim, buraya yazabilirsiniz...
     
     
     
     
     
  16. Trexxx liked şu konuya bir mesaj by SkyWarrior in Windows 8 li laptopunuza temiz kurulum yapma   
    Windows 7 li laptop için temiz kurulum yapma.
     
    Windows 7 isolar digital river üzerinden indirilir. Bu arada türkçe versiyon veren görmedim şimdiye kadar ama ufak bir ayar ile dil meselesi kolaylıkla çözülüyor. Genelde home premium bulunur onun linkini vereyim diğerleri googledan rahatlıkla bulunabilir.
    http://www.w7forums.com/threads/official-windows-7-sp1-iso-image-downloads.12325/
     
    buradaki digitalriver linkleri MS e aittir sorun yok.
     
    Bundan sonra SLIC toolkit adlı ufak bir yazılımı bulacaksınız.
     

     
    Herşey yeşil görünüyorsa resimdeki gibi backup tuşuna basın ve OEM lisans anahtarınız ve xrm-ms lisans dosyanız yedeklensin bunu bir USB belleğe alın mutlaka kaybetmeyin.
     
    Sisteme temiz format atın indirdiğiniz iso ile key girmek zorunda değilsiniz bu anda.
     
    Sistem açıldıktan sonra komut satırını admin yetkisinde açın ve sırayla
     
    slmgr -ilc <xrm-ms dosyasının tam yolu>
     
    enter deyip bekleyin licence file başarılı bir şekilde alındı mesajı aldıktan sonra ikinci komutu girecez
     
    slmgr -ipk <OEM keyiniz>
     
    bunu da enterlayıp bekleyin. Başarılı olduktan sonra reboot edin ve windowsunuz artık aktif. Internet bağlantısı olmasına gerek yok bu adımlarda.
     
    Ayrıca eğer dil değiştirmek isterseniz vistalizator adlı tool u indirin ve istediğiniz uygun dil dosyasını da indirin. Vistalizator ile sistem dilini değiştirin ve reboot edin. 2 reboottan sonra dil tamamen değişmiş olur. Güncellemeleri bu noktaya kadar asla yapmayın çünkü dil değişirse bazı güncellemeler baştan iniyorlar. Dil değişimi de bittikten sonra güncellemeleri çakın gitsin. Geçmiş olsun.