goccukgurbaa

Oyunu sonunda bitirebildim. Daha doğrusu geçen cumartesi günü bitmişti fakat trophy leri insanı yaşadığına pişman edicek türden olmadığı için platinium'a kasmaya karar verdim ve dün %100 ledim oyunu. Platinium alabildiğim ikinci oyunum oldu. İlki Bloodborne idi. 
 
Eski God of War serisinden yeni seriye geçişi Santa Monica inanılmaz güzel yapmış. Hack and slash tarzından biraz uzaklaşılmış ve eski oyunlardaki giti sağda solda "Hit" sayısı sayan sayaç gibi şeyler yok yeni oyunda. Oyunu bitirdikten sonra oynanışı hatırlamak için youtube dan God of War 3'ün videolarını izledim. Özellikle God of War 3 hikayesi gereği bir oyun boyunca bir çok tanrı katlettiğimiz için full gaz giden bir oyundu. Helios un bile ellerimizle kafasını kopartıyorduk. Bu yeni oyunda bu tarz "gaz" ve "kanlı" karşılaşmalar yok. Hiç yok değil fakat Hellios'un kafasını koparttığımız videoyu izledikten sonra o tarz hardcore animasyonlu sahneler yok. 
 
Oyun çıkmadan önce yapımcılar "Dark Souls" serisini çok seviyoruz oyunumuzu onun gibi yapmadık fakat Dark Souls - Casual arasında bir combat sistemi yaptık demişlerdi. Bire bir doğru söylemişler. Oyunda block önemli silah çeşitliliği önemli. Bazı düşman tipine gerekli şekilde saldırmak gerekiyor vs. Dodge ve block biraz daha önde. Şimdi akıllara hemen ulan nasıl God of War bu denebilir. Kratos önceki oyunlarda gözü karartıp bam güm dalıyordu. En fazla yaptığımız bosslarda dodge yapıp yerde yuvarlanmaktı. Yeni evren ve Kratos un ilerlemiş yaşı burda devreye giriyor. Hikayeyi o kadar güzel anlatıp yediriyorlar ki Kratos'tan öyle gaz hareketler beklemiyorsunuz. Fakat tabiki de bizim deli Spartan abimizin maşallahı var. Eski günlerini aratmayan hareketler yapıyor :). En zor seviyeden bir önceki seviyede oynadım ben. Oldukça zevk verdi combat. Leviathan Axe'i fırlatıp geri çağırırken havada yakalayıp yere vurmak falan inanılmaz gaza getiriyor insanı. Leviathan Axe güzel olmuş. Bu fırlatıp vurmalar vs derken combat'ta yapabilecekleriniz baya çeşitleniyor. Üzerine Axe'e light ve heavy runic'ler takıp özel hareketler yapabiliyorsunuz. Hepsinin damage-frost-stun oranları farklı.
 
Hikaye olarak oyun eski seriye göre daha derin daha duygu yüklü diyelim. Çocuğumuzun olması ve bizimle takılması da tabiki de büyük etken fakat baba-oğul ilişkisi Kratos'un oğlu Atreus ile olan konuşmaları efsane. Bazen hüzünleniyoruz bazen sinirleniyoruz. Yeni evren yeni kurallar diyerek Kratos ağır başlı artık. Norse mitolojisi hakkında çok fazla bir bilgim yoktu. Bilgisi olan arkadaşlar o konuda yazsalar daha iyi olur ama tabi Marvel'dan bildiğimiz Odin-Thor vs gibi karakterlerden biraz anlayabildim. Lore'ları okumakta oldukça yardımcı oldu. Kratos yeni realm'deki dili sadece konuşabiliyor fakat okuyamıyor. Burda bizim evlat devreye girip babasına çeviri yapıyor sürekli ve defterine not alıyor. Oradaki notları okuyup hikayeyi derinleştirmek mümkün. Efsanelerin anlatıldığı shrine'ları gezip Giant vs God savaşları hakkında oldukça bilgi edinebilmek mümkün. Hikayedeki yan karakterlerde oldukça iyi oyuna aktarılmış. Dwarf blacksmith ikizler, Mimir (God of Wisdom / Knowledge), Freya vs. Özellikle hikayeyi ve evreni anlamamız için Mimir kilit rolde. Botla gezerken anlattığı hikayeler sayesinde arka plan hikayeleri çok güzel bir şekilde aktarılmış. 
 
Boss fightlar her zamanki gibi mükemmel. Animasyonları falan artık aşırı iyi yapmışlar. Ben PS4 Pro da ve 4K HDR olarak oynadım oyunu. Görseller cidden inanılmazdı. Önceki mesajlarımda yazmıştım PC Master Race tabiki de fakat bu oyunun görüntülerini gördükten sonra Santa Monica'nın t...aklarına kurban diyorsunuz :). Adamlar yapmış. Animasyonlar, combat görselleri, dünya ile etkileşim, hava durumu, suyun hareketi vs her şey PS4 için en iyisi. Puzzle lar eğlenceli. Aşırı zor değil fakat çok kolayda değil. God of War 3'te yanlış hatırlamıyorsam puzzle lar aşırı kolaydı. God of War 1-2 yine o konuda en iyisi. Sıralama bence (1-2) > 4 > 3 gibi. 
 
Oyun tek bir realm de geçmiyor. Çoğunlukla Midgard'da takılıyoruz fakat hikayenin akışı gereği Niflheim, Alfheim, Helheim (cehennem), Muspelheim ve Jotunheim'a gidiyoruz. Niflheim ve Muspelheim opsiyonel fakat oyundaki en iyi armorları almak için gitmek gerekiyor. Alfheim'ın dizaynı inanılmaz. Ağaçlar realm'in ortasındaki light source'a doğru büyüyor ve light/dark elf'lerin memleketi. Helheim'ın mitolojik olarak yapısıda inanılmazdı. Realmler arasında world tree'yi kullanarak geziyoruz. Bu yazdığım realm'ler dışındaki yerler gözüküyor ama gidemiyoruz. "Odin başgan kapattı" yazıyor genelde. Buda oyunun devamı geleceğinin ilk işareti idi bizim için.
 
Benim oyunda en zorlandığım boss Valkyrie Queen Sigrun'idi. Deamon Souls, Dark Souls ve Bloodborne'dan o tarz bosslara alışık olmama rağmen zorladı. Fakat inanılmaz zevkliydi. Hikayedeki diğer bosslardan bile daha güçlüydü.  
 
Oyun güzel bir yerde bitiyor. Sonu süprizli. Oyunu bitirenler orada bırakmasınlar ve eve dönüp yatağa uyumaya gitsinler. Bir sinematik daha izleniyor. Oyun kesinlikle 2018 GoTY. Tartışmasız. Metacritic'te son zamanlarda hiç bu kadar yüksek user score görmemiştim. 9.2 (http://www.metacritic.com/game/playstation-4/god-of-war). Oyun PS4'teki satış rekorunuda kırdı. Bu rekoru kırması sadece 3 gün sürmüş ve 3.1 Milyon adet satılmış oyun. Bundan önceki rekor Uncharted 4'e ait. Uncharted 4 - 2 haftada 2.6 Milyon satmış. Oynamayan çok şey kaybeder benden söylemesi. Ne yapıp ne edip mutlaka oynayın. Devam oyunu umarım 3 sene sonra falan gelmez.
 
 
 

https://www.hepsiburada.com/vestel-wake-up-coolcalar-alarm-saatli-radyo-20220032-pm-evveswakeupcool
 
-dijital radyo
-projeksiyon
-ışık ayarı
 
ben kullanıyorum çok memnunum.30-35 lira gibi bir fiyata almıştım ama fiyatının çok üstünde, kaliteli bir saat çıktı. tavsiye ederim.

Valla cok heyecanli hem de gercek kurmaca da degil... Baska bir Netflix belgeseli, ancak bu sefer citayi cok yukari cekmis Netflix
 

1995 yazı - pentium 75 - 8 mb ram - 850 mb hdd - 4x cdrom ilk pc'im
1997- pentium 120 ve 16 mb ram'e yükseltme
1998- pentium 200 mmx - 2.1 gb hdd li yeni bir bilgisayar
2000- p3 700 işlemcili yeni bir bilgisayar
2003- amd 2500
2009- amd x64 6400
2015- amd 8320
 
 

Her sene haziran ayında silecekleri değiştirip yedekteki eskilerle değiştiriyorum, eylül ayında yine normal kullandıklarımı geri takıyorum. Bu sayede senelerce aynı sileceği kullanıyorum. Yazın güneş altında silecek kauçuğu bozuluyor.

Merhaba arkadaşlar, Konuyu açalı uzun zaman olmuş ve bende anca Ağustos ayı içerisinde bir Powerline adaptör alabilidim.
Aldığım ürün TP-link AV500 Powerline Wifi (Model no: TL-WPA4226KIT) TP-link piyasada birçok ürün sunuyor, 3 yıl garanti veriyor. Bunların hatta yeni serileri de bulunmakta ancak fiyatları biraz daha yüksek.Bu aldığım pakette ise fiş bağlantılı olan pa4050P, diğeri wpa4220 iki ürün kombin edilmiş. 4220 olan biraz daha güncel model. Görünüşleri de farklı ancak farklı odalarda olacakları için dert etmedim.
  
Kurulum şöyle ; PC ve Notebook çalışma odasında ve kablomodem ile ethernet bağlantısına sahipler. Ancak kablonet'in verdiği modem, Infinity 401, salondadaki apple tv'ye veya laptop için wifi sinyalini yeterli veremiyor. Aslında arada çok mesafe yok ama duvarlardan dolayı evde sağlıklı bir wifi ağı elde edemedim. Bu sebeple yayın stream edebilmek ve hızlı dosya transferi yapabilmek için bu ürünü aldım. Aletlerin üzerinde 2 şer tane ethernet portu var. Bir tanesi üzerinde fiş yeri ile geliyor. Böylece boşa yer de işgal etmiyor. Wifi yayan modülü ise salona yerleştirdim. Buradan cep telefonları, apple tv ve laptop bağlantı alıyorlar. Elektrik olarak bu iki priz aynı sigortada değiller. Birisi salon sigortası üzerinde, diğeri oda ve koridor kontrol eden sigorta üzerinde. Ev ise en az 25 yıllık bir apartman. Evim ayrıca kiralık bir daire ve yeni boyattım bu sebeple prizler dışında odadan odaya giden kablolar görmek istemiyordum. Bu sebeple bu yöntemi tercih ettim.
Deneyimlere gelince, Ağustos ayından beri iki alet de fişte takılılar ve birçok farklı model cep telefonu, bir mac, bir ipad ve android tablet bağlandı. Hiçbir alette internetten düşme yaşamadık. İpad ve telefonlarla görüntülü konuşma, laptop ile dosya transferi, streaming dizi, film ve çalışma odasında duran bilgisayarı server olarak kullanarak dosya transferi gibi hemen hemen her yöntemi kullandım. Ürün kurulumu ise gayet basit. İki ürünü de fişe takıp bir tarafı modeme bağladığınızda internet hazır zaten. Salondaki üniteye ethernet üzerinden laptop bağlayınca hemen internet geliyor. Wi fi kurmak için ise alet üzerindeki wps tuşuna basarak ağı klonlayabiliyorsunuz. Bu işlem için ilk olarak yakın bir şekilde ayarlayıp sonra yerine takmak gerekiyor. 
Gelişmiş ayarlar istediğinizde ise iki aşamalı bir yöntem var. Bir tanesi aletin çok az ayarını yapabileceğiniz bir program çıkıyor. Çok basit bir arayüzle alet üzerindeki ışıkları, ağ ve aletlerin adları ve protokol önceliği tanımlayabiliyorsunuz.

   Ağ güvenliği, kablosuz ayarları ve mac adress filtreleme gibi detaylı özellikler için ise başka bir program var. Onunla önce ağı taratıp wifi yayan modüle ulaşıyorsunuz ve onun web arayüzüne bağlanıyorsunuz. (Normal model gibi)


Ben buraya girerek farklı bir ağ olarak tanımladım, şifre değişikleri ve güvenlikl ayarlarını gerçekleştirdim. Performans olarak internet ve ağ hızlarını test edebilidim. İnternet tarifem 50mbit 150gb kotalı olan kablonet tarifesi. Bilgisayarım ookla speed testte 44mbps gösterirken, salonda ethernet ile alet üzerinde 42,23 gösteriyordu. Birden fazla kere test ettiğimde alet ve ana modeme bağlı bilgisayarların arasında 2-3 mbps oynamalar oldu. O kadar fark herhalde elektrik üzerinden olan kayıplardır diye tahmin ediyorum. Salondaki laptopu kablosuz ağ üzerinden bağladığımda ise fark 10-12 mbps lere kadar yükseldi.

Sadece ağ hızını test etmek için ise LAN Speed Test programını kullandım. Bunun için ana bilgisayardaki gösterdiğim klasöre laptop üzerinden önce ethernet sonra kablosuz yolu ile bağlandığımda ise yine okuma ve yazmada yine 10 mbps fark gözlemledim.

Sonuç olarak ürünü başarılı buldum. Wifi sinyalini kablo modemden daha iyi iletiyor. Hız olarak ise benim için yeterli seviyede. Tp-Link bu ürünleri birçok farklı şekilde kombinlemiş. Düşünülen fiyat aralığına göre mutlaka bir alternatif bulunacaktır. AV500 streaming ve oyun için yeterli bir seviye gibi gözüküyor. AV2000 lerde en üst seviyede hızı vaadediyor ancak fiyatları da ona göre artıyor. İstenen ethernet port sayısı ve üzerinde fiş olma durumu ise yine aynı şekilde fiyatı etkileyen kriterlerden yine. Benim eğer powerline alacak birisi varsa tavsiyem kullanılacak yere göre fiş ve port ihtiyacının belirlenmesi ve sonrasında transfer hızı talebini karşılayacak ürüne yönlenmesi olacaktır. Evde halihazırda prizlerde ağ desteği yoksa bu ürünler kablo karmaşasının önüne geçmek ve uğraşmamak için idealler.
 
(Not: test ettiğim yöntemler, speed test ve lan test, çok başarılı olmayabilirler. Kolayca ulaşabildiklerim bunlardı. Daha farklı bir uygulama veya yöntem varsa onunla da test yapabilirim.)

 
ODDWORLD: ABE'S ODDYSEE® FREE for a limited time! Kalan süre : 1days 20hours 36mins
 
https://www.humblebundle.com/store/oddworld-abes-oddysee
 
Bu oyunu ilk çıktığında (1999'du sanırım) oynayıp bitirmiştim. 20 sene sonra hala oynanabiliyor demek ki ...

Ben de bugün itibariyle bir e kobo sahibi oldum. Arada bazı kitapları tabletten okuyordum ama açıkçası pek keyif vermiyorsu. Basılı kitap ise farklı bir sevdadır. Birincisi dokunarak, hissederek, görerek, altını çizerek okumak ayrı bir keyiftir. Bu keyfin bence bilimsel bir açıklaması da vardir. Her ne kadar bu konuda bir yapılmış bir araştırma bulamasam da gerçek kitap okuma deneyimj beynin farklı bölgelerini aynı anda harekete geçirmektedir. E-kitap bize depolama ve taşıma kolaylığı, anında çeviri, metin paylaşma, highlight etme gibi seçenekler sunsa da esasında hepsi bir parmak hareketine bağlıdır. Bu da gerçek kitaptan farklı ve daha zayıf bir deneyim vaat etmektedir. 
 
konuyla ilgili bir örnek cok severek okuduğum incognito beynin gizli hayatinda yer almaktadır. (trolley dilemma linkini asagida paylaşıyorum. )
 
kitaplarin ve bir kütüphaneye sahip olmanin bir başka artısı da aile, çocuklar, arkadaşlar için ciddi bir entelektüel sermaye yaratması ve okuma alışkanlığı gelistirmesidir. Misal benim oğlum 2.5 yaşında ve bir kütüphanesi var, her akşam iki kitap okumadan uyumuyor. Kitaplarin resimlerine dakikalarca bakıyor, sayfaları ileri geri ceviriyor, bazen çiziyor yirtiyor ama kitap sevgisini yasiyor. Ayni deneyimi tablette - ekitapta yaşama imkanı yok. Dolayısıyla ekitap bence kitapseverler için kitap okumayi kolaylastirici ve destekleyici bir alternatiftir. Gerçek kitabın yerini tutamaz ve alamaz. 
 
Yeni kobo'mla tecrübelerini ayrıca yazacağım...
 
http://tanrivarmi.blogspot.com.tr/2012/10/beynimiz-ve-biz-1-tren-ikilemi-ve-ahlak.html?m=1

Bölüm iyi güzel ancak...
 
 

Bir Türk olarak nobele koşan Daron Acemoğlu'nun yazarlarından biri olduğu "Why Nations Fail" (Ulusların Düşüşü) kitabını okuyorum, açıkçası bu denli parlak bir akademisyenin kitabının beni daha çok etkilemesini beklerdim.
 

 
 
Konu, daha önce de hakkında bir şeyler okumaya çalıştığım , makro ölçekte gelir adaletsizliği üzerine. Daha önce bir kısmını okuduğum ve tavsiye ettiğim "Tüfek, Mikrop ve Çelik" kitabının da üzerinde durduğu ve bir açıklama getirdiği bir konu bu. Tüfek , Mikrop ve Çelik te bu adaletsizliğin kökeninde coğrafyanın, bitki ve hayvan türlerinin, kıta yöneliminin (evet, dikine kıtalar şanssız) olduğunu ciddi incelemeler sonucu anlatıyordu. (Evrimsel bir bakış izlediği için uzun süre sansürlü muamelesi görüldü, baskısı yapılmadı vs.)
 

 
Why Nations Fail'de ise bunun böyle olmadığı , temelde sömürgeleştirme sürecinin ve siyasi kurumların etkisi ile böyle olduğu, diğer türlü yarısı meksikada yarısı amerikada olan kasabadaki gelir adaletsizliğinin açıklanamayacağı söyleniyor. Çok da fazla spoiler vermek istemiyorum ama kitabı okumayacaklar için kısaca özetlersek;
 
 [az bi spoiler]
 
İspanyollar güney amerikayı sömürgeleştirirken Aztek ve İnkalardaki biat kültürü sayesinde tanrının temsilcisi ya da kendisi sayılan liderleri ele geçirip kalan herkesi köle gibi çalıştırabilmişler.  Denizcilikte İspanyollar kadar kuvvetli olmayan İngilizler daha fakir olan kuzey amerikayı sömürgeleştirmeye çalışıp ispanyollarla aynı taktikleri uygulamaya çalışmışlar. Kızılderililer buna ciddi direnç göstermiş, kurulan sömürge şehirleri açlıktan kışı atlatamamış, on yıllar boyu değişik taktikler denemişler, ticareti becermişler ama yerel diktatörler oluşturmaya çalıştıklarında ilerleyememişler. Köle düzenini kızılderilililer ile oluşturamayınca ingiltereden asker yerine çiftçi getirmeye başlamışlar. Yerel diktatörler bu sefer de bu çitçileri köle olarak kullanmaya çalışmış ama ıssız topraklara kaçmalarını engelleyememişler. Köleliği beceremedikleri için yeni gelen çiftçilere büyük araziler vaadetmişler, o sırada doğan mülkiyet hakları şu anki sistemin oluşmasına sebep olmuş. Meksikada ispanyollar gitmiş bile olsa siyasi kurumlar ve kültür kalmaya devam etmiş, liderler zorla gelip zorla gider olmuş, iktidarı ele geçiren banka gibi enstrümanları etrafındakileri zengin etmek için kullanmış, kişiler zengin olurken ülke bir yere gidememiş. Amerikada ise denetim mekanizmaları oluştuğu için kişilerden çok sistem gelişmiş, patent gibi haklar sayesinde Bill Gates gibi varlıklı aileden gelmeyen kişiler için bile başarmanın yolu açılabilmiş, halbuki meksikada doğmuş olsa görünmez duvarlar yüzünden önü kesilecekti
 
 [az bi spoiler/]
 
Dediğim gibi, kitap güzel ve sağlam bir kurgusu var, sanırım sadece ben daha fazlasını bekliyordum, ya da bir noktadan sonra aynı noktayı anlatan bir yazı tarzına dönüştüğü gibisinden bir hisse kapıldım, belki ilerdeki bölümlerde bu hissi atlatırım. 
 
Bu konularla ilgileniyorsanız önerdiğim bir kitap... 

aynen ties'e katılıyorum bu konuda, withcher 1 rpg olarak hala muthiş bir oyundur ama gameplay ve grafik açısından malesef bu devirde oynamak biraz sabır isteyebilir. Geniş özetinin videosu vardı, zamanında definitive de sormuştu, bu başlık altında paylaşmıştık.
 
Witcher 2 ise mutlaka oynanması gereken bir oyun, hatta 1. act'in sonunda yaptığınız tercih ile hikaye 2 farklı yola ayrıldığı için bana sorarsanız en az 2 kez oynanması gereken bir oyun.
 
Witcher 3 için ise her zaman yaptığım uyarımı tekrarlayarak, elinizde olan, satın aldığınız bütün oyunları bitirin witcher 3'e başlamadan derim. Witcher 3 öyle bir deneyim ki insan başka oyun oynamak istemiyor bir süre bu oyun bittikten sonra.
 
Bende şuan feci bir tekrar oynama isteği var fakat yeni HDR monitör ve ekran kartı bekleyeceğim bir kere daha oynamak için.

gelişmeleri paylaşayım.
 
netbook'a bir adet 2 gb ram taktım.
netbookumda lisanslı olarak gelen windows 7 starter ı sorunsuz bir şekilde windows 10 home edition'a yükselttim.
konuda bahsi geçen sandisk ssd'yi delitilki.com'dan aldım. bugün arayıp stokta olmadığı için gönderemeyeceklerini söylediler
 
windows 7'ye göre gözle görünür bir performans artışı oldu fakat chrome ile internet kullanımında bile rahat bir kullanım imkanı olmuyor.
 
yavaşlığın biraz da 5400rpm hdd'den kaynaklandığını düşünüyorum.
 
bir ssd alıp win10 yükleyeceğim ve sonrasında izlenimlerimi paylaşacağım...

@Lightning McQueen
 SSd aldım, ram aldım ama daha oturup da parçaları netbook'a takıp windows kuramadım. bu aralar yapmaya çalışıp sonucu paylaşacağım.