Griffon

Üye
  • Mesaj sayısı

    411
  • Üyelik tarihi

  • Son ziyareti

  • Days Won

    7

Reputation Activity

  1. mamad liked şu konuya bir mesaj by Griffon in Nvidia GeForce 10 Serisi (Pascal)   
    "Yeni başlayan" sayılmam ama düzenlenmiş skala için teşekkürler.
  2. Griffon liked şu konuya bir mesaj by SkyWarrior in Nvidia GeForce 10 Serisi (Pascal)   
    Skalalara hastayım. 1.1 ile 1 arasında %50 fark var hohaha
     
    bence slogan şu olmalı. Graph scale done wrong!!!
  3. Griffon liked şu konuya bir mesaj by mamad in Nvidia GeForce 10 Serisi (Pascal)   
    Yeni başlayanlar için düzenlenmiş tablo:
     

     

  4. Griffon liked şu konuya bir mesaj by mamad in AMD - ARCTIC ISLANDS (RX 400) - POLARIS MİMARİSİ!   
    Eve şuan gelebildim karta dair bir toparlama yapayım:
     
    Kartın performansı net olarak 980/390x seviyesinin altı, 970/390'in azcık üstü. Ancak sitelerin çoğu bu seviyeye erişebilmek için kimsenin iplemediği AotS, dx8 grafikli Hitman gibi oyunları kullanmak durumunda kalmış. Aynı incelemelere bir tane Project Cars ya da ayarları fullenmiş gta5, Tomb Raider atılsa durum eşitleniyor. Ancak birçoğu bunu yapmamış. Hatta bunları yapmayıp üstüne Battlefield gibi önemli oyunları da incelemelerinden çıkarmış. Tabi sonuç da düz 970'e karşı şöyle olmuş:
     
    http://www.hardware.fr/getgraphimg.php?id=349&n=19 (hardware.fr'nin tablolarını forum desteklemiyor)
     
    http://cdn.sweclockers.com/artikel/diagram/11614?key=78eddb7d991632d13f394bbf68352dac (sweclockers'ın tablolarını forum desteklemiyor)
     




     


     
    Ortalamada %5 kadar 970'in önünde. Ama yukarda da söylediğim gibi bunların çoğunda Hitman, AotS gibi oyunların eklenmesi, bazı önemli oyunların çıkarılması, bazılarında ise ayarların düşürülmesi gibi durumlar var. Geçen yıl Fury X de gta5'te dağılmasın diye ultra ayarda test edilmemişti genelde. Benzer durumlar var yine. Mesela gta5'te AA'nın etkisini şöyle göstermişler:
     

     
    Özet olarak performansı 970'le benzer seviyede. Anca Amd'nin sponsor olduğu ya da Amd kartların iyi sonuç verdiği bilinen oyunlarda 980 seviyesine çıkabildiğini görüyoruz. Zira bunun tam tersine 970'in ciddi şekilde gerisine düştüğü sonuçlar da mevcut. Zaten performansta bir dalgalanma olduğu da görülüyor. Bu da ayrı bir tartışma konusu.
     
    Bunun haricinde en başından beri Amd'nin ön plana çıkardığı güç tüketimi durumu yeni nesil bir kart olması itibariyle felaket! Kart bariz maxwell seviyesinde kalmış. Hatta tam olarak Maxwell'i de yakayalamamış!  Teorik olarak hesaplandığında da Pascal'ı yakalaması beklenmiyordu ama bir Pascal-Maxwell arası olur gözüyle bakılıyordu. Özellikle de Amd'nin "biz çok acayip teknoloji kastık, verimlilik 2,8 kat arttı!" laflarından sonra büyük bir ilerleme olacağı beklentisi garip değildi. Ben de böyle bir şey bekliyordum. Ama eldeki sonuç şöyle oldu:
     
    http://www.hardware.fr/getgraphimg.php?id=352&n=1 (hardware.fr'nin tablolarını forum desteklemiyor)
     
    http://www.hardware.fr/getgraphimg.php?id=352&n=2 (hardware.fr'nin tablolarını forum desteklemiyor)
     

     
    Nano'nun gerisinde kalabiliyor olması bence rezalet. Çünkü Nano hbm kullanıyor ve verimlilik için çok uğraşılmış bir model olsa bile sonuçta 28nm. Ve şuan 20nm atlanıp bir sonraki noda geçilmiş durumda. Normalde 20nmde olsak belki biraz daha doğal karşılanabilirdi ama 14nm finfet üretim ile alınan sonuç buysa, Amd için durum çok vahim. İşlemci tarafındaki benzer bir gelişme olmuş ne yazık ki bu.
     
    Tabi esas mesele kartın güç tüketiminde. Onun da bazı örnekleri şöyle:
     
    http://www.hardware.fr/getgraphimg.php?id=351&n=1 (hardware.fr'nin tablolarını forum desteklemiyor)
     



     
    Kart için 150w tbp (tdp değil) dendiğinde, tdp gibi algılayıp "heralde 120-130 watt gibi bir güç tüketir, oc için de biraz boşluk kalır" diyorduk, ama kart garip şekilde 150 wattın üzerine çıkan bir güç tüketim tablosu çiziyor. Tabi bazı incelemelerde de bu durum belirtilmiş. Hatta kartın bazı sorunlara gebe olabileceği tartışılıyor şuan. Ama güç tüketimi konusu bize kendini şuan için ilk olarak hızaşırtma konusunda hissettirmiş görünüyor. Kart doğru düzgün oc olmuyor! Gördüğüm en iyi sonuç şu:
     
    http://www.hardware.fr/getgraphimg.php?id=357&n=1 (hardware.fr'nin tablolarını forum desteklemiyor)
     
    Geneli %10'un altında. Yani oc tarafı berbat durumda. Hatta bazı incelemelerde %5'i bile görmeden sistemin hata verdiğinden bahsedilmiş. Kart belli ki sınıra dayanarak üretilmiş.  Bunu anladığımız bir diğer nokta da kartın sıcaklık durumu. Kart 232mm2 gibi nispeten küçük bir gpu olmasına rağmen ve yeni nesil üretim teknolojilerine göre düşük diyebileceğimiz 1250 mhz gibi bir hızla çalışmasına rağmen oldukça fazla ısınıyor.
     

     
    http://www.hardware.fr/getgraphimg.php?id=354&n=1 (hardware.fr'nin tablolarını forum desteklemiyor)
     
    İşin garibi, kart pek serin olmadığı gibi pek sessiz de değil. Ya kartın/gpunun tasarımı başarısız ya da soğutucu tasarımı başarısız. Cıncık kadar gpunun bu sıcaklık değerleri ile aşağıdaki ses aralığında çalışması garip geldi:
     
    http://cdn.sweclockers.com/artikel/diagram/11607?key=a92b1001ff6c618b42b45a19d2a0e16b (sweclockers'ın tablolarını forum desteklemiyor)
     


     
    Ayrıca hızaşırtma yapmak kartın güç tüketimini ve sıcaklığını da dengesiz şekilde etkiliyor. Aşağıda stok hali ile oclu hali karşılaştırılmış, sonuç pek iyi değil:
     

     
    Oc ile güç tüketimi de şu hale gelmiş:
     

     
    Oc tabi ses tarafını da baya etkilemiş:
     
    http://www.hardware.fr/getgraphimg.php?id=353&n=1 (hardware.fr'nin tablolarını forum desteklemiyor)
     
    Son olarak kartın cf kurulumundaki durumu da şöyle gösterilmiş:
     
      
     
    Ölçeklenmesi iyi olmayan oyunlar çıkarıldığında teorik olarak olması gereken en iyi performansa yaklaşıyor tabi. Ama doğrudan 2. kartın getirisi nedir diye bakıldığında ancak 4k çözünürlükte %50'yi yakalamış görüyor. 2k ve fullhd çözünürlükte 2. kart %50'nin altında getirisi sunmuş. Tabi durum böyle olunca da 480 cf kurulumu 1070'in bile altında kalan bir performans sergilemiş. İşin kötüsü, en iyi şartlarda bile 1080'i tam olarak yakalayamamış. Yani 1070, 380 dolara bulunacak olursa, 480 cf kurulumundan çok daha yüksek bir f/p oranı sunuyor. Gerçi 480'in iki tanesi 480 dolar ettiği için, şuan 450 dolar seviyesinde bile 1070 daha yüksek f/p sunabilmiş görünüyor. 
     

     
    Amd'nin "iki tane alıp cf yapın, 1080'i bile tokatlarsınız" söylemi de böylece yalan oluyor. Üstüne 2 kat civarı güç tüketimi, kartın daha fazla ısınması, klasik ölçeklenme sıkıntısı vs mevzular var. 1070 varken 480 cf'ın da pek bir anlamı kalmıyor yani.
     
    Sonuç olarak elde 970 seviyesi performans veren, ona benzer güç tüketen, pek serin ve sessiz olmayan, aynı zamanda pek oc da olmayan 240 dolarlık bir kart var. Ne yazık ki beklenen kart olmamış. Zira beklediğimiz kart daha çok 980'e yakın, genelde onunla kapışan belki biraz altında kalan bir karttı. Bunun da 8 gb olanı 230 dolar, 4 gb olanı 200 dolar olarak gelecekti. E tabi güç tüketimi tarafında böyle abukluklar, sıcak ve gürültülü çalışma gibi durumlar da beklenmiyordu. Bunlara bağlı olarak oc potansiyelinin de daha iyi olması bekleniyordu. Ama hepsi yalan olmuş görünüyor. Elimizde yalnızca fiyat avantajı bulunuyor ki; o da kendini daha çok 200 dolar olması beklenen 4 gb bellekli modelle gösterecek gibi.
     

     
    Tpu burada 8 gb olan modelin performansını referans alıp 200 dolara göre oranlamış. Bu biraz yanlış olmuş. Çünkü Anandtech'e göre 4 gb bellekli model az da olsa 8 gb bellekli modelin gerisinde kalıyor.
     
      
      
     
    O yüzden yukarda verdiğim f/p tablosunda 4 gb bellekli model biraz daha güçlü gösterilmiş. Ama çok da sorun değil. Sonuçta performans farkı uçuk değil. Tabi 4 gb belleğin yeni nesil oyunlarda sorun çıkarma potansiyeli mevcut ama fullhd için bu bu pek de geçerli değil şuan için. O yüzden benim gibi fullhd çözünürlükte kullacak olanlar 4 gb bellekli modeli alıp mutlu mesut yaşayabilir. Tabi ek güç girişi artırılmış özel tasarım kartları beklemek şart. Stok haliyle tasarım olarak pek iyi durumda olmadığı belli. Hem 2 hafta sonra netleşecek olan 1060'ı da görmek fena olmaz.
  5. Griffon liked şu konuya bir mesaj by T800 in Monitorleri takip ediyoruz...   
    Bu arada ilginç bir bilgi daha paylaşayım, üç adet surround 2560x1080 monitörün piksel sayısı ile tek bir 4K monitörün piksel sayısı aynı adette oluyor.
  6. Griffon liked şu konuya bir mesaj by Ozan Başeski in Nvidia GeForce 10 Serisi (Pascal)   
    Açıkçası 1440p 144 hz monitörde bence aradaki farka değer eğer iyi bir fiyata elinizdeki kartı satıp yine yurtdışından uyguna kart alabiliyorsanız. Yoksa buradaki fiyatlarla hayatta alınmaz. Performans kazancı dışında daha az güç tüketimi ve az ısınması da yine artı yönleri. Bu arada yeni arkadaşımız geldi, taktık sisteme hemen sıcağı sıcağına. Merak ettiğiniz sorular veya yapmamı istediğiniz test vs varsa sorabilirsiniz.
     

  7. MilesTeg liked şu konuya bir mesaj by Griffon in Ucuz oyun avcısı   
    Aha Limbo'nun bedava olması süpermiş, teşekkürler.
    Eve gidince bakayım hemen.
  8. Griffon liked şu konuya bir mesaj by Ozan Başeski in E3 2016   
    Xbox sunumu fena başlamadı ama Scorpio duyurulunca bana göre hüsranla bitti. Daha çıkmasına 1.5 sene olan konsolu neden şimdi duyurup One S satışlarını baltaladı Microsoft bilemiyorum. Şu anda Xbox One almış olanlar zaten One S almayacaklardı ama almamış olanlar bu yeni duyurulan Gears Of War 4, Forza Horizon 3, Halo Wars 2, Sea Of Thieves, We Happy Few, Recore gibi oyunlarla belki de ilk kez bir konsol alacaklar veya ps4'ün yanına One S'i de ekleyeceklerdi. Ancak şu durumda zaten tüm bu oyunları muhtemelen daha iyi şekilde çalıştıracak olan yeni konsol duyurulunca kim neden One S alsın anlamak zor. Oyunlar ve aksesuarlar birbiriyle uyumlu olacak eyvallah ama birincisi Scorpio çok daha güçlü olacak ve gerçek 1080p 60fps desteği verecek çok muhtemel ki (kimbilir belki 4k da 30fps bile oynatır- 4k@60fps dendi sunumda ama inanması zor.), ikinci olarak ortaklık yaptıkları Oculus Rift çok muhtemel ki sadece Scorpio ile çalışacak. Dikkat edilirse o konuyla ilgili yani Oculus'un Xbox One S uyumluluğu ile ilgili tek bir kelime edilmedi konferansta. Tüm bunların ışığında Xbox One S ölü doğdu. 
    Microsoft tüm exclusive oyunlarını PC-Windows 10 platformuna da getirerek iyi mi yaptı kötü mü aslında ikisinden de biraz bence. Kötü yönü herkesin tahmin edebileceği gibi,tüm bu oyunları oynayabilmek için Xbox One'ın alınma zorunluluğu ortadan kalktı. İyi yönü ise halihazırda birçok kişinin adam gibi bir oyun pc'si olmadığını düşünürsek (zira buradaki küçük azınlık dışında insanların %90-95'i notebook vs ya da orta halli bir masaüstü pc ile takılıyor) 300 dolara maledilecek bir Xbox One S, pc yatırımından çok daha ekonomik olacaktı birçok kişi için. O yönden hala bir avantajı vardı ama dediğim üzere Scorpio duyurusu ile kendi ayağına kurşunu sıktı. Bu arada tüm exclusive diye tanıtılan oyunlar cross platform olarak oynanabilecek, "play anywhere" mantığı ile kayıtlı oyun dosyaları live üzerinde tutulacağından Windows 10 veya Xbox'da başlanan bir oyuna diğer platformda kaldığımız yerden devam edebileceğiz. Windows 10 ve Xbox oyuncuları birbirleriyle oynayabilecekler ve oyunun Xbox veya PC versiyonuna bir kere para vermek her iki versiyona da sahip olmak için yetecek.
     
    Sony konferansına gelirsek, sony bence bu yıl biraz farklı bir yol izleyerek birçok exclusive oyunu ardarda kesintisiz tanıttı. Araya gereksiz geyik muhabbetleri falan koymadan az ve öz şekilde oyunlarını gösterdi. Ve bu oyunlar gerçek manada exclusive oyunlar. Death Stranding, God Of War, Horizon Zero Dawn, Days Gone, Detroit Become Human, Last Guardian içlerinde en dikkat çekenleri. Bunun haricinde VR setinin 13 Ekim 2016'da çıkacağını ve 399 dolarlık fiyat etiketi olduğu da resmileşti. Türkiye'de sanırım 1400-1500 liralar civarında bir fiyata satılır. Tabi ayrıca ps4 kamera ve move set de lazım olacak. Tüm bu ürünlerin dahil olduğu set ise 100 dolar daha pahalı ve 499 dolar olacak. Ayrıca 2016 sonuna kadar 50 tane VR destekli oyunun hazır olacağı da belirtildi. İçlerinde Resident Evil Beginning Hour, Batman Arkham VR, Eagle Flight, Starwars Battlefront X-Wing Mission VR gibi güzel oyunlar var görünüyor. Sony de yeni ve eskisiyle uyumlu daha güçlü bir konsol çıkartacak (muhtemelen bu sene sonu veya 2017 başı gibi) ve o da aynı MS'un belirttiği gibi oyun-aksesuar uyumluluğu gösterecek ps4 ile. Tek bir fark ile yalnız, PS4 Sony VR'ı destekliyor ve MS kendi VR çözümüyle 2018 de çıktığında Sony çoktan yeni premium konsolu, VR seti ve yüzlerce VR oyunu ile yarışa büyük bir avantajla başlamış oluyor.
  9. Griffon liked şu konuya bir mesaj by TiesTorN in Otomobillerin geleceği hakkında herşey.   
    bizimkilerin işine gelir, üstüne daha fazla vergi bindirirler öyle bir durum olursa bize yansımaz o indirim.
  10. pentaman liked şu konuya bir mesaj by Griffon in En son aldıklarınız   
    Teşekkür ederim. Sizin olumlu tecrübeniz de heveslendirdi beni açıkçası.
     
    Şu anda Mac mini var, Gigabit ethernet ile bağlı. Time Machine pek çok küçük dosyayı transfer ettiği için olağan karşıladım o an o performansı. Bir gün büyük boyutlu bir dosya transfer edersem o zaman anlaşılır maksimum kapasitesi.
  11. Griffon liked şu konuya bir mesaj by pentaman in En son aldıklarınız   
    Gigabit Ethernet üzerinden daha iyi aktarıyor olması lazım, hayırlı olsun bu arada.
  12. TiesTorN liked şu konuya bir mesaj by Griffon in Eat my dust, dust eaters.   
    Oh ja, efsane hareket olmuş, güle güle kullan.
    Aman arkadaşa falan bir turluğuna verme, "skembuişi2.avi" olmasın sonra bilgisayarında
    Kazasız belasız kullan inşallah.
  13. KaraSinek liked şu konuya bir mesaj by Griffon in Amazon Alınası Ürünler   
    Ben de Zalman'ı yazacaktım, lawnmower bayağı beğeniyordu.
  14. Griffon liked şu konuya bir mesaj by Erwin in İzlenesi film tavsiyeleri ...   
     
     
     
  15. Erwin liked şu konuya bir mesaj by Griffon in İzlenesi film tavsiyeleri ...   
    X-Men Apocalypse ile ilgili,
     
     
     
     
    "Başlangıç üçlemesi" sırasıyla First Class, Days of Future Past ve Apocalypse. 1962'de başlatan seride yeni Professor X ve Magneto giriş yapıyor.
  16. Griffon liked şu konuya bir mesaj by jackjoker in Fotoğrafçılık hakkında paylaşımlar, Öneriler, Çekimler, Sergi   
    Çekimlerimden bir kaç örnek.
     

  17. Griffon liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Stereo ses sistemleri-DAC-Hoparlör v.b.   
    Bundan birkaç yıl önce, İzmir'de Emin abimizin (keleminabi) de yardımlarıyla X-Fi XtremeMusic ses kartının stereo çıkış yolu üzerindeki OPAMP'leri modlayarak bir yola girmiştik : Çok iyi hatırlıyorum, Texas Instruments LM4562 OPAMP ile modlama yapmıştık, bir de kart üzerindeki 470 uF'lik kapasitörü 1000 uF kapasitör ile değiştirmiştik. Kartın stereo ses üretiminde kayda değer bir iyileşme meydana gelmişti.
     
    O gün bugündür dahili ses kartlarıyla iyi kötü ilgileniyorum. Bilgisayar kasası içinde gerçekleşen sayısal-analog çevrim başarımını en iyi seviyeye getirebilmek adına,  bütçemin elverdiği ölçüde ulaşabildiğim en tepe nokta Xonar Essence ST ses kartı ve bu kart üzerine bina ettiğim SoniCube oldu
     
    Harici DAC'leri tercih ettiğinizde, bilgisayar kasasının beraberinde getirdiği birçok sorunu bir kalemde elemiş oluyorsunuz. Neler mi bunlar?
     
    * Dahili ses kartlarının birçoğu PCI/PCIe yuvası üzerinden güç alıyor. Yani anakart üzerindeki elektromanyetik kirlilikten etkileniyorlar. Bunun çözümü yok mu? Bir nebze olsun var. Bazı ses kartları, misal bendeki Essence serisi gibi, ihtiyaç duydukları gücü doğrudan sistemin güç kaynağından alıyorlar ve bu güç girişinin hemen ardında çok kaliteli bir sinyal filtreleme altyapısı konulmuş. Tabii bu noktada, kullandığınız güç kaynağının AC-DC çevrimi yaparken temiz ve kararlı bir sinyal üretmesi de önemli.
     
    * Elektromanyetik kirlilik sadece anakarttan kaynaklanmıyor tabii. Kasa içindeki diğer bileşenler, özellikle grafik kartları da elektromanyetik kirlilik yaratarak yanıbaşında bulunan kartları etkiliyorlar. Bunu engellemek için de, uygun şekilde topraklanmış, metalden mamül bir EMI kalkanı kullanılması gerekiyor. Oysa birçok ses kartında, elektronik devre elemanları tamamen açıkta duruyor.
     
    * Birçok ses kartındaki DAC yongası, üreticilerin giriş seviyesi ve çok çok ucuz yongalarından seçiliyor. Oldukça popüler olan X-Fi serilerinde çoğunlukla Cirrus Logic veya Wolfson firmalarının giriş seviyesi DAC'leri mevcut. Sadece en üst seviyeye çıktığınızda, Essence veya X-Fi Titanium HD gibi, Burr Brown, Asahi Kasei veya ESS Sabre gibi kaliteli DAC yongalarıyla karşılaşıyorsunuz.
     
    * Ses kalitesinde önemli bir yeri olan OPAMP konusunda da ses kartı üreticileri çok ucuza kaçıyorlar. Birçok kartta JRC marka çok çok ucuz OPAMP'ler mevcut. Burada ucuz-pahalı deyişim kafa karıştırmasın; ucuz dediğim 1 USD, pahalı dediğim 2 USD'lik ufak yongalar bunlar Ama üreticiler fiyatları aşağıya çekebilmek adına her bileşenden kısmaya çalışıyorlar; o yüzden 2 dolarlık yonga yerine 1 dolarlık olan ve temelde aynı işlevi gören (kartı çalıştıran) yonga her zaman ilk tercih oluyor. Sadece tepe seviyedeki ürünlerde, bu kalemlerden kısıntı yapılmıyor.
     
    Sonuç olarak, bugün kaliteli bir harici DAC'ın baskılı devresi, üzerindeki elektronik elemanları ile üst seviye bir ses kartını karşılaştırdığınızda benzer bir yapıyla karşılaşıyoruz. Ancak konu bu elemanları beslemek, elektromanyetik kirlilikten korumak ve ses verisine upsampling gibi ilave işlemler uygulamak olunca harici çözümlerin avantajları ortaya çıkmaya başlıyor. Zira kendi sistemimize taktığımız ses kartlarını bu bahsettiğim sorunlardan yalıtmak için epey çaba sarf etmek gerekiyor.
  18. Griffon liked şu konuya bir mesaj by hakancez in Stereo ses sistemleri-DAC-Hoparlör v.b.   
    Olay aslinda su Audioengine in ortaya cikisi hifi dunyasi icin buyuk bir kazık oldu. Aynı sekilde bilgisayar hoparlörü yapan firmalar acisindan da. Audioengine aslinda hicbir seyi kesfetmemisti. 60 70.yildir varolan near field monitor mantigini aldilar bunu insanlarin bilgisayar masalarında kullanabilecekleri sekilde optimize ettiler. Boyutlari da yine tum dunyadaki alışkanlıkları goz onune alarak belirlediler. Kucuk masalar icin a2 daha buyuk masalar icin a5. Bunun yaninda cogu firmanin atladigi bir seyi de unutmadilar beyaz renk hoparlor. Aslinda ortaya ciktilarinda desktop audio denilen olaya yonelik bir cok firma hareketler yapiyordu ancak cok iyi bir fiyata Audioengine ürünlerini piyasaya surunce insanlardan cok olumlu tepkiler aldi.
     
    Bilgisayar dergileri veya hifi yayinlari olaya uyanmadan cok sayida insan bu hoparlorlere sahip olmuştu bile. Arkasindan bu irmagin onunde kimse duramadi ve bir suru harika inceleme yayinlandi daha dogrusu yayinlanmak zorunda kaldi.
     
    Inceleme yapanlarin genel ozelligi kibirdir. Sanki sektore kendileri yon verirmiş havasindadilar ve audioengine orneginde hepsi apisip kaldi. Arkasindan bir suru firma bu tarz hoparlorleri yapmaya giristi. Aralarinda daha pahali ve Audioengine den cok daha performans gosterenler olsa da boyle bir basariya kimse ulaşamadı ve bir cok inceleme de yazarlar kıyaslarinda zaman zaman dozaji kacirsa da audioengine nin piyasadaki başarısını golgeleyemedi.
     
    Hatta + olan ikinci nesil urunler ile piyasayi bir kez daha salladilar. Sektorde hala bicaklar bilenik durumda.
     
    Bu Fennik audio yine bu hesaplasmanin bir parcasi. Yayınlanan tum incelemeler ayri yayinlar olsa da ayni ekibin isi. Ovguler belki haklidir ama bu fiyat araliginda genis kitlelere ulasmak hayali biraz zor gozukuyor.
     
    Bu kadar yaygaraya incelemeye ragmen kickstarter dan fon arama falan aslinda konusulmak icin genis kitlelere ulasmak icin birer oyun... Sonucu da pek iyi olmayacak gibi..
     
    Ha parasi olan adam bunu alacagina gider gercekten muhtesem. Bir hoparlor olan Devialet Phantom alir....
     
    Bu anlattiklarim bilisim tarafi icinde gecerli. Logitech inden tutun digerlerine kadar tum üreticiler böyle bir konsepti atladilar ve desktop audio isinin kaymak. Kısmından oldular. Yakin zamanda bilgisayar tarafinda da alternatif urunleri dergilerde bol bol goruruz....
  19. Griffon liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Project SoniCube [Sıfır Desibel, Odyofil Küp PC]   
    @@Griffon Seasonic'in coil whine konusunda çok fazla bir sabıkası yok; zamanında güç kaynağını seçerken bu hususa da özellikle dikkat etmiştim Allahtan sorunsuz ürün geldi elime, zaman içinde de hiçbir sorun çıkarmadı.
     
    Zaten tam yükte azami 10 Watt güç tüketen bir işlemci söz konusu olduğu için, coil whine sorununa yol açacak şekilde güç kaynağına yüklenecek bir durum da olmuyor. Hernagi bir cihazla ölçüm yapmadım ama sistem ortalama 20-25 Watt kadar güç tüketiyor diye tahmin ediyorum.
     
    Eğer imkan olursa bir sonraki aşamada bu sistemi 12 Volt harici adaptörün beslediği Pico PSU ile çalıştırmayı, hatta tüm sistemi online UPS'le beslemeyi düşünüyorum, ama şimdilik elde ettiğim sonuç da benim için fazlasıyla yeterli.
  20. Griffon liked şu konuya bir mesaj by AlperD in 32 GB RAM   
  21. Hamza liked şu konuya bir mesaj by Griffon in Monitorleri takip ediyoruz...   
    Güle güle kullan Hungi. Bayağı güzel monitördü valla. Dediğin gibi bir tek 120 Hz - GSync eksiği var. Bezel olmamasını da çok beğendim.
    Benim Dell 2312HM emektar devam ediyor çalışmaya. Zamanında 550 TL gibi bir fiyata almıştım, 23" FullHD eIPS, gayet memnunum. Mac'de de PS3'te de bir sorun çıkarmadı, PC'de de tatminkar olacaktır.
  22. TiesTorN liked şu konuya bir mesaj by Griffon in Sol el mouse ve buna göre klavye kullanımı   
    Merhaba,
    Solağım, fareyi sol elle kullanmaya alıştım, bir 14 sene falan öyle gitti..
    Sonra özellikle işyerinde kısayol tuşlarını (alt-tab, ctrl-c/v, win-e) fare sol eldeyken kullanmak ızdırap olduğu ve oyunlarda silah değiştirme vs. tuşları hep WASD civarında olduğu için fareyi sağ ele geçirdim. Eskiden her oyunda tuşları ayarlıyordum, belli bir kurulumum vardı koş-zıpla-eğil-önceki silah vs. için ama hem bıktım her seferinde ayardan hem de çok silah arasından geçmek hiç 1-2-3-4 kadar kolay olmuyordu.
    İşyerinde kolay alıştım ve ofis vs. işlerinde çok rahatladım, ama oyun (FPS) kabiliyetim tamamen gitti, sonrasında ancak "ortalama" bir seviyeye gelebildim.
    Ama açıkçası pişman değilim, daha çok çalışıp sağ ele iyice uyum sağlamak en iyisi olacak. Bilgisayar dünyasında her şey sol eli klavyenin solunda tutmak üzerine kurulu, oyun olsun iş programı olsun Photoshop vs. olsun. Değişmez bu kolay kolay. Bu yüzden geri sol ele dönmeyi hiç düşünmüyorum.
    Pek "faydalı" bir yanıt olmadı ama maalesef fareyi sol elle kullanıyorsanız ikinci sınıf vatandaşsınız PC dünyasında. Umarım çabuk iyileşirsiniz. Gamepad bu konuda biraz daha rahatlık sağlıyor kullanmayı mecburen tek şekilde öğrendiğiniz için.
  23. TiesTorN liked şu konuya bir mesaj by Griffon in Sol el mouse ve buna göre klavye kullanımı   
    Merhaba,
    Solağım, fareyi sol elle kullanmaya alıştım, bir 14 sene falan öyle gitti..
    Sonra özellikle işyerinde kısayol tuşlarını (alt-tab, ctrl-c/v, win-e) fare sol eldeyken kullanmak ızdırap olduğu ve oyunlarda silah değiştirme vs. tuşları hep WASD civarında olduğu için fareyi sağ ele geçirdim. Eskiden her oyunda tuşları ayarlıyordum, belli bir kurulumum vardı koş-zıpla-eğil-önceki silah vs. için ama hem bıktım her seferinde ayardan hem de çok silah arasından geçmek hiç 1-2-3-4 kadar kolay olmuyordu.
    İşyerinde kolay alıştım ve ofis vs. işlerinde çok rahatladım, ama oyun (FPS) kabiliyetim tamamen gitti, sonrasında ancak "ortalama" bir seviyeye gelebildim.
    Ama açıkçası pişman değilim, daha çok çalışıp sağ ele iyice uyum sağlamak en iyisi olacak. Bilgisayar dünyasında her şey sol eli klavyenin solunda tutmak üzerine kurulu, oyun olsun iş programı olsun Photoshop vs. olsun. Değişmez bu kolay kolay. Bu yüzden geri sol ele dönmeyi hiç düşünmüyorum.
    Pek "faydalı" bir yanıt olmadı ama maalesef fareyi sol elle kullanıyorsanız ikinci sınıf vatandaşsınız PC dünyasında. Umarım çabuk iyileşirsiniz. Gamepad bu konuda biraz daha rahatlık sağlıyor kullanmayı mecburen tek şekilde öğrendiğiniz için.
  24. Griffon liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Tarife Tavsiyesi   
    Turkcell'in Rus Alfa grubuna rehinlediği hisselerine karşilik, Ziraat Bankasi bu gruba olan borçlari odeyerek rehindeki Turkcell hisselerini devralmisti.
     
    Hukumet, elindeki kamu bankalarini kullanarak ozel sektor üzerinde egemenlik tesis etme çabasinda. Ondan sonra da gelsin Ensar'a sponsorluk, gelsin havuz medyasindaki 5 bin tirajli gazeteye milyon dolarlik Turkcell reklamlari. Bu sekilde kendi yandaslarina para pompaliyorlar.
  25. Griffon liked şu konuya bir mesaj by Najaz in Project SoniCube [Sıfır Desibel, Odyofil Küp PC]   
    Pek sevgili CHW okurları...
     
    Uzun zamandır, Silverstone LC16M kasamın evsahipliği yaptığı bir sistemi HTPC olarak, daha doğrusu ekseriyetle kulaklıkla müzik dinlemek amacıyla kullanıyordum. Bu sistemin omurgasını oluşturan bileşenler şöyle idi:
     
    SilverStone Lascala LC16M HTPC Kasa
    ASUS Xonar Essence ST Deluxe Ses Kartı PCI (Analog 7.1 kanal ses çıkışı sağlayan H6 ek kartı ile birlikte) 
    Seasonic X-460FL 460W 80+ Gold Fansız Güç Kaynağı 
    Intel 330 Serisi 180 GB SSD 
    Intel Core 2 Duo E7400 İşlemci 
    MSI P35 Platinum Anakart 
    Kingston 2x2 GB DDR2-800 RAM 
    Sapphire HD 5450 1 GB Pasif soğutuculu grafik kartı
     
    Bu sistemi, o dönemde elimde halihazırda var olan anakart, işlemci ve RAM'leri baz alarak toplamıştım. Anakartın üzerinde dahili grafik yongası olmadığı için de, fansız çalışan giriş seviyesi bir grafik kartı kullanmak zorunda kalmıştım.
     
    Kasa olarak LC16M modelini seçme nedenim, hem ön tarafındaki bilgi ekranı ile multimedya kontrol düğmelerinin varlığı, hem de uzaktan kumandaya sahip olmasıydı. Gel gelelim, kasanın uzaktan kumandasını bir türlü istediğim şekilde kullanamadım. Kasanın IR alıcısı sorunluydu, floresan ışıkla aydınlatılan mekanlarda kumandadan gelen komutları algılamakta zorlanıyordu. Multimedya kontrol düğmelerinin ve bilgi ekranının ise çok da önemli ve kullanışlı olmadığını zaman geçtikçe anladım. Tüm bunlara ek olarak, sistemi HTPC olarak topladığım halde, belki üç-dört defa bu sistem üzerinden film oynatıp büyük ekran TV'de izlediğimi fark ettim.
     
    En nihayetinde ben bu sistemi sadece müzik dinlemek için kullanıyordum ve sistem bu haliyle olması gerektiğinden daha fazla güç tüketiyor ve olması gerektiğinden daha fazla yer kaplıyordu. Ve bu duruma acilen bir çözüm bulmam gerekiyordu...
     
    Günümüzde son derece revaçta olan "Küp PC"ler, yani mini-ITX anakartlar ve bunlara uygun, çok daha az yer kaplayan kasalarla kurulan sistemler, benim de aradığım çözüm olabilirdi. Lakin ortada şöyle bir sorun vardı. Piyasadaki güncel mini-ITX anakartlar, sadece tek bir PCIe yuvayla geliyorlar ve benim bu sistemde kullanmak istediğim Xonar Essence ST Deluxe ses kartı, PCI veriyolunu kullanıyor. Bu yüzden, güncel işlemci & mini-ITX anakart ikilisi yerine, nispeten daha eski ve üzerinde PCI yuvası olan bir mini-ITX anakart temin etmem gerekiyordu. Bu anakartla birlikte, mümkün olduğunca düşük güç tüketen bir işlemci temin etmek de şarttı tabii.
     
    Bu sebeplerle, kendimi sahibinden, DH gibi sitelerde ikinci el mini-ITX anakart ararken buldum. Ve "arayan mevlasını da bulur, belasını da" atasözümüzdeki öngörü gerçek oldu; tam olarak aradığım bir mini-ITX anakart ile karşılaştım. Intel'in D410PT model mini-ITX anakartını, turuncu forumda çok çok uygun bir fiyata bulmuştum.
     
    Mevzubahis anakart, üzerinde tek fiziksel çekirdekli, 1.66 GHz hızında çalışan, 64-bit ve Hyperthreading destekli bir Intel Atom D410 işlemciyi barındırıyor. Bu işlemci pasif olarak soğutuluyor ve 10 Watt kadar güç tüketiyor. Anakart üzerinde çift DDR2-800 destekli (azami 4 GB) RAM yuvası, bir adet PCI yuvası, iki adet SATA-300 portu, Intel GMA 3150 dahili grafik çekirdeği ve dahili 100 Mbit Realtek ethernet özelliğini barındırıyor. Bu haliyle anakart, hayata geçirmek istediğim yeni projem için biçilmiş kaftandı diyebilirim.
     
    Pek tabii ki anakart ve üzerindeki dahili Atom işlemciyle ilgili birtakım şüphelerim de vardı. Halihazırda kullandığım sistemde, FLAC biçimindeki, büyük çoğunluğu 44.1 KHz'de örneklenmiş müzik dosyalarını foobar2000 altında 96 kHz'e upsample ederek dinliyordum. Ve Atom işlemcilerin, hatırı sayılır bir işlem gücü gerektiren bu upsample işleminin altından kalkıp kalkamayacağından emin olamıyordum. Internet üzerinde buna dair bir bilgi kırıntısı bile yoktu (veya ben doğru kaynaklara ulaşamamıştım). Elde kalan tek yol, bizzat deneyip öğrenmek olacaktı ve Jerry Pournelle üstadın da her zaman vurguladığı üzere, siz denemek zorunda kalmayasınız diye ben sizin yerinize denedim. Sonucun müspet olup olmadığını, yazımızın devamında okuyabilirsiniz.
     
    Intel D410PT Anakart
     

     
    Anakart konusunu bu şekilde hallettikten sonra, sıra bu anakarta uygun bir kasa temin etmeye gelmişti. Bu proje kafamda belirdiği günden beri, Silverstone FT03 Mini model kasayı alternatifler arasında en üst sıraya koymuştum. Ancak bu kasada, benim ulaşmak istediğim nokta ile örtüşmeyen birkaç unsur vardı. Öncelikle kasada, ATX değil SFX biçiminde, SFF kasalar için özel tasarlanmış güç kaynağı kullanmak zorunluydu. Böyle olunca, hem elimdeki fansız Seasonic güç kaynağını kullanamayacak, hem de SFX biçiminde, üstelik aktif olarak fanla soğutulan bir güç kaynağı için ekstra para ödemek durumunda kalacaktım. Silverstone'un tasarım ve malzeme kalitesi şüphe götürmez, ancak 350 Watt'lık bir SFX güç kaynağıyla birlikte FT03 kasaya ödeyeceğim meblağ 600 TL'yi buluyordu ve bu gerçek, beni farklı bir çözüm aramaya yöneltti.
     
    Turuncu forumun 2. el delhizlerinde kaybolmuşken, tünelin ucunda bir ışık göründü ve "işte aradığım kasa bu" düşüncesi hasıl oldu Bir arkadaş, Amazon'dan Jonsbo C2 model bir mini-ITX kasa getirtmiş; ancak elindeki grafik kartını bu kasaya sığdıramadığı için kasayı kullanmadan satışa çıkarmış. mini-ITX ve micro-ATX anakartları kabul eden küp şeklindeki bu kasada, standart ATX güç kaynağı kullanılabiliyor. Kasa tamamen aluminyumdan üretilmiş; ön, yan ve üst panelleri fırçalanmış aluminyum ve haliyle son derece şık. Üretim/malzeme kalitesinin Silverstone'un ürünlerini aratmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.
     
    Jonsbo C2 kasa için de arkadaşla anlaştıktan sonra, kasa ertesi gün sağ sağlim elime ulaştı. Ancak bu kasayla ilgili de ufak bir pürüzü gidermem gerekti. Şöyle ki, kasanın yan tarafında 2 adet USB 3.0 giriş bulunuyor; ancak kasada kullanacağım D410PT anakartta sadece USB 2.0 desteği var. Bu sebeple, ön yüzdeki USB girişleri kullanabilmek için bir USB 3.0 >> USB 2.0 çevirici kablo almam gerekti. Bu kabloyu da Gittigidiyor'daki bir satıcıdan temin ettim.
     
    Silverstone LC16M kasayı, içinde kalan bileşenlerle farklı bir proje için kullanmak istediğimden, ekstradan 4 GB'lık DDR2 RAM de temin etmem gerekti; ki bu RAM'leri de tesadüf eseri yaşadığım şehirdeki bir arkadaştan uygun fiyata satın aldım.
     
    Jonsbo C2 mini-ITX Küp Kasa
     

     

     
    Tüm bileşenler teker teker tamamlanınca, geriye Voltran'ı oluşturmak kalmıştı  Project SoniCube'un bileşenlerine topluca göz atmak gerekirse:
     
    Jonsbo C2 mini-ITX Kasa
    Intel D410PT mini-ITX Anakart
    Intel Atom D410 Tümleşik İşlemci (1.66 GHz, tek çekirdek, 64-bit, Hyperthreading, 10 Watt TDP)
    2x2 GB OCZ DDR2-800 RAM
    Intel 330 Serisi 180 GB SSD
    Intel GMA 3150 Tümleşik GPU

    ASUS Xonar Essence ST Deluxe Ses Kartı PCI
    Seasonic X-460FL 460W 80+ Gold Fansız Güç Kaynağı
     
    SSD, ses kart ve güç kaynağı elimde halihazırda bulunduğu için, bu projenin gerçekleşme maliyeti şöyle oldu:
     
    Jonsbo C2 mini-ITX Kasa: DH 2. el forumundan, kargo dahil 170 TL'ye satın alındı.
    Intel D410PT mini-ITX Anakart: DH 2. el forumundan, kargo dahil 65 TL'ye satın alındı.
    2x2 GB OCZ DDR-800 RAM: DH 2. el forumundan, 60 TL'ye satın alındı.
    S-Link USB 3.0 >> USB 2.0 Çevirici Kablo: Gittigidiyor'dan kargo dahil 13 TL'ye satın alındı.
     
    Toplam proje maliyeti: 308 TL
     
    Sizleri şimdilik, Project SoniCube'a hayat verecek bileşenlerle başbaşa bırakıyorum Kasanın toplanmasıyla ilgili çektiğim bir video da buraya eklenecek. foobar2000 altında, çeşitli dosya biçimleri üzerindeki upsample deneyimlerini ve performans sonuçlarını da burada bulacaksınız. Hatta belki bu çalışmamız, internet üzerinde bu konuda yayınlanmış ilk ve tek kaynak olacak
     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

    Günceleme (17.04.2016) SoniCube ayağa kalkıyor
     


     
    Biraz geç de olsa, sonunda SoniCube kasasının montajını yukarıdaki videoda da görebileceğiniz şekilde yaptım. İşletim sistemi ve diğer gerekli uygulamaları kurdum, birkaç ince ayar da yaptıktan sonra bu sistemi nasıl daha kullanışlı hale getirebilirim diye kafa yormaya başladım
     
    Neler yaptığımı madde madde özetleyeyim. Kasayı topladıktan sonra sistemin PS2 klavye/fare ve monitör bağlantısını yaptım ve USB flash bellek üzerinden Windows 7 Ultimate 64-bit SP1 işletim sistemi kurulumunu gerçekleştirdim. İşletim sistemi kurulduktan hemen sonra, Intel’in web sitesinden anakartın en güncel sürüm BIOS’unu indirip BIOS güncellemesi yaptım. Anakartın üzerindeki mevcut BIOS 2010, güncel BIOS ise 2011 tarihli idi. Güncellemenin ardından BIOS’a girerek, gereksiz tüm bileşenleri (seri port, tümleşik ses, USB Legacy vs.) kapattım. PCI latency timer değerini 128’e ayarladım ve HPET özelliğini aktif hale getirdim. S3 Suspend to RAM ve Wake on LAN (WOL) özelliğini de aktifleştirdim.
      İşletim sistemi kurulumundan sonra sıra sürücülerin kurulumuna gelmişti. Ancak bu noktada ufak tefek pürüzler çıktı. Anakartın destek sayfasında, sadece 32-bit Windows işletim sistemleri için sürücüler yer alıyor. Bu yüzden, siteden indirdiğim grafik kartı sürücüleri sisteme kurulmadı. Ben de Lenovo’nun farklı bir model bilgisayarı için yayınlanmış Intel GMA 3150 Tümleşik GPU’ya ait 64-bit’lik sürücülerini ayrıca indirip sisteme kurmak durumunda kaldım. Yine benzer bir şekilde, anakartın SATA kontrolcüsünün sürücüleri sisteme yüklenmemişti ve Aygıt Yöneticisi altında Microsoft’un jenerik sürücüleri yüklü gözüküyordu. Bu sorunu da, Intel RST sürücülerini yükleyerek aştım. Windows 7’nin beraberinde gelen Realtek LAN sürücüleri de bir hayli eski bir sürümdü; ancak Realtek’in destek sayfalarında güncel 64-bit sürücüleri mevcuttu ve bu sürücüyü de başarıyla güncelledim.
      Ses kartının sürücüleri içinse, ASUS’un sürüclerini değil de bağımsız bir sürücü paketi çalışması olan UniXonar sürücülerini sisteme yükledim. Bu sürücüleri yüklerken, ASUS’un kontrol panelini yüklemiyorum ki DPC gecikmesi denilen sorun asgariye indirgensin (DPC gecikmesinin neden olduğu sorunlarla ilgili detaylı bilgiye ve sisteminizdeki DPC gecikmesi olup olmadığı gösteren ufak bir uygulamaya şu bağlantıdan erişebilirsiniz). Bunun yerine, yine UniXonar ekibinin hazırladığı XonarSwitch adlı ufak uygulamayı sisteme kurdum. XonarSwitch hem DPC gecikme sorununa neden olmuyor, hem de ASUS’un kontrol paneline göre çok daha az kaynak tüketiyor; üstelik kontrol panelinden yapacağınız her türlü ayarı yapmanıza, çok daha sade ve kullanışlı bir arayüzle imkan tanıyor.
      Windows kurulumuyla beraber sisteme kurulan tüm yan uygulamaları sistemden kaldırdım. Windows Update, Windows Search, Windows Defender ve birçok hizmeti iptal ettim. Sistemde sadece çekirdek hizmetler ve ağ bağlantısı için gerekli hizmetler kaldı. Bu haliyle sistem dosyaları, sistem ilk açıldığında hafızada toplam 750 MB civarı bir yer işgal ediyor. Sisteme antivirüs yazılımı kurmadığımı da belirtmeliyim, ne de olsa bu bilgisayarla sadece müzik dinleyeceğiz.
      Foobar2K uygulamasının son sürümü ile, uygulamanın WASAPI, ASIO, SoX Resampler eklentilerini kurdum. Uygulamanın ses çıkışı için, ilk başta WASAPI’yi kullanmayı düşünmüştüm. WASAPI nedir diye soracak olursanız, Windows Vista ile birlikte hayatımıza giren ve ASIO’ya Microsoft tarafından yaratılan alternatif diyebiliriz. WASAPI ile, destekleyen uygulamalar ses kartı kaynaklarına doğrudan ve öncelikli olarak erişebiliyor. Ancak WASAPI bana beklenmedik bir sorun çıkardı, yazının sonlarına doğru buna değineceğim. Bu sebeple Foobar2K’in ASIO çıkışını kullanmak durumunda kaldım. Foobar2K’de ASIO çıkışını kullanmak için bazı ufak ayarlar yapmanız gerekiyor. Preferences >> Playback >> Output sekmesi altında ses kartınızın ASIO sürücülerini seçtikten sonra, eğer mevcutsa “Use 64-bit ASIO drivers” ile “Run with high process priority” seçeneklerini aktif hale getirmeliyiz. “Custom Channel Mappings” kısmında da, ASIO sürücülerinin kullanacağı ses kanallarının bit derinliğini ayarlayabiliyoruz. Bu bölümde, ses kartımızın veya DAC’imizin desteğine göre 16, 24 ve 32 bit şeklinde ayar yapabiliyoruz. Arşivimde 24-bit kayıtlar da mevcut olduğu için bit derinliğini 24-bit olarak ayarladım.
     
    Uygulamanın Preferences >> Advanced >> Playback kısmında da bazı ayarlar yapmamız gerekiyor. Öncelikle, çalınacak parçanın tamamının RAM’e alınıp çalma işleminin doğrudan RAM’deki tampondan yapılmasını sağlamak için, “Full file buffering up to (kb)” değerini yüksek bir değer olarak belirlemeliyiz. Ben buraya 500.000 kb değerini girdim; bu demek oluyor ki 500 MB’a kadar büyüklüğe sahip parçalar doğrudan RAM’e alınarak çalma işlemi diskten veya ağdan bağımsız bir şekilde yapılacak. Yine Advanced sekmesi altında yer alan “Thread priority” seçeneğini 7 olarak belirledikten sonra, “Use MMCSS” seçeneğini aktif hale getirmemiz gerekiyor. Böylece uygulamayı, en yüksek öncelikle çalıştırıyor olacağız.
     
    Foobar2K uygulamasının temel kullanım ayarları bu şekilde. Geriye bir tek, çaldığımız parçalar üzerinde upsample işlemini yapacak SoX resampler eklentisinin ayarlarını yapmak kalıyor. Bu ayarlar da Preferences >> Playback >> DSP Manager sekmesi altındaki “Active DSP” kısmına dahil edeceğimiz “Resampler (SoX)” eklentisi üzerinde yapılıyor. Upsample değeri olarak 96 kHz değerini girdim. Aslında hem uygulama, hem de kullandığım ses kartı 192 kHz’e kadar upsample yapıp oynatabiliyor. Ancak tek çekirdekli Atom işlemciyi fazla zorlamak istemedim ve 96 kHz’in ideal değer olduğuna karar verdim. Zaten günümüzde birçok kaliteli harici DAC de en fazla 96 kHz’e upsample yapabiliyor.
     
    Güncelleme (22.05.2016)
     
    Atom D410 işlemcimiz,192 kHz upsample işleminin altından sorunsuzca kalkıyor. Tüm FLAC müzik dosyalarımı 192 kHz'e upsample edilmiş şekilde dinliyorum.
     
    Tüm bu ince ayarları yaptıktan sonra, NAS’ta duran FLAC arşivimi sistemin SSD’sine kopyaladım. Aslında ilk başta tüm dosyaları NAS üzerinde tutmayı planlamıştım ama evdeki hesap çarşıya uymadı Anakartın tümleşik 100 Mbit ethernet yongasının, ortalama 50-70 MB boyutundaki FLAC dosyalarını NAS’tan sistemin RAM’ine kopyalaması biraz uzun sürünce (F2K’de yaptığımız ayarlar neticesinde, dosya çalmaya başlanmadan önce dosyanın tamamı RAM’e kopyalanıyor ki ağ veya disk üzerinden herhangi bir streaming işlemi yapılmasın), şarkılar arasında 3-4 saniyelik boşluklar oluşmaya başladı. Anakartta gigabit destekli bir ethernet kontrolcüsü olsaydı muhtemelen bu sorun yaşanmayacaktı. Neyse ki 180 GB’lık SSD’de arşivimin önemli bir kısmı için yer mevcut ve SSD fiyatları da günden güne düşüyor. İleride yer sorunu başgösterirse, sisteme kolaylıkla ikinci bir 500 GB’lık SSD ekleyebilirim.
     
    Foobar2K altında çalma listelerini oluşturduktan ve uygulamayı sistem açıldığında otomatik olarak çalışacak şekilde ayarladıktan sonra, bu sistemi klavye/fare ve monitör bağlantısı olmadan, iPad Mini ile uzaktan nasıl yönetebilirim sorusu gündeme geldi. Denediğim yöntemleri teker teker yazmak gerekirse:
    Microsoft Remote Desktop: Uygulama çok basit bir arayüze sahip. Sisteme uzaktan eriştiğiniz zaman, dokunmatik tepkiler son derece hızlı ve başarılı. Ancak uygulamanın son derece sinir bozucu bir sıkıntısı var. Daha doğrusu bu sorun, iPad’in IOS işletim sisteminden kaynaklanıyor. Şöyle ki, RD uygulaması ile uzaktaki sisteme bağlandıktan sonra, iPad uyku moduna geçtiğinde WiFi otomatikman devre dışı kaldığı için  RD uygulaması da kopuyor ve uzaktaki sistemden çıkış yapmış oluyorsunuz. Haliyle o esnada çalışan uygulamalar da kapanmış oluyor. Bu sorunu çözmek için ya iPad’in ekranını hiç kapatmayacaksınız, ki bu da pil tüketimini anormal derecede arttırıyor, ya da iPad’e jailbreak işlemi uygulayıp Insomnia veya KeepAwake gibi uygulamalar yükleyerek uyku modunda WiFi’nin devre dışı kalmasını önleyeceksiniz. IOS 9.3.1 için henüz jailbreak yayınlanmadığından, ikinci seçenek otomatikman devredışı kalmış oluyor. İlk seçenek de pil ömrü dolayısıyla uygulanabilir olmadığından Microsoft Remote Desktop uygulamasını, sadece gerektiği zaman sisteme erişmek için kenara kaldırmış olduk.
      TeamViewer: Buradaki arkadaşların da tavsiyesi üzerine TeamViewer’ı da sisteme ve iPad’e yükleyip denedim. Ancak sisteme uzaktan eriştiğimde, Teamviewer’ın sistemde sürekli ve yer yer %50’ye varan işlemci kullanımına yol açtığını gördüm. Bu durumda uygulamayı kullanmam imkansız hale geldi, zira tamamen pasif olarak soğutulan kasadaki sıcaklıkları olumsuz yönde etkileyecekti bu sorun. Uygulamada, bağlantı koptuğunda uzaktaki sistemden çıkış yapmamış oluyorsunuz, böylece Microsoft’un uygulamasındaki sorun ortaya çıkmıyor, ama yüksek işlemci kullanımı sebebiyle TeamViewer’ı da rafa kaldırmak zorunda kaldım.
      MonkeyMote 4 foobar2000 HD: Ne derler bilirsiniz, tatlılar her daim yemeğin sonunda gelir Sevgili Densha’nın önerisi olan, foobar2K’yı iPad üzerinden yönetmek için yazılmış bu uygulama, beklentilerimin de ötesine geçerek “Adam 8 TL’ye bize dünyaları vermiş” dedirtti bana. Sırf bu uygulama için bile detaylı bir inceleme yazmak gerekli, ama özetle uygulama ile: Uzaktaki sistemi Wake on LAN (WOL) ile açıp kapatabiliyor, uyku modundan (S3) çıkartabiliyor, tekrar uyku moduna sokabiliyor, ayrıca isterseniz sistemi tekrar başlatabiliyorsunuz. Bu, sistemin bir müzik kutusu olarak kullanımını inanılmaz pratik hale getiriyor. Özellikle S3 uyku modu ile, sistemi salonunuzdaki herhangi bir elektronik eşya misali anında açıp kapatabiliyorsunuz. Üstelik bunu iPad üzerinden, sistemin yanına gitmeden yapıyorsunuz. Tüm bu saydığım özelliklerin sorunsuzca kullanılabilmesi için, router’ınız üzerinden sisteme sabit bir IP atamanız ve uygulama altında sistemin MAC adresini girmeniz gerekiyor.
     
    Uygulama son derece şık ve kullanışlı bir arayüze sahip. Temel çalma kontrolleri yanı sıra ses seviyesi ayarı, çalma listesi oluşturma, listeler arasında gezinme, arşivde arama yapma, parça çalarken cover-art gösterimi, parçalarla ilgili detaylı bilgi görüntüleme gibi birçok özelliği bünyesinde barındırıyor uygulama.
     
    MonkeyMote 4 foobar2000 HD iPad Uygulaması
     

     
    Yukarıda özetlediğim tüm bu ince ayarlar ve iPad Mini üzerindeki MonkeyMote uygulamasıyla SoniCube, son derece şık, sessiz, az yer kaplayan, hiçbir fan ve mekanik parça içermeyen, yüksek kalitede sayısal-analog çevrim yapabilen, pratik ve kullanımı kolay bir müzik kutusu haline geldi. Tüm müzik arşivimi tek bir yerden yönetebileceğim böyle bir sistemi kurmak için harcadığım emek ve paraya değdiğini düşünüyorum. Umarım burada paylaştığım bilgilerin, benzer sistemler kurmak isteyen arkadaşlara bir şekilde yardımı dokunur... Bu vesileyle, bu başlık altında görüş, öneri ve desteklerini esirgemeyen tüm CHW ahalisine de teşekkür ediyorum
     
    Dipnot: F2K’in WASAPI çıkışının sorun yarattığını yazmıştım. Sorun, sistemi S3 uyku moduna aldığımda ortaya çıkıyor. Eğer sistem uyku moduna girerken o esnada bir şarkı çalıyor ise, uyku modundan çıkıldığında sistem resetleniyor. Bu sorunun kaynağını bir türlü bulamadım, çok fazla vakit kaybetmek istemediğim için de temelde işlevleri aynı olan ASIO çıkışını kullanmaya karar verdim.
     
    Dipnot2: Xonar Essence ST ses kartına ilave çok kanallı analog çıkış özelliği sağlayan H6 ek kartını kasaya takmadım. Zira kasanın 2. ve 3. PCI yuvalarında, böyle bir ek kartın takılması durumunda kartın yerinde sağlamca durmasını sağlayacak bir çözüm düşünülmemiş. Kart tek bir vida ile sabitlendiğinde, bracket'in alt uç kısmı boşta olduğu için içeri doğru gömülüyordu. SoniCube'u sadece stereo set ve kulaklıkla kullanacağım için, H6 kartının yokluğu herhangi bir sıkıntı çıkarmadı...
     
    Günceleme (22.05.2016) Amfi ve Hoparlör Değişimi
     
    SoniCube'da kullandığım Windows 7 64-bit işletim sisteminde, gerek duyulmayan tüm servisleri kapattığımdan daha önce de bahsetmiştim. Sadece çekirdek servisler ile, MonkeyMote uygulamasının ihtiyaç duyduğu Apple servisleri ve Microsoft Remote Desktop uygulamasının ihtiyaç duyduğu servisler faal durumdayken, işletim sistemi bellekte 680 MB kadar kaynak tüketiyor. Faal servislerin listesini aşağıdaki ekran görüntüsünde görebilirsiniz:
     

     
    Madem böyle bir işe giriştik, projeyi sadece kulaklıklara mahkum etmeyelim dedim ve daha iyi bir amfi&hoparlör arayışına girdim. Kısıtlı bütçeye sığdırabildiğim ürünler, Yamaha A-S700 amfi ile Dali Zensor 3 hoparlörler oldu. Aslında amfinin fiyatı bütçeyi epey aşıyordu ama nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde, 2. elde çok çok uygun fiyata satan bir satıcıya denk geldim. 2000 TL faturası olan 5 aylık ürünü bana 900 TL'ye sattı. Bu fiyat seviyelerindeki bir ürünü düşünmüyordum, daha doğrusu bütçede yer yoktu. Sony'nin ES serisi 10-15 yıllık amfilerine bakıyordum ama hakancez hocamın da uyarısıyla bu yıllanmış ve üzerinde türlü çeşit tamirat, parça değişimi uygulanmış olma riski yüksek ürünlerden uzak durmaya karar verdim. İyi ki de öyle yapmışım.
     
    Yamaha A-S700 Amfi
     

     

     

     

     

     

     

     
    Hoparlörleri eski amfime bağlamak için, kabloların hoparlör girişlerine muz uç (banana plug) diye tabir edilen fişlerden almıştım. Yeni amfimin hoparlör çıkışları da muz uç destekli olduğu için, 4 adet daha bu uçlardan temin ettim ve bağlantıları yukarıdaki resimde görebileceğiniz şekilde yaptım. Muz uçlar hem daha pratik, hem daha güvenli bir bağlantı şekli. Yalnız bu noktada şöyle bir uyarıda bulunaym. AB ülkelerinde satılan Yamaha amfiler, kutudan çıktığı haliyle muz uç kullanmaya uygun değil. Muz uçların elektirik çarpmasına karşı herhangi bir yalıtıma sahip olmaması sebebiyle, AB mevzuatı bu tür fişleri kullanan cihazların AB ülkelerinde satışına izin vermiyormuş. Bu yüzden, amfinin hoparlör bağlantı noktaları muz uçların takılmasını engelleyecek plastik muhafazalarla geliyor. Tabii ki bunları çıkarmak (daha doğrusu kırmak) çok basit. Ufak bir tornavida ile içeriden hafif kanırtıp kolayca çıkarıyorsunuz bu plastik muhafazaları. Bu işlemi yaptığınızda, hoparlör bağlantı noktaları aşağıdaki şekli alıyor. Üstteki 4 bağlantının plastik muhafazaları iptal edilmiş, alttakiler kutudan çıktığı haliyle.
     

     
     
    Muz uçlarla ilgili diğer konuya yazdığım mesajı buraya da ilave ediyorum:
     
    Hoparlör kablosunu hoparlöre bağlamak için muz uç (banana plug) diye tabir edilen fişlerden aldım. Kablo ucunu çıplak bırakmaktan daha sağlıklı bir bağlantı yöntemi oldu sanırım. Sahibinden sitesindeki bir satıcıdan tanesi 4,40 TL'den aldım uçları; Nakamichi marka, altın kaplama imiş (artık ne kadar doğruysa). Uygulaması falan çok basit. Yalnız bendeki amfinin hoparlör çıkışları muz uç desteklemediği için mecburen o tarafta kablo uçları çıplak kalacak şekilde bağlantı yapıyorum.
     

     

     

     

     
     
     
    Güncelleme (12.03.2017)
     
    Dinleme seanslarım sonucunda, upsample işleminin bir kazanım yaratmadığına karar verdim ve upsample işlemini tamamen iptal ettim. Tüm kayıtları ASIO üzerinden bit-perfect dinliyorum.
     
    Bu mesaja daha fazla fotoğraf ekleyemediğim için, son mesajdan devam edeceğim. Böyle buyrun lütfen >>>
     
    ATX Güç Kaynağını PicoPsu ve Harici 12V Adaptörle Değiştirmek