OnLyTNT

Corsair M65 Pro RGB mini inceleme/ görüşler:
 
- Janjanlı fare sevmem aslında, oyunculuğa bir katkısı yok, bebelere balon tarzı bir şey bu renk olayı. Arayüzden kapatılabiliyor olması iyi ama bir yandan da güzel gece lambası vazifesi görüyore
- Fare oldukça ağır. Ben farenin zeki, çevik ve aynı zamanda ağırını severim. İlk defa aldığım farenin içine kurşun eklemedim .
- Yandaki "snipah" butonu işlev olarak güzel ama parmağım tam olarak yetişmedi, alışmam lazım.
- Sineğin üstünde dpi değiştirme olayını hiç kullanmam, gereksiz. Kapatılabiliyordur umarum, henüz basmadım ama yanlışlıkla basılabilir sanki.
   (Ek: Sonradan baktım detaylı ayarları var butonların vs.. arayüz gayet iyi durumda, her türlü ince ayara müsait, 10 numara 5 yıldız)
- Tekerin gayet güzel hissiyatı var, kıvırtması hoş, gürültüsüz
- Teflon ayaklar, alumn (bu arada aircraft grade dediği nane sert eloksal kaplama anasını satim evde bile yaparsınız biraz kimya bilgisi ile) taban güzel
- Yan gripler çok iyi ama sol tarafta baş parmağın oturduğu kanat fazla geniş, alışamazsam ufak bir modifikasyona giderim orda, acımam 
- Farenin genel üretim ve malzeme kalitesi gayet iyi. Tuş hissiyatını çok beğendim. Kablo biraz kazık gibi
- Bunca yıldır 400-800 dpi oynamışım, 360 derece dönüşüm 15 cm. 12000 dpi gereksiz ama koyuyorlar işte, numara yükselince bir halt olmuyor. Bu yorum ve yukarıda yer alan bir kaç yorum bu fareye özel değil elbette...
- Fare büyüklük olarak Salmosa ve MX300 kasasına oturtulmuş Logilere vb. tüm claw grip profildeki genel farelere göre az biraz daha etli ama ergonomisi, tutuş hissiyatı açısından çok yabancılık çekmedim. Çünkü yan profilden baktğınızda bu fare direk Mx300 profilinde ama azcık daha büyük, eli dolduruyor. Daha da alışacağımı düşünüyorum. Fare ne büyük ne küçük bana göre, tam ortada. WMO 3.0 bana büyük geliyor mesela, Deathadder da buna benzer bir profile sahip.
 
Şimdilik bu kadar...

4-5 sene önce dhw'de "pc oyunculuğu ölüyor mu?" diye başlık açılırken, yok öldü, dirildi, bitkisel hayatta diye yorumlar yapılırken bugün geldiğimiz noktaya bak.
resmen dandik konsollarını şanlı pc'lerimize yamamaya çalışıyorlar.
gerçi ben eskiden de kıçımla gülüyordum bunlara, şimdi de...
oyunların da pc exclusive yapılıp, acaba konsola port gelcek mi diye bekleneceği günler yakındır.

@@AlperD eDevlet'ten başvurumu yaptım. Faturayı, eposta dökümlerini PDF olarak başvuruya ekledim. Yarın da ıslak imzalı başvuru dilekçesini tüketici hakem heyetine teslim edeceğim. Bu şekilde işleme alınıyormuş başvuru.
 
Ayrıca Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'na da soruşturma talebiyle başvuru yapacağım.
 
Tüketici hakem heyetinden, yasanın 11. maddesi 2. fıkrasına dayanarak bisiklet bende kalmak şartıyla fatura bedeli üzerinden belii oranda ücret iadesi talep ettim. Firmanın bu bisiklete hiçbir şartta yedek parça sağlamayacağı belli oldu. Bu yüzden, gelecekte meydana gelebilecek ve daha kapsamlı parça değişimi gerektirebilecek durumları (karbon kayış değişimi, göbekten vites sistemi onarımı vs.) da göz önünde bulundurarak, %40 oranında ücret iadesi istedim. Bahsettiğim parçaların yurtdışı fiyatlarını, Türkiye'ye geliş masraflarını vs. belgeledim, hakem heyetine bunları da sunacağım.
 
Ama benim asıl amacım, firmanın soruşturma geçirmesini ve ceza almasını sağlamak. Burası kafalarına göre at koşturabilecekleri 3. dünya ülkesi değil, yasalara saygılı olmayı öğrenecekler bir şekilde. Umarım ufak da olsa bir katkım olur bu süreçte.

Bir bakmaya deger. Sadece Python, Erlang ve Haskell kitaplari bile merakli bir ogrenci ya da profesyonel icin istedikleri $1'e deger.  $15'lik paket de bana kalirsa oldukca iyi bir firsat.
 
https://www.humblebundle.com/books/joy-of-coding-book-bundle

Özellikle gençler bu tip uygulamarı sıkça kullanıyor. Kabul etmek gerekir ki bu uygulamalar haşna fişne için (hatta sex amaçlı) sıklıkla kullanılıyor. Video uygulamasında sesli söyleyemeyeğim bir şeyi yazmak istersem (bu tip uygulamalarda çok ihtiyaç duyulur buna) ne yapacağız?
 
Google' ın sosyal medya başarısızlıkları (G+, yukarıda bahsi geçen mesajlaşma yazılımları vs..) tamamen o konularda yetersiz vizyona sahip olduklarının göstergesi. Herşey kas gücü (kod yazma becerisi, teknik altyapı) ile olmuyor. Video için ayrı text için ayrı uygulama yüklemek zorunda bırakmak kimin fikri? Gmail için, G+ için ayrı uygulamayı anlarım da bu olmamış.
 
Sosyal olmayan adama sosyal medya uygulaması yaptırtmayacaksın.NET

https://blogs.msdn.microsoft.com/ericlippert/2008/05/14/mutating-readonly-structs/
 
mesela şurdaki olay direk dili ilgilendiren bi detay. pyhton dizi işlemeye yönelik bir çok syntax getiriyor. benzer şekilde c# da da linq var, javascript bambaşka oop patternlerine sahip, bazı dillerde oop diye bişey hiç yok, bazıları pure functional vs.
yinede dil bilmekten kastedilen genelde o dilin syntaxına ve paradigmasına, kütüphanelerine, geliştirme ortamına hakim olup, o dili kullanarak proje geliştirebilmektir.

 
if (koşul) {
  blabla();
}
 
 
 *Kavga cikar* 

 

Bu yazıyı yazıyorum çünkü işine yarayacaklar olabilir. 
 
Bash on windows geldi geleli epey birşey değişti aslında linux ve windowsu aktif kullanacaklar için. Bash on windows full bir ürün değil ama günlük hayatında bir linux bir windows geçiş yapmak zorunda olan kullanıcıların bazı isteklerine cevap verebilir seviyede. 
 
Öncelikle şunu diyeyim dışarıdan derlenip gelmiş linux binary dosyalarının doğrudan bash altında çalışacağının garantisi yok. Çalışıyor bazıları ama ben çalışmayanları da gördüm. Bu durumda kaynak koddan bash on windows altında derlemeniz gerekecek. Korkmaya gerek yok ubuntu altında nasıl derliyorsanız aynen öyle derlenecek zaten. gereksinimler de yükleniyor sorunsuzca. 
 
Konsol uygulamaları için durum bu ancak GUI uygulamaları olursa ne yapacağız derseniz bir Xserver kurmanız gerekecek bilgisayarınıza. Ben şunu kurdum ama piyasada başkaları da mevcut. https://sourceforge.net/projects/xming/
 
Bunu kurduktan sonra trayde çalıştığına dikkat edin. Ardından GUI uygulamanızı yüklediğiniz bash altından 
DISPLAY=:0 <uygulamanın komutu>  verin ve tadaa..

Klavye ile alakası yok konunun, televizyonun ayarlarına bakılması lazım. Menüsünde bir yerlerde giriş dili klavye dili vs vardır herhalde.

1070 alın geçin. Kafanız performans açısından 1 buçuk hatta 2 sene rahat olsun. 1060ın durumu belli işte, beklenen fiyatın üstünde geliyor, stok bulmak da kolay olmayacak. 430 dolara mis gibi custom soğutuculu 1070 siparişi verin gitsin amazondan. En ucuz kargo, i parcel ile küçük bir kutuya da konursa %90 gümrüğe girmiyor. Benim 1080, 650 + 10 dolar kargo ücretine geldi. Bu fiyata 1070 alınıyor anca Türkiye'de. O yüzden çok kafa patlatmaya gerek yok. 430-450 dolar arası maledeceğiniz 1070 varken, 1060 kaç para olacak, 480in performansı nasıl olacak düşünmeyin bile...

Bu arada web query tarzı kodlar için tekerleği sıfırdan icat etmeyin rest restful soap json vs nedir bunlara bakıp query sonuçlarını daha guzel işlemenizi sağlayan websrvisleri kullanın derim.

Son zamanlarda sıklıkla dinlediğim bir kaç albüm hakkında bir iki kelime yazayım istedim.
 
İlkin Ominum Gatherum - Grey Heavens. Adamlar tarzlarından bir milimetre bile kaymamış. Albüm genel olarak eski albümlerle birebir aynı çizgide. Beğenmediğim şarkı olmadı. Gayet güzel bir albüm, sıkılmadan defalarca dinledim, dinliyorum. Bir eleştiri olarak ritim gitar soundu eski Insomnium sounduna benzemiş biraz, kimi yerde hoş bir tad bıraksa da metal müzik yapmanın dışında "ördek" çağırmakta kullanılabilir gibi geliyor bana. Bu son albüm ayrıca mix olarak bir önceki albüme göre zayıf geldi bariz bir şekilde. Yine de Valhala çok iyi iş çıkarmış.
 
Amon Amarth - Jomsviking. Sarmadı be, biraz daha dinlemem lazım ama sarmayacak gibi de duruyor, tad vermedi bir türlü. Fredrik Andersson da yok zaten....
 
Bunlar yeni değil ama adam akıllı yeni dinleme fırsatı buldum:
 
Amorphis - Under the Red Cloud. Bu da hayal kırıklığı yaratmadı. Deli gibi takip edip dinlediğim bir grup değil ama genel olarak albüm güzel, eski çizgiyi korumuşlar.
 
 
Ve asıl bombalar:
 
Be'lakor - Of Breath and Bone. Be'lakor' u çok sevmeme rağmen bu 2012 yılında çıkarttıkları albümü maalesef adam akıllı yeni dinleme fırsatı buldum. Bence "Masterpiece"! Eski albümleriyle birebir aynı çizgide, yine bir milim kayma olmamış. 8 - 9 dk. uzunlukta şarkılar, gereksiz şaklabanlıklar yok, akıl dolu riffler, dönüşler, herşey cuk gibi birbirini tamamlıyor beni benden aldı...Sıkılmadan günde on kere dinleyebilirim, dinliyorum da zaten arayı kapatmak için...
 
Be'lakor ile ilgili asıl mevzu yeni albümleri Vessels' in ön siparişde olması. Çok iyi bir haber, merakla bekliyorum.
 
Be'lakor, Insomnium, Omnium Gatherum... Bu grupları dinlemeyen adam "melodic death" dinliyorum diye dolaşmasın ortalıkta, o kadar .
 

 
Ayrıca son günlerde "Steel Panther" dinliyorum arada. Kafa dağıtmak için birebir bu adamlar. Tabii bu adamları dinlememdeki asıl etken elbette Satchel. Çok iyi bir gitarist, müziğin içeriğini bir kenara koyun genel olarak gitarla çok güzel örnekler ortaya koyduğunu düşünüyorum.
 
Son olarak "Septicflesh" diye bir grup keşfettim. Bir de bu adamlara sardım. Yeni bateristlerinin bir Youtube kanalı mevcut. Adam bir ara Slipknot' a yamamaya çalışmış kendini galiba ama bence Slipknot' a katılsaydı kendini müzikal anlamda harcardı bence.
 


 
Snare hızlandığı kısımlarda biraz çuvallamış ama neyse seviyorum böyle videoları . "Nasıl davulcu olabilirim" diye soruyorsanız adamın diğer videolarına göz atılabilir.
 
Ek: Hafifledim sanki...

Mouse pad yetersiz. Pro adama yaramaz

güle güle bin kazasız belasız

Lost ile pek benzerliği yok dizinin.
 
Lost'un olayı seyirciyi dizide tutmak için ileride açıklanmayacak ama izleyiciye dedektiflik yaptıracak yemler atmaktı. Senaryosunun çoğu dizi yapılırken ki ivmeye göre yazıldı. Hikakeyi fazla giriftleştirip sonra işin içinden çıkamama olayına Chris Carter Effect deniliyor X-Files'ta da var. Battlestar Galactica da bir süre sonra bu yüzden bayıyor.  
 
 
Game of Thrones'un hikaye örgüsü bunların aksine çok belli, anlatım tarzı da belli olduğu için nelerin cevaplanıp nelerin cevaplanmayacağı da belli oluyor. Kitabın anlatım tarzı belli karakterlerin görüş açılarıyla yapıldığı için bilgileri onlar vasıtasıyla, subjektif bir biçimde alıyoruz. Bu nedenle 4000 yıl veya 500 yıl önce olmuş bir olayı anlatan kişiler %100 gerçeği anlatamıyorlar, hikaye masallaşıyor, okuyucu zaten bunun farkında. 
 
 
 

Walkman veya müzik çalan herhangi birşeyden ses kartının line in girişine bağlantı yapılır, oradan ses kayıt uygulamasıyla kaydedilir. Biraz zahmetli, bir de kullanılacak ses kartının üzerindeki ADC (DAC değil, tam tersi) yongasının SNR oranlarının yüksek olması ses kalitesi açısından önemli. Çoğu onboard ses kartında kayıt olayı ikinci planda olduğundan bu olay biraz sıkıntılı oluyor.
 
Alternatif olarak bu işi yapan cihazlar da var. USB'den bilgisayara bağlanıyor, yazlımıyla kaseti olduğu gibi MP3 olarak bilgisayara atıyor. Hatta otomatik yapanlar var, şarkı aralıklarını bulup her şarkıyı ayrı MP3 olarak kaydediyorlar, sonra siz isim veriyorsunuz filan. Lakin bunların da ses kalitesi biraz şüpheli, yani pratik olsun diye alırsınız ama ses çamur gibi olursa para boşa gitmiş olur. Aliexpress'te filan vardır, oradan yorumlara bakarak birşeyler sipariş edebilirsiniz.

spoilerlerin başına bölüm adı yazmak bir çözüm, bazen yapıyorum bazen unutuyorum.
 
s06e03
 
 
 
Mad King'in delirmesini nedenleri belli. Bran ile bir alakası yok.

Doom  , for old times  sake.
 
Call of Duty 'i uzun zamandır oynamadım. belki bakılır. 
 
Eskiden Team Fortress oynamayı severdim arada, Overwatch u denerim belki.

Kodu derinlemesine incelemedim ama ilk gözüme çarpanlar:
 
- "" yerine String.Empty
- Parametreler her daim gerekiyorsa oluşturma metodunun üstüne basmanıza gerek yok.
- Nesneyi oluştururken atadığınız değişkenleri "public" yapmayın veya nesneyi oluşturduktan sonra zaten "public" oldukları için atanabilecekleri için ek bir kod yazmaya hacet yok. Bence public yapmayın.
- Üyelerin durağan olmalarına da gerek yok. Küllün "static" bir sınıfınız yoksa her yerden erişmek istediğiniz (alet edevat sınıfı gibi) "static" üyelere girmeyin.
private int mDirection = -1; public FormZartZurt(int pDirection) { InitializeComponent(); mDirection = pDirection; } "Direction değeri neydi" diye bakmak gerekiyorsa sonradan bir "property get"  ile erişilebilir vs.. vs..

Interface için şöyle bir örnek verebilirim. Zorunlu değil bu yöntem ama işe yarıyor. Atıyorum aynı amaçlı kullanılan ama 10-15 tane farklı firmanın hizmet verdiği bir web servis var. Kabaca gönderme, alma, sorgulama şeklinde üç adet fonksiyon ve bu fonksiyonların kullandığı tipler olsun. Bu fonksiyonlar interface ile tanımlanmış, sonradan eklenmesi istenen bir firmaya özel sınıfları yazdırıyoruz kim yazıyorsa artık. Elemanın yazacağı sınıf bu üç fonksiyonu içermesi ve dolayısıyla parametre olarak aynı tipi kullanması şart. Böylece sonradan gelen adamın kafasına göre kod yazması nispeten önlenmiş oluyor. Ön tarafta çağrılan fonksiyon adı hep aynı ama arkada çalışan fonksiyon farklı. En basit haliyle canlı kullanımı bu şekilde örneklendirilebilir. Benzer şekilde web servislerin bizzat kendileri de genelde bu "interface" mantığı üzerine kurulu. Arayüz programlamada da kullanılıyor. DevExpress gibi firmaların mesela web tabanlı komponentleri ağırlıkla interfaceler üzerine kurulu.
 
Kendinizi geliştirmenin yolu büyük projeler yapmak, başkalarının yazdığı kodları incelemek, sürekli olarak "kullandığım geliştirme ortamı bana ne sağlıyor" diyerek araştırmak ve güncellemeleri takip etmek. Bir yandan ikinci bir dil veya geliştirme ortamı ile hatta mümkünse alt seviyede ağırlıklı olarak haşır neşir olmak.
 
Tabii bunları kullanarak bir işi yaparken aşırıya kaçmamak (over engineered kod yazmamak), gereksiz yere basit bir kodu artislik yapacam diye hantallaştırmamak vs.. .
 
Kabaca böyle...

 

Hayırlı olsun hocam, güle güle kullan .

s06e02
 
 
 
ilk bölümden daha iyiydi. Yine anlamsız bir ölüm var dizide. Impact factor olarak kullanıyorlar tabi diziyi izleyen kitlenin çoğu ya karakterler hop diye harcanıyor efsane dizi dedikleri için, böyle ünlendiği için. Kitapta ölecek adamın ölüme gittiği düzgün okunduğunda çok belli oluyor. Dİzide aniden 1 bölümde, hatta 5dk içinde hiç ortada öyle bir şey yokken karakter çatırt diye öldürülüyor. 

Superonline Fiber 100 Mb/s kullanıyorum ben de ve oyunların inmesi anlık gibi, en babayiğidi 25 dakikada falan geliyor, ben de baya bir süredir yer vermiyorum optik sürücüye PC kurulumlarımda, kutulu oyun falan da almıyorum doğal olarak.