Najaz

CHW
  • Mesaj sayısı

    5.714
  • Üyelik tarihi

  • Son ziyareti

  • Days Won

    553

Reputation Activity

  1. Definitive liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Tarife Tavsiyesi   
    Turkcell'in Rus Alfa grubuna rehinlediği hisselerine karşilik, Ziraat Bankasi bu gruba olan borçlari odeyerek rehindeki Turkcell hisselerini devralmisti.
     
    Hukumet, elindeki kamu bankalarini kullanarak ozel sektor üzerinde egemenlik tesis etme çabasinda. Ondan sonra da gelsin Ensar'a sponsorluk, gelsin havuz medyasindaki 5 bin tirajli gazeteye milyon dolarlik Turkcell reklamlari. Bu sekilde kendi yandaslarina para pompaliyorlar.
  2. Griffon liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Project SoniCube [Sıfır Desibel, Odyofil Küp PC]   
    Pek sevgili CHW okurları...
     
    Uzun zamandır, Silverstone LC16M kasamın evsahipliği yaptığı bir sistemi HTPC olarak, daha doğrusu ekseriyetle kulaklıkla müzik dinlemek amacıyla kullanıyordum. Bu sistemin omurgasını oluşturan bileşenler şöyle idi:
     
    SilverStone Lascala LC16M HTPC Kasa
    ASUS Xonar Essence ST Deluxe Ses Kartı PCI (Analog 7.1 kanal ses çıkışı sağlayan H6 ek kartı ile birlikte) 
    Seasonic X-460FL 460W 80+ Gold Fansız Güç Kaynağı 
    Intel 330 Serisi 180 GB SSD 
    Intel Core 2 Duo E7400 İşlemci 
    MSI P35 Platinum Anakart 
    Kingston 2x2 GB DDR2-800 RAM 
    Sapphire HD 5450 1 GB Pasif soğutuculu grafik kartı
     
    Bu sistemi, o dönemde elimde halihazırda var olan anakart, işlemci ve RAM'leri baz alarak toplamıştım. Anakartın üzerinde dahili grafik yongası olmadığı için de, fansız çalışan giriş seviyesi bir grafik kartı kullanmak zorunda kalmıştım.
     
    Kasa olarak LC16M modelini seçme nedenim, hem ön tarafındaki bilgi ekranı ile multimedya kontrol düğmelerinin varlığı, hem de uzaktan kumandaya sahip olmasıydı. Gel gelelim, kasanın uzaktan kumandasını bir türlü istediğim şekilde kullanamadım. Kasanın IR alıcısı sorunluydu, floresan ışıkla aydınlatılan mekanlarda kumandadan gelen komutları algılamakta zorlanıyordu. Multimedya kontrol düğmelerinin ve bilgi ekranının ise çok da önemli ve kullanışlı olmadığını zaman geçtikçe anladım. Tüm bunlara ek olarak, sistemi HTPC olarak topladığım halde, belki üç-dört defa bu sistem üzerinden film oynatıp büyük ekran TV'de izlediğimi fark ettim.
     
    En nihayetinde ben bu sistemi sadece müzik dinlemek için kullanıyordum ve sistem bu haliyle olması gerektiğinden daha fazla güç tüketiyor ve olması gerektiğinden daha fazla yer kaplıyordu. Ve bu duruma acilen bir çözüm bulmam gerekiyordu...
     
    Günümüzde son derece revaçta olan "Küp PC"ler, yani mini-ITX anakartlar ve bunlara uygun, çok daha az yer kaplayan kasalarla kurulan sistemler, benim de aradığım çözüm olabilirdi. Lakin ortada şöyle bir sorun vardı. Piyasadaki güncel mini-ITX anakartlar, sadece tek bir PCIe yuvayla geliyorlar ve benim bu sistemde kullanmak istediğim Xonar Essence ST Deluxe ses kartı, PCI veriyolunu kullanıyor. Bu yüzden, güncel işlemci & mini-ITX anakart ikilisi yerine, nispeten daha eski ve üzerinde PCI yuvası olan bir mini-ITX anakart temin etmem gerekiyordu. Bu anakartla birlikte, mümkün olduğunca düşük güç tüketen bir işlemci temin etmek de şarttı tabii.
     
    Bu sebeplerle, kendimi sahibinden, DH gibi sitelerde ikinci el mini-ITX anakart ararken buldum. Ve "arayan mevlasını da bulur, belasını da" atasözümüzdeki öngörü gerçek oldu; tam olarak aradığım bir mini-ITX anakart ile karşılaştım. Intel'in D410PT model mini-ITX anakartını, turuncu forumda çok çok uygun bir fiyata bulmuştum.
     
    Mevzubahis anakart, üzerinde tek fiziksel çekirdekli, 1.66 GHz hızında çalışan, 64-bit ve Hyperthreading destekli bir Intel Atom D410 işlemciyi barındırıyor. Bu işlemci pasif olarak soğutuluyor ve 10 Watt kadar güç tüketiyor. Anakart üzerinde çift DDR2-800 destekli (azami 4 GB) RAM yuvası, bir adet PCI yuvası, iki adet SATA-300 portu, Intel GMA 3150 dahili grafik çekirdeği ve dahili 100 Mbit Realtek ethernet özelliğini barındırıyor. Bu haliyle anakart, hayata geçirmek istediğim yeni projem için biçilmiş kaftandı diyebilirim.
     
    Pek tabii ki anakart ve üzerindeki dahili Atom işlemciyle ilgili birtakım şüphelerim de vardı. Halihazırda kullandığım sistemde, FLAC biçimindeki, büyük çoğunluğu 44.1 KHz'de örneklenmiş müzik dosyalarını foobar2000 altında 96 kHz'e upsample ederek dinliyordum. Ve Atom işlemcilerin, hatırı sayılır bir işlem gücü gerektiren bu upsample işleminin altından kalkıp kalkamayacağından emin olamıyordum. Internet üzerinde buna dair bir bilgi kırıntısı bile yoktu (veya ben doğru kaynaklara ulaşamamıştım). Elde kalan tek yol, bizzat deneyip öğrenmek olacaktı ve Jerry Pournelle üstadın da her zaman vurguladığı üzere, siz denemek zorunda kalmayasınız diye ben sizin yerinize denedim. Sonucun müspet olup olmadığını, yazımızın devamında okuyabilirsiniz.
     
    Intel D410PT Anakart
     

     
    Anakart konusunu bu şekilde hallettikten sonra, sıra bu anakarta uygun bir kasa temin etmeye gelmişti. Bu proje kafamda belirdiği günden beri, Silverstone FT03 Mini model kasayı alternatifler arasında en üst sıraya koymuştum. Ancak bu kasada, benim ulaşmak istediğim nokta ile örtüşmeyen birkaç unsur vardı. Öncelikle kasada, ATX değil SFX biçiminde, SFF kasalar için özel tasarlanmış güç kaynağı kullanmak zorunluydu. Böyle olunca, hem elimdeki fansız Seasonic güç kaynağını kullanamayacak, hem de SFX biçiminde, üstelik aktif olarak fanla soğutulan bir güç kaynağı için ekstra para ödemek durumunda kalacaktım. Silverstone'un tasarım ve malzeme kalitesi şüphe götürmez, ancak 350 Watt'lık bir SFX güç kaynağıyla birlikte FT03 kasaya ödeyeceğim meblağ 600 TL'yi buluyordu ve bu gerçek, beni farklı bir çözüm aramaya yöneltti.
     
    Turuncu forumun 2. el delhizlerinde kaybolmuşken, tünelin ucunda bir ışık göründü ve "işte aradığım kasa bu" düşüncesi hasıl oldu Bir arkadaş, Amazon'dan Jonsbo C2 model bir mini-ITX kasa getirtmiş; ancak elindeki grafik kartını bu kasaya sığdıramadığı için kasayı kullanmadan satışa çıkarmış. mini-ITX ve micro-ATX anakartları kabul eden küp şeklindeki bu kasada, standart ATX güç kaynağı kullanılabiliyor. Kasa tamamen aluminyumdan üretilmiş; ön, yan ve üst panelleri fırçalanmış aluminyum ve haliyle son derece şık. Üretim/malzeme kalitesinin Silverstone'un ürünlerini aratmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.
     
    Jonsbo C2 kasa için de arkadaşla anlaştıktan sonra, kasa ertesi gün sağ sağlim elime ulaştı. Ancak bu kasayla ilgili de ufak bir pürüzü gidermem gerekti. Şöyle ki, kasanın yan tarafında 2 adet USB 3.0 giriş bulunuyor; ancak kasada kullanacağım D410PT anakartta sadece USB 2.0 desteği var. Bu sebeple, ön yüzdeki USB girişleri kullanabilmek için bir USB 3.0 >> USB 2.0 çevirici kablo almam gerekti. Bu kabloyu da Gittigidiyor'daki bir satıcıdan temin ettim.
     
    Silverstone LC16M kasayı, içinde kalan bileşenlerle farklı bir proje için kullanmak istediğimden, ekstradan 4 GB'lık DDR2 RAM de temin etmem gerekti; ki bu RAM'leri de tesadüf eseri yaşadığım şehirdeki bir arkadaştan uygun fiyata satın aldım.
     
    Jonsbo C2 mini-ITX Küp Kasa
     

     

     
    Tüm bileşenler teker teker tamamlanınca, geriye Voltran'ı oluşturmak kalmıştı  Project SoniCube'un bileşenlerine topluca göz atmak gerekirse:
     
    Jonsbo C2 mini-ITX Kasa
    Intel D410PT mini-ITX Anakart
    Intel Atom D410 Tümleşik İşlemci (1.66 GHz, tek çekirdek, 64-bit, Hyperthreading, 10 Watt TDP)
    2x2 GB OCZ DDR2-800 RAM
    Intel 330 Serisi 180 GB SSD
    Intel GMA 3150 Tümleşik GPU

    ASUS Xonar Essence ST Deluxe Ses Kartı PCI
    Seasonic X-460FL 460W 80+ Gold Fansız Güç Kaynağı
     
    SSD, ses kart ve güç kaynağı elimde halihazırda bulunduğu için, bu projenin gerçekleşme maliyeti şöyle oldu:
     
    Jonsbo C2 mini-ITX Kasa: DH 2. el forumundan, kargo dahil 170 TL'ye satın alındı.
    Intel D410PT mini-ITX Anakart: DH 2. el forumundan, kargo dahil 65 TL'ye satın alındı.
    2x2 GB OCZ DDR-800 RAM: DH 2. el forumundan, 60 TL'ye satın alındı.
    S-Link USB 3.0 >> USB 2.0 Çevirici Kablo: Gittigidiyor'dan kargo dahil 13 TL'ye satın alındı.
     
    Toplam proje maliyeti: 308 TL
     
    Sizleri şimdilik, Project SoniCube'a hayat verecek bileşenlerle başbaşa bırakıyorum Kasanın toplanmasıyla ilgili çektiğim bir video da buraya eklenecek. foobar2000 altında, çeşitli dosya biçimleri üzerindeki upsample deneyimlerini ve performans sonuçlarını da burada bulacaksınız. Hatta belki bu çalışmamız, internet üzerinde bu konuda yayınlanmış ilk ve tek kaynak olacak
     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

    Günceleme (17.04.2016) SoniCube ayağa kalkıyor
     


     
    Biraz geç de olsa, sonunda SoniCube kasasının montajını yukarıdaki videoda da görebileceğiniz şekilde yaptım. İşletim sistemi ve diğer gerekli uygulamaları kurdum, birkaç ince ayar da yaptıktan sonra bu sistemi nasıl daha kullanışlı hale getirebilirim diye kafa yormaya başladım
     
    Neler yaptığımı madde madde özetleyeyim. Kasayı topladıktan sonra sistemin PS2 klavye/fare ve monitör bağlantısını yaptım ve USB flash bellek üzerinden Windows 7 Ultimate 64-bit SP1 işletim sistemi kurulumunu gerçekleştirdim. İşletim sistemi kurulduktan hemen sonra, Intel’in web sitesinden anakartın en güncel sürüm BIOS’unu indirip BIOS güncellemesi yaptım. Anakartın üzerindeki mevcut BIOS 2010, güncel BIOS ise 2011 tarihli idi. Güncellemenin ardından BIOS’a girerek, gereksiz tüm bileşenleri (seri port, tümleşik ses, USB Legacy vs.) kapattım. PCI latency timer değerini 128’e ayarladım ve HPET özelliğini aktif hale getirdim. S3 Suspend to RAM ve Wake on LAN (WOL) özelliğini de aktifleştirdim.
      İşletim sistemi kurulumundan sonra sıra sürücülerin kurulumuna gelmişti. Ancak bu noktada ufak tefek pürüzler çıktı. Anakartın destek sayfasında, sadece 32-bit Windows işletim sistemleri için sürücüler yer alıyor. Bu yüzden, siteden indirdiğim grafik kartı sürücüleri sisteme kurulmadı. Ben de Lenovo’nun farklı bir model bilgisayarı için yayınlanmış Intel GMA 3150 Tümleşik GPU’ya ait 64-bit’lik sürücülerini ayrıca indirip sisteme kurmak durumunda kaldım. Yine benzer bir şekilde, anakartın SATA kontrolcüsünün sürücüleri sisteme yüklenmemişti ve Aygıt Yöneticisi altında Microsoft’un jenerik sürücüleri yüklü gözüküyordu. Bu sorunu da, Intel RST sürücülerini yükleyerek aştım. Windows 7’nin beraberinde gelen Realtek LAN sürücüleri de bir hayli eski bir sürümdü; ancak Realtek’in destek sayfalarında güncel 64-bit sürücüleri mevcuttu ve bu sürücüyü de başarıyla güncelledim.
      Ses kartının sürücüleri içinse, ASUS’un sürüclerini değil de bağımsız bir sürücü paketi çalışması olan UniXonar sürücülerini sisteme yükledim. Bu sürücüleri yüklerken, ASUS’un kontrol panelini yüklemiyorum ki DPC gecikmesi denilen sorun asgariye indirgensin (DPC gecikmesinin neden olduğu sorunlarla ilgili detaylı bilgiye ve sisteminizdeki DPC gecikmesi olup olmadığı gösteren ufak bir uygulamaya şu bağlantıdan erişebilirsiniz). Bunun yerine, yine UniXonar ekibinin hazırladığı XonarSwitch adlı ufak uygulamayı sisteme kurdum. XonarSwitch hem DPC gecikme sorununa neden olmuyor, hem de ASUS’un kontrol paneline göre çok daha az kaynak tüketiyor; üstelik kontrol panelinden yapacağınız her türlü ayarı yapmanıza, çok daha sade ve kullanışlı bir arayüzle imkan tanıyor.
      Windows kurulumuyla beraber sisteme kurulan tüm yan uygulamaları sistemden kaldırdım. Windows Update, Windows Search, Windows Defender ve birçok hizmeti iptal ettim. Sistemde sadece çekirdek hizmetler ve ağ bağlantısı için gerekli hizmetler kaldı. Bu haliyle sistem dosyaları, sistem ilk açıldığında hafızada toplam 750 MB civarı bir yer işgal ediyor. Sisteme antivirüs yazılımı kurmadığımı da belirtmeliyim, ne de olsa bu bilgisayarla sadece müzik dinleyeceğiz.
      Foobar2K uygulamasının son sürümü ile, uygulamanın WASAPI, ASIO, SoX Resampler eklentilerini kurdum. Uygulamanın ses çıkışı için, ilk başta WASAPI’yi kullanmayı düşünmüştüm. WASAPI nedir diye soracak olursanız, Windows Vista ile birlikte hayatımıza giren ve ASIO’ya Microsoft tarafından yaratılan alternatif diyebiliriz. WASAPI ile, destekleyen uygulamalar ses kartı kaynaklarına doğrudan ve öncelikli olarak erişebiliyor. Ancak WASAPI bana beklenmedik bir sorun çıkardı, yazının sonlarına doğru buna değineceğim. Bu sebeple Foobar2K’in ASIO çıkışını kullanmak durumunda kaldım. Foobar2K’de ASIO çıkışını kullanmak için bazı ufak ayarlar yapmanız gerekiyor. Preferences >> Playback >> Output sekmesi altında ses kartınızın ASIO sürücülerini seçtikten sonra, eğer mevcutsa “Use 64-bit ASIO drivers” ile “Run with high process priority” seçeneklerini aktif hale getirmeliyiz. “Custom Channel Mappings” kısmında da, ASIO sürücülerinin kullanacağı ses kanallarının bit derinliğini ayarlayabiliyoruz. Bu bölümde, ses kartımızın veya DAC’imizin desteğine göre 16, 24 ve 32 bit şeklinde ayar yapabiliyoruz. Arşivimde 24-bit kayıtlar da mevcut olduğu için bit derinliğini 24-bit olarak ayarladım.
     
    Uygulamanın Preferences >> Advanced >> Playback kısmında da bazı ayarlar yapmamız gerekiyor. Öncelikle, çalınacak parçanın tamamının RAM’e alınıp çalma işleminin doğrudan RAM’deki tampondan yapılmasını sağlamak için, “Full file buffering up to (kb)” değerini yüksek bir değer olarak belirlemeliyiz. Ben buraya 500.000 kb değerini girdim; bu demek oluyor ki 500 MB’a kadar büyüklüğe sahip parçalar doğrudan RAM’e alınarak çalma işlemi diskten veya ağdan bağımsız bir şekilde yapılacak. Yine Advanced sekmesi altında yer alan “Thread priority” seçeneğini 7 olarak belirledikten sonra, “Use MMCSS” seçeneğini aktif hale getirmemiz gerekiyor. Böylece uygulamayı, en yüksek öncelikle çalıştırıyor olacağız.
     
    Foobar2K uygulamasının temel kullanım ayarları bu şekilde. Geriye bir tek, çaldığımız parçalar üzerinde upsample işlemini yapacak SoX resampler eklentisinin ayarlarını yapmak kalıyor. Bu ayarlar da Preferences >> Playback >> DSP Manager sekmesi altındaki “Active DSP” kısmına dahil edeceğimiz “Resampler (SoX)” eklentisi üzerinde yapılıyor. Upsample değeri olarak 96 kHz değerini girdim. Aslında hem uygulama, hem de kullandığım ses kartı 192 kHz’e kadar upsample yapıp oynatabiliyor. Ancak tek çekirdekli Atom işlemciyi fazla zorlamak istemedim ve 96 kHz’in ideal değer olduğuna karar verdim. Zaten günümüzde birçok kaliteli harici DAC de en fazla 96 kHz’e upsample yapabiliyor.
     
    Güncelleme (22.05.2016)
     
    Atom D410 işlemcimiz,192 kHz upsample işleminin altından sorunsuzca kalkıyor. Tüm FLAC müzik dosyalarımı 192 kHz'e upsample edilmiş şekilde dinliyorum.
     
    Tüm bu ince ayarları yaptıktan sonra, NAS’ta duran FLAC arşivimi sistemin SSD’sine kopyaladım. Aslında ilk başta tüm dosyaları NAS üzerinde tutmayı planlamıştım ama evdeki hesap çarşıya uymadı Anakartın tümleşik 100 Mbit ethernet yongasının, ortalama 50-70 MB boyutundaki FLAC dosyalarını NAS’tan sistemin RAM’ine kopyalaması biraz uzun sürünce (F2K’de yaptığımız ayarlar neticesinde, dosya çalmaya başlanmadan önce dosyanın tamamı RAM’e kopyalanıyor ki ağ veya disk üzerinden herhangi bir streaming işlemi yapılmasın), şarkılar arasında 3-4 saniyelik boşluklar oluşmaya başladı. Anakartta gigabit destekli bir ethernet kontrolcüsü olsaydı muhtemelen bu sorun yaşanmayacaktı. Neyse ki 180 GB’lık SSD’de arşivimin önemli bir kısmı için yer mevcut ve SSD fiyatları da günden güne düşüyor. İleride yer sorunu başgösterirse, sisteme kolaylıkla ikinci bir 500 GB’lık SSD ekleyebilirim.
     
    Foobar2K altında çalma listelerini oluşturduktan ve uygulamayı sistem açıldığında otomatik olarak çalışacak şekilde ayarladıktan sonra, bu sistemi klavye/fare ve monitör bağlantısı olmadan, iPad Mini ile uzaktan nasıl yönetebilirim sorusu gündeme geldi. Denediğim yöntemleri teker teker yazmak gerekirse:
    Microsoft Remote Desktop: Uygulama çok basit bir arayüze sahip. Sisteme uzaktan eriştiğiniz zaman, dokunmatik tepkiler son derece hızlı ve başarılı. Ancak uygulamanın son derece sinir bozucu bir sıkıntısı var. Daha doğrusu bu sorun, iPad’in IOS işletim sisteminden kaynaklanıyor. Şöyle ki, RD uygulaması ile uzaktaki sisteme bağlandıktan sonra, iPad uyku moduna geçtiğinde WiFi otomatikman devre dışı kaldığı için  RD uygulaması da kopuyor ve uzaktaki sistemden çıkış yapmış oluyorsunuz. Haliyle o esnada çalışan uygulamalar da kapanmış oluyor. Bu sorunu çözmek için ya iPad’in ekranını hiç kapatmayacaksınız, ki bu da pil tüketimini anormal derecede arttırıyor, ya da iPad’e jailbreak işlemi uygulayıp Insomnia veya KeepAwake gibi uygulamalar yükleyerek uyku modunda WiFi’nin devre dışı kalmasını önleyeceksiniz. IOS 9.3.1 için henüz jailbreak yayınlanmadığından, ikinci seçenek otomatikman devredışı kalmış oluyor. İlk seçenek de pil ömrü dolayısıyla uygulanabilir olmadığından Microsoft Remote Desktop uygulamasını, sadece gerektiği zaman sisteme erişmek için kenara kaldırmış olduk.
      TeamViewer: Buradaki arkadaşların da tavsiyesi üzerine TeamViewer’ı da sisteme ve iPad’e yükleyip denedim. Ancak sisteme uzaktan eriştiğimde, Teamviewer’ın sistemde sürekli ve yer yer %50’ye varan işlemci kullanımına yol açtığını gördüm. Bu durumda uygulamayı kullanmam imkansız hale geldi, zira tamamen pasif olarak soğutulan kasadaki sıcaklıkları olumsuz yönde etkileyecekti bu sorun. Uygulamada, bağlantı koptuğunda uzaktaki sistemden çıkış yapmamış oluyorsunuz, böylece Microsoft’un uygulamasındaki sorun ortaya çıkmıyor, ama yüksek işlemci kullanımı sebebiyle TeamViewer’ı da rafa kaldırmak zorunda kaldım.
      MonkeyMote 4 foobar2000 HD: Ne derler bilirsiniz, tatlılar her daim yemeğin sonunda gelir Sevgili Densha’nın önerisi olan, foobar2K’yı iPad üzerinden yönetmek için yazılmış bu uygulama, beklentilerimin de ötesine geçerek “Adam 8 TL’ye bize dünyaları vermiş” dedirtti bana. Sırf bu uygulama için bile detaylı bir inceleme yazmak gerekli, ama özetle uygulama ile: Uzaktaki sistemi Wake on LAN (WOL) ile açıp kapatabiliyor, uyku modundan (S3) çıkartabiliyor, tekrar uyku moduna sokabiliyor, ayrıca isterseniz sistemi tekrar başlatabiliyorsunuz. Bu, sistemin bir müzik kutusu olarak kullanımını inanılmaz pratik hale getiriyor. Özellikle S3 uyku modu ile, sistemi salonunuzdaki herhangi bir elektronik eşya misali anında açıp kapatabiliyorsunuz. Üstelik bunu iPad üzerinden, sistemin yanına gitmeden yapıyorsunuz. Tüm bu saydığım özelliklerin sorunsuzca kullanılabilmesi için, router’ınız üzerinden sisteme sabit bir IP atamanız ve uygulama altında sistemin MAC adresini girmeniz gerekiyor.
     
    Uygulama son derece şık ve kullanışlı bir arayüze sahip. Temel çalma kontrolleri yanı sıra ses seviyesi ayarı, çalma listesi oluşturma, listeler arasında gezinme, arşivde arama yapma, parça çalarken cover-art gösterimi, parçalarla ilgili detaylı bilgi görüntüleme gibi birçok özelliği bünyesinde barındırıyor uygulama.
     
    MonkeyMote 4 foobar2000 HD iPad Uygulaması
     

     
    Yukarıda özetlediğim tüm bu ince ayarlar ve iPad Mini üzerindeki MonkeyMote uygulamasıyla SoniCube, son derece şık, sessiz, az yer kaplayan, hiçbir fan ve mekanik parça içermeyen, yüksek kalitede sayısal-analog çevrim yapabilen, pratik ve kullanımı kolay bir müzik kutusu haline geldi. Tüm müzik arşivimi tek bir yerden yönetebileceğim böyle bir sistemi kurmak için harcadığım emek ve paraya değdiğini düşünüyorum. Umarım burada paylaştığım bilgilerin, benzer sistemler kurmak isteyen arkadaşlara bir şekilde yardımı dokunur... Bu vesileyle, bu başlık altında görüş, öneri ve desteklerini esirgemeyen tüm CHW ahalisine de teşekkür ediyorum
     
    Dipnot: F2K’in WASAPI çıkışının sorun yarattığını yazmıştım. Sorun, sistemi S3 uyku moduna aldığımda ortaya çıkıyor. Eğer sistem uyku moduna girerken o esnada bir şarkı çalıyor ise, uyku modundan çıkıldığında sistem resetleniyor. Bu sorunun kaynağını bir türlü bulamadım, çok fazla vakit kaybetmek istemediğim için de temelde işlevleri aynı olan ASIO çıkışını kullanmaya karar verdim.
     
    Dipnot2: Xonar Essence ST ses kartına ilave çok kanallı analog çıkış özelliği sağlayan H6 ek kartını kasaya takmadım. Zira kasanın 2. ve 3. PCI yuvalarında, böyle bir ek kartın takılması durumunda kartın yerinde sağlamca durmasını sağlayacak bir çözüm düşünülmemiş. Kart tek bir vida ile sabitlendiğinde, bracket'in alt uç kısmı boşta olduğu için içeri doğru gömülüyordu. SoniCube'u sadece stereo set ve kulaklıkla kullanacağım için, H6 kartının yokluğu herhangi bir sıkıntı çıkarmadı...
     
    Günceleme (22.05.2016) Amfi ve Hoparlör Değişimi
     
    SoniCube'da kullandığım Windows 7 64-bit işletim sisteminde, gerek duyulmayan tüm servisleri kapattığımdan daha önce de bahsetmiştim. Sadece çekirdek servisler ile, MonkeyMote uygulamasının ihtiyaç duyduğu Apple servisleri ve Microsoft Remote Desktop uygulamasının ihtiyaç duyduğu servisler faal durumdayken, işletim sistemi bellekte 680 MB kadar kaynak tüketiyor. Faal servislerin listesini aşağıdaki ekran görüntüsünde görebilirsiniz:
     

     
    Madem böyle bir işe giriştik, projeyi sadece kulaklıklara mahkum etmeyelim dedim ve daha iyi bir amfi&hoparlör arayışına girdim. Kısıtlı bütçeye sığdırabildiğim ürünler, Yamaha A-S700 amfi ile Dali Zensor 3 hoparlörler oldu. Aslında amfinin fiyatı bütçeyi epey aşıyordu ama nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde, 2. elde çok çok uygun fiyata satan bir satıcıya denk geldim. 2000 TL faturası olan 5 aylık ürünü bana 900 TL'ye sattı. Bu fiyat seviyelerindeki bir ürünü düşünmüyordum, daha doğrusu bütçede yer yoktu. Sony'nin ES serisi 10-15 yıllık amfilerine bakıyordum ama hakancez hocamın da uyarısıyla bu yıllanmış ve üzerinde türlü çeşit tamirat, parça değişimi uygulanmış olma riski yüksek ürünlerden uzak durmaya karar verdim. İyi ki de öyle yapmışım.
     
    Yamaha A-S700 Amfi
     

     

     

     

     

     

     

     
    Hoparlörleri eski amfime bağlamak için, kabloların hoparlör girişlerine muz uç (banana plug) diye tabir edilen fişlerden almıştım. Yeni amfimin hoparlör çıkışları da muz uç destekli olduğu için, 4 adet daha bu uçlardan temin ettim ve bağlantıları yukarıdaki resimde görebileceğiniz şekilde yaptım. Muz uçlar hem daha pratik, hem daha güvenli bir bağlantı şekli. Yalnız bu noktada şöyle bir uyarıda bulunaym. AB ülkelerinde satılan Yamaha amfiler, kutudan çıktığı haliyle muz uç kullanmaya uygun değil. Muz uçların elektirik çarpmasına karşı herhangi bir yalıtıma sahip olmaması sebebiyle, AB mevzuatı bu tür fişleri kullanan cihazların AB ülkelerinde satışına izin vermiyormuş. Bu yüzden, amfinin hoparlör bağlantı noktaları muz uçların takılmasını engelleyecek plastik muhafazalarla geliyor. Tabii ki bunları çıkarmak (daha doğrusu kırmak) çok basit. Ufak bir tornavida ile içeriden hafif kanırtıp kolayca çıkarıyorsunuz bu plastik muhafazaları. Bu işlemi yaptığınızda, hoparlör bağlantı noktaları aşağıdaki şekli alıyor. Üstteki 4 bağlantının plastik muhafazaları iptal edilmiş, alttakiler kutudan çıktığı haliyle.
     

     
     
    Muz uçlarla ilgili diğer konuya yazdığım mesajı buraya da ilave ediyorum:
     
    Hoparlör kablosunu hoparlöre bağlamak için muz uç (banana plug) diye tabir edilen fişlerden aldım. Kablo ucunu çıplak bırakmaktan daha sağlıklı bir bağlantı yöntemi oldu sanırım. Sahibinden sitesindeki bir satıcıdan tanesi 4,40 TL'den aldım uçları; Nakamichi marka, altın kaplama imiş (artık ne kadar doğruysa). Uygulaması falan çok basit. Yalnız bendeki amfinin hoparlör çıkışları muz uç desteklemediği için mecburen o tarafta kablo uçları çıplak kalacak şekilde bağlantı yapıyorum.
     

     

     

     

     
     
     
    Güncelleme (12.03.2017)
     
    Dinleme seanslarım sonucunda, upsample işleminin bir kazanım yaratmadığına karar verdim ve upsample işlemini tamamen iptal ettim. Tüm kayıtları ASIO üzerinden bit-perfect dinliyorum.
     
    Bu mesaja daha fazla fotoğraf ekleyemediğim için, son mesajdan devam edeceğim. Böyle buyrun lütfen >>>
     
    ATX Güç Kaynağını PicoPsu ve Harici 12V Adaptörle Değiştirmek
  3. Griffon liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Project SoniCube [Sıfır Desibel, Odyofil Küp PC]   
    Pek sevgili CHW okurları...
     
    Uzun zamandır, Silverstone LC16M kasamın evsahipliği yaptığı bir sistemi HTPC olarak, daha doğrusu ekseriyetle kulaklıkla müzik dinlemek amacıyla kullanıyordum. Bu sistemin omurgasını oluşturan bileşenler şöyle idi:
     
    SilverStone Lascala LC16M HTPC Kasa
    ASUS Xonar Essence ST Deluxe Ses Kartı PCI (Analog 7.1 kanal ses çıkışı sağlayan H6 ek kartı ile birlikte) 
    Seasonic X-460FL 460W 80+ Gold Fansız Güç Kaynağı 
    Intel 330 Serisi 180 GB SSD 
    Intel Core 2 Duo E7400 İşlemci 
    MSI P35 Platinum Anakart 
    Kingston 2x2 GB DDR2-800 RAM 
    Sapphire HD 5450 1 GB Pasif soğutuculu grafik kartı
     
    Bu sistemi, o dönemde elimde halihazırda var olan anakart, işlemci ve RAM'leri baz alarak toplamıştım. Anakartın üzerinde dahili grafik yongası olmadığı için de, fansız çalışan giriş seviyesi bir grafik kartı kullanmak zorunda kalmıştım.
     
    Kasa olarak LC16M modelini seçme nedenim, hem ön tarafındaki bilgi ekranı ile multimedya kontrol düğmelerinin varlığı, hem de uzaktan kumandaya sahip olmasıydı. Gel gelelim, kasanın uzaktan kumandasını bir türlü istediğim şekilde kullanamadım. Kasanın IR alıcısı sorunluydu, floresan ışıkla aydınlatılan mekanlarda kumandadan gelen komutları algılamakta zorlanıyordu. Multimedya kontrol düğmelerinin ve bilgi ekranının ise çok da önemli ve kullanışlı olmadığını zaman geçtikçe anladım. Tüm bunlara ek olarak, sistemi HTPC olarak topladığım halde, belki üç-dört defa bu sistem üzerinden film oynatıp büyük ekran TV'de izlediğimi fark ettim.
     
    En nihayetinde ben bu sistemi sadece müzik dinlemek için kullanıyordum ve sistem bu haliyle olması gerektiğinden daha fazla güç tüketiyor ve olması gerektiğinden daha fazla yer kaplıyordu. Ve bu duruma acilen bir çözüm bulmam gerekiyordu...
     
    Günümüzde son derece revaçta olan "Küp PC"ler, yani mini-ITX anakartlar ve bunlara uygun, çok daha az yer kaplayan kasalarla kurulan sistemler, benim de aradığım çözüm olabilirdi. Lakin ortada şöyle bir sorun vardı. Piyasadaki güncel mini-ITX anakartlar, sadece tek bir PCIe yuvayla geliyorlar ve benim bu sistemde kullanmak istediğim Xonar Essence ST Deluxe ses kartı, PCI veriyolunu kullanıyor. Bu yüzden, güncel işlemci & mini-ITX anakart ikilisi yerine, nispeten daha eski ve üzerinde PCI yuvası olan bir mini-ITX anakart temin etmem gerekiyordu. Bu anakartla birlikte, mümkün olduğunca düşük güç tüketen bir işlemci temin etmek de şarttı tabii.
     
    Bu sebeplerle, kendimi sahibinden, DH gibi sitelerde ikinci el mini-ITX anakart ararken buldum. Ve "arayan mevlasını da bulur, belasını da" atasözümüzdeki öngörü gerçek oldu; tam olarak aradığım bir mini-ITX anakart ile karşılaştım. Intel'in D410PT model mini-ITX anakartını, turuncu forumda çok çok uygun bir fiyata bulmuştum.
     
    Mevzubahis anakart, üzerinde tek fiziksel çekirdekli, 1.66 GHz hızında çalışan, 64-bit ve Hyperthreading destekli bir Intel Atom D410 işlemciyi barındırıyor. Bu işlemci pasif olarak soğutuluyor ve 10 Watt kadar güç tüketiyor. Anakart üzerinde çift DDR2-800 destekli (azami 4 GB) RAM yuvası, bir adet PCI yuvası, iki adet SATA-300 portu, Intel GMA 3150 dahili grafik çekirdeği ve dahili 100 Mbit Realtek ethernet özelliğini barındırıyor. Bu haliyle anakart, hayata geçirmek istediğim yeni projem için biçilmiş kaftandı diyebilirim.
     
    Pek tabii ki anakart ve üzerindeki dahili Atom işlemciyle ilgili birtakım şüphelerim de vardı. Halihazırda kullandığım sistemde, FLAC biçimindeki, büyük çoğunluğu 44.1 KHz'de örneklenmiş müzik dosyalarını foobar2000 altında 96 kHz'e upsample ederek dinliyordum. Ve Atom işlemcilerin, hatırı sayılır bir işlem gücü gerektiren bu upsample işleminin altından kalkıp kalkamayacağından emin olamıyordum. Internet üzerinde buna dair bir bilgi kırıntısı bile yoktu (veya ben doğru kaynaklara ulaşamamıştım). Elde kalan tek yol, bizzat deneyip öğrenmek olacaktı ve Jerry Pournelle üstadın da her zaman vurguladığı üzere, siz denemek zorunda kalmayasınız diye ben sizin yerinize denedim. Sonucun müspet olup olmadığını, yazımızın devamında okuyabilirsiniz.
     
    Intel D410PT Anakart
     

     
    Anakart konusunu bu şekilde hallettikten sonra, sıra bu anakarta uygun bir kasa temin etmeye gelmişti. Bu proje kafamda belirdiği günden beri, Silverstone FT03 Mini model kasayı alternatifler arasında en üst sıraya koymuştum. Ancak bu kasada, benim ulaşmak istediğim nokta ile örtüşmeyen birkaç unsur vardı. Öncelikle kasada, ATX değil SFX biçiminde, SFF kasalar için özel tasarlanmış güç kaynağı kullanmak zorunluydu. Böyle olunca, hem elimdeki fansız Seasonic güç kaynağını kullanamayacak, hem de SFX biçiminde, üstelik aktif olarak fanla soğutulan bir güç kaynağı için ekstra para ödemek durumunda kalacaktım. Silverstone'un tasarım ve malzeme kalitesi şüphe götürmez, ancak 350 Watt'lık bir SFX güç kaynağıyla birlikte FT03 kasaya ödeyeceğim meblağ 600 TL'yi buluyordu ve bu gerçek, beni farklı bir çözüm aramaya yöneltti.
     
    Turuncu forumun 2. el delhizlerinde kaybolmuşken, tünelin ucunda bir ışık göründü ve "işte aradığım kasa bu" düşüncesi hasıl oldu Bir arkadaş, Amazon'dan Jonsbo C2 model bir mini-ITX kasa getirtmiş; ancak elindeki grafik kartını bu kasaya sığdıramadığı için kasayı kullanmadan satışa çıkarmış. mini-ITX ve micro-ATX anakartları kabul eden küp şeklindeki bu kasada, standart ATX güç kaynağı kullanılabiliyor. Kasa tamamen aluminyumdan üretilmiş; ön, yan ve üst panelleri fırçalanmış aluminyum ve haliyle son derece şık. Üretim/malzeme kalitesinin Silverstone'un ürünlerini aratmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.
     
    Jonsbo C2 kasa için de arkadaşla anlaştıktan sonra, kasa ertesi gün sağ sağlim elime ulaştı. Ancak bu kasayla ilgili de ufak bir pürüzü gidermem gerekti. Şöyle ki, kasanın yan tarafında 2 adet USB 3.0 giriş bulunuyor; ancak kasada kullanacağım D410PT anakartta sadece USB 2.0 desteği var. Bu sebeple, ön yüzdeki USB girişleri kullanabilmek için bir USB 3.0 >> USB 2.0 çevirici kablo almam gerekti. Bu kabloyu da Gittigidiyor'daki bir satıcıdan temin ettim.
     
    Silverstone LC16M kasayı, içinde kalan bileşenlerle farklı bir proje için kullanmak istediğimden, ekstradan 4 GB'lık DDR2 RAM de temin etmem gerekti; ki bu RAM'leri de tesadüf eseri yaşadığım şehirdeki bir arkadaştan uygun fiyata satın aldım.
     
    Jonsbo C2 mini-ITX Küp Kasa
     

     

     
    Tüm bileşenler teker teker tamamlanınca, geriye Voltran'ı oluşturmak kalmıştı  Project SoniCube'un bileşenlerine topluca göz atmak gerekirse:
     
    Jonsbo C2 mini-ITX Kasa
    Intel D410PT mini-ITX Anakart
    Intel Atom D410 Tümleşik İşlemci (1.66 GHz, tek çekirdek, 64-bit, Hyperthreading, 10 Watt TDP)
    2x2 GB OCZ DDR2-800 RAM
    Intel 330 Serisi 180 GB SSD
    Intel GMA 3150 Tümleşik GPU

    ASUS Xonar Essence ST Deluxe Ses Kartı PCI
    Seasonic X-460FL 460W 80+ Gold Fansız Güç Kaynağı
     
    SSD, ses kart ve güç kaynağı elimde halihazırda bulunduğu için, bu projenin gerçekleşme maliyeti şöyle oldu:
     
    Jonsbo C2 mini-ITX Kasa: DH 2. el forumundan, kargo dahil 170 TL'ye satın alındı.
    Intel D410PT mini-ITX Anakart: DH 2. el forumundan, kargo dahil 65 TL'ye satın alındı.
    2x2 GB OCZ DDR-800 RAM: DH 2. el forumundan, 60 TL'ye satın alındı.
    S-Link USB 3.0 >> USB 2.0 Çevirici Kablo: Gittigidiyor'dan kargo dahil 13 TL'ye satın alındı.
     
    Toplam proje maliyeti: 308 TL
     
    Sizleri şimdilik, Project SoniCube'a hayat verecek bileşenlerle başbaşa bırakıyorum Kasanın toplanmasıyla ilgili çektiğim bir video da buraya eklenecek. foobar2000 altında, çeşitli dosya biçimleri üzerindeki upsample deneyimlerini ve performans sonuçlarını da burada bulacaksınız. Hatta belki bu çalışmamız, internet üzerinde bu konuda yayınlanmış ilk ve tek kaynak olacak
     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

    Günceleme (17.04.2016) SoniCube ayağa kalkıyor
     


     
    Biraz geç de olsa, sonunda SoniCube kasasının montajını yukarıdaki videoda da görebileceğiniz şekilde yaptım. İşletim sistemi ve diğer gerekli uygulamaları kurdum, birkaç ince ayar da yaptıktan sonra bu sistemi nasıl daha kullanışlı hale getirebilirim diye kafa yormaya başladım
     
    Neler yaptığımı madde madde özetleyeyim. Kasayı topladıktan sonra sistemin PS2 klavye/fare ve monitör bağlantısını yaptım ve USB flash bellek üzerinden Windows 7 Ultimate 64-bit SP1 işletim sistemi kurulumunu gerçekleştirdim. İşletim sistemi kurulduktan hemen sonra, Intel’in web sitesinden anakartın en güncel sürüm BIOS’unu indirip BIOS güncellemesi yaptım. Anakartın üzerindeki mevcut BIOS 2010, güncel BIOS ise 2011 tarihli idi. Güncellemenin ardından BIOS’a girerek, gereksiz tüm bileşenleri (seri port, tümleşik ses, USB Legacy vs.) kapattım. PCI latency timer değerini 128’e ayarladım ve HPET özelliğini aktif hale getirdim. S3 Suspend to RAM ve Wake on LAN (WOL) özelliğini de aktifleştirdim.
      İşletim sistemi kurulumundan sonra sıra sürücülerin kurulumuna gelmişti. Ancak bu noktada ufak tefek pürüzler çıktı. Anakartın destek sayfasında, sadece 32-bit Windows işletim sistemleri için sürücüler yer alıyor. Bu yüzden, siteden indirdiğim grafik kartı sürücüleri sisteme kurulmadı. Ben de Lenovo’nun farklı bir model bilgisayarı için yayınlanmış Intel GMA 3150 Tümleşik GPU’ya ait 64-bit’lik sürücülerini ayrıca indirip sisteme kurmak durumunda kaldım. Yine benzer bir şekilde, anakartın SATA kontrolcüsünün sürücüleri sisteme yüklenmemişti ve Aygıt Yöneticisi altında Microsoft’un jenerik sürücüleri yüklü gözüküyordu. Bu sorunu da, Intel RST sürücülerini yükleyerek aştım. Windows 7’nin beraberinde gelen Realtek LAN sürücüleri de bir hayli eski bir sürümdü; ancak Realtek’in destek sayfalarında güncel 64-bit sürücüleri mevcuttu ve bu sürücüyü de başarıyla güncelledim.
      Ses kartının sürücüleri içinse, ASUS’un sürüclerini değil de bağımsız bir sürücü paketi çalışması olan UniXonar sürücülerini sisteme yükledim. Bu sürücüleri yüklerken, ASUS’un kontrol panelini yüklemiyorum ki DPC gecikmesi denilen sorun asgariye indirgensin (DPC gecikmesinin neden olduğu sorunlarla ilgili detaylı bilgiye ve sisteminizdeki DPC gecikmesi olup olmadığı gösteren ufak bir uygulamaya şu bağlantıdan erişebilirsiniz). Bunun yerine, yine UniXonar ekibinin hazırladığı XonarSwitch adlı ufak uygulamayı sisteme kurdum. XonarSwitch hem DPC gecikme sorununa neden olmuyor, hem de ASUS’un kontrol paneline göre çok daha az kaynak tüketiyor; üstelik kontrol panelinden yapacağınız her türlü ayarı yapmanıza, çok daha sade ve kullanışlı bir arayüzle imkan tanıyor.
      Windows kurulumuyla beraber sisteme kurulan tüm yan uygulamaları sistemden kaldırdım. Windows Update, Windows Search, Windows Defender ve birçok hizmeti iptal ettim. Sistemde sadece çekirdek hizmetler ve ağ bağlantısı için gerekli hizmetler kaldı. Bu haliyle sistem dosyaları, sistem ilk açıldığında hafızada toplam 750 MB civarı bir yer işgal ediyor. Sisteme antivirüs yazılımı kurmadığımı da belirtmeliyim, ne de olsa bu bilgisayarla sadece müzik dinleyeceğiz.
      Foobar2K uygulamasının son sürümü ile, uygulamanın WASAPI, ASIO, SoX Resampler eklentilerini kurdum. Uygulamanın ses çıkışı için, ilk başta WASAPI’yi kullanmayı düşünmüştüm. WASAPI nedir diye soracak olursanız, Windows Vista ile birlikte hayatımıza giren ve ASIO’ya Microsoft tarafından yaratılan alternatif diyebiliriz. WASAPI ile, destekleyen uygulamalar ses kartı kaynaklarına doğrudan ve öncelikli olarak erişebiliyor. Ancak WASAPI bana beklenmedik bir sorun çıkardı, yazının sonlarına doğru buna değineceğim. Bu sebeple Foobar2K’in ASIO çıkışını kullanmak durumunda kaldım. Foobar2K’de ASIO çıkışını kullanmak için bazı ufak ayarlar yapmanız gerekiyor. Preferences >> Playback >> Output sekmesi altında ses kartınızın ASIO sürücülerini seçtikten sonra, eğer mevcutsa “Use 64-bit ASIO drivers” ile “Run with high process priority” seçeneklerini aktif hale getirmeliyiz. “Custom Channel Mappings” kısmında da, ASIO sürücülerinin kullanacağı ses kanallarının bit derinliğini ayarlayabiliyoruz. Bu bölümde, ses kartımızın veya DAC’imizin desteğine göre 16, 24 ve 32 bit şeklinde ayar yapabiliyoruz. Arşivimde 24-bit kayıtlar da mevcut olduğu için bit derinliğini 24-bit olarak ayarladım.
     
    Uygulamanın Preferences >> Advanced >> Playback kısmında da bazı ayarlar yapmamız gerekiyor. Öncelikle, çalınacak parçanın tamamının RAM’e alınıp çalma işleminin doğrudan RAM’deki tampondan yapılmasını sağlamak için, “Full file buffering up to (kb)” değerini yüksek bir değer olarak belirlemeliyiz. Ben buraya 500.000 kb değerini girdim; bu demek oluyor ki 500 MB’a kadar büyüklüğe sahip parçalar doğrudan RAM’e alınarak çalma işlemi diskten veya ağdan bağımsız bir şekilde yapılacak. Yine Advanced sekmesi altında yer alan “Thread priority” seçeneğini 7 olarak belirledikten sonra, “Use MMCSS” seçeneğini aktif hale getirmemiz gerekiyor. Böylece uygulamayı, en yüksek öncelikle çalıştırıyor olacağız.
     
    Foobar2K uygulamasının temel kullanım ayarları bu şekilde. Geriye bir tek, çaldığımız parçalar üzerinde upsample işlemini yapacak SoX resampler eklentisinin ayarlarını yapmak kalıyor. Bu ayarlar da Preferences >> Playback >> DSP Manager sekmesi altındaki “Active DSP” kısmına dahil edeceğimiz “Resampler (SoX)” eklentisi üzerinde yapılıyor. Upsample değeri olarak 96 kHz değerini girdim. Aslında hem uygulama, hem de kullandığım ses kartı 192 kHz’e kadar upsample yapıp oynatabiliyor. Ancak tek çekirdekli Atom işlemciyi fazla zorlamak istemedim ve 96 kHz’in ideal değer olduğuna karar verdim. Zaten günümüzde birçok kaliteli harici DAC de en fazla 96 kHz’e upsample yapabiliyor.
     
    Güncelleme (22.05.2016)
     
    Atom D410 işlemcimiz,192 kHz upsample işleminin altından sorunsuzca kalkıyor. Tüm FLAC müzik dosyalarımı 192 kHz'e upsample edilmiş şekilde dinliyorum.
     
    Tüm bu ince ayarları yaptıktan sonra, NAS’ta duran FLAC arşivimi sistemin SSD’sine kopyaladım. Aslında ilk başta tüm dosyaları NAS üzerinde tutmayı planlamıştım ama evdeki hesap çarşıya uymadı Anakartın tümleşik 100 Mbit ethernet yongasının, ortalama 50-70 MB boyutundaki FLAC dosyalarını NAS’tan sistemin RAM’ine kopyalaması biraz uzun sürünce (F2K’de yaptığımız ayarlar neticesinde, dosya çalmaya başlanmadan önce dosyanın tamamı RAM’e kopyalanıyor ki ağ veya disk üzerinden herhangi bir streaming işlemi yapılmasın), şarkılar arasında 3-4 saniyelik boşluklar oluşmaya başladı. Anakartta gigabit destekli bir ethernet kontrolcüsü olsaydı muhtemelen bu sorun yaşanmayacaktı. Neyse ki 180 GB’lık SSD’de arşivimin önemli bir kısmı için yer mevcut ve SSD fiyatları da günden güne düşüyor. İleride yer sorunu başgösterirse, sisteme kolaylıkla ikinci bir 500 GB’lık SSD ekleyebilirim.
     
    Foobar2K altında çalma listelerini oluşturduktan ve uygulamayı sistem açıldığında otomatik olarak çalışacak şekilde ayarladıktan sonra, bu sistemi klavye/fare ve monitör bağlantısı olmadan, iPad Mini ile uzaktan nasıl yönetebilirim sorusu gündeme geldi. Denediğim yöntemleri teker teker yazmak gerekirse:
    Microsoft Remote Desktop: Uygulama çok basit bir arayüze sahip. Sisteme uzaktan eriştiğiniz zaman, dokunmatik tepkiler son derece hızlı ve başarılı. Ancak uygulamanın son derece sinir bozucu bir sıkıntısı var. Daha doğrusu bu sorun, iPad’in IOS işletim sisteminden kaynaklanıyor. Şöyle ki, RD uygulaması ile uzaktaki sisteme bağlandıktan sonra, iPad uyku moduna geçtiğinde WiFi otomatikman devre dışı kaldığı için  RD uygulaması da kopuyor ve uzaktaki sistemden çıkış yapmış oluyorsunuz. Haliyle o esnada çalışan uygulamalar da kapanmış oluyor. Bu sorunu çözmek için ya iPad’in ekranını hiç kapatmayacaksınız, ki bu da pil tüketimini anormal derecede arttırıyor, ya da iPad’e jailbreak işlemi uygulayıp Insomnia veya KeepAwake gibi uygulamalar yükleyerek uyku modunda WiFi’nin devre dışı kalmasını önleyeceksiniz. IOS 9.3.1 için henüz jailbreak yayınlanmadığından, ikinci seçenek otomatikman devredışı kalmış oluyor. İlk seçenek de pil ömrü dolayısıyla uygulanabilir olmadığından Microsoft Remote Desktop uygulamasını, sadece gerektiği zaman sisteme erişmek için kenara kaldırmış olduk.
      TeamViewer: Buradaki arkadaşların da tavsiyesi üzerine TeamViewer’ı da sisteme ve iPad’e yükleyip denedim. Ancak sisteme uzaktan eriştiğimde, Teamviewer’ın sistemde sürekli ve yer yer %50’ye varan işlemci kullanımına yol açtığını gördüm. Bu durumda uygulamayı kullanmam imkansız hale geldi, zira tamamen pasif olarak soğutulan kasadaki sıcaklıkları olumsuz yönde etkileyecekti bu sorun. Uygulamada, bağlantı koptuğunda uzaktaki sistemden çıkış yapmamış oluyorsunuz, böylece Microsoft’un uygulamasındaki sorun ortaya çıkmıyor, ama yüksek işlemci kullanımı sebebiyle TeamViewer’ı da rafa kaldırmak zorunda kaldım.
      MonkeyMote 4 foobar2000 HD: Ne derler bilirsiniz, tatlılar her daim yemeğin sonunda gelir Sevgili Densha’nın önerisi olan, foobar2K’yı iPad üzerinden yönetmek için yazılmış bu uygulama, beklentilerimin de ötesine geçerek “Adam 8 TL’ye bize dünyaları vermiş” dedirtti bana. Sırf bu uygulama için bile detaylı bir inceleme yazmak gerekli, ama özetle uygulama ile: Uzaktaki sistemi Wake on LAN (WOL) ile açıp kapatabiliyor, uyku modundan (S3) çıkartabiliyor, tekrar uyku moduna sokabiliyor, ayrıca isterseniz sistemi tekrar başlatabiliyorsunuz. Bu, sistemin bir müzik kutusu olarak kullanımını inanılmaz pratik hale getiriyor. Özellikle S3 uyku modu ile, sistemi salonunuzdaki herhangi bir elektronik eşya misali anında açıp kapatabiliyorsunuz. Üstelik bunu iPad üzerinden, sistemin yanına gitmeden yapıyorsunuz. Tüm bu saydığım özelliklerin sorunsuzca kullanılabilmesi için, router’ınız üzerinden sisteme sabit bir IP atamanız ve uygulama altında sistemin MAC adresini girmeniz gerekiyor.
     
    Uygulama son derece şık ve kullanışlı bir arayüze sahip. Temel çalma kontrolleri yanı sıra ses seviyesi ayarı, çalma listesi oluşturma, listeler arasında gezinme, arşivde arama yapma, parça çalarken cover-art gösterimi, parçalarla ilgili detaylı bilgi görüntüleme gibi birçok özelliği bünyesinde barındırıyor uygulama.
     
    MonkeyMote 4 foobar2000 HD iPad Uygulaması
     

     
    Yukarıda özetlediğim tüm bu ince ayarlar ve iPad Mini üzerindeki MonkeyMote uygulamasıyla SoniCube, son derece şık, sessiz, az yer kaplayan, hiçbir fan ve mekanik parça içermeyen, yüksek kalitede sayısal-analog çevrim yapabilen, pratik ve kullanımı kolay bir müzik kutusu haline geldi. Tüm müzik arşivimi tek bir yerden yönetebileceğim böyle bir sistemi kurmak için harcadığım emek ve paraya değdiğini düşünüyorum. Umarım burada paylaştığım bilgilerin, benzer sistemler kurmak isteyen arkadaşlara bir şekilde yardımı dokunur... Bu vesileyle, bu başlık altında görüş, öneri ve desteklerini esirgemeyen tüm CHW ahalisine de teşekkür ediyorum
     
    Dipnot: F2K’in WASAPI çıkışının sorun yarattığını yazmıştım. Sorun, sistemi S3 uyku moduna aldığımda ortaya çıkıyor. Eğer sistem uyku moduna girerken o esnada bir şarkı çalıyor ise, uyku modundan çıkıldığında sistem resetleniyor. Bu sorunun kaynağını bir türlü bulamadım, çok fazla vakit kaybetmek istemediğim için de temelde işlevleri aynı olan ASIO çıkışını kullanmaya karar verdim.
     
    Dipnot2: Xonar Essence ST ses kartına ilave çok kanallı analog çıkış özelliği sağlayan H6 ek kartını kasaya takmadım. Zira kasanın 2. ve 3. PCI yuvalarında, böyle bir ek kartın takılması durumunda kartın yerinde sağlamca durmasını sağlayacak bir çözüm düşünülmemiş. Kart tek bir vida ile sabitlendiğinde, bracket'in alt uç kısmı boşta olduğu için içeri doğru gömülüyordu. SoniCube'u sadece stereo set ve kulaklıkla kullanacağım için, H6 kartının yokluğu herhangi bir sıkıntı çıkarmadı...
     
    Günceleme (22.05.2016) Amfi ve Hoparlör Değişimi
     
    SoniCube'da kullandığım Windows 7 64-bit işletim sisteminde, gerek duyulmayan tüm servisleri kapattığımdan daha önce de bahsetmiştim. Sadece çekirdek servisler ile, MonkeyMote uygulamasının ihtiyaç duyduğu Apple servisleri ve Microsoft Remote Desktop uygulamasının ihtiyaç duyduğu servisler faal durumdayken, işletim sistemi bellekte 680 MB kadar kaynak tüketiyor. Faal servislerin listesini aşağıdaki ekran görüntüsünde görebilirsiniz:
     

     
    Madem böyle bir işe giriştik, projeyi sadece kulaklıklara mahkum etmeyelim dedim ve daha iyi bir amfi&hoparlör arayışına girdim. Kısıtlı bütçeye sığdırabildiğim ürünler, Yamaha A-S700 amfi ile Dali Zensor 3 hoparlörler oldu. Aslında amfinin fiyatı bütçeyi epey aşıyordu ama nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde, 2. elde çok çok uygun fiyata satan bir satıcıya denk geldim. 2000 TL faturası olan 5 aylık ürünü bana 900 TL'ye sattı. Bu fiyat seviyelerindeki bir ürünü düşünmüyordum, daha doğrusu bütçede yer yoktu. Sony'nin ES serisi 10-15 yıllık amfilerine bakıyordum ama hakancez hocamın da uyarısıyla bu yıllanmış ve üzerinde türlü çeşit tamirat, parça değişimi uygulanmış olma riski yüksek ürünlerden uzak durmaya karar verdim. İyi ki de öyle yapmışım.
     
    Yamaha A-S700 Amfi
     

     

     

     

     

     

     

     
    Hoparlörleri eski amfime bağlamak için, kabloların hoparlör girişlerine muz uç (banana plug) diye tabir edilen fişlerden almıştım. Yeni amfimin hoparlör çıkışları da muz uç destekli olduğu için, 4 adet daha bu uçlardan temin ettim ve bağlantıları yukarıdaki resimde görebileceğiniz şekilde yaptım. Muz uçlar hem daha pratik, hem daha güvenli bir bağlantı şekli. Yalnız bu noktada şöyle bir uyarıda bulunaym. AB ülkelerinde satılan Yamaha amfiler, kutudan çıktığı haliyle muz uç kullanmaya uygun değil. Muz uçların elektirik çarpmasına karşı herhangi bir yalıtıma sahip olmaması sebebiyle, AB mevzuatı bu tür fişleri kullanan cihazların AB ülkelerinde satışına izin vermiyormuş. Bu yüzden, amfinin hoparlör bağlantı noktaları muz uçların takılmasını engelleyecek plastik muhafazalarla geliyor. Tabii ki bunları çıkarmak (daha doğrusu kırmak) çok basit. Ufak bir tornavida ile içeriden hafif kanırtıp kolayca çıkarıyorsunuz bu plastik muhafazaları. Bu işlemi yaptığınızda, hoparlör bağlantı noktaları aşağıdaki şekli alıyor. Üstteki 4 bağlantının plastik muhafazaları iptal edilmiş, alttakiler kutudan çıktığı haliyle.
     

     
     
    Muz uçlarla ilgili diğer konuya yazdığım mesajı buraya da ilave ediyorum:
     
    Hoparlör kablosunu hoparlöre bağlamak için muz uç (banana plug) diye tabir edilen fişlerden aldım. Kablo ucunu çıplak bırakmaktan daha sağlıklı bir bağlantı yöntemi oldu sanırım. Sahibinden sitesindeki bir satıcıdan tanesi 4,40 TL'den aldım uçları; Nakamichi marka, altın kaplama imiş (artık ne kadar doğruysa). Uygulaması falan çok basit. Yalnız bendeki amfinin hoparlör çıkışları muz uç desteklemediği için mecburen o tarafta kablo uçları çıplak kalacak şekilde bağlantı yapıyorum.
     

     

     

     

     
     
     
    Güncelleme (12.03.2017)
     
    Dinleme seanslarım sonucunda, upsample işleminin bir kazanım yaratmadığına karar verdim ve upsample işlemini tamamen iptal ettim. Tüm kayıtları ASIO üzerinden bit-perfect dinliyorum.
     
    Bu mesaja daha fazla fotoğraf ekleyemediğim için, son mesajdan devam edeceğim. Böyle buyrun lütfen >>>
     
    ATX Güç Kaynağını PicoPsu ve Harici 12V Adaptörle Değiştirmek
  4. Hamso liked şu konuya bir mesaj by Najaz in uTorrent kullananlar dikkat!   
    Torrent için en iyi çözüm NAS içinde çalışan torrent istemci. Böyle şeylerle uğraşmak durumunda kalmıyorsunuz en azından.
  5. jackjoker liked şu konuya bir mesaj by Najaz in monitör tavsiyesi   
    Her mesaj değil, toplamda 8 mesaj
     
    Ödevini başkasına yaptırmak için buraya üye olmuş, bu topluluk içinde bulunma motivasyonu başkasının sırtından, kolay yoldan menfaat sağlamak olan, insanlardan ve özellikle buradaki "adi" insanlardan (adi tanımlaması kendisine aittir) nefret ettiğini her fırsatta dile getiren biriyle, DHW'den beri buradaki sohbete, yardımlaşmaya, paylaşıma türlü türlü katkılar yapmış, buradaki arkadaşlık ortamının filizlenmesine emek vermiş birini aynı kefeye koyup tartmamak gerek diye düşünüyorum.
     
    Mesele "o varsa ben yokum" meselesi değil yani. Yazılı kuralların ve yılların birikimi sonucu oluşmuş arkadaşlık hukukunun çiğnenmesi asıl sorun. Ortada trolün feriştahı dururken gelip Hungi'ye trollük yapmayın denilirse, adam haklı olarak alınır ve lanet olsun noktasına gelir.
  6. jackjoker liked şu konuya bir mesaj by Najaz in monitör tavsiyesi   
    Her mesaj değil, toplamda 8 mesaj
     
    Ödevini başkasına yaptırmak için buraya üye olmuş, bu topluluk içinde bulunma motivasyonu başkasının sırtından, kolay yoldan menfaat sağlamak olan, insanlardan ve özellikle buradaki "adi" insanlardan (adi tanımlaması kendisine aittir) nefret ettiğini her fırsatta dile getiren biriyle, DHW'den beri buradaki sohbete, yardımlaşmaya, paylaşıma türlü türlü katkılar yapmış, buradaki arkadaşlık ortamının filizlenmesine emek vermiş birini aynı kefeye koyup tartmamak gerek diye düşünüyorum.
     
    Mesele "o varsa ben yokum" meselesi değil yani. Yazılı kuralların ve yılların birikimi sonucu oluşmuş arkadaşlık hukukunun çiğnenmesi asıl sorun. Ortada trolün feriştahı dururken gelip Hungi'ye trollük yapmayın denilirse, adam haklı olarak alınır ve lanet olsun noktasına gelir.
  7. analog liked şu konuya bir mesaj by Najaz in mobil oyun kanseri   
    PS Vita bende ikinci baharını yaşıyor PS4'teki oyunları remote play ile Vita'da oynuyorum; bir de grip aldım alete DS gibi tutuş şekliyle kaymaklı ekmek kadayıfı oldu. Last of Us'ı Vita'nın o harikulade OLED ekranında oynamak çok büyük keyif benim için..
     
    Vita bu açıdan çok kıymetli bir cihaz bence. Desteği kesilmiş, Triple A oyun çıkmayacakmış falan bunların hiçbir önemi yok benim için. Varolan oyun kütüphanesi ve hatta kendi başına PS4 remote play özelliği bile bu cihazı bana aldırtmaya yetti.
     
    Vita'yı öldüren de bizzat Sony oldu bana göre. Cihazın kendisinin, hafıza kartının, aksesuarlarının ve oyunlarının anlamsız derecede yüksek fiyatları, insanların "Sony bizi yolunacak kaz gibi görüyor herhalde" diye düşünmesine yol açtı ve son derece başarılı bir platformun ölü doğmasına sebep oldu.
  8. KaraSinek liked şu konuya bir mesaj by Najaz in voip   
    Karşı taraf seninle konuşmak istemediği için telefonu kapatıyor.. Artık adamlara ne yaptıysan
  9. ResetButton liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Fan gitmiş mi? & Fan değişimi   
    DH'deki yamyamlardan bıkıp usandıkları için ilk etapta yerel servis noktasına yönlendirmiş olabilirler. Bu zihniyetteki adamlar yüzünden, müşterisine iyi hizmet vermeye çalışan firmalar da yavaş yavaş tavır değiştiriyor Türkiye piyasasına karşı. Ceremesini de sizin benim gibi düzgün adamlar çekiyor maalesef.
     
    Neyse en azından arızalı parçanın yenisi elinize ulaşmış, umarım daha ciddi bir sorun yaşamazsınız kartla ilgili.
  10. analog liked şu konuya bir mesaj by Najaz in pci express 1x ses kartını external çalıştırmak?   
    @@analog Titanium HD'nin asıl rakibi Xonar Essence serisi. Bu kartlar analog stereo çıkışa özelleşmiş; senin de yazdığın gibi çevreleyen ses çıkışını sadece optik SPDIF olarak verebiliyorlar. D2X'in bu kartlara göre üstün yanı, tek kart üzerinde hepsi bir arada çözüm sunması. Kulaklık tarafında TiHD ve Essence'lar güçlü tabii; ne de olsa ayrı kulaklık amfileri var bu kartlarda.
     
    Bende hem TiHD hem Xonar Essence olduğu için aynı sistemde blind-test yapma imkanım oldu ve görebildiğim (daha doğrusu duyabildiğim) kadarıyla iki kartın da birbirine üstün bir yanı yok; birbirine denk kartlar. D2X hiç kullanmadım ama öyle aman aman bir fark olacağını zannetmiyorum. D2X de çok iyi bir kart.
     
    Ek bilgi: TiHD üzerindeki CA20K2 DSP'si native PCIe olduğu için herhangi bir dönüştürücü yongaya ihtiyaç duymuyor.
  11. analog liked şu konuya bir mesaj by Najaz in pci express 1x ses kartını external çalıştırmak?   
    Aynı şeyi ben denemiştim. Herhangi bir sıkıntı çıkmamıştı. Şöyle bir riser kablo almıştım:
     

     
    Bendeki şu an boşta duruyor, özel mesajdan adresini yazarsan göndereyim sana.
  12. Griffon liked şu konuya bir mesaj by Najaz in xbox one, playstation 4 hakkında herşey   
    HDD terfisini sorunsuz bir şekilde gerçekleştirdim; harici diske aldığım sistem yedeğini PS4'e atmak da toplam 1 saat kadar sürdü.
     
    PS4UPDATE.PUP dosyasını, exFAT olarak formatladığım harici diskte oluşturduğum PS4 >> UPDATE klasörüne kopyaladım. Aynı diskte, yine aynı PS4 klasörünün içinde PS4'ün sistem imajı da bulunuyordu. 2 TB HDD'yi PS4'e taktıktan sonra, PS4'ün güç düğmesine 7 saniye basılı tutarak güvenli mod altında kurtarma menüsüne girdim. DS4'ü kablo ile bağlayıp bu menüden en son seçeneği seçerek, USB harici disk üzerinde bulunan işletim sistemi dosyasının kurulumunu gerçekleştirdim. Kurulum, zannediyorum ki USB 3.0 bir disk kullandığım için, 5 dakika kadar sürdü. PS4 kendini yeniden başlattıktan sonra varsayılan kullanıcı ile sisteme giriş yaptım, "Yedekle ve Geri Yükle" seçeneğiyle harici diskteki imajı PS4'e kurdum; bu işlem de 1 saat kadar sürdü. Sistem tekrar açıldığında PSN'e giriş yaparak ve PS4'ü tekrar aktive ederek kurulumu tamamlamış oldum.
     
    Şu anda PS4'te 1.77 TB toplam disk alanı gözüküyor. Konsolda halihazırda 200 GB kadar veri (oyun, güncelleme vs.) bulunduğunu düşünürsek, geriye 1.5 TB kadar bir boş alan kalıyor. Bu da sanırım uzun süre yetecektir.
     
    Yardımcı olan herkese teşekkürler
  13. MilesTeg liked şu konuya bir mesaj by Najaz in İzlenesi film tavsiyeleri ...   
    The Theory of Everthing'e kim nasıl hangi kimyasalın etkisiyle ödül veriyor anlamış değilim.
     
    Yine övgülere boğulan Boyhood'u üzledim, vasat bile diyemem o kadar kötü, yapmacık, sığ.
     
    12 Monkeys filmini dizi yapmışlar, iğrenç ötesi olmuş. İlk bölümünü izledim, 2-3 bölüm daha indirmiştim izlemeden sildim.
  14. Misafir
    Misafir liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Şuan ne dinliyoruz?   
    @@qwerty Tanju Duru'nun parçası çok güzelmiş; Akın Eldes yine döktürmüş. Teşekkürler...
     

  15. analog liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Güzel bir evrak çantası arıyorum.   
    X41 kullanirken Thinkpad Leather Ultraportable diye gecen bir canta almistim amazon'dan. O zaman kargo dahil 70 dolar falan odemistim, gayet şık ve kaliteli bir çantadir. İçine o saydiklarin da rahat rahat siğar.
     
    Hala satişta midir bilmiyorum, yerine başka bir model gelmiş olabilir. Ama Thinkpad serisi cantalar genel anlamda kaliteli ve ayni kalitedeki urunlere nazaran uygun fiyatli oluyor (yurtdisi fiyatlari icin konusuyorum)
  16. analog liked şu konuya bir mesaj by Najaz in FreeNAS yorumlarım.   
    @@analog dur seni biraz kizdirayim
     
    import etmek yerine hariçten eklemek
    direkt yerine doğrudan
    pool yerine havuz
    backup yerine yedekleme
    compression yerine sıkıştırma
    security yerine güvenlik
    filesystem yerine dosya sistemi
    user yerine kullanici
    set etme yerine oluşturma...
     
    ...gibi Türkçe karşılıklarını kullansak, daha iyi olmaz mıydı?
     
    https://m.youtube.com/watch?v=YsaUNPBnQZI
  17. analog liked şu konuya bir mesaj by Najaz in elektrik kesintisi kayıt cihazı hakkında bilgisi olan var mı?   
    @@SkyWarrior Hocam yalnız böyle bir sistemin üreteceği sonuçlara elektirik dağıtım şirketi itibar etmeyecektir. Tazminat ödemesi söz konusu olduğu için, kendi onayladığı cihazların sonuçlarını ibraz etmek gerekiyor anladığım kadarıyla.
  18. ZvAnA liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Grafik Kartı - Ses Kartı - İşlemci Koleksiyonum (Vintage Computers Club)   
    @@SkyWarrior, şunlar özellikle senin için
     
    3dfx Voodoo 3 3000 16 MB AGP 2X
     
    3dfx'in, ekran kartı üreticisi STB firmasının Meksika'daki fabrikasını satın alıp kendi kartlarını kendisi üretmesiyle başlayan, aynı zamanda firmayı batışa sürükleyen sürecin ilk meyvelerinden; Made in Mexico
     

     
    Number Nine SR9 S3 Savage4 PRO 16 MB AGP 4X
     
    Number Nine firmasını kuranların koyu birer Beatles hayranı olduklarını, firmanın ismiyle birlikte birçok grafik kartı modellerinin isimlerini de ( Revolution, Imagine, Pepper, Ticket to Ride) Beatles şarkılarından aldıklarını biliyor muydunuz?
    Birebir deneme şansım olmadı ama, bu kartlar boot esnasında ekrana, ismini aldıkları Beatles şarkılarından sözler yazıyormuş...
     

     
    Bu iki kartla birlikte, elimdeki 3dfx ve S3 GPU'lu kartlardan 3'er tane oldu; ben de hazır elim değmişken aile fotoğrafı çekeyim dedim (Düğün fotoğrafı değil, o Barış'ın işi )
     
    3Dfx Voodoo II 12 MB PCI
    Diamond Monster Fusion 16 MB SGRAM AGP 1X
    3dfx Voodoo 3 3000 16 MB AGP 2X
     

     
    S3 Trio64V2/DX 1 MB PCI
    S3 Virge/DX 4 MB PCI
    Number Nine SR9 S3 Savage4 PRO 16 MB AGP 4X
     

     
    Sırada, ATI'ın Radeon serisinden önce ürettiği Rage serisinin yeni üyeleri var; toplu fotoğrafı da tabii ki eksik etmedik..
     
    ATI Rage 128 16 MB AGP 2X (Apple modeli)
     

     
    ATI Rage 128 Pro GL 16 MB AGP 4X
     

     
    ATI Rage XL 8 MB AGP 2X
     

     
    Tüm ATI Rage ailesi bir arada
     
    Sun Mach64 PCI 2 MB (ATI Rage II +DVD)
    ATI Rage IIC 8 MB AGP 1X
    ATI Rage 128 Pro GL 16 MB AGP 4X
    ATI Rage 128 16 MB AGP 2X (Apple modeli)
    ATI Rage XL 8 MB AGP 2X
     

     
    Koleksiyonumuza bir ISA grafik kartı daha katıldı...
    (ISA kartlarımızın neyi eksik peki, onlar da birarada poz versin)
     
    Trident TVGA8900D 1 MB ISA
     

     

     
    Koleksiyonumuzun son halini de paylaşayım. İkinci mantar panoya geçmek zorunda kaldık zira Ocak ayı kartlar açısından bereketli bir ay oldu... Hatta bir ara kendimi, Adamo'nun o meşhur şarkısından esinlenerek "Her yerde kart var" şeklinde mırıldanırken buldum Şu an için toplamda 22 grafik kartı ile 4 ses kartı bulunuyor koleksiyomuzda...
     

     

     

  19. CaRaBeeN liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Fanless HTPC icin external fan duzenegi onerisi   
    Murat hocamda Zalman HD160 vardı sanırım. PSU da Seasonic'in fansız özel bir modeli.
     

  20. analog liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Laptop ısı problemi ve kopan vida yuvası   
    Pattex veya Loctite gibi kaliteli epoksi yapıştırıcılar 120-130 dereceye kadar özelliklerini koruyor diye biliyorum Obiwan. O bölgede de bu sıcaklık değerlerine ulaşılmayacağını varsayarsak, epoksi yapıştırıcı her halükarda işini görür.
  21. ObiWan liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Monitorleri takip ediyoruz...   
    @@ObiWan Ben TFTCentral'daki kalibre edilmiş profilleri kullanıyorum. Sitede epey geniş bir monitör veritabanı var, bir dene istersen...
     
    Hoş aslında her bir panelin kendi başına kalibre edilmesi gerekiyor, ama bu yöntem de hiç yoktan iyidir. Ben hem masaüstü sistemimde, hem de dizüstü bilgisayarımda müspet sonuçlar elde ettim.
  22. analog liked şu konuya bir mesaj by Najaz in İzlenesi film tavsiyeleri ...   
    Spotlight
     
    Black Mass
  23. analog liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Masaüstünde Apple'a geçiyorum, Power Mac G5'in suyunu çıkarıyorum!   
    Hackintosh'u beğenmediniz, biz de bunu getirdik...
     

     
    Karşınızda Apple Power Mac G5; dünyanın ilk 64-bit masaüstü bilgisayarı Steve Jobs'ın kelimeleriyle, "It's a thing of beauty..."
     
    https://www.youtube.com/watch?v=ve3O6VtBmdc
     
    Grafik tasarım bölümünde okuyan genç bir arkadaşın evinin bir köşesinde tozlanırken, arkadaşın kredi kartı borcunu ödemek gibi bir vazifeyi üstlenip benim himayeme giren G5, dünyanın ilk 64-bit masaüstü bilgisayarı olmanın yanında, benim ilk Apple masaüstü bilgisayarım olma ünvanını da taşıyor
     
    G5 bana geldiğinde hal ve vaziyeti şu şekildeydi:
     
    Tek işlemci takılabilen bir anakart üzerinde, IBM'in Apple'la ortaklaşa geliştirdiği ve Power4 işlemcilerinden devşirilen bir PowerPC 970 1.6 GHz işlemciye sahip. Bu işlemci, IBM'in fabrikalarında 130 nm üretim teknolojisi ile üretilmiş ve 58 milyon transistör barındırıyor. İşlemci frekansının yarı hızında çalışan bir FSB'ye sahip bu işlemciyi Steve Jobs "dünyanın ilk masaüstü 64-bit işlemcisi" olarak tanıtmıştı. Power Mac G5'lerin çift PowerPC işlemcili, iki veya dört çekirdekli PowerPC işlemcili ve toplamda 8 çekirdeğe kadar, yani iki adet dört çekirdekli PowerPC işlemciye sahip farklı modelleri de piyasaya sürülmüştü. Apple bazı Power Mac G5 modellerinde, işlemcileri soğutmak için su soğutma sistemi de kullanmıştı.
     
    Anakartın üzerinde toplam 4 adet RAM yuvası var ve bu yuvaların her birine 1 GB kapasiteli DDR-400 RAM takabiliyorsunuz. Bendeki G5'in üzerinde 2 adet 1 GB DDR-400 RAM imodülü ile toplamda 2 GB RAM bulunuyor. 8 RAM yuvasına sahip, azami 8 GB bellek taşıyabilecek Power Mac G5 modelleri de mevcut.
     
    G5, ilk nesil SATA HDD'lerle birlikte satılıyordu. G5'in kızaklı HDD yuvalarına 2 adet SATA HDD bağlayabiliyorsunuz. Bendeki G5'in üzerinde 80 GB'lık bir Seagate Barracuda 7200 RPM HDD takılı. İkinci nesil SATA HDD'leri de destekleyen G5, ne yazık ki 3. nesil SATA sürücülerle bazı sıkıntılar yaşıyor. Bun konuya ileride detaylıca değineceğiz  
     
    G5, üzerinde 64 MB bellekli bir NVIDIA GeForce FX5200 AGP 8X grafik kartıyla geldi. Döneminde bile giriş seviyesi bir kart olan FX5200'ün DVI ve ADC (Apple Display Connector) görüntü çıkışları bulunuyor. ADC çıkışı, görüntü kablosu üzerinden daha fazla elektirik iletebiliyor, aynı zamanda bünyesinde USB özelliğini de barındırıyor. Yani tek bir kablo üzerinden hem sayısal görüntü, hem enerji hem de USB verisi iletebiliyorsunuz.
     
    G5'te optik sürücü olarak bir adet 4X SuperDrive (4x/8x/16x/8x/32x DVD-R/CD-RW) mevcut. G5'in kasasına zaten sadece bir adet optik sürücü bağlayabiliyorsunuz. Optik sürücü, HDD'lerin aksine sisteme PATA arabirimi ile bağlanıyor.
     
    İşletim sistemi olarak Mac OS X Tiger 10.4 sürümüyle piyasaya çıkan G5, PowerPC işlemcileri destekleyen son Mac OS X sürümü olan Leopard 10.5'e de yükseltilebiliyor. Leopard kurulumunun nasıl yapılacağına da detaylı bir şekilde göz atacağız...
     
    G5'in dışı tamamen aluminyumdan üretilmiş kasasında bazı ufak tefek kozmetik kusurlar, arka ayak kısmında da bir deformasyon bulunuyor. Arka ayağın kasanın alt kısmıyla birleştiği bu bölümdeki gizli perçinlerden birkaç tanesi kopmuş durumda, ileride bu kısmın onarımı için birkaç farklı yöntem deneyeceğiz.
     
    Power Mac G5'i bu haliyle, yanında bonus'uyla (*) 250 TL'ye satın aldım. Ve onun üzerinde bazı planlarım var.
     
    1. Yapılacak en kolay terfi, RAM arttırımı. Elimde halihazırda 2 adet 1 GB'lık DDR-400 RAM bulunuyor; bunları kullanarak G5'in RAM'ini 4 GB'a çıkaracağım.
     

     
    2. En kolay olmasa da en acil yapılması gereken terfi, HDD değişimi. G5'in üzerinde gelen 80 GB'lık HDD kullanılamayacak durumda. Üzerinde Mac OS X Tiger işletim sistemi olan bu HDD, sadece kafasına estiği zaman çalışıyor Hem bu sorunu gidermek, hem de sistemi genel anlamda hızlandırmak için G5'e bir SSD terfisi yapacağız. Ancak bu hususta da bazı kısıtlamalar var. Bunları madde madde anlatacağız.
     
    G5'e takacağımız SSD'ye yeni baştan işletim sistemi kurmak gerekecek. Bu işlem de biraz çetrefilli ve epey sabır gerektiriyor. Elimizde mevcut olan kurulum DVD'sinden SSD'ye nasıl Mac OS X Tiger kuracağımızı, USB bellek ile Mac OS X Leopard kurulumunu da detaylıca anlatacağız.
     

     
    3. Çok elzem olmasa da, G5'in grafik kartını da değiştireceğiz. G5'in anakartı, AGP 8X grafik kartlarını destekliyor; ayrıca anakarta AGP PRO grafik kartları da takılabiliyor. Pek tabii ki 2. elde bolca bulunan herhangi bir AGP kartı alıp sisteme takamıyorsunuz. Zira kartın BIOS'unu barındıran flash ROM yongasında, Apple'ın kullandığı Open Firmware standardında bir yazılım bulunması gerekiyor.
     
    Grafik kartı terfisi için elimizde iki seçenek mevcut. Şöyle ki..
     
    3.a. Tozlu raflardan indirdiğimiz bir ATI Radeon 9500 PRO 128 MB AGP 8X grafik kartına Apple BIOS'u yazmak; aşağıda bu işleme ait bir teaser fotoğraf mevcut. Tabii iş bununla bitmiyor, çünkü Radeon 9500 PRO, ek güç girişi ile beslenmeden çalışmıyor. Grafik kartına, boştaki SATA güç fişinden veya optik sürücünün Molex güç fişinden bir çevirici kabloyla ilave güç sağlamamız gerekiyor. Kart üzerindeki güç girişi, disket sürücülerdeki gibi olduğundan, SATA'dan ziyade Molex'ten çevrim yapan bir kablo bulmak daha kolay olacak gibi..
     
    3.b. G5'in yanında bonus olarak gelen ve yine aşağıda resmini görebileceğiniz bir NVIDIA GeForce 6800 Ultra DDL 256 MB AGP PRO 8X grafik kartını sisteme takmak. Bu kart, Power Mac G5'e takılabilecek en performanslı kartlardan biri. PC'lerde kullandığımız 6800'lerin aksine üzerinde ilave güç girişi bulunmayan bu kart, ihtiyaç duyduğu gücü G5'in anakartındaki AGP PRO yuvasının ilave pinlerinden sağlıyor.
     
    En kolay yöntem ikincisi tabii ki; ancak sistemin ilk sahibi genç arkadaşımız, NVIDIA kartı sisteme taktığı zaman sistemin kilitlendiğini, bunu aşmak için sistemi Open Firmware'e boot ederek bazı kodlar girilmesi gerektiğini söyledi. Bu işe henüz girişmediğimiz için sorunun ne olduğunu tam olarak bilemiyoruz, ama bir sorun varsa elbette ki elimizden kurtulamayacak Kartaca ordularının komutanı Hannibal'ın söylediği gibi; "Ya yeni bir yol bulacağız, ya da yeni bir yol yapacağız."
     

     

     
    Ağzınıza bir parmak bal çaldıktan sonra bugünlük bu kadarı kafi diyoruz ve sizleri G5'in farklı fotoğraflarıyla başbaşa bırakıyoruz. Fotoğraflarda da görebileceğiz üzere, Apple'ın G5 kasasındaki hava soğutma sistemi için yaptığı tasarım takdire şayan; 4 farklı hava kanalına ayırdıkları kasayı sessiz ve verimli bir şekilde soğutmayı başarmışlar.
     
    G5 kasasının iç yapısı (Yan kapak, arka kısımdaki mandal sayesinde kolayca sökülüp takılabiliyor)
     

     
    Delta firması tarafından üretilen ve PowerPC 970 işlemcisi soğutmak için kullanılan fan. Çift işlemcili G5'lerde bu fanlardan altlı-üstlü 2 tane bulunuyor. İşlemci soğutucu bloğunun arkasında ve önünde yer alan bu fanlar sayesinde ön kısımdan arkaya doğru bir hava tüneli oluşturuluyor. Yan kapağı kapatmadan önce bu bölgeye taktığımız şeffaf pleksiglass'tan mamül ilave bir kapak da, çok bölgeli hava tünelini tamamlıyor...
     
    Ufak bir not: G5 işlemciler, PC'lerde alışık olduğumuz şekilde değil. İşlemci, üzerinde soğutma bloğu ve VRM'ler gibi birçok bileşenin de bulunduğu bir ek kart halinde; bu kart anakarta 30 pin'lik özel bir yuva ile bağlanıyor. (İşlemci resimleri alıntıdır)
     

     

     

     

     

     
    G5'in kızaklı HDD yuvaları ile grafik kartı ve PCI-X yuvaların bulunduğu bölümlerdeki hava kanallarını oluşturan fanlar. Grafik kartını soğutan fan, hemen yanında ufak bir hoparlör de barındırıyor. HDD yuvalarını soğutan fanın yanındaysa, anakartın arka tarafındaki ısı borularını soğutmaya yarayan bir blower fan mevcut...
     

     

  24. analog liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Grafik Kartı - Ses Kartı - İşlemci Koleksiyonum (Vintage Computers Club)   
    @@analog Eskişehir'deyim ben. Burada Tepebaşı'nda her hafta Pazar günü kuruluyor bit pazarı.