quad

Üye
  • Mesaj sayısı

    90
  • Üyelik tarihi

  • Son ziyareti


Reputation Activity

  1. quad liked şu konuya bir mesaj by Mr.Smith in Eat my dust, dust eaters.   
    memlekette yeni araba almak zor. eski araba almak dahada zor
    insanlar sanayilere düştükten sonra uğraşamayıp daha modelli araç almak istiyorlar. 
    geçen dayım arka teker rulmanlarını değişmiş yolda giderken teker koptu. 150 km gitmemişti daha.
    sanayiler paranla rezillik.
    ustalar sıkıntılı parçalar sıkıntılı. 
    bi araba eskiyse zaten her an problem çıkarma ihtimali var. tr.de dur km si geldi şurasını değişelim burasını değişelim diyen hiç duymadım.(triger hariç ki o bile belli değil)
    hala sanayilerde şanzıman yağı değişmez  direksiyon hidroliği değişmez fren hidroliği değişmez diyen adam çok fazla. adam triger kayışı değişiyor devirdaim değişmiyor fln filan. 
    gidiyorsun sanayiye adam arızalı parçayı değişelim bi bakalım diyor. ee kesinmi diyorsun . yok değişip bakacağız diyor. ulan millet parayı kumdanmı topluyor. ee nolacak memleket hurda cenneti kapının önünde kuyruk var. ister değiştir ister değiştirme. adamın umrunda değil. senin araban bozukmuş paran boşa gitmiş fln. olaya teknik yaklaşan adam sayısı çok az. ordandır burdandır şundandır. doğru teşhis malesef şansa kalmış. adam elindeki cihazla arıza okuyamıyor.
    1 kayış için 3 kere 30 km yol teptiğim zaman oldu. adama değiştir diyorum yok gerek yok diyor. ciyak ciyak ses var. en sonunda başka yere gidip değiştirdim. kendin halledebiliyorsan en iyisi. benim yerim müsait elimden geldiğince söküp takıyorum arabayı artık. 1 tane 10 bir tanede 20 yıllık arabam var.
    yapabildiğini kendin yapmak lazım. yada yeni araba almak en azından stresten uzak durmak için daha iyi.
  2. quad liked şu konuya bir mesaj by Coppermine in En son aldıklarınız   
    Belki hatırlarsınız birkaç gün önce 3 savaş gemisi modeli daha doğrusu die-cast’i paylaşmıştım. Armadayı biraz daha büyütmeye karar verdim ancak bu sefer seçtiğim gemiler tarihimizden bizlere dokunan gemiler olsunlar istedim. Bunları bulabilmek biraz zor oldu aslında. Çünkü bu versiyon modellerin üreticileri farklı ve artık yoklar bildiğim kadarıyla. Haliyle bu modeller diğerlerine nazaran daha pahalılar çünkü biraz antika biraz da koleksiyon sınıfına giriyorlar. Bende kendim için ayırdığım hobi bütçemi bu seferlik bunlara harcamaya karar verdim.
    Bu arada tüm modeller yine 1:1250 ölçeğinde. Ancak boyut olarak ilk paylaştığım devasa savaş gemilerine kıyasla daha mütevaziler o yüzden bu modelleri kurşun kalem ile değil tombow 0.5 kalem ucu ile kıyaslamaya karar verdim. Diğer modellerden farklı olarak bu modeller tümüyle metalden yapılmışlar.

    İlk model, tarihimizde oldukça önemli bir yer tutan bir gemi. Hamidiye Kruvazörü. Sultan 2. Abdülhamit zamanında donanmaya katıldığı için bu adı almış. Kıdemli Yüzbaşı Hüseyin Rauf Bey (Orbay) komutasındaki Hamidiye Kruvazörü’nün Ege ve Akdeniz’de oldukça güç koşullarda gerçekleştirdiği yedi buçuk ay süren Akın Harekatı, Genel Deniz Harp Tarihi açısından bu tür harekatın emsalsiz örnekleri arasında gösterilme. Hatta bu Akın Harekatı, Birinci Dünya Savaşında Emdem ve İkinci Dünya Savaşında Scanhorst ve Bismark gibi Alman korsan kruvazörlerine ilham kaynağı olmuştur. Bu harekat, gemisiyle birlikte bir komutanın, yeterli lojistik destek sistemi ve üs imkânları olmaksızın tek başına planlayarak gerçekleştirdiği, gerektiğinde tarafsız ülkeleri de kapsayan uluslararası hukuk kurullarından en iyi şekilde yararlanarak lojistik destek sağladığı, son derece başarılı aldatma taktiklerinin uygulandığı parlak bir deniz harekatıdır. Ayrıca Osmanlı Devleti için son derece kötü geçen Balkan Harbi’nde belki de parlayan tek yıldız olmuştur da denilebilir. Bu gemiye aslında Yüzen Anıt da demek gerekir. Ne yazık ki bu anıt, 1966 tarihinde sökülüp parçalanarak yok edilmiştir. Böyle büyük emanetleri koruyamamış, bugüne kazandıramamış olmamız, tarihiyle övünen bir millet için ne acınası, ne trajik bir cilvedir.. (wikipedia ve ekşi sözlükten alıntıdır) Bu gemiyi tıpkı Amerikan USS Missouri Savaş Gemisi gibi yüzen bir müze yapmamız gerekirdi.


    İkinci model, Dünya’da bilinen adıyla HMS ERIN, ancak bizim için onun adı Reşadiye Dretnotu. Osmanlı Donanması için planlanan ve 1910'larda İngiltere’den her biri için 2.5 milyon sterlin bedelle sipariş edilen iki adet dretnot savaş gemisinden biridir. Sınıfın tasarımı İngiliz King George V sınıfının tasarımına dayanmakta olup kapsamlı geliştirmeler yapılmıştır. İlk gemi olan Reşadiye 1911'de kızağa konulmuş ve Ağustos 1914'te tamamlanmıştır. Tamamlandığında gerek ateş gücü gerekse de teknolojisi ile dönemindeki en iyi savaş gemilerinden biri olmuştur.
    Planlanan iki gemiden yalnızca Reşadiye tamamlanabilmiş, ona da I. Dünya Savaşı'nın başlaması üzerine teslim edilmeden hemen önce Büyük Britanya tarafından el konulmuştur.  Bu durum Osmanlı halkının tepkisini çekmiş, Osmanlıların I. Dünya Savaşı'na İttifak Devletlerinin yanında girmesinde oldukça etkili olmuştur. Bu gemilerin siparişi için sağlanan meblağ Donanma Cemiyeti tarafından Osmanlı halkından toplanan bağışlarla tamamlanabilmişti. Osmanlı halkı bu gemi için tavernalarda, kahvelerde, okullarda, pazarlarda bağışlar toplamış, haliye Ingiliz’lerin gemiye son dakikada el koymaları herkesi çok fazla üzmüş ve sinirlendirmiş. (Parasını ödeyip de alamamak, hikaye tanıdık geliyor değil mi? Bkz. F35 Savaş Uçağı) Her ne kadar bizden gasp edilmiş olsa da bu gemi İngilizlere de aman aman bir hizmet etmiş değildir. Adam akıllı bir başarısı bulunmayan HMS ERIN 1. Dünya savaşının bitmesinden bir müddet sonra genel silahsızlanma antlaşması çerçevesinde parçalanmıştır. Bu gemiyi Rauf Orbay’ın komutasında görebilmiş olsaydık kimbilir ne efsaneler yaratırlardı.




    Üçüncü ve Dördüncü Modeller ise aslında hepimizin bildiği muhteşem ikililer: SMS Goeben ve SMS Breslau yani bildiğimiz adlarıyla Yavuz ve Midilli Zırhlıları. 1912'de SMS Goeben, hafif kruvazör SMS Breslau ile birlikte Akdeniz Tümeni'ni (Mittelmeer Division) oluşturdu ve Balkan Savaşları boyunca Akdeniz'de devriye görevi üstlendi. 28 Temmuz 1914'te I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla Goeben ve Breslau İngiliz Akdeniz Donanması'nın takibinden kaçarak İstanbul'a ulaştılar. İki gemi 16 Ağustos 1914'te Osmanlı Donanması'na verildi. SMS Goeben, Osmanlı hizmetine girdiğinde Yavuz Sultan Selim veya kısaca Yavuz adını aldı. 1936 yılında adı resmen TCG Yavuz("Türkiye Cumhuriyeti Gemisi Yavuz") olarak değiştirildi. 1938 yılında Mustafa Kemal Atatürk'ün naaşını İstanbul'dan İzmit'e taşıdı. Yavuz, 1950 yılında hizmetten çekilene dek Türk Donanması'nın amiral gemisi olarak görev yaptı.
    TCG Yavuz, Alman hükûmetinin Türkiye'nin gemiyi geri almaları teklifini reddetmesinin ardından 1973-1976 yılları arasında söküldü. Alman İmparatorluk Donanması tarafından inşa edilen gemilerin en son söküleni olan Yavuz, aynı zamanda tüm muharebe kruvazörleri ve dretnotlar arasında en uzun süre hizmette kalanıdır.
    SMS Breslau veya sonraki adıyla Midilli, Alman İmparatorluğu donanması için inşa edilen Magdeburg sınıfı hafif kruvazördür. İki gemi, ağırlıklı olarak Karadeniz'de, Rusların Karadeniz Filosu'na karşı hizmet etti ve diğer Osmanlı gemileri ile birlikte Ekim 1914'te Rus limanlarına baskınlar düzenledi. Bu baskınlar, Rusya'nın Osmanlı'ya savaş ilan etmesine ve Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'na İttifak Devletlerinin yanında katılmasına yol açtı.
    1.Dünya Savaşı sırasında Midilli, Rusya kıyılarına mayın döşeme, Rus limanlarını ve tesislerini bombalama ve Osmanlı ticaret gemilerinin yetersizliğinden dolayı Kafkasya Cephesi'nde savaşan Osmanlı birliklerine Karadeniz limanlarından asker ve malzeme tedarik etme görevlerini üstlendi. Birkaç kez Rus gemilerinden hafif hasar aldı. 1915'te çarptığı mayın sonrasında yarım yıl kadar hizmet dışı kaldı. 20 Ocak 1918'de, İmroz Muharebesi esnasında beş mayına çarparak battı. Mürettebatının çoğunluğu bu muharebede hayatını kaybetti.


    Satın aldığım son model ise içlerinde en çok sevdiğim olanı, MV Savarona. 28 Mart 1931'de denize indiğinde dünyanın en büyük yatı olan, günümüzde de en büyükler arasında bulunan Türkiye'nin Ertuğrul yatından sonraki Cumhurbaşkanlığı yatı. Yatın sahibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir. 2038 yılına dek, 49 yıllığına armatör Kahraman Sadıkoğlu'na kiralanmıştır. 2013 yılının sonralarında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca kiralık bulunduğu iş adamı Kahraman Sadıkoğlu'ndan devri alınmış ve Türkiye'de ve yabancı ülkelerde gerçekleştireceği toplantı ve görüşmelerde prestij amaçlı olarak değerlendirilmek üzere bakım ve restorasyonu yapılmıştır.
    Bu yat ilk olarak  Amerikalı zengin bir kadın tarafından Almanya’da yaptırılıyor fakat o dönemki Amerikan yönetimi, yat Almanya’da yapıldığı için çok yüksek vergi talep ediyorlar (Almanya’dan pek haz etmiyorlar çünkü), bunun üzerine bu zengin hanımefendi de kızıp yatı ederinin dörtte bir fiyatına satışa çıkartıyor. Aynı dönemde bir yat satın almak isteyen Türk yetkilileri de devreye giriyor ve satın alınıyor. Atatürk’ün vefatına yakın günlerden birinde, ‘bu yatı bir çocuk oyuncağını bekler gibi beklemiştim. Bana hastane mi olacaktı?' dediği yat (kaynak: falih rıfkı atay'ın çankaya kitabı).  

    Gemilerin toplu halde bir resmini de paylaşayım.

    Son olarak da boyut kıyaslaması yapabilmeniz adına yine 1:1250 ölçekli olup ilk mesajımda paylaştığım gemilerden biri olan USS Missouri ile kıyaslamalarını da koyayım da Battleship sınıfının heybetini gösterebileyim. Bu arada USS Missouri ve TCG Yavuz zırhlısı tarihte bir kere bir araya da gelmiştir. Nisan 1946'da Amerikan zırhlısı USS Missouri, hafif kruvazör USS Providence ve destroyer USS Power, Türk büyükelçisi Münir Ertegün'ün naaşını İstanbul'a getirdiler. Yavuz, gemileri İstanbul Boğazı girişinde karşıladı. Burada Yavuz ve Missouri ondokuzar pare top atışı ile birbirlerini selamladılar.

  3. quad liked şu konuya bir mesaj by Coppermine in En son aldıklarınız   
    MSI RTX 3060 TI geldi, sanırım ilk defa bir donanımı çıktığının haftasında satın aldım, umarım pişman olmam 

    2 fanlı bir tasarımı var, üç fanlı model 100 Euro kadar pahalı ve uzundu. Bakalım fanlar baş ağrısı yapacak mı?

    2 tane 8 pin güç girişi konulmuş. Referans tasarımda 1 tane kullanılmıştı diye biliyorum. İlginç geldi.
    bu modelde en beğendiğim ve temel satın alma kriterim arasında olan konu da RGB LED olayına girilmemiş olması.

  4. quad liked şu konuya bir mesaj by Coppermine in Ryzen 5000 serisine Upgrade Hakkında   
    işlemci ryzen 9 5900x ve ramler de 2x16gb ddr4-3600 cl16 da karar kılmıştık, mesai sonrası oturup incelemeleri izledim ve okudum. Sonunda @stardust’un neden ısrarla Tomahawk önerdiğini anlamış oldum 😄 HW Unboxed youtube kanalı güzel bir kıyaslama yapmış. Şu iki grafik, 1 saatlik yük altında mosfetlerin ısı durumlarını gösteriyor. Bu grafikler çok iyi oldu, belki başkalarına da yararı olur diye paylaşayım dedim;


    Bu grafiklerle, MSI x570 Gaming Pro Carbon anakartı (üstelik tomahawk’dan da daha pahalı) yaptığım listeden direkt elenmiş oldu.
  5. quad liked şu konuya bir mesaj by Coppermine in En son aldıklarınız   
    Kimisi model uçak sever, kimisi de araba, benim hobim de model gemiler ancak özellikle de ikinci dünya savaşında görev almış efsane modeller. Her ne kadar bitmiş hallerini sevsem de gemi modelciliği hem evde boş yer isteyen hemde boyaması, yapıştırması, kesmesi ile uğraştırıcı ve benim için hafiften sinir bozucu olabilen bir hobi. O yüzden ben hep Die-cast diye tabir edilen bitmiş, boyanmış yarı metal yarı plastik olarak satılan ufak oyuncakları sevmiştim ama gemi olarak bunları bulabilmek malesef zor, sonunda bulabildim ve benim en sevdiğim, benim gözümde ikonik öneme sahip üç savaş gemisini satın aldım. 
    Öncelikle söylemeliyim ki fotoğrafları hemen elimin altındaki ipad ile çektiğim için detaylar yeterli görülemiyor olsa da aslında oldukça detaylılar. Hepsinin ölçeği 1:1250, kurşun kalemi de boyutunu kıyaslamak için koydum.
    İlk model Bismarck; İkinci dünya savaşının efsanevi Nazi savaş gemisi. Çok kısa süre görevde kalabilmiş olsa da batırılana kadar Müttefiklere kök söktürmüş bir efsane. 

    ikinci model yine ikinci dünya savaşının ikonik ve efsanevi gemilerinden Japon IJN Yamato. Yüzen kale olan Yamato, yapılan en büyük savaş gemilerinden biridir hatta belki de en büyüğüdür ancak malesef savaşın sonlarına doğru bir intihar görevine gönderilmiş ve bu görevine giderken cesurca savaşsa da batırılmıştır. Batırılışı büyük ve heybetli gemilerin devrinin artık bittiğini ve uçakların devrinin başladığını göstermiştir.

    Son model de Amerikan Iowa sınıfı bir battleship olup, Amerika’nın ürettiği son devasa savaş gemisi olan USS Missouri. Boyutları yine çok büyük olan bu gemi, diğer iki modelin aksine batmadan günümüze kadar gelebilmiş bir gemidir ve şuan bildiğim kadarıyla müze olarak kullanılmakta.

    Üç model de bir arada:


  6. quad liked şu konuya bir mesaj by Whooosh in en uygun netflix çözümü...   
    Çocuk için benim eskiden monitör olarak kullandığım 32" Sony Bravia televizyona Mi Tv Stick bağlayıp sadece Netflix kurulumunu yapıp bırakmıştım, ayarları falan hiç kurcalamamıştım.
    Geçen gün öyle kurcalarken bir şey fark ettim, meğer HDMI CEC'i açınca (Nedense Sony, Bravia Sync adını kullanıyor) TV kumandasından MI'yi kontrol edebiliyormuşsunuz yada tam tersi. Yani tek kumanda ile bütün fonksiyonları kullanabiliyorsunuz. Hatta TV kumandasında play pause, ileri geri sar, atla vs doğrudan fiziksel tuşlar ile toplamda MI'nin kendi kumandasından daha fonksiyonel oluyor. Yok ben Mi'nin bluetooth kumandasını kullanacağım derseniz MI'yi kapatıp açınca TV'de kapanım açılıyor, ses ortak kısılıp açılıyor falan.
    Yani televizyonunuzda HDMI CEC özelliği var ise bu tip HDMI'dan bağlanan android TV cihazları ile televizyonunuz aynı bütünleşik android TV'ler gibi oluyor.
  7. quad liked şu konuya bir mesaj by Coppermine in En son aldıklarınız   
    Devamlı teknolojik alet olacak değil ya, biraz da hobisel satın alımlarımızı paylaşalım. Çocukluğumdan beridir eski para ve madalyalara ilgi duyuyorum. Mütevazi bir koleksiyonum da oluştu zaman içerisinde. Bulunduğum şehirde her cumartesi bir antika pazarı kuruluyor, arada çıkıp geziyoruz eşimle, ilginç şeyler çıkabiliyor. Bugün, tezgahların birinde Çanakkale Savaş madalyası buldum. Sanıyorum o dönemde bizimle birlikte Çanakkale'de savaşmış bir Alman subayına verilmiş bu madalya. Almanlar bu madalyaya "Demir Hilal Madalyası" diyorlar. Biz onlara bu madalyayı vermişiz, onlarda bizim subaylarımıza "Demir Haç" diye bilinen madalyayı vermişler. Atatürk'te her iki madalya da var hatta. Bu madalyanın özelliği, Osmanlı İmparatorluğu tarafından verilmiş olan son madalya olması.

     

     
    Son olarak, daha önceki bir bitpazarı turumda bulduğum, Sovyet 2. Dünya Savaşı madalyaları ile birlikte. Hepsi de yıldız formunda mineli kırmızı madalyalar olduğundan güzel bir takım oldular 😊

  8. quad liked şu konuya bir mesaj by Whooosh in Motosiklet kullanıcıları! Tanışalım. Künye/Tanışma   
    Motosikletimde bir türlü kurtulamadığım bir akü bitme sorunu yaşıyordum.
    Sorunun kaynağı motosikleti hep kısa mesafeler için kullanıyorum ve marş bastıktan sonra akü marş sırasında kaybettiği enerjiyi geri kazanacak kadar uzun mesafe gitmiyorum. Ev market, market kasap, kasap fırın gidip gelirken 1 hafta bu şekilde kullanınca akü bitiyor. Akü bitmesin diye yolumu falan uzatıp devirli kullanıyorum, kısa bir işim varsa motoru çalışır bırakıyorum ama bu da pek konforlu olmuyor hem de çalınma riski doğuruyor.
    Dinamoda falan sıkıntı yok akü şarj oluyor ama sadece 9 amperlik çük kadar akü var ve daha büyük daha yüksek kapasiteli bir akü takılamıyor, yani fiziksel olarak akü yuvasına sığma ihtimali yok.
    Kontak kapalı iken elektrik sızıntısı bir kaçak gibi bir durum da yok. Yani sorun tamamen marş/şarj dengesinin bozuk olması. Her marşa bastığımda en az 1-2 km gitmem lazım, altına düşersem sıkıntı başlıyor. Bazen benzin falan kötü oluyor, uzun uzun yada tekrar takrar marş basmak gerekiyor falan iyice boka sarıyor. Bir de şöyle bir sıkıntı var, bu motor sadece marş ile çalışıyor, öyle ayakla yada vurdurarak çalıştırma imkanı yok.
    Powerbank gibi olan akü takviye cihazlarından alıp sandığa atmayı düşündüm ama ondan önce bir numaram daha var.
    Bu modelde farlar ve park lambaları kontak ile birlikte yanıyor ve far söndürme diye bir şey yok, motor çalıştığı sürece kısalar ve parklar hep yanıyor. Bir de çoğu motosiklette lambalar falan hep tek olur, yani önde bir tane far arkada bir tane park/fren lambası. Fakat çekik gözlü arkadaşlar bu motorda bol kepçe 2 far 2 fren lambası 4 park lambası hepsinden ikişer dörder bol bol çakmışlar, uçan daire gibi.
    2 far (2*55watt), 4 sinyal/park (4*21/5watt), 2 fren (2* 21/5watt) ve 1 plaka (5w) ile sadece aydınlatma sisteminin toplamda 135 ile 250 watt arasında bir tüketimi oluyordu, bu tüketim de akünün şarj olma hızını tahminimce ciddi oranda düşürüyordu.
    Ben de bu çok enerji harcayan halojen ampullerin hepsini LED ile değiştirdim ve toplam tüketim 50 ile 70watt arasına düştü.
    Henüz şarj sorunumu çözdüğünü gözlemleyecek kadar uzun süre kullanamadım ama şimdilik iyi görünüyor.
     
    Bu arada normalde halojen sinyal lambalarını daha az enerji harcayan led muadilleri ile değiştirdiğinizde ampul patlak gibi hızlı hızlı yanıp sönme sorunu oluyor. Bunun 2 çözümü var, ya devreye hayvan gibi dirençler bağlayıp çekilen akımı halojen ampul seviyesine çıkaracaksınız (ki bu benim amacıma tamamen ters) yada LED uyumlu sabit yanıp sönme hızına sahip flaşör kullanacaksınız.
    İnternette araştırınca bir yolu daha olduğunu öğrendim. Mevcut flaşörün içini açıp üzerindeki minik entegrenin bacaklarından birini keserseniz bu akımı ölçüp hızlı yanıp sönme yapma özelliğini devre dışı bırakabiliyormuşsunuz. Bunun kasıtlı konulmuş bir özellik olduğunu da öğrenmiş oldum. Flaşörü söküp denilen modu yaptım, yeniden sıcak silikon ile güzelce yapıştırıp geri yerine taktım, mis gibi oldu.
  9. quad liked şu konuya bir mesaj by kaptanpedal in CPU savaşları   
    Zaten nerde bu forum ağası tipler bir tahmin yapsa tam tersi çıkar. 8ghz olacak, P4 mimarisi çok uzun süre gidecek vb diyenler hep forum demirbaşları.  
    AMD 64 X2 vardı birde, ilk çift çekirdek serisi. 450 dolar civarlarına inince forumun kalantorları edinip 3-5 sene havasını atmışlardı. 
    https://www.computerbase.de/2006-05/test-amd-athlon-64-x2-5000-plus-sockel-am2/4/
     
    Başka böyle birkaç donanım daha vardı. Velociraptor diskler mesela. Bunlarla 3x raid yapan bir hayvan vardı forumda ama kimdi hatırlamıyorum.  
    Her çıkan ekran kartı neslinin en tepesini alan bir kadroydu bu ayrıca. Hatırladığım bir de ATI 1900XTX var. Okulu bitirince gidip ikinci el bir 1950XTX'i makul bir paraya almıştım hemen. 
    Aha testini de buldum: https://www.computerbase.de/2017-07/ati-radeon-x1950-xtx-rueckblick/
    0,374 TFLOPS. Açılın ulan. 
     
     
  10. quad liked şu konuya bir mesaj by TiesTorN in Trifecta Restoration   

     
    Dün diğer konuda kısaca yazmıştım, artık detaylıca tanıtma vakti geldiğini düşünüyorum
    Özet geçmek gerekirse; yıllardır sanayide öpüle öpüle(!) arabalarımızda bir çok işi, özellikle de ince işleri kendimiz yapmaya başladık 3 arkadaş. 2016 yılında sanayide tanıştık kendileriyle, kafalarımızın inanılmaz uyuşması neticesinde kısa zamanda yakın dost olduk. hatta neredeyse aile dostu olduk bile denilebilir çünkü sonradan öğrendik ki babalarımız zaten öncesinde tanışıyormuş inşaat sektöründen, böyle de ilginç bir tesadüf oldu.
    Hep ortak olarak hangi işe girsek diye düşünürken kendimizi otomobil iç restorasyon yapma fikrini benimsemiş olarak bulduk. Temmuz başında dükkanımızı açtık. Ana işimiz soyulan tuş takımlarını ve panellerini yenilemek, ancak tek işimiz bu değil. Araç içindeki neredeyse her şeyi restore edebiliyoruz (kumaş hariç) + elektronik modül restorasyonu da yapabiliyoruz. Özellikle eski arabalarda sürekli anlamsız elektronik hataların çıkmasının sebebi elektronik modüllerin eskiyip zayıflamasıdır. Bunun restorasyonunu bizden başka yapan kimse yok. Tuş restorasyonu yapan diğer firmalardan farkınız ne derseniz eğer sırf bu iş için özel boya kullanıp (kumlu dokulu, veya soft doku) tüm logoları bilgisayarda manuel çizdikten sonra kusursuz şekilde fabrika kalitesinde bir işçilik ortaya çıkarmamız.
    Biz bu işe girerken bu sektörde bu işi en iyi yapan olarak girme kararı aldık ve hiç bir masraftan kaçınmadık. Malzemeleri hep üst seviye kaliteli markalardan aldık. Üstüne muazzam bir sabırla koyduğumuz işçilikle de birleşince ortaya güzel şeyler çıktı. Her arabayı kendi arabamız gibi düşünüp ona göre en ince detayına kadar mükemmel olmasıydı amacımız.
    Şu ana kadar bu amaçta doğru adımlarla ilerlediğimizi düşünüyorum zira gidip konuştuğumuz 3 büyük oto servisi de önce bizi test etmek için birer parça tuş takımı ve birer araba gönderdiler, sonuçlarından aşırı memnun kalıp, hepsi bundan sonra bizimle çalışmak istediklerini söylediler.
    Bu 3 oto servisi şunlar;
    Mekanik Garaj Çalıklar Oto Boya Nano Otomotiv Diğer servislerle de uygun oldukça konuşmaya çalışacağız. Daha kapasitemiz çok az olduğu için 2 arabada doluyoruz...
    Fiyat olarak açık konuşmak gerekirse pek uygun değiliz  nispeten biraz daha yükseğe yapıyoruz diğer yerlere göre. Ancak yaptığımız işin her yönden mükemmel olup bir daha geri dönmemesi veya dönse bile bizim hatamızdan kaynaklı olacağı için tekrar ücretsiz yapılması misyonumuz. Diğer yerler aynı işi 1 günde çıkarırken biz hakkını vererek 3 günde çıkarıyoruz. Kaliteli işçilik maalesef yavaş ve maliyetli oluyor. Zaten bize gelen müşteriler de genelde ilk başta biraz burun kıvırıyorlar fiyatlara ve süreye ama son çıkan işçiliği gördükten sonra bir daha tereddüt etmiyorlar.
    Şu sıralar elimizde bir BMW E38 var, içini komple iskeletine inene kadar dağıttık, baştan aşağı tüm elektrik tesisatını ve döşemeleri toparlıyoruz. Yıpranan yerlerini restore ediyoruz. Ortaya klasik envanterine girecek kalitede bir işçilik çıkacak. Bu işin meğerse ne çok manyağı varmış da haberimiz yokmuş. Millet kaliteli iş yapacak yer arıyormuş.
    Instagram ve FB sayfamızdan bizi takip edebilirsiniz, sayfalarda her şeyi paylaşmıyoruz ama genel hatlarıyla ne yaptığımız anlaşılır.
    trifecta.restoration (instagram) trifecta restoration.auto (facebook) Sizin de yaptırmak istediğiniz şeyler olursa bekleriz  Adresimiz sosyal medya sayfalarımızda yazıyor.
    Not: Böyle kendimizi övüyormuşçasına reklam gibi tanıtma yapmak istemezdim ama amatör ruhlu ve esnaflıkla uzaktan yakından alakası olmayan biri olup da yine de bu işlere girişmiş biri olarak heyecanımı mazur görün  3 arkadaş da bir şeyler başarmanın heyecanını yaşıyoruz. Bu işi büyütüp mevcut işimden istifa edeceğim günü 4 gözle bekliyorum.
     
  11. quad liked şu konuya bir mesaj by wazzap in Otomobil Hakkında Her şey   
    Serçe dedin de aklıma geldi. Yıl 2010ların başları, arkadaşta dedesinden kalma Serçe var bir tane. Öğlen nikaha mı ne gitmiştik, 4 tane arkadaşız işte. Ama herkes takım elbiseli şık falan böyle. Neyse, dedik ne yapalım falan dedik kafenin birine gidelim ama Serçe ile. İnsanlar biraz afallar diye düşünmüştük ki gerçekten öyle oldu. Antalyalılar bilir, eskiden extrablat mı ne vardı, hala var mı bilmiyorum pek dikkat etmiyorum artık oralardan geçerken. Neyse, güzel bir kafeydi o zamanlar vs. Önünde durduk, arabayı tam mekanın önüne park etti arkadaş. İçinden çıktık ve doğrudan kafeye girdik. Tabi içinden 4 tane boylu poslu takım elbiseli çıkınca herkes ufak bir şok geçirmişti. İyi gırgırını yapmıştık o zamanlar. 
  12. quad liked şu konuya bir mesaj by mamad in Nvidia GeForce RTX30 Serisi - Ampere (2020-2021)   
    Böyle de söylenebilir. Ama benim demek istediğim, Nvidia'nın Maxwell ve Pascal'da yapmaya çalıştığı altın kase durumunun Turing ve Ampere'de görülmemesi. Kartların w/p oranının düşmesi. Ve bu düşüş karşısında çok küçük performans artışları sağlanmış olması.
  13. quad liked şu konuya bir mesaj by Najaz in En son aldıklarınız   
    Ikea'dan IDASEN masa ayağı aldım. İsterseniz tablasıyla da alabiliyorsunuz ancak elimde 2018 yılında yine Ikea'dan aldığım INGO masif çam masa vardı ve bu masanın tablasını ve IDASEN ayakları kullanarak değişik bir masa kurayım dedim. Ortaya son derece rijit ve şık bir masa çıktı:


    Biraz da nostalji  Çocukluk dönemimde evdeki Sony pikapta dinlediğimiz plaklar ne zamandır tavanarasında tozlanıyordu. Hem onları yeniden hayata döndürmek, hem de farklı bir ses rengi deneyimleyebilmek adına, uzun zamandır uygun fiyatlı bir pikap arayışım vardı. Lakin hem döviz kurunun etkisiyle, hem de plak/pikap'a ilginin artmasıyl,a hem sıfır hem 2. el piyasasında fiyatlar epey bir uçmuş. Öyle ki, 20-25 yıllık cihazlara bile 1500-2000 lira isteniyor.
    Ben de almışken daha güncel bir model alayım dedim ve nihayet arayışlarım sonuç verdi. Sıfır alınmış ve 1 ay kadar kullanılmış bir Pro-Ject Elemental Phono USB pikabı, sıfır fiyatının neredeyse yarısına satın aldım. Pikabın üzerinde kendi phono pre-amp'i var ve kullanabilmek için amfide phono katı olması gerekmiyor; herhangi bir line girişine bağlayabiliyorsunuz. Dahili Analog-Digital Converter (ADC) ve USB çıkışı sayesinde de, pikabı doğrudan bilgisayara bağlayarak plakları sayısal olarak kaydedebiliyorsunuz. Üzerinde Ortofon OM5 iğne ile geliyor ve benim gibi başlangıç seviyesindeki bir kullanıcı için fazlasıyla yeterli. Tasarımı da farklı ve minimalist:

  14. quad liked şu konuya bir mesaj by stardust in Otomobil Hakkında Her şey   
    amerika'da işim vardı, ev tutmuş oturuyordum, okula kayıtlıydım, yanına gittiğim adam kendine s500 alıp al kullan diye bana jaguar arabasını vermiş, kendi avukatının kızıyla tanıştırmıştı evlenip yanında kalayım diye...
    hepsini elimin tersiyle ittim bu bok çukuruna geri döndüm. babam "kafanı vuracak duvar arayacaksın, duvar bile bulamayacaksın. insanların hayal ettiği hayatı istemedin buraya döndün, benden bir şey bekleme artık" dedi.
    ona inat gittim pilot oldum, güya kendimi kanıtladım. 
    şuan otobüs şöförü maaşına uçak uçurmam bekleniyor.
    soran olursa araba meraklısıyım 2013 den beri aynı arabayı kullanıyorum.
    2. pilotken peşin paraya gidip alabileceğim arabaları, şuan kaptan halimle kredi ile bile almayı düşünmek mantıken büyük enayililk hissi veriyor.
    kendime kızdığım kadar kimseye kızmıyorum. kafamı sikeyim. bu millete müstehak. önümde yansalar üstlerine ne tükürürüm ne işerim.
  15. quad liked şu konuya bir mesaj by Peregrine in Android Telefon önerisi   
    Haha  Xiaomi hava pompamdan çok memnunum!  Özellikle pandemi döneminde benzin istasyonlarının bozuk pompaları başında sıra beklemediğim için.


  16. quad liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Termal macun yenilemenin önemi...   
    Güle güle kullan
    Delid + sıvı metal uygulaması en iyi şartlarda 20 derece, ortalamada da 10-15 derece arası fark yaratıyor zaten. Sende 15 derece gibi bir iyileşme olmuş.
    Kendi uyguladığın termal macunun da bir "curing" süresi var elbette. 10-15 gün kadar sonra 2-3 derece daha iyileşme bekleyebilirsin sıcaklıklarda.
    Yapılan işleme dair birkaç fotoğraf da koyalım:





  17. quad liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Eat my dust, dust eaters.   

  18. quad liked şu konuya bir mesaj by TiesTorN in Otomobil Hakkında Her şey   
    arkadaş bu usta milleti niye bulduğu her vidayı cıvatayı somunu hayvan gibi sıkması gerektiğini düşünüyor anlamıyorum. birinin bu heriflere cıvatayı koparacak kadar sıkmasının gereği olmadığını anlatmalı. aynı şey bijon için de geçerli. tork anahtarı denen şeyin icadından haberleri yok. açmak gerektiğinde açamıyoruz, kırılacak diye korkuyoruz.
    ha bi de; tampon, çamurluk, davlumbaz gibi parçalarda fabrikanın koyduğu orjinal cıvata yerleri dururken niye götten uydurdukları yerlere akıllı vida atarak parçaları tutturmaya çalışırlar o da ayrı bi muamma...
    orjinalde arka tamponu içindeki tampon demirine sabitleyen 10 tane klips var, bizim hayvan evlatları 1 klips 1 de akıllı vidanın yeterli olduğunu düşünmüşler, tampon jöle gibi oynuyordu vurunca.
    ön arka tamponu, farları ve stopları söktüm 4 gündür düzeltiyorum. etmediğim küfür kalmadı. toplamda 20 tane orjinal cıvata ile takılan parçalardan 50 tane akıllı vida çıkardım, delik deşik olmuş. o. çocukları.
    bundan sonra arabayı kendim dışında elleteni siksinler... bi de lift alırsam daha da ustaya falan ihtiyacım yok.
  19. quad liked şu konuya bir mesaj by Whooosh in Otomobil Hakkında Her şey   
    Ties'in motoru da her hafta başka bir Abdurrahman usta topluyor.
  20. quad liked şu konuya bir mesaj by Deathknight in AMD Ryzen Genel Konu-Anakart/İşlemci v.b.   
    Olabilir elimle oynattğımda yine bir oturmama problemi gibi birşey var açıkcası. Yine anakartı sökeceğiz anlaşılan. Keşke sökmüşken arkayada bi paso yapsaydım kendim, orijinal dalganın çıkıntıları olduğu için 3mm bir boşluk davası oluyor.
    Ekleme: Evet sorun ondanmış birde kelepçe kısmında boşluk oluyordu araya tabi pleksi koyduğum için esniyor, metal gibi değildi. Arka kısma anakartın parçasının arasına 3mm pleksi ve bir önünede sünger malzemeyle güzelce sıkıştırınca o çıkıntı kısımları ön tarafa gelemedi. Böyle olunca öndende tampon yapıp sıkıştırınca sorun çözülmüş oldu.
    Şimdi sıcaklıklar normale döndü gibi görünen. 3,95ghz@1,15v 15dk wprime95 72derece gibi oturdu. Normal şartlarda zaten cpu bu kadar ısınmayacak %100 sürekli zorlayacak durum oluşmaz. Şimdi adım adım mhz ve voltajla gelebileceğimiz seviyeleri görelim.
    Yeni ekleme: Hadi dedim değişiklik olsun Realbenchide kurdum. Bu vesileyle 4.1ghz@1,25v ilk denemede voltaj yetmedi, şu an 1,2750v verdim 15dkyı 75-78°C aralığında tamamladı. Biraz daha yolumuz var gibi.

    Ekleme 2: 4.2ghz hızına eriştim ama stabil kalması için 4.1de verdiğim 1,275v den 1,375vye kadar yükseltmek gerekti. Bu kısım can sıkıntısı sıcaklıklarda 4.1ghzdeki sıcaklığa göre 15derece falan artarak 93 seviyelerine kadar falan çıkınca hoşuma gitmedi.
    4ghze düştüm 3,95ghzde@1,15 yakalamıştım şimdide 1,1725v ile 4ghzde stabilleşince sıcaklıkta 62°C geçmeyecek şekilde korundu. Açıkcası 100-200mhz günlük kullanımda çok büyük performans farkı yaratacağını düşünmüyorum en azından o kadar güç tüketimi ve sıcaklığa maruz bırakmaya değmez. Anlaşılan ideal karar 4ghzde böyle rahat serin bir şekilde kullanacağız. i5-2500knında böyle kullanıyordum ondan sonra 6c/12T güzel bir upgrade olmuş oldu.
    Yaptığım ilave böyle birşey olmuş oldu bu arada. Aslında bu finali değil o kelepçeyi tutan m5 vidaları tersten takıp somunla iyice kasarak pleksiye sabitledim sonradan.

  21. quad liked şu konuya bir mesaj by Whooosh in Oyun için PC önerisi   
    Neden? 
    Donanım fiyatları düşer diye mi? yoksa daha uygun fiyata konsol alınır diye mi?
     
    Konsollar donanım fiyatlarını etkilemiyor. Konsolların fiyatları da bu bahsi geçen rakamdan pek aşağıda olmayacak gibi görünüyor. Ayrıca arkadaş çevresi hep PC kullanan birine konsol almak pek doğru olmuyor. Ben kendi kardeşimden biliyorum. Babamın eski laptopu ile oyun oynayıp hep şikayet ediyordu, ben de gittim ona Playstation aldım, herif iki kere oynayıp sonra dandik laptop'a geri döndü. Sonra ona kendi eski bilgisayarımı verdim o günden beri sesi çıkmıyor. Playstation'ı da satıp onun parasıyla Steam'den oyunlar aldı pezevenk
    Demem o ki oyun pc'si isteyen birine konsol almayın
  22. quad liked şu konuya bir mesaj by TiesTorN in Eat my dust, dust eaters.   
    araçtaki sorunlar bitince opsiyon listesine girişmeye başladım  zamanında o kadar çok donanım opsiyonu sunulmuş ki bu araç ile... çok nadir parçalar, zor bulunuyorlar ama uygun fiyata buldukça alıyorum. parçalanmış hurda araçlardan çıkıyorlar genelde.
    geçen hafta "homelink" aldım; garaj kapısı kumandası. tavana monte. aktif kullandığım 3 adet garaj vardı zaten, mükemmel oldu

     
  23. quad liked şu konuya bir mesaj by serseridingil in Mouse'u oynatınca hoparlörden Hışırtı / Cızırtı Gelmesi   
    Anakartın audio codec devresinin EMI engellemesi yeterli olmadığında oldukça yaşanan bir durum.  USB bir ses çözümü veya kaliteli bir ses kartı kullanarak direk çözebilirsiniz.
    1990'lı yıllarda EMI kalkanı olmayan CD-ROM kablolarının kasa içinde çalışan hard diskten bile cızırtı kaptığını hatırlamayacak kadar genç bir jenerasyon olması çok enteresan geliyor bana..
  24. quad liked şu konuya bir mesaj by ZvAnA in ProZ Rev. 5.0 (Yoğun Fotoğraf içerir :D)   
    Selamlar;
    Uzun bir aradan sonra i9 9900k ve Maximus Xi Formula ile giriştiğim yeni sistem terfisi sonucu emektar Lian Li kasamda bazı değişikliklere gitmek istedim. Önceki revizyonlarda atladığım, daha fonksiyonel olacağını düşündüğüm bir çok şeyi bu vesileyle gerçekleştirmiş oldum. Bir önceki revizyonda çift looplu sisteme geçmiştim ve bu nedenle ekstra radyatörler eklemek durumunda kalmıştım. Bunlardan bir tanesi 45mm kalınlığındaki 360'lık radyatördü. O zaman biraz da kasaya kıyamadığımdan bu radyatörü kasanın dışında, kasanın üstünde duracak şekilde konumlandırmıştım. Başka da konulabilecek yer yoktu zaten. Performans olarak beklentimi karşılasa da görünümü hiçbir zaman içime sinmemişti. Bu revizyonda onu kasa içine, kasa tavanına almaya karar verdim. Bunun dışında yıllarca ertelediğim kasa yan kapağı işine de el attım. Daha önce ihmal ettiğim için kasayı her daim kapaksız şekilde kullanmıştım. Pencereli kapak sorununu da bu revizyonda halletmiş oldum. Bir diğer iyileştirme, kasa 10 seneden daha yaşlı bir kasa olduğundan ön panel giriş çıkışları epeydir güncelliğini yitirmişti. Artık kullanılmayan, geçerliliğini yitirmiş e-sata ve firewire gibi portları iptal edip, kendim oraya bir USB 3.1 Gen2 Type-C portu yerleştirdim. Çok fazla da detaya girmeye gerek yok, Karşınızda ProZ Revizyon 5;
    İşe koyulunca odamda yaşanan kaosu da göstermek gerek
      
     
    USB Type-C Güncellemesi;
        
     
    Kasa Tavanı ve Yan Kapak Kesim İşlemleri;

        

       
             


     
    HDD ve SSD Yerlerinin Belirlenmesi; Bir önceki revizyonda HDD'leri 5.25 yuvaların orada 3.5" dönüştürücü ile kullanmıştım. Ancak orada  hdd'lere erişmek oldukça zordu.Bu nedenle onları bu kasadaki yıllar önce belirlediğim yere geri aldım. 

     
    5.25 Yuvaların önünü kapatmak için askrilik panelden yeni bir panel yapılması; Yine kasanın ilk revizyonlarında 5.25 vyuvaları bir panelle kapatmak istediğim için eski bir kasanın saclarından kendim metal bir kapama paneli yapmıştım. Bu panel anakarta doğru açılı şekilde alanı kapattığından anakart bölümünde pompayı vs koyduğum yerde alanı küçültüyor dar bir alan yaratıyordu. Anakart bölümünde biraz daha ferahlık kazanmak için açılı bir kapama yerine 5.25 yuvaları 90 derece dik şekilde kapatmak için bu sefer pleksiden yeni bir panel yaptım. Üzerinden geçecek boru yeri ve ön paneldeki 140'lık monsta radyatörden de anakart bölmesine hava akışı sağlamak için gerekli delik ve kesim işlemleri yapıldı. Tabi bu panelin sağlam şekilde oturması için bir yerlere sabitlenmesi gerekiyordu. Bunun için de gerekli çözümü üretebildim.
       
          

     
    Kasa, Radyatör, Kapama Paneli Boya İşleri; Hem önceki kullanımdan kaynaklı hem de bir sürü parçanın devamlı kasa üzerinde denenmesi, yerinin belirlenmesi için sökülüp takılması haliyle kasanın, radyatörlerin vs boyasının yıpranmasına neden oldu. Bu nedenle hem bu yıpranmış yerler hem de yeni parçaların boyama işleri yapıldı.
          



       
       

     
    Yeni Aydınlatmalı Zemin; Hemen yukarıdaki fotoda göreceğiniz üzere önceki revizyonlarda Anakart bölümünü kasanın alt katından ayıran zeminde 3 katman pleksiden oluşan bir aydınlatmalı zemin yapmıştım. Önceki 5.25 yuvalarını kapatan parça açılı olduğu için bu zemin açılı şekildeydi. Yeni parça ile bu aydınlatmalı zemini de yeniden yaptım. Yaptım derken açıkçası bu sefer çok fazla da zamanım olmadığından gidip pleksi işleri yapan bir yerde ölçüleri verip lazer ile kesim yaptırdım. Eee işin içine lazer kesim girince de artık kasaya imzamızı atmanın zamanı da gelmişti.




     
    Sistemin Güç İhtiyacını karşılayacak olan yeni psu'muz Enermax MaxTytan 1050W; Yıllardır Enermax dışında başka bir psu kullanmıyorum. Önceki sistemde yine Enermax'ın Revolution+ 1050 watt'lık bir güç kaynağını kullanıyordum. Kendisi 10. yaşını çoktan doldurmuş olmasına rağmen bana şimdiye kadar en ufak bir sıkıntı çıkarmadı. Ancak benim aldığım dönemde full moduler bir güç kaynağı yoktu. Dolsayısıyla bu psu'da sata, molex, ekstra pci-exp. kanalları için modüler bir kullanım sunsa da, ana bileşenler için 24 pin anakart, 2x8 pinlik cpu ve 2 x 6+2 pinlik pci-express kabloları malesef modüler değildi. Bu da hem montaj sırasında çok büyük zorluk çıkarıyor hem de yaptığım kablo düzenlemesini bozan başlıca faktör oluyordu. Bu yüzden yaşının da ilerlemiş olmasını bahane ederek Enermax'ın en güncel ve kutu içeriği zengin olan modeli MaxTytan serisi bir güç kaynağı alarak psu terfisi de yapmış oldum. Güç kaynağının tüm kablolarının kendinden kaliteli şekilde sarılı olarak gelmesi de çok büyük bir artı oldu tercih için.

       
       
    Kasa Tavanı için Yeni Fan Izgarası ve Akrilik Cam ile kapağın tamamlanması;
       
     
    Ve Nihayet... Tüm Sistem Bileşenleri ve Sıvı Soğutma Elemanlarının Montajına geçildi;
          
          


        
           

       
     
    Tataaaaa! Karşınızda 5. revizyonunu tamamlamış ProZ;
       
       
      
       

       



       
     
    Evet paylaşımlarım bu kadar. Oldukça zahmetli ve zaman alıcı bir süreç oldu. Ama şu ana kadar yaptığım en iyi düzenleme kesinlikle bu oldu. Aydınlatma işine çok eğilemedim. Corsair icue için önceki sistemde hazırladığım profillerim uçtu. O yüzden fotolardaki aydınlatmalar biraz rastgele oldu. Şuan içinde sedece saf su var, birkaç gün bu şekilde devriadaim yaptıracam. Tüm radyatör, bloklar vs montajdan önce sıcak su ve bulaşık deterjanı ile temizlendi ama yine de sıvı soğutma elemanlarının içinde önceki renkli sıvılardan kalma tortu vs falan hâlâ kalmışsa iyice temizlensin istiyorum. Birkaç gün sonra yeni renkli sıvıları koyacağım. Sistemin performansı hakkında konuşmaya pek gerek yok açıkçası. Custom sıvı soğutmanın avantajını sonuna kadar yaşatıyor. 9900k tüm çekirdekler 5 ghz için çok ama çok yeterli. Çok fazla bios içine girmedim henüz. İlk denemelerimde 5 ghz için işlemci yük altında 77 derecelerde falan geziniyordu. Ama çok detaylı stress testlere, benchmark işlerine girmedim henüz. Aşamaları detaylıca vermeye çalıştım, o yüzden biraz yoğun fotoğraf oldu kusura bakmayın. Umarım beğenirsiniz. Sağlıcakla kalın