SEP

CHW
  • Mesaj sayısı

    1.662
  • Üyelik tarihi

  • Son ziyareti

  • Days Won

    20

Reputation Activity

  1. Mono liked şu konuya bir mesaj by SEP in Lastik Tavsiyesi   
    2022/23 kış lastikleri için test ve öneriler:
    The BEST 10 Winter Tires for 2022/23 - Tyre Reviews
     
  2. SEP liked şu konuya bir mesaj by stardust in CPU savaşları   

  3. SEP liked şu konuya bir mesaj by wazzap in En son aldıklarınız   
    Benim için kapasite olsun, hız önemsiz diyorsanız. Şu da olur
    https://www.amazon.com.tr/SAMSUNG-SAPSI-Dahili-Sürücüsü-MZ-V8V1T0BW/dp/B08TJ2649W/
    1633 TL.
  4. stardust liked şu konuya bir mesaj by SEP in The Mandalorian ve SW dizi evreni   
    Rogue One güzel filmdi yine.
    Bu dizide de Andor amcamızın Rogue One'da Rebellion'u destekleyen biri olana kadar başına gelenleri anlatacaklar(mış).
  5. SEP liked şu konuya bir mesaj by Altan Yoklar in Hangi oyunu oynuyorsunuz?   
    Büyük umutlarla başladım.
    Aynı şeyi ben de düşündüm , artık ben bu tür oyunları oynayamıyorum yaştan sanırım.
    Oynamayı zorlaştırmak için ne gerekiyorsa yapmışlar.
    Control'ü de aynı sebepten bırakmıştım bunda da öyle olacak sanırım.
    güncelleme: Hiç sarmadı beni ,bir kaos içinde geçiyor gibi geliyor oyun. Bana göre değilmiş .
    Açtım Serious Sam'i sıka sıka gidiyorum. DLC Jewel of the Nile grafikleri ilk SS'lere göre epey gelişmiş.
     
  6. SEP liked şu konuya bir mesaj by serseridingil in En son aldıklarınız   
    Upgrade zamanı, Vol. 2:


  7. SEP liked şu konuya bir mesaj by ZvAnA in 2004 Sonata elden geçirme.   
    Evet arabanın işlerine devam ediyorum. Daha önceki mesajlarımda belirttiğim gibi kimya şirketimiz varken bir ara taşıdığım hidroklorik asit bidonlarından bir şekilde buharı sızmış ve arabanın bagajında yer yer pas yapmıştı. Kaporta aksamında genel olarak birşey olmasa da arka speakerlar ve stepne krikosu inanılmaz paslanmıştı. Pas sökücü bir kimyasalla onlara giriştim geçen hafta. Bagajın durumu bir süredir şu halde;

      
    Speakerların bu arka yüzeyleri ve kriko inanılmaz paslıydı. Yukarıdaki speakerın fotosu pas sökücü ile bir kısmı temizlendikten sonra çekildi. Krikonun paslı fotosunu çekmemişim. O da aynen o şekildeydi. Ama onu bir güzel pastan arındırdım ve üzerine bir de metal boyası atınca mis gibi oldu.

    Evet kriko bu kadar iyi olunca speakerları da halledeyim dedim. Ama benim Sonata'nın arka hoparlörlerini sökmek deveye hendek atlatmakla aynı şey. Arka koltukları koltuk yan dayamalarını sökmeden arka cam altı deck'i kaldıramıyor ve hoparlörlere erişilemiyor. Bunu gözüm yemediği için hoparlörlerin paslanmış metal kısımlarına bagajdan fısfısla pas sökücüyü sıkmak durumunda kaldım. Sonra da metal tel ile çitileye çitileye temizlemeye çalıştım. Bir gün ilk uygulamamı yaptım. Yorulunca ertesi güne bıraktım işi. İkinci gün biraz daha fısıfısladım. Bir ara o kadar hafif değmesine rağmen parmağım hoparlör konisine değdi ve değer değmez koni anında yırtıldı. Pasları halledelim derken tam olarak hallettik speakerları.  
    Meğer fısfısla hoparlör konisini çürütmüşüz. Speakerlar o kadar paslı olmasına rağmen aslında gayet de güzel çalışıyorlar ve iyi de performans veriyorlardı. Hoaparlörleri mahvettikten sonra işin başında göze alamayıp sökmediğim şeyleri mecburen sökmek durumunda kaldık. Koltukların kıç kısımlarını, yan omuz desteklerini söktüm, cam altı deck'i yerinden çıkarabildim ve sonunda speakerları da sökebildim.



    Arabayı bu duruma getirirken bir yandan da Focal RCX-690 yeni hoparlörün siparişimi verdim. Onlar gelene kadar bagajın diğer taraflarını elden geçirmeye başladım.
    Bagajın yedek lastik konulan kısmı ve tabanı epey yıpranmıştı. İlk paylaştığım fotolarda görüldüğü gibi hem boyanın zedelendiği yerler hem de pas tozları vs pis bir görüntü oluşturuyordu. Bu bölümü plastidip gibi bir sprey boya ile boyamayı uygun gördüm. Böylece istediğim zaman söküp atabilirim, orjinal boyasına da herhangi bir zarar vermemiş olurum diye düşündüm.
    Bagajı önce güzelce yeni yaptığım köpük makinasıyla bir güzel yıkayıp, kaba pisliğini aldım. Güzelce her yerini sildim. Sonra bagaj döşemelerine ve aracın dış yüzeyine rüzgarla vs gelebilecek boya tozlarını engellemek için maskeleme işlemine başladım.

    Benim arabamın orjinal rengi olan sedefli beyaz(Pearl White) için iki adet plastidip mat beyaz ve bir adet Pearl effect spreyi almıştım.

    Boyanın tamamı için 4 kat mat beyaz ve 2 kat da pearl effect uygulanması gerekiyor. Ancak 2 kat pearl effect için bir kutu yeterli olurken 4 kat beyaz için bir tane daha mat beyaz sprey boya alsaymışım iyi olurmuş. 4 katı yine attım ama bazı yerler tam da istediğim gibi kapanmadı. Ama işin sonunda en azından eskisine nazaran çok daha iyi ve temiz bir görüntüye kavuştum.

     bu işi de hallettikten sonra yeni hoparlörlerimiz de geldi ve bir sonraki gün onların montajına geçtim. Onun aşamalarını da bir sonraki mesajda paylaşırım artık.
  8. SEP liked şu konuya bir mesaj by Coppermine in En son aldıklarınız   

    Şu arkadaşlardan birini dün satın aldım. Kutu jelatini dahi açılmamış. 1997'den beri açılmamışlar yani 😮 Bu kondisyonda kolay kolay denk gelmeyecek bir kart. Arkadaşın dediğine göre, muhtemelen gümrükte kalmışlar, sonrasında ihaleyle alan birinden de onun eline geçmişler. Keşke 12mb ramli hali olsaydı desem de buna bile çok sevindim. Satan arkadaş da benim gibi, donanım manyağı bir arkadaş olunca 1 saat de muhabbet ettik 😄
  9. yarimpower liked şu konuya bir mesaj by SEP in Satılık: i5 8600K, GTX1060, Z370M, 2x8GB DDR4, CX600M   
    Selamlar.
    Artık boşta durmaya başlayan PC'nin parçalarını ayrı ayrı ya da hepsini birlikte satmak istiyorum. Parçalar şöyle:
     
    Intel i5 8600K 3,60GHz LGA1151 İşlemci

    K modeli olmasına rağmen hiç overclock yapılmadı. Stok soğutucusunu hiç kullanmadım, bir yerlerde duruyor olmalı ama bulmam lazım. Kutusu mevcut, garantisi haliyle bitti. 2.000 TL
    MSI GTX1060 AERO ITX 6G OC 192-bit Ekran Kartı

    ITX kasalara da uygun olan 6GB'lık model. Overclock ve mining yapılmadı. Kutusu duruyor, garantisi bitti. 2.000 TL
    MSI Z370M Mortar mATX Anakart

    8. ve 9. nesil Intel işlemcileri destekliyor. Üzerinde çift m2 SSD slotu mevcut. Kutusu duruyor, garantisi bitti. 1.000 TL
    HyperX Fury DDR4-2133 MHz CL14 2x8GB Bellek

    2x8GB'lık kit. Overclock yapılmadı. Kutusu duruyor, garantisi bitti. Adedi 500 TL
    Corsair CX600M Güç Kaynağı

    600W'lık yarı modüler güç kaynağı. Kabloları tam. Kutusundan emin değilim, garantisi bitti. 400 TL
     
    Eskişehir içi elden teslim, diğer illere alıcı ödemeli olarak kargo ile gönderebilirim. Hiçbir parçanın sorunu yok, şu an çalışır durumdalar. Hepsi birden alınırsa Corsair Carbide 300R Kasa ile birlikte toplam 6.250 TL'ye bırakabilirim. Forumdaki eski üyelere memnun kalınmazsa iade imkanı mevcut. Fotoğrafları da yükleyeceğim.
  10. SEP liked şu konuya bir mesaj by MonkeyBusiness in En son aldıklarınız   
    SteamDeck aldım.

     
  11. SEP liked şu konuya bir mesaj by MilesTeg in iPhone 14   
    Adamlar 800 dolara satıyor, bizim devlet 900 dolar kar koyuyor üzerine. Devlet olmak çok karlı bir iş oldu bu adamların elinde.
  12. TatanQa liked şu konuya bir mesaj by SEP in iPhone 14   

  13. TatanQa liked şu konuya bir mesaj by SEP in iPhone 14   

  14. SEP liked şu konuya bir mesaj by ZvAnA in 2004 Sonata elden geçirme.   
    Arabayı kaportacıdan teslim aldım çok şükür. Kaportacıya verme sebebim; Arka sağ ve sol çamurluklar iç kısımlardan dışarı doğru paslanmaya ve boya kabarmaya başlamıştı. Bagajda yine 6-7 sene önce kimyasal bir malzeme taşımıştım iş nedeniyle. O taşımadan sonra bagajın tabanında ufak bir yerde yine paslanma olmuştu. Marşpiyellerde, dikiz aynalarında tamponlarda ufak tefek sürtme izleri dışında arka tamponda 3 kere kırmızı ışıkta duramayıp vuran geri zekalı şoförler yüzünden büyük çatlaklar ve boya dökülmesi vardı. Sol arka çamurlukta bu sefer benim eski işyerimizin dar garajında manevra yaparken kolona vurmam nenediyle oluşan küçük bir göçük ve boya yıpranması vardı. Ben yıllar önce kendim piyasadan sedefli beyaz boya temin edip buıralara uygulamıştım. En azından temiz duruyordu. Arabayı bu şekilde 4-5 senedir kullanıyorum. Ama pas da işin içine girince iyice tüm kaportayı elden geçirmek, bahsettiğim göçüğü düzelttirip boya yapılması gereken her yer için anlaşmıştım kaportacıyla. Bahsettiğim yerler dışında arabanın her yerinde gerekli yerlere de nokta nokta rötüşlar yapıldı. Boyası güneşten yanmış silecek kolları vs boyandı. Yani yepyeni olmasa da tertemiz oldu araba.
    6- 7 yıl önce arabanın orjinal iki ön farına da dünyanın parasını verip far temizleme yaptırdım. Aslında hata yaptım çünkü durumları çok kötü değildi. O zamanki aklımla çok daha yeni gözüksün diye yaptırmıştım. Bu far temizliği sonrası iki far da çok çabuk sararma yapmıştı. Bu şekilde kullanırken sol ön far tarafından ufak bir kaza yaptım ve sol ön far kırıldı.. Hata bende olmadığından karşı tarafın sigortası araçtaki hasarı karşıladı ve yeni orjinal far takıldı. Ancak diğer far bu ayna gibi parlarken sapsarı duruyordu. Önceki performansını düşününce temizletmek istemedim. Götürdüğüm yer de öyle dandik bir yer değildi. Ödediğim ücret de yan sanayi yeni far fiyatının yarısıydı o zaman. Durum böyle olunca internetten yedek parça satan bir yerden yeni sağ ön far aldım ve kendim onu taktım. 3-4 senedir de bu şekilde kullanıyorum. İki farım da gayet iyi durumdalar, sararma, kararma falan yok. Ancak bu yan sanayi far orjinali gibi ayarlanmıyor. Dolayısıyla far ayarlarında hep sıkıntım var. Bunu düzeltmek için bir süredir sağlam olan orjinal sağ farımı kendim temizleyip tekrar kullanmak istiyordum ve bugün o işi hallettim. Aşamaları sizlerle paylaşıyorum.
     
    EVDEKİ MALZEMELERLE "0" MALİYETLE FAR TEMİZLİĞİ
    Açıkçası elinden her türlü iş gelen bir herif olduğumdan evde ne ararsanız bulursunuz. O yüzden başlıkta sıfır maliyet desem de bende hazır olan malzemelerin bir kaçını bazılarımız satın almak zorunda kalabilir. 
    Gerekli Malzemeler;
    - 400, 1000, 2000 su zımparası (Ben de mevcut olan zımparalardan bu iş için uygun olanlar bunlardı. 400 değil de 500-800, 1000 değil de 1200-1500, 2000 değil de 3000 nıumaralı zımparalar da olur.)
    - Kloroform (evde niye kloroform var diye soran olursa, pc mod işlerinden kalma, pleksi yapıştırma amaçlı almıştım koca bir şişe vardı.)
    - Bir adet elektrikli su ısıtıcı ya da kahve cezvesi
    - Kloroformu içine koyacağınız kapaklı bir kap. (Plastik, cam, metal hatta şaşal şişesi bile olabilir. Yeterki kapağı delinip ufak bir hortum geçirilebilecek birşey olsun.)
    - Ufak bir hortum. (Eski basmalı bir sıvı sabun kabından ya da fısfıslı kullanmadığınız birşeyin kabından sökebilirsiniz.) 
    Bunlar olmazsa olmaz malzemelerimiz. Bu malzemeler yanında ekstradan bir adet maske, bir adet kloroformu dökmeden boşaltmak için şırınga öneririm. Bir de buharlama işlemini ne olur ne olmaz havadar bir yerde yapmakta fayda var. Ben kapalı balkonun iki camını açıp yaptım. Tam açık balkonda rüzgar varsa uygulama zor olabilir.
    Bu detayları verdikten sonra farımızın işlem öncesi, dolaptan çıkarıldığı haliyle üzerinde kir, çamur olmadığı halini paylaşayım, gördüğünüz şey kir veya toz vs. değil;

        
    İlk aşama zımparalama; Farımızı bir lavaboya götürüyoruz. Zımparalarımızı devamlı ıslatıp temizleyebileceğimiz bir kabı da hazır ediyoruz.
    Farın yüzeyini bir sünger ya da su püskürtebileceğimiz bir fıs fısla sürekli ıslatıyoruz. 400 zımpara ile yatay bir hat üzerinde ovalamadan zımpara işlemini güzelce yapıyoruz.

     
    Bu işlem sırasında zımpara yaptıkça sararmış olan vernik tabakası nedeniyle suyun sarımsı şekilde aktığını görebilirsiniz. 400'lük zımpara sonunda aşağıdaki görüntüye ulaşıyoruz,

     
    1000'lik zımpara ile devam, bu aşamada sarı çıkan kir yavaş yavaş beyazlaşmaya başlıyor. Bu artık pleksi tabakasını zımparalamaya başladığımızın da bir işareti.

     
    1000'lik zımpara sonucu;

     
    Son olarak 2000'lik zımparayı da tamamlıyoruz. Güzelce ön yüzeyi yıkayıp yumuşak bir bezle siliyoruz ve iyice kurumasını bekliyoruz. Farımız aşağıdaki gibi oluyor.

     
    Artık kloroform buharını fara püskürtmek için gerekli tesisatı hazırlayabiliriz.
    İki sene önceki kasık ameliyatımdaki dikişlerin pansumanını yapmak için kullandığım plastik oksijenli su kabını bir gün işime yarar diye atmamıştım. O gün bu günmüş. Açıkçası bu iş için de cuk oturdu. Kendi tıpasını küçük bir matkap ucuyla delip temin ettiğim hortumu içinden geçirdim. 
      

    Ve kloroform için buhar makinamız hazır 

    Artık kloroformu koyup tesisatımızı gözden geçirebiliriz. Kloroform bayıltma etkisi olan bir madde ve solunduğunda boğazda yanma etkisi de yapabilir. O yüzden bir maske kullanmanızı öneririm.

    Kloroformu hazırladığım küçük kabın yarısını dolduracak şekilde koydum, tek far için fazlasıyla yeterli. Artık buharlama işlemini yapacağımız kapalı balkonumuza geçiyoruz. Cezvemizin içine kloroform kabını koyduğumuzda taşmayacak şekilde su ile doldurup çalıştırıyoruz ve bu işlemi de videoya çekiyoruz.
    https://www.youtube.com/watch?v=ssnb_jHbZao&ab_channel=ZvAnA
    Sonuç mükemmele yakın. Videoda da görüleceği üzere bir ara soğuyan suyu tekrar ısıtmak için cezvenin düğmesini tekrar açıyorum. Ama dalıp suyun fokurdamasına izin verdiğimden farın üzerine su damlaması oldu. Oralar bozulmuş gibi olsa da kloroform buharını üzerine daha fazla tutup gezdirince hiçbirşey kalmadı. Ekstra bir işlem yapmama da gerek kalmadı böylece. 
    İlk ve son halinin fotosunu da yan yana koyalım;

     
    Evet bir tadilat, tamirat projesini de başarıyla sonuçlandırmanın verdiği keyifle diğer projelere geçebiliriz.
  15. Altan Yoklar liked şu konuya bir mesaj by SEP in En son aldıklarınız   
    Bundan bi 10 sene sonra biri çıkıp "Ağbi, membran klavye diye bişi varmış, çok iyi ağbi. Ses de çıkarmıyo çataçuta, kafanı dinliyosun valla. Pro gamerlar da kullanıyomuş" derse şaşırmayın. Birçok şeyde olduğu gibi bunda da eskileri çıkarıp çıkarıp servis edecekler, millet de "vauv" diye ayıla bayıla alacak. Ürünün ne olduğu önemli değil, önemli olan nasıl pazarladığın.
  16. Altan Yoklar liked şu konuya bir mesaj by SEP in En son aldıklarınız   
    Bundan bi 10 sene sonra biri çıkıp "Ağbi, membran klavye diye bişi varmış, çok iyi ağbi. Ses de çıkarmıyo çataçuta, kafanı dinliyosun valla. Pro gamerlar da kullanıyomuş" derse şaşırmayın. Birçok şeyde olduğu gibi bunda da eskileri çıkarıp çıkarıp servis edecekler, millet de "vauv" diye ayıla bayıla alacak. Ürünün ne olduğu önemli değil, önemli olan nasıl pazarladığın.
  17. Altan Yoklar liked şu konuya bir mesaj by SEP in En son aldıklarınız   
    Bundan bi 10 sene sonra biri çıkıp "Ağbi, membran klavye diye bişi varmış, çok iyi ağbi. Ses de çıkarmıyo çataçuta, kafanı dinliyosun valla. Pro gamerlar da kullanıyomuş" derse şaşırmayın. Birçok şeyde olduğu gibi bunda da eskileri çıkarıp çıkarıp servis edecekler, millet de "vauv" diye ayıla bayıla alacak. Ürünün ne olduğu önemli değil, önemli olan nasıl pazarladığın.
  18. Altan Yoklar liked şu konuya bir mesaj by SEP in En son aldıklarınız   
    Bundan bi 10 sene sonra biri çıkıp "Ağbi, membran klavye diye bişi varmış, çok iyi ağbi. Ses de çıkarmıyo çataçuta, kafanı dinliyosun valla. Pro gamerlar da kullanıyomuş" derse şaşırmayın. Birçok şeyde olduğu gibi bunda da eskileri çıkarıp çıkarıp servis edecekler, millet de "vauv" diye ayıla bayıla alacak. Ürünün ne olduğu önemli değil, önemli olan nasıl pazarladığın.
  19. Altan Yoklar liked şu konuya bir mesaj by SEP in İzlenesi film tavsiyeleri ...   
    Yeni Top Gun'ı ben pek sevemedim ya... Yani güzel film, çok da iyi çekmişler falan ama bi ilk film değil kesinlikle (). Özellikle de sesler bana aşırı sönük geldi. İlk film sound editing konusunda çok çok iyiydi ama bu bayaa bi zayıf. Hatta sesleri Skywalker Sound yapmış olmasına rağmen sönük (bazı yerlerde SW sesleri de kullanmışlar ki oralar çok sırıttı). Belki suç ses ekibinde değildir de Super Hornet'lerin asıl sesleri tırttır, bilemedim. 
    @Altan Yoklar Tony Scott klip yönetmeniydi aslında. O yüzden ilk film aşırı derecede male poster şeklinde.  Filmin bütün numarası da o gerçi.
     
     
  20. SEP liked şu konuya bir mesaj by wazzap in İzlenesi film tavsiyeleri ...   
    @DeathknightTamam hocam, ehr sahne IMAX kamerası ile çekilmediği için öyle. Mesela Transformers 2'nin IMAX versiyonunda da aynı muhabbet vardı. Bazı sahneler sizin paylaştığınız ekran görüntülerindeki gibi alttan üstten siyah barlı, bazıları ise tam ekran.
    @SEP
     
  21. SEP liked şu konuya bir mesaj by ZvAnA in 2004 Sonata elden geçirme.   
    UYAR! Bu yazı kabus gibi bir tamirat sürecini içerir. 

    Bugün anten çubuğu nihayet elime geçti ve hemen tamir işine koyulayım dedim. Önce evde tamir edebilmem için 12v'luk bir güç kaynağına ihtiyacım vardı. Bu antenleri ben normalde bildiğiniz 12v 7 ah ups aküleriyle çalıştırıyordum ama maalesef elimdeki tüm aküleri tek tek denedim ama hepsi ölmüş. Ayarlanabilir bir basit adaptörle yapabilir miyim diye baktım ama amper değeri çok düşük olduğundan hiçbir işe yaramadı. Kara kara düşünürken aklıma birden evdeki rgb led şeritleri bağladığım 12 v'luk adaptörler geldi ve güç sorununu o şekilde çözdüm.
    Tamamdır artık sorun kalmadı bir iki saate halletmiş olurum diyordum içimden. Ama nereden bilirdim bir tamir işinin bu kadar aksilikle devam edeceğini... Daha işin başında anten motorunun kasasını sökmeye başlamıştım ki kalan son bir somun ben çevirdikçe kendi yerinde boşa dönüyordu. Onu yaptım, bunu yaptım yok. Bana mısın demiyor. Somunun vidalandığı parçanın başı vida gibi değil. Başı düz. Kargaburun gibi birşeyle bir yandan o kısmı sıkarken somunu çevirsem açılacak. Ama işte o vidalı kısmın başı plastik içine gömülü. Herhangi birşeyle kavramama imkan yok. Haliyle sinirlerim tepeme geldi. Sonunda başlarım lan bu işe deyip, aldım elime çekiçle ıskarpilayı kontrollü bir şekilde daldım plastik kısma. İnce uçlu kargaburun kavrayabilecek kadar yaraladım plastiği ve oldu.

    Sırf bu somunu çıkarabilmek için abartmıyorum yaklaşık 5 saat harcadım. Ama sonunda kasayı açabildiğim için keyfim yerine geldi. Artık başka ne sorun çıkabilirdi ki...
    Sıra kasa içindeki pislikleri vs temizleyip, çarklara, hareketli parçalara gress yağı sürmeye gelmişti. Hemen hallediverdim. Metal çubuğu da motorun gri borusundan geçirip, çubuğun plastik kablosunun başını yerine oturttum mu iş bitecekti. Çok beklersin.
    Bu dediğimi yapabilmek için motorun kasasına bir vida ile tutturulmuş en dış gri boruyu sökmem gerekiyordu. Vidasını söktüm, boru milim oynamıyor. Çekiyorum olmuyor, döndürüyorum olmuyor. Öyle bir sıkı ki o borunun yerinden çıktığını bilmesem bunu sabit yapmışlar derim, sırf anten çubuğuna orjinal diye verdiğim 640 liranın içime oturmasıyla işi bırakır giderim. İngiliz anahtarıyla sıkıp döndüreyim diyorum boru eğilmeye başlıyor. Çekiçliyorum hiç bir kıpırdama yok. Wd40 sıkıyorum belki araya nüfüz eder diye o da yok. Kafayı sıyırmaya az kaldı. Baktım olmayacak çekiçle bu sefer ince düz bir saatçi tornavidasını elime aldım. Boruyla kasanın birleştiği noktadan plastikle borunun arasına tornavida ucunu çekiçleyerek sokmaya başladım. İlk denediğim kısımda yine ufak bir yerden plastik kırıldı. Tam aksi yönde aynı işlemi bir daha yaptım ve plastiği biraz daha kırdım.

    Boruyu kavrayan plastik yüzey biraz azalınca başladım zorlamaya ve evet kıpırdadı sonunda. Zorladım zorladım ve nihayet çıktı. Borunun o kısmı nasıl bir oksitlenme yaptıysa plastikle akraba olmuşlar. Bu kısım da 5 saatimi çaldı. Evet anten çubuğunu poşetinden çıkarıp bu aşamaya gelmek 10 saatime mâloldu.
    Artık tecrübe edinmiştim. Bir işi nihayete erdirmeden artık bitti demeyecektim. Şimdi hangi zorluk çıkacak diye korkuyla bekliyordum artık. Bir yandan 640 lirayı boşa mı harcadık acaba, bu kadar aksiliğin üzerine anten çalışmazsa ne yaparım falan diye düşünerek plastik kabloyu haznesinin içine doğru sarmaya başladım. Haznenin gerekli yerlerine yine gress yağı sürdüm ve yerine oturttum. Sadece kasayı kapatmak kalmıştı. Vidaları tek tek yerlerine nazikçe oturttum ve işin başındaki ilk şoku yaşatan somun kaldı yine en sona. Somunu elime aldım yerine oturtacam, ellerim gress'ten dolayı biraz kaygan... Somun pırtı verdi parkeye düştü. Bir sıçrama sesi duydum sonra bir çarpma ve en son yere düşme sesi. Sakinliğimi bozmadan yakın gözlüğümü çıkardım, aşağıya baktım, göremedim. Koltuğumdan kalktım yere eğildim baktım yok. Yok, yok, yok, bulamıyorum. Kafayı gerçekten sıyırma noktasındayım. O tarafta çeşitli adaptörlerin olduğu amazon kutusu vs var. Bakıyorum, kutuyu boşaltıyorum yok ulan yok. Ulan göt kadar odada hemen dibime düştün de nereye gittin kahrolasıca somun. Seni somun yapana, başta oraya takana, anteni kırana, 300 liraya komple yeni universal anten alıp takmayan kafama sövüyorum da sövüyorum. Artık kafa uçtu. Şeytan aldı götürdü, satamadan getirdi gibi tekerlemeler falan söylüyorum. O derece yani. Hanım korkudan birşey soramıyor, arada bir gelip kapıdan napıyor bu deli der gibi çaktırmadan bakıp gidiyor. Dedim bir sakinle Korhan! Zaten ter içindeyim dötümden bile ter akıyor. Git bir bardak soğuk cola koy kendine bir nefeslen. Sakince düşün. Bir somun küçücük odada düşüp nereye gidebilir?

    O an gözüm sehpasında duran gitara ilişti, rahatlamak için bir iki tıngırtadıyım diye uzandım ve o an yok artık dedim. Gitar deliğinden içeri girmiş olabilir miydi? 
    Gitarı şöyle bir salladım ve tadaaaaa. Evet somun parkeden sekip gitarın içine girmişti. Yine başladım sövmeye... bu kadarı da olur mu diye sövüyorum artık. Aldım yerine taktım hemen şerefsizi. Masanın üstüne bakıyorum kesin unuttuğum birşey vardır falan diye ama yok hakikaten montaj bitmişti. Geriye bir tek 12v bağlayıp test etmek kaldı. Anasını satayım bu sefer de korkudan adaptörü prize takamıyorum. Çalışmayacak düşüncesi hasıl oldu. Bu sefer gittim kendime çay koyup geldim. Yaktım bir sigara. Bir adaptöre bakıyorum bir antene. Sigaram bitince korkunun ecele faydası yok deyip taktım adaptörün fişini prize. Motorun sesini duymamla anten çubuğun tavana doğru yükselişini gördüm. Sorunsuz şekilde, hiç teklemeden sonuna kadar açıldı anten. Acaba kapanacak mıydı; Sanki yarım gün anamı ağlatan kendisi değilmiş gibi de gayet cool bir şekilde kapandı pzvenk. 
    Bu sahneden sonra çetin geçen, yolları tuzaklarla dolu, 12 saat süren bir tamir serüvenini başarıyla tamamlamanın verdiği huzurla aşağıdaki videoyu çektim ve sizinle paylaşmak için mutluluk gözyaşlarıyla yazdım bu satırları. Bir sonraki serüvende görüşmek üzere.
    https://www.youtube.com/watch?v=CyFBhSJml18&ab_channel=bmxunderground2
  22. stardust liked şu konuya bir mesaj by SEP in En son aldıklarınız   
    Corsair K55 PRO XT

    Halihazırdaki Logitech G810'un artık iyice saçmalamasının ardından yeni bi klavye arayışına girmiştim. Mekaniklerin fiyatı döviz kurunun da etkisiyle benden iyice uzaklaşmaya başlayıp "Amaaan, o kadar para verip mekanik klavye alıcam, 3 sene sonra yine elimde kalacak" düşüncesi de iyice belirginleşince eli yüzü nispeten düzgün bi membran klavye bakmaya başladım. Önce Cynosa v2'ye göz koydum ama tuş kaplamalarının çok çabuk soyulması sorunu canımı sıktı. Sonra HyperX Alloy Core etrafında gezindim ama per-key rgb olmaması yüzünden onu da eledim. Sonra Corsair K55 PRO XT gözüme çarptı. Tuşların yüksek oluşu dışında aradığım özellikler onda mevcuttu (nispeten sessiz tuşlar, per-key rgb imkanı, multimedya kontrollleri, bilek desteği, makro kaydı vs). 670 liraya denk getirince şimdilik membrana geri dönüşün yolunu açmış oldum. İlk izlenimlerimden bahsedeyim hemen.
     
    + Artılarından başlarsak klavye malzeme olarak bu fiyata oldukça iyi. Sonuçta membran klavye alıyosunuz ama bizde şu an KDV dahil 35-40 dolar civarına bulunabilen bir klavye için gayet başarılı denebilir.
    + iCUE yazılımı ile (multimedya tuşları hariç) bütün tuşların aydınlatması ayarlanabiliyor. Bu özelliği sıkça kullandığım için bence faydalı.
    + Ayrı makro tuşları var. Makro kaydedip kullanmayı sevenler için güzel.
    + Pek bir şey vaadetmese de bilek desteği var. Sık sık yazı yazılıyorsa bi süre sonra rahat ettirecektir.
    + Ses olarak mekaniklere göre sessiz diyebilirim. Ultra sessiz değil tabii ki ama önceki G810'a göre yeterli.
    + Bir de Enter tuşu büyük (bence pek önemi yok ama yine de belirtmiş olayım  ).
     
    - Eksilerinden bahsedecek olursam tuşlar oldukça yukarda duruyor. G810 bile bana yüksek geliyordu ama bundaki tuşlar G810'dakilerden neredeyse 0,5 cm daha yukarda. Tuşların alt kısmına çok ıvır zıvır girecek bence, temizlemesi sıkıntı. Low profile klavyelere daha sıcağım ama bu fiyata bulmak da pek mümkün değil, keşke tuşlar daha aşağıda olsaydı.
    - Tuş çevresindeki aydınlatmanın şiddeti, tuş üzerindeki harf / sayılardan daha fazla. Böyle olunca da loş ışıkta tuşların üstündekileri değil de çevresindeki ışığı görüyorsunuz. Aydınlatma şiddeti ayarlanabiliyor tabii ama bi süre sonra göz yorar mı emin değilim. G810 o konuda çok başarılıydı.
    - Klavyenin üst kısmında piano black bir bölüm var ve orası parmak izi alanı olarak tasarlanmış.
    - Bileklik biraz tırtımsı ama fiyatına göre "hadi, neyse" dedirtiyor.
    - Kablosu örgü değil, sıradan plastik kaplama. Bu da fiyat odaklı bi klavye olmasıyla ilgili denebilir ama HyperX Alloy Core'da kablo örgülü mesela.
    - Makro tuşlarının konumuna alışmak lazım. Bir süre Ctrl tuşuna basmak yerine G6 tuşuna basılıyor ister istemez.
    - Bir de n-key değil de 12-key rollover var. Aynı anda 12 tuşa birden basar mıyım emin değilim, o yüzden çok önemsemedim. 
     
    Özetle bu fiyata gayet yeterli denebilir.
    7,5/10
  23. SEP liked şu konuya bir mesaj by Peregrine in İzlenesi film tavsiyeleri ...   
     
  24. Hugh Bullet liked şu konuya bir mesaj by SEP in İzlenesi film tavsiyeleri ...   
    Bişey daha ekleyeyim hemen...