TiesTorN

bok gibi. bütün görüntü dengemi bozuyor. bir kaç defa kullandım, geçen star'a gittiğimde de oyun falan oynadım. curved'e para vermem. curved'ün bir anlamının olması için monitörün baya uzun olması ve bir taraftan bir tarafa bakarken kafamı falan çevirmem lazım, diğer türlüsü anlamsız.

bok gibi. bütün görüntü dengemi bozuyor. bir kaç defa kullandım, geçen star'a gittiğimde de oyun falan oynadım. curved'e para vermem. curved'ün bir anlamının olması için monitörün baya uzun olması ve bir taraftan bir tarafa bakarken kafamı falan çevirmem lazım, diğer türlüsü anlamsız.

sonunda adam gibi curved olmayan 32" modeller gelmeye başladı mı... şunlara verebilecek param olsa bile sırf curved olduğu için almazdım.

bir sorum olacaktı ama... bunun otomobil ile ne ilgisi var 

evet akü işlemim bugün itibari ile bitti. 
akünün fabrika ağırlık verisi 26.5 kg olarak belirtilmiş. ben ilk ölçtüğümde 26.1 kg çıkmıştı, yani kabaca 400 gr'lık bir su kaybı sözkonusu demek.
günlerdir trafo ile sabit 16.1v vererek çaydanlık gibi kaynatıyorum. suyu bittikçe ekliyorum. toplamda 1 lt falan saf su yedi sanırım. değerlerin daha fazla iyileşemeceğini anladıktan sonra tüm hücrelerin ıslaklığını eşit miktarda ayarlayıp kapakları kapattım.
son halini ölçtüğümde 26.4 kg olmuş. artık 0.1 kg de tartının ayarsızlığıdır dedim çünkü ondan daha fazla su alamazdı.
ilk günlerde akşam yatarken trafoyu bağlayıp sabah baktığımda hücrelerdeki sıvının azalmak yerine arttığını görüyordum. ilk başta anlam veremesem de sonradan olayı anladım. plakalarda sülfatlaşmış olan asit çözünüp elektrolitin içine geri karıştığı için sıvı miktarı artıyordu. plakalar tüm asidi saldıktan sonraki günlerde elektrolit azalmaya başladı.
bu işlemlere başlamadan önce açık devre voltajı şarj ettikten sonra hızlı bir şekilde ~12.50 civarlarına iniyordu ki bu geberik bir akünün göstergesidir. sağlıklı bir agm akü en az 12.7v ve üstü olmalı.
işlemlerden sonra artık şarj ettiğimde uzunca bir süre 13v üzerinde kalıyor, 1 gün falan dinlendikten sonra da 12.9v'un altına inmiyor ve yük altında da sağlam duruyor, eskiden yüke bindiği anda bütün voltaj çökerdi. o da düzeldi. neredeyse sıfır akü kıvamına geldi.
şu da düzeneğin resmi; (şırınga saf suyu eklemek için )

bu akünün değeri şu anda 7500-8000 tl civarında. böylece bu parayı çöpe gitmekten kurtarmış oldum.

görünüşe göre kurtulacak gibi duruyor. tüm hücrelere 30ml su ekledikten sonra full şarj edip içine baktım, 2 hücreki sünger matlar fazlasıyla ıslak gözüküyordu onları bir daha ellemedim. hala kuru gözükenlere 10-20ml daha su ekledim onlar da kıvama geldi. hatta hücrenin biri o kadar kurumuş ki içindeki mat büzüşmüş. o baya bir su içti, üstüne ekstra 50ml daha su ekledim nerdeyse, en sonunda o da diğerleri gibi şişti ve ıslak bir görünüme kavuştu.
nemlendirme işlemi sonrasındaki doldur boşalt seansları + yüksek voltaj seansı sonrası açık devre voltajı ve yük altındaki voltaj değerleri ciddi anlamda iyileşti. biraz daha işlemden geçirip arabaya takmayı düşünüyorum. geberene kadar devam, yeni aküyü de çıkarıp full şarj edip koyarım köşeye. (100ah) bir akü olmuş 4000 tl. hatta agm alırsanız 8000 tl. gönül isterdi ki böyle gereksiz işlerle uğraşmayıp yeni akü alıp geçelim ama maalesef durum ortada...
gerçi alım gücümüz yüksek olsa bile ben yeni akü almak yerine eskiyi canlandırmayı tercih ederdim heralde. bunu yapabilecek bilgiye ve alet edavata sahipsem neden gidip gereksiz yere yenisini alayım.

Cok haklisin hic bir ilgisi yok. Aslinda asagidaki linki koymak istemistim.  Affinizi dilerim sultanim  
1920 Mazda car company founded

evet akü işlemim bugün itibari ile bitti. 
akünün fabrika ağırlık verisi 26.5 kg olarak belirtilmiş. ben ilk ölçtüğümde 26.1 kg çıkmıştı, yani kabaca 400 gr'lık bir su kaybı sözkonusu demek.
günlerdir trafo ile sabit 16.1v vererek çaydanlık gibi kaynatıyorum. suyu bittikçe ekliyorum. toplamda 1 lt falan saf su yedi sanırım. değerlerin daha fazla iyileşemeceğini anladıktan sonra tüm hücrelerin ıslaklığını eşit miktarda ayarlayıp kapakları kapattım.
son halini ölçtüğümde 26.4 kg olmuş. artık 0.1 kg de tartının ayarsızlığıdır dedim çünkü ondan daha fazla su alamazdı.
ilk günlerde akşam yatarken trafoyu bağlayıp sabah baktığımda hücrelerdeki sıvının azalmak yerine arttığını görüyordum. ilk başta anlam veremesem de sonradan olayı anladım. plakalarda sülfatlaşmış olan asit çözünüp elektrolitin içine geri karıştığı için sıvı miktarı artıyordu. plakalar tüm asidi saldıktan sonraki günlerde elektrolit azalmaya başladı.
bu işlemlere başlamadan önce açık devre voltajı şarj ettikten sonra hızlı bir şekilde ~12.50 civarlarına iniyordu ki bu geberik bir akünün göstergesidir. sağlıklı bir agm akü en az 12.7v ve üstü olmalı.
işlemlerden sonra artık şarj ettiğimde uzunca bir süre 13v üzerinde kalıyor, 1 gün falan dinlendikten sonra da 12.9v'un altına inmiyor ve yük altında da sağlam duruyor, eskiden yüke bindiği anda bütün voltaj çökerdi. o da düzeldi. neredeyse sıfır akü kıvamına geldi.
şu da düzeneğin resmi; (şırınga saf suyu eklemek için )

bu akünün değeri şu anda 7500-8000 tl civarında. böylece bu parayı çöpe gitmekten kurtarmış oldum.

evet akü işlemim bugün itibari ile bitti. 
akünün fabrika ağırlık verisi 26.5 kg olarak belirtilmiş. ben ilk ölçtüğümde 26.1 kg çıkmıştı, yani kabaca 400 gr'lık bir su kaybı sözkonusu demek.
günlerdir trafo ile sabit 16.1v vererek çaydanlık gibi kaynatıyorum. suyu bittikçe ekliyorum. toplamda 1 lt falan saf su yedi sanırım. değerlerin daha fazla iyileşemeceğini anladıktan sonra tüm hücrelerin ıslaklığını eşit miktarda ayarlayıp kapakları kapattım.
son halini ölçtüğümde 26.4 kg olmuş. artık 0.1 kg de tartının ayarsızlığıdır dedim çünkü ondan daha fazla su alamazdı.
ilk günlerde akşam yatarken trafoyu bağlayıp sabah baktığımda hücrelerdeki sıvının azalmak yerine arttığını görüyordum. ilk başta anlam veremesem de sonradan olayı anladım. plakalarda sülfatlaşmış olan asit çözünüp elektrolitin içine geri karıştığı için sıvı miktarı artıyordu. plakalar tüm asidi saldıktan sonraki günlerde elektrolit azalmaya başladı.
bu işlemlere başlamadan önce açık devre voltajı şarj ettikten sonra hızlı bir şekilde ~12.50 civarlarına iniyordu ki bu geberik bir akünün göstergesidir. sağlıklı bir agm akü en az 12.7v ve üstü olmalı.
işlemlerden sonra artık şarj ettiğimde uzunca bir süre 13v üzerinde kalıyor, 1 gün falan dinlendikten sonra da 12.9v'un altına inmiyor ve yük altında da sağlam duruyor, eskiden yüke bindiği anda bütün voltaj çökerdi. o da düzeldi. neredeyse sıfır akü kıvamına geldi.
şu da düzeneğin resmi; (şırınga saf suyu eklemek için )

bu akünün değeri şu anda 7500-8000 tl civarında. böylece bu parayı çöpe gitmekten kurtarmış oldum.

evet akü işlemim bugün itibari ile bitti. 
akünün fabrika ağırlık verisi 26.5 kg olarak belirtilmiş. ben ilk ölçtüğümde 26.1 kg çıkmıştı, yani kabaca 400 gr'lık bir su kaybı sözkonusu demek.
günlerdir trafo ile sabit 16.1v vererek çaydanlık gibi kaynatıyorum. suyu bittikçe ekliyorum. toplamda 1 lt falan saf su yedi sanırım. değerlerin daha fazla iyileşemeceğini anladıktan sonra tüm hücrelerin ıslaklığını eşit miktarda ayarlayıp kapakları kapattım.
son halini ölçtüğümde 26.4 kg olmuş. artık 0.1 kg de tartının ayarsızlığıdır dedim çünkü ondan daha fazla su alamazdı.
ilk günlerde akşam yatarken trafoyu bağlayıp sabah baktığımda hücrelerdeki sıvının azalmak yerine arttığını görüyordum. ilk başta anlam veremesem de sonradan olayı anladım. plakalarda sülfatlaşmış olan asit çözünüp elektrolitin içine geri karıştığı için sıvı miktarı artıyordu. plakalar tüm asidi saldıktan sonraki günlerde elektrolit azalmaya başladı.
bu işlemlere başlamadan önce açık devre voltajı şarj ettikten sonra hızlı bir şekilde ~12.50 civarlarına iniyordu ki bu geberik bir akünün göstergesidir. sağlıklı bir agm akü en az 12.7v ve üstü olmalı.
işlemlerden sonra artık şarj ettiğimde uzunca bir süre 13v üzerinde kalıyor, 1 gün falan dinlendikten sonra da 12.9v'un altına inmiyor ve yük altında da sağlam duruyor, eskiden yüke bindiği anda bütün voltaj çökerdi. o da düzeldi. neredeyse sıfır akü kıvamına geldi.
şu da düzeneğin resmi; (şırınga saf suyu eklemek için )

bu akünün değeri şu anda 7500-8000 tl civarında. böylece bu parayı çöpe gitmekten kurtarmış oldum.

evet akü işlemim bugün itibari ile bitti. 
akünün fabrika ağırlık verisi 26.5 kg olarak belirtilmiş. ben ilk ölçtüğümde 26.1 kg çıkmıştı, yani kabaca 400 gr'lık bir su kaybı sözkonusu demek.
günlerdir trafo ile sabit 16.1v vererek çaydanlık gibi kaynatıyorum. suyu bittikçe ekliyorum. toplamda 1 lt falan saf su yedi sanırım. değerlerin daha fazla iyileşemeceğini anladıktan sonra tüm hücrelerin ıslaklığını eşit miktarda ayarlayıp kapakları kapattım.
son halini ölçtüğümde 26.4 kg olmuş. artık 0.1 kg de tartının ayarsızlığıdır dedim çünkü ondan daha fazla su alamazdı.
ilk günlerde akşam yatarken trafoyu bağlayıp sabah baktığımda hücrelerdeki sıvının azalmak yerine arttığını görüyordum. ilk başta anlam veremesem de sonradan olayı anladım. plakalarda sülfatlaşmış olan asit çözünüp elektrolitin içine geri karıştığı için sıvı miktarı artıyordu. plakalar tüm asidi saldıktan sonraki günlerde elektrolit azalmaya başladı.
bu işlemlere başlamadan önce açık devre voltajı şarj ettikten sonra hızlı bir şekilde ~12.50 civarlarına iniyordu ki bu geberik bir akünün göstergesidir. sağlıklı bir agm akü en az 12.7v ve üstü olmalı.
işlemlerden sonra artık şarj ettiğimde uzunca bir süre 13v üzerinde kalıyor, 1 gün falan dinlendikten sonra da 12.9v'un altına inmiyor ve yük altında da sağlam duruyor, eskiden yüke bindiği anda bütün voltaj çökerdi. o da düzeldi. neredeyse sıfır akü kıvamına geldi.
şu da düzeneğin resmi; (şırınga saf suyu eklemek için )

bu akünün değeri şu anda 7500-8000 tl civarında. böylece bu parayı çöpe gitmekten kurtarmış oldum.

evet akü işlemim bugün itibari ile bitti. 
akünün fabrika ağırlık verisi 26.5 kg olarak belirtilmiş. ben ilk ölçtüğümde 26.1 kg çıkmıştı, yani kabaca 400 gr'lık bir su kaybı sözkonusu demek.
günlerdir trafo ile sabit 16.1v vererek çaydanlık gibi kaynatıyorum. suyu bittikçe ekliyorum. toplamda 1 lt falan saf su yedi sanırım. değerlerin daha fazla iyileşemeceğini anladıktan sonra tüm hücrelerin ıslaklığını eşit miktarda ayarlayıp kapakları kapattım.
son halini ölçtüğümde 26.4 kg olmuş. artık 0.1 kg de tartının ayarsızlığıdır dedim çünkü ondan daha fazla su alamazdı.
ilk günlerde akşam yatarken trafoyu bağlayıp sabah baktığımda hücrelerdeki sıvının azalmak yerine arttığını görüyordum. ilk başta anlam veremesem de sonradan olayı anladım. plakalarda sülfatlaşmış olan asit çözünüp elektrolitin içine geri karıştığı için sıvı miktarı artıyordu. plakalar tüm asidi saldıktan sonraki günlerde elektrolit azalmaya başladı.
bu işlemlere başlamadan önce açık devre voltajı şarj ettikten sonra hızlı bir şekilde ~12.50 civarlarına iniyordu ki bu geberik bir akünün göstergesidir. sağlıklı bir agm akü en az 12.7v ve üstü olmalı.
işlemlerden sonra artık şarj ettiğimde uzunca bir süre 13v üzerinde kalıyor, 1 gün falan dinlendikten sonra da 12.9v'un altına inmiyor ve yük altında da sağlam duruyor, eskiden yüke bindiği anda bütün voltaj çökerdi. o da düzeldi. neredeyse sıfır akü kıvamına geldi.
şu da düzeneğin resmi; (şırınga saf suyu eklemek için )

bu akünün değeri şu anda 7500-8000 tl civarında. böylece bu parayı çöpe gitmekten kurtarmış oldum.

motor son zamanlarda (bir kaç aydır) çok zayıf marş basmaya başlamıştı. uzun zamandır nispeten zayıftı ama son zamanlarda boku çıkmıştı artık. hele soğuk havalarda, akü de yatmaktan ötürü biraz zayıflamışsa soğuk marşlarda o kadar yavaş marş basıyordu ki elimle çevirsem daha hızlı döner yani.
3 olasılık vardı; zayıf akü, marş motoruna giden kablonun oksitten ötürü direncinin artmış olması veya marş motoru kömürlerinin artık bitmiş olması. aracın 284k km'de olması dolayısıyla zaten marş motorunun elinin kulağında olduğunu tahmin ediyordum artık. çok kafaya takmadım bakarız bir ara dedim hep.
arabayı salı günü hidrolik hortumlarından birinin değişmesi için tamircime bırakmıştım, dün telefon geldi -biraz da stresli bir ses tonu ile- "abi senin araç marş basmıyor, tık diye kaldı. marş motorun gitti galiba" dediler. benden acaip bir tepki bekliyorlar tabi siz bozdunuz falan dememi... dedim ki "hadi ya iyi bari sizdeyken olmuş.. bekliyordum zaten böyle bir şey." acaip rahatladılar  "abi işten anlayan adam bir başka oluyor ya gereksiz stres yaptık burda" falan dediler. her neyse. ama gerçekten iyi oldu yani, garajdayken bozulsa ne bok yiyeceğim? olabilecek en iyi yerde hakkın rahmetine kavuşmuş.
neyse, ben zaten arabayı aldığımdan beri marş motorunun bozulacağını tahmin ettiğim için ve orjinal marş solenoid'inin de TR'de bulunmadığını bildiğim için bir kaç sene önce yurtdışından kampanyalı bulup çöp parasına getirtmiştim. yıllardır rafta yatıyordu, kısmet düneymiş. kömür her yerde bulunuyor o sorun değil ama bu bulunmuyor. standardı bulunuyor ama bendeki sadece 540'a özel olan otomatik (bas bırak) marş solenoidi olduğu için bulunmuyor. zaten bulamayanlar standardı takıyorlar o zaman da otomatik özelliği gidiyor. tofaş gibi anahtarı basılı tutarak çalıştırıyorsun. ne anladım o işten.
sanayide bu parçaya marş taşşağı diyorlar hemen ustamı tekrar aradım ve eğer marş taşşağında sorun varsa boşuna aramamalarını bende sıfır olduğunu söyledim. tamam dedi kapadı, yarım saat sonra tekrar telefon geldi "evet abi taşşak da bozulmak üzereymiş getirebilir misin" dedi. atladım kartala götürdüm, sıfır kutuyu açıp çıkardılar parçayı... bir parçaya baktılar bir bana, abi sen çatlaksın dediler evet dedim çatlak olmasam bu kadar orjinal kalır mı bu araba?
değişen parçalar şunlar;
çıkan kömür yatağı (kömürler bitmiş ve uçları parçalanmış, bu kadar dayanması bile mucize)

bu da bahsettiğim solenoid;

marş motorunun komple halini nedense çekmedim ama baya büyük. normal araçların 2 katı boyunda falan.
işlem bittikten sonra arabaya takıldı, usta kontak başına geçti. nasıl basıcak diye merakla dinliyorum. kontağı çevirdi, araç öyle bir marş bastı ki ağzım kulaklarıma vardı  aldığım günden beri bu kadar hızlı basmamıştı hiç. ışık hızında bastı resmen. tamam dedim demek ki başından beri derdi buymuş bunun. bir sorunun daha üstü çizildi.

görünüşe göre kurtulacak gibi duruyor. tüm hücrelere 30ml su ekledikten sonra full şarj edip içine baktım, 2 hücreki sünger matlar fazlasıyla ıslak gözüküyordu onları bir daha ellemedim. hala kuru gözükenlere 10-20ml daha su ekledim onlar da kıvama geldi. hatta hücrenin biri o kadar kurumuş ki içindeki mat büzüşmüş. o baya bir su içti, üstüne ekstra 50ml daha su ekledim nerdeyse, en sonunda o da diğerleri gibi şişti ve ıslak bir görünüme kavuştu.
nemlendirme işlemi sonrasındaki doldur boşalt seansları + yüksek voltaj seansı sonrası açık devre voltajı ve yük altındaki voltaj değerleri ciddi anlamda iyileşti. biraz daha işlemden geçirip arabaya takmayı düşünüyorum. geberene kadar devam, yeni aküyü de çıkarıp full şarj edip koyarım köşeye. (100ah) bir akü olmuş 4000 tl. hatta agm alırsanız 8000 tl. gönül isterdi ki böyle gereksiz işlerle uğraşmayıp yeni akü alıp geçelim ama maalesef durum ortada...
gerçi alım gücümüz yüksek olsa bile ben yeni akü almak yerine eskiyi canlandırmayı tercih ederdim heralde. bunu yapabilecek bilgiye ve alet edavata sahipsem neden gidip gereksiz yere yenisini alayım.

motor son zamanlarda (bir kaç aydır) çok zayıf marş basmaya başlamıştı. uzun zamandır nispeten zayıftı ama son zamanlarda boku çıkmıştı artık. hele soğuk havalarda, akü de yatmaktan ötürü biraz zayıflamışsa soğuk marşlarda o kadar yavaş marş basıyordu ki elimle çevirsem daha hızlı döner yani.
3 olasılık vardı; zayıf akü, marş motoruna giden kablonun oksitten ötürü direncinin artmış olması veya marş motoru kömürlerinin artık bitmiş olması. aracın 284k km'de olması dolayısıyla zaten marş motorunun elinin kulağında olduğunu tahmin ediyordum artık. çok kafaya takmadım bakarız bir ara dedim hep.
arabayı salı günü hidrolik hortumlarından birinin değişmesi için tamircime bırakmıştım, dün telefon geldi -biraz da stresli bir ses tonu ile- "abi senin araç marş basmıyor, tık diye kaldı. marş motorun gitti galiba" dediler. benden acaip bir tepki bekliyorlar tabi siz bozdunuz falan dememi... dedim ki "hadi ya iyi bari sizdeyken olmuş.. bekliyordum zaten böyle bir şey." acaip rahatladılar  "abi işten anlayan adam bir başka oluyor ya gereksiz stres yaptık burda" falan dediler. her neyse. ama gerçekten iyi oldu yani, garajdayken bozulsa ne bok yiyeceğim? olabilecek en iyi yerde hakkın rahmetine kavuşmuş.
neyse, ben zaten arabayı aldığımdan beri marş motorunun bozulacağını tahmin ettiğim için ve orjinal marş solenoid'inin de TR'de bulunmadığını bildiğim için bir kaç sene önce yurtdışından kampanyalı bulup çöp parasına getirtmiştim. yıllardır rafta yatıyordu, kısmet düneymiş. kömür her yerde bulunuyor o sorun değil ama bu bulunmuyor. standardı bulunuyor ama bendeki sadece 540'a özel olan otomatik (bas bırak) marş solenoidi olduğu için bulunmuyor. zaten bulamayanlar standardı takıyorlar o zaman da otomatik özelliği gidiyor. tofaş gibi anahtarı basılı tutarak çalıştırıyorsun. ne anladım o işten.
sanayide bu parçaya marş taşşağı diyorlar hemen ustamı tekrar aradım ve eğer marş taşşağında sorun varsa boşuna aramamalarını bende sıfır olduğunu söyledim. tamam dedi kapadı, yarım saat sonra tekrar telefon geldi "evet abi taşşak da bozulmak üzereymiş getirebilir misin" dedi. atladım kartala götürdüm, sıfır kutuyu açıp çıkardılar parçayı... bir parçaya baktılar bir bana, abi sen çatlaksın dediler evet dedim çatlak olmasam bu kadar orjinal kalır mı bu araba?
değişen parçalar şunlar;
çıkan kömür yatağı (kömürler bitmiş ve uçları parçalanmış, bu kadar dayanması bile mucize)

bu da bahsettiğim solenoid;

marş motorunun komple halini nedense çekmedim ama baya büyük. normal araçların 2 katı boyunda falan.
işlem bittikten sonra arabaya takıldı, usta kontak başına geçti. nasıl basıcak diye merakla dinliyorum. kontağı çevirdi, araç öyle bir marş bastı ki ağzım kulaklarıma vardı  aldığım günden beri bu kadar hızlı basmamıştı hiç. ışık hızında bastı resmen. tamam dedim demek ki başından beri derdi buymuş bunun. bir sorunun daha üstü çizildi.

o zaman bir kaç ufak bilgi daha vereyim 12v nominal değerdir, full şarjlı bir akünün ölçümde vereceği değer 12.6v ile 13v arasında değişir. 14v-14.5v arası sulu akü için ideal şarj voltajıdır, zaten araçların alternatörlerinin verdiği voltaj da bu aralıktadır. (agm tipi için 14.8v'a kadar normal sayılır) daha üstü voltajlar kapalı bakımsız aküleri kurutur ve ömrünü erken bitirir, ama dediğim gibi kapak açılabiliyorsa sorun olmaz.

Güzel bir aciklama ve bilgi.  Aküler benim bildigim 12 volt olur. (araba icin) demekki biraz yüksek voltaj pek bir zarar vermiyor.

yüksek volttan kastım tabi ki şebeke voltajı falan değil  öyle gibi durmuş.
akü şarj cihazları malum 14.5v gibi değerler ile şarj ederler, normal şarj için ideal değer budur zaten. sülfasyonu kırmak için biraz daha yüksek voltaj gerekir bunun için de manuel ayarlanabilen trafo gibi cihazlar lazım. bir kaç saat 16v vereceğim. teoride yapılması gereken şey bu, ama pratikte ne kadar işe yarayacak göreceğim. sulu aküler ile bu yöntemi çok denedim, kapasite bir miktar arttı onlarda. ama agm ile hiç denememiştim.
(kapakları açılmış olan) aküye herhangi bir zararı yok, sadece elektroliz yaptığı için su kaybına neden olur. ekstra 10ml daha su eklersin olur biter

uzun uzun anlatacak sabrım yok, "yağ siglonu"nu ve onunla beraber çalışan parçaları araştırabilirsin... (crankcase ventilation valve)
özet olarak yanma esnasında silindirlerde oluşan yağ buharını siglon süzüp kartere geri gönderiyor, yağ haricindekiler ise atmosfere salınıyor. damıtma yöntemi ile temizleme gibi...
bu tabi eser miktardaki yabancı maddeler için geçerli. gidip de yağın içine şişeyle su dökersen onu temizleyemez. aracın normal kullanım süresince (motorda sorun yoksa) yağa karışan maddeler eser miktarı geçmez zaten.

herkes senin gibi düşünüyor olsa firmalar bu kartların saat hızlarını ve voltajlarını sinekten yağ çıkarırcasına ayarlamazlardı  genel çoğunluk "tüketimin aq daha fazla performans istiyorum" kafasında, ki ben de öyleyim.

uzun uzun anlatacak sabrım yok, "yağ siglonu"nu ve onunla beraber çalışan parçaları araştırabilirsin... (crankcase ventilation valve)
özet olarak yanma esnasında silindirlerde oluşan yağ buharını siglon süzüp kartere geri gönderiyor, yağ haricindekiler ise atmosfere salınıyor. damıtma yöntemi ile temizleme gibi...
bu tabi eser miktardaki yabancı maddeler için geçerli. gidip de yağın içine şişeyle su dökersen onu temizleyemez. aracın normal kullanım süresince (motorda sorun yoksa) yağa karışan maddeler eser miktarı geçmez zaten.

@Atrin
bu konu hakkında daha önce burda da yazmıştım... yağ değişiminde süre olayı hikaye.
google bu konuda 2'ye bölünmüş değil aslında. bir tarafta yağ üreticileri ve servislerin tavsiyeleri var ki bunlar genelde yağın max 1 senede değişmesi üzerine kurulu. bu süreyi 6 aya kadar düşürenler bile var. bunun tek sebebi para kazanmak. teknik olarak hiç bir dayanakları yok, bahsettikleri gerekçeler palavradan ibaret.
diğer tarafta ise bu konu hakkında tarafsız ve bağımsız kişilerin yaptığı testleri ve tecrübeleri okursanız yağ değişiminde süre diye bir şeyin olmadığını göreceksiniz.
yağda oluşabilecek tek negatif durum araç uzun süre kullanılmadığında yağın içinde biriken nemdir ve enjektörlerden içine damlayan yakıttır. ama bu kalıcı bir şey midir? hayır. aracı çıkarıp 1-2 saat sürdüğünüzde yağ zaten 100c ve üstü sıcaklıklara erişiyor, içindeki nem ve yakıt ne varsa hepsi uçup gidiyor, geriye saf yağ kalıyor.
sürekli kendini temizleyen bir sistemi size sanki temizlenmiyormuş ve yağ çöp oluyormuş gibi lanse ediyorlar. kanmayın.
 
alakasız ama konu yağdan açıldığı için yazacağım, yağların raf ömrü diye bir şey de yoktur. 5 sene ömür olayı tamamen palavra, para kazanma üzerine kurulu bir yalan. uzun süre rafta bekleyen yağda olan tek şey katkı maddelerinin dibine çökmüş olmasıdır. kutuyu iyice çalkalayıp motora koyduğunuzda zaten tekrar birleşiyor o katkılar. eski tarihli ucuz yağ bulursanız alın geçin, düşünmenize gerek bile yok.

bu arada bu undervolt işi yalan... voltajı 1.1'den 1.0'a çektim, gpu'yu da 2800mhz'e çektim. yani hem voltajı düşürdüm hem de overclock yaptım. artifact vs hiç bir şey yok tamamen stabil ama performans artmadı tam tersine düştü. default daha iyi performans veriyor. bunun üzerine undervolt defterini tamamen kapattım, daha da uğraşmam.
bu undervolt'un tek bir artısı var, çok ufak bir fps kaybı ile tüketimi neredeyse 100w düşürebiliyorsunuz. herhangi bir sebepten ötürü sıcaklık sorunu yaşayanlar, fan sesini minimumda tutmak isteyenler veya elektrik faturasını düşünenler yapabilirler. ben ekstra 5 fps alabiliyorsam almayı tercih ederim o yüzden defaultla devam.

@Atrin
bu konu hakkında daha önce burda da yazmıştım... yağ değişiminde süre olayı hikaye.
google bu konuda 2'ye bölünmüş değil aslında. bir tarafta yağ üreticileri ve servislerin tavsiyeleri var ki bunlar genelde yağın max 1 senede değişmesi üzerine kurulu. bu süreyi 6 aya kadar düşürenler bile var. bunun tek sebebi para kazanmak. teknik olarak hiç bir dayanakları yok, bahsettikleri gerekçeler palavradan ibaret.
diğer tarafta ise bu konu hakkında tarafsız ve bağımsız kişilerin yaptığı testleri ve tecrübeleri okursanız yağ değişiminde süre diye bir şeyin olmadığını göreceksiniz.
yağda oluşabilecek tek negatif durum araç uzun süre kullanılmadığında yağın içinde biriken nemdir ve enjektörlerden içine damlayan yakıttır. ama bu kalıcı bir şey midir? hayır. aracı çıkarıp 1-2 saat sürdüğünüzde yağ zaten 100c ve üstü sıcaklıklara erişiyor, içindeki nem ve yakıt ne varsa hepsi uçup gidiyor, geriye saf yağ kalıyor.
sürekli kendini temizleyen bir sistemi size sanki temizlenmiyormuş ve yağ çöp oluyormuş gibi lanse ediyorlar. kanmayın.
 
alakasız ama konu yağdan açıldığı için yazacağım, yağların raf ömrü diye bir şey de yoktur. 5 sene ömür olayı tamamen palavra, para kazanma üzerine kurulu bir yalan. uzun süre rafta bekleyen yağda olan tek şey katkı maddelerinin dibine çökmüş olmasıdır. kutuyu iyice çalkalayıp motora koyduğunuzda zaten tekrar birleşiyor o katkılar. eski tarihli ucuz yağ bulursanız alın geçin, düşünmenize gerek bile yok.

uzun uzun anlatacak sabrım yok, "yağ siglonu"nu ve onunla beraber çalışan parçaları araştırabilirsin... (crankcase ventilation valve)
özet olarak yanma esnasında silindirlerde oluşan yağ buharını siglon süzüp kartere geri gönderiyor, yağ haricindekiler ise atmosfere salınıyor. damıtma yöntemi ile temizleme gibi...
bu tabi eser miktardaki yabancı maddeler için geçerli. gidip de yağın içine şişeyle su dökersen onu temizleyemez. aracın normal kullanım süresince (motorda sorun yoksa) yağa karışan maddeler eser miktarı geçmez zaten.