snc-tr

Üye
  • Mesaj sayısı

    178
  • Üyelik tarihi

  • Son ziyareti

  • Days Won

    3

Reputation Activity

  1. Kibitzer liked şu konuya bir mesaj by snc-tr in Motosiklet kullanıcıları! Tanışalım. Künye/Tanışma   
    Karşınızda benim oğlan 
    Kendisi de KTM 50SX ile aramıza katıldı.

  2. Kibitzer liked şu konuya bir mesaj by snc-tr in Motosiklet kullanıcıları! Tanışalım. Künye/Tanışma   
    Karşınızda benim oğlan 
    Kendisi de KTM 50SX ile aramıza katıldı.

  3. snc-tr liked şu konuya bir mesaj by Najaz in En son aldıklarınız   
    Amazon Almanya'dan 28 Eylül'de sipariş verdiğim Corsair RAM'ler dün elime ulaştı. Tam olarak 12 günde gelmiş oldu.
    Amazon yurtdışı siparişlerde yeni bir uygulamaya geçmiş. Sipariş kargoya verildiğinde, paket Türkiye'ye girdikten sonra yerel dağıtımı yapacak firmanın takip kodu çıkıyor kargo takip bölümünde. Benim siparişi Kolay Gelsin firması getirdi.
    RAM'leri sisteme takıp CPU-Z ve Thaiphoon Burner uygulamalarıyla kontrol ettiğimde, Dual Rank ve Micron E-Die olduklarını gördüm. 16GBx2 kitlerde Dual Rank biraz şans işiymiş. Micron E-Die olması da RAM'lerin hızaşırtmaya yatkın olduğu anlamına geliyormuş. Her iki konuda da şansımız yaver gitti sanırım
    RAM'ler 3600@CL18 olmasına rağmen, ek voltaj vermeden 3600@CL16 olarak kullanabiliyorum. CL18 parasına CL16 RAM almış oldum diyebilirim. Bana toplam maliyeti, her şey dahil 1985 TL oldu bu RAM'lerin.
     



  4. snc-tr liked şu konuya bir mesaj by ZvAnA in 2004 Sonata elden geçirme.   
    Evet arabanın işlerine devam ediyorum. Daha önceki mesajlarımda belirttiğim gibi kimya şirketimiz varken bir ara taşıdığım hidroklorik asit bidonlarından bir şekilde buharı sızmış ve arabanın bagajında yer yer pas yapmıştı. Kaporta aksamında genel olarak birşey olmasa da arka speakerlar ve stepne krikosu inanılmaz paslanmıştı. Pas sökücü bir kimyasalla onlara giriştim geçen hafta. Bagajın durumu bir süredir şu halde;

      
    Speakerların bu arka yüzeyleri ve kriko inanılmaz paslıydı. Yukarıdaki speakerın fotosu pas sökücü ile bir kısmı temizlendikten sonra çekildi. Krikonun paslı fotosunu çekmemişim. O da aynen o şekildeydi. Ama onu bir güzel pastan arındırdım ve üzerine bir de metal boyası atınca mis gibi oldu.

    Evet kriko bu kadar iyi olunca speakerları da halledeyim dedim. Ama benim Sonata'nın arka hoparlörlerini sökmek deveye hendek atlatmakla aynı şey. Arka koltukları koltuk yan dayamalarını sökmeden arka cam altı deck'i kaldıramıyor ve hoparlörlere erişilemiyor. Bunu gözüm yemediği için hoparlörlerin paslanmış metal kısımlarına bagajdan fısfısla pas sökücüyü sıkmak durumunda kaldım. Sonra da metal tel ile çitileye çitileye temizlemeye çalıştım. Bir gün ilk uygulamamı yaptım. Yorulunca ertesi güne bıraktım işi. İkinci gün biraz daha fısıfısladım. Bir ara o kadar hafif değmesine rağmen parmağım hoparlör konisine değdi ve değer değmez koni anında yırtıldı. Pasları halledelim derken tam olarak hallettik speakerları.  
    Meğer fısfısla hoparlör konisini çürütmüşüz. Speakerlar o kadar paslı olmasına rağmen aslında gayet de güzel çalışıyorlar ve iyi de performans veriyorlardı. Hoaparlörleri mahvettikten sonra işin başında göze alamayıp sökmediğim şeyleri mecburen sökmek durumunda kaldık. Koltukların kıç kısımlarını, yan omuz desteklerini söktüm, cam altı deck'i yerinden çıkarabildim ve sonunda speakerları da sökebildim.



    Arabayı bu duruma getirirken bir yandan da Focal RCX-690 yeni hoparlörün siparişimi verdim. Onlar gelene kadar bagajın diğer taraflarını elden geçirmeye başladım.
    Bagajın yedek lastik konulan kısmı ve tabanı epey yıpranmıştı. İlk paylaştığım fotolarda görüldüğü gibi hem boyanın zedelendiği yerler hem de pas tozları vs pis bir görüntü oluşturuyordu. Bu bölümü plastidip gibi bir sprey boya ile boyamayı uygun gördüm. Böylece istediğim zaman söküp atabilirim, orjinal boyasına da herhangi bir zarar vermemiş olurum diye düşündüm.
    Bagajı önce güzelce yeni yaptığım köpük makinasıyla bir güzel yıkayıp, kaba pisliğini aldım. Güzelce her yerini sildim. Sonra bagaj döşemelerine ve aracın dış yüzeyine rüzgarla vs gelebilecek boya tozlarını engellemek için maskeleme işlemine başladım.

    Benim arabamın orjinal rengi olan sedefli beyaz(Pearl White) için iki adet plastidip mat beyaz ve bir adet Pearl effect spreyi almıştım.

    Boyanın tamamı için 4 kat mat beyaz ve 2 kat da pearl effect uygulanması gerekiyor. Ancak 2 kat pearl effect için bir kutu yeterli olurken 4 kat beyaz için bir tane daha mat beyaz sprey boya alsaymışım iyi olurmuş. 4 katı yine attım ama bazı yerler tam da istediğim gibi kapanmadı. Ama işin sonunda en azından eskisine nazaran çok daha iyi ve temiz bir görüntüye kavuştum.

     bu işi de hallettikten sonra yeni hoparlörlerimiz de geldi ve bir sonraki gün onların montajına geçtim. Onun aşamalarını da bir sonraki mesajda paylaşırım artık.
  5. snc-tr liked şu konuya bir mesaj by ZvAnA in 2004 Sonata elden geçirme.   
    evet, illa sökmek şart değil, iyi bir maskelemeyle araç üzerinde yapılmasında bir sakınca yok.
    Bu arada son kullanıcıya uygun istediğim kendinden sertleştirici özellikte sprey bir vernik için iki gün alışveriş sitelerini taradım. Her yerde normal mobilya, aksesuar vs için genel amaçlı sprey vernikler var. Çok zor buldum. Özellikle ColorMatic ya da SprayMax 2K Clear Coat ürünlerini bulmaya çalıştım. Bu spreylerin özellikleri tüpün içinde akrilik verniğin dışında ayrı bir haznede akrilik sertleştirici de oluyor. Kullanım öncesi spreyin altındaki mekanizma ile hazne deliniyor  ve sertleştirici vernikle karışıyor. Bu şekilde gerçek anlamda kemikleşen bir vernik uygulaması yapabiliyorsunuz. Nozzle'ları da normal sprey boya ya da verniklerden farklı bu iş için uygun şekilde oluyor.  Bir iki güne elime geçer muhtemelen.
    Ben farlar için kullanacağım ama özellikle  jantları için uygulama yapacak vs olursa, kesinlikle bu tip bir vernik edinin.
  6. snc-tr liked şu konuya bir mesaj by ZvAnA in 2004 Sonata elden geçirme.   
    Arabayı kaportacıdan teslim aldım çok şükür. Kaportacıya verme sebebim; Arka sağ ve sol çamurluklar iç kısımlardan dışarı doğru paslanmaya ve boya kabarmaya başlamıştı. Bagajda yine 6-7 sene önce kimyasal bir malzeme taşımıştım iş nedeniyle. O taşımadan sonra bagajın tabanında ufak bir yerde yine paslanma olmuştu. Marşpiyellerde, dikiz aynalarında tamponlarda ufak tefek sürtme izleri dışında arka tamponda 3 kere kırmızı ışıkta duramayıp vuran geri zekalı şoförler yüzünden büyük çatlaklar ve boya dökülmesi vardı. Sol arka çamurlukta bu sefer benim eski işyerimizin dar garajında manevra yaparken kolona vurmam nenediyle oluşan küçük bir göçük ve boya yıpranması vardı. Ben yıllar önce kendim piyasadan sedefli beyaz boya temin edip buıralara uygulamıştım. En azından temiz duruyordu. Arabayı bu şekilde 4-5 senedir kullanıyorum. Ama pas da işin içine girince iyice tüm kaportayı elden geçirmek, bahsettiğim göçüğü düzelttirip boya yapılması gereken her yer için anlaşmıştım kaportacıyla. Bahsettiğim yerler dışında arabanın her yerinde gerekli yerlere de nokta nokta rötüşlar yapıldı. Boyası güneşten yanmış silecek kolları vs boyandı. Yani yepyeni olmasa da tertemiz oldu araba.
    6- 7 yıl önce arabanın orjinal iki ön farına da dünyanın parasını verip far temizleme yaptırdım. Aslında hata yaptım çünkü durumları çok kötü değildi. O zamanki aklımla çok daha yeni gözüksün diye yaptırmıştım. Bu far temizliği sonrası iki far da çok çabuk sararma yapmıştı. Bu şekilde kullanırken sol ön far tarafından ufak bir kaza yaptım ve sol ön far kırıldı.. Hata bende olmadığından karşı tarafın sigortası araçtaki hasarı karşıladı ve yeni orjinal far takıldı. Ancak diğer far bu ayna gibi parlarken sapsarı duruyordu. Önceki performansını düşününce temizletmek istemedim. Götürdüğüm yer de öyle dandik bir yer değildi. Ödediğim ücret de yan sanayi yeni far fiyatının yarısıydı o zaman. Durum böyle olunca internetten yedek parça satan bir yerden yeni sağ ön far aldım ve kendim onu taktım. 3-4 senedir de bu şekilde kullanıyorum. İki farım da gayet iyi durumdalar, sararma, kararma falan yok. Ancak bu yan sanayi far orjinali gibi ayarlanmıyor. Dolayısıyla far ayarlarında hep sıkıntım var. Bunu düzeltmek için bir süredir sağlam olan orjinal sağ farımı kendim temizleyip tekrar kullanmak istiyordum ve bugün o işi hallettim. Aşamaları sizlerle paylaşıyorum.
     
    EVDEKİ MALZEMELERLE "0" MALİYETLE FAR TEMİZLİĞİ
    Açıkçası elinden her türlü iş gelen bir herif olduğumdan evde ne ararsanız bulursunuz. O yüzden başlıkta sıfır maliyet desem de bende hazır olan malzemelerin bir kaçını bazılarımız satın almak zorunda kalabilir. 
    Gerekli Malzemeler;
    - 400, 1000, 2000 su zımparası (Ben de mevcut olan zımparalardan bu iş için uygun olanlar bunlardı. 400 değil de 500-800, 1000 değil de 1200-1500, 2000 değil de 3000 nıumaralı zımparalar da olur.)
    - Kloroform (evde niye kloroform var diye soran olursa, pc mod işlerinden kalma, pleksi yapıştırma amaçlı almıştım koca bir şişe vardı.)
    - Bir adet elektrikli su ısıtıcı ya da kahve cezvesi
    - Kloroformu içine koyacağınız kapaklı bir kap. (Plastik, cam, metal hatta şaşal şişesi bile olabilir. Yeterki kapağı delinip ufak bir hortum geçirilebilecek birşey olsun.)
    - Ufak bir hortum. (Eski basmalı bir sıvı sabun kabından ya da fısfıslı kullanmadığınız birşeyin kabından sökebilirsiniz.) 
    Bunlar olmazsa olmaz malzemelerimiz. Bu malzemeler yanında ekstradan bir adet maske, bir adet kloroformu dökmeden boşaltmak için şırınga öneririm. Bir de buharlama işlemini ne olur ne olmaz havadar bir yerde yapmakta fayda var. Ben kapalı balkonun iki camını açıp yaptım. Tam açık balkonda rüzgar varsa uygulama zor olabilir.
    Bu detayları verdikten sonra farımızın işlem öncesi, dolaptan çıkarıldığı haliyle üzerinde kir, çamur olmadığı halini paylaşayım, gördüğünüz şey kir veya toz vs. değil;

        
    İlk aşama zımparalama; Farımızı bir lavaboya götürüyoruz. Zımparalarımızı devamlı ıslatıp temizleyebileceğimiz bir kabı da hazır ediyoruz.
    Farın yüzeyini bir sünger ya da su püskürtebileceğimiz bir fıs fısla sürekli ıslatıyoruz. 400 zımpara ile yatay bir hat üzerinde ovalamadan zımpara işlemini güzelce yapıyoruz.

     
    Bu işlem sırasında zımpara yaptıkça sararmış olan vernik tabakası nedeniyle suyun sarımsı şekilde aktığını görebilirsiniz. 400'lük zımpara sonunda aşağıdaki görüntüye ulaşıyoruz,

     
    1000'lik zımpara ile devam, bu aşamada sarı çıkan kir yavaş yavaş beyazlaşmaya başlıyor. Bu artık pleksi tabakasını zımparalamaya başladığımızın da bir işareti.

     
    1000'lik zımpara sonucu;

     
    Son olarak 2000'lik zımparayı da tamamlıyoruz. Güzelce ön yüzeyi yıkayıp yumuşak bir bezle siliyoruz ve iyice kurumasını bekliyoruz. Farımız aşağıdaki gibi oluyor.

     
    Artık kloroform buharını fara püskürtmek için gerekli tesisatı hazırlayabiliriz.
    İki sene önceki kasık ameliyatımdaki dikişlerin pansumanını yapmak için kullandığım plastik oksijenli su kabını bir gün işime yarar diye atmamıştım. O gün bu günmüş. Açıkçası bu iş için de cuk oturdu. Kendi tıpasını küçük bir matkap ucuyla delip temin ettiğim hortumu içinden geçirdim. 
      

    Ve kloroform için buhar makinamız hazır 

    Artık kloroformu koyup tesisatımızı gözden geçirebiliriz. Kloroform bayıltma etkisi olan bir madde ve solunduğunda boğazda yanma etkisi de yapabilir. O yüzden bir maske kullanmanızı öneririm.

    Kloroformu hazırladığım küçük kabın yarısını dolduracak şekilde koydum, tek far için fazlasıyla yeterli. Artık buharlama işlemini yapacağımız kapalı balkonumuza geçiyoruz. Cezvemizin içine kloroform kabını koyduğumuzda taşmayacak şekilde su ile doldurup çalıştırıyoruz ve bu işlemi de videoya çekiyoruz.
    https://www.youtube.com/watch?v=ssnb_jHbZao&ab_channel=ZvAnA
    Sonuç mükemmele yakın. Videoda da görüleceği üzere bir ara soğuyan suyu tekrar ısıtmak için cezvenin düğmesini tekrar açıyorum. Ama dalıp suyun fokurdamasına izin verdiğimden farın üzerine su damlaması oldu. Oralar bozulmuş gibi olsa da kloroform buharını üzerine daha fazla tutup gezdirince hiçbirşey kalmadı. Ekstra bir işlem yapmama da gerek kalmadı böylece. 
    İlk ve son halinin fotosunu da yan yana koyalım;

     
    Evet bir tadilat, tamirat projesini de başarıyla sonuçlandırmanın verdiği keyifle diğer projelere geçebiliriz.
  7. snc-tr liked şu konuya bir mesaj by ZvAnA in 2004 Sonata elden geçirme.   
    UYAR! Bu yazı kabus gibi bir tamirat sürecini içerir. 

    Bugün anten çubuğu nihayet elime geçti ve hemen tamir işine koyulayım dedim. Önce evde tamir edebilmem için 12v'luk bir güç kaynağına ihtiyacım vardı. Bu antenleri ben normalde bildiğiniz 12v 7 ah ups aküleriyle çalıştırıyordum ama maalesef elimdeki tüm aküleri tek tek denedim ama hepsi ölmüş. Ayarlanabilir bir basit adaptörle yapabilir miyim diye baktım ama amper değeri çok düşük olduğundan hiçbir işe yaramadı. Kara kara düşünürken aklıma birden evdeki rgb led şeritleri bağladığım 12 v'luk adaptörler geldi ve güç sorununu o şekilde çözdüm.
    Tamamdır artık sorun kalmadı bir iki saate halletmiş olurum diyordum içimden. Ama nereden bilirdim bir tamir işinin bu kadar aksilikle devam edeceğini... Daha işin başında anten motorunun kasasını sökmeye başlamıştım ki kalan son bir somun ben çevirdikçe kendi yerinde boşa dönüyordu. Onu yaptım, bunu yaptım yok. Bana mısın demiyor. Somunun vidalandığı parçanın başı vida gibi değil. Başı düz. Kargaburun gibi birşeyle bir yandan o kısmı sıkarken somunu çevirsem açılacak. Ama işte o vidalı kısmın başı plastik içine gömülü. Herhangi birşeyle kavramama imkan yok. Haliyle sinirlerim tepeme geldi. Sonunda başlarım lan bu işe deyip, aldım elime çekiçle ıskarpilayı kontrollü bir şekilde daldım plastik kısma. İnce uçlu kargaburun kavrayabilecek kadar yaraladım plastiği ve oldu.

    Sırf bu somunu çıkarabilmek için abartmıyorum yaklaşık 5 saat harcadım. Ama sonunda kasayı açabildiğim için keyfim yerine geldi. Artık başka ne sorun çıkabilirdi ki...
    Sıra kasa içindeki pislikleri vs temizleyip, çarklara, hareketli parçalara gress yağı sürmeye gelmişti. Hemen hallediverdim. Metal çubuğu da motorun gri borusundan geçirip, çubuğun plastik kablosunun başını yerine oturttum mu iş bitecekti. Çok beklersin.
    Bu dediğimi yapabilmek için motorun kasasına bir vida ile tutturulmuş en dış gri boruyu sökmem gerekiyordu. Vidasını söktüm, boru milim oynamıyor. Çekiyorum olmuyor, döndürüyorum olmuyor. Öyle bir sıkı ki o borunun yerinden çıktığını bilmesem bunu sabit yapmışlar derim, sırf anten çubuğuna orjinal diye verdiğim 640 liranın içime oturmasıyla işi bırakır giderim. İngiliz anahtarıyla sıkıp döndüreyim diyorum boru eğilmeye başlıyor. Çekiçliyorum hiç bir kıpırdama yok. Wd40 sıkıyorum belki araya nüfüz eder diye o da yok. Kafayı sıyırmaya az kaldı. Baktım olmayacak çekiçle bu sefer ince düz bir saatçi tornavidasını elime aldım. Boruyla kasanın birleştiği noktadan plastikle borunun arasına tornavida ucunu çekiçleyerek sokmaya başladım. İlk denediğim kısımda yine ufak bir yerden plastik kırıldı. Tam aksi yönde aynı işlemi bir daha yaptım ve plastiği biraz daha kırdım.

    Boruyu kavrayan plastik yüzey biraz azalınca başladım zorlamaya ve evet kıpırdadı sonunda. Zorladım zorladım ve nihayet çıktı. Borunun o kısmı nasıl bir oksitlenme yaptıysa plastikle akraba olmuşlar. Bu kısım da 5 saatimi çaldı. Evet anten çubuğunu poşetinden çıkarıp bu aşamaya gelmek 10 saatime mâloldu.
    Artık tecrübe edinmiştim. Bir işi nihayete erdirmeden artık bitti demeyecektim. Şimdi hangi zorluk çıkacak diye korkuyla bekliyordum artık. Bir yandan 640 lirayı boşa mı harcadık acaba, bu kadar aksiliğin üzerine anten çalışmazsa ne yaparım falan diye düşünerek plastik kabloyu haznesinin içine doğru sarmaya başladım. Haznenin gerekli yerlerine yine gress yağı sürdüm ve yerine oturttum. Sadece kasayı kapatmak kalmıştı. Vidaları tek tek yerlerine nazikçe oturttum ve işin başındaki ilk şoku yaşatan somun kaldı yine en sona. Somunu elime aldım yerine oturtacam, ellerim gress'ten dolayı biraz kaygan... Somun pırtı verdi parkeye düştü. Bir sıçrama sesi duydum sonra bir çarpma ve en son yere düşme sesi. Sakinliğimi bozmadan yakın gözlüğümü çıkardım, aşağıya baktım, göremedim. Koltuğumdan kalktım yere eğildim baktım yok. Yok, yok, yok, bulamıyorum. Kafayı gerçekten sıyırma noktasındayım. O tarafta çeşitli adaptörlerin olduğu amazon kutusu vs var. Bakıyorum, kutuyu boşaltıyorum yok ulan yok. Ulan göt kadar odada hemen dibime düştün de nereye gittin kahrolasıca somun. Seni somun yapana, başta oraya takana, anteni kırana, 300 liraya komple yeni universal anten alıp takmayan kafama sövüyorum da sövüyorum. Artık kafa uçtu. Şeytan aldı götürdü, satamadan getirdi gibi tekerlemeler falan söylüyorum. O derece yani. Hanım korkudan birşey soramıyor, arada bir gelip kapıdan napıyor bu deli der gibi çaktırmadan bakıp gidiyor. Dedim bir sakinle Korhan! Zaten ter içindeyim dötümden bile ter akıyor. Git bir bardak soğuk cola koy kendine bir nefeslen. Sakince düşün. Bir somun küçücük odada düşüp nereye gidebilir?

    O an gözüm sehpasında duran gitara ilişti, rahatlamak için bir iki tıngırtadıyım diye uzandım ve o an yok artık dedim. Gitar deliğinden içeri girmiş olabilir miydi? 
    Gitarı şöyle bir salladım ve tadaaaaa. Evet somun parkeden sekip gitarın içine girmişti. Yine başladım sövmeye... bu kadarı da olur mu diye sövüyorum artık. Aldım yerine taktım hemen şerefsizi. Masanın üstüne bakıyorum kesin unuttuğum birşey vardır falan diye ama yok hakikaten montaj bitmişti. Geriye bir tek 12v bağlayıp test etmek kaldı. Anasını satayım bu sefer de korkudan adaptörü prize takamıyorum. Çalışmayacak düşüncesi hasıl oldu. Bu sefer gittim kendime çay koyup geldim. Yaktım bir sigara. Bir adaptöre bakıyorum bir antene. Sigaram bitince korkunun ecele faydası yok deyip taktım adaptörün fişini prize. Motorun sesini duymamla anten çubuğun tavana doğru yükselişini gördüm. Sorunsuz şekilde, hiç teklemeden sonuna kadar açıldı anten. Acaba kapanacak mıydı; Sanki yarım gün anamı ağlatan kendisi değilmiş gibi de gayet cool bir şekilde kapandı pzvenk. 
    Bu sahneden sonra çetin geçen, yolları tuzaklarla dolu, 12 saat süren bir tamir serüvenini başarıyla tamamlamanın verdiği huzurla aşağıdaki videoyu çektim ve sizinle paylaşmak için mutluluk gözyaşlarıyla yazdım bu satırları. Bir sonraki serüvende görüşmek üzere.
    https://www.youtube.com/watch?v=CyFBhSJml18&ab_channel=bmxunderground2
  8. snc-tr liked şu konuya bir mesaj by TiesTorN in Eat my dust, dust eaters.   
    aracın mekaniğini %99 bitirdiğim için artık kozmetiğe sıra geldi. çok iyi bir kaportacı ile konuştum, sıra bekliyorum. sıram geldiğinde kaportayı düzelttirip (ufak tefek ezikler büzükler çürükler çatlaklar vs.) komple boyaya göndereceğim. ondan sonra mission accomplished.
    boyasını da yıllardır çalıştığımız ve işçiliğini çok sevdiğimiz bir ustamıza yaptıracağım. araç kendi aracım olduğu için, satmayı düşünmediğim için ve boyanın kalınlığı gibi gereksiz takıntılarım da olmadığı için olabildiğince kalın attıracağım. hatta çift kat vernik geçirteceğim üstünden. ondan sonra 20 sene boyunca her ay pasta cila yap o vernik erimez.
    tüm malzemeler hazır. bmw'nin fabrikada kullandığı orjinal verniği aradım buldum servet bayılıp aldım. parlaklığı ve kalitesi aracın fabrikadan çıktığı ilk günkü gibi olacak.
  9. snc-tr liked şu konuya bir mesaj by stardust in Eat my dust, dust eaters.   
    bir gün beynin de no error verir umarım.
  10. snc-tr liked şu konuya bir mesaj by TiesTorN in Eat my dust, dust eaters.   
    araçla haftada en az 1 gün yaşadığımız manzara...
    hata kodu var mı. varsa hemen google başına... çözümü neymiş bak, hallet. (hataların %90'ını zaten ezbere biliyorum da, bilmediğim bişey çıkarsa işte...) motorun çalışma değerleri nasıl, toleranslar içinde mi, sensörlerden okunan değerler ne durumda vs. arabada istediğim farklı özellikleri kodlama, yeni donanım kodlama vs. haftalık rutinimi yapmazsam rahat edemiyorum. her daim %100 çalışmalı yoksa kafayı sıyırıyorum.
    yıllarca emeğin sonunda artık bütün arabayı baştan sonra tarattığımda bütün sekmelerde "NO ERROR" yazısı görmek beni mest ediyor.

  11. snc-tr liked şu konuya bir mesaj by JardeL in Ucak bileti firsatlari   
    Millet Avrupa seyahatlari icin yeni yollar bulmus; once Sofya'ya geciyorlar oradan da resmen bedava fiyatlara Avrupaya ucuyorlar... Simdi baktim mesela, RyanAir sagolsun 635TL'ye Londra gidis donus bileti var ya , inanilmaz... 
    Ucuslari Google Flights uzerinden takip edebilirsiniz, destinasyonda Europe (Continent) secince her yer gozukuyor... 

     
  12. snc-tr liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Amazon.com.tr Kurumsal Fatura   
    Hristiyanın biri yolda bir Yahudiyi çevirmiş, dövüyormuş. Kavgayı ayırmışlar, sonra Hristiyan'a sormuşlar "Neden saldırdın Yahudi'ye?" diye.
    "Bunlar İsa peygamberi öldürdüler!" demiş.
    "Yahu o olay 2000 yıl önce oldu" demişler.
    Hristiyan da "Olsun, ben yeni duydum" demiş
  13. snc-tr liked şu konuya bir mesaj by ZvAnA in Amazon.com.tr Kurumsal Fatura   
    Bir süredir kurumsal fatura alınabiliyor diye biliyorum.
  14. Omfs liked şu konuya bir mesaj by snc-tr in Amazon.com.tr Kurumsal Fatura   
    Merhabalar
    Amazon iyidir güzeldir severim ama kurumsal fatura almak gereken durumlar için Amazon'dan alışveriş yapılamıyordu. Bugün denk geldiğim duyuruya göre artık kurumsal fatura alınabiliyor.
    Amazon.com.tr: Kurumsal fatura talebinde nasıl bulunulur?
  15. snc-tr liked şu konuya bir mesaj by stardust in En son aldıklarınız   
      
    Fakir adamın Sennheiser HD 600'ü diye aldım ama arkadaş bu neymiş, bu fiyata böyle bir kulaklık bulamazsınız benden söylemesi. 
    https://www.amazon.com.tr/AKG-240-Stereo-Studio-Headphones/dp/B0016MNBAM/?th=1
    https://www.akg.com/Headphones/Professional Headphones/K240MKII.html
    kendinizi benim gibi audiophile gibi bir bok oldum zannediyorsanız gerçekten bu fiyata kaçırılmaması gereken bir kulaklık.
    ses kalitesi için yorum yapmam için bir kaç gün kullanmam lazım ama şunu söyleyeyim bu fiyata içinden yedek spiral kablo, 3.5mm - 6.35mm dönüştürücü ve en önemlisi yedek earpad çıkması cidden beni çok memnun etti. (alırken farkında değildim, sadece ses kalitesi yorumlarına baktım)
    şimdi bu kulaklık stüdyo kulaklığı, yarı açık. yani kulak nefes alıyor, dışarı da bir miktar ses veriyor, ev ve stüdyo kullanımı için.
    piyasada bulacağınız "oyuncu kulaklığı" tarzı kulaklıkların %99'u kapalı dizayn, oyun turnuvalarında kullanacak güya ses geçirmesin diye ama kulak aşırı ısınıyor ve terliyor uzun süreli kullanımlarda.
    açık dizayn kulaklıklara alışan biri kapalı kulaklık takamaz çünkü yakıyor kulakları.
    evde oyun oynayan oyuncunun kullanacağı adam gibi kulaklık yok.
    yani sennheiser var tabi ama açıkçası aşırı pahalı ve EPOS-GSP olduktan sonraki yeni dizaynları -afedersiniz- yarrak gibi.
    ben artık 15 sene mi oldu, 20 sene mi olacak Sennheiser PC 360 kullanıyorum, yenisi de Gaming One olarak geçiyor, yahu geçen sene kardeşime teknosa'dan 1700 liraya aldım, kendime HD600 alacağım falan diye kendime almadım, halt ettim.
    PC 360'da teknik açıdan hiç sorun yok, hala mükemmel sesi, fakat earpad ve kafaya değen kumaş kısmı iyice çürümeden, yedek olarak saklamak için emekliye ayırmak istedim kendisini. Bir de tabi mikrofon gerekince yine onu kullanacağım zira K 240 MK II 'de mikrofon yok.
    eskisi gibi online multi oyun oynamadığımız için mikrofona ihtiyaç da yok. gerçi Sennheiser GSP 500 fiyatını da takip ediyorum, onu da 2000 altına yakalarsam alırım ama cidden çok çirkin.
    bu AKG için çok sevdiğim, uzun süredir kullanmadığım kelimeyi kullanacağım: evladiyelik 
    alanlar kusura bakmasın da millet saçma sapan paralara logitech, corsair, razer falan kulaklık alıyor... çok üzülüyorum cidden işi kulaklık üretmek olmayan markalardan alınan kulaklıklara.
    neyse fazla traş cildi bozar, kısaca bu fiyata bulunabiliyorken bence alın bir tane dursun.
    -
    ps: amazon olmasaydı türkiye'den almak zorunda kalacağınız fiyatlar:
    https://www.akakce.com/studyo-kulakligi/en-ucuz-akg-k240-mk-ii-fiyati,6499731.html
    -
    ps2:
    bu mesajı yazarken bir yandan da müzik diniyorum, kalite göz yaşartıcı, Sennheiser PC360'dan kesinlikle çok daha iyi diyebilirim...
    abartılı bass veren kulaklıklar seviyorsanız bu size göre değil ama onu baştan söyleyeyim, tertemiz ses veriyor, herhangi bir apaçi modu yok.
  16. snc-tr liked şu konuya bir mesaj by Atrin in Sony HTA9 + SW5 / Sorun (Cozuldu)   
    Yeni hdmi switch geldi ve sorun cozuldu. canavar gibi calisiyor butun sistem. Herkese yardimlari icin tesekkurler  
  17. snc-tr liked şu konuya bir mesaj by JardeL in Otomobil Hakkında Her şey   
    A4 Avant'a da tavim ben  ...
    RS4 ile karsilastirma yapmislar, ic mekan zaten acik ara M3 onde (ekran kalitesi genelde Audide iyi olur ama o kadar detayini bilmiyorum, seklen soyledim), bence yandan ve arkadan da M3 onde... Yalniz onden bakildiginda her ne kadar M3 agresif dursa da RS4 hem agresif hem elegant duruyor... RS4 muhtemelen kullanislilik (bagaj, yasam alani vs.) anlaminda cok daha ondedir, genelde Audi o konularda tokatliyor hepsini... 

  18. snc-tr liked şu konuya bir mesaj by ZvAnA in Gitarlar ve Gitar Çalmak Hakkında Herşey   
    Epey zaman oldu bilgisi olan arkadaşlara birşey danışmak istiyorum. 
    Öncelikle gitar işini iyice ilertlettim. Artık gitar çalabiliyorum diyebiliyorum kendime. Zaten çevremden de dönüşler bu şekilde. Aile buluşmaları olsun, kayıtlarımı dinlettiğim arkadaşlar olsun bu kadar sürede bu seviyeye geldiğime inanmayanlar oluyor.  Ancak şuan şöyle bir problemim var. İlk mesajımda da belirttiğim gibi gitar çalmaya klasik gitarla başladım ve asıl amacım ileride elektro akustik bir gitarla devam etmek. Alacağım yeni gitar ise 20 bin lira bandında olacak gibi görünüyor. Ama o gitarın hakkını verebilmek için şuan erken. Ancak bir yandan da ev stüdyosu kalitesinde kayıt yapabilmek ve canlı çalıp söylerken sesimi hoparlörden duymak istiyorum. 
    Şu ana kadar işlevi aslında bu olmayan tek mikrofon girişli tc helicon go-xlr mixer ile bir yandan çalıp vokal yaparken kayıt alabiliyorum. Normalde podcast kaydı, streaming vs. için ideal bir cihaz go-xlr. Oldukça kaliteli kayıt alabiliyorum. Ama işin içine gitar girince cihazın tek mikrofon girişi olduğundan mikrofonu daha çok vokale odakladığımda gitar sesi biraz geride kalıyor. Ya da tam tersi gitar sesini iyi alayım dediğimde vokal istediğim gibi olmuyor. İki sesi de belli oranda alsın diye mikrofonun gainini artırdığımda bu sefer çevresel sesler kayıda büyük oranda giriyor, tısslamalar başlıyor. Bu yüzden çift mikrofonla kayıt alabilmek için çift kanal bir ses kartı almayı istiyorum. Muhtemelen de Focusrite scarlett 2i2 ses kartı alıp bu sorunu çözeceğim. Elimde elektro olmayan bir klasik gitar olduğundan direk gitardan bağlantı yapamadığım için şu durumda min. çift mikrofonla kayıt şart. 
    Ancak bir de çalıp söylerken canlı olarak hoparlöre sesimi vermek istiyorum. Uygun fiyatlı amfiler işimi çözse amfi alıp geçeceğim ancak gitarı direk bağlayamadığım için çoğu amfi işimi görmüyor anladığım kadarıyla. Şu durumda çünkü 2 mikrofon bağlayabileceğim bir amfi olması lazım. Akustik gitar amfileri incelediğimde benim bütçeme uygun olabilecek amfilerde genelde bir enstrüman için direk giriş bir de ekstradan enstrüman/mikrofon girişi bulunabiliyor. Ama şuan ki gitarım elektro olmayan bir klasik gitar olduğundan birinci enstrüman girişi yine bir işime yaramamış oluyor.
    Şimdi benim sormak istediğim elektro akustik bir gitar alana kadar scarlett gibi iki kanallı bir ses kartından iki mikrofonla birlikte, bu kartı referans monitör vs herhangi bir hoparlörlere bağlantılı olacak şekilde kullansam, çalıp söylerken sesimi monitörlere verdiğimde bir amfi gibi performans alır mıyım? 
    Benzer birşeyi denemek için go--xlr ses kartımın line out çıkışını z5500'ün front left/right line in girişine bağlayarak denedim. Kısık ses de bir sorun olmasa da istediğim ses yüksekliğinde maalesef mikrofon spekarları öttürmeye başlıyor. Referans monitörlerde sizce durum nasıl olur? Ses kartı ve referans monitörleri birlikte bir amfi gibi kullanabilir miyim? Ya da şu amfi senin işini çözer dediğiniz bir ürün var mı piyasada ?
    Yardımcı olacak arkadaşlara şimdiden çok teşekkürler. 
     
  19. snc-tr liked şu konuya bir mesaj by Whooosh in Custom Su Soğutma   
    Sistemi kurarken XSPC'nin ekranlı su sıcaklığı sensörlerinden almıştım. Çünkü T adaptör ile birlikte satılıyordu ve olurda boruları bükmede sorun yaşarsam bu T adaptörü iki parça boruyu birleştirmede yada 90 derecelik dönüşlerde kullanırım diye düşünmüştüm.
    Öyle de oldu. Şuan 2 adet 90 derecelik dönüşte bu adaptörleri kullanıyorum ayrıca su giriş ve çıkış sıcaklığını da ekranlardan görmemi sağlıyor. 1 taşla 2 kuş.
     

    Sıcaklık sensörleri ekran ile birlikte çalışıyor ve kapalı bir devre. Hiçbir şekilde bilgisayarın kendisiyle yada işletim sistemi ile bir bağlantısı yok. Sıcaklıkları Windows üzerinde göremiyorsunuz, dönüp kasa üstündeki minik lcd ekranlara bakmanız lazım.
    Bu sensörleri nasıl Windows'a entegre ederim diye bakınırken Corsair'in Commander Pro diye bir cihazını keşfettim. PWM fanlarını, adreslenebilir ledleri ve 4 adete kadar 10k sıcaklık sensörünü Corsair iCUE yazılımı ile Windows üzerinden yönetebilmenizi sağlıyor.
     

    CorsairLightingProtocol adında bir Arduino kütüphanesi var. Bu kütüphane uyumlu Arduino ve türevi boardları Corsair'in bu tip usb cihazlarına dönüştürmeyi sağlıyor.
    https://github.com/Legion2/CorsairLightingProtocol 
     
    Hemen elimdeki bir Arduino 32u4 Micro Pro'ya Corsair Commander Pro firmware'i yükleyip ince ayar ve bağlantıları yaptım.
    Şuan su sıcaklıklarını ve kasanın dışına yerleştirdiğim oda sıcaklığı sensörünü Windows üzerinden görüntüleyebilip, gerekirse log falan tutabiliyorum. Bu iş için cebimden 1 kuruş da çıkmadı.
     

     
    Bu arada Arduino ve LCD ekranlar paralel bağlı. Kasa üstündeki LCD ekranlar sıcaklıkları göstermeye devam ediyor.
  20. snc-tr liked şu konuya bir mesaj by Whooosh in Artık bazı şeylere katlanamamak   
    Olur öyle

    Ülkenin mevcut ekonomik durumu, zor çalışma şartları, artan stress, depresyon, ilerleyen yaş ile birlikte ortaya çıkan fiziksel rahatsızlıklar, çevrenizde her geçen gün artan ölüm haberleri, hedeflediğiniz noktaya ulaşamayacağınız gerçeği ile yüzleşme, geçmişten günümüze elde ettiğiniz görsel ve işitsel uyaran zenginliği her geçen gün "niche"leşen damak tadı nedeni ile zamanında severek yaptığınız aktiviteler eski tadını vermeyebilir.
    Tarz değiştirin.
    Sevdiğiniz diziler filmler bırakın anılarınızda yaşasın. Daha önce izlemediğiniz türde diziler filmler seyredin. Misal daha önce izlemediyseniz Anime'lere göz atın. Avrupa sinemasına, Uzak doğu filmlerine göz atın.
    Eskiden aksiyon oyunlarından keyif alıyorsanız, biraz da city building, tower defence, gibi daha önce denemediğiniz türlere göz atın. Genelde single oynuyorsanız co-op oyunlara göz atın.
    Başka hobiler edinin.
    Sizi heyecanlandıracak, boş vakitlerinizde kafanızı kurcalayacak yeni şeyler deneyin.
    Düzenli spor yapmıyorsanız, spor yapın.

    Bu reçeteyi deneyin, 3 haftaya hiç bişi kalmaz
  21. snc-tr liked şu konuya bir mesaj by TatanQa in Artık bazı şeylere katlanamamak   
    @Squall  yanlız değilsin   , yaş 43..
    TV ye zaten bazı programları dışında bakmıyorum.. Bir kış sezon dizisi Yargı hoşuma gidiyor , bir de arada Güldür Güldür gibi programlara bakıyorum... Eskiden Netflix dizileri amanın diye aranırken , şimdi saçma ve zaman kaybı geliyor. Disney+ baldız aile üyeliği almış sağolsun bizle de paylaştı , açtım iyi güzel de zaman ayırmaya bile üşeniyorum..  
    Oyunlar için 6600XT kart aldım , bir sürü oyun oynanır , onlardan da sıkılıyorum bir süre sonra.. BF5 ile 1 saat takılıyorum o kadar.
    Bisiklete sardım tek sevdiğim hobim bu , geliştirmeye odaklandım , hoş yarış koşmayacağız ama yavaştan gelişim göstermek , dahası bazı hedefler koymak önemli , bunun yanına yt kanalı uğraşım var video işlerini sevdiğimden.. Geri kalan aile-iş-çocuk vs. sorumluluklar..
    Covid19 mudur , gizli depresyon mudur bu hal ve vaziyetten ötürü bilemedim , genel bir bıkkınlık mevzu bahis evet. Paran çoksa hayat öyle de güzel böyle de güzel. Canın sıkıldı git haftasonu istediğin yerde tatilini yap gel. 
    Neyse böyle işte .. 
     
     
  22. snc-tr liked şu konuya bir mesaj by Whooosh in Artık bazı şeylere katlanamamak   
    Orta yaş krizinin gelişmekte olduğuna işarettir.
  23. snc-tr liked şu konuya bir mesaj by Coppermine in En son aldıklarınız   
    Teknoloji dışı satın almalarım devam ediyor;
    Kitaplığımın en değerli objesi olan, Ecdad Emanetleri adını verdiğim ufak koleksiyonuma dün katılan iki önemli parçayı, ve önceden edindigim bir diger parcayi sizlerle de paylaşayım istedim.

    İlk parça Avusturya üretimi Osmanlı 15. Kolordu Rozeti. 15. Kolordu, ilk olarak Çanakkale Cephesinde savaşmış ve büyük başarılar elde etmiş. Bu rozet de bunu simgeliyor. Türk sancağını dalgalandıran bir mehmetçiğin ayaklarının altında yatan bir ayı detayı, Çanakkale’de bozguna uğratılan itilaf devletlerini, arka tarafta güneş detayı içerisindeki camii detayı da kurtarılan İstanbul’u simgelemiş. 15. Kolordu akabinde İttifak devletleri için Galiçya’da, daha sonrasında da farklı cephelerde savaştıktan sonra en son olarak Kazım Karabekir Paşa komutasında Doğu Cephesi olarak milli mücadeleye destek vermiş Rozet Viyana’da üretilmiş.
      
    Ikinci parca, Osmanlı İmparatorluğu Savaş Pilotu Brövesi. Şaşıranlarınız belki olabilir ama 1. dünya savaşı cephelerinde, akabinde de Kurtuluş Savaşı sürecinde savaşan savaş pilotlarımız vardı. Bu bröve işte o pilotlarımızın ve bizle birlikte savaşan Alman pilotlarına verdiğimiz bröve. 5. Mehmet tuğralı. Altında da Osmanlı’nın kuruluş yılına ithafen 699 yazılmış (hicri yıl)
      
    Ücüncü ve tüm koleksiyonumun en değerli parçası ise İstiklal Madalyası. Kurtuluş Savaşının ardından, TBMM tarafından savaşta direkt katkısı olan tüm subay ve erat için verilmiş olan bu İstiklal Madalyası kendinden önce çıkartılmış tüm madalyaları geçersiz kılıp tek başına sağ göğüs üzerinde gururla taşınması gereken bir madalya olmuştur. Madalya’nın ön yüzünde eski meclis binası ve Ankara silüetinin güneş gibi ışıması ile yeni kurulun devletimizi, hemen önündeki dünya, orak, dişli çark, palet yeni kurulan ülkenin bilim, sanat, üretime verdiği önemi, en öndeki mühimmat taşıyan kağnı ve köylü detayı da Kurtuluş Savaşı ile sembolleşen topyekün tüm halkın katkısını sembolize etmekte.
    Madalyanın arka yüzünde ise Ay Yıldız motifi arasında Ankara’dan çıkıp Misak’ı Milli içerisindeki şehirlere ( Edirne, Bursa, İzmir, Konya, Adana, Musul ve Kars) ulaşan oklar resmedilmiş. Atatürk biraz daha yaşasaydı, Musul’un da ülke topraklarına katılması gerçekleşebilirdi.
    Madalyanın şerit rengine göre kimlere verildiği anlaşılabilmekte.
    kırmızı madalya : bizzat savaşa katılıp, cephede savaşanlara
    yeşil madalya : savaş zamanı mecliste bulunanlara
    beyaz madalya : savaş anında cephe gerisinde yardımı bulunanlara
    kırmızı-yeşil madalya : savaş anında mecliste bulunup cephede savaşanlara verilir.
    Aslında kurdelesi (şeridi) daha yeni olan yada yeni kurdele bağlanmış olan İstiklal Madalyalarını antikacılarda görmek mümkün olsa da ben bilhassa bu madalyayı koleksiyonuma katmak istedim. Madalya, uzun yıllar boyunca gazimizin göğsünde gururla taşınmış ve zaman içerisinde yıpransa da asaletini hiç kaybetmemiş.

     
  24. snc-tr liked şu konuya bir mesaj by epi in DLSS, FSR, vb. bilimum AI destekli görüntü iyileştirici   
    Yapay zekanin A girdi/input gordugunde B cikti/output vermesini istiyoruz.
    A icin dusuk cozunurluklu cizim, B icin feci yuksek cozunurluklu cizim kullanarak egitiyoruz. “Bak bu A gordugunde bize bu B’yi vermeni istiyoruz” diyoruz.
    Yeterince veri ile egitildikten sonra o tirtik gordugu yeri daha yumusak istedigimizi, o bulanik gozuken levhada “stop” yazdigini biliyor. Daha once benzer goruntu gormus.
    Dusuk cozunurlukte tirtikli bulanik hizli cizilmis goruntuyu A olarak alip “aha ben bunu biliyorum, soyle bir sey istiyorlar” diye ekrana B goruntusunu veriyor.
    Bu yapay zeka islemi cok hizli yapabiliyor. Vakit alan egitim asamasi, onu da nvidia kendi veri merkezinde yapiyor.
    Islem hizli yapilabildigi icin, bu tarz yapay zeka islemlerini hizli yapmak uzere tasarlanmis birimlerle 1080p goruntuyu alip 2 milisaniyede 4K’da nasil gozukecegine dair en iyi tahminini bize vermesi performansi dusurmuyor.
    “Sen onu bastan 4K ciz” desen daha uzun suruyor, performans daha dusuk oluyor.
    Kullandiklari B verisi 4K degil, mesela 16K-64K gibi bir sey. O yuzden kartiniz 4K’da oyunu calistiracak hizda olsa ayni mantikla o veriyi alip daha da yuksek kaliteye tasiyacak. Ona da DLAA deniyor.
    Daha ayrintisi var ve ilk once boyle baslayip zamanla daha da gelisti ama mantigi bu. (Mesela onceki karede gordugu veriyi ve 3 boyutlu cismin yaptigi hareketin verisini de kullanarak yeni karede olmasi geteken detaylari daha iyi doldurmak)
  25. snc-tr liked şu konuya bir mesaj by stardust in 3. Dalga Kahveciler   
    komandante'nin borusundan sonra bu biraz daha insaflı geldi. Takip edeyim bu markayı, bir indirim olursa ev için bundan alayım hızlı öğütüyorsa. Hario Mini taşımak için güzel ama jackjoker'ın dediği gibi uzun sürüyor. 5 dakka çeviriyorsun 2 kişilik kahve için. bu molent'in de minisi varmış ama tükenmiş.