Griffon

 
İspanyol askerleri ve El Dorado diyince aklıma doğrudan Fountain geldi. Filmdeki hikayelerden birisi aşağı yukarı buna benziyor ancak Fountain bundan çok daha "derin" elbette.
 
İzlemeyenlere tavsiye olunur. Her izleyişimde sarsar beni.

iPad Pro 9.7 de 2GB bellek olduğu kesinleşti. Daha önce dediğim gibi kötü bir durum, pro ismine yakışmıyor. Apple'ın buradaki stratejisi ilginç, iOS ile Mac OS'u birbirlerine oldukça yaklaştırma ve iOS ile profesyonel işler de yaptırma derdindeler bu çok açık. Ancak mobil ve kapalı bir işletim sisteminin bu konuda ne kadar avantaj sağlayacağı benim için hala soru işareti. Pro isimlendirmeli pahalı bir iPad alarak normal kullanıcı ne kazanacak, bence hiçbirşey. iPad Air 2 yerine tercih etmelerinin hemen hemen hiçbir nedeni yok, en yenisini isteme psikolojisi dışında. Çünkü büyük bir kesim için iPad Air 2 hala çok yeterli performans sunan bir tablet. Pro farkını görmek için sunduğu orjinal klavye ve kalemiyle bir fark yaratacak uygulamalardan faydalanan birisi olmak gerekli sanki. Yani ben bunu alıp eve geleyim Angry Birds oynayıp, iki resim bakar, iki müzik parçası dinler, e-postalarımı kontrol ederim derseniz açıkçası buna verilecek ekstra para heba edilmiş demektir. Pro manada kullanımda ise 2 in 1 tarzı masaüstü işletim sistemine sahip cihazlar, 12" Macbook ya da 13" Macbook Pro yerine tercih edilecek potansiyel ve performansa sahip mi şüphelerim var. Bunu 12.9" iPad Pro çıktığında da düşünmüştüm, o günden bugüne fikrim değişmedi. Apple çok iyi satıldığını iddia ediyor bu ürünün ama ben halen çevremde kimsede iPad Pro görmedim.

Ayrı bir konu yok, bu platforma geçenler de oldu, buradan devam edelim.
 
Daha çok fazla uğraşamamakla birlikte işlemci overclock açısından ilginç bir CPU. Load Line Calibration mesela ayarlanan voltajın baya bir üzerinde voltaj gitmesine yol açıyor işlemciye.
 
Gördüğüm kadarıyla birçoğu 4700 MHz yapabiliyor işlemcilerin, ben de alır almaz 4800 MHz denemek istedim, klasik olarak BIOS'tan voltaj ayarını manuel yapıp olabileceğini düşündüğüm 1.385V vererek devam ettim ve stabiliteyi ilk denemede buldum ama olay kafamdaki gibi gitmedi.
 
Vakit olup inceleyince işlemcinin çekirdek voltajının yük anında 1.45V seviyelerine kadar çıktığını gördüm ve şaşırdım, load line calibration ayarının bu kadar etkili olabileceğini düşünmemiştim çünkü.
 
Load Line Calibration ayarını elle en düşük seviye olan Level 1 seviyesine indirdim ama bu defa da stabilite olmadı, Level 4(sekiz seviye var) seviyesinde stabiliteyi yakalayabildim ama yük anında çekirdek voltajı sınır değerlerde dolaşmaya devam etti ki 1.425V hatta biraz daha üstü seviyelerine kadar tırmanmaya devam etti.
 
Sıcaklıkla ilgili problem de yaşamadığım halde voltaj tavanına takıldım, 1.425V sınır bir değer i7 6700K için ve bu tarz seviyelere yeterli soğutma olmadan kesinlikle çıkılmaması gerekiyor zaten.
 
Neyse oradan 4700 MHz hızına aldım tekrar ve bu defa adaptif voltaj modundan devam ettim, 4800 MHz ile de kısa kısa birkaç offset ve adaptif denemem oldu.
 
4700 MHz ile 1.315V turbo voltajı ve +0.005V offset vererek girdim, işlemci kısa süreli testlerde stabil görünmesine rağmen uzun süreler için stabil olmaması nedeniyle 1.335V ayarına kadar geldim ki sanırım burada duracak artık uzun oyun seanslarından anladığım kadarıyla, bu durumda da normalde CPU-Z ile yük anında sanki 1.335V, 1.34V maksimum veriliyormuş gibi görülüyorken mesela AIDA64 stabilite testi başladığı zaman CPU-Z ölçümü 1.376V seviyelerine yükseliyor, AIDA64 ise gördüğüm kadarıyla hep daha çok ölçüyor voltaj değerini, AIDA64 1.379V seviyelerini gösteriyor.
 
Neticede ilginç bir platform Skylake.
 
XTU benchmarkta i7 4790K 4700 MHz ile 1100 küsur skor alırken, i7 6700K 4700 MHz ise 1580 skor alıyor, onu da belirteyim arada.
 
Sonuç olarak 4800 MHz hızını Skylake için az bir miktarda iyi işlemci örneğinin uygun soğutma ile voltaj sınırına takılmadan ulaşabileceği tavan olarak kabul etmek yanlış olmaz sanıyorum.
 
4700 MHz ise yine uygun soğutma ile çok daha fazla i7 6700K işlemcinin görebileceği bir nokta.
 
Son olarak işlemcinin yukarıda 4700 MHz için belirttiğim voltaj seviyesinde aynı hızdaki Haswell işlemciye göre benim soğutma düzeneğim ile bir miktar daha serin çalıştığını belirtmekte de fayda var.

4.nesil almazsanız dahili flash kapasitesi olmaz yani app store'dan infuse, youtube, vimeo, daily motion, çeşitli tv-sinema kanalları, netflix vs gibi uygulama ve oyunları yükleyemezsiniz. Dahili bir hafıza olmadığı için içine film vs yükleyemezsiniz. Sadece itunes store'dan film satın alma veya kiralama yoluyla aldığınız filmleri izleyebilirsiniz. 

Uzun süreli araştırmalarımdan sonra Türkçe klavye diziliminden vazgeçemeyeceğime karar verince her ne kadar Corsair K70'i çok beğensem de elemek zorunda kaldım. Geriye kalan seçeneklerden ilgimi çeken Razer Blackwidow Chroma ve Logitech Orion Spectrum G810 modelleri oldu. Bugün her ikisini de deneme şansı buldum. Logitech'in tuşları incelemelerden söylenildiği üzere oldukça sığ ve ilk kullanışta mekanik klavye hissi de pek vermiyor. Ama oldukça sessizler, bu konuda Logitech'in hakkını teslim etmek lazım, eğer sessiz klavye seviyorsanız Logitech'e özel üretim olan Romer-G switchlerine bir göz atın derim. Sonuçta klavye olayı son derece subjektif bir konu. Bana hitap etmeyen size edebilir, G810 da kesinlikle kaliteli bir klavye. Daha sonra Razer Blackwidow Chroma'yı denedim ve Razer'ın kullandığı Kailh Green switchler'i son derece beğendim. Sanırım bir miktar Cherry Mx Blue switchlerine benziyorlar. Gerçekten mekanik bir klavye kullandığınızı hissettiriyor size, ayrıca ışığının parlaklığı tartışmasız daha iyi. O yüzden seçimimi Razer'dan yana kullandım. Artık takımı tamamlamak için Amazon'dan Mamba Chroma Tournamen Edition veya Deathadder Chroma ile birlikte Firefly mouse pad alacağım
 

Dediğim gibi o aslında gerçek hayatın bi cilvesi
 
Biz turn based olarak gördüğümüz için adam orada duruyor diye düşünüyoruz; ama işte aslında o karşıdaki adamın belli bi esneklik, hareket kabiliyeti, zaman, açı, yerleşim faktörleri var.. o yüzdendir ki en kesin vuruşta bile olasılık %95tir hep bi ihtimal vardır vuramamak için..
 
Ben bunu şeye benzetiyorum elinizde bi gazete rulosu vardır yerde veya masanın üstünde de bi böcük/sinek.. şimdi normalde aranızda yarım metre bile mesafe yok o da orada duruyordur.. Ama her zaman vurabiliyor musunuz ? vuramıyorsunuz işte bütün mesele bu 

NAS cihazlarının getirisi birinci olarak işletim sistemlerinin olması, her tür eposta vs yönlendirmelerinin yapılabilmesi, download torrent, ftp desteği olması, itunes media server gibi resim, müzik vs'i tüm dlna destekleyen cihazlarınıza iletebilmesi, diskinin dilediğniz kapasite ile değiştirilebilmesi, içindeki bilgilerin usb 2.0 veya 3.0 üzerinden başka bir harici diske daha yedeklenebilmesi, internet üzerinden uzaktan tüm NAS içeriğine erişilebilmesi vs vs. daha da sayarım aslında da bu kadar yeterli herhalde.

HDD terfisini sorunsuz bir şekilde gerçekleştirdim; harici diske aldığım sistem yedeğini PS4'e atmak da toplam 1 saat kadar sürdü.
 
PS4UPDATE.PUP dosyasını, exFAT olarak formatladığım harici diskte oluşturduğum PS4 >> UPDATE klasörüne kopyaladım. Aynı diskte, yine aynı PS4 klasörünün içinde PS4'ün sistem imajı da bulunuyordu. 2 TB HDD'yi PS4'e taktıktan sonra, PS4'ün güç düğmesine 7 saniye basılı tutarak güvenli mod altında kurtarma menüsüne girdim. DS4'ü kablo ile bağlayıp bu menüden en son seçeneği seçerek, USB harici disk üzerinde bulunan işletim sistemi dosyasının kurulumunu gerçekleştirdim. Kurulum, zannediyorum ki USB 3.0 bir disk kullandığım için, 5 dakika kadar sürdü. PS4 kendini yeniden başlattıktan sonra varsayılan kullanıcı ile sisteme giriş yaptım, "Yedekle ve Geri Yükle" seçeneğiyle harici diskteki imajı PS4'e kurdum; bu işlem de 1 saat kadar sürdü. Sistem tekrar açıldığında PSN'e giriş yaparak ve PS4'ü tekrar aktive ederek kurulumu tamamlamış oldum.
 
Şu anda PS4'te 1.77 TB toplam disk alanı gözüküyor. Konsolda halihazırda 200 GB kadar veri (oyun, güncelleme vs.) bulunduğunu düşünürsek, geriye 1.5 TB kadar bir boş alan kalıyor. Bu da sanırım uzun süre yetecektir.
 
Yardımcı olan herkese teşekkürler

Çok uygun fiyata Asus TP200 var. 32gb hafıza tabi yetersiz, o yüzden sd kart yuvasına hızlı bir 64-128 gb bir sd kart takıp kullanabilirsiniz. Günlük ufak tefek işlerinizi görebilir.
 
http://www.vatanbilgisayar.com/asus-tp200sa-celeron-n3050-16ghz-2gb-ram-32gb-hdd-int-116-touch-w10-notebook.html?srt=UP

Allah kabul etsin..
 
Lakin 1.395V fazla değil mi ya Haswell e ?

Şu anda iyi ki Haswell-E almadım ve skylake'ten devam ettim diyorum, gerçi Broadwell-E'nin geleceği belliydi ama bir ihtimal atlanıp önümüzdeki yıl başında Skylake-E'ye direk geçileceği ile ilgili tartışmalar da vardı.

Bu gece tüm kullandığım programları kurdum ve Windows'u 15.11 yani 10586 versiyonuna güncelledim. Sonrasında Windows 8 upgrade anahtarı çalıştı ve aktivasyon gerçekleşti. Neyse en azından bu konuda ilerleme kaydettik. Bu arada madem ki siz son iso'yu indirdik diyorsunuz o halde Media Creation Tool ile bir daha indirip yeniden flaş belleğe yazdırayım da hazırda bulunsun meret. Bu arada yeni sistemin çalışan görüntüsünden bir tane koyalım.
 

Ben konsola exclusive oyun sayısını hiç de az görmüyorum. Tabi PS4 için konuşuyorum. Xbox One'da maalesef konsola özel bir Forza 6 bir de Halo 5 kaldı diyorduk ki Forza 6 da bir şekilde pc'ye geliyor. Bu durumda bu sene sonu çıkacak olan Gears Of War 4 ile Halo 5'i sayabiliriz. PS4 tarafında ise çıkmış ve bu yıl içinde çıkacak konsola özel oyunların önemlilerini sayacak olursak Killzone Shadowfall, Knack, Drive Club, Ratchet and Clank, Infamous Second Son, The Order 1886, Bloodborne, No Man's Sky, The Last of Us, Until Dawn, Uncharted 4, Let It Die, The Last Guardian, Horizon Zero Dawn, Hellblade, Shenmue 3, The Tomorrow Children, Dreams...
Tabi unuttuğum oyunlar da kesin vardır. God Of War 3 Remastered veya Uncharted Collection gibi. Ancak sonuçta hepsi size hitap etmese de mutlaka konsol aldırmaya yetecek kadar sayıda iyi oyun var aralarında ve her sene bu sayı artıyor.
Konu biraz başlıktan kaydı kusura bakmayın ama herkesin hakkını vermek lazım. Sony bu işi iyi yapıyor.

Hi-tech, lo-fi, 3-tekerlekli geleceğin geçmişleri.
 
 

 
Kaynak:http://arstechnica.com/cars/2016/03/hi-tech-lo-fi-3-wheel-electric-vehicle-thrills-morgans-new-ev3/

Kingston SSDNow V300 240GB ve 2xSamsung 850 EVO RAID 0 ATTO Diskbenchmark:
 
Kingston SSDNow V300 240GB:
 
 
 
2xSamsung 850 EVO 500GB RAID 0:
 
 

biraz pagan folk dinleyin
 

 
 
sözler şöyle:

Uygur Türkçesi:

Bu bahçede kimler bar oyneng yar, oyneng yar
Erler birlen kizlar bar oyneng yar, oyneng yar
Oynaskanga kiz yahse oyneng yar, oyneng yar
bizge köre siz yahse oyneng yar, oyneng yar
Etegim semalige, oyneng yar, oyneng yar
Gül gonzalar acilsin, oyneng yar, oyneng yar
Hay hay hanim yarimsen, oyneng yar, oyneng yar
Ben menim sevgen yarimsen, oyneng yar, oyneng yar

Türkiye Türkçesi:

Bu bahçede kimler var? Oyna yar, oyna yar.
Erler ile kızlar var, Oyna yar, oyna yar.
Oynadığında kız yahşi, Oyna yar, oyna yar.
Bize göre siz yahşi, Oyna yar, oyna yar.
Eteğim havalara, Oyna yar, oyna yar.
Gül goncalar açılsın, Oyna yar,oyna yar.
Hay hay hanım, yarimsin, Oyna yar, oyna yar.
Sen sevdiğim yarimsin, Oyna yar, oyna yar.

XBox One'a çıkan bir oyun nasıl olur da PC'de 980Ti ister?

Ben "sevimli hayalet" markası devam ettiği sürece güvenmeyeceğim Casper'a. Zamanında kimse telif hakkı vs. demedi mi merak ediyorum.
Hoş, Casper'i çıkartan yapımcının umrunda olmayabilir, "Farklı sektörler bunlar, zaten dedemin adı Casperettin" falan diyebilirler, ama ben böyle bir çakmalığa ortak olmak istemiyorum.
(İkinci bir hoş, ilk bilgisayarım Escort'u bugün çıkartsan yine madara olur ya, neyse.)

Spyder'ın Türkiye distribütörü var galiba ama en son baktığımda fiyatlar çok abuktu. Bir de eski modeller. 

David Bowie veya tam adıyla David Robert Jones vefat etti. 8 Ocak 1947 doğumlu İngiliz müzisyenin her parmağında ayrı bir marifet vardı. Şarkıcı, söz yazarı, çok sayıda enstrüman çalabilen bir müzisyen, aranjör, plak yapımcısı,aktör ve ressam! Ancak Bowie’nin asıl özelliği popüler müzik dünyasına özellikle de 1970′lerdeki çalışmaları ile yön vermesi olmuştur. Bowie’nin ilk hit şarkısı “Space Oddity” 1969 yılında İngiltere listelerini sallamış ancak Bowie bir anda ortalıktan kaybolmuş ve 3 sene sürecek bir arayış içerisine girmişti. 1972 yılında glam rock döneminde çift cinsiyetli ikinci kişiliği Ziggy Stardust’ı yaratmış. İlk önce “Starman” şarkısı ve hemen ardından gelen “The Rise and Fall of Ziggy Stardust and the Spiders from Mars” albümü ile ortalığı birbirine katmıştı. Laf aramızda çok da güzel bir albümdür. 1972 ila 73 yılları David Bowie’nin kariyerinde Ziggy Stardust yıllarıdır.
Bu dönemin hemen ardından ortalıktan kaybolan Bowie bir anda Amerika’da ortaya çıkar. 1975 yılında Amerika’da “Fame” şarkısı ile listeleri sallar ve “Young Americans” albümü ile başarılı olur. Bu albüm öncesinde kıyamet sonrası yaşam ve George Orwell’ın 1984 romanına fena halde kafayı takmıştır. Bu dönemde hem Amerika’da hemde Avrupa’da ancak özellikle de İngiltere’de farklı şarkıları listelerde görülür.
Bu dönemin sonrasında Amerika’dan sıkılan Bowie, Avrupa’ya geri döner. Bu dönemde Avrupa modern müzeleri ve sanat etkinliklerine merak salmıştır. Tüm bu karmaşanın içerisinde meşhur Berlin Üçlemesi ortaya çıkar. Kağıt üzerinde bakıldığında bu albümler sözüm ona popüler müzik albümleri olsa da, gerek içerik gerekse de müzisyenler açısından bakıldığında çağdaşlarına göre çok komplike yapıdadır.
1980′lerde yeni yükselen akımlar Bowie’nin ilgisini çeker ve “New Wave” listelerinde bulur kendisini. Bu dönemler yine arayışlar ile geçer, Tina Turner ile yapılan ortak projeler, Peter Frampton ile konserler… 80′lerin sonlarında “Tin Machine” dönemi başlar. Deneysel gitarist Reeves Gabrels ile birlikte gerçekleştirilen projeler ticari anlamda başarılı olmaz ancak Bowie’nin bu kez Avrupa’da yükselen aşırı sağcılar ile hesabı vardır ve bol bol onları eleştirir. 90′lar Bowie’nin yine dönüşüme girdiği yıllardır çok farklı projelere imza atar. 2000′lerde daha klasik bir Bowie ile karşımıza çıkar. Ancak klasik dediğimiz Bowie, Omikron isimli son derece ilginç bir oyunun film müziklerinde karşımıza çıkar. Siber alemlerden daha minimalist müzik tarzlarına hatta bazen rap tarzına kadar 2000′lerde Bowie’nin el atmadığı alan yok gibidir. Albümleri seversiniz veya sevmezsiniz ancak içleri hep doludur hep dikkat edilecek bir şeyler vardır.
İlginç albümlerden, The Man Who Fell to Earth gibi filmlerdeki rollerine kadar Bowie 1970′lerden itibaren sanatın bir çok alanına el atmış ve söyleyecek bir şeyleri olmuş bir kişidir. Böylesine “garip” bir adamın eksikliğinin doldurulabileceğini hiç düşünmüyorum.Toprağı bol olsun…
Aşağıda Bowie’nin ilk hit şarkısı “Space Oddity”ı dinleyebilirsiniz.
 
yazının orijinali:http://muzik.stereomecmuasi.com/2016/01/david-bowie-vefat-etti.html

Geleneği bozmadım.. 
 

 
Forced perspective mevzusunu Yüzüklerin Efendisi'nde de kullanmışlardı. Ama oradaki, hareketli kameraya da imkan veriyordu:
 

Braveheart 'ın çekildiği zamanda bilgisayar grafikleri yeterli noktaya gelmişti sanırım. Jurassic Park 1993 mesela. 
Şimdi önde 10 tane insan oluyor , arkaları bilgisayarda dolduruyorlar. Eskiden de şu matte paiting dedikleri yöntemle arkadaki insanların resimleri çiziliyormuş.
 
Şu çok ilginç . Ne yöntemler varmış. Bunları tasarlamak için iyi kafa yorulmuş.

.
önemli spoiler izlemeyen açmasın
.
 
 
 

Bu akşam konuya ufak bir güncelleme yapacağım; yılların getirdiği yorgunluğu G5'in üzerinden atmaya çalışıyoruz
 
Kablosuz bağlantı için ebay'den Airport Extreme WiFi kartı aldım; kargo dahil 10 USD'ye geldi. G5 ile uyumlu olan model A1026; bunu da buraya not düşelim.
 
Yalnız bu kartı sisteme taktıktan sonra bir de, G5'in kasasının arka kısmında bulunan anten bağlantısına özel bir T anten takmak gerekiyor. Bu antene de 40 USD para istiyor vicdansızlar Metal ataçtan T şeklinde anten yapıp bağlantı noktasına bağlayarak tatminkar derecede sinyal alabilenler olmuş, bakalım deneyip göreceğiz...
 

 
G5'in grafik kartının bulunduğu bölgeye hava üfleyen 80 mm'lik fan ömrünü tamamlamış sanırım, fan yatağını açıp yağlamak da fayda etmedi ve rahatsız edici şekilde gürültülü çalışıyor. Bu fanı da değiştirmeyi düşünüyorum. Fan anakarta 4 pinli fişle bağlanıyor, devir kontrolü PWM ile yapılıyor. Piyasada PWM özellikli 80 mm fan bulmak neredeyse imkansız, yıl sonu olduğundan stoklarda ürün de kalmamış. Ama her zaman olduğu gibi, Gittigidiyor'daki çaputçular imdadımıza yetişiyor ve sadece 6 lira 90 kuruşa, 80 mm PWM fan satın alıyoruz; üstelik kargo da dahil
 
Şimdilik bu kadar, akşama G5'in kasasının derinliklerine dalıyoruz...