ZvAnA

Sırf o yüzden hyperx de aldım ben ama indirimdeydi aldığımda 400 liraydı. Sen bence Steelseries’i al şuan. O hyperx ya itopya’da, ya incehesap’da ya da amazon’da indirime girer tekrar. Steelseries‘in fiyat iyi PBT için. Onu direkt alabilirsin.

+ kısımları uyumlu ise benim için sorun yok o zaman. Ama ABS almam artık. Bu durumda steelseries tek seçenek. Uymayan tuş olursa orjinalini ya da yedektekileri kullanırım. Eyvallah sağol abicim.

 
 
silahların sustuğu, düşüncelerin kır çiçekleri gibi açtığı günleri göreceklere ne mutlu...
Kargoya verildi Nisan ortasında vuruyorum kırbacı.

 

10 gün olmuş yazalı, o arada geldi benim araç, 2 tane sipariş edip birini almayan bir firma sayesinde 3 ayı bulan macera bitti. Toyota Hilux 4 çeker aldım, bugün Düzce-İstanbul arası aracı getirmek için kullandım, sürüşü vs. çok rahat geldi açıkçası. İçi ve aksesuarlarıyla binek araç kıvamına getirmişler aracı zaten. Devalüasyon öncesi işimi çözebilmek çok iyi oldu açıkçası

Gençler bugün amfi elime geçince biraz test edebildim. Daha gitarı direk bağlayamama rağmen alete aşık oldum. Mikrofon performansı gayet yeterli ve FB normal kullanımda yok. Ses abartılıp amfinin dibine mikrofonla girilirse biraz yapabiliyor. Ama amfi 1,5-2m uzaktayken hiç olmuyor. Zaten geri beslemeyi engellemek için üzerinde phase/normal switch'i de var. Ama onu aktive etmem bile gerekmedi ev ortamında. Yani kayıt dışında kulaklık kullanmak için bir neden göremiyorum şuan. Tam aradığım şey buydu zaten.
Amfinin teknik özelliklerinde prizden çalışırken 80 watt, batarya ile kullanırken 40 watt gücünde olduğu belirtilmiş. Biraz prizle kullandıktan sonra daha çok batarya kullanımında test ettim. Sesin şiddeti ne kadar düşecek diye. Açıkçası ev için oldukça yüksek ki bir tane dinamik mikrofon ile gitar sesini yeterince yükseltti. Acayip tatmin oldum. Şuan dört gözle klasik gitarım için aldığım pickup'ın Almanya'dan gelmesini bekliyorum ve electro akustik gitar almak için fena sabırsızım.
Daha önce mikrofonla kaydettiğim gitar tracklerini pc'den, telefondan Bt ile gönderip üzerine canlı canlı vokal yapabilmek çok güzel oldu. Amfinin hem bataryalı olması hem de BT özelliğinin olması açıkçası beni kablosuz mikrofon ve enstrüman sinyalini ileten cihazlara da yönlendirmeye başladı. Bu tip cihazlar da olsa tamamen kablosuz olacak alet. Büyük rahatlık olabilir.
Üzerinde 6,5" speaker'ın yanında bir de 1" tweeter olması amfiye çok şey katmış. BT ile spotify'dan çaldığım şarkılar kulağa beklemediğim kadar kaliteli ve canlı gelince epey şaşırdım. Stereo değil sonuçta alet. Ama resmen bir raf hoparlörü performansı veriyor.
Aplikasyon kısmına gelince; tabi sadece mic/inst. combo girişi olan 2. kanalı test edebildim. Bu kanalda Bass/Mid/Treble dışında sadece chorus ve reverb efektleri yönetilebiliyor. Reverb fena değil ama chorus pek tatmin etmedi. Ya da düzgün ayar yapamadım bilemiyorum acemisiyim aletin henüz. Telefondan değerlerle oynayıp elde edilen ses efekti kaydedilip o şekilde kullanılabiliyor.  Yine mikrofonun aldığı seslerle bu kanaldan da loop yapılabiliyor. Yanında gelen Pedalı takmadım henüz, o yüzden loop olayını deneyimleyemedim. Arka plan için 10 adet hazır drumlar var. Pop, Latin, Rumba, Reggea, Funk vs.. Yer yer uygun ritmli şarkılarda kullanılabilir.  Ama açıkçası asıl merak ettiğim pahalı, nam salmış gitarların piezo pickuplarının simüle eden IR presetler sadece 1. kanalda kullanılabiliyor. Haliyle direk gitar bağlayamadığım için kullanamıyorum şuan onları.
Sonuç olarak Marshall, Fender, Fishman, Roland vs gibi çok daha bilinen markaların ürünleri varken gidip NUX amfisi almak konusunda başta biraz tereddütlüydüm. Ömrü konusunda birşey diyemem zaman gösterecek ama özellik ve performans konusunda epey tatmin oldum.

Ses kartını da aldıktan sonra DAW yazılımı olarak da Ableton Live'i bana en uygun kayıt ve mix programı olarak gördüm. Zaten ses kartıyla da Lite sürümü ile birlikte geliyor. İşin içine daldıkça, yazılım üzerinde vakit geçirdikçe hergün birşey öğreniyorum ve iyice keyifli işler de ortaya çıkmaya başladı. Plug-in' ler ve bilgisayar klavyesi yardımıyla drum yazmak, piano, bas gitar vs diğer enstrümanlarla altyapı yapmak çok keyifliymiş. Öyle ki sanırım electro akustik bir gitardan önce bir sonraki alacağım şey 49 ya da 61 tuşlu bir midi klavye olacak. Bilgisayar klavyesiyle bir yere kadar çünkü. Ama şu ana kadar da fena işler ortaya çıkmadı. İşin içine girdikçe keşke bir 10-15 sene önce uğraşmaya başlasaymışım bu işlere diyorum. 
Şu ana kadar yaptığım mix'lerde en büyük sorun hep kulaklıkta neredeyse stüdyo kalitesinde bir kayıt dinlerken, atıyorum odamdaki z5500'de aynı kaydı dinlediğimde o kalitede sesleri duyamamam. Z5500'den zaten ne bekliyorsun diyebilirsiniz ama kaliteden kastım, kanallardaki bazı enstrümanların veya vokalin çok öne çıkması ya da geri planda kalması. Başka sahip olduğum oldukça kaliteli focal ve Q-Acoustics hopörlerde de aynı kaydı dinlediğimde sesler tabiki daha kaliteli gelmesine karşın bu dengesizliği yine hissediyorum. bunun sebebi sanırım daha mastering olayını becerememem  ve mix yaparken referans bir monitör kullanmamam. Ufukta bir de referans monitör satın alınacak gibi görünüyor.

Ses kartını da aldıktan sonra DAW yazılımı olarak da Ableton Live'i bana en uygun kayıt ve mix programı olarak gördüm. Zaten ses kartıyla da Lite sürümü ile birlikte geliyor. İşin içine daldıkça, yazılım üzerinde vakit geçirdikçe hergün birşey öğreniyorum ve iyice keyifli işler de ortaya çıkmaya başladı. Plug-in' ler ve bilgisayar klavyesi yardımıyla drum yazmak, piano, bas gitar vs diğer enstrümanlarla altyapı yapmak çok keyifliymiş. Öyle ki sanırım electro akustik bir gitardan önce bir sonraki alacağım şey 49 ya da 61 tuşlu bir midi klavye olacak. Bilgisayar klavyesiyle bir yere kadar çünkü. Ama şu ana kadar da fena işler ortaya çıkmadı. İşin içine girdikçe keşke bir 10-15 sene önce uğraşmaya başlasaymışım bu işlere diyorum. 
Şu ana kadar yaptığım mix'lerde en büyük sorun hep kulaklıkta neredeyse stüdyo kalitesinde bir kayıt dinlerken, atıyorum odamdaki z5500'de aynı kaydı dinlediğimde o kalitede sesleri duyamamam. Z5500'den zaten ne bekliyorsun diyebilirsiniz ama kaliteden kastım, kanallardaki bazı enstrümanların veya vokalin çok öne çıkması ya da geri planda kalması. Başka sahip olduğum oldukça kaliteli focal ve Q-Acoustics hopörlerde de aynı kaydı dinlediğimde sesler tabiki daha kaliteli gelmesine karşın bu dengesizliği yine hissediyorum. bunun sebebi sanırım daha mastering olayını becerememem  ve mix yaparken referans bir monitör kullanmamam. Ufukta bir de referans monitör satın alınacak gibi görünüyor.

Bir MD'yi daha hayata döndürdük
Cihazın modeli Sony MZ-R55. Bozuk olduğu söylenerek uygun fiyata satın aldım. Cihaz geldiğinde, üzerinde kesif bir rutubet kokusu vardı. Sıvı teması olduğundan şüphelenmiştim ancak kasayı açtığımda devre kartında ve lens mekanizmasında herhangi bir korozyon, paslanma olmadığını gördüm. Sadece bu cihazların kronik sorunu olan, pil yuvasındaki metal bağlantılarda pil akması sonucu korozyon mevcuttu. Beyaz sirke ve izopropil alkolle bu korozyonu temizledim. Devre kartının temizliğini IPA ile, lensin temizliğini de lens temizleme sıvısı ile yaptım. Lens mekanizmasının raylarını ve dişlilerini sıvı gres ile yağladım. Kasayı güzelce sabunlu su ile temizleyip cihazı topladıktan sonra 3V DC adaptörle ilk startı verdik ve cihaz çalıştı  Daha sonra gumstick pille denedim, o şekilde de sorunsuz çalışıyor. Lens mekanizması çok iyi durumda; MD okuma-yazma sorunsuz.

Evet arabanın işlerine devam ediyorum. Daha önceki mesajlarımda belirttiğim gibi kimya şirketimiz varken bir ara taşıdığım hidroklorik asit bidonlarından bir şekilde buharı sızmış ve arabanın bagajında yer yer pas yapmıştı. Kaporta aksamında genel olarak birşey olmasa da arka speakerlar ve stepne krikosu inanılmaz paslanmıştı. Pas sökücü bir kimyasalla onlara giriştim geçen hafta. Bagajın durumu bir süredir şu halde;

  
Speakerların bu arka yüzeyleri ve kriko inanılmaz paslıydı. Yukarıdaki speakerın fotosu pas sökücü ile bir kısmı temizlendikten sonra çekildi. Krikonun paslı fotosunu çekmemişim. O da aynen o şekildeydi. Ama onu bir güzel pastan arındırdım ve üzerine bir de metal boyası atınca mis gibi oldu.

Evet kriko bu kadar iyi olunca speakerları da halledeyim dedim. Ama benim Sonata'nın arka hoparlörlerini sökmek deveye hendek atlatmakla aynı şey. Arka koltukları koltuk yan dayamalarını sökmeden arka cam altı deck'i kaldıramıyor ve hoparlörlere erişilemiyor. Bunu gözüm yemediği için hoparlörlerin paslanmış metal kısımlarına bagajdan fısfısla pas sökücüyü sıkmak durumunda kaldım. Sonra da metal tel ile çitileye çitileye temizlemeye çalıştım. Bir gün ilk uygulamamı yaptım. Yorulunca ertesi güne bıraktım işi. İkinci gün biraz daha fısıfısladım. Bir ara o kadar hafif değmesine rağmen parmağım hoparlör konisine değdi ve değer değmez koni anında yırtıldı. Pasları halledelim derken tam olarak hallettik speakerları.  
Meğer fısfısla hoparlör konisini çürütmüşüz. Speakerlar o kadar paslı olmasına rağmen aslında gayet de güzel çalışıyorlar ve iyi de performans veriyorlardı. Hoaparlörleri mahvettikten sonra işin başında göze alamayıp sökmediğim şeyleri mecburen sökmek durumunda kaldık. Koltukların kıç kısımlarını, yan omuz desteklerini söktüm, cam altı deck'i yerinden çıkarabildim ve sonunda speakerları da sökebildim.



Arabayı bu duruma getirirken bir yandan da Focal RCX-690 yeni hoparlörün siparişimi verdim. Onlar gelene kadar bagajın diğer taraflarını elden geçirmeye başladım.
Bagajın yedek lastik konulan kısmı ve tabanı epey yıpranmıştı. İlk paylaştığım fotolarda görüldüğü gibi hem boyanın zedelendiği yerler hem de pas tozları vs pis bir görüntü oluşturuyordu. Bu bölümü plastidip gibi bir sprey boya ile boyamayı uygun gördüm. Böylece istediğim zaman söküp atabilirim, orjinal boyasına da herhangi bir zarar vermemiş olurum diye düşündüm.
Bagajı önce güzelce yeni yaptığım köpük makinasıyla bir güzel yıkayıp, kaba pisliğini aldım. Güzelce her yerini sildim. Sonra bagaj döşemelerine ve aracın dış yüzeyine rüzgarla vs gelebilecek boya tozlarını engellemek için maskeleme işlemine başladım.

Benim arabamın orjinal rengi olan sedefli beyaz(Pearl White) için iki adet plastidip mat beyaz ve bir adet Pearl effect spreyi almıştım.

Boyanın tamamı için 4 kat mat beyaz ve 2 kat da pearl effect uygulanması gerekiyor. Ancak 2 kat pearl effect için bir kutu yeterli olurken 4 kat beyaz için bir tane daha mat beyaz sprey boya alsaymışım iyi olurmuş. 4 katı yine attım ama bazı yerler tam da istediğim gibi kapanmadı. Ama işin sonunda en azından eskisine nazaran çok daha iyi ve temiz bir görüntüye kavuştum.

 bu işi de hallettikten sonra yeni hoparlörlerimiz de geldi ve bir sonraki gün onların montajına geçtim. Onun aşamalarını da bir sonraki mesajda paylaşırım artık.

Gitar çalmaya başlayalı yaklaşık bir sene oldu. Artık, gitar ve vokallerimi pc'de DAW programları aracılığıyla düzgün bir şekilde kayıt etmek, altyapı oluşturmak ve miks işlemleri yapmak istiyorum. Çok önceden beri teee creative xi-fi elite pro zamanlarından beri amatörce pc'ye kayıt yaparım. Şuana kadar eldeki hem dahili hem harici ses kartlarım ve mixerlerim ile amatörce kayıt alıyordum. Lakin artık stüdyo kalitesinde olmasa da daha iyi kayıtlar almak istediğimden ve artık işin içinde enstrüman kaydı da olduğundan epeydir ev stüdyosu giriş seviyesi harici ses kartlarını takip ediyorum. Dün en sonunda kararımı verip Universal Audio'nun bu segmentteki ilk ürünlerinden Volt serisinin dahili vintage preamp ve compresorlü 276'sını satın aldım ve bugün elime ulaştı.


 https://compel.com.tr/ses-kartlari/1167-universal-audio-volt-276-0819937003219.html
Universal Audio'nun stüdyolarda kullanılan  meşhur UA610 tube preamplifikatörden alınan Vintage Mic Preamp'i ve klasik 1176'sını temel alan analog compressor devresinin direk üzerinde olması bir avantaj. Canlı bir akışta bile sanki DAW'da sese müdahele edilmiş ve compressor eklenmiş bir ses alınabiliyor. Ayrıca kartın yanında gelen yazılımlar da seçimimde etkili oldu. Diğer firmaların verdiklerinden çok daha anlamlı geldi bana. Özellikle UJAM'ın virtual drummer, virtual basis ve Celemony'nin Melodyne pluginleri benim çok işimi görecek pluginler. 

Gitar çalmaya başlayalı yaklaşık bir sene oldu. Artık, gitar ve vokallerimi pc'de DAW programları aracılığıyla düzgün bir şekilde kayıt etmek, altyapı oluşturmak ve miks işlemleri yapmak istiyorum. Çok önceden beri teee creative xi-fi elite pro zamanlarından beri amatörce pc'ye kayıt yaparım. Şuana kadar eldeki hem dahili hem harici ses kartlarım ve mixerlerim ile amatörce kayıt alıyordum. Lakin artık stüdyo kalitesinde olmasa da daha iyi kayıtlar almak istediğimden ve artık işin içinde enstrüman kaydı da olduğundan epeydir ev stüdyosu giriş seviyesi harici ses kartlarını takip ediyorum. Dün en sonunda kararımı verip Universal Audio'nun bu segmentteki ilk ürünlerinden Volt serisinin dahili vintage preamp ve compresorlü 276'sını satın aldım ve bugün elime ulaştı.


 https://compel.com.tr/ses-kartlari/1167-universal-audio-volt-276-0819937003219.html
Universal Audio'nun stüdyolarda kullanılan  meşhur UA610 tube preamplifikatörden alınan Vintage Mic Preamp'i ve klasik 1176'sını temel alan analog compressor devresinin direk üzerinde olması bir avantaj. Canlı bir akışta bile sanki DAW'da sese müdahele edilmiş ve compressor eklenmiş bir ses alınabiliyor. Ayrıca kartın yanında gelen yazılımlar da seçimimde etkili oldu. Diğer firmaların verdiklerinden çok daha anlamlı geldi bana. Özellikle UJAM'ın virtual drummer, virtual basis ve Celemony'nin Melodyne pluginleri benim çok işimi görecek pluginler. 

Gitar çalmaya başlayalı yaklaşık bir sene oldu. Artık, gitar ve vokallerimi pc'de DAW programları aracılığıyla düzgün bir şekilde kayıt etmek, altyapı oluşturmak ve miks işlemleri yapmak istiyorum. Çok önceden beri teee creative xi-fi elite pro zamanlarından beri amatörce pc'ye kayıt yaparım. Şuana kadar eldeki hem dahili hem harici ses kartlarım ve mixerlerim ile amatörce kayıt alıyordum. Lakin artık stüdyo kalitesinde olmasa da daha iyi kayıtlar almak istediğimden ve artık işin içinde enstrüman kaydı da olduğundan epeydir ev stüdyosu giriş seviyesi harici ses kartlarını takip ediyorum. Dün en sonunda kararımı verip Universal Audio'nun bu segmentteki ilk ürünlerinden Volt serisinin dahili vintage preamp ve compresorlü 276'sını satın aldım ve bugün elime ulaştı.


 https://compel.com.tr/ses-kartlari/1167-universal-audio-volt-276-0819937003219.html
Universal Audio'nun stüdyolarda kullanılan  meşhur UA610 tube preamplifikatörden alınan Vintage Mic Preamp'i ve klasik 1176'sını temel alan analog compressor devresinin direk üzerinde olması bir avantaj. Canlı bir akışta bile sanki DAW'da sese müdahele edilmiş ve compressor eklenmiş bir ses alınabiliyor. Ayrıca kartın yanında gelen yazılımlar da seçimimde etkili oldu. Diğer firmaların verdiklerinden çok daha anlamlı geldi bana. Özellikle UJAM'ın virtual drummer, virtual basis ve Celemony'nin Melodyne pluginleri benim çok işimi görecek pluginler. 

Gitar çalmaya başlayalı yaklaşık bir sene oldu. Artık, gitar ve vokallerimi pc'de DAW programları aracılığıyla düzgün bir şekilde kayıt etmek, altyapı oluşturmak ve miks işlemleri yapmak istiyorum. Çok önceden beri teee creative xi-fi elite pro zamanlarından beri amatörce pc'ye kayıt yaparım. Şuana kadar eldeki hem dahili hem harici ses kartlarım ve mixerlerim ile amatörce kayıt alıyordum. Lakin artık stüdyo kalitesinde olmasa da daha iyi kayıtlar almak istediğimden ve artık işin içinde enstrüman kaydı da olduğundan epeydir ev stüdyosu giriş seviyesi harici ses kartlarını takip ediyorum. Dün en sonunda kararımı verip Universal Audio'nun bu segmentteki ilk ürünlerinden Volt serisinin dahili vintage preamp ve compresorlü 276'sını satın aldım ve bugün elime ulaştı.


 https://compel.com.tr/ses-kartlari/1167-universal-audio-volt-276-0819937003219.html
Universal Audio'nun stüdyolarda kullanılan  meşhur UA610 tube preamplifikatörden alınan Vintage Mic Preamp'i ve klasik 1176'sını temel alan analog compressor devresinin direk üzerinde olması bir avantaj. Canlı bir akışta bile sanki DAW'da sese müdahele edilmiş ve compressor eklenmiş bir ses alınabiliyor. Ayrıca kartın yanında gelen yazılımlar da seçimimde etkili oldu. Diğer firmaların verdiklerinden çok daha anlamlı geldi bana. Özellikle UJAM'ın virtual drummer, virtual basis ve Celemony'nin Melodyne pluginleri benim çok işimi görecek pluginler. 

valla kusura bakmayın bu millete müstehak. Bir arabaya min. 10 sene binilir. Her sene araba yenileme derdine düşenler, bu bayilerin kapısında yatıp kalkıyorsa sonucu da bu olur. ALMAYACAKSIN ARKADAŞ ! 
 

valla kusura bakmayın bu millete müstehak. Bir arabaya min. 10 sene binilir. Her sene araba yenileme derdine düşenler, bu bayilerin kapısında yatıp kalkıyorsa sonucu da bu olur. ALMAYACAKSIN ARKADAŞ ! 
 

Bu arada Nvidia belli ki hilecilere yönelik birşeylerin üzerinde çalışıyor. Ne olduğunu bilmiyorum ama bana gelen son nvidia anketi hileciler ve rekabetçi oyunlar ile ilgiliydi. Rekabetçi oyunlardaki hileye bakışınızı soran sorular mevcuttu. Ama asıl dikkatimi çeken şey "Hilesiz bir deneyim için para verir misiniz" ve "ayda ne kadar verirsiniz" şeklindeki sorulardı. Eğer bu yönde ücretsiz bir adım atarlarsa takdir ederim kendilerini. Ancak umarım bu beklentim "Geforce NOW ile oynarsan hilecisiz oynarsın" gibi birşeye çıkmaz.

Quake3 zamaninda da pilotlar testlerde saniyenin 1/200’unu gorebiliyor deniyordu. 
OLED’in pixel hizi haric tam ideal o zaman bu yaklasim:
https://youtu.be/mcglbQZQuqE
Ustunu gormek zor denen 240hz’i GPU’nun yetecegi cozunurlukte veriyor. Bu oyunda/uygulamada hiz degil detay seviyesi onemli dediginde 4K’yi 120hz veriyor. Nefesi yetmezse VRR usulu Gsync. Resim kalitesi de tam.
Masaustune boyle isler getirmeyen monitor tasarimcilarinin… 
Yaptiklarinda da bir tur pahali diye kufrederim.
Dual-mode yerine 4K 240hz VRR OLED alan da performans gerektiginde 1080p ic cozunurlukle konuyu GPU’ya birakir.
OLED’de boyle dual-mode olacagini sanmiyorum, pixel’ler ayri sonucta. Pixel density duser. Gerci OLED’de 1 pixele gitmesi gereken rengi niye 4 pixele verip 1080p’yi native gibi gosteremediklerini anlamiyorum. Oluyor da 4K OLED’de kimse 1080p oynamaz diye incelemesini mi yapmiyorlar, bilmiyorum. Fiyatlari yuksek diye cok da arastirmadim.
microLED yayginlastikca ya bu OLED’ler, ya miniLED’ler bize de iner.
Seneye Apple Watch pahali modelde microLED bekleniyor. Uretimi Amerika’ya tasimak da planlarda. Ufak ekran, microLED uretimini denemek icin ideal.
iPhone’lara, iPad’lere, Mac’lere yuruyup sonrasinda laptoplarda gorulup en son masaustune gelmesi vakit alir.
TV’lerde var ama pahali. “Alirim” diyen zengine konsept urunu satip hem marka prestiji, hem kazanc, hem uretim deneyimi.
Bunlar gelinceye kadar pixel gecisinde en iyisi OLED. Image retention endisesi olmadan en iyi goruntu kalitesi miniLED. Ikisinde de QD oluyor.
miniLED TV’lerin fiyat/performanslari da yukseliyor. Monitorlerde de cok pahalidan pahaliya gecis yapiyor gibi.
Apple cok kufur yiyor ama onlar basi cekene kadar PC’de eski modeli yuksek fiyata kaktiriyorlar.
microLED’in bize inmesi vakit alacak olsa da bu QD miniLED’ler ve OLED’lerin alinacak fiyata gelmesini saglamasi acisindan ilginc.
TV yapan adam “bu quantum’lu” diye satacagi pahali model olmadan 4K’yi sana uygun fiyata vermiyor. MicroLED’ler yayginlassin, mutfaga da OLED koyulur 
4K 120hz uygun fiyat olsun, daha iyi. Kendimi biliyorum, 240hz’in farkini gorebilsem bile oyunun goruntu kalitesini arttirmayi tercih ederim. Gozume kestirdigim bu, 4K 240hz OLED’ler gibi ust modelleri cikarsa bunlar ucuzlar. Yeterince fiyat farki olursa 120 alir gecerim. Aramizda espri olsun diye bir defa “ya onu goz gormez zaten” yazarim ama  Fiyat farki az olursa olmusken tam olsun diye gozum 240’e kayar belki. Ya da o gun 120’e de butce yoksa 240 bekliyorum derim 
(Poor man's decision tree)

Herhangi bir 240hz bir monitör ile bir tecrübem olmadı şuana kadar. Ancak ilk çıkan 120hz LCD ekranlardan beri 120hz ve üzeri monitör kullanan biri olarak diyeceğim en azından 120hz'in aşağısına düşülmemesi. 240Hz için de şunu söyleyebilirim. Bence 240hz ideal max tazeleme hızı. 1000 fps'lik kamera ile çekimde bile 240hz'de oynatılan görüntü akıcılığını koruyor. 120hz ise takıla takıla gidiyor. Dolayısı ile 60hz ile 120hz arasındaki farkedilen bariz fark olmasa bile en azından yan yana iki görüntüyü görmeden algılayamadığımız ama reflexlerimizi etkileyebilecek bir bir beyin farkındalığı olduğunu düşünüyorum. Bunu düşünmemin nedeni de herhangi bir bilimsel deney ya da çalışma değil, zamanında kullandığımız aktif 3d gözlükler. Gözlük camına baktığınızda gözlüğün kararıp açıldığını görmüyorsunuz, ancak o gözlüğü kullandığınızda 3d etkisini yaşıyorsunuz. Bu nedenle göz algılayamıyor o yüzden gereksiz gibi bir varsayıma katılmıyorum.
240hz üstünün ise hiç bir anlamı olmadığını düşünüyorum.

Valla Razer yapinca ben de niye herkes bunu yapmadi diye dusundum. Onlar yapana kadar olmamasi acayip aslinda (zira kol gibi fiyatlari var, bunu mu yapamiyorlar). Ben kelimeyi biraz anlami disinda kullandim, a-acayipsin gibi. Illa native isteyen icin veya monitorun 4K'da cikabildiginden yuksek hiz isteyenler icin integer scaling veya DLSS'den ote bir cozum.

@T800 Ben de şahsen yeni alacağım karttan 4090 performansı görmeyeceksem 3080'i değiştirmem. O performansı da en pahalı kartta verdikleri için almam. 5xxx beklerim gerekirse 6xxx beklerim.
4070Ti' yi de biradere GTX 1080'i artık değiştirmek zorunda olduğu için aldık. Adam hem oyun oynuyor hem de işi 3d animasyon, grafik. Nvidia'da CUDA varken AMD'yi kasasına sokmayı düşünmez bile. Boyut olarak da 4090-4080 gibi devasa değil. O yüzden şuan ihtiyacı olan, elinde 3 nesil öncesi veya daha eski kart olan için bence gayet mantıklı bir kart. Fiyat olayını istediğimiz kadar tartışalım. Ortada bir realite var. Kartlar bu fiyatlara satılıyor ve bekledikçe daha da ucuzlamayacak. 

Yeni oled alacaklar bence heatsinkli modelleri düşünsünler. Çünkü gün geçtikçe oledlerin parlaklığı arttıkça o parlaklığı verebilmesi ve panel sağlığı için heatsink olmazsa olmaz. Mesela QD Oled ile Samsung parlaklığı ile ön plana çıktı ama LG, Sony ve philipsteki gibi bir hetasink çözümü olmadığından şimdi forumlar kullanıcıların attığı mesajlarla ağlama duvarına döndü. ABL devamlı devreye girip kısıyor parlaklığı ve iptal de edemiyorlar. O yüzden C2-C3 yerine LG tarafında G serisi tercih edilmeli bence. Bu arada ben Philips Oled 907'den çok memnunum. Heatsinkli olmasının da artısıyla açıkçası benim için gayet yeterli bir parlaklık da sunuyor. 
Bu yıl yeni oled teknolojileriyle 2000 nitlik parlaklıkları konuşurken bir yandan da 4000 nite kadar parlaklık vadeden microledlerler de çok konuşulacak. Maliyetlerin düşmesi için çok daha fazla süre beklemek gerekecek ama merakla takip ediyorum.

kaporta boya işi biraz uzun sürdü, detaylarına fazla girmeyeceğim ama mükemmel çıkarmak için elden gelen her şey yapıldı. bütün çizgiler düzeltildi & yerine getirildi, tüm çürükler paslar vs halledildi. fabrikasyon kusursuzluğa getirildikten sonra boyandı. son hali bu  toplamam 1 sene sürer heralde bunu, dertsiz başıma dert resmen...

Bir süredir pc'yi yeni oled tv'ye bağlamak için 10m'lik HDMI 2.1 fiber kablo bekliyordum. O gelince pc'yi direk tv'ye bağlayıp denemelerimi yaptım. Ekran kartım nvidia RTX 3080 olduğundan 4k-60hz, 4k-120hz ve GSYNC özelliklerini gayet güzel kullanabildim ve kayıpsız ses formatlarının tv üzerinden av receiver'a aktarımı ile ilgili konuyu netleştirmiş oldum.
Son model tv'lerde bile tv eARC desteklese bile tv'ye usb üzerinden takacağınız bir hdd ya da tv'deki herhangi bir uygulamadan oynatacağınız ya da Disney+ vb stream servislerinden izleyeceğiniz film ve dizilerden kayıpsız ses formatları Dolby True Hd, TrueHD üzerinden Dolby Atmos, DTS HD, DTS HD Master, DTS X gibi formatları oynatma şansımız yok. Bunların yerine yine sıkıştırılmış ses formatlarını duyuyoruz.
Ancak TV'ye oyun konsolu, blu-ray player veya pc bağlantısı yapıldığında; TV'nin eARC özelliği üzerinden ses sistemine bahsettiğim kayıpsız formatların hepsini aktarıp gerçek kayıpsız sesleri duyabiliyoruz. Yani tv'deki eARC sadece bu senoryada kayıpsız ses iletimini sağlıyor.
907 gibi eARC destekli son model bir tv'ye sahip olup, benim gibi eARC desteği olamayan ama kaliteli bir ses sistemine sahipseniz ve bluray-oyun konsolu-pc bağlantısı yaptığınızda ses sisteminizi düzgün şekilde kullanabilmeniz için tek seçeneğiniz HDMI 2.1 Audio Extractor gibi bir cihaz ve 2 adet gerçek HDMI 2.1 standartlarını karşılayan kablolar kullanmak.
Ben şu cihaz ve kablolar ile sorunumu çözdüm;
Feintech HDMI 2.1 eARC Audio Extractor;

https://www.amazon.com.tr/FeinTech-VAX01202-Extractor-Fernseher-AV-Receiver/dp/B08TX473Z8
1 adet 2 metre Paugge Ultra Sertifikalı Hdmi 2.1 Kablo;

https://www.amazon.com.tr/Paugge-Hdmi-2-1-Kablo-Sertifikalı/dp/B082ZMMGW5/ref=sr_1_3?__mk_tr_TR=ÅMÅŽÕÑ&tag=web-desktop-forum-21&ie=UTF8&language=tr_TR
ve bir adet de içerideki odadan pc bağlantısı için 10m'lik Paugge Ultra Sertifikalı AOC Fiber Hdmi 2.1 Kablo;

https://www.amazon.com.tr/dp/B0B3W1DNLN?psc=1&tag=web-desktop-forum-21&ie=UTF8&language=tr_TR
 
Bağlantı şeklim ve HDMI Audio Extractordaki ayarlarım şu şekilde;
Öncelikle PC'yi HDMI 2.1 kablolardan biriyle (sizde oyun konsolu, bluray vs olabilir, ben mesafeden dolayı 10m'lik kablo kullanmak zorunda kaldım) direk TV'nin HDMI 1 portuna takıyoruz. Tv'nin eARC destekli HDMI 2 portundan, HDMI Audio Extractor cihazına HDMI eARC/ARC HDMI Out 1 yazan portuna bağlantı sağlıyoruz. Tabi bu bağlantıda da kesinlikle HDMI 2.1 kablo kullanmanız gerekiyor. HDMI Audio extractor cihazının Audio HDMI Out2 yazan portunu da ses sisteminizin (bende bu AV Receiver oluyor) HDMI inputlarından birine(input, output değil), yani bir HDMI girişine takıyoruz.(eARC/ARC destekli olup olmaması önemli değil). Bu kısımda ucuz bir HDMI 1.4 kablo kullanabilirsiniz. HDMI Audio extractor'de de eARC switch'ini "ON", EDID switch'ini ise "OFF" konumuna getiriyoruz. Son olarak da hem tv'deki EasyLink-ARC ve eARC ve ses sisteminzin yine ARC ve HDMI kontrol ayarlarını aktif ediyoruz. Ben detaylıca yazdım ama kısaca aşağıdaki şekilde bir bağlantımız oluyor.

Bu şekildeki bir bağlantı; artık ses sistemimiz eARC hatta ARC desteklemese bile kayıpsız olarak tüm sesleri, oyun içindeki çok kanallı sesleri düzgün şekilde almamızı sağlıyor. Bağlantımız bu şekilde iken sadece Tv kullanırken yani atıyorum tv'den netflix vb izlerken ya da usb'den bir şey oynatırken de tv direk ses sistemine bağlıymış gibi (sıkıştırılmış formatta) kullanabiliyoruz. Bu kısımda ben de şöyle ufak bir sorun oluyor. Normalde TV'yi ARC olarak av receiver'a direk bağladığımda tv kumandası ile amfim arasında kusursuz bir kontrol sağlanabilirken araya HDMI Audio Extractor girdiğinde tv kumandasından ses sisteminin sesini açıp kapayamıyorum. Anca tv'yi kapattığımda ses sistemi de kapanıyor ya da tv'yi açtığımda ses sistemi de açılıyor özellikleri çalışıyor.
Bunun dışında sadece PC bağlantısı için geçerli bir durumdan da bahsetmek istiyorum;
Eğer TV'yi daha çok pc'ye bağlı şekilde kullanacaksanız, ama tv'yi normal kullandığınızda da ses sadece tv'den gelse de olur diyorsanız sadece iki adet HDMI kablosu kullanarak HDMI Audio Extractor cihazına ihtiyacınız olmadan kullanabilirsiniz. Pc'nizin ekran kartındaki HDMI portlarından birini TV'nizin Hdmi girişine, diğerini de amfinin herhangi bir HDMI girişine(input) bağlantı yaparak görüntüyü direk tv'den alırken, sesi de amfiden alabilirsiniz. Bunun için pc'deki görüntü ayarlarında çoklu monitör seçeneğini aktif edip, ana ekranı tv olarak seçmeniz, ikinci ekran olarak da amfiyi göstermeniz gerek. İkinci ekranınızda "Masaüstünü bu ekrana genişlet" seçeneğini de aktif etmeniz gerekecektir. ikinci ekranı clone olarak kullanmak isterseniz pc çözünürlüğü iki ekranın da desteklediği en yüksek çözünürlüğü ayarlayacaktır. Yani TV 4k diyelim ancak amfiniz 4k desteklemiyor ya da amfi destekliyor kablonuz atıyorum sadece 1080p sinyal taşıyabiliyor. Bu durumda tv'nin çözünürlüğü de otomatik olarak 1080p'ye düşecektir. Bu nedenle "masaüstünü genişlet" seçeneğini kullanıyoruz. Windowsta varsayılan ses cihazı olarak da amfinizi seçtikten sonra HDMI audio Extractor gibi bir cihaza ihtiyacınız olmadan oyun oynarken tüm sesleri amfinizden alacaksınız.
Buraya kadar kendi senaryom üzerinden anlatımlar yaptım. HDMI Audio Extractor ile başka bağlantı seçenekleri ve kullanım senaryoları mevcut. Bunun için onları da şu şekilde veriyorum;
Senaryo 1: Sadece Tv kullanılacak ama ses sisteminde ARC desteği bile yok

 
Senaryo 2: Bluray Player gibi bir cihaz ile ARC desteği olmayan ses sisteminin bağlantısı

 
Son olarak da soundbar kullanıcıları için bir hatırlatmam da şu olacak. Eğer soundbarınızda HDMI input girişi yok ve sadece HDMI ARC(HDMI OUT) portunuz varsa HDMI Audio Extractor maalesef size bir çözüm sunmuyor. Kayıpsız sesleri bu tip soundbarlardan hiç bir şekilde duyma şansınz yok. Ama normal tv kullanımında zaten kayıpsız ses formatlarını oynatma gibi bir durum olmadığı için bu bir sorun değil. Direk arc portu üzerinden zaten soundbarınızı kullanmaya devam edebilirsiniz.

 
Ben bu durum için çok fazla araştırma yapmak ve zaman harcamak durumunda kaldım. O yüzden birgün birilerinin işine yarayabilir düşüncesiyle bu konu burada dursun.
 

Yeni oled alacaklar bence heatsinkli modelleri düşünsünler. Çünkü gün geçtikçe oledlerin parlaklığı arttıkça o parlaklığı verebilmesi ve panel sağlığı için heatsink olmazsa olmaz. Mesela QD Oled ile Samsung parlaklığı ile ön plana çıktı ama LG, Sony ve philipsteki gibi bir hetasink çözümü olmadığından şimdi forumlar kullanıcıların attığı mesajlarla ağlama duvarına döndü. ABL devamlı devreye girip kısıyor parlaklığı ve iptal de edemiyorlar. O yüzden C2-C3 yerine LG tarafında G serisi tercih edilmeli bence. Bu arada ben Philips Oled 907'den çok memnunum. Heatsinkli olmasının da artısıyla açıkçası benim için gayet yeterli bir parlaklık da sunuyor. 
Bu yıl yeni oled teknolojileriyle 2000 nitlik parlaklıkları konuşurken bir yandan da 4000 nite kadar parlaklık vadeden microledlerler de çok konuşulacak. Maliyetlerin düşmesi için çok daha fazla süre beklemek gerekecek ama merakla takip ediyorum.

Sizi kıskandım bende oled aldım. Kuş böcek aslan kaplan videoları izliyorum.